En sert eleştirmenlerinizle birlikte çalışma durumu
-
0:02 - 0:06Bu kötü şöhretli strafor kutuyu
kimler hatırlıyor? -
0:06 - 0:08(Alkışlar)
-
0:08 - 0:11Pekâlâ şüphesiz ki bu kutu
beni ve şirketimi değiştirdi -
0:11 - 0:16ve rakiplerinizin nasıl en iyi
müttefikleriniz olabileceğini gösteren -
0:16 - 0:18bir serüven başlattı.
-
0:18 - 0:21Biliyorsunuz ki seksenlerin sonunda
bu büyük Big Mac kutusu -
0:21 - 0:24bir çöp krizinin sembolüydü.
-
0:24 - 0:26İnsanlar çok kızgındı bu duruma.
-
0:27 - 0:30Örneğin dünya etrafından
binlerce genç öğrenci -
0:30 - 0:33mektuplar gönderip
McDonald's'ı suçluyordu. -
0:33 - 0:35Çünkü o zamanlar bunlardan
milyonlarca adet kullanıyorduk. -
0:36 - 0:39Tabii ki ben de dahil
McDonald's'taki hiç kimse -
0:39 - 0:42çevre dostu paketleme hakkında
bir şey bilmiyordu. -
0:42 - 0:46Son 10 yılda ise lojistikten
ve kamyon şoförlerinden sorumluydum. -
0:46 - 0:49Sonra birdenbire patronum yanıma geldi
-
0:49 - 0:53ve "Hey, senden bu kutuyu
şirket için korumanı -
0:53 - 0:57ve McDonald's'taki çöpü azaltma çabasına
önderlik etmeni istiyoruz." dedi. -
0:58 - 1:00Ona baktım ve şunu sordum,
-
1:00 - 1:02"Polistiren nedir?"
-
1:04 - 1:06Fakat bu tamamıyla bana ilgi çekici geldi
-
1:06 - 1:08çünkü beni geçmişime götürüyordu.
-
1:14 - 1:17Göreceğiniz üzere altmışların sonunda,
yetmişlerin başında, -
1:17 - 1:20Amerika'da büyük bir ayaklanmanın
olduğu bir dönemde büyüdüm. -
1:21 - 1:24Protestolarla, oturma eylemleriyle,
-
1:24 - 1:27Vietnam karşıtlığı hissiyle
gerçekten iç içeydim -
1:27 - 1:30ve otoriteyi sorgulama
gereği olduğunu çokça hissettim. -
1:31 - 1:38Fakat üniversiteye gittiğimde anladım ki
hayatımı bu şekilde kazanamazdım. -
1:38 - 1:40O bütün zihniyet durulmuş,
-
1:40 - 1:43aktivist ruhum sönmüştü.
-
1:44 - 1:45Bir geçim kaynağı bulmalıydım,
-
1:45 - 1:47ben de iş dünyasına atıldım.
-
1:48 - 1:54Şu McDonald's'a protesto mektubu gönderen
çevre kirliliği karşıtı öğrenciler, -
1:54 - 1:58bana yirmi yıl önceki kendimi hatırlattı.
-
1:58 - 2:00Otoriteyi sorguluyorlar.
-
2:00 - 2:02Ama artık patron benim.
-
2:02 - 2:04(Gülüşmeler)
-
2:04 - 2:07Kurumsal takım elbiseyim.
-
2:07 - 2:09Otoriteyi temsil eden kişiyim.
-
2:10 - 2:13Başta kurumsal sosyal sorumluluk,
-
2:13 - 2:17sonrasında ise kurumsal sürdürülebilirlik
denilen bu yeni şey ortaya çıkıyordu -
2:17 - 2:20ve artık bir farklılık yaratmak için
bir fırsatım vardı. -
2:21 - 2:23Bu serüvenin başlangıcı
-
2:23 - 2:29McDonald's'ın ABD Çevre Savunma Fonu ile
ortaklığa varmasıyla oldu. -
2:29 - 2:33ÇSF, "veletleri dava edin"
felsefesiyle kurulmuş -
2:33 - 2:35bir sivil toplum örgütüydü.
-
2:36 - 2:40Bu yüzden benim ve ekibimin hakkında
ne düşündüklerini merak ediyordum. -
2:41 - 2:43Richard Denison ile ilk tanıştığımda
-
2:43 - 2:46kendisi ÇSF'de
kıdemli bir bilim insanıydı, -
2:46 - 2:48çok endişeliydim.
-
2:48 - 2:50Onun bir çevreci olduğunu
-
2:50 - 2:54ve tüm umurumda olan şeyin para olduğunu
düşündüğünü düşünüyordum. -
2:54 - 2:59Konumuza dönecek olursak ÇSF ekibinden
bize gerçekçi çözümler üretmesini istedik. -
2:59 - 3:01Ve de mantıklı olan şeyi yaptık.
-
3:02 - 3:05Onlara restoranlarımızda
flip hamburger yaptırdık. -
3:05 - 3:07Hayal edin ki Richard,
-
3:07 - 3:10aynı zamanda fizik alanında
doktora da yapmıştı, -
3:10 - 3:13sıra ona gelmişti, bir çeyrek pounder
hazırlamaya çalışıyordu. -
3:13 - 3:16Normalde içine iki damla ketçap,
bir damla hardal, üç turşu -
3:16 - 3:19ve soğan koyarsınız, diğerine geçersiniz,
çok hızlı olmalısınız. -
3:19 - 3:22Ve biliyor musunuz
tüm gün boyunca doğru düzgün yapamadı. -
3:22 - 3:24Hüsrana uğramıştı.
-
3:24 - 3:30Ben ise çok etkilenmiştim
çünkü yaptığımız işi anlamaya çalışıyordu. -
3:32 - 3:36Sonrasında ÇSF ekibi düşündü ki
yeniden kullanılabilir malzemeler -
3:36 - 3:38işimizdeki zirve noktasıydı.
-
3:38 - 3:41Ben ve ekibim düşündük ki
yeniden kullanılabilir malzemeler mi? -
3:41 - 3:44Çok yer kaplayacak, dağınıklık olacak,
bizi yavaşlatacaktı. -
3:44 - 3:47Ama bu bu fikirlerini reddetmedik.
-
3:47 - 3:50DC dışında seçtikleri
bir restorana gittik, arka odasına girdik. -
3:52 - 3:54Bulaşık makinesi düzgün çalışmıyordu,
-
3:54 - 3:56kirli tabakları etrafa saçıyordu.
-
3:56 - 3:58Mutfak bölgesi kirli ve kötüydü.
-
3:58 - 4:02Onların McDonald's'taki
deneyimlerine nazaran temiz ve düzenliydi, -
4:02 - 4:04bariz farkı görebiliyorlardı.
-
4:05 - 4:08Ayrıca tüm gün boyunca
McDonald's'taki bir restoranda oturduk -
4:08 - 4:10ve müşterilerin
yemek yiyişlerini seyrettik. -
4:11 - 4:12Davranışlarını izledik.
-
4:12 - 4:16Görünen oydu ki çoğu müşteri
yiyeceğini ve içeceğini alıp gidiyordu. -
4:17 - 4:21ÇŞF, yeniden kullanılabilir malzemelerin
bize uygun olmadığı kanısına vardı. -
4:22 - 4:25Fakat onların işe yarar
bir sürü fikri vardı. -
4:25 - 4:30ÇSF ekibi olmadan kendi kendimize
o fikirleri asla düşünemezdik. -
4:31 - 4:37Benim favori fikrim beyaz torbadan
kahverengi torbaya geçmekti. -
4:42 - 4:45Beyaz torbayı kullanıyorduk.
-
4:45 - 4:47El değmemiş bir madde.
-
4:47 - 4:50Klor içerikli ağartıcı
kimyasallardan yapılıyor. -
4:51 - 4:55Onlar dediler ki ağırtılmamış,
kimyasal barındırmayan torbalar kullanın. -
4:56 - 4:58Bu torba geri dönüştürülebilir
maddelerden yapılıyor, -
4:58 - 5:00genellikle karton kolilerden.
-
5:00 - 5:04Velhasıl, torba daha sağlam oluyor,
yapısı daha sağlam oluyor -
5:04 - 5:05ve bize çok masraf ettirmiyordu.
-
5:06 - 5:07Tam bir kazan-kazan durumuydu.
-
5:13 - 5:18Düşündükleri başka bir fikir ise
peçetelerimizi iki buçuk cm küçültebilir -
5:19 - 5:21ve onları geri dönüştürülmüş
ofis kağıtlarından yapabilirdik. -
5:23 - 5:26Düşünüyordum da
iki buçuk cm pek de bir şey değildi. -
5:26 - 5:29Bunu yaptık ve yıllık yaklaşık
bin 400 tonluk israftan kaçınıldı. -
5:30 - 5:3216 bin ağaç kurtarıldı.
-
5:32 - 5:36(Alkışlar)
-
5:36 - 5:40En güzel kısmı ise parlak,
beyaz peçeteleri değiştirmemiz oldu. -
5:40 - 5:44Geri dönüştürülebilir malzemeden dolayı
gri ve benekli olmuştu. -
5:44 - 5:49Bu stil, müşterilerimiz arasında
moda hâline gelmişti. -
5:51 - 5:57Zaman geçtikçe ÇSF ekibiyle çalıştığım
zamanlardan keyif almaya başladım. -
5:58 - 6:01Birçok akşam yemeği yedik,
fikir alışverişi yaptık, maça gittik. -
6:02 - 6:04Arkadaş olduk.
-
6:05 - 6:06İşte o zaman bir hayat dersi öğrendim.
-
6:07 - 6:09Şu sivil toplum örgütü işçileri,
-
6:10 - 6:12onların benden hiçbir farkı yoktu.
-
6:12 - 6:14İnsanları umursuyorlar, tutkuları var,
-
6:14 - 6:16birbirimizden farksızız.
-
6:16 - 6:18Sonuç olarak altı ay süren
-
6:18 - 6:22ve 42 bölümlük bir atık azaltma,
yeniden kullanmak -
6:22 - 6:25ve geri dönüşüm için yapılan bir planla
sonuçlanan bir ortaklık yaşadık. -
6:25 - 6:2790'lar boyunca ölçtük
-
6:27 - 6:33ve on yılda yaklaşık yüz kırk bin ton
değerinde israfı azaltmıştık. -
6:35 - 6:38Pekâlâ eğer şu polisitren kutuyu
merak ediyorsanız söyleyeyim, -
6:38 - 6:39evet, ondan kurtulmuştuk.
-
6:40 - 6:42Çok şükür, hâlâ bir işim vardı.
-
6:45 - 6:47Bu ortaklık o kadar başarılıydı ki
-
6:47 - 6:52eleştirmenler eşliğinde
çalışma fikrini tekrarladık. -
6:52 - 6:54Toplumda ve iş ortamında
-
6:54 - 6:57işe yarayabilecek fikirler üstünde
birlikte çalıştık. -
6:59 - 7:02Ama bu iş birliği fikri acaba
-
7:02 - 7:05aşırı muhalif gruplar arasında
yürüyebiliyor muydu? -
7:05 - 7:09Ayrıca biliyorsunuz, bazı direkt olarak
elimizde olmayan sorunlar var. -
7:09 - 7:11Hayvan hakları gibi.
-
7:12 - 7:16Hayvan hakları, bariz olarak, etleri için
hayvanların kullanılmasını istemiyor. -
7:16 - 7:20McDonald's büyük ihtimalle yiyecek hizmeti
endüstrisinin en büyük et alımcısı. -
7:20 - 7:22Burada doğal bir çatışma var.
-
7:23 - 7:25Fakat yapılabilecek en iyi şeyin
-
7:26 - 7:29o zamanki en gürültülü
ve en aktif eleştirmenlerine gidip -
7:29 - 7:31onlardan bir şeyler
öğrenmek olacağını düşündüm -
7:31 - 7:35ki onlar, Uluslararası Hayvan Hakları'nın
yöneticisi Henry Spira -
7:35 - 7:39ve hayvan haklarının
modern tezi olarak görülen -
7:39 - 7:42"Hayvan Özgürleşmesi"
kitabının yazarı Peter Singer'dı. -
7:43 - 7:46Hazırlanmak için
Peter'ın kitabını okuyordum. -
7:46 - 7:48Zihniyetini anlamaya çalışıyordum
-
7:48 - 7:49ve kabul etmeliyim ki çok katıydı.
-
7:49 - 7:52Vegan olmuyordum,
şirketim oraya doğru yönelmiyordu. -
7:53 - 7:56Fakat cidden düşündüm ki
buradan çok şey öğrenebilirdik. -
7:56 - 7:59Bu yüzden de New York'ta
bir kahvaltı buluşması ayarladım. -
7:59 - 8:01Masaya oturuşumu,
hazırlanışımı hatırlıyorum -
8:01 - 8:04ve favori kahvaltımı istememeye
karar vermiştim, -
8:04 - 8:06pastırma, sosis ve yumurta.
-
8:06 - 8:07(Gülüşmeler)
-
8:08 - 8:10Sadece hamur işleriyle yetinecektim.
-
8:11 - 8:15Fakat itiraf etmek gerekirse düşmanca bir
tartışmanın olmasını bekliyordum. -
8:15 - 8:17Ama hiç olmadı.
-
8:17 - 8:20Henry ve Peter sadece nezaket doluydu,
-
8:20 - 8:23bizi umursuyorlardı, oldukça akıllıydılar,
iyi sorular soruyorlardı. -
8:24 - 8:26Onlara, hayvan hakları üzerinde çalışmanın
-
8:26 - 8:28McDonald's için
ne kadar zor olduğunu söyledim -
8:28 - 8:31çünkü tedarikçilerimiz
sadece köfte üretir. -
8:32 - 8:35Hayvanlar nüfuz alanımızdan
üç veya dört basamak uzaktır. -
8:36 - 8:37Çok empatiklerdi.
-
8:38 - 8:43Kurumlarımızın görevleri bakımından
birbirimize direkt olarak karşı çıkarken -
8:44 - 8:45hissettim ki çok şey öğrenmiştim.
-
8:45 - 8:48En iyisi de bana
muazzam bir tavsiye vermeleriydi. -
8:49 - 8:53O da şuydu, bana "Dr. Temple Grandin ile
birlikte çalışmalısın." dediler. -
8:54 - 8:55O zamanlar onu tanımıyordum.
-
8:56 - 8:57Size bir şey söyleyeyim,
-
8:57 - 9:03kendisi hayvan davranışları alanında
önceden ve şu anki en ünlü uzmandır. -
9:03 - 9:07Hayvanların hareketlerini ve tesislerde
nasıl davranmaları gerektiğini biliyor. -
9:08 - 9:09Sonuç olarak onunla buluştum
-
9:09 - 9:12ve kendisi en iyi türden bir eleştirmendi.
-
9:13 - 9:16Bir bakıma sadece hayvanları seviyor,
onları korumak istiyordu -
9:16 - 9:19fakat aynı zamanda et endüstrisi
gerçeğini de kavrayabiliyordu. -
9:20 - 9:24Her zaman hatırlayacağım,
hayatımda hiç mezbahaya gitmemiştim -
9:24 - 9:27ve böylece ilk kez
onunla birlikte gitmiş olacaktım. -
9:27 - 9:28Ne ummalıyım bilmiyordum.
-
9:29 - 9:34Gördük ki hayvan bakıcılarının
ellerinde elektrikli sopalar vardı -
9:34 - 9:39ve basitçe tesisteki neredeyse
bütün hayvanları şokluyorlardı. -
9:39 - 9:42İkimiz de dehteşe düşmüştük,
o yukarı ve aşağı zıplıyordu, -
9:42 - 9:43onu görmeliydiniz.
-
9:43 - 9:45"Olamaz, bu doğru değil,
-
9:45 - 9:48bayrakları, plastik torbaları
kullanabiliriz, -
9:48 - 9:51doğal davranışları için ağılları
yeniden tasarlayabiliriz." diyordu. -
9:52 - 9:55Sonrasında standartları
ve prensipleri ayarlamak için -
9:55 - 9:57Temple ve tedarikçilerimizi
bir araya getirdim. -
9:57 - 10:01Hayvan refahı sağlama fikirlerini
gerçekleştirmek için. -
10:01 - 10:04Bunu gelecek iki ile beş yıllık
süre içerisinde yaptık. -
10:04 - 10:07Hepsi birbirine entegre oldu, güçlendi.
-
10:07 - 10:09Bu arada, McDonald's'ın
tedarikçilerinden ikisi iflas etti -
10:09 - 10:11çünkü standartlarımızı karşılayamadılar.
-
10:11 - 10:16En iyisi, bütün bu standartlar
en sonunda tüm endüstriye yayılmıştı. -
10:17 - 10:19Artık hayvanları şoklamak yoktu.
-
10:20 - 10:24Peki, başka alanlarda
suçlandığımız konulara ne oldu? -
10:25 - 10:26Ormansızlaştırma gibi.
-
10:27 - 10:29Bu sorun hakkında hep düşünürdüm ki
-
10:29 - 10:32siyasetçiler ve hükûmet,
bu onların görevi. -
10:32 - 10:35Hiç bize yansıyacağını düşünmemiştim.
-
10:35 - 10:38Fakat hatırlıyorum,
2006 yılı Nisan ayının başlarında -
10:38 - 10:41Blackberry'mi açmıştım
ve İngiltere'de düzinelerce ortaya çıkmış, -
10:41 - 10:46tavuk gibi giyinip
McDonald's'ta kahvaltı eden -
10:47 - 10:52ve kendilerini masa
ve sandalyelere zincirleyen -
10:52 - 10:55Greenpeace katılımcılarını okuyordum.
-
10:56 - 10:58Ben de dahil birçok kişinin
dikkatini çekmişlerdi. -
10:59 - 11:01Daha yeni yayınladıkları
-
11:01 - 11:05"Eating Up the Amazon"
adlı raporu merak ediyordum. -
11:05 - 11:08Bu arada soya, tavuk yemi için
anahtar bileşendir -
11:08 - 11:10ve işte McDonald's ile olan bağı buydu.
-
11:10 - 11:14Sonra, Dünya Vahşi Yaşamı Koruma
Vakfı'ndaki güvenilir dostlarımı aradım. -
11:14 - 11:16Conversation International'ı aradım.
-
11:16 - 11:21Kısa süre sonra öğrendim ki
Greenpeace raporu doğru söylüyordu. -
11:22 - 11:23Sonra içimden destek aldım
-
11:23 - 11:28ve hep hatırlayacağım, ertesi gün,
kampanya sonrası onları aradım -
11:28 - 11:30ve "Size katılıyoruz." dedim,
-
11:31 - 11:34"Birlikte çalışmaya ne dersiniz?"
-
11:34 - 11:36Üç gün sonra,
-
11:37 - 11:39mucizevi bir şekilde,
McDonald's'tan dört kişi, -
11:39 - 11:41Greenpeace'den dört kişi
-
11:41 - 11:43Londra Heathrow Havaalanı'nda
görüşüyorduk. -
11:44 - 11:46Söylemem gerek ki
ilk dört saat öyle böyleydi, -
11:46 - 11:48aramızda pek güven yoktu.
-
11:49 - 11:52Fakat öyle görünüyordu ki
taşlar yerine oturuyordu -
11:52 - 11:56çünkü her birimiz
Amazon'u kurtarmak istiyorduk. -
11:57 - 12:00Görüşmemiz sırasında, hiç sanmıyorum,
-
12:00 - 12:04kimin Greenpeace'den ve kimin
McDonald's'tan olduğunu söyleyemezdiniz. -
12:05 - 12:10Yaptığımız en iyi şeylerden biri
onlarla birlikte Greenpeace uçağında, -
12:10 - 12:15Greenpeace botunda, Amazon'u
dokuz gün boyunca gezmemiz oldu. -
12:16 - 12:19Ve hep hatırlayacağım,
-
12:19 - 12:24Manaus'un, Amazon'un başkentinin, yüzlerce
km batısına seyahat ettiğinizi düşünün. -
12:25 - 12:29Çok saf bir güzellikte ki
bir tane bile insan yapımı yapı yok, -
12:29 - 12:31yol yok, tek bir tane kablo,
tek bir tane ev yok. -
12:31 - 12:37Manaus'un doğusuna seyahat ettiğinizdeyse
bariz yağmur ormanı yıkımını görürsünüz. -
12:39 - 12:44Velhasıl, bu pek olması beklenmeyen
iş birliği olağanüstü sonuçlar üretmişti. -
12:45 - 12:46Beraber çalışarak
-
12:46 - 12:52aynı sebep için bir düzineden fazla
perakendeci ve tedarikçi topladık. -
12:52 - 12:55Bu arada üç ay içinde
-
12:55 - 12:56orman tıraşlama uygulamaları üzerine
-
12:56 - 13:00endüstri tarafından
bir moratoryum duyuruldu. -
13:00 - 13:02Ve Greenpeace'in kendisi bunu
-
13:02 - 13:05ormansızlaşmada
muhteşem bir azalış olarak açıkladı -
13:05 - 13:07ve o zamandan beri
hâlâ etkisini sürdürmekte. -
13:09 - 13:11Anlattığım bütün bu iş birliği türlerinin
-
13:11 - 13:14bugün olağan olacağını düşünüyorsunuz.
-
13:14 - 13:16Ama öyle değiller.
-
13:16 - 13:18Şirketler hırpalandığında
-
13:18 - 13:22genel yanıt reddetmek ve ertelemektir.
-
13:22 - 13:24Bazı yavan türde sözler söylenir
-
13:24 - 13:27ve hiçbir aşama kaydedilmez.
-
13:27 - 13:30Bence alternatif çözüm gerçekten kuvvetli.
-
13:30 - 13:32Demek istediğim, her sorunu çözmeyecek,
-
13:32 - 13:34tabii ki daha yapılacak
bir sürü şey olacak -
13:34 - 13:36fakat bu eleştirmenlerle çalışma fikri
-
13:36 - 13:39ve toplum için
daha çok iyilik yapma çabası -
13:39 - 13:41iş için aslında iyi bir şey.
-
13:41 - 13:43İnanın bana, mümkün.
-
13:44 - 13:46Fakat bu, eleştirmenlerinizin
-
13:46 - 13:51en iyi niyette olduklarını varsayma
düşüncesi ile başlar. -
13:51 - 13:53Tıpkı sizin en iyi niyette olmanız gibi.
-
13:54 - 13:55Sonra ikinci olarak,
-
13:55 - 13:58geçmişteki birçok taktiğe
bakmanız gerekiyor. -
13:58 - 14:03Kabul ediyorum, şirketimde kullanılan
taktiklerin çoğunu sevmiyordum. -
14:03 - 14:06Fakat bunun yerine,
gerçek olan neyse ona odaklanın. -
14:06 - 14:08Yapılması doğru olan ne ise ona,
-
14:08 - 14:10bilim ne diyorsa ona,
bilimsel yasalar ne diyorsa ona. -
14:11 - 14:13Son olarak söyleyeceğim şu,
-
14:13 - 14:16anahtarları eleştirmenlere verin.
-
14:16 - 14:18Onlara arka odayı gösterin.
-
14:18 - 14:20Götürün onları oraya, detayları saklamayın
-
14:20 - 14:22çünkü eğer müttefik ve destek istiyorsanız
-
14:22 - 14:25açık ve şeffaf olmalısınız.
-
14:26 - 14:29İster bir kurumsal takım elbise
-
14:29 - 14:31ister bir çevreci olun,
-
14:31 - 14:34Diyeceğim şu, bir dahaki sefer
eleştirildiğinizde -
14:34 - 14:36elinizi uzatın, dinleyin, öğrenin.
-
14:36 - 14:40Daha iyi olacaksınız,
şirketiniz daha iyi olacak -
14:40 - 14:43ve belki de bu sırada
iyi arkadaşlar da edineceksiniz. -
14:43 - 14:44Teşekkürler.
-
14:44 - 14:47(Alkışlar)
- Title:
- En sert eleştirmenlerinizle birlikte çalışma durumu
- Speaker:
- Bob Langert
- Description:
-
"Kurumsal takım elbise" (kendi sözleri) ve McDonald's'ta eski sürdürülebilirlikten sorumlu başkan yardımcısı olarak Bob Langert, şirkeler ve onların en sert eleştirmenleriyle birlikte çalışarak hem şirket hem de toplum açısından iyi çözümler üretiyor. Dava konusu olabilecek bu konuşmasında, on yıllarca süren McDonald's'taki kurumsal sürdürülebilirlik dönüşümünü --Çevre Savunma Fonu ve Temple Grandin gibi pek mümkün görünmeyen ortaklarla birlikteki işini dahil ederek-- ve niçin bazen rakiplerinizin en iyi müttefikleriniz olabileceğini gösteren hikâyeler paylaşıyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 15:00
Cihan Ekmekçi approved Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics | ||
Nevaz Mescioğlu accepted Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics | ||
Nevaz Mescioğlu edited Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics | ||
Nevaz Mescioğlu edited Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics | ||
Nevaz Mescioğlu declined Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics | ||
Cihan Ekmekçi rejected Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics | ||
Furkan Zonturoğlu accepted Turkish subtitles for The business case for working with your toughest critics |