Film çekmeyi çok seviyorum. Yüz yıldan fazla süredir sinema filmleri var. Film yapımı, boyutsal zihniyeti açısından değişmedi. Kamerayı bir sahneye yerleştirip "kayıt" düğmesine basmak, değişmedi. Film yapımı hala önsel bir tecrübe ve filmi yaratmak, içerik yaratma ile aynı doğrultuyu takip etme imkânına sahip. Hâlâ düz bir görüntünün önünde durup kurguyu izliyoruz. Bunda hiçbir sorun yok. Film izlemeyi ve tiyatroya gitmeyi seviyorum. Bunlar çok duygusal tecrübeler olabilir. Bir çerçeve içerisindeki duygusal tecrübe sanatı ve zanaati, daha güçlü bir duyguyu tetiklemek için çok güçlü olabilir. Sorduğumuz soru şu; sinema filmi tecrübesi, düz ekranın ötesine nasıl geçebilir? İçerik tecrübesinin bir sonraki nesli için içerik yaratmaya nasıl başlayabiliriz? Geleneksel olarak bir sahneyi hayal ettiğimizde çerçeve ve kompozisyona bakarız. Ön plan ve arka plan ögelerini kamera hareketiyle kullanarak derinlik ve paralaksı nasıl yaratacağımız hakkında düşünmemiz gerekir. Günümüz teknolojisi ve alanda üç boyutlu ve tam gezinim içeren sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik cihazları ve akıllı cihazlar sayesinde seyircinin içeriği birden çok perspektiften deneyimlemesini sağlama imkânına sahibiz. Düşünmemiz gereken şey, bu teknolojiyi ve tüm yararlılığını alarak sahne içerisinde daha ileriye gitme tecrübesine nasıl imkan sağlarız? Video oyunları veya bilgisayarın oluşturduğu, son derece gerçekçi görünen oyunculardan bahsetmiyoruz. Sahnede oynayan gerçek oyunculardan ve gerçek performanslardan bahsediyoruz. İçeriye dalabilmek için oyuncuları nasıl yakaladığımızı ve gerçek sahneyi nasıl yakaladığımızı düşünmeye başlıyoruz. 360 derecelik videolara aşinayız, kamerayı sahnenin içine yerleştiriyoruz ve etrafımızdakilerin güzel, panoramik bir görüntüsünü yaratıyoruz fakat bu açıdan da film yapımı hâlâ önsel. Sahnenin içine tamamen girebilmek için olası her yönden ışık almamız gerekecek. Işığı yakalamak ve sonrasında içeride tekrar ortaya çıkmamızı sağlaması için sahnenin etrafını muazzam miktarda alıcıyla ve olası tüm imkânlarla kaplamamız gerekecek. Bu düzende artık ön plan, arka plan veya alana yerleştirilmiş bir kamera yok, ışığı yakalayan ve hareketi olası tüm yönlerden yakalayan yüzlerce alıcı var. Teknolojik gelişmelerle birlikte ışığı birden çok perspektiften yakalayan ve objeyi yeniden oluşturmamızı sağlayan 3B fotoğraflara bakmaya başlayabiliriz. Bu da 3B bir alandaki fotoğraf gibi. Teknolojik gelişmelerle birlikte video kaydını yalnızca düz bir görüntü olarak değil, bir hacim olarak da yapabiliriz. "Hacimsel video" dediğimiz şey bu ve sahnedeki her eylemi tamamen üç boyutlu bir hacim olarak kaydetme kapasitesine sahip. Pekala, voksel nedir? Voksel, üç boyutlu bir piksel gibidir fakat düz bir kare görüntüsü olup renkli ve aydınlık kalmak yerine, x, y ve z pozisyonlarına sahip uzaydaki üç boyutlu bir küp gibidir. Bu da bir sahneyi herhangi bir perspektiften tamamen yakalamamızı sağlar. Bu da birden çok perspektiften ışığı tamamen kapsayan bir sahne haline gelir. Bu imkan, delicesine fazla miktarda bilginin işlenmesini gerektirir. Bu bilgiyi yaratmak için muazzam miktarda kameradan ışığı yakalamamız gerekecek. Böyle bir şeyi yapmak için ise bir sahneye kurulmuş pek çok miktarda kamerayı taşıyabilecek bir düzene ve tam sinematik bir tecrübeye uyacak kadar büyük bir sahneye ihtiyacımız var. Bu kulağa çılgınca geliyor ama yaptığımız şey tam olarak buydu. Son üç yıl boyunca devasa bir hacimsel kamera odası inşa ediyorduk. Yaklaşık 900 metre karelik bir sahne, herhangi bir konumdaki eylemi yakalama olanağı sunuyor. Intel süper bilgisayarların çalıştırdığı devasa bir veri merkezine muazzam miktarda bilgi gönderen yüzlerce kamera yerleştirdik. Bu 900 metre kareye sahip olmak her tür eyleme ve her tür performansa uymamızı sağlıyor. Bu, ortalama bir Broadway sahnesinin boyutudur. Ona Intel Stüdyoları diyoruz ve gelecek neslin üç boyutlu medya film yapımını kolaylaştırma ve keşfetme amacına sahip olan dünyadaki en büyük hacimsel sahne bu. Bu fikirleri test etmek için ilk deneme sahnesinde ne yapabileceğimizi düşünüyorduk. Kovboy filmi sahnesini seçtik. Atlar, dekoratörler, çamur, bir kovboy sahnesi için gereken her şeyi getirdik. Fakat bu kez, içeride kamera yoktu. Dışarıya kurulmuş bütün kameralar hariç hareket eden hiçbir şey yoktu. Oyuncuların çabası şahaneydi. Her yönden görünen kusursuz bir canlandırma yapmalılardı. Bir yumruğu gizleme veya eylemi göstermeme olasılığı yok. Her şey çekiliyor ve her şey görünüyor. Çekimin çıktısı -- bu gelecekteki çekimimiz -- uçsuz bucaksız kapasiteler için gözlerimizi açtı. Bütün sahnenin tamamen üç boyutlu bir taraması gibiydi. Alanda hareket edebildik ve gezebildik. Mesele artık bir ekranın yaydığı ışığı algılamak değil fakat ışığın içinde gezebilmek ve sahnenin içinde gezebilmek. Bu, muazzam miktarda hikâye anlatımı ve yaratım yöntem bilimleri için açıkça imkan sağlıyor. Bu, kişisel hikâyenizin sunduğu imkânlar, içinizde kendi hikâyenizi yaratma imkânı veya belki de diğer hikayeleri takip etme imkânı. Son yorumlardan birisine bakalım. (Müzik) Gördüğünüz, bütün bir hacimsel video ve sahnede fiziksel bir kamera yok. (Müzik) Alan ve zaman üzerinde (Müzik, dövüş sesleri) tam kontrole sahibiz. (Müzik, dövüş sesleri) Burada yine fiziksel bir kamera yok. Her şey çevreleyenlerle çekildi. Bu çok güzel fakat peki ya sahneyi bir atın gözlerinden görmek istesek ne olur? Bunu da yapabiliriz. (At koşuyor) Şu anda gördüğünüz, aynı eylem ama bu kez tam olarak atın gözlerinden izliyoruz. Olasılıklar sınırız. (Alkış) Teşekkürler. (Alkış) Yaratıcılar ve hikaye anlatıcılar için bu tamamen harika. Farklı bir tür hikaye anlatımı ve film yapımı için devasa bir tuval ortaya çıkarıyor. Peki ya seyirci? Seyirci bunu farklı bir biçimde nasıl tecrübe edebilir? Keşiflerimizi yaratmak amacıyla bir Hollywood film yapımındaki üç boyutlu medyayı keşfetmek için Paramount Pictures ile ortak olduk. Yönetmen Randal Kleiser ile birlikte 1978'in ikonik filmini yeniden canlandırdık, "Grease." Bazılarınız biliyor, bazılarınız bilmiyor. 40 yıllık bir film, muhteşem bir tecrübe. Amacımız, bu ikonik aksiyon ve dans sahnesini nasıl daha derin bir tecrübe haline getirebileceğimizi, seyirciye nasıl daha derin sunacağımızı düşünmekti. Filmi yalnızca izlemediğinizi, aynı zamanda içine girip oyuncularla ve performansla dans ettiğinizi düşünün. Geleneksel 2B düşünce yapısını gerçekten kırıyoruz ve daha zengin bir film yapımı ve içerik üretimi olasılığı getiriyoruz. Peki bunu neden ekrandan seyredelim ki? Oyuncuları bu sahneye getirmeyi deneyelim. Gerçekten gelmeyecekler -- bir iPad kullanacağım. (Gülüşmeler) Pardon. Artırılmış gerçekliği getirmek için bir iPad kullanacağım. Açıkçası bu cihazların veri programlama süreci açısından kendi kısıtlamaları var, bu yüzden çözünürlük miktarını düşürmeliyiz. Şu anda yaptığım şey şu, buraya bir işaret yerleştiriyorum, böylece tam olarak herkesin görünmesini istediğim yeri belirleyebileceğim. Tamam. Sanırım buradalar. (Alkış) John Travolta veya -- (Gülüşmeler) onun bir versiyonu. Bir bakalım. (Video) Kadın: Hey. Erkek: İşte böyle. Kadın: Sıra sende. Erkek: Hey, çocuklar! Şuna bakın. (Şarkı: "You're the one that I want") Danny: Sandy! Sandy: N'aber, yakışıklı? (Şarkı söylüyorlar) Kanım kaynıyor, giderek kabarıyor. Kendimi kaybediyorum. Yaydığın enerji çarpıyor beni. Heyecan verici! (Video bitiyor) (Alkış ve tebrikler) Diego Prilusky: Teşekkürler. (Alkış ve tebrikler) Görebildiğiniz üzere, içeriği geleneksel biçimde veya üç boyutlu biçimde izleyebilir ve tecrübe edebiliriz. Gerçekten, olasılıklar açık. Filmleri değiştirmeye veya yenilemeye çalışmıyoruz. Onları geliştiriyoruz. Teknolojiler, düz ekran ötesinde düşünmeye başlamak için yeni imkanlar sunuyorlar. Film yapımında kapsamlı ve gerçekten heyecanlı bir zamandayız. Yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Kapsamlı hikâye anlatımına ve üç boyutlu medya film yapımının anlamını keşfetme ve tanımlamaya dair yeni olasılıklar için kapıları açıyoruz. Biz işin başlangıç kısmındayız ve hepinizi bize katılmaya davet ediyoruz. Teşekkürler. (Alkış)