Return to Video

Yerli dillerin tarihi - ve nasıl yeniden canlandırılacağı

  • 0:01 - 0:03
    Dene yaşlı Paul Disain,
  • 0:03 - 0:05
    "Dilimiz ve kültürümüz
  • 0:05 - 0:07
    dünyayı gördüğümüz penceredir." derdi.
  • 0:07 - 0:09
    Şimdi Kuzey Amerika olarak bilinen
  • 0:09 - 0:10
    Kaplumbağa Adası'nda,
  • 0:10 - 0:14
    dünyayı görmenin birçok
    benzersiz ve harika yolu var.
  • 0:14 - 0:16
    Bir yerli miras insanı olarak,
  • 0:16 - 0:18
    miras dilim olan Anishinaabemowin'i
  • 0:18 - 0:20
    öğrenmekle ilgileniyorum,
  • 0:20 - 0:22
    çünkü dünyayı bu pencereden
    görmeme izin veriyor.
  • 0:22 - 0:24
    Ailemle, atalarımla, topluluğumla,
  • 0:24 - 0:26
    kültürümle bağlantı kurmamı sağlıyor.
  • 0:26 - 0:29
    Ayrıca gelecek nesillere
    nasıl aktarabileceğimi
  • 0:29 - 0:30
    düşünmemi de sağlıyor.
  • 0:31 - 0:32
    Bir dilbilimci olarak
  • 0:32 - 0:35
    dilin genel olarak
    nasıl işlediğiyle ilgileniyorum.
  • 0:35 - 0:37
    Fonetik ve fonolojiye -
  • 0:37 - 0:38
    konuşma seslerine bakarım.
  • 0:38 - 0:41
    Morfolojiye veya kelimelerin
    yapısına bakarım.
  • 0:41 - 0:43
    İnsanların dili beyninde nasıl sakladığını
  • 0:43 - 0:46
    ve birbirimizle iletişim kurmak için
  • 0:46 - 0:48
    nasıl kullandığımızı öğrenmek amacıyla,
  • 0:48 - 0:51
    cümlelerin ve ifadelerin yapısı olan
    söz dizimine bakabilirim.
  • 0:52 - 0:54
    Örneğin,
  • 0:54 - 0:57
    Anishinaabemowin, çoğu yerli dil gibi,
  • 0:57 - 0:59
    polisentetik olarak adlandırılan şeydir,
  • 0:59 - 1:02
    bu da morfem adı verilen
    küçük parçalardan oluşan
  • 1:02 - 1:05
    çok, çok uzun kelimeler
    olduğu anlamına gelir.
  • 1:05 - 1:10
    Anishinaabemowin'de, "niwiisin"
    diyebilirim bu "Yerim" demektir,
  • 1:10 - 1:11
    tek kelimedir.
  • 1:11 - 1:14
    ''İyi yerim'' demek için
    yine bir kelime olan
  • 1:14 - 1:16
    "nimino-wiisin" diyebilirim.
  • 1:16 - 1:21
    "Nimino-naawakwe-wiisin" diyebilirim,
    "Ben iyi bir öğle yemeği yerim" demektir,
  • 1:21 - 1:24
    bu kaç İngilizce kelimedir?
  • 1:24 - 1:27
    İngilizcede beş kelime,
    Anishinaabemowinde tek bir kelime.
  • 1:29 - 1:31
    Şimdi, sizin için küçük bir sınavım var.
  • 1:31 - 1:34
    Tek kelimelik bir cevapla
    bu slayt hangi renk?
  • 1:34 - 1:35
    İzleyici: Yeşil.
  • 1:35 - 1:37
    Lindsay Morcom: Bu slayt ne renk?
  • 1:37 - 1:38
    İzleyici: Yeşil.
  • 1:38 - 1:40
    LM: Bu slayt ne renk?
  • 1:40 - 1:41
    İzleyici: Mavi.
  • 1:41 - 1:43
    LM: Bu slayt ne renk peki?
  • 1:43 - 1:44
    (İzleyicinin uğultusu)
  • 1:44 - 1:47
    Hileli sorular değil, söz veriyorum.
  • 1:47 - 1:49
    İngilizce konuşucuları olarak sizler
  • 1:49 - 1:51
    iki yeşil slayt
    ve iki mavi slayt gördünüz.
  • 1:51 - 1:55
    Ancak renkleri kategorilere ayırma şekli
    diller arasında farklılık gösterir,
  • 1:55 - 1:56
    bu yüzden Rusça konuşsaydınız,
  • 1:56 - 2:00
    yeşilin farklı tonları olan,
  • 2:00 - 2:01
    "goluboy", açık mavi,
  • 2:01 - 2:03
    "siniy " yani koyu mavi
    renklerini görürdünüz.
  • 2:03 - 2:05
    Bunlar farklı renkler olarak görülüyor.
  • 2:05 - 2:07
    Anishinaabemowin konuşucuları olsaydınız,
  • 2:07 - 2:11
    Ozhaawashkwaa veya Ozhaawashkozi
    olan slaytlar görürdünüz,
  • 2:11 - 2:14
    bu da yeşil veya mavi anlamına gelir.
  • 2:14 - 2:16
    Konuşmacılar renkleri görmüyor değil,
  • 2:16 - 2:20
    onları kategorize etme
    ve tonları anlama biçimleri
  • 2:20 - 2:21
    farklıdır.
  • 2:21 - 2:22
    Aynı zamanda,
  • 2:23 - 2:25
    insanların rengi kategorilere
    ayırma biçiminde
  • 2:25 - 2:28
    ve bize insan beyinlerinin
    gördüklerini nasıl anladıklarını
  • 2:28 - 2:31
    ve ifade ettiklerini anlatan
    evrenseller vardır.
  • 2:32 - 2:35
    Anishinaabemowin başka
    harika bir şey yapar,
  • 2:35 - 2:38
    bu da tüm kelimeler üzerinde canlı,
    cansız bir işaret koymaktır.
  • 2:38 - 2:40
    Dolayısıyla, Fransızca ve İspanyolcanın
  • 2:40 - 2:43
    tüm kelimeleri eril ya da dişil olarak
    işaretlemesinden farklı değil.
  • 2:43 - 2:45
    Anishinaabemowin
    ve diğer Algonquian dilleri
  • 2:45 - 2:49
    tüm kelimeleri canlı
    veya cansız olarak işaretler.
  • 2:49 - 2:51
    Canlandırmayı düşündüğünüz
    şeyler canlıdır,
  • 2:51 - 2:55
    nabzı olan şeylerdir: insanlar,
    hayvanlar, büyüyen bitkiler.
  • 2:55 - 2:57
    Ama kaya gibi tahmin edemeyeceğiniz
  • 2:57 - 3:00
    canlı başka şeyler de var.
  • 3:00 - 3:01
    Kayalar canlı olarak işaretlenir
  • 3:01 - 3:03
    ve bu bize dil bilgisi hakkında
  • 3:03 - 3:05
    ve ayrıca Anishinaabemowin konuşucularının
  • 3:05 - 3:08
    çevrelerindeki dünyayla
    nasıl ilişki kurduklarını
  • 3:08 - 3:10
    ve anladıkları hakkında
    gerçekten ilginç şeyler anlatır.
  • 3:10 - 3:12
    Şimdi bunun üzücü yanı,
  • 3:12 - 3:16
    yerli dillerin tehlikede olmasıdır.
  • 3:16 - 3:20
    Kültür, tarih, birbirleriyle
    ilişki kurma yolları,
  • 3:20 - 3:21
    çevremizle
  • 3:21 - 3:23
    ilişki kurma yolları hakkında
  • 3:23 - 3:25
    çok fazla bilgiye sahip olan
    yerli dillerdir.
  • 3:25 - 3:27
    Çok eski zamanlardan beri
    bu topraklarda bulunan
  • 3:27 - 3:29
    bu diller burada gelişmiştir
  • 3:29 - 3:33
    ve üzerinde yaşadığımız
    topraklarla iyi ilişki kurmamıza
  • 3:33 - 3:36
    yardımcı olan paha biçilmez
    çevre bilgisi içerirler.
  • 3:37 - 3:40
    Ama aslında tehlikedeler.
  • 3:40 - 3:43
    Kuzey Amerika'daki yerli dillerin
    büyük çoğunluğunun
  • 3:43 - 3:44
    nesli tükenmektedir
  • 3:44 - 3:47
    ve tehlikeye girmeyen diller ise
    savunmasızdır.
  • 3:48 - 3:49
    Bu tasarım gereğidir.
  • 3:51 - 3:53
    Yasalarımızda, politikalarımızda,
  • 3:53 - 3:55
    yönetim evlerimizde,
  • 3:55 - 3:58
    bu ülkedeki yerli dilleri
  • 3:58 - 4:02
    ve kültürleri ortadan kaldırma
    girişimleri bildirilmiştir.
  • 4:02 - 4:03
    Duncan Campbell Scott,
  • 4:03 - 4:07
    yatılı okulu sisteminin
    mimarlarından biriydi.
  • 4:07 - 4:11
    1920'de yerli çocuklar için zorunlu
    yatılı okula devam gerektiren
  • 4:11 - 4:14
    bir tasarıyı masaya yatırırken,
  • 4:14 - 4:16
    "Amerika yerlisi sorunundan
    kurtulmak istiyorum.
  • 4:17 - 4:19
    Amacımız, Kanada'da siyasi yapıya girmeyen
  • 4:19 - 4:21
    tek bir Amerika yerlisi bulunmayana,
  • 4:21 - 4:23
    tek bir Amerika yerlisi sorunu ve dairesi
  • 4:24 - 4:27
    kalmayana kadar devam etmektir;
  • 4:27 - 4:30
    bu tasarının tüm konusu budur."
  • 4:31 - 4:34
    Yatılı okullarda meydana gelen
    vahşetler belgelendi.
  • 4:34 - 4:35
    1907'de
  • 4:35 - 4:40
    doktor ve tüberküloz
    uzmanı olan P.H. Bryce,
  • 4:40 - 4:42
    bazı okullarda çocukların yüzde 25'inin
  • 4:42 - 4:46
    okullardaki koşulların yarattığı
    tüberküloz salgınlarından
  • 4:46 - 4:49
    öldüğünü belirten bir rapor yayımladı.
  • 4:49 - 4:53
    Diğer okullarda çocukların
    yüzde 75 kadarı ölmüştü.
  • 4:54 - 4:57
    Bulguları nedeniyle
    federal hükûmet tarafından
  • 4:57 - 4:58
    mali kaynakları kesildi,
  • 4:58 - 5:00
    1921'de emekliliğe zorlandı
  • 5:00 - 5:03
    ve 1922'de bulgularını
    geniş çapta yayımladı.
  • 5:05 - 5:06
    Bu süre zarfında,
  • 5:06 - 5:09
    yerli çocuklar evlerinden alındı,
  • 5:09 - 5:10
    topluluklarından alındı
  • 5:11 - 5:13
    ve birçok durumda ciddi duygusal, fiziksel
  • 5:13 - 5:15
    ve cinsel ve her durumda
  • 5:15 - 5:19
    kültürel istismar gördükleri
    kilise tarafından işletilen
  • 5:19 - 5:20
    yatılı okullara zorlandı
  • 5:20 - 5:22
    ve bu okullar yerli dili
  • 5:22 - 5:25
    ve kültürü yok etmek için açılmıştı.
  • 5:25 - 5:29
    Son okul 1996'da kapandı.
  • 5:30 - 5:35
    O zamana kadar, ülke genelinde
    139 kurumda 150.000 çocuk
  • 5:35 - 5:38
    veya daha fazlası
    yatılı okullara devam etti.
  • 5:39 - 5:40
    2007 yılında,
  • 5:40 - 5:44
    Yerli Yatılı Okulu Yerleşim Anlaşması
    yürürlüğe girdi.
  • 5:44 - 5:47
    Kanada tarihindeki en büyük toplu davadır.
  • 5:47 - 5:51
    Kanada Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu'nun
    kurulması için
  • 5:51 - 5:53
    60 milyon dolar ayırdı.
  • 5:54 - 5:59
    HUK, hayatta kalanların
    hikayelerini duyabilme,
  • 5:59 - 6:02
    ve yatılı okulların yerli topluluklar
  • 6:02 - 6:04
    ve bir bütün olarak
  • 6:05 - 6:08
    Kanada üzerindeki tam etkisini içeren
  • 6:08 - 6:12
    araştırmalara erişebilmemizi sağladı.
  • 6:12 - 6:14
    HUK, yatılı okulların
  • 6:14 - 6:18
    kültürel soykırım olarak adlandırılanları
    oluşturduğunu tespit etti.
  • 6:18 - 6:21
    "Fiziksel soykırım,
    hedeflenen bir grubun üyelerinin
  • 6:21 - 6:22
    toplu öldürülmesi,
  • 6:22 - 6:26
    biyolojik soykırım, o grubun
    üreme kapasitesinin yıkımıdır.
  • 6:26 - 6:31
    Kültürel soykırım, grubun bir grup olarak
    devam etmesini sağlayan
  • 6:31 - 6:34
    bu yapıların ve uygulamaların
    yok edilmesidir. "
  • 6:34 - 6:36
    Duncan Campbell Scott'ın
    belirttiği hedefleri.
  • 6:37 - 6:39
    Bu yüzden kültürel soykırım
    olduğunu öğrendiler,
  • 6:39 - 6:41
    ancak çocuk kitabı yazarı
  • 6:41 - 6:45
    ve büyük bir konuşmacı
    David Bouchard'ın belirttiği gibi,
  • 6:45 - 6:47
    bir bina inşa ettiğinizde,
  • 6:47 - 6:50
    o binanın yanına
    bir de mezarlık inşa edersiniz,
  • 6:50 - 6:55
    çünkü o binaya giren insanların
    öleceğini bilirsiniz,
  • 6:55 - 6:56
    bunu nasıl adlandırırsınız?
  • 6:58 - 7:02
    HUK ayrıca 94 uzlaşma çağrısı,
  • 7:02 - 7:06
    uzlaşma çabalarında bulunurken
    yol gösterebilecek işaretler verdi.
  • 7:06 - 7:11
    Bunların birçoğu doğrudan
    dil ve kültürle ilgilidir.
  • 7:11 - 7:15
    HUK bizi dil ve kültür de dahil olmak
    üzere yeterli ve finanse edilen
  • 7:15 - 7:16
    bir eğitim sağlamaya davet ediyor.
  • 7:16 - 7:20
    Dil hakları da dahil olmak üzere
    Yerli haklarını bilmek için.
  • 7:20 - 7:22
    Yerli dilleri kabul etmeyi
  • 7:22 - 7:25
    ve korumayı hedefleyen
    Aborijin Dilleri Yasası'nı
  • 7:25 - 7:27
    ekli fonlarla oluşturmak için.
  • 7:27 - 7:30
    Aborijin Dilleri Komisyonu
    için bir pozisyon oluşturmak
  • 7:30 - 7:33
    ve ortaöğretim sonrası
    dil programları geliştirmek
  • 7:33 - 7:36
    ve kolonileşme süresi
    sırasında değiştirilen
  • 7:36 - 7:38
    yer adlarını geri almak için.
  • 7:39 - 7:42
    Yatılı Okul Yerleşim Anlaşması
  • 7:43 - 7:44
    yürürlüğe girdi,
  • 7:44 - 7:45
    Birleşmiş Milletler,
  • 7:45 - 7:49
    Birleşmiş Milletler Yerli Halkların
    Hakları Bildirgesi'ni
  • 7:49 - 7:50
    2007'de kabul etti.
  • 7:50 - 7:54
    Yerli halkın, kendi dillerinde
    eğitim veren kendi eğitim sistemlerini
  • 7:54 - 7:57
    ve kurumlarını, kendi kültürel eğitim
  • 7:57 - 7:59
    ve öğretim yöntemlerine
    uygun bir şekilde kurma
  • 7:59 - 8:02
    ve kontrol etme hakkına
  • 8:02 - 8:03
    sahip olduğunu belirtmektedir.
  • 8:04 - 8:05
    2007 yılında,
  • 8:05 - 8:07
    bu bildirge yürürlüğe girdiğinde
  • 8:07 - 8:08
    dört ülke karşıt oy kullandı.
  • 8:09 - 8:12
    Bunlar Birleşik Devletler,
    Yeni Zelanda, Avustralya
  • 8:12 - 8:13
    ve Kanada'ydı.
  • 8:14 - 8:16
    Kanada, 2010 yılında Birleşmiş Milletler
  • 8:16 - 8:19
    Yerli Halkların Hakları
    Bildirgesi'ni kabul etti.
  • 8:19 - 8:22
    2015'te hükûmet bildirgeyi
    yürürlüğe sokma sözü verdi.
  • 8:24 - 8:28
    Peki toplu olarak nasıl cevap vereceğiz?
  • 8:29 - 8:31
    İçinde bulunduğumuz durum şöyle:
  • 8:32 - 8:35
    Şu anda Kanada'da konuşulan
    60 Yerli dilden altısı hariç tümü
  • 8:35 - 8:40
    Birleşmiş Milletler tarafından
    tehlike altında sayılmaktadır.
  • 8:40 - 8:45
    Yani, olmayan altı Cree, Anishinaabemowin,
  • 8:45 - 8:48
    Stoney, Mi'kmaq,
  • 8:48 - 8:50
    Dene ve Inuktitut.
  • 8:50 - 8:52
    Bu kulağa gerçekten korkunç geliyor.
  • 8:52 - 8:55
    Ancak UNESCO web sitesi aracılığıyla
  • 8:55 - 8:58
    Tehlikedeki Dünya Dilleri
    Atlası'na giderseniz,
  • 8:58 - 9:01
    o dilin hemen yanında
    küçük bir "r" görürsünüz.
  • 9:01 - 9:03
    O dil Mi'kmaq'dır.
  • 9:03 - 9:06
    Mi'kmaq, kültüre
    ve dile dayalı eğitime yol açan
  • 9:06 - 9:08
    bir özyönetim anlaşmasının
    kabul edilmesi nedeniyle
  • 9:08 - 9:11
    önemli bir canlanma geçirdi
  • 9:11 - 9:13
    ve şimdi ana dilleri
  • 9:13 - 9:15
    Mi'kmaq olan çocuklar var.
  • 9:15 - 9:17
    Yapabileceğimiz çok şey var.
  • 9:17 - 9:19
    Bu çocuklar, Manitoulin adasında
  • 9:19 - 9:21
    bir yoğun pratik okulu olan
  • 9:22 - 9:24
    Mnidoo Mnising Anishinabek Kinoomaage'deki
  • 9:24 - 9:26
    Anishinaabemowin öğrenen öğrencilerdir.
  • 9:26 - 9:28
    Okula, kreş zamanı, biraz,
  • 9:28 - 9:31
    hatta çok az Anishinaabemowin
    konuşurken gittiler.
  • 9:31 - 9:34
    Şimdi, üçüncü sınıf ve dördüncü sınıfta,
  • 9:34 - 9:37
    orta ve akıcı seviyedeler.
  • 9:37 - 9:38
    Aynı zamanda,
  • 9:38 - 9:41
    güzel bir yüksek öz saygıya sahipler.
  • 9:41 - 9:43
    Anishinaabe halkı olmaktan
    gurur duyuyorlar
  • 9:43 - 9:46
    ve güçlü öğrenme becerilerine sahipler.
  • 9:47 - 9:50
    Her eğitimin de örgün eğitim
    olması gerekmez.
  • 9:51 - 9:52
    Yerel topluluğumuzda
  • 9:52 - 9:54
    Kingston Yerli Dil Yuvası var.
  • 9:55 - 9:57
    KYDY şu anda bir organizasyon,
  • 9:57 - 10:00
    ancak altı yıl önce
    tutkulu topluluk üyelerinin
  • 10:00 - 10:03
    bir eski mutfak masasının
    etrafında toplanmasıyla başladı.
  • 10:03 - 10:08
    O zamandan beri, dil ve kültürü
    çocuklara aktarmaya odaklandığımız
  • 10:08 - 10:09
    çok nesil öğrenmeye yönelik
  • 10:09 - 10:12
    hafta sonu öğrenme deneyimleri oluşturduk.
  • 10:12 - 10:16
    Bunun için geleneksel oyunlar,
    şarkı, yiyecek ve aktivite kullanıyoruz.
  • 10:17 - 10:18
    Burada hem başlangıç
  • 10:18 - 10:20
    hem de orta seviyelerde
  • 10:20 - 10:21
    derslerimiz var.
  • 10:22 - 10:24
    Örgün eğitimde kaynakların
    ve dilin olması için
  • 10:24 - 10:28
    okul yönetim kurulları
    ve kütüphanelerle ortaklık kurduk.
  • 10:29 - 10:30
    Olasılıklar sınırsız
  • 10:31 - 10:33
    ve oğluma ve toplumumuzdaki
    diğer çocuklara
  • 10:33 - 10:36
    dil ve kültür aktarmama
    izin veren çalışmalar için
  • 10:36 - 10:39
    çok minnettarım.
  • 10:39 - 10:42
    Bu ortak çabanın bir sonucu olarak güçlü,
  • 10:42 - 10:44
    güzel, canlı bir topluluk da geliştirdik.
  • 10:46 - 10:49
    Peki, ilerlemek için neye ihtiyacımız var?
  • 10:49 - 10:51
    Öncelikle, politikaya ihtiyacımız var.
  • 10:52 - 10:55
    Yerli dilin hem yedekte
    hem de yedek dışında
  • 10:55 - 10:58
    eğitime anlamlı bir şekilde
    dahil edilmesini sağlayacak
  • 10:58 - 11:01
    ekli finansman ile yasalaştırılmış
  • 11:01 - 11:03
    bir politikaya ihtiyacımız var.
  • 11:03 - 11:06
    Yedekteyken eğitim yede dışında
    olduğundan dan daha düşük bir miktarda
  • 11:06 - 11:07
    finanse edilebilir.
  • 11:07 - 11:09
    Yedek dışında,
  • 11:09 - 11:11
    Yerli dil eğitimi genellikle
    görmezden geliniyor
  • 11:11 - 11:13
    çünkü insanlaraslında
    Kanada'daki Yerli halkın
  • 11:13 - 11:16
    yaklaşık yüzde 70'inin
    yedek dışında yaşarken
  • 11:16 - 11:19
    il okullarında bulunmadıklarını
  • 11:19 - 11:20
    varsayıyor.
  • 11:20 - 11:24
    Bu çocuklar dil ve kültürlerine
    eşit erişim hakkına sahiptir.
  • 11:26 - 11:28
    Politikanın ötesinde
    desteğe ihtiyacımız var.
  • 11:28 - 11:31
    Bu destek sadece mali destek değil.
  • 11:31 - 11:34
    Yerli olmayan nüfuslarla da
    etkinlikler, sınıflar
  • 11:34 - 11:39
    ve etkileşimler gerçekleştirebileceğimiz
    bir alana ihtiyacımız var.
  • 11:40 - 11:42
    Dili öğrenmek isteyen insanlar gibi
  • 11:42 - 11:44
    bir desteğe ihtiyacımız var.
  • 11:44 - 11:48
    İnsanların bu dillerin neden önemli olduğu
    hakkında konuşmalarına ihtiyacımız var.
  • 11:48 - 11:50
    Bunu başarmak için
    eğitime ihtiyacımız var.
  • 11:50 - 11:53
    Öncelikle dalma eğitimine ihtiyacımız var,
  • 11:53 - 11:56
    çünkü bu kesinlikle yerli dillerin
  • 11:56 - 11:59
    aktarılmasını sağlamanın
    en etkili yoludur.
  • 11:59 - 12:02
    Ancak il okullarında
    eğitime de ihtiyacımız var,
  • 12:02 - 12:04
    yerli olmayan nüfus için
    eğitime ihtiyacımız var,
  • 12:04 - 12:06
    böylece daha iyi bir
    karşılıklı anlayışa ulaşabilir
  • 12:06 - 12:09
    ve birlikte daha iyi bir şekilde
    ilerleyebiliriz.
  • 12:11 - 12:14
    Bu alıntı ofis duvarımda
    çerçeveli bir asılı resimde.
  • 12:14 - 12:17
    Birkaç yıl önceki göçmen,
    dost bir öğrencimin armağanıydı
  • 12:17 - 12:20
    ve her gün birlikte çalışırsak
  • 12:20 - 12:22
    harika şeyler başarabileceğimizi
    hatırlatıyor.
  • 12:23 - 12:25
    Ancak uzlaşma hakkında konuşacaksak,
  • 12:25 - 12:28
    Yerli dillerinin ve kültürünün
  • 12:28 - 12:30
    hayatta kalmasını
  • 12:30 - 12:33
    ve devam etmesini sağlamayan
    bir uzlaşmanın,
  • 12:33 - 12:35
    bir uzlaşma olmadığını
    kabul etmeliyiz.
  • 12:35 - 12:37
    Bu asimilasyondur
  • 12:37 - 12:40
    ve hiçbirimiz için kabul edilebilir
    olmamalıdır.
  • 12:40 - 12:43
    Ama yapabileceğimiz şey
    harekete geçme çağrılarına bakmak,
  • 12:43 - 12:46
    Birleşmiş Milletler Yerli Halkların
  • 12:46 - 12:47
    Hakları Bildirgesi'ne bakabiliriz
  • 12:47 - 12:49
    ve bu ülkede Yerli halkın dilsel
  • 12:49 - 12:51
    ve kültürel mirası açısından
    sahip olduğumuz
  • 12:51 - 12:53
    saklamaya değer ortak bir anlayışa
  • 12:53 - 12:55
    sahip olduğumuzda
  • 12:55 - 12:56
    hemfikir olabiliriz.
  • 12:57 - 12:58
    Buna dayanarak,
  • 12:58 - 13:01
    Yerli dillerin 2050'nin ötesine,
  • 13:01 - 13:04
    bir sonraki neslin ötesinde
    bir sonraki yedi nesile
  • 13:04 - 13:06
    aktarılmasını sağlamak için
  • 13:06 - 13:08
    birlikte adım atabiliriz.
  • 13:10 - 13:12
    Miigwech. Niawen’kó:wa. Teşekkür ederim.
  • 13:12 - 13:14
    (Alkış)
Title:
Yerli dillerin tarihi - ve nasıl yeniden canlandırılacağı
Speaker:
Lindsay Morcom
Description:

Dilbilimci Lindsay Morcom, Kuzey Amerika'daki yerli dillerin kültürel yok etmenin sömürge mirası nedeniyle yok olma tehdidi altında olduğunu söylüyor. Kanadalı Anishinaabe halkı tarafından kendi dillerini ve topluluklarını canlandırmak için geliştirilen temel stratejileri vurgulayan Morcom, gelecek nesiller için Yerli mirası koruyabilecek politikalar yürürlüğe koymak için tutkulu bir durum ortaya koyuyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
13:29

Turkish subtitles

Revisions