-
Ölüm Rüyasından
-
Ebedi Yaşama
-
Monte Sahaja, Portekiz
11 Haziran 2015
-
[Mooji] Bugün bir mektup geldi.
-
İşte, onu okuyorum ve
şunu söylüyordu -
-
çok güzel bir mektuptu -
-
'Bilgisayarın başında
kayıt olmayı bekliyorum,
-
ama detaylarım başka bir zamana
kadar belli olmayacak.'
-
Yani, buraya gelmeyeceğini
biliyordum.
-
Ancak, mektupta yazılan
çok güzeldi:
-
'Çok uzun yıllardır,
ruhsal tatmin için
-
bir arayış içindeydim.'
-
Ve bu kişi yazıp, dedi ki,
-
'Seyahat gemisiyle, Amerika'dan
-
Jamaika'ya ve
Port Antonio'ya geldim,
-
çok seneler önce, 1962'de
ya da öyle bir tarihte.
-
Hatırlamıyorum,
uzun zaman önceydi.
-
Orasının en güzel yer
olduğunu hatırlıyorum.
-
Ailemle gelmiştik oraya
-
ve bir sokaktan yürüdüğümü
hatırlıyorum, çok güzeldi.
-
Ve orada oynayan bir grup
çocuk gördüm [kahkahalar]
-
ve onlara dedim ki,
'Cennette yaşıyorsunuz!' '
-
[kahkahalar ve alkışlar]
-
Bu da ne, dedim. Cennette
yaşadığımı söyledi o.
-
'Fakat bu yanıta şaşırmıştım
-
çünkü yanıt pek de ...
-
'Vayyy! Teşekkürler,' gibisinden
bir yanıt beklemiştik.'
-
Ve insanlar şöyleydi.
[şaşkın bakışları gösteriyor]
-
Ve bu içime işledi, 'Fuu!' diye.
-
Aman Tanrım, dedim.
-
Uydurmadım bunu.
[kahkahalar]
-
Yani, bu çok uzakta bir şey.
Henüz yedi yaşında veya
-
o civarlarda olabileceğim
bir zamandı.
-
Ve mektup yeni geldi.
Hemen bugün okudum.
-
Belki size de okurum.
-
Port Antonio'da yürüdüğümüzü
hatırlıyorum.
-
Onlar da aileleriyle birlikte
bu yerde yürüyorlardı
-
ve bu çocukları, oyun oynayan
oğlanları görünce, dediler ki,
-
'Cennette yaşıyorsunuz!'
-
Ve ben bu hikâyeyi
hep anlatıyorum.
-
Biri geldi ve dedi ki,
'Cennette yaşıyorsunuz!'
-
Ve biz de, 'Tamam. Teşekkürler. Ne demek
istediğinizi anlamıyoruz!' diyorduk.
-
Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorduk
çünkü şehrimi hiç terk etmemiştik.
-
Ve sonra, çok yıllar sonra,
seyahat edip Avrupa'ya geldim.
-
Birkaç yıl sonra ...
belki de altı yıl sonra, ilk kez
-
Karayiplere geri gittim,
eve döndüm.
-
Ve şehrime yaklaşırken
bir yer var;
-
dünyanın en büyük doğal
sekiz limanından biri
-
benim şehrimde,
küçük bir adada ve çok güzel.
-
Köşeyi döndük ve baktık
ve onu gördüm
-
ve sonra kalbimde hissettim: Burası cennet!
[kahkahalar]
-
Ve bunu anlattım
çünkü çoğu kez
-
bir şeyin karşıtını yaşamadıkça,
onu bilmeyiz diyoruz.
-
[onaylama mırıltıları]
-
Ve Öz'ün ne olmadığına dair
bir bilgimiz olmadıkça,
-
Öz'e dair hiçbir bilgimiz
olmayacak.
-
Ya da bir şey güzel ise,
bir şeyin çirkin, vs. olmasına dair
-
bir hissin olmadıkça,
güzelliğini bilmeyeceksin.
-
Ve ne demek istendiğini
takdir edememiştik.
-
O kelimeyi duymuştuk çünkü
Hristiyan bir ülkede yetişmiştik.
-
Cennet hakkında biliyorduk
çünkü bize anlatılmıştı:
-
'Adem ve Havva, cennette yaşadılar.'
Yalnızca o cenneti biliyorduk.
-
Biri diyor ki, 'Cennette yaşıyorsun!'
Benim dediğim ise, bu da ne?
-
Şaşırmışlardı.
Şimdi o aynı kişi diyor ki,
-
'Buraya gelmek istiyorum
çünkü anlaşılan o ki
-
bu cenneti kendi içimde aramışım
-
ve görünen o ki oraya ilk sen vardın
-
ve gelmem için beni çağırmaya geldin.'
[kahkahalar]
-
Yani, çok memnun olmuştum.
Tamam, dedim,
-
senin için bir yer ayıracağım.
-
Burada olmak için gelmelisin.
-
Bunca seneden sonra
bu inanılmaz değil mi!
-
[sessizlik]
-
Bahsettiğim bu alan,
-
bu sözler bile oradan çıkmakta.
-
Ve bazı insanlar itiraf da ettiler,
evet, evet diye.
-
Sözler söylenirken bile,
-
o sözler bu alandan,
bir boyutu, bir ölçüsü olmayan
-
bu tarifsiz alandan izlenmekteler.
-
Orada ne gece ne de
gündüz var.
-
Orada farklı canlı türleri yok.
-
Orada ne içerisi
ne de dışarısı var.
-
Ne cennet ne de
cehennem var orada.
-
[sessizlik]
-
Bazı varlıklar daha fazla bağlantıda
olduklarını hissederler;
-
diğerleri de hisseder ki
bağlantı bile ...
-
bağlantı da değildir o.
-
Bağlantı, bir şey başka bir şeye
bağlandı demektir,
-
ancak bu, bağlantıdan bile öncedir.
-
O halde, orada ne bağlantı
ne de bağlantısızlık var.
-
Orada ne kimse kayboldu
ne de bulundu.
-
Bazen gözler kapalı olduğunda,
-
'Evet, evet. Evet, bunu biliyorum,'
diye hissedilir.
-
Ancak orası, gözler açık
olduğunda da tam aynı yerdir.
-
Gözlerin açık ya da kapalı olması,
hiçbir fark yaratmaz.
-
Orada bir kimlik yok.
-
Bir cinsiyet yok.
-
'Tamam, bedenden bahsetmek,
olduğum şeyden bahsetmektir,'
-
diye hissetmezsin. Bu his
orada yoktur.
-
Bunun hakkında
anlatmıyorum size.
-
'Tek Bakış' olarak hep birlikte
buradan bakıyoruz.
-
Bunun hakkında size
bir hikâye anlatamam,
-
çünkü orada bir hikâye yok.
-
O, doğal olarak,
bu beden ile hissediliyor.
-
Fakat beden onu sınırlayamaz.
-
Aslında, algılanan tüm bedenler,
onun içinde vuku bulur veya tezahür ederler
-
ve onun içinde algılanırlar;
-
ondan ayrı bir varlıkları yoktur.
-
O, ne içeride ne de dışarıda;
-
ne kuzeyde ne de güneyde,
ne batıda ne de doğuda;
-
ne aşağıda ne de yukarıda;
-
orada ne erkek ne de kadın var;
-
ne melekler ne de şeytanlar var.
-
Korkuya da gerek yok,
-
çünkü orada bir başkası yok.
-
Ölüm yok orada.
-
Ancak Kaynak burada;
her şey oradan vuku bulur
-
ve bir güç tarafından algılanır,
-
bu güç aynı zamanda
algılamanın,
-
algılamanın işleyişinin bile
farkındadır
-
ve hatta algılayana ve algılanan nesnelere
dair bir hissiyatın da farkındadır.
-
Onların hepsi bunun içinde
belirip, meydana gelir.
-
Bunun, senin Öz'ün olduğunu bil.
-
O'nu kalbinde tamamen netleştir.
-
Bu muhteşem 'görme'nin içinde
zaman geçir, demlen.
-
Orada ne günah ne de erdem var.
-
Bir zaman diyarı yok.
-
Bunu bilince,
-
tüm varlıklar, yüce Tanrı-hâli ile
saadete ererler çünkü
-
ölüm rüyası üzerinden
-
ebedi yaşamın içine geçmişlerdir.
-
Bunu sevin, buna hürmet edin,
buna saygı gösterin, bu olun,
-
çünkü bu, olan tek şey.
-
Ve de olacak tek şey
-
ve her zaman olmuş
tek şey, Hakikat'te.
-
Diğerleri olarak bilinen her şey,
onun içindeki görüntülerdir yalnızca
-
ve güzeldirler.
-
Görüntülere, onun çocukları
diyebilirsiniz;
-
onları gözetir.
-
Varlığın çeşitli hâlleri ve
bir kimliği deneyimleyiş,
-
hepsi bu tek kaynaktan
meydana gelmektedir.
-
Ona Tanrı diyebilirsiniz,
Mutlak Farkındalık diyebilirsiniz,
-
Parabrahman diyebilirsiniz,
ne isterseniz onu deyin.
-
Kendisinin bir ismi yoktur.
O, tüm isimlerin ötesindedir.
-
O, isimleri doğurur,
tüm suretleri doğurur,
-
o suretlerin değişkenliğini
-
ve onların değişkenliğinin
algılanışını doğurur.
-
O, ne yaşlıdır ne de genç.
Büyümek elinden gelmez.
-
Ne daralıp küçülür ne de
genişleyip yayılır.
-
Ne kabul eder ne de red eder.
-
O, her zaman mükemmeldir.
-
Ancak onun rayihası, sevgi
ve huzurdur,
-
neşe ve irfandır, sessizlik
ve dinginliktir.
-
Tüm bu sayısız suretleri ve
varlıkları yaratmıştır
-
ve onlarla ilgilenir,
-
onları yaşama getirir,
-
boşluğun içine geri çeker.
-
O, yüce Şiva, yüce Tanrı
olarak bilinir.
-
Tüm isimler O'nun isimleridir.
-
O, bay değildir,
bayan da değildir.
-
Deneyimleme evreninde
-
büyük bir keşif varsa,
-
ki insanlık âleminde olduğu kesin,
-
bu keşif, O'nu bilmek
ve O olmaktır,
-
O'nu kendi değişmez hakikatimiz,
-
esas tabiatımız ve
varlığımız olarak tanımaktır.
-
Ve lakin aynı zamanda, duyular
ve zihin aracılığıyla deneyimleme,
-
yaşamın tüm zevklerini
görme ve tatma
-
kapasitesine sahibiz.
-
O, her bir surette,
'ben', 'ben varım' hissiyle
-
kendini belli ederek ortaya çıkar.
-
Bu 'ben varım', bu 'ben hâli',
aynı zamanda onun ismidir de.
-
Tüm canlar, isimlerini
'ben' olarak bilirler.
-
İşte bu, bizim ismimizdir.
-
'Ben John', 'Ben Susan' -
bu bizim rolümüzdür.
-
Ancak sezgisel ifadede,
ismin 'ben'dir; ben varım.
-
Fakat 'ben' hissinin bile
oradan belirdiği o yer -
-
sessiz yer - onun, senin Öz'ün
olduğunu bil.
-
Bunu bildiğin zaman,
korku gidecektir -
-
belki anında değil,
belki de yavaş yavaş.
-
Tüm kuruntular son bulacak,
tüm üzüntüler gitmiş olacak.
-
Depresyon seni ziyaret
etmeyecek artık.
-
Bunu tefekkür et,
-
onun üzerine meditasyon yap,
onu kalbinde doğrula,
-
onu teyit et, sev onu, o ol.
-
İşte, Varlığın sadhana'sı budur.
-
[sessizlik]
-
Zihin ve duyular aracılığıyla
algılanan her şey,
-
bir gün geçip gidecek.
-
Ancak bu, hiçbir zaman
geçmeyecek.
-
[sessizlik]
-
O, hiçbir dine ait değildir,
kimse onu sahiplenemez,
-
ancak onu araştırmanın
yolları olan dinlerin ifadesini
-
o sağlar.
-
O, arayan, arayış ve
bulunan olarak tezahür eder.
-
O, bunun tümüdür ve
bunun ötesindedir.
-
Gerçek bir yaşam,
bunu doğrulayan bir yaşamdır,
-
sana büyük bir sevinç vererek.
-
Henüz bunu yapmadıysa,
umarım ki bu sözler,
-
bu sözlerin işaret ettikleri,
-
bu tohumlar, kalbinizin içinde
tamamıyla yeşerir,
-
tüm kuruntuları, tüm korkuları
silip götürür.
-
[sessizlik]
-
Şimdi artık
o muazzam alana,
-
o muazzam içsel alan hissine
tanıştırıldınız
-
ki o, karışık değil,
-
hafif,
-
sınırsız.
-
[sessizlik]
-
Kimliğini O'nun içine
teslim edebilirsin.
-
[sessizlik]
-
Her an tamamıyla teslim olmak için
-
tereddütte kalmana neden olan
-
hiçbir maksadın olmaması iyidir.
-
Bazen zihnimizde bir maksat,
bir niyet tutarız
-
ve bu niyetin kendisi
sana şöyle hissettirir:
-
'Henüz değil, şimdi değil.
Henüz değil, şimdi değil.'
-
Burada ve şimdi özgürleşme
fırsatını ertelemek için
-
zihinsel bir koşullanma ve
alışkanlıktır bu.
-
Bu şeylere dikkat edin.
-
Hiçbirini saklayıp barındırmayın,
kesinlikle hiçbir zihinsel kurguyu beslemeyin.
-
Eğer bunu yapabilirseniz,
muazzam bir alan hissedeceksiniz,
-
Varlığın muazzam alanını.
-
Ve hiçbir şeyin eksik olmadığını
bileceksiniz.
-
Hiçbir şey eksik değil!
-
Fakat bir şeyleri biriktirirseniz,
bir şeyler eksikmiş hissedilecek.
-
Gittikçe daha fazla anlamaya
başlamalıyız;
-
aslına bakarsanız, psikolojik zihnin
mekanizmasını anlamak,
-
kendiliğinden oluverir.
-
Özgür olanlar, bir niyet taşımazlar,
tamamıyla boşturlar
-
ve bir şeyin olması gerektiğinde,
-
onun kendiliğinden gerçekleştiğine
tanık olurlar.
-
Onu var etmek için
doğadan güç gelir
-
ve o kendisini tamamıyla
ifade edip,
-
ifadesini tükettiğinde,
-
yeniden sessizliğin içine geri döner.
-
Doğal deneyim budur.
-
O halde, fazla umutlara tutunmayın,
ruhani olanlarına bile.
-
Sadece boş ol daha iyi
-
ve kalbinde tamamıyla teslim ol
-
çünkü hiçbir şey hariç tutulmayacak.
-
Hiçbir şey hariç tutulmayacak.
-
Bu şeyleri tekrar, tekrar
duymalısınız.
-
Sen eksik değilsin.
-
Sadece dikkatin dağılmasından
muzdarip oluyoruz.
-
Zihin, birçok şeyi
bir yaşam biçimi gibi sunar
-
ve bir süreliğine buna kanarız.
-
Bugün daha önce söylediğim gibi,
-
bunun hiçbiri, hiçbir yanılgı
mümkün olmayacaktı,
-
hiçbir hayalî şey mümkün
olmayacaktı,
-
eğer ki egosal zihin,
Hakikat'i taklit etmeseydi.
-
Çünkü o, Hakikat'i taklit
etmeyi oynar
-
ve sonra da buna inanırız,
-
'Evet. Tamam. Hakikat bu,' diye.
-
O halde, dharma gözünü
keskinleştirmelisin;
-
muhakeme güçlerini
keskinleştirmelisin
-
ki böylece, ego-zihnin
oraya buraya giden her hareketi
-
o duru 'görme'nin ışığında
açığa çıkarılsın.
-
Size sunduğum, yorucu
bir faaliyet değil.
-
Tamamen hazır şekilde gelir;
sen zaten tamamıyla donanımlısın.
-
Aydınlanma için aletler satın almak üzere
bir yerlere gitmen gerekmez.
-
Zaten mükemmelen
donanımlı olarak geldin.
-
Neden? Avantaj her zaman sende
-
çünkü en derin Öz'ünde,
Hakikat orada; dokunulmamış,
-
yönlendirilemez, ele geçirilemez,
değişmez.
-
Ancak bu yaşam, onu kanıtlamak içindir
ve kendi muhakeme yetilerinin gücüyle
-
hakikat olmayanı açığa
çıkarman içindir.
-
Bunu kişisel olarak alma,
-
çünkü her güç, her iyi güç
senin tarafındadır.
-
Fakat aynı size bahsettiğim gibi,
-
tırnak güneşi nasıl kapatabiliyorsa,
-
Öz'e dair yanlış bir fikre inanmak da,
-
bu dünyayı algılamamız gereken
şekilde algılayışımızı
-
tamamen değiştirecektir
-
ve bizi asıl olduğumuz hakikate
kör edecektir.
-
İnsani deneyimin
büyük fırsatı budur.
-
Çünkü Bilinç,
insan varlığı suretinde,
-
kendi özgün doğasını
tefekkür etmek için
-
ve tam özgürlüğü bulmak için
doğru dirayete sahiptir.
-
Dolayısıyla, her biriniz gerçekten
çok müteşekkir olmalı
-
ve bu insani fırsat için sevinmeli.
-
Varlığından zevk al,
-
ama Öz'den daha yüce olan
hiçbir şeye değer verme
-
çünkü Öz'den daha yüce olan
hiçbir şey yok.
-
Öz'ünü bil, Öz'ünden zevk al,
Öz'ünü sev
-
ve başkalarını sevmek,
senin için çok doğal olacaktır.
-
Neden? Çünkü onlar
başkalarıymış gibi gelmeyecek!
-
Onlar başkalarıymış gibi
gelmeyecek.
-
Ve her birimiz,
-
birbirimizin alt yapısını,
-
nereden geldiğini gerçekten
görüp anlayabilse,
-
sevmediğiniz kimse olmayacak,
-
kalbinizin cömertliğini
sunmayacağınız
-
kimse olmayacak.
Gerçekten olmayacak.
-
Fakat tekrar ve tekrar
zihinle yaklaşıyoruz
-
ve zihin de, 'Hah! Şuna bak,' diyor,
-
vesaire, vesaire,
ve işte tam orada, kalbinde bir bölünme,
-
bir ayrılma yaratıyorsun
ki bu aslında bir günahtır.
-
Her bir kişinin kalbinin içini
görebilsen
-
ve onlara daha berrak gözlerle
bakabilsen,
-
onların komik davranışlarına rağmen
onları seveceksin. [kahkahalar]
-
Ona rağmen dersin ki,
-
'Evet, onların nereden geldiğini
görebiliyorum.'
-
Bunu görebilirsin ve
çok daha hoşgörülü olacaksın
-
ve de onların kendi en hakiki ifadelerini
bulmalarına izin vereceksin.
-
Şimdi, bunu söylemekle kastettiğim,
etrafta dolaşıp
-
bir şeyler hakkında herkesin
omzunu sıvazlaman değil,
-
çünkü bazen birilerine
bir darbe vermen de gerekir.
-
Fakat bu darbe sevgiden
gelmektedir.
-
Kırgınlıktan veya nefretten
ya da yargıdan gelmez.
-
Ve bunu kim yapabilir? Bir kişi olarak,
kimse bunu gerçekten yapamaz.
-
İşte bu yüzden ilk yükümlülüğün,
kendini bu kişisel kimlikten
-
yoksun bırakmak,
Hakikat'e uyanmaktır.
-
Ve yalnızca Hakikat olarak,
Mevcudiyet olarak,
-
tüm bu şeylerin senin için doğal
olduğunu keşfedersin.
-
Davranış terapisi kursuna
ya da başka bir şeye gitmek
-
ne kadar çabadır ki.
-
Birçok şeyi yapamayız.
Biri sana derse ki,
-
'Uyanmış olmadan önce
sigarayı bırakmalısın,'
-
bunu bile yapmayı beceremezsin.
-
Bazıları becerir.
-
Ancak sana dersem ki,
-
aslında, senin ölümlü çerçeven ne
yaparsa yapsın, ona bakmaksızın,
-
Ölümsüz Öz'ün her zaman
mükemmel kalır.
-
Ve bunu kalbinin içinde bilirsen,
-
yüzeysel şeylerin çoğu azalacaktır da.
-
Bu demek değildir ki
erdemli hareketlerde,
-
erdemli düşüncelerde
bulunmamalıyız;
-
bunun da bir yeri var,
fakat öncelik bu olmamalı.
-
Öncelik, gerçekte kim olduğunu,
hakikatini keşfetmektir.
-
Hakikatini keşfettiğinde,
-
aslında olmadığın kişi yalanı
çekip gidecek.
-
Açık, basit ve zeki yol budur.
-
Bundan başka, her şeyi
tekrar ve tekrar
-
Tanrı'ya teslim et.
-
Teslimiyetten asla bıkma.
-
O bir sevinç hâlini alır, ta ki artık
ona gerek kalmayana dek.
-
Peki. Teşekkürler.
-
[sessizlik]
-
Burada söylediğimiz bir şarkı var,
size bahsettiğim.
-
Sen her zaman kalbimdesin.
-
Ben her zaman senin kalbindeyim.
-
Sen her zaman kalbimdesin.
Ben her zaman senin kalbindeyim.
-
'Sen her zaman kalbimdesin,'
dediğinde,
-
'sen', Öz'sün, her zaman
kalbimdesin.
-
Ve ben de her zaman senin
kalbindeyim;
-
Öz olan ben, her zaman
senin kalbindeyim.
-
Om Namah Namah Shivaya
Om Namah Shivaya.
-
Tanrı Şiva'ya, Mutlak Varlığa
selam olsun.
-
Ve, 'Oldu,' demek,
Hakikat'i bulmak için ne yapmaya
-
çalışırsan çalış, o Hakikat
zaten oldu demektir. [kahkahalar]
-
Değil mi?
-
[Mooji ve Sangha söylüyor]
Sen her zaman kalbimdesin
-
Asla ayrı olmayacağız
-
Ben her zaman senin kalbindeyim
-
Asla ayrı olmayacağız
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Oldu. Oldu.
-
Şükürler olsun
-
Oldu. Oldu. Oldu.
-
Şükürler olsun
-
Oldu
-
Sen her zaman kalbimdesin
-
Asla ayrı olmayacağız
-
Ben her zaman senin kalbindeyim
-
Asla ayrı olmayacağız
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Oldu. Oldu.
-
Şükürler olsun
-
Oldu. Oldu. Oldu.
-
Şükürler olsun.
-
Oldu
-
Sen her zaman kalbimdesin
-
Asla ayrı olmayacağız
-
Ben her zaman senin kalbindeyim
-
Asla ayrı olmayacağız
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
Om Namah Shivaya
-
[M.] Om Sri Satguru Ramana ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Papaji ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Buddha ki (Buda)
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Christ ki (Hz. İsa)
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Krishna ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Anandamayi Ma ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Yogi Ramsuratkumar ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Mahadevi ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Nisargadatta Maharaj ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sri Ram ki
[Sangha] Jai!
-
[M.] Sahaja ki
[Sangha] Jai!
-
[Sangha] Sri Moojiji ki Jai!
-
Uzatılmış şekli bu.
[kahkahalar]
-
[sessizlik]
-
[Mooji] Çok iyi. Teşekkürler.
-
[Sangha] Teşekkürler, Mooji.
-
[Mooji] Size teşekkürler. Teşekkürler.
-
Sen Öz'sün
-
O Her Zaman Kalbimde
-
Öz Olan Ben
-
Ben her zaman senin Kalbindeyim