Hapishaneler mahkûmların anlamlı hayatlar yaşamasına nasıl yardımcı olabilir
-
0:01 - 0:04Kurumumuz başarısız sosyal politika
kovası olarak görülüyor. -
0:04 - 0:08Bize kimlerin geleceğini ya da ne kadar
süre kalacağını belirleyemem. -
0:08 - 0:10Başka hiçbir şeyin işe yaramadığı,
-
0:10 - 0:11diğer sosyal güvenlik ağlarında
-
0:11 - 0:13başarısız olmuş kişiler bize gelir.
-
0:13 - 0:16Onlar zapt edemedikleri için
biz yapmalıyız. -
0:16 - 0:17Bizim işimiz:
-
0:17 - 0:20zapt etmek ve kontrol altında tutmak.
-
0:20 - 0:23Yıllar içerisinde
hapishane sistemi, -
0:23 - 0:24ülke ve toplum olarak
-
0:24 - 0:26bu konuda çok başarılı olduk,
-
0:26 - 0:28ama bu bizi mutlu etmemeli.
-
0:28 - 0:30Günümüzde hapsettiğimiz
insan sayısı -
0:30 - 0:32diğer bütün ülkelerden daha fazla.
-
0:32 - 0:341850'deki kölelik dönemine oranla
-
0:34 - 0:36günümüzde daha fazla siyahi
insan hapishanede. -
0:36 - 0:38Üç milyona yakın çocuk vatandaşımızın
-
0:38 - 0:40ebeveynlerini barındırıyoruz,
-
0:40 - 0:43bu ülkedeki en büyük akıl sağlığı
hizmeti veren -
0:43 - 0:45yeni bir akıl hastanesi
haline geldik. -
0:45 - 0:46Bir insanı kilit altına almak
-
0:46 - 0:48küçük bir olay değil.
-
0:48 - 0:51Yine de Ceza İnfaz Kurumu
olarak isimlendiriliyoruz. -
0:51 - 0:52Bugün, cezalandırma konusunda
-
0:52 - 0:55düşünce tarzımızı değiştirmek
üzerine konuşmak istiyorum. -
0:55 - 0:57Tecrübelerime dayanarak inanıyorum ki;
-
0:57 - 0:59düşünce tarzımızı değiştirdiğimizde
-
0:59 - 1:01yeni olasılıklar ve gelecekler yaratırız
-
1:01 - 1:04ve hapishanelerin farklı
bir geleceğe ihtiyacı var. -
1:04 - 1:0730 yılı aşkın süre, tüm kariyerimi
cezalandırma üzerinde geçirdim. -
1:07 - 1:09Bu alanda babamı takip ettim.
-
1:09 - 1:12Eski Vietnam askerlerindendi.
Cezalandırma ona uygundu. -
1:12 - 1:15Güçlü, istikrarlı ve disiplinliydi.
-
1:15 - 1:16Ben bunlardan hiçbiri değildim
-
1:16 - 1:19ve eminim bu durum
onu endişelendiriyordu. -
1:19 - 1:21Nihayetinde, eğer sonum
hapishane ise en azından -
1:21 - 1:23parmaklıkların doğru tarafında
olsun kararı aldım. -
1:23 - 1:25Böylece, buna bir göz atmaya
-
1:25 - 1:27ve babamın çalıştığı yerde
biraz gezinmeye karar verdim. -
1:27 - 1:29McNeil Adası Cezaevi.
-
1:29 - 1:31Fakat, bu 80'lerin başındaydı
-
1:31 - 1:32ve hapishaneler film ve dizilerde
-
1:32 - 1:34gördüklerinizden biraz farklıydı.
-
1:34 - 1:37Birçok açıdan çok daha kötüydü.
-
1:37 - 1:39Beş katlı bir hücre tipi cezaevine girdim.
-
1:39 - 1:41Bir hücrede sekiz kişi ve
-
1:41 - 1:43bu yaşam alanında 550 kişi vardı
-
1:43 - 1:45ve eğer merak ediyorsanız,
-
1:45 - 1:48bu küçük bölgede tek bir tuvaleti
paylaşıyorlardı. -
1:48 - 1:50Bir görevli kasaya anahtarı
koyuyordu -
1:50 - 1:52ve yüzlerce insan hücrelerinden
akıp gidiyordu. -
1:52 - 1:54Yüzlerce insan hücrelerinden
akıp gidiyordu. -
1:54 - 1:57Oradan elimden gelen
en hızlı şekilde uzaklaştım. -
1:57 - 2:00Nihayetinde geri döndüm ve
görevli olarak çalışmaya başladım. -
2:00 - 2:01İşim hücre bloklarından birini
-
2:01 - 2:04idare etmek ve yüzlerce insanı
kontrol etmekti. -
2:04 - 2:06Kabul merkezinde çalışmaya başladığımda
-
2:06 - 2:09mahkûmların otoparktan
içeri girişlerini, -
2:09 - 2:11hücre kapılarını sarsmalarını,
bağırmalarını, -
2:11 - 2:13hücrelerini yıkmalarını
duyabiliyordum. -
2:13 - 2:16Yüzlerce dengesiz insanı alır
ve kilit altında tutarsan, -
2:16 - 2:17kaos elde edersin.
-
2:17 - 2:20Zapt etmek ve kontrol altında tutmak,
işimiz buydu. -
2:20 - 2:22Bunu daha verimli yapmayı
öğrenmemizin bir yolu, -
2:22 - 2:24yeni türde bir yaşam alanı olan
-
2:24 - 2:26Yoğun Yönetim Birimi (IMU) idi,
-
2:26 - 2:28Hücrenin modern versiyonu.
-
2:28 - 2:31Mahkûmları, kelepçe delikleri
olan çelik kapıların -
2:31 - 2:33ardına koyduk ki dizginleyebilelim
-
2:33 - 2:34ve yemek verebilelim.
-
2:34 - 2:36Tahmin edin ne oldu?
-
2:36 - 2:38Daha sessiz oldu.
-
2:38 - 2:40Genel nüfusta kargaşalar azaldı.
-
2:40 - 2:42Ortalık daha güvenli hale geldi,
-
2:42 - 2:44çünkü en saldırgan
ve rahatsız edici mahkûmlar -
2:44 - 2:46izole edilebilliyordu.
-
2:46 - 2:48Fakat izolasyon iyi bir şey değil.
-
2:48 - 2:51İnsanları sosyal iletişimden mahrum
ederseniz, kötüye giderler. -
2:51 - 2:52Hem onlar hem de bizim için
-
2:52 - 2:55onları IMU'dan çıkartmak zorlaşıyordu.
-
2:55 - 2:57Hapishanede bile, birini
kilit altında tutmak -
2:57 - 2:59küçük bir olay değil.
-
2:59 - 3:03Bir sonraki görevim en saldırgan ve
rahatsız edici mahkûmların bulunduğu, -
3:03 - 3:05eyaletin en ücra yerindeki
hapishanedeydi. -
3:05 - 3:07O zamana dek bu endüstri
oldukça gelişmişti, -
3:07 - 3:09yıkıcı davranışları idare etmek için
-
3:09 - 3:11farklı araçlarımız ve tekniklerimiz vardı.
-
3:11 - 3:13Plastik mermili silahlarımız
ve biber gazımız, -
3:13 - 3:15plastik cam kalkanlarımız,
-
3:15 - 3:17flaş bombalarımız ve acil durum
müdahale ekibimiz vardı. -
3:17 - 3:19Şiddete kuvvet kullanarak
-
3:19 - 3:21kaosa kaosla karşılık verdik.
-
3:21 - 3:23Alevleri söndürmekte oldukça iyiydik.
-
3:23 - 3:26Oradayken aynı zamanda
araştırmacı olan iki tecrübeli -
3:26 - 3:28hapishane memuru ile tanıştım,
-
3:28 - 3:31biri antropolog diğeri sosyologdu.
-
3:31 - 3:33Bir gün, biri şöyle dedi:
-
3:33 - 3:36"Biliyor musun, alevleri
söndürmekte oldukça iyisin. -
3:36 - 3:39Hiç nasıl önleyebileceğini
düşündün mü?" -
3:39 - 3:41Hapishaneleri güvenli hale getirmek için
-
3:41 - 3:42kullandığımız kaba kuvveti
-
3:42 - 3:44açıklarken onlara karşı sabırlıydım.
-
3:44 - 3:45Onlar da bana karşı sabırlıydı.
-
3:45 - 3:48Bu konuşmalardan
yeni fikirler ortaya çıktı -
3:48 - 3:49ve küçük deneyler yapmaya başladık.
-
3:49 - 3:52İlk, eğitim programına birer
ya da ikişer kişi göndermek yerine, -
3:52 - 3:55görevlilerimizi takımlar halinde
eğitmeye başladık. -
3:55 - 3:574 hafta yerine 10 haftalık
eğitim verdik. -
3:57 - 4:00Sonra tecrübeli elemanlar ile
yeni başlayanları -
4:00 - 4:03eşleştirdiğimiz stajyerlik modeli
üzerine deney yaptık. -
4:03 - 4:06İki taraf da işinde daha başarılı oldu.
-
4:06 - 4:08İkinci olarak, eğitim sürecine
-
4:08 - 4:10hafifletilmiş konuşma becerilerini ekledik
-
4:10 - 4:13ve kaba kuvvet sürecinin
bir parçası haline getirdik. -
4:13 - 4:15Saldırgan olmayan bir
kaba kuvvet kullanımıydı. -
4:15 - 4:17Sonra daha radikal bir şey yaptık.
-
4:17 - 4:19Mahkûmları da aynı beceriler
üzerine eğittik. -
4:19 - 4:21Beceri gruplarını,
şiddete sadece -
4:21 - 4:25tepki verilmesi için değil,
onun azaltılması için değiştirdik. -
4:25 - 4:28Üçüncü olarak, tesisimizi genişlettik,
yeni bir dizayn denedik. -
4:28 - 4:31bu dizaynın en büyük
ve en tartışmalı unsuru -
4:31 - 4:34tabii ki de tuvaletlerdi.
-
4:34 - 4:36Tuvaletler artık yoktu.
-
4:36 - 4:39Şuan bu size çok önemli
gelmiyor olabilir -
4:39 - 4:40ama o zaman olağanüstüydü.
-
4:40 - 4:42Daha önce kimse tuvaletsiz hücre
duymamıştı. -
4:42 - 4:45Hepimiz çok tehlikeli
ve çılgınca olduğunu düşündük, -
4:45 - 4:48sekiz kişilik hücrelerin bile
tuvaleti vardı. -
4:48 - 4:50Bu küçük detay
çalışma şeklimizi değiştirdi. -
4:50 - 4:52Mahkûmlar ve çalışanlar
-
4:52 - 4:55daha serbest etkileşime giriyor
ve yakınlaşıyorlardı. -
4:55 - 4:57Çatışmayı öngörmek
ve kızışmadan -
4:57 - 4:59müdahale etmek daha kolaydı.
-
4:59 - 5:02Yaşam alanı daha temiz, sessiz,
güvenli ve daha insancıldı. -
5:02 - 5:05Bu, huzuru sağlamakta
daha önce gördüğüm -
5:05 - 5:08tüm korkutma tekniklerinden
çok daha etkiliydi. -
5:08 - 5:10Etkileşim davranış şeklinizi değiştirir,
-
5:10 - 5:11hem görevli hem de mahkûm için geçerli.
-
5:11 - 5:14Ortamı ve davranışı değiştirdik.
-
5:14 - 5:17Daha sonra, dersimi
almamışımdır belki diye -
5:17 - 5:19beni genel merkezde görevlendirdiler
-
5:19 - 5:21ve orada sistem değişikliğine
karşı olanlara göğüs gerdim. -
5:21 - 5:24Sistem değişikliğine karşı olan
birçok faktör var: -
5:24 - 5:26siyaset ve siyasetçiler,
kanunlar ve yasalar -
5:26 - 5:29mahkemeler ve davalar, iç politika.
-
5:29 - 5:31Sistem değişikliği
yavaş ve zor bir süreç -
5:31 - 5:33ve bazen sizi gitmek istediğiniz yere
-
5:33 - 5:34götürmez.
-
5:34 - 5:38Hapishane sistemini değiştirmek
basit bir şey değil. -
5:38 - 5:41Böylece, önceki deneyimlerimi düşündüm
-
5:41 - 5:44ve suçlularla iletişim kurduğumuzda
kızgınlığın azaldığını hatırladım. -
5:44 - 5:46Ortamı değiştirdiğimizde
davranış da değişti. -
5:46 - 5:49Ve bunlar büyük sistem
değişiklikleri değildi. -
5:49 - 5:50Bunlar küçük değişikliklerdi
-
5:50 - 5:52ve yeni olasılıklar yarattı.
-
5:52 - 5:55Sonra küçük bir hapishanenin
amiri olarak görevlendirildim. -
5:55 - 5:57Aynı zamanda
Evergreen State College'da -
5:57 - 5:59diplomam üzerine çalışıyordum.
-
5:59 - 6:01Benim gibi düşünmeyen,
başka fikirleri olan -
6:01 - 6:02ve farklı geçmişlerden gelen
-
6:02 - 6:04kişilerle iletişim kurdum.
-
6:04 - 6:07Bunlardan biri yağmur ormanları
çevrebilimcisi idi. -
6:07 - 6:08Benim küçük hapishaneme baktığında
-
6:08 - 6:10gördüğü şey bir laboratuvardı.
-
6:10 - 6:13Konuşmalarımız sırasında,
hapishanelerin ve mahkûmların -
6:13 - 6:15kendi başlarına tamamlayamayacakları
-
6:15 - 6:17projelere yardım ederek
bilimin gelişmesine -
6:17 - 6:19katkı sağlayabileceklerini keşfettik.
-
6:19 - 6:21Kurbağalar, kelebekler
ve kır bitkileri gibi -
6:21 - 6:24nesli tükenmekte olan türleri
yeniden yetiştirmek gibi. -
6:24 - 6:25Aynı zamanda güneş enerjisi,
-
6:25 - 6:27yağmur suyu havzaları,
-
6:27 - 6:29organik bahçecilik ve
geri dönüşümün katkısıyla -
6:29 - 6:33operasyonumuzu daha etkili hale
getirmenin yollarını bulduk. -
6:33 - 6:35Bu girişim, sistem çapında
büyük etkileri olan -
6:35 - 6:37birçok projenin oluşmasına yol açtı;
-
6:37 - 6:40sadece bizim değil, diğer birçok
devletin sisteminde de etkili oldu. -
6:40 - 6:42Küçük deneyler hem bilimde
hem de toplumda -
6:42 - 6:45büyük değişimler yaratıyor.
-
6:45 - 6:49İşimizle ilgili düşünce şeklimiz,
işimizi değiştiriyor. -
6:49 - 6:52Bu proje benim işimi daha ilgi çekici
ve heyecanlı hâle getirdi. -
6:52 - 6:54Heyecanlıydım. Personeller heyecanlıydı.
-
6:54 - 6:56Görevliler ve mahkûmlar da heyecanlıydı.
-
6:56 - 6:57Bundan ilham almışlardı.
-
6:57 - 6:59Herkes bunun parçası olmak istiyordu.
-
6:59 - 7:01Anlamlı ve önemli olduğunu
düşündükleri şeye -
7:01 - 7:04katkı sağlıyorlardı ve
bir fark yaratıyorlardı. -
7:04 - 7:06Burada ne olduğu hakkında açık olayım.
-
7:06 - 7:07Mahkûmlar oldukça uyarlanabilirler.
-
7:07 - 7:09Böyle olmak zorundalar.
-
7:09 - 7:12Bazen sistemimizi,
onu yöneten kişilerden -
7:12 - 7:13daha iyi bilirler.
-
7:13 - 7:15Ve burada olmalarının bir sebebi var.
-
7:15 - 7:18Ben işimi onları cezalandırmak
ya da affetmek olarak görmüyorum -
7:18 - 7:20fakat hapishanede dahi
-
7:20 - 7:23anlamlı ve düzgün bir hayata
sahip olabileceklerini düşünüyorum. -
7:23 - 7:24Bu yüzden, soru şuydu:
-
7:24 - 7:27Mahkûmlar anlamlı ve düzgün
bir hayat yaşayabilirler mi? -
7:27 - 7:31Yaşayabilirlerse, bu ne gibi
bir fark yaratır? -
7:31 - 7:34Bu soruyu en saldırgan
suçlularımızın olduğu -
7:34 - 7:36o ücra hapishaneye geri götürdüm.
-
7:36 - 7:38Hatırlayın, IMU'lar cezalandırma için,
-
7:38 - 7:40Orada program gibi ayrıcalıklar yok.
-
7:40 - 7:42Tıpkı böyle düşünüyorduk.
-
7:42 - 7:44Sonra, programa ihtiyaç duyacakların
-
7:44 - 7:46bu belirli mahkûmlar olduğunu anladık.
-
7:46 - 7:48Hatta yoğun programa
ihtiyaçları vardı. -
7:48 - 7:51Böylece düşüncelerimizi
180 derece değiştirdik -
7:51 - 7:53ve yeni olasılıklar bakmaya başladık.
-
7:53 - 7:56Bulduğumuz şey, yeni tip bir sandalyeydi.
-
7:56 - 7:58Bu sandalyeyi cezalandırma için
-
7:58 - 7:59kullanmak yerine sınıflara koyduk.
-
7:59 - 8:02Tabii ki kontrol altında tutma
sorumluluğumuzu unutmadık -
8:02 - 8:04ama şimdi mahkûmlar
diğer mahkûmlarla güvenli -
8:04 - 8:06ve yüz yüze etkileşime girebiliyordu
-
8:06 - 8:08ve kontrol artık bir sorun olmadığı için
-
8:08 - 8:11öğrenim gibi başka şeylere
odaklanabiliyorduk. -
8:11 - 8:13Davranış değişti.
-
8:13 - 8:18Düşünce tarzımızı, olasılıkları
değiştirdik ve bu bana umut veriyor. -
8:18 - 8:20Fakat bunların işe yarayıp
yaramayacağını söyleyemem. -
8:20 - 8:23Söyleyebileceğim şey, şu an işe yarıyor.
-
8:23 - 8:25Hapishanelerimiz, mahkûmlar
ve personeller için -
8:25 - 8:28daha güvenli hale geliyor
ve hapishaneler güvenliyken -
8:28 - 8:31enerjimizi, kontrol etmek dışındaki
şeylere de harcayabiliriz. -
8:31 - 8:33Suçta tekerrürü azaltmak nihai hedefimiz
-
8:33 - 8:35ama tek hedefimiz değil.
-
8:35 - 8:37Dürüst olmak gerekirse,
suçu önlemek -
8:37 - 8:39daha fazla insan ve kurum
-
8:39 - 8:40gerektiriyor.
-
8:40 - 8:43Eğer suçu azaltmada sadece
hapishanelere bel bağlarsak, -
8:43 - 8:45korkarım bunu asla başaramayız.
-
8:45 - 8:47Ama hapishaneler, yapabileceklerini
-
8:47 - 8:49hiç düşünmediğimiz şeyleri yapabilir.
-
8:49 - 8:51Hapishaneler yeniliğin,
sürdürülebilirliğin -
8:51 - 8:52çevresel restorasyon ve
-
8:52 - 8:56tehlikedeki türlerin yeniden
yetiştirilmesinin kaynağı olabilir. -
8:56 - 8:58Mahkûmlar bilim insanı,
arı yetiştiricisi ya da -
8:58 - 9:00köpek kurtarma görevlisi olabilirler.
-
9:00 - 9:02Hapishaneler,
-
9:02 - 9:04görevliler ve orada yaşayan
mahkûmlar için -
9:04 - 9:07anlamlı işlerin ve fırsatın
kaynağı olabilir. -
9:07 - 9:09Zapt edip kontrol altında tutabilir
-
9:09 - 9:11ve insancıl bir ortam sağlayabiliriz.
-
9:11 - 9:14Bu ikisi zıt özellikler değil.
-
9:14 - 9:16Yapmaya değer olup olmadığını
-
9:16 - 9:18öğrenmek için 10-20 yıl bekleyemeyiz.
-
9:18 - 9:20Stratejimiz çok büyük bir
sistem değişikliği değil. -
9:20 - 9:23Stratejimiz günler ya da aylar içinde
-
9:23 - 9:26yer alan küçük değişiklikler.
-
9:26 - 9:28İlerledikçe olasılık kapsamını
değiştirecek -
9:28 - 9:32daha çok küçük kılavuzlara
ihtiyacımız var. -
9:32 - 9:34Görev, etkileşim ve güvenli ortamın
-
9:34 - 9:36etkilerini ölçmemizi sağlayacak
-
9:36 - 9:38yeni ve daha iyi yollara ihtiyacımız var.
-
9:38 - 9:40Toplumumuza ve toplumunuza
-
9:40 - 9:43fayda sağlayacak,
katkıda bulunabileceğimiz -
9:43 - 9:45daha fazla fırsata ihtiyacımız var.
-
9:45 - 9:48Hapishaneler güvenli olmalı, evet,
tehlikesiz olmalı, evet. -
9:48 - 9:49Biz bunu yapabiliriz.
-
9:49 - 9:52Hapishaneler insanların
anlamlı yaşamı öğrenebileceği, -
9:52 - 9:53katılım ve katkı
sağlayabileceği -
9:53 - 9:55insancıl ortamlar olmalı.
-
9:55 - 9:57Bunu nasıl yapacağımızı öğreniyoruz.
-
9:57 - 9:58Bu yüzden umudum var.
-
9:58 - 10:01Hapishanelerle ilgili eski fikirlere
bağlı kalmamıza gerek yok. -
10:01 - 10:03Bunu tanımlayabiliriz,
meydana getirebiliriz. -
10:03 - 10:05Bunu, insancıl ve dikkatli
bir şekilde yaptığımızda -
10:05 - 10:07hapishaneler başarısız sosyal politika
-
10:07 - 10:09kovasından fazlası olabilir.
-
10:09 - 10:11Belki en sonunda,
-
10:11 - 10:14Ceza İnfaz Kurumumuz
isminin hakkını verebilir. -
10:14 - 10:15Teşekkürler.
-
10:15 - 10:16(Alkış)
- Title:
- Hapishaneler mahkûmların anlamlı hayatlar yaşamasına nasıl yardımcı olabilir
- Speaker:
- Dan Pacholke
- Description:
-
Amerika Birleşik Devletleri'nde hapishane yönetiminden sorumlu olan kuruma genellikle 'Ceza İnfaz Kurumu' deniliyor. Fakat yine de, ağırlık verilen şey zapt etmek ve kontrol altında tutmak. Washington Ceza İnfaz Kurumu Genel Sekreter Yardımcısı Dan Pacholke yeni bir fikir sunuyor: insancıl yaşam koşullarının yanında anlamlı iş ve öğrenim fırsatları da sunan hapishaneler.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 10:36
Cihan Ekmekçi approved Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives | ||
Merve Kılıç accepted Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives | ||
Merve Kılıç edited Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives | ||
Cihan Ekmekçi rejected Turkish subtitles for How prisons can help inmates live meaningful lives |