Hapishaneler yoksul insanları zorla nasıl tutuyor
-
0:01 - 0:032013 yazı, bir öğleden sonra,
-
0:03 - 0:06DC polisi bir adamı şüpheli ve
potansiyel tehlikeli göründüğü için -
0:06 - 0:10tutukladı, sorguladı ve aradı.
-
0:10 - 0:13Dürüst olmak gerekirse tutuklanma
gününde bunları giymiyordum, -
0:13 - 0:16ama o günden bir resmim var.
-
0:16 - 0:18Bayağı korkutucu olduğunu biliyorum,
sakin kalmaya çalışın. -
0:18 - 0:19(Gülüşler)
-
0:19 - 0:22O günlerde, Washington DC'de
-
0:22 - 0:25Kamu Savunma Hizmetleri'nde
staj yapıyordum -
0:25 - 0:27ve de iş için karakolu
ziyaret ediyordum. -
0:27 - 0:28Tam yola koyulmuştum ki
-
0:28 - 0:30arabama gidene kadar
-
0:30 - 0:33iki polis arabası çıkışı kapatmak
için önüme doğru çekildi -
0:33 - 0:35ve bir polis memuru arkamdan yaklaştı.
-
0:35 - 0:37Durmamı, sırt çantamı çıkarmamı
-
0:37 - 0:40ve yanımızda duran polis arabasına
ellerimi koymamı söyledi. -
0:41 - 0:44Yaklaşık bir düzine polis memuru
etrafımızda toplanmıştı. -
0:44 - 0:45Hepsinin silahları vardı,
-
0:45 - 0:46bazılarının ise taarruz tüfekleri.
-
0:46 - 0:48Çantamı silahlarla aradılar.
-
0:48 - 0:50Pata küte üstümü aradılar.
-
0:50 - 0:52Polis arabasına uzanmış hâlimin
resmini çektiler -
0:52 - 0:53ve güldüler.
-
0:53 - 0:55Ve bütün bunlar yaşanırken,
-
0:55 - 0:58polis aracında titreyen bacaklarımı
görmezlikten gelmeye çalışırken, -
0:58 - 1:00ne yapmam gerektiği hakkında
düşünmeye çalışırken, -
1:00 - 1:02bir şey garibime gitti.
-
1:02 - 1:04Kendime bu resimde baktığımda,
-
1:04 - 1:06eğer kendimi tanıtsaydım,
-
1:06 - 1:08şöyle bir şey söylerdim;
-
1:08 - 1:14"19 yaşlarında Hintli genç,
renkli tişört, gözlük takıyor." -
1:14 - 1:16Ama onlar ise bu detayların
hiçbirini polis radyolarında -
1:16 - 1:18beni tanıtırken söylememişlerdi;
-
1:18 - 1:20Sürekli: "Orta doğulu,
sırt çantalı bir adam. -
1:20 - 1:23Orta doğulu, sırt çantalı bir adam."
deyip durmuşlardı. -
1:23 - 1:26Bu tasvir de polis tutanaklarına taşındı.
-
1:26 - 1:31Kendi devletim tarafından hiçbir zaman
şu şekilde tasvir edilmeyi beklemezdim: -
1:31 - 1:32"sinsi,"
-
1:33 - 1:35"hain,"
-
1:36 - 1:37"terörist."
-
1:37 - 1:39Ve gözaltı böyle devam etti.
-
1:39 - 1:43Bulunduğum yeri taramaları için
eğitilmiş köpekler gönderdiler. -
1:43 - 1:45Herhangi bir izleme listesinde
olup olmadığımı -
1:45 - 1:46kontrol için federal hükûmeti aradılar.
-
1:46 - 1:49Çapraz sorgu yapmaları için
birkaç detektif gönderdiler. -
1:49 - 1:51Saklayacak bir şeyim yoksa
-
1:51 - 1:53neden arabamın aranmasına
razı olmadım diye. -
1:53 - 1:55Görebiliyordum ki benden
memnun değillerdi, -
1:56 - 1:59yine de devamında ne yapacakları
hakkında fikrim olmadığını hissettim. -
1:59 - 2:02Bir noktada beni arayan polis
-
2:02 - 2:05ne kadarının kayıt edildiğini
görmek için karakolda -
2:05 - 2:08güvenlik kamerasını aradı.
-
2:08 - 2:09Bunu yaptığında,
-
2:09 - 2:13o zaman tamamen insaflarına kaldığım
kafama dank etti. -
2:13 - 2:15Sanıyorum ki çoğumuz
küçük yaştan beri -
2:15 - 2:19polislerin var olmalarına,
tutuklamalara ve kelepçelere alıştık ki -
2:19 - 2:23başka bir insanın bedenini
ele geçirmenin -
2:23 - 2:26ne kadar da aşağılayıcı ve
zorlayıcı olduğunu unuttuk. -
2:26 - 2:28Hikâyemin ana konusu
rengim yüzünden ne kadar -
2:28 - 2:30kötü davranıldığımmış gibi gelebilir,
-
2:30 - 2:33belki de evet, beyaz olsaydım
tutuklanacağımı sanmazdım. -
2:33 - 2:36Ama aslında, bugün aklımda olan
başka bir şey. -
2:36 - 2:38Aklımda olan, varlıklı olmasaydım
-
2:38 - 2:40işlerin ne kadar daha kötü olacağı.
-
2:40 - 2:43Yani, oraya bir patlayıcı
yerleştirmeye çalıştığımı düşündüler -
2:43 - 2:46ve bu olasılığı bir buçuk saat
boyunca araştırdılar -
2:46 - 2:48ama hiçbir zaman kelepçe takılmadı
-
2:48 - 2:50ya da bir hücreye girmedim.
-
2:50 - 2:54Bence Washington DC'nin beyaz olmayan
yoksul topluluklarından olsaydım -
2:54 - 2:57ve memurların hayatlarını
tehlikeye attığımı düşünselerdi -
2:57 - 2:58işler daha farklı sona erebilirdi.
-
2:58 - 3:02Ve işin doğrusu, sistemimizde
daha küçük suçlarla yargılanan -
3:02 - 3:04fakir bir insan olmaktan çok,
-
3:04 - 3:06karakolu havaya uçurmayı
denemekle yargılanan -
3:06 - 3:08varlıklı bir insan olmak daha iyidir.
-
3:08 - 3:11Şimdiki işimden size bir örnek
vermek istiyorum. -
3:11 - 3:15Şu anda DC'de "Equal Justice Under Law"
(Kanun Önünde Eşit Adalet) adında -
3:15 - 3:17bir sivil hak örgütünde çalışıyorum.
-
3:17 - 3:20Sizlere bir soru sorarak başlayayım.
-
3:20 - 3:23Kaçınız hayatında bir park cezası aldı?
-
3:23 - 3:24Ellerinizi kaldırın.
-
3:24 - 3:26Aynen, ben de aldım.
-
3:26 - 3:27Ve ödeme zamanı geldiğinde,
-
3:27 - 3:29sinir bozucu ve kötü hissettirdi,
-
3:29 - 3:31yine de ödedim ve hayatıma devam ettim.
-
3:31 - 3:34Çoğunuzun da cezalarını yatırdıklarını
tahmin ediyorum. -
3:35 - 3:39Peki cezanın tutarını
karşılayamayacağınızda -
3:39 - 3:42ya aileniz de bu paraya
sahip olmadığında ne olur? -
3:42 - 3:45Aslında, kanunen olmaması
gereken bir şey de -
3:45 - 3:47sadece tutarı ödeyemediğinizden dolayı
-
3:47 - 3:49tutuklanıp hapse girmenizdir.
-
3:49 - 3:51Federal yasa uyarınca bu yasal değildir.
-
3:51 - 3:54Ama ülke çapındaki yerel
idarelerin fakir insanlara -
3:54 - 3:55yaptığı şey aynen budur.
-
3:55 - 3:58Equal Justice Under Law'da
gerçekleşen çoğu dava -
3:58 - 4:01bu modern borçlu hapislerini hedefler.
-
4:02 - 4:04Bir davamız da Ferguson,
Missouri'ye karşı. -
4:05 - 4:06Ferguson dediğimde çoğunun aklına
-
4:06 - 4:08polis şiddeti geleceğinden eminim.
-
4:08 - 4:11Ama bugün vatandaşları ve
polis gücü arasındaki ilişkinin -
4:11 - 4:14farklı bir boyutunu konuşmak istiyorum.
-
4:14 - 4:16Ferguson zamanında her yıl kişi başına,
-
4:16 - 4:19genellikle ödenmemiş borçlar için
-
4:19 - 4:22ortalama ikiden fazla tutuklama
emri gönderiyordu. -
4:23 - 4:26Evimden her çıktığımda,
-
4:26 - 4:29bir polis memurunun plakamı araştırıp
-
4:29 - 4:31ödenmemiş borç için
tutuklama emrim olduğunu görüp -
4:31 - 4:34DC'de yaptıkları gibi üzerimi arayıp da
-
4:34 - 4:36bir hücreye götürdüklerini düşündüğümde,
-
4:36 - 4:38biraz midem bulanıyor.
-
4:39 - 4:42Ferguson'da bunu yaşamış olan
çoğu insanla tanıştım -
4:42 - 4:44ve hikâyelerini dinledim.
-
4:44 - 4:45Ferguson hücrelerinde,
-
4:45 - 4:48her bir hücrede bir adet ranzayla
tuvalet bulunmasına rağmen -
4:48 - 4:51dört kişiyi tek bir hücreye
sıkıştırıyorlar. -
4:51 - 4:53Yani iki kişi ranzada yatarken,
diğer ikisi yerde yatıyor; -
4:53 - 4:57biri hiçbir zaman temizlenmemiş
pis tuvaletin yanından başka -
4:57 - 4:58hiçbir yerde kalamıyor.
-
4:58 - 5:01Aslında, hücrenin tamamı hiçbir zaman
temizlenmemiş ki -
5:01 - 5:04yerler ve duvarlar kan ve balgamla kaplı.
-
5:04 - 5:06Tuvalete bağlı fıçı tapasından
gelen sudan başka -
5:06 - 5:08içilecek su yok.
-
5:08 - 5:10Suyun görüntüsü de tadı da kötüydü,
-
5:10 - 5:11asla yeteri kadar yiyecek yoktu,
-
5:11 - 5:13herhangi bir duş yeri yoktu,
-
5:13 - 5:16kadınlar hiçbir hijyen ürünü olmadan
regl oluyorlardı, -
5:16 - 5:17herhangi bir tıbbi yardımsa hak getire.
-
5:17 - 5:20Bir kadına tıbbi müdahale
hakkında sorduğumda, -
5:20 - 5:22güldükten sonra şöyle dedi; "Ah, hayır, hayır.
-
5:22 - 5:25Gardiyanlardan ancak
cinsel müdahale alırsın." -
5:26 - 5:29Yani, borçluları buraya getirip de
dedikleri şey; -
5:29 - 5:32"Borcunda herhangi bir ödeme
yapana kadar seni çıkartmıyoruz." -
5:32 - 5:35Birkaç kuruş ile gelebilecek
bir aile üyesini -
5:35 - 5:37ararsanız, ki arayabilirseniz,
-
5:37 - 5:38belki de çıkabilirsiniz.
-
5:38 - 5:41Yeteri kadar para olsaydı, çıkmıştınız.
-
5:41 - 5:44Ama yeteri kadar değilse, orada günlerce
ya da haftalarca kalabilir -
5:44 - 5:47ve her gün gardiyanların hücrelere gelip
-
5:47 - 5:50çıkış ücreti hakkında pazarlık
etmesini görebilirdiniz. -
5:51 - 5:53Hapishanenin kapasitesi
bir noktada dolana kadar -
5:53 - 5:56ve yeni birini bulmak istedikleri
ana kadar orada kalırdınız. -
5:56 - 5:57Ve o noktada,
-
5:57 - 6:00"Tamamdır, bu adamın parayla
gelmesi olanaksız, -
6:00 - 6:02yeni gelende herhalde vardır." derler.
-
6:02 - 6:06Siz çıkarsınız, yenileri gelir ve
makine böyle işlemeye devam eder. -
6:06 - 6:08Dokuz yıl önce Walgreens'te
-
6:08 - 6:12dilenmekten tutuklanan
bir adamla tanıştım. -
6:12 - 6:16Cezalarını ve mahkeme ücretini
karşılayamamıştı. -
6:16 - 6:19Gençken, üçüncü kattaki
bir pencereden atlayabildiği için, -
6:19 - 6:22bir ev yangınından kurtulmuş.
-
6:22 - 6:24Ama düşüşü beynine
ve bacağıyla birlikte -
6:24 - 6:27vücudunun çeşitli taraflarında
hasara sebep olmuştu. -
6:27 - 6:28Yani çalışamıyor
-
6:28 - 6:31ve yaşamak için sosyal güvenlik
ödemelerine dayanıyordu. -
6:31 - 6:32Apartmanında kendisiyle tanıştığımda,
-
6:32 - 6:36orada kayda değer hiçbir şey yoktu,
dolabında yemek bile bulunmuyordu. -
6:36 - 6:36Sürekli açtı.
-
6:36 - 6:40Çocuklarının adını yazdığı
bir karton parçasından başka -
6:40 - 6:42apartmanında değerli sayılabilecek
bir şey yoktu. -
6:42 - 6:45Kartona çok değer veriyordu.
Bana göstermekten mutluluk duyuyordu. -
6:45 - 6:48Yine de vereceği bir şeyi olmadığından
ötürü cezalarını ödeyemiyordu. -
6:48 - 6:52Geçtiğimiz dokuz yıl boyunca
13 defa tutuklanmış, -
6:52 - 6:56sadece dilencilik davasından
toplam 130 gün boyunca içeride kalmıştı. -
6:57 - 7:00Tek bir hapis süresi 45 gün sürüyordu.
-
7:00 - 7:04Birkaç dakika önce size bahsettiğim
şu andan Haziran'a kadar -
7:04 - 7:07öyle bir yerde kaldığınızı bir düşünün.
-
7:09 - 7:12Ferguson hapishanesinde gördüğü
her bir intihar girişiminden bahsetti; -
7:12 - 7:15bir keresinde bir adam
mahkûmların ulaşamadığı bir yerde -
7:15 - 7:17kendisini asmanın bir yolunu bulmuş,
-
7:17 - 7:20onlar da ancak muhafızların
ilgisini çekmek için -
7:20 - 7:22bağırıp çağırmışlar ki
-
7:22 - 7:23gelip de ipini kesebilsinler diye.
-
7:23 - 7:27Bana muhafızların cevap vermelerinin
beş dakikayı aldığını -
7:27 - 7:29ve geldiklerinde adamın kendinde
olmadığını söyledi. -
7:29 - 7:33Sağlık görevlilerini aradıktan sonra
görevliler hücreye gelmiş. -
7:33 - 7:34"Normale döner." deyip
-
7:34 - 7:36adamı yerde bırakmışlar.
-
7:36 - 7:39Böyle çok hikâye duydum
ve bu beni şaşırtmamalıydı, -
7:40 - 7:43çünkü intihar yerel hapishanelerde
en önde gelen ölüm nedenidir. -
7:43 - 7:47Bu, hapishanelerdeki akıl sağlığı
hizmetlerinin yetersizliğindendir. -
7:47 - 7:51Üç çocuğuna bakan, saati yedi dolara
çalışan bekâr bir kadınla tanıştım. -
7:51 - 7:54Kendisinin ve çocuklarının beslenmesi
gıda puluna bağlı. -
7:54 - 7:56Yaklaşık on yıl önce,
-
7:56 - 7:59birkaç trafik cezası aldı
ve küçük bir hırsızlık suçu işledi, -
7:59 - 8:02dava ücretlerini ve cezalarını ödeyemedi.
-
8:03 - 8:06O zamandan beri, aynı davalarda
yaklaşık 10 defa hapse girdi, -
8:06 - 8:09aynı zamanda şizofreni
ve bipolar bozukluğu var -
8:09 - 8:11ve her gün ilaç kullanması lazım.
-
8:11 - 8:13Ferguson hapishanesinde
bu ilaçları alamıyordu, -
8:13 - 8:15çünkü kimse ilaçlarını alamıyordu.
-
8:15 - 8:20İki haftasını bir hücrede geçirmenin
nasıl bir şey olduğunu anlattı; -
8:20 - 8:24insanlar ve gölgeler gördüğünü,
sesler duyduğunu sanıp -
8:24 - 8:25görmezlikten gelmek için
-
8:25 - 8:27bunları durduracak ilaçlar
için bağırıp durduğunu. -
8:28 - 8:30Bu hiç de anormal değil:
-
8:30 - 8:34Yerel hapishanelerdeki kadınların
%30'unun tıpkı onun gibi ciddi -
8:34 - 8:35akıl sağlığı sorunu var,
-
8:35 - 8:39fakat yalnızca altıda biri hapisteyken
akıl sağlığı hizmeti alabiliyor. -
8:40 - 8:42Ferguson'un borçluları için işlettiği
-
8:42 - 8:45bu acayip zindan hakkındaki
tüm hikâyeleri duydum -
8:45 - 8:48ve Ferguson hapishanesine
-
8:48 - 8:50gitme fırsatım oluştuğunda
-
8:50 - 8:52ne göreceğimden emin olmasam da
-
8:52 - 8:54bunu beklemiyordum.
-
8:54 - 8:56Sıradan bir devlet binası.
-
8:56 - 8:59Postane ya da bir okul olabilirdi.
-
8:59 - 9:03Bu yasa dışı zorbalık olaylarının
gölgeler arkasında -
9:03 - 9:05bir yerlerde dönmediği aklıma düştü;
-
9:05 - 9:07devlet memurları tarafından
açıkça yapılıyordu. -
9:07 - 9:09Kamu politikasının bir sorunuydu bu.
-
9:09 - 9:12Ve bu bana, genel manada
fakirlerin hapsedilmesinin -
9:12 - 9:14borçlu hapsi bağlamının dışında,
-
9:14 - 9:17adalet sistemimizde bariz ve merkezi
bir rol oynadığını hatırlattı. -
9:18 - 9:20Aklımda olan kefalet politikamız.
-
9:20 - 9:23Gözaltında olup olmasanız da,
sistemimizde -
9:23 - 9:26duruşma süreniz, ne kadar
tehlikeli olduğunuza ya da -
9:26 - 9:28kaçış riskinizin ne kadar
olduğuna bağlı değil. -
9:28 - 9:30Kefaletinizi ödeyip
ödeyemediğinize bağlı. -
9:30 - 9:34Yani kefaleti milyonlarca
dolar olan Bill Cosby -
9:34 - 9:37anında çek yazarak,
hücrede bir saniye bile durmuyor. -
9:37 - 9:39Ama hapiste ölen Sandra Bland ise
-
9:39 - 9:43ailesi 500 dolar bulamadığından oradaydı.
-
9:43 - 9:46İşin aslı, ülke boyunca
yarım milyon Sandra Bland bulunmakta; -
9:46 - 9:49sadece kefaletlerini ödeyemediklerinden
-
9:49 - 9:52hapiste şu an 500 bin kişi bulunuyor.
-
9:52 - 9:55Bize hapislerimizin
suçlular için olduğu söylense de -
9:55 - 9:57istatistiksel açıdan asıl olay bu değil:
-
9:57 - 10:01Hapiste olan beş insanın üçü
ön duruşma süresinde içeride. -
10:01 - 10:03Herhangi bir suç işlememiş,
-
10:03 - 10:06bir suçtan hüküm giymemişlerdir.
-
10:06 - 10:08Burada, San Francisco'da
-
10:08 - 10:11San Francisco hapishanesindeki
mahkûmların yüzde 85'i -
10:11 - 10:13ön duruşma tutuklusu.
-
10:13 - 10:16Bu San Francisco'nun
80 milyon dolar gibi bir rakamı -
10:16 - 10:17her yıl ön duruşma hapsine
-
10:18 - 10:19harcadığı anlamına geliyor.
-
10:21 - 10:26Kefaleti ödeyemediği için
hapiste olan çoğu insan -
10:26 - 10:28o kadar küçük suçlamalarla
karşı karşıyalar ki -
10:28 - 10:31bir duruşma için bekleme süreleri
-
10:31 - 10:34hüküm giyip de çekecekleri
ceza süresinden daha fazla, -
10:34 - 10:37yani suçlu bulunsalardı
daha hızlı çıkacakları -
10:37 - 10:38kesindi.
-
10:38 - 10:40Yani seçim şu:
-
10:40 - 10:42Ailemden ve tanıdıklarımdan uzak,
-
10:43 - 10:45işimi kaybetmem kesinken
-
10:45 - 10:47bu felaket yerde kalmalı
-
10:47 - 10:49ve suçlamalarla uğraşmalı mıyım?
-
10:49 - 10:52Ya da savcı ne derse desin
suçlu bulunup çıkmalı mıyım? -
10:52 - 10:54Bu noktada, onlar ön duruşma
tutuklusudur, suçlu değil. -
10:54 - 10:57Ama savunmalarını yaptıktan sonra
onlara suçlu deriz, -
10:57 - 11:00yine de varlıklı bir kişi asla
böyle bir duruma düşmeyecektir, -
11:00 - 11:02çünkü varlıklı bir insan
kefaletle hemen serbest kalır. -
11:04 - 11:06Bu noktada merak ediyor olmalısınız,
-
11:06 - 11:09"Bu adam ilham kısmında,
ne yapıyor ya -- -
11:09 - 11:11(Gülüşler)
-
11:11 - 11:13"Fena hâlde içim karardı,
paramı geri istiyorum." -
11:14 - 11:15(Gülüşler)
-
11:15 - 11:17Ama işin aslı,
-
11:17 - 11:22diğer şeyleri konuşmaktansa
hapsi konuşmanın daha az moral bozucu -
11:22 - 11:24olduğunu düşünüyorum,
ama bu konular hakkında konuşmaz -
11:24 - 11:26ve hapis hakkında düşündüklerimizi
toptan değiştirmezsek, -
11:26 - 11:28hayatlarımızın sonunda
-
11:28 - 11:31hücrelerimiz oraya ait olmayan
yoksul insanlarla dolu olur. -
11:31 - 11:32İşte bu benim içimi karartıyor.
-
11:32 - 11:36Ama beni heyecanlandıran şey ise
bu hikâyelerle hapsi farklı şekilde -
11:36 - 11:38algılayabileceğimiz düşüncesi.
-
11:38 - 11:42"Kitlesel hapis" ya da
"pasif suçluların cezalandırılması" -
11:42 - 11:44terimleri gibi verimsiz açıdan değil de
-
11:44 - 11:45insani açıdan değişmesi.
-
11:45 - 11:49Bir insanı bir hücreye günler,
haftalar, aylar ya da yıllar için -
11:49 - 11:51koyarsak,
-
11:51 - 11:53o insanın aklına ve vücuduna
ne yapmış oluruz? -
11:53 - 11:56Hangi şartlar altında bunları yapmaya
gerçekten isteklisiniz? -
11:57 - 11:59Yani bu odadaki birkaç yüz
insanla başlasak bile, -
11:59 - 12:02hapsi bu farklı yönde düşünebilir
-
12:02 - 12:06ve önceden sözünü ettiğim
normalleştirmeyi geri alabiliriz. -
12:06 - 12:09Eğer sizi bugün herhangi bir şeyle
bırakıyorsam, umarım ki bu -
12:09 - 12:11bir şeyleri kökten değiştirme isteği olur.
-
12:11 - 12:15Sadece kefalet, ceza ve
ücret politikalarının düzenlenmesi değil, -
12:15 - 12:18ayrıca fakiri ve marjinali
kendi yeni tarzında cezalandırmayan, -
12:18 - 12:21bunları değiştirecek
yeni ilkeler yaratmaktır. -
12:21 - 12:22Öyle bir değişiklik istiyorsak,
-
12:22 - 12:25bu düşünce değişiminin
her birimizde bulunması gereklidir. -
12:25 - 12:26Teşekkür ederim.
-
12:26 - 12:30(Alkışlar)
- Title:
- Hapishaneler yoksul insanları zorla nasıl tutuyor
- Speaker:
- Salil Dudani
- Description:
-
Neden insanları paraları yok diye hapse tıkıyoruz? Bugün, yarım milyon Amerikalı kefaleti ödeyemediği için hapiste ve ödenmemiş otopark cezaları gibi küçük nedenlerden oluşan mahkeme borçlarından hapse giriyor. Salil Dudani, Ferguson, Missouri'de borçlu hapsini deneyimleyen bireylerin hikâyelerini paylaşıyor ve fakiri ve marjinali nasıl cezalandırdığımız hakkında bizi daha farklı düşünmeye davet ediyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 12:43
Eren Gokce approved Turkish subtitles for How jails extort the poor | ||
Eren Gokce edited Turkish subtitles for How jails extort the poor | ||
Ramazan Şen accepted Turkish subtitles for How jails extort the poor | ||
Ramazan Şen edited Turkish subtitles for How jails extort the poor | ||
Ramazan Şen edited Turkish subtitles for How jails extort the poor | ||
Ramazan Şen edited Turkish subtitles for How jails extort the poor | ||
Ramazan Şen edited Turkish subtitles for How jails extort the poor | ||
Ramazan Şen edited Turkish subtitles for How jails extort the poor |