Return to Video

Andrew Stanton: Harika bir hikayeye götüren ipuçları

  • 0:00 - 0:02
    Bir turist İskoçya'yı
  • 0:02 - 0:04
    sırt çantasıyla gezerken
  • 0:04 - 0:06
    içki içmek için bir bara girer.
  • 0:06 - 0:08
    O sırada barda sadece barmen
  • 0:08 - 0:10
    ve birasını yudumlayan yaşlı bir adam vardır.
  • 0:10 - 0:12
    Bir bardak ısmarlar ve bir süre sessizce oturur.
  • 0:12 - 0:14
    Birden yaşlı adam ona döner ve:
  • 0:14 - 0:16
    "Bu barı görüyor musun?
  • 0:16 - 0:18
    Bu barı ülkedeki en iyi ağaçlardan
  • 0:18 - 0:20
    kendi ellerimle yaptım.
  • 0:20 - 0:23
    Ona kendi çocuğumdan daha fazla sevgi ve ilgi gösterdim.
  • 0:23 - 0:26
    Peki bana bar ustası MacGregor diyorlar mı? Hayır." der.
  • 0:26 - 0:28
    Pencereden dışarıyı gösterir.
  • 0:28 - 0:30
    "Oradaki taştan duvarı görüyor musun?
  • 0:30 - 0:33
    O duvarı kendi ellerimle ördüm.
  • 0:33 - 0:36
    Taşları tek tek topladım, yağmur ve soğuk demeden olduğu gibi yerleştirdim.
  • 0:36 - 0:39
    Peki bana taş duvar ustası MacGregor diyorlar mı? Hayır"
  • 0:39 - 0:41
    Pencereden dışarısını gösterir.
  • 0:41 - 0:43
    "Oradaki iskeleyi görüyor musun?
  • 0:43 - 0:45
    O iskeleyi ellerimle ben yaptım.
  • 0:45 - 0:49
    Tahtaları dalgaya karşı kuma teker teker dizdim.
  • 0:49 - 0:53
    Peki bana iskele ustası MacGregor diyorlar mı? Hayır.
  • 0:53 - 0:56
    Ama bir tane keçinin ırzına geç..."
  • 0:56 - 1:07
    (Gülüşmeler)
  • 1:07 - 1:09
    Hikaye anlatmak
  • 1:09 - 1:11
    (Gülüşmeler)
  • 1:11 - 1:14
    fıkra anlatmaktır.
  • 1:14 - 1:16
    Vurucu noktasını bilmektir,
  • 1:16 - 1:18
    sonunu bilmek,
  • 1:18 - 1:21
    ilk cümleden sonuncuya kadar tüm anlattıklarının
  • 1:21 - 1:23
    tek bir amaca hizmet ettiğini
  • 1:23 - 1:26
    ve ideal durumda insan olarak kim olduğumuz
  • 1:26 - 1:28
    anlayışını derinleştiren bir gerçeği
  • 1:28 - 1:31
    doğrulamaktır.
  • 1:31 - 1:33
    Hepimiz hikayeleri severiz.
  • 1:33 - 1:35
    Onlar için yaratılmışız.
  • 1:35 - 1:37
    Hikayeler kim olduğumuzu doğrular.
  • 1:37 - 1:39
    Hepimiz yaşamlarımızın bir amacı olduğuna inanmak isteriz.
  • 1:39 - 1:41
    Ve hiçbir şey bizi hikayelerin yaptığı kadar
  • 1:41 - 1:43
    yaşamamızın bir amacı olduğuna inandıramaz.
  • 1:43 - 1:45
    Onlar zamanın sınırlarını aşarlar,
  • 1:45 - 1:47
    geçmişi, şimdiyi ve geleceği
  • 1:47 - 1:49
    ve bizim gerçek ya da hayal ürünü
  • 1:49 - 1:51
    kahramanlarla kendi aramızda
  • 1:51 - 1:54
    benzerlikler bulmamıza izin verirler.
  • 1:54 - 1:57
    Çocuk programı sunucusu Bay Rogers
  • 1:57 - 1:59
    bir sosyal hizmetler çalışanından
  • 1:59 - 2:02
    duyduğu şu sözü her zaman cebinde taşırdı:
  • 2:02 - 2:05
    "Açıkçası, dünyada hikayesini duyduktan sonra sevmeyi
  • 2:05 - 2:07
    öğrenemeyeceğiniz insan yoktur.".
  • 2:07 - 2:09
    Benim bunu yorumlama şeklim
  • 2:09 - 2:14
    büyük olasılıkla en önemli hikaye anlatma kuralı:
  • 2:14 - 2:17
    "Merak etmemi sağla" --
  • 2:17 - 2:19
    lütfen, duygusal olarak,
  • 2:19 - 2:21
    mantıksal olarak, estetik olarak
  • 2:21 - 2:23
    sadece merak etmemi sağla.
  • 2:23 - 2:25
    Hepimiz önemsememenin ne olduğunu biliriz.
  • 2:25 - 2:28
    Yüzlerce televizyon kanalı arasından
  • 2:28 - 2:30
    bir kanaldan diğerine atlarsınız,
  • 2:30 - 2:32
    ve sonunda birisinde durursunuz.
  • 2:32 - 2:34
    Programın yarısı bitmiştir,
  • 2:34 - 2:37
    ama bir şey sizi içine çeker ve merak edersiniz.
  • 2:37 - 2:39
    Bu şans eseri değildir,
  • 2:39 - 2:41
    öyle tasarlanmıştır.
  • 2:41 - 2:45
    Böylece ben de size geçmişimin hikaye olduğunu,
  • 2:45 - 2:47
    nasıl onun için yaratıldığımı
  • 2:47 - 2:50
    ve bu süreç içinde bu konunun önemini nasıl anladığımı anlatırsam ne olacağını düşündüm.
  • 2:50 - 2:52
    Olayları daha ilginç hale getirmek için
  • 2:52 - 2:54
    sondan başlayacağız
  • 2:54 - 2:56
    ve başa doğru ilerleyeceğiz.
  • 2:56 - 2:59
    Eğer bu hikayenin sonundan başlayacak olsaydım,
  • 2:59 - 3:01
    buna benzer birşey olurdu:
  • 3:01 - 3:03
    Ve bu en sonunda burada TED'de
  • 3:03 - 3:05
    size hikayeden bahsetmeme
  • 3:05 - 3:08
    yol açan şey.
  • 3:08 - 3:11
    Ve bir hikayeden en son çıkardığım ders
  • 3:11 - 3:13
    bu yıl 2012'de çekimleri biten filmi
  • 3:13 - 3:15
    tamamlamaktı.
  • 3:15 - 3:18
    Filmin adı "John Carter." "Mars Prensesi" isimli kitaptan uyarlandı,
  • 3:18 - 3:20
    yazarı Edgar Rice Burroughs.
  • 3:20 - 3:23
    Edwar Rice Burrough kendini bu filme bir karakter
  • 3:23 - 3:26
    ve anlatıcı olarak dahil etti.
  • 3:26 - 3:29
    Kendisi zengin amcası John Carter tarafından "Hemen gel." yazan bir
  • 3:29 - 3:31
    telgrafla malikanesine çağırılır.
  • 3:31 - 3:33
    Ancak oraya vardığında,
  • 3:33 - 3:37
    amcasının gizemli bir şekilde öldüğünü
  • 3:37 - 3:41
    ve arsadaki bir mozoleye gömüldüğünü öğrenir.
  • 3:41 - 3:43
    (Video) Uşak: Bir anahtar deliği yok.
  • 3:43 - 3:46
    Sadece içeriden açılır.
  • 3:46 - 3:48
    Israr etti,
  • 3:48 - 3:50
    mumyalamak yok, açık tabut yok,
  • 3:50 - 3:52
    cenaze yok.
  • 3:52 - 3:54
    Geri kalanımıza benzeyerek amcanın hükmettiği gibi bir zenginliği
  • 3:54 - 3:57
    elde edemezsin,değil mi?
  • 3:57 - 4:00
    Gel, içeri girelim.
  • 4:18 - 4:20
    AS: Bu sahne, kitapta da olduğu gibi,
  • 4:20 - 4:22
    aslında birşey vaat ediyor.
  • 4:22 - 4:24
    Size bu hikayenin
  • 4:24 - 4:26
    zamanınıza değecek bir yere gideceğini vaat ediyor.
  • 4:26 - 4:29
    Tüm iyi hikayelerin başlangıçta bunu yapması gerekir, vaatte bulunmaları gerekir.
  • 4:29 - 4:31
    Bunu sayısız şekilde yapabilirsiniz.
  • 4:31 - 4:35
    Bazen "Evvel zaman içinde..." kadar basit.
  • 4:35 - 4:38
    Carter'ın bu kitaplarında her zaman Edgar Rice Burroughs anlatıcı olarak yer alır.
  • 4:38 - 4:40
    Ben her zaman bunun harika bir araç olduğuna inandım.
  • 4:40 - 4:43
    Sanki birisinin sizi bir kamp ateşinin etrafına çağırması,
  • 4:43 - 4:46
    ya da barda birisinin "Gel, sana bir hikaye anlatayım.
  • 4:46 - 4:48
    Benim değil başka birisinin başına geldi,
  • 4:48 - 4:50
    ama vaktine değer." demesi gibi.
  • 4:50 - 4:52
    İyi bir vaat
  • 4:52 - 4:56
    tıpkı bir sapana tutturulmuş bir çakıl taşı gibi
  • 4:56 - 4:58
    sizi hikayenin başından sonuna kadar
  • 4:58 - 5:00
    sürükler.
  • 5:00 - 5:02
    2008'de
  • 5:02 - 5:05
    o zamanlar hikaye hakkındaki bütün teorilerimi
  • 5:05 - 5:08
    bu projede algımın sınırlarına kadar zorladım.
  • 5:08 - 5:13
    (Video) (Mekanik Sesler)
  • 5:38 - 5:43
    ♫Ve işte aşkın♫
  • 5:43 - 5:49
    ♫anlamı bu♫
  • 5:49 - 5:54
    ♫Ve zaman tükendiğinde♫
  • 5:54 - 6:02
    ♫hatırlayacağız♫
  • 6:02 - 6:09
    ♫Sadece♫
  • 6:09 - 6:11
    (Gülüşmeler)
  • 6:11 - 6:13
    AS: Diyalog olmadan hikaye anlatmak.
  • 6:13 - 6:15
    Bu sinematik hikaye anlatımının en saf hali.
  • 6:15 - 6:18
    Bu seçebileceğiniz en kapsamlı yol.
  • 6:18 - 6:20
    Bu gerçekten içime doğan birşeyi doğruladı:
  • 6:20 - 6:22
    seyirci aslında
  • 6:22 - 6:24
    yemeği için çalışmayı ister.
  • 6:24 - 6:27
    Sadece bunu yaptığını bilmek istemez.
  • 6:27 - 6:29
    Bu bir hikaye anlatıcı olarak sizin göreviniz,
  • 6:29 - 6:31
    seyircinin yemeği
  • 6:31 - 6:33
    için çalıştığı gerçeğini saklamak.
  • 6:33 - 6:35
    Biz doğuştan problem çözücüyüz.
  • 6:35 - 6:37
    Çıkarım yapmak ve sonuca varmak
  • 6:37 - 6:39
    zorunda bırakılırız,
  • 6:39 - 6:41
    çünkü gerçek hayatta yaptığımız şey bu.
  • 6:41 - 6:44
    Bu iyi organize olmuş bilgi yoksunluğu
  • 6:44 - 6:46
    bizi içine çeker.
  • 6:46 - 6:49
    Bebeklere ve yavru köpeklere olan ilgimizin arkasında bir neden var.
  • 6:49 - 6:51
    Sadece çok tatlı olduklarından değil;
  • 6:51 - 6:54
    aynı zamanda ne düşündüklerini ve niyetlerinin
  • 6:54 - 6:56
    ne olduğunu tamamen ifade edemedikleri için.
  • 6:56 - 6:58
    Bu bir mıknatıs gibi bizi çeker.
  • 6:58 - 7:00
    Kendimizi bir cümle yi tamamlamaktan
  • 7:00 - 7:02
    ve onun içini doldurmaktan alıkoyamayız.
  • 7:02 - 7:04
    Bu hikaye
  • 7:04 - 7:06
    anlatım aracını ilk defa gerçekten
  • 7:06 - 7:08
    "Nemo'yu Bulmak" filmini Bob Peterson'la yazarken anladım.
  • 7:08 - 7:11
    Buna iki artı ikinin birleştirici teorisi diyoruz.
  • 7:11 - 7:13
    Parçaları seyircinin birleştirmesini sağla.
  • 7:13 - 7:15
    Onlara dördü verme,
  • 7:15 - 7:17
    iki artı ikiyi ver.
  • 7:17 - 7:20
    Onlara verdiğiniz elementler ve bunları veriş sıranız
  • 7:20 - 7:23
    seyircinin ilgisini çekmek için en önemlu unsur.
  • 7:23 - 7:26
    Editörlerler ve senaristler başından beri bilirler.
  • 7:26 - 7:28
    Bizim hikayeye dikkat etmemizi sağlayan
  • 7:28 - 7:30
    bunun görünmez olarak işlenmesi.
  • 7:30 - 7:32
    Bunu kuralları tam olarak belli bir bilim gibi
  • 7:32 - 7:35
    göstermek istemiyorum, çünkü öyle değil.
  • 7:35 - 7:37
    Hikayeleri bu kadar özel yapan da bu,
  • 7:37 - 7:40
    birer alet değiller, kesin değiller.
  • 7:40 - 7:42
    Hikayeler kaçınılmazlar, eğer iyilerse,
  • 7:42 - 7:44
    ancak tahmin edilebilir değiller.
  • 7:44 - 7:47
    Bu yıl Judith Weston adındaki bir
  • 7:47 - 7:50
    oyunculuk öğretmeniyle bir kurs aldım.
  • 7:50 - 7:52
    Ve karakterin içyüzüne dair bir şey öğrendim.
  • 7:52 - 7:55
    Ona göre bütün iyi yaratılmış karakterlerin
  • 7:55 - 7:57
    bir omurgası var.
  • 7:57 - 7:59
    Ana fikir şu ki, karakterin bir iç motoru var,
  • 7:59 - 8:02
    peşine düştükleri baskın, şuursuz bir amaçları,
  • 8:02 - 8:04
    durduramadıkları bir kaşıntıları var.
  • 8:04 - 8:06
    Michael Carleone'yle ilgili harika bir örnek verdi,
  • 8:06 - 8:08
    "Baba"daki Al Pacino'nun karakterinin omurgası
  • 8:08 - 8:10
    büyük ihtimalle
  • 8:10 - 8:12
    babasını memnun etmekti.
  • 8:12 - 8:14
    Ve bu her zaman bütün seçimlerini yönlendiren birşeydi.
  • 8:14 - 8:16
    Babası öldükten sonra bile,
  • 8:16 - 8:20
    hâlâ bu kaşıntıya son vermeye çalışıyordu.
  • 8:20 - 8:23
    Bunu hemen benimsedim.
  • 8:23 - 8:26
    Wall-E'ninki güzelliği bulmaktı.
  • 8:26 - 8:29
    "Nemo'yu Bulmak"taki baba Marlin'inki
  • 8:29 - 8:32
    zararı engellemekti.
  • 8:32 - 8:35
    Ve Woody'ninki çocuğu için en iyisini yapmaktı.
  • 8:35 - 8:38
    Bu omurgalar sizin her zaman en doğru seçimi yapmanızı sağlamaz.
  • 8:38 - 8:41
    Bazen bunlarla berbat seçimler yapabilirsiniz.
  • 8:41 - 8:43
    Ben baba olduğum için ve çocuklarımın
  • 8:43 - 8:46
    büyümesini izlediğim için çok şanslıyım, gerçekten inanıyorum ki,
  • 8:46 - 8:49
    belli bir mizaçla doğuyorsunuz ve belli bir yolda ilerliyorsunuz
  • 8:49 - 8:52
    ve bu konuda söz hakkınız yok,
  • 8:52 - 8:54
    bunu değiştirmenin yolu yok.
  • 8:54 - 8:57
    Yapabileceğiniz tek şey onu kabul etmeyi öğrenmek
  • 8:57 - 9:00
    ve sahiplenmek.
  • 9:00 - 9:02
    Bazılarımız pozitif özelliklerle doğmuşuz,
  • 9:02 - 9:04
    bazılarımız negatif.
  • 9:04 - 9:07
    Ama sizi yönlendiren şeyin ne
  • 9:07 - 9:09
    olduğunun farkına varacak ve
  • 9:09 - 9:11
    direksiyonun başına geçecek kadar
  • 9:11 - 9:13
    olgunlaştığınızda, önemli bir eşikten geçilir.
  • 9:13 - 9:16
    Ebeveynler olarak sürekli çocuklarımızın kim olduğunu öğreniyoruz.
  • 9:16 - 9:18
    Onlar, kim olduklarını öğreniyorlar.
  • 9:18 - 9:20
    Siz de hala kim olduğunuzu öğreniyorsunuz.
  • 9:20 - 9:23
    Yani sürekli öğreniyoruz.
  • 9:23 - 9:26
    Bu yüzden hikayede değişim esastır.
  • 9:26 - 9:28
    Eğer olaylar hareketsiz kalırsa, hikayeler ölür,
  • 9:28 - 9:31
    çünkü hayat hiçbir zaman hareketsiz değildir.
  • 9:31 - 9:33
    1998'de
  • 9:33 - 9:35
    "Oyuncak Hikayesi"ni ve "Bir Böceğin Yaşamını" bitirdiğimde
  • 9:35 - 9:37
    senaryo yazımına kendimi kaptırmıştım.
  • 9:37 - 9:40
    Çok daha iyi olmak ve öğrenebileceğim her şeyi öğrenmek istiyordum.
  • 9:40 - 9:43
    Bu yüzden araştırabileceğim her şeyi araştırdım.
  • 9:43 - 9:45
    Sonunda İngiliz oyun yazarı William Archer'in
  • 9:45 - 9:48
    şu muhteşem sözüyle karşılaştım:
  • 9:48 - 9:50
    "Drama belirsizlikle
  • 9:50 - 9:52
    çeşnilendirilmiş beklentidir."
  • 9:52 - 9:55
    Bu işin tam da özüne inen bir bakış açısı.
  • 9:55 - 9:57
    Bir hikaye anlatırken
  • 9:57 - 9:59
    beklenti de yaratıyor musunuz?
  • 9:59 - 10:01
    Kısa vadede, beni sonra olacaklar hakkında
  • 10:01 - 10:03
    meraklandırabiliyor musun?
  • 10:03 - 10:05
    Ama daha önemlisi,
  • 10:05 - 10:07
    beni uzun vadede nasıl sonuçlanacağı
  • 10:07 - 10:09
    hakkında meraklandırabiliyor musun?
  • 10:09 - 10:11
    Sonucun ne olacağı
  • 10:11 - 10:13
    hakkında şüphe uyandıran
  • 10:13 - 10:15
    dürüst çatışmalar yaratabildiniz mi?
  • 10:15 - 10:17
    Bunun bir örneği "Nemo'yu Bulmak"ta var,
  • 10:17 - 10:19
    kısa süreçte, Dory'nin
  • 10:19 - 10:21
    Marlin'in ona tüm anlattıklarını unutmasına neden olan
  • 10:21 - 10:23
    kısa zamanlı hafızası hakkında endişeleniyordunuz.
  • 10:23 - 10:25
    Ama bunun altında,
  • 10:25 - 10:27
    bu kocaman okyanusta Nemo'yu
  • 10:27 - 10:29
    bulabilecek miyiz gerginliği vardı.
  • 10:29 - 10:31
    Pixar'daki ilk günlerimizde,
  • 10:31 - 10:34
    bir hikayenin içinde olan bitenleri anlamadan,
  • 10:34 - 10:37
    kalbimiz, içgüdülerimiz nereye götürürse oraya giden bir avuç adamlardık.
  • 10:37 - 10:39
    Bunun bizi nasıl gerçekten
  • 10:39 - 10:41
    oldukça iyi olan yerlere
  • 10:41 - 10:43
    götürdüğünü görmek ilginç.
  • 10:43 - 10:46
    Yılın bu zamanında, 1993'te, başarılı bir animasyon
  • 10:46 - 10:48
    olarak görülen filmlerin
  • 10:48 - 10:51
    "Küçük Denizkizi", "Güzel ve Çirkin",
  • 10:51 - 10:54
    "Alaaddin", "Aslan Kral"
  • 10:54 - 10:56
    olduğunu hatırlamalısınız.
  • 10:56 - 10:59
    Tom Hanks'e "Oyuncak Hikayesi"nin fikrinden ilk bahsettiğimizde,
  • 10:59 - 11:01
    "Benim şarkı söylememi istemiyorsunuz,
  • 11:01 - 11:03
    değil mi?" dedi.
  • 11:03 - 11:05
    Bence bu o zamanlarda insanların animasyonun
  • 11:05 - 11:08
    nasıl olması gerektiği hakkındaki fikirlerine harika bir örnek.
  • 11:08 - 11:10
    Bizim kanıtlamak istediğimiz şey
  • 11:10 - 11:13
    animasyonla tamamen farklı hikayeler anlatabileceğimizdi.
  • 11:13 - 11:15
    O zamanlar etkilendiğimiz bir şey yoktu,
  • 11:15 - 11:17
    o yüzden gizli tuttuğumuz
  • 11:17 - 11:19
    bir kural listemiz vardı.
  • 11:19 - 11:22
    Bunlar: Şarkı yok,
  • 11:22 - 11:24
    "İstiyorum" anı yok,
  • 11:24 - 11:26
    mutlu köy yok,
  • 11:26 - 11:28
    aşk hikayesi yok.
  • 11:28 - 11:30
    İşin ilginci, ilk senemizde,
  • 11:30 - 11:32
    hikayemiz hiçbir yere gitmiyordu
  • 11:32 - 11:34
    ve Disney panik yapmaya başlamıştı.
  • 11:34 - 11:37
    Ve gizlice şimdi adını vermeyeceğim ünlü bir
  • 11:37 - 11:39
    söz yazarından tavsiye istediler
  • 11:39 - 11:41
    ve o da onlara bazı öneriler faksladı.
  • 11:41 - 11:43
    Bu faks elimize geçti.
  • 11:43 - 11:45
    Faks şöyle diyordu,
  • 11:45 - 11:47
    şarkılar olmalı,
  • 11:47 - 11:49
    bir tane "İstiyorum" şarkısı olmalı,
  • 11:49 - 11:51
    bir tane mutlu köy şarkısı olmalı,
  • 11:51 - 11:53
    bir aşk hikayesi olmalı
  • 11:53 - 11:55
    ve bir adet kötü karakter olmalı.
  • 11:55 - 11:57
    Ve şükürler olsun ki
  • 11:57 - 12:00
    o zamanlar çok genç, asi ve muhaliftik.
  • 12:00 - 12:03
    Bu bize daha iyi bir hikaye yaratmak için
  • 12:03 - 12:05
    şevk verdi.
  • 12:05 - 12:07
    Ondan sonraki yıl, harika bir iş çıkardık.
  • 12:07 - 12:09
    Bu da hikaye anlatmanın
  • 12:09 - 12:11
    katı, sabit kuralları değil,
  • 12:11 - 12:13
    ana esasları olduğunu kanıtladı.
  • 12:13 - 12:15
    Öğrendiğimiz başka önemli şey de
  • 12:15 - 12:17
    ana karakterinizi sevmekti.
  • 12:17 - 12:19
    Safça düşünüyorduk ki
  • 12:19 - 12:21
    "Oyuncak Hikayesi"ndeki Woody sonunda bencilliğini yenmeliydi,
  • 12:21 - 12:23
    buna bir yerden başlamalıydınız.
  • 12:23 - 12:26
    Onu bencil yapalım. Elimize bu geçti.
  • 12:26 - 12:28
    Woody: Ne yaptığını sanıyorsun?
  • 12:28 - 12:30
    Yataktan kalk.
  • 12:30 - 12:32
    Hey, yataktan kalk!
  • 12:32 - 12:34
    Bay Patates Kafa: Bize bunu yaptırabileceğini mi sanıyorsun Woody?
  • 12:34 - 12:36
    Woody: Ben değil, o.
  • 12:36 - 12:40
    Sinsi? Sins... Sinsi!
  • 12:40 - 12:42
    Buraya gel ve işini yap.
  • 12:42 - 12:44
    Sağır mısın?
  • 12:44 - 12:46
    Onlara günlerini göstermeni söyledim.
  • 12:46 - 12:48
    Sinsi : Üzgünüm Woody.
  • 12:48 - 12:50
    Ama onlara hak vermek zorundayım.
  • 12:50 - 12:52
    Bence yaptığın doğru değildi.
  • 12:52 - 12:55
    Woody: Efendim? Doğru mu duyuyorum?
  • 12:55 - 12:57
    Sence yaptığım doğru değil miydi?
  • 12:57 - 13:01
    Senin işinin düşünmek olduğunu kim söyledi, Yaylı Köpekçik?
  • 13:02 - 13:04
    AS: Bencil bir karakteri nasıl sevdirirsiniz?
  • 13:04 - 13:06
    Onu kibar, cömert, komik,
  • 13:06 - 13:08
    düşünceli yapabileceğimizi düşündük,
  • 13:08 - 13:10
    sadece tek bir koşul sağlanmalıydı:
  • 13:10 - 13:12
    birinci oyuncak olarak kalmalıydı.
  • 13:12 - 13:14
    Gerçekte de böyle,
  • 13:14 - 13:16
    hepimiz hayatı koşullu yaşıyoruz.
  • 13:16 - 13:18
    Koşullar sağlandığı sürece, kurallara göre oynamaya
  • 13:18 - 13:21
    ve kendimizi kaptırmaya istekliyiz.
  • 13:21 - 13:23
    Bundan sonra, kurallar geçerli değil.
  • 13:23 - 13:26
    Hikaye anlatıcılığını bir kariyer olarak seçmeden önce,
  • 13:26 - 13:28
    gençliğimde hikayeyle ilgili belli şeyleri
  • 13:28 - 13:30
    görmemi sağlayan kilit noktaları
  • 13:30 - 13:32
    şimdi görebiliyorum.
  • 13:32 - 13:35
    1986'da, hikayenin bir
  • 13:35 - 13:38
    teması olması gerektiğini anladım.
  • 13:38 - 13:41
    Bu "Arabistanlı Lawrance" filminin yeniden düzenlenip
  • 13:41 - 13:43
    tekrar yayınlandığı yıldı.
  • 13:43 - 13:46
    Onu bir ayda yedi kere gördüm.
  • 13:46 - 13:48
    Doyamıyordum.
  • 13:48 - 13:51
    Bunun arkasında büyük bir plan olduğunu anlayabilmiştim --
  • 13:51 - 13:53
    her karede, her sahnede, her sözde.
  • 13:53 - 13:55
    Yüzeyde,
  • 13:55 - 13:58
    tarihteki rolünün anlatıldığı
  • 13:58 - 14:00
    bir seymiş gibi gözüküyordu.
  • 14:00 - 14:02
    Ancak, anlattığı başka bir şeyler de vardı. Bu gerçekten neydi?
  • 14:02 - 14:04
    Sonraki izleyişlerimden birinde
  • 14:04 - 14:06
    bu perde aralandı,
  • 14:06 - 14:09
    bunu Sina Çölü'nde yürüyüp
  • 14:09 - 14:11
    Süveyş Kanalı'na ulaştığı sahnede,
  • 14:11 - 14:13
    bir anda anlamıştım.
  • 14:18 - 14:24
    (Video) Çocuk: Hey! Hey! Hey! Hey!
  • 14:31 - 14:34
    Motorsikletli: Kimsiniz?
  • 14:35 - 14:38
    Kimsiniz?
  • 14:38 - 14:41
    AS: Tema buydu: Kimsiniz?
  • 14:41 - 14:43
    Burada birbirinden bağımsız gözüken
  • 14:43 - 14:45
    olaylar ve diyaloglar
  • 14:45 - 14:48
    sadece kronolojik olarak hikayenin tarihini anlatıyor,
  • 14:48 - 14:50
    ama bunun altında sabit bir yol haritası,
  • 14:50 - 14:52
    bir kılavuz var.
  • 14:52 - 14:54
    Lawrance'ın bu filmde yaptığı her şey
  • 14:54 - 14:57
    onun dünyadaki yerini anlama çabasıydı.
  • 14:57 - 15:00
    İyi anlatılmış her hikayede her zaman
  • 15:00 - 15:03
    güçlü bir tema vardır.
  • 15:03 - 15:05
    Ben beş yaşındayken,
  • 15:05 - 15:08
    az hatırlanan,
  • 15:08 - 15:11
    ancak bence bir hikayenin sahip olması gereken
  • 15:11 - 15:13
    en önemli unsurla tanıştım.
  • 15:13 - 15:16
    Bu annem beni beş yaşındayken bunu göremeye götürdüğünde oldu.
  • 15:19 - 15:22
    (Video) Thumper: Hadi, bir şey yok.
  • 15:22 - 15:24
    Bak.
  • 15:24 - 15:27
    Su katı.
  • 15:30 - 15:32
    Bambi: Yuppii!
  • 15:42 - 15:44
    Thumper: Eğlenceli,
  • 15:44 - 15:47
    değil mi Bambi?
  • 15:47 - 15:49
    Haydi. Kalk.
  • 15:49 - 15:51
    Böyle.
  • 16:09 - 16:12
    Ha ha. Hayır, hayır, hayır.
  • 16:12 - 16:14
    AS: Oradan çıktığımda
  • 16:14 - 16:16
    gözlerim faltaşı gibi açılmıştı.
  • 16:16 - 16:18
    Bence sihirli unsur da bu,
  • 16:18 - 16:20
    gizli sos
  • 16:20 - 16:22
    meraklandırabiliyor musunuz?
  • 16:22 - 16:24
    Merak dürüsttür, tamamen saftır.
  • 16:24 - 16:26
    Yapay olarak uyaramazsınız.
  • 16:26 - 16:28
    Bence, bir insanın size bunu hissettirmesinden
  • 16:28 - 16:31
    daha önemli bir yetenek yok --
  • 16:31 - 16:34
    onları günlerinin kısa bir parçasında haraketsiz bırakmak
  • 16:34 - 16:36
    ve meraka yenik düşürmek.
  • 16:36 - 16:39
    Bu uyarıldığında, canlı olmanın onayı,
  • 16:39 - 16:42
    size neredeyse hücresel boyutta ulaşır.
  • 16:42 - 16:44
    Hele bir sanatçı bunu başka bir sanatçıya yaptığında
  • 16:44 - 16:46
    sanki bunu başkasına aktarmak zorunda hissedersiniz.
  • 16:46 - 16:48
    Tıpkı sessiz bir emrin aniden
  • 16:48 - 16:51
    içinizde duyulması gibi, Devil's Tower'a bir çağrı gibi.
  • 16:51 - 16:54
    Sana ne yapıldıysa aynısını başkalarına da yap.
  • 16:54 - 16:57
    En iyi hikayeler, meraklandıranlardır.
  • 16:57 - 16:59
    Ben dört yaşındayken,
  • 16:59 - 17:01
    net olarak hatırlıyorum,
  • 17:01 - 17:04
    ayak bileğimde iki tane iğne büyüklüğünde
  • 17:04 - 17:06
    yara izi vardı ve babama bunların ne olduğunu sordum.
  • 17:06 - 17:08
    Aynılarından kafamda da olduğunu söyledi,
  • 17:08 - 17:10
    ancak saçlarımdan dolayı onları göremiyordum.
  • 17:10 - 17:12
    Doğduğumda,
  • 17:12 - 17:14
    prematüre olduğumu söyledi,
  • 17:14 - 17:17
    çok erken gelmiştim,
  • 17:17 - 17:19
    tamamen gelişme fırsatı bulamamıştım;
  • 17:19 - 17:21
    çok çok hastaydım.
  • 17:21 - 17:24
    Doktor bu siyah dişli sarı bebeğe baktığında
  • 17:24 - 17:26
    annemin gözlerinin içine bakıp
  • 17:26 - 17:29
    "Yaşamayacak" demiş.
  • 17:29 - 17:32
    Aylarca hastanede kaldım.
  • 17:32 - 17:34
    Birçok kan naklinden sonra,
  • 17:34 - 17:36
    hayatta kaldım
  • 17:36 - 17:39
    ve bu beni özel kıldı.
  • 17:39 - 17:42
    Buna gerçekten inanıyor muyum bilmiyorum.
  • 17:42 - 17:45
    Ailem buna gerçekten inanıyor mu bilmiyorum,
  • 17:45 - 17:48
    ama onları haksız çıkarmak istemedim.
  • 17:48 - 17:51
    İyi olarak yaptığım her şeyde,
  • 17:51 - 17:55
    bana verilen ikinci şansı hak ettiğimi kanıtlamaya çalıştım.
  • 17:55 - 17:59
    (Video) (Ağlama sesleri)
  • 18:08 - 18:11
    Marlin: İşte buradasın.
  • 18:11 - 18:14
    Tamam, baban burada.
  • 18:14 - 18:17
    Artık babanlasın.
  • 18:19 - 18:21
    Söz veriyorum,
  • 18:21 - 18:25
    sana hiçbir şey olmasına izin vermeyeceğim Nemo.
  • 18:25 - 18:29
    AS: Bu benim ilk öğrendiğim hikaye dersiydi.
  • 18:29 - 18:31
    Bildiklerini kullan. Onları işle.
  • 18:31 - 18:33
    Bunun her zaman bir senaryo ya da gerçek olması gerekmez.
  • 18:33 - 18:36
    Deneyimlerinizden bir sonuç çıkarmak ve içinizde,
  • 18:36 - 18:39
    derinlerde hissettiğiniz değerleri
  • 18:39 - 18:41
    ifade etmek anlamına gelir.
  • 18:41 - 18:43
    Ve bu da en sonunda burada TEDTalk'ta size
  • 18:43 - 18:45
    konuşma yapmamı sağlayan şey.
  • 18:45 - 18:47
    Teşekkür ederim.
  • 18:47 - 18:55
    (Alkış)
Title:
Andrew Stanton: Harika bir hikayeye götüren ipuçları
Speaker:
Andrew Stanton
Description:

Film yapımcısı Andrew Stanton ("Oyuncak Hikayesi", "WALL-E") hikaye anlatmakla ilgili bildiklerini paylaşıyor -- sondan başlayıp başa doğru anlatarak. (Argo içerir)

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
18:56
Meric Aydonat added a translation

Turkish subtitles

Revisions