-
Estetik ve güzellik kavramları iç içe kullanılan kavramlardır.
-
Estetik, sanat, güzel ve güzellik kavramları her dönem
-
farklı kelimelerle ifade edilmesine karşın,
-
gündelik dilin içinde kullanılan dinamik kavramlardır.:
-
Antik Çağ estetik düşüncesini oluşturan düşünürler
-
Platon, Aristoteles, Plotinus’un sanat ve güzel üzerine düşünceleri,
-
mimesis yani taklit, yansıtma olarak
-
sanat düşüncesi ekseninde anlatmaları
-
eylem ve ifade aracı olarak sanatı farklı açılardan konu etmeleridir.
-
Bu anlamda sanat sadece estetiğin değil
-
aynı zamanda etiğin konusu içinde de yer almaktadır.
-
Platon’un sanat anlayışı, estetik olmaktan çok, etik nitelikler taşımaktadır.
-
Sanatçının ortaya koyduğu eser yolu ile ilettiği bilgi önemlidir.
-
Sanatı mimesis olarak ele alan Platon,
-
sanat eseri yoluyla insanın bilgilenmekten çok,
-
gerçek bilgiden uzaklaşacağını söyler.
-
Sanatçının yaptığı, taklidin taklidini üretmektir,
-
böylece insanı idealar dünyasından uzaklaştırırken
-
yarattığı esrime ile kendine daha çok bağlar.
-
Aristoteles’in son yazdığı kitap olarak değerlendirilen eseri
-
Poetika’da sanat, sanatçı ve estetik üzerine düşünceleri yer alır.
-
Şiir ve dram sanatlarını konu edinen Poetika,
-
genel olarak sanat düşüncesi üzerinedir.
-
Bir eserin ne kadar süre ve uzunluğa sahip olması,
-
anlatım biçimi olarak kullanılacak ölçü, simetri-asimetri,
-
teknik araçlar, dekor, hikâyenin anlatımı,
-
komedya-tragedya gibi birçok başlık altında
-
sanat eserinin yaratılma sürecinde
-
estetik bir form olarak ilkelerini ele alır.
-
Plotinus felsefesi Bir, Nous yani akıl-zekâ,
-
Ruh yani Evren ve Dünya Ruhu
-
ve Madde biçiminde sıralanır.
-
Her şey Bir’den türüm eder.
-
Madde ışıması en az olandır.
-
Sanat, maddeye kazandırılmış form yani ruhtur.
-
Bu yolla madde estetik bir görünüş, akıl yoluyla güzellik kazanır.
-
Immanuel Kant, hemen her konuda eser veren
-
modern mantık ve felsefenin ilk akla gelen Alman düşünürüdür.
-
Sanattaki güzeli diğer alanlardan ayırarak
-
ereksiz-ereklilik diye ifade eden Kant,
-
sanatı etiğin nedenselliğinden ve doğanın zorunluluğundan ayırmıştır.
-
Friedrich Schiller sanatın, insanın rasyonel alanı
-
ile duyusal alanını bütünleştirdiğini,
-
bu ikisinin bütünlüğünün insanda özgürlük duygusunu
-
doğuracağını ve bunun da oyun içtepisi
-
ile gerçekleşebileceğini söyler.
-
Hegel sanatı insan aklının bir ürünü olarak görmüş
-
ve doğadaki güzelden üstün tutmuştur.
-
Hegel, sanatı sembolik, klasik ve
-
romantik olmak üzere üç dönem altında inceler.
-
Sembolik dönemin sanatı mimaridir,
-
klasik dönem heykelle, romantik dönem ise
-
resim, müzik, şiir ile ifade edilir.
-
Marx, sanatı toplumsal yaşamın dönüştürücü
-
ögelerinden biri olarak değerlendirmiştir.
-
Altyapı ve üstyapı kuramı ile kültür
-
ve sanata dair alanların ekonomik ilişkilerin
-
yansıması olduğunu, altyapı da eşitlik sağlanmadığı sürece
-
üstyapı kurumlarının gerçek işleyişine kavuşamayacağını söyler.
-
Benedetto Croce, estetiği genel bir dilbilim olarak kavrar;
-
çünkü böyle bir dilbilimin içine, ona göre,
-
her türlü ifade gücü olan medya, insanın kurduğu
-
sembollerin tüm formları ve genellikle
-
dil dediğimiz “paradigma” girer.
-
“Adorno’da sanat yapıtı, estetik obje,
-
gerçeklik koşullarının ve kategorilerinin dışında
-
bir ‘örnek’ görünüş varlığıdır.
-
Estetik Süje/Özne Estetik süje, bir estetik obje’yi algılayan,
-
onu kavrayan ve ondan estetik olarak hoşlanan,
-
ondan estetik haz duyan bilinç varlığı, ‘ben’ anlamına gelir.
-
Gündelik yaşamda nasıl ki, bir dili anlamak,
-
uzmanlık gerektiren bir konuda konuşmak
-
bilgi sahibi olmayı zorunlu kılıyorsa,
-
estetik bir obje ile yüzleşme de bir bilgi ve bilinç sorunudur.
-
Estetik özneyi/süjeyi belirleyen şey, onun kim olduğundan ziyade,
-
estetik diye tanımladığımız bir tavra sahip olması,
-
estetik bir tutum geliştirmiş olmasıdır.
-
Estetik Obje/Nesne; bir sanatkâr tarafından yaratılmış
-
bir sanat yapıtı olabileceği gibi, insanın yaratıcı
-
etkinliğinin sonucu olmayıp, tam tersine onun
-
verili ya da hazır bulduğu doğal bir şey,
-
söz gelimi bir doğa manzarası ya da
-
insan bedeni benzeri bir doğal ürün olabilir.
-
Duyusal alanımıza giren her obje bizde bir etki bırakır,
-
kimi zaman bu olumlu, hoş, estetik,
-
kimi zaman da olumsuz,
-
nahoş, çirkin olabilir.
-
Bir nesne ile kurduğumuz ilişkide bu
-
yargıları vermemize sebep, bizim onla
-
kurduğumuz bireysel ilişkilerin yansımasıdır.
-
Bir nesneyi salt kendi olarak görmeyi ve
-
bilmeyi denemek, yapılan eylemin farkında olmak,
-
o nesnenin karşısında bir tavır, durum almaktır.
-
Estetik tavır, sanat eserinin karşısında alınan bu
-
bilinçli olma hâlinin duyusal alandan düşünsel alana doğru
-
anlamlandırılması, pratik ve yarar amaçlı bakışın dışında
-
bir anlamı olmasını gerektirir.
-
Estetik Beğeni, bizim dışımızdaki herhangi bir şeyin,
-
bizde bıraktığı etki yoluyla yaşadığımız duygu durumudur.
-
Bu etkinin oluşması için illaki bir sanat eseri
-
ile karşı karşıya kalmak gerekmez.
-
Beğenilerimizin içine birçok şey katabiliriz.
-
Sanat kavramı kullanıldığı zaman çoğunlukla akla gelen ilk alanlar,
-
mimari, resim, heykel, seramik gibi plastik sanatlardır.
-
Bu alanların akla gelmesindeki temel etken,
-
sanat tarihinin çalışma alanlarını bunların oluşturuyor olmasıdır.
-
Mimari, plastik sanatların diğer alanlarına göre anlamını
-
işlev boyutuna kaydırmış gibi olsa da insanın
-
estetik yaşamını temelden etkileyen alanların başında gelir.
-
Bir yapı hangi dönemde olursa olsun, amacına ve işlevine
-
uygun bir mimari planla inşa edilir.
-
Üç ana başlık,
-
dinî, sivil ve askerî mimari geçmişten günümüze
-
mimari formların işlev ve biçim açısından.
-
temel ayırıcı alanlarını oluşturmuştur
-
Resim, plastik sanatlar ve form yaratma süreci resimle başladı.
-
Mağara dönemi resimlerinden günümüz resmine kadar,
-
insanın terk etmeden devam ettiği
-
sanat alanı olarak karşımıza çıkar.
-
Resim, imgenin yaratıldığı en önemli
-
kompozisyon biçimini oluşturur.
-
Heykel, plastik sanatların üç boyutlu görünüşünü
-
forma yansıtma temelinde en iyi algılanan alanı olarak söylenilebilir.
-
Resim sanatında iki boyutlu yüzeyde üç boyutlu anlatım
-
ile plastik dil kurulurken, heykel kullandığı malzeme
-
aracılığıyla forma üç boyutlu bir içeriği,
-
bir anlamda zorunlu olarak kazandırır.
-
Seramik, malzeme olarak insanın ilk temas ettiği plastik sanattır.
-
Malzemenin kolay işlenişi ve bulunması, seramiğin
-
yaygınlaşmasının erken kültürlerden itibaren ağırlıklı kullanılma nedenidir.
-
19. yüzyılın ilk yarısından itibaren çoğaltılabilir
-
teknik araçlarla sanat üretimi yapılmaya başlamış,
-
fotoğraf makinesi bu anlamda öncü rol oynamıştır.
-
Fotoğraf hem müthiş bir benzerlikle hem de
-
otomatik ve ucuz bir şekilde resim üretimine olanak sağlamıştı.
-
Fotoğrafla, teknik araçların egemenliğinde başlayan çoğaltılabilirlik,
-
sinema sanatı ile birlikte, ses, ışık, kurgu,
-
dramaturji, makyaj ve birçok etkenin yan yana kullanılması ile birlikte
-
kolektif, çok katmanlı bir yapı kazanmıştır.
-
Sinema, günümüz kültürel dünyasında ortaklaşa olarak
-
en yoğun paylaşılan sanat üretimi olarak görülmektedir.:
-
Antik Çağ estetik düşüncesini oluşturan düşünürler
-
Platon, Aristoteles, Plotinus’un sanat ve güzel üzerine düşünceleri,
-
mimesis yani taklit, yansıtma olarak sanat düşüncesi ekseninde anlatmaları
-
eylem ve ifade aracı olarak sanatı farklı açılardan konu etmeleridir.
-
Sanat kavramı kullanıldığı zaman çoğunlukla
-
akla gelen ilk alanlar, mimari, resim, heykel, seramik gibi plastik sanatlardır.
-
Modern sanatın gelişmesinde önemli bir neden,
-
fotoğrafın ortaya çıkışıydı.
-
Sinema, günümüz kültürel dünyasında
-
ortaklaşa olarak en yoğun paylaşılan sanat üretimi olarak görülmektedir.:
-
Sorularına yanıt arandı.
-
Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi
-
Görsel Estetik ders kitabının 1. ünitesinde yer almaktadır.