-
Derin bir nefes al.
-
Kapatma gözlerini.
-
Nefes almaya devam et.
-
Yalnız değilsin.
-
Kaybolmadın.
-
Ölmüyorsun.
-
Henüz.
-
Her günün hayatı doyasıya yaşamak için yeni bir fırsat olduğunu, her sabahın
-
düşlerimizi yazabileceğimiz temiz bir yazı tahtası olduğunu söylüyorlar.
-
Geleceğimizin sadece bizim hayal gücümüz ile sınırlandırılabildiğini söylüyorlar.
-
Birçok şey söylüyorlar...
-
Dün geçti. Yarın gelecek.
-
Sahip olduğumuz tek şey bugün.
-
Ve bunda neredeyse haklılar. Çünkü, tatlım, senin bugünün bile yok.
-
Şu ana sahipsin. Tam şu ana. Daha fazlasına değil.
-
Çünkü bugün senin öleceğin gün.
-
Sana bunun acısız olacağını söylemek isterdim. Korkacak hiçbir şeyin olmadığını söylemek isterdim sana.
-
Ama, tatlım, şu anda--burada ve şimdi--şu an, elimizdeki tek şey--
-
Sana yalan söylemeyeceğim.
-
Ölümünün insancıl ve acısız olduğunu söyleyecekler--ama korkunç ve dayanılmaz olacak.
-
Ölümünün merhametli olduğunu söyleyecekler--bir yaşamın acı dolu sonu--
-
ama cinayette merhamet yoktur.
-
Ölümünün gerekli olduğunu söyleyecekler, doğa kanunu olduğunu, yemek döngüsünün bir parçası olduğunu,
-
yaşama amacının gerçekleştiğini ve bu hakkı tanrıdan aldığımızı--
-
ama burada hiç tanrı yok.
-
Çok şey diyecekler, tatlım. Teskin edici şeyler. Rahatlatıcı şeyler. Şımartıcı şeyler--kendilerini.
-
Bu sözcükler senin işine yaramayacak. Onlar sadece senin kabulünü reddetmeye yarayacak.
-
Gizlemeye, mazur görmeye yarayacak. Önemsenmeyen yaşamını, sefaletini, aşağılanışını,
-
acını, kötüye kullanılmanı, saygısızlık edilmeni ve ölmeni basitleştirmeye yarayacak.
-
Çünkü, tatlım, seni öldüren feci canavarları sen hiç görmeyeceksin.
-
Onlar buradan çok uzakta, keyifli--kasten-- burada olandan habersizler.
-
Ama yakında, tatlım, onlar gelecek--gülerek ve gülümseyerek---cesedin için.
-
Senin kanını boş verecekler. Çığlıklarını duymayacaklar. Senin için bekleyecekler.
-
Senin parçan için--temizce paketlenmiş. Mükemmelce sunulmuş. Sana sözünü veremeyeceğim
-
sahte bir mutluluk resmi
-
Ve asla yüzüne bakmayacaklar senin.
-
Bu yüzden şu anda--tam şu anda--sana verebileceğim şey bu--sana verebileceğim tek şey:
-
Dönüp gitmeyeceğim.
-
Gözlerimi ya da kulaklarımı kapatmayacağım.
-
Ben buradayım.
-
Ve mücadele ediyorum.
-
Ama seni kurtaramayacağım. Ölümün boşuna olacak.
-
Acılı olacak.
-
Korkunç olacak.
-
Ve yalnız olmayacaksın çünkü ailenin de seninle birlikte ölmesini izleyeceksin.
-
Vakit neredeyse geldi, tatlım.
-
Senin ''şu anın'' neredeyse sona erdi.
-
Derin bir nefes al.
-
Kapat gözlerini.
-
Bu videodaki kamera görüntüleri Toronto (Kanada)dayken gittiğim üç mezbahadan alındı.
-
Toronto Pig Save ile birlikte tüm gün tutulan bir nöbette. Bu videoda gördüğünüz hayvanların hepsi
-
çekildikten saniyeler sonra vahşice öldü.
-
Bu video burada olanları hiçbir zaman görmeyecekler için. Cümlelerim onları hiçbir zaman duymayacaklar için.
-
Hayvanlara olan tavrımızla ilgili kendimize söylediğimiz yalanlar sadece vicdanımızı rahatlatıyor.
-
Yemeklerinizin nereden geldiğini öğrenmek için, şu videolara bakın, aşağıda bağlantıları da verildi.
-
Ön yargılarınızı sorgulamak için sadece bir an düşünün. Onların gözleriyle görün.
-
Söylediklerimin arkasındaki gerçeklere ulaşın. Hepsi parmaklarınızın ucunda.
-
Şimdi seçim sizin. Tam şu anda kim olacaksınız?
-
Türkçe alt yazı İpek Nil Böke tarafından yapılmıştır.