< Return to Video

Örümcek Adam, Aslan Kral ve yaratıcılığın sınırındaki hayat

  • 0:02 - 0:08
    (Müzik)
  • 0:08 - 0:12
    ["Kral Oedipus"]
  • 0:15 - 0:19
    ["Aslan Kral"]
  • 0:22 - 0:27
    ["Titus"]
  • 0:38 - 0:44
    ["Frida"]
  • 0:54 - 0:58
    ["Sihirli Flüt"]
  • 1:00 - 1:06
    ["Across The Universe"]
  • 1:16 - 1:20
    (Alkış)
  • 1:20 - 1:22
    Julie Taymor: Teşekkürler.
    Çok teşekkürler.
  • 1:22 - 1:25
    Bunlar, geçen 20 yıl boyunca yaptığım
  • 1:25 - 1:29
    tiyatro, opera ve filmlerden birkaç örnek,
  • 1:29 - 1:31
    fakat şu anda sizleri Endonezya'da
  • 1:31 - 1:32
    yaşadığım bir ana götürerek
  • 1:32 - 1:35
    başlamak istiyorum,
  • 1:35 - 1:37
    hayatımın dönüm noktalarından biri
  • 1:37 - 1:39
    ve tıpkı tüm efsaneler gibi,
  • 1:39 - 1:41
    bu hikâyeler de aklımıza kazınmaları için,
  • 1:41 - 1:44
    tekrar tekrar anlatılmalıdırlar.
  • 1:44 - 1:47
    Hayatımın çalkantılı zamanlarında,
  • 1:47 - 1:49
    bildiğiniz üzere şu anda olduğu gibi,
  • 1:49 - 1:52
    çetin uğraşlar ve dönüşüm
    ateşinde kavruluyorum,
  • 1:52 - 1:54
    hepimizin hâli böyle aslında.
  • 1:54 - 1:57
    Bir şeyler yaratmış herhangi birisi,
    o şeyin henüz tam olarak
  • 1:57 - 2:02
    anka kuşuna ya da yanmış kömüre
    dönüşmediği işte o anı çok iyi bilir.
  • 2:02 - 2:04
    (Kahkaha)
  • 2:04 - 2:07
    Tam orada kıyısındayım,
  • 2:07 - 2:10
    tabii o başka bir hikâye,
    ona sonradan döneceğim.
  • 2:10 - 2:11
    Uzun zaman evveline,
  • 2:11 - 2:14
    21-22 yaşlarındayken
    Endonezya'daki burs dönemime
  • 2:14 - 2:16
    dönmek istiyorum.
  • 2:16 - 2:19
    Orada, Bali adasında,
    bir kraterin kıyısında,
  • 2:19 - 2:22
    Gunung Batur'da, 2 yıllık gösteri
    ve öğrenimimden sonra
  • 2:22 - 2:26
    kendimi keşfettim.
  • 2:26 - 2:29
    Genç erkekler için hayata adım töreninin
  • 2:29 - 2:32
    gerçekleştiği bir köydeydim,
  • 2:32 - 2:33
    bir geçiş ayiniydi.
  • 2:33 - 2:36
    Benim için de aynı anlama
    geleceğinden bihaberdim.
  • 2:36 - 2:38
    Bu devasa beringin hint
    inciri ağacının altında,
  • 2:38 - 2:41
    tapınak meydanında otururken,
  • 2:41 - 2:46
    elektriksiz zifiri karanlıktı,
    sadece dolunay vardı,
  • 2:46 - 2:48
    bu boş meydanın ortasında,
  • 2:48 - 2:50
    işittiğim en güzel sesler geliyordu,
  • 2:50 - 2:52
    âdeta Charles Ives konseri gibiydi
  • 2:52 - 2:54
    ve her beş yılda bir yapılan tören için
  • 2:54 - 2:56
    gelen köylülerin hepsinin eşlik ettiği
  • 2:56 - 3:00
    bu gamelan müziğini dinliyordum.
  • 3:00 - 3:03
    O karanlıkta, o ağacın altında
    yalnız olduğumu düşünüyordum
  • 3:03 - 3:06
    ve ansızın, karanlığın içinden
  • 3:06 - 3:08
    meydanın diğer ucundan,
  • 3:08 - 3:12
    ayın ışığıyla kıvılcım
    saçan aynalar gördüm
  • 3:12 - 3:15
    ve daha önce de gördüğüm bu yaşlı 20 adam,
  • 3:15 - 3:21
    birdenbire baştan aşağı büründükleri
    savaşçı kostümlerinin içinde ayaklandılar,
  • 3:21 - 3:23
    başlıkları ve mızrakları vardı
  • 3:23 - 3:27
    ve meydanda kimse yoktu,
    ben de gölgelerle kamufle olmuştum.
  • 3:27 - 3:30
    Kimse yoktu, sonra onlar geldi
  • 3:30 - 3:33
    ve bu inanılmaz danslarını sergilediler.
  • 3:33 - 3:37
    "Huhuhuhuhuhuhuhahahahaha."
  • 3:37 - 3:40
    Hareket etmeye başladılar
    ve öne çıktılar
  • 3:40 - 3:43
    ve ışıklar kostümlerinde vücut buldu.
  • 3:43 - 3:47
    Ben 11 yaşımdan beri tiyatrodaydım,
  • 3:47 - 3:50
    ve oynuyor, yaratıyordum
    ve o an düşündüm:
  • 3:50 - 3:52
    ''Bu işçilikli kostümleriyle,
  • 3:52 - 3:54
    sıradışı başlıklarıyla
  • 3:54 - 3:56
    gösterilerini kime sergiliyorlardı?''
  • 3:56 - 4:01
    Sonra fark ettim ki onlar,
    Tanrı için gösteri yapıyorlardı,
  • 4:01 - 4:04
    bu da ne anlama geliyorsa.
  • 4:04 - 4:07
    Fakat her nasılsa,
    gündem yaratmıyordu.
  • 4:07 - 4:10
    Maddi kazanç durumu yoktu.
  • 4:10 - 4:13
    Haberlere çıkmayacaklardı,
    manşet olmayacaklardı.
  • 4:13 - 4:15
    Gözümün önündeki bu inanılmaz sanatçılar,
  • 4:15 - 4:18
    gösterilerini sürdürdükçe
    beni sonsuzluğa taşıdılar.
  • 4:18 - 4:21
    Sonrasında,
  • 4:21 - 4:25
    gösterilerini bitirip gölgelerde
    kaybolur kaybolmaz,
  • 4:25 - 4:27
    genç bir adam propan bir fenerle geldi,
  • 4:27 - 4:29
    feneri ağaca astı, bir perde çekti.
  • 4:29 - 4:33
    Köy meydanı yüzlerce
    insanla dolup taşıyordu.
  • 4:33 - 4:35
    Bütün gece boyunca bir opera sergilediler.
  • 4:35 - 4:38
    İnsanların ışığa ihtiyacı vardı.
  • 4:38 - 4:40
    Görebilmek için ışığa ihtiyaçları vardı.
  • 4:40 - 4:44
    Genç bir sanatçı olarak, hayatımda
    çığır açan bu muhteşem andan
  • 4:44 - 4:47
    ne çıkardığım ve kazandığımsa;
  • 4:47 - 4:50
    bir sanatçı olarak,
  • 4:50 - 4:54
    inandığınız şeye sonuna
    kadar bağlı kalmanız,
  • 4:54 - 4:57
    fakat aynı zamanda
  • 4:57 - 5:01
    izleyicilerin hayatımıza o an
    dahil olduklarını ve onların da
  • 5:01 - 5:03
    ışığa ihtiyacı olduğunu unutmamak.
  • 5:03 - 5:05
    Şu müthiş dengede
  • 5:05 - 5:06
    kendimizi ifade edebiliyoruz;
  • 5:06 - 5:10
    çığır açan bir şey yarattığımızda,
  • 5:10 - 5:12
    bu şey daha önce hiç görmediğimiz
    bir şeye vesile olduğunda,
  • 5:12 - 5:14
    aslında sonunu kestiremediğin
  • 5:14 - 5:17
    o hayal dünyası,
  • 5:17 - 5:20
    hayatım boyunca yürüdüğüm,
  • 5:20 - 5:23
    kraterin kıyısındaki
    o ince çizgiyi oluşturuyor.
  • 5:23 - 5:25
    Şu anda sizlerle biraz çalışma şeklime
  • 5:25 - 5:27
    değinmek istiyorum.
  • 5:27 - 5:30
    ''Aslan Kral''ı ele alalım.
  • 5:30 - 5:32
    Az önce birçok çalışmamdan
    örnekler gördünüz,
  • 5:32 - 5:34
    fakat onlar yalnızca bilinenler.
  • 5:34 - 5:37
    İdeogram olgusu ile yola koyuluyorum.
  • 5:37 - 5:40
    İdeogram fırça boyaması gibidir,
    Japon fırça boyaması gibi.
  • 5:40 - 5:44
    Üç fırça darbesi ile tüm
    bambu ormanını resmedersiniz.
  • 5:44 - 5:46
    "Aslan Kral" betimlemesine dönüyorum
  • 5:46 - 5:48
    ve "Özünde ne barındırıyor?" diyorum.
  • 5:48 - 5:50
    Soyutlama nedir?
  • 5:50 - 5:53
    Eğer tüm hikâyeyi bir resme
  • 5:53 - 5:56
    indirgeseydim, nasıl olurdu?''
  • 5:56 - 5:59
    Döngü. Döngü. Gayet ortada.
  • 5:59 - 6:03
    Yaşam döngüsü.
    Mufasa'nın maskesinin döngüsü.
  • 6:03 - 6:07
    Sahne 2'ye geldiğimizde
    ve kuraklık olduğunda,
  • 6:07 - 6:09
    kuraklığı döngüyle nasıl ifade edersiniz?
  • 6:09 - 6:12
    O, sahne zeminindeki deliğin içinde
  • 6:12 - 6:16
    kaybolan, yerdeki ipekten bir çemberdir.
  • 6:16 - 6:19
    Yaşam döngüsü, seken ceylanların
  • 6:19 - 6:21
    döngüsünden var olur.
  • 6:21 - 6:23
    İşleyişi kavramış olursunuz.
  • 6:23 - 6:26
    Tiyatro insanı olarak tiyatro ile ilgili
    bildiğim ve sevdiğim şey,
  • 6:26 - 6:28
    izleyiciler geldiğinde
  • 6:28 - 6:30
    ve kuşkularını bir kenara bıraktıklarında,
  • 6:30 - 6:33
    erkeklerin veya kadınların kafalarında
  • 6:33 - 6:35
    çim taçları ile salındıklarını gördüğünde,
  • 6:35 - 6:37
    ağaçlı çayırlığa düştüğünüzü bilirsiniz.
  • 6:37 - 6:38
    Bunu sorgulamazsanız.
  • 6:38 - 6:40
    Tiyatronun aşikar hakikatini seviyorum.
  • 6:40 - 6:44
    İnsanların boşlukları doldurmaya
    istekli olmalarını seviyorum.
  • 6:44 - 6:46
    İzleyiciler şunu söylemek için can atıyor,
  • 6:46 - 6:49
    "E tabii, bunun gerçek
    güneş olmadığını biliyorum.
  • 6:49 - 6:51
    Çubuk parçaları birleştirdiniz.
  • 6:51 - 6:53
    Uçlarına ipek eklediniz.
  • 6:53 - 6:57
    Bu parçaları astınız.
    Zemine dikey düşmesini sağladınız
  • 6:57 - 7:01
    ve iplerle yükseldiğinde,
    onun güneş olduğunu görüyorum.
  • 7:01 - 7:06
    Fakat güzelliği, yalnızca ipek
    ve çubuklardan oluşmasında yatıyor,
  • 7:06 - 7:10
    ki bu da, aslında ona
    manevi değer katan şey aslında.
  • 7:10 - 7:12
    Hislerinize dokunan şey.
  • 7:12 - 7:16
    Bariz ve hakiki gün doğumu değil,
  • 7:16 - 7:17
    içerisinde barındırdığı sanat.
  • 7:17 - 7:23
    Bu yüzden tiyatroda,
    öykü ne kadar önemliyse
  • 7:23 - 7:25
    ve kitap ile dili,
  • 7:25 - 7:29
    hikâye işlenişi, aktarılışı,
  • 7:29 - 7:33
    yapısı ve kullandığın
    yöntemler ne denli mühimse,
  • 7:33 - 7:36
    bunlar hikâye ile eş değer taşırlar.
  • 7:36 - 7:39
    Ben teknolojinin her
    türlüsünü sevenlerdenim.
  • 7:39 - 7:41
    Şunu da sevebilirim,
  • 7:41 - 7:44
    örneğin sizlere "Örümcek Adam"
    kesitleri göstereceğim biraz sonra,
  • 7:44 - 7:46
    insanları beraberinde götüren
    bu inanılmaz makineler.
  • 7:46 - 7:48
    İşin aslı şu ki, o kabloların üzerinde
  • 7:48 - 7:51
    nasıl hareket edeceğini bilen
    ve salınabilen bir dansçı olmaksızın
  • 7:51 - 7:53
    makine hiçbir işe yaramaz.
  • 7:53 - 7:56
    Şimdi sizlere, bu yılki
  • 7:56 - 8:00
    hayatımın diğer bir büyük projesinden
    bazı sahneler göstereceğim,
  • 8:00 - 8:01
    "Fırtına"
  • 8:01 - 8:05
    Film versiyonu. 1984-86' yıllarında,
  • 8:05 - 8:08
    ''Fırtına''yı üç kez sahneye koydum
  • 8:08 - 8:11
    ve bu oyunu çok seviyorum.
  • 8:11 - 8:13
    Prospero karakterini her zaman
    erkek oyuncu ile sergiledim.
  • 8:13 - 8:15
    Aniden düşündüm ki,
  • 8:15 - 8:17
    "Bu sefer Prospero için kimle çalışacağım?
  • 8:17 - 8:21
    Helen Mirren neden olmasın ki?
    Büyük bir oyuncu. Neden olmasın?''
  • 8:21 - 8:24
    Bir kadın için de, aynı şekilde iyi
    iş çıkartacak bir karakter çizimiydi.
  • 8:24 - 8:27
    ''Fırtına''dan bazı sahnelere
  • 8:27 - 8:29
    göz atalım.
  • 8:29 - 8:34
    (Müzik)
  • 8:45 - 8:49
    Prospera: Pekâlâ ey peri, evvelinde sana
    buyurduğum gibi çıkardın mı fırtınayı?
  • 8:49 - 8:54
    Ariel: Atladım kralın gemisine.
    Her kamarada şaşkınlığa düştüm.
  • 8:58 - 9:01
    Prospera: İlk bakışta göz göze geldiler.
  • 9:01 - 9:02
    Miranda : Beni seviyor musun?
  • 9:02 - 9:04
    Ferdinand: Her şeyin ötesinde hem de.
  • 9:04 - 9:06
    HM: Onların ikisinin de güçleri eşit.
  • 9:06 - 9:11
    Trinculo: Sefalet tuhaf yatak arkadaşları
    kazandırıyor insana.
  • 9:11 - 9:14
    (Müzik)
  • 9:14 - 9:18
    İş mi arıyorsunuz valim?
  • 9:18 - 9:20
    Caliban: Sen gökten indin, değil mi?
  • 9:20 - 9:22
    Stephano: Seni temin
    ederim ki aydan indim.
  • 9:22 - 9:24
    Prospera: Caliban!
  • 9:24 - 9:26
    Caliban: Bu ada benim.
  • 9:26 - 9:30
    Prospera: Sırf bu yüzden,
    bu gece her yanın kasılacak.
  • 9:30 - 9:34
    Antonio: İşte şurada yatıyor kardeşin.
    Üzerinde yattığı topraktan farkı yok.
  • 9:34 - 9:35
    Sebastian: Çek kılıcını
  • 9:35 - 9:39
    ve ben, kralın, sevgisini kazanacaksın.
  • 9:39 - 9:44
    Prospera: Hepsini hasta
    edeceğim, hepsi böğürecek.
  • 9:46 - 9:51
    Ariel: Seni delirttim.
  • 9:57 - 10:00
    Prospera: Hayaller gibi varlıklarızdır
  • 10:00 - 10:04
    ve küçük yaşamlarımız,
    uyku ile çevrilidir.
  • 10:04 - 10:09
    (Müzik)
  • 10:09 - 10:12
    JT: Tamam.
  • 10:12 - 10:16
    (Alkış)
  • 10:16 - 10:19
    Tiyatro sonrası, ''Fırtına'' adlı oyunu
  • 10:19 - 10:21
    yıllar evvelinde, çok düşük bir bütçe ile
  • 10:21 - 10:23
    çekime koyuldum
  • 10:23 - 10:25
    ve sevdiğim bir oyun,
  • 10:25 - 10:27
    ayrıca Shakespeare'in
    son oyunu zannediyorum
  • 10:27 - 10:31
    ve gördüğünüz gibi, aslında
    sinemaya da uyarlanabiliyor.
  • 10:31 - 10:33
    Sizlere, bir yandan
    tiyatroda nasıl sergilendiğini
  • 10:33 - 10:35
    ve öte yandan bir başkasının, aynı fikri
  • 10:35 - 10:39
    veya hikâyeyi ne şekilde
    sinemaya taşıdığına dair
  • 10:39 - 10:42
    küçük bir örnek vereceğim.
  • 10:42 - 10:45
    Öncesinde bahsettiğim ideogram,
  • 10:45 - 10:48
    ''Fırtına'' için ne oluyor?
  • 10:48 - 10:50
    Özüne inebilecek olsaydım,
  • 10:50 - 10:53
    oyunun ana fikrini temsil etmek
    için dayanacağım
  • 10:53 - 10:55
    o imge ne olurdu?
  • 10:55 - 10:57
    Kumdan kaleler olabilirdi,
  • 10:57 - 11:00
    genetiğe karşı çevre fikri,
  • 11:00 - 11:03
    bu uygarlıkları bizim yazmamız,
  • 11:03 - 11:06
    Helen Mirren'ın canlandırdığı Prospera
    sonlara doğru bundan bahsediyor,
  • 11:06 - 11:11
    biz inşa ettik, fakat doğa
    karşısında, büyük fırtınalarda
  • 11:11 - 11:17
    bulutlarla kaplı kuleler,
    yüce saraylar unutulacaklar
  • 11:17 - 11:21
    ve tarihe gömülecekler.
  • 11:21 - 11:24
    Tiyatroda oyuna başlamış bulundum,
  • 11:24 - 11:27
    siyah kum tırmığı ile beyaz sahne vardı
  • 11:27 - 11:30
    ve ufukta katmerli kale,
    kumdan bir kale yapan
  • 11:30 - 11:32
    küçük Miranda vardı.
  • 11:32 - 11:36
    Sahnenin kıyısında duruyordu,
  • 11:36 - 11:39
    iki sahne görevlisi siyahlar içinde
  • 11:39 - 11:44
    üstten sulama tenekeleri geçiyordu
  • 11:44 - 11:48
    ve kumdan kaleye su yağmaya başladı
  • 11:48 - 11:51
    ve bu kumdan kale, parçalanmaya
    ve batmaya başladı
  • 11:51 - 11:52
    fakat öncesinde,
  • 11:52 - 11:57
    seyirci siyaha bürünmüş
    sahne görevlilerini görmüşlerdi.
  • 11:57 - 12:01
    Her şey ortadaydı,
    sıradandı, görmüştük bile,
  • 12:01 - 12:04
    fakat su akmaya başladığında,
  • 12:04 - 12:08
    ışık, sahne görevlilerine
    yönelmekten çıktı
  • 12:08 - 12:11
    ve tiyatroda yaptığımız
    bu kaba büyüye odaklandı,
  • 12:11 - 12:15
    direkt olarak suya odaklandı.
  • 12:15 - 12:19
    Birden bire, seyircinin
    bakış açısı değişti.
  • 12:19 - 12:22
    Büyülü bir şekilde devleşti.
  • 12:22 - 12:25
    Yağmur fırtınasına dönüştü.
  • 12:25 - 12:29
    Maskeli oyuncular, kuklacılar kayboldular
  • 12:29 - 12:32
    ve seyirci bu dünyaya geçiş yaptı,
  • 12:32 - 12:36
    ''Fırtına''nın birebir yaşandığı
    bu hayali evrene ayak bastılar.
  • 12:36 - 12:38
    Sinemaya
  • 12:38 - 12:40
    uyarlayışımdaki fark ise,
  • 12:40 - 12:43
    asıl filme
  • 12:43 - 12:48
    kumdan kaleye, siyah kumdan
    kaleye yakın çekim ile başladım
  • 12:48 - 12:50
    ve sinema bunu mümkün kılıyor,
  • 12:50 - 12:53
    kamera ile perspektifi kullanarak
  • 12:53 - 12:56
    ve uzun çekimler ile
    yakın çekimler yaparak,
  • 12:56 - 12:58
    kumdan kaleye yakın çekim ile başladı,
  • 12:58 - 13:00
    ve kamera uzaklaştığında,
  • 13:00 - 13:03
    bunu bir kızın avucunun
    içinde duran bir minyatür
  • 13:03 - 13:05
    olarak sergileyebildik.
  • 13:05 - 13:07
    Kullandığım araçlar ile oynayabiliyorum
  • 13:07 - 13:10
    ve araçları farklı şekillerde,
    çaprazlama kullanıyorum ki
  • 13:10 - 13:11
    böyle bir sonuca erişebileyim.
  • 13:11 - 13:14
    Şimdi sizleri ''Örümcek Adam''a
    götürmek istiyorum.
  • 13:14 - 13:18
    (Müzik)
  • 13:45 - 13:48
    Peter Parker: ♪
    Sarp kayalıkların kıyısında,
  • 13:48 - 13:52
    Yükseklerden süzülebilirim. ♪
  • 13:52 - 13:55
    JT: Canlı tiyatroda, iki boyutlu
    film ve televizyonlarda
  • 13:55 - 13:56
    yapılamayacak her şeyi
  • 13:56 - 13:59
    yapmaya çalışıyoruz.
  • 13:59 - 14:03
    PP: ♪ Aş kendini,
    ipleri eline al. ♪
  • 14:03 - 14:06
    George Tsypin: New York'u
    Örümcek Adam'ın gözünden seyrediyoruz.
  • 14:06 - 14:08
    Örümcek Adam, yer çekimine yenik düşmüyor.
  • 14:08 - 14:12
    Manhattan da bilhassa aynı şekilde.
  • 14:12 - 14:16
    PP: ♪ Kendin ol ve en yükseklere çık. ♪
  • 14:16 - 14:20
    Koro: ♪ Vur! Bam! ♪
  • 14:20 - 14:23
    ♪ Şlank! Kazı! ♪
  • 14:23 - 14:26
    Danny Ezralow: Koreograf olduğunu
    bile düşünmenizi istemiyorum.
  • 14:26 - 14:27
    Olanlar tamamiyle gerçek.
  • 14:27 - 14:29
    Hareketleri görmenizi yeğlerim
  • 14:29 - 14:31
    ve ''Hadi be! O neydi öyle'' dersiniz.
  • 14:31 - 14:43
    (Müzik)
  • 14:43 - 14:45
    JT: Heykelde yeterli alan açarsam
  • 14:45 - 14:48
    ve oyuncu kafasını hareket
    ettirirse, gerçek gibi gözükür.
  • 14:48 - 14:51
    Canlı çizgi roman gibi.
    Adeta çizgi romanın vücut bulmuş hali.
  • 14:51 - 14:59
    (Müzik)
  • 14:59 - 15:00
    Bono: Bunlar mitoloji.
  • 15:00 - 15:03
    Bu çizgi roman kahramanları,
    çağdaş efsaneleri oluşturuyorlar.
  • 15:03 - 15:09
    PP: ♪ İnanıyorlar. ♪
  • 15:09 - 15:13
    (Çığlık)
  • 15:13 - 15:19
    (Müzik)
  • 15:31 - 15:33
    (Alkış)
  • 15:33 - 15:38
    JT: Ah, o da neydi?
  • 15:38 - 15:40
    Sirk, rock 'n' roll, oyunlar.
  • 15:40 - 15:43
    Cidden sahnede neler yapıyoruz öyle?
  • 15:43 - 15:45
    Çok hızlı bir şekilde,
    son bir hikâye anlatacağım.
  • 15:45 - 15:48
    O köy sonrası, gölü geçtim
  • 15:48 - 15:51
    ve Gunun Batur tarafında, öteki yanda
  • 15:51 - 15:53
    bir yanardağ patlamasına şahit oldum
  • 15:53 - 15:56
    ve aktif bir yanardağın dibinde
    sönmüş bir yanardağ vardı.
  • 15:56 - 15:59
    Bir yanardağ tarafından
    yutulmayacağımı düşündüm
  • 15:59 - 16:00
    ve şu an buradayım.
  • 16:00 - 16:04
    Tırmanmak çok kolay ama, değil mi?
  • 16:04 - 16:05
    Köklere tutunuyorsun,
  • 16:05 - 16:09
    ayaklarını küçük kayalıklara sabitliyorsun
  • 16:09 - 16:11
    ve oraya tırmanıp zirveye ulaşıyorsun
  • 16:11 - 16:14
    ve oyuncu olan yakın bir
    dostum vardı ve dedik ki,
  • 16:14 - 16:15
    ''Hadi oraya gidelim,
  • 16:15 - 16:17
    o aktif yanardağın yakınına
  • 16:17 - 16:20
    gelebilecek miyiz görelim.''
  • 16:20 - 16:22
    Tırmandık ve en tepeye ulaştık,
  • 16:22 - 16:25
    ve bu sarp kayalığın kıyısındaydık.
  • 16:25 - 16:27
    Roland, yanardağın diğer ucunda,
  • 16:27 - 16:29
    bu kükürt dumanı içinde kayboldu
  • 16:29 - 16:31
    ve ben orada bir başıma
  • 16:31 - 16:34
    bu uçurumda yapayalnız kaldım.
  • 16:34 - 16:36
    Sözleri işittiniz mi?
  • 16:36 - 16:38
    Bu sarp kayalıkta, solumdaki
  • 16:38 - 16:40
    sönmüş yanardağa doğru bakıyorum.
  • 16:40 - 16:44
    Sağımda tortul kayaçlar, patlıyorlardı.
  • 16:44 - 16:48
    Terlik ve sırımlar içerisindeydim.
    Yıllar öncesiydi.
  • 16:48 - 16:49
    Yürüyüş ayakkabıları yoktu.
  • 16:49 - 16:53
    Bu deli Fransız çingene
    oyuncu ortadan kayboldu,
  • 16:53 - 16:57
    dumanlar içerisinde yok oldu
    ve fark ettim ki,
  • 16:57 - 17:01
    geldiğim şekilde geri dönmem
    mümkün değil, mümkün değil.
  • 17:01 - 17:05
    Kameramı bir kenara fırlattım.
    Terliklerimi çıkarıverdim
  • 17:05 - 17:08
    ve direkt önümdeki yol hattına baktım
  • 17:08 - 17:12
    ve kedi gibi dört ayak üstünde çöktüm
  • 17:12 - 17:15
    ve dizlerimin üstünde
  • 17:15 - 17:18
    önümdeki bu hattan çıkmamaya çalıştım
  • 17:18 - 17:21
    9-10 metre boyunca sanırım, bilmiyorum.
  • 17:21 - 17:23
    Rüzgar yoğun bir şekilde savuruyordu
  • 17:23 - 17:27
    ve öteki yakaya geçebilmemin tek yöntemi
  • 17:27 - 17:29
    direkt önümdeki o hattı
    takip etmemden geçiyordu.
  • 17:29 - 17:31
    Hepiniz nasıldır bilirsiniz.
  • 17:31 - 17:33
    Şu anda zorlu bir dönemden geçiyorum.
  • 17:33 - 17:35
    Ateş ile sınanıyorum.
  • 17:35 - 17:37
    Yoldaşlarımın sınavı ateşle.
  • 17:37 - 17:42
    Hayatta kalabiliyoruz, çünkü arka planda
    ''Üstesinden Gel'' çalıyor.
  • 17:42 - 17:45
    Çocuk gökten düşer ve tekrar yükselir.
  • 17:45 - 17:47
    İşte tam burada,
    her birimizin avuç içlerinde
  • 17:47 - 17:49
    bütün yoldaşlarımızın ellerinde.
  • 17:49 - 17:52
    Yoldaşlarım güzel insanlar
    ve yaratıcı olarak bizler,
  • 17:52 - 17:54
    sadece birlikte o yolu tamamlayabiliyoruz.
  • 17:54 - 17:57
    Ne demek istediğimi anladınız.
  • 17:57 - 17:59
    İlerlemeye devam edin,
  • 17:59 - 18:02
    bir gün, gözlerinizin önünde
  • 18:02 - 18:03
    o efsanevi şey belirecek.
  • 18:03 - 18:04
    Teşekkürler.
  • 18:04 - 18:10
    (Alkış)
Title:
Örümcek Adam, Aslan Kral ve yaratıcılığın sınırındaki hayat
Speaker:
Julie Taymor
Description:

Frida, Fırtına ve Aslan Kral gibi görkemli yapımlardan kesitler sunan yönetmen Julie Taymor, filmler ve tiyatro içinde geçen hayatını aktarıyor. ''Spider Man: Turn Off the Dark'' adlı ses getiren Broadway yapımı ile, yaratma esnasında, hikâyenin özünü yakalamaya çalışırken ve daha önce hiç tatmadığı deneyimleri sahneye aktarırken yaşadığı duygu karmaşasını samimi bir dil ile aktarıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
18:28

Turkish subtitles

Revisions