WEBVTT 00:00:14.484 --> 00:00:17.053 Madem temamız geçmiş, o hâlde 00:00:17.053 --> 00:00:20.517 ben de size geçmişten bir anımı anlatarak başlamak istiyorum. 00:00:21.544 --> 00:00:24.512 7 yaşındayım, o zamanlar İzmir'de yaşıyorum ailemle. 00:00:24.932 --> 00:00:26.824 Annem ve babam çok korumacı tipler. 00:00:27.152 --> 00:00:29.393 Ama öyle güvenli de bir mahallede oturuyoruz ki, 00:00:29.682 --> 00:00:33.840 okuldan eve geldiğim zaman sokakta diğer çocuklarla oynamama müsaade ediyorlar. 00:00:34.976 --> 00:00:37.022 Benim yaşıtım çocuklar ya bisiklete biniyor, 00:00:37.624 --> 00:00:40.705 ya ip atlıyor, ya kartopu oynuyor. 00:00:41.515 --> 00:00:42.675 Ama bir çocuk var, 00:00:43.234 --> 00:00:46.175 benden böyle 5-6 yaş büyük, Eren. 00:00:47.155 --> 00:00:51.524 Uzun saçlı, grafiti yapıyor, Amerika'dan yeni dönmüş. 00:00:51.874 --> 00:00:53.634 Kesin de dönüş yapmış yani. 00:00:55.546 --> 00:00:57.782 O paten kayıyor, ay çok havalı! 00:00:58.274 --> 00:00:59.923 Ben de O'nun gibi olmak istiyorum. 00:01:00.362 --> 00:01:02.766 Paten kaymak ve cool olmak. 00:01:04.455 --> 00:01:06.417 Annemler sonunda ısrarlarıma dayanmayıp 00:01:06.417 --> 00:01:07.944 bana bir çift paten alıyorlar. 00:01:08.054 --> 00:01:12.175 Bir de hiç cool olmayan bir kask, bir dirseklik, dizlik. 00:01:12.756 --> 00:01:16.454 Yani bir ABS, hava yastığım ve can yeleğim eksik öyle söyleyeyim size. 00:01:17.047 --> 00:01:19.016 Ama Eren'de bunların hiçbiri yok. 00:01:19.306 --> 00:01:20.738 Ya çünkü o çok "cool". 00:01:21.197 --> 00:01:23.725 İşte ben de o yüzden, evden tam teşekküllü çıkıyorum, 00:01:23.745 --> 00:01:26.816 ama kaskım, dirsekliğim, dizliğimi falan bırakıp öyle kayıyorum. 00:01:27.239 --> 00:01:28.766 Yine bir gün geldim okuldan eve, 00:01:28.766 --> 00:01:31.658 çok da güzel bir bahar havası var, İzmirliler bilir o havayı. 00:01:32.497 --> 00:01:34.997 Çıktım sokağa, sokağın başından sonuna 00:01:34.997 --> 00:01:38.324 sonundan başına kayıyorum da kayıyorum. 00:01:39.504 --> 00:01:41.247 Eren yok o gün ortalarda. 00:01:42.447 --> 00:01:44.668 Ya halbuki tam da beni görmesi lazım, çünkü 00:01:45.330 --> 00:01:47.761 kıvama geldim, hem paten kayıyorum, 00:01:47.761 --> 00:01:49.766 hem de çok cool kayıyorum. 00:01:50.247 --> 00:01:51.737 Dizliksiz falan. 00:01:52.568 --> 00:01:54.407 Neyse, ama yok ortalarda. 00:01:55.576 --> 00:01:57.798 Fark ediyorum ki zaten hava kararmaya başlamış. 00:01:58.485 --> 00:01:59.635 Eve dönmem lazım. 00:02:00.629 --> 00:02:02.109 Hızlıca evin yolunu tutuyorum. 00:02:02.456 --> 00:02:04.149 O zamanlar cam damacanalar vardı, 00:02:04.304 --> 00:02:06.166 belki hatırlayanlar vardır aranızda. 00:02:06.638 --> 00:02:08.339 Bizim apartmanın önüne indirilirdi 00:02:08.339 --> 00:02:10.280 şişeler boşaldığında toplansın diye. 00:02:10.619 --> 00:02:12.737 Ben de hem Eren'in gözüne girememiş, 00:02:13.057 --> 00:02:15.703 hem de eve geç kalmış olmanın telaşından olsa gerek, 00:02:16.667 --> 00:02:18.248 cam damacalarını görüyorum ama 00:02:19.770 --> 00:02:23.459 frene basamıyorum, yavaşlayamıyorum, kendimi durduramıyorum ve 00:02:24.350 --> 00:02:27.568 o 6-7 litrelik cam damacanaların üzerine düşüyorum. 00:02:30.219 --> 00:02:31.937 Ani bir şok yaşamış olacağım ki, 00:02:31.999 --> 00:02:34.538 kendime geldiğim zaman şöyle bir bedenime bakıyorum 00:02:34.690 --> 00:02:37.639 ellerim, kollarım, bacaklarım cam kırıkları içerisinde. 00:02:38.560 --> 00:02:40.740 Şişeler paramparça olmuş. 00:02:41.700 --> 00:02:44.009 Tabii benim Eren'le arkadaş olma hayallerim de. 00:02:45.108 --> 00:02:48.320 Kan revan içindeyim, öyle titriyorum ki 00:02:49.069 --> 00:02:50.781 dişlerim çeneme vuruyor korkudan. 00:02:52.328 --> 00:02:55.429 Tam o sırada -bizim tombik apartman görevlisi Hasan ağabey vardı- 00:02:55.429 --> 00:02:57.249 O bana doğru koşuyor, böyle dövünerek 00:02:57.249 --> 00:02:59.899 "Ah, Zeynep n'oldu? Hadi hemen hastaneye!" 00:03:01.600 --> 00:03:04.331 "Annem" diyorum, yukarıya bakıyorum. 00:03:04.762 --> 00:03:07.201 Çünkü o an yanımda bir tek annemi istiyorum. 00:03:07.833 --> 00:03:09.359 Ya, tombik Hasan ağabeyi değil. 00:03:11.001 --> 00:03:13.421 Kucaklıyor beni Hasan ağabey, asansöre bindiriyor, 00:03:13.492 --> 00:03:15.272 dördüncü katta oturuyoruz o zamanlar. 00:03:15.272 --> 00:03:17.621 Dördüncü kata geliyoruz, zile basıyor Hasan ağabey. 00:03:18.023 --> 00:03:20.662 Kapıyı annem açıyor, karşısında beni görüyor. 00:03:22.803 --> 00:03:26.122 "Ah Zeynep, ne yaptın?" diyor. 00:03:29.290 --> 00:03:31.742 "Yavrum, iyi misin?" demiyor. 00:03:33.941 --> 00:03:36.482 "Merak etme çocuğum, haydi hemen hastaneye gidiyoruz" 00:03:36.482 --> 00:03:37.202 demiyor. 00:03:38.360 --> 00:03:41.242 "Kızım sorun değil, Eren seni zaten görmemiştir ben eminim" 00:03:41.542 --> 00:03:42.688 bile demiyor. 00:03:43.362 --> 00:03:46.173 "Ah Zeynep, ne yaptın?" diyor. 00:03:46.712 --> 00:03:50.390 Yani sanki ben o şişelerin üstüne isteyerek düşmüşüm gibi. 00:03:52.253 --> 00:03:55.544 O an, şu zihnime öyle bir kazınmış olacak ki, 00:03:56.153 --> 00:03:59.373 şimdi 29 yaşındayım, 20 küsur senedir 00:04:00.413 --> 00:04:03.233 ne zaman hata olarak algılayacağım bir şey yapsam 00:04:04.285 --> 00:04:07.065 ne zaman düşsem, paramparça olup dağılsam, 00:04:07.842 --> 00:04:10.665 zihnimin içinden çok tanıdık bir ses çıkıp 00:04:11.754 --> 00:04:14.564 "Ah Zeynep, ne yaptın?" diyor. 00:04:15.884 --> 00:04:17.080 Merak ediyorum. 00:04:18.525 --> 00:04:21.213 Sizin zihninizin içinde de buna benzer bir ses var mı? 00:04:22.242 --> 00:04:26.441 Hani, bir hata yaptığınızda, bir konuda başarısız olduğunuzda, 00:04:26.824 --> 00:04:29.536 sizi acımasızca eleştiren, yargılayan, 00:04:30.054 --> 00:04:34.966 olanlardan sizi sorumlu tutan, size tembel olduğunuzu, 00:04:35.644 --> 00:04:39.464 başarısız olduğunuzu, güçsüz olduğunuzu, zayıf olduğunuzu ya da 00:04:39.464 --> 00:04:43.486 yeterince zayıf olmadığınızı, yeterince güzel, yeterince akıllı, 00:04:44.055 --> 00:04:46.845 yeterince onlar gibi olmadığınızı söyleyen 00:04:47.106 --> 00:04:48.085 bir ses var mı? 00:04:49.612 --> 00:04:51.196 Çünkü, eğer varsa bilirsiniz. 00:04:51.698 --> 00:04:55.596 Dünya üzerinde hiçbir ses, o sesten 00:04:55.596 --> 00:04:56.936 daha acımasız değildir. 00:04:58.178 --> 00:05:01.457 İnsan hariç, hiçbir canlı acı çektiğinde 00:05:01.658 --> 00:05:02.796 kendine kızmaz. 00:05:03.636 --> 00:05:05.417 Korktuğunda kendini aşağılamaz. 00:05:05.606 --> 00:05:07.327 Bir şeyler yolunda gitmediği zaman, 00:05:08.487 --> 00:05:10.377 kendini suçlayıp cezalandırmaz. 00:05:11.346 --> 00:05:14.556 İşte sizlere bugün bahsedeceğim öz şefkat araştırmaları da 00:05:14.937 --> 00:05:18.867 bilhassa zihnimizin içindeki o eleştirel iç sesten bahsediyor. 00:05:20.225 --> 00:05:21.518 Peki nedir öz şefkat? 00:05:22.066 --> 00:05:23.306 Öz şefkat, çok basitçe 00:05:24.048 --> 00:05:28.188 kişinin kendine de sevdiği, değer verdiğine birine davrandığı 00:05:28.188 --> 00:05:29.818 şekilde davranması demektir. 00:05:30.588 --> 00:05:34.156 Kişinin kendine de, bilhassa zor durumlarda, 00:05:34.618 --> 00:05:38.137 acı çektiği durumlarda, ihtiyacı olan anlayışı, kabulü, 00:05:38.708 --> 00:05:40.448 şefkati vermesi demektir. 00:05:41.757 --> 00:05:44.887 Fakat, maalesef öz şefkat çoğumuza yabancı gelir. 00:05:45.537 --> 00:05:46.817 Çünkü maalesef çoğumuz, 00:05:47.487 --> 00:05:51.058 korkutmanın, cezanın, eleştirilmenin 00:05:51.781 --> 00:05:53.999 çok sık kullanıldığı ortamlarda büyüyoruz. 00:05:55.407 --> 00:05:58.551 Mesela burada, herhâlde 2 bin kişiyiz, 00:05:59.026 --> 00:06:02.900 kaçınız çocukken bir davranışınızı değiştirmeniz konusunda 00:06:03.061 --> 00:06:04.660 korku ile motive edildiniz? 00:06:05.950 --> 00:06:09.702 "O tabağındaki yemekler bitmezse bir daha sana yemek vermem!" 00:06:10.559 --> 00:06:11.703 "Arkandan ağlar!" 00:06:11.981 --> 00:06:15.501 Benim için bu çok korkunçtu, yemeklerin arkamdan ağlaması, mesela... 00:06:16.792 --> 00:06:21.011 Ya da kaçınız, kontrolü elinizde olmayan 00:06:21.242 --> 00:06:23.713 duygu ve düşüncelerinizin yüzünden utandırıldınız? 00:06:25.211 --> 00:06:29.580 "Çocuğum, nereden geliyor aklına böyle saçma sapan düşünceler? Düşünme!" 00:06:31.132 --> 00:06:33.980 "Korkma evladım, ne var korkulacak bunda?" 00:06:35.080 --> 00:06:36.571 Tanıdık geliyor mu? 00:06:37.492 --> 00:06:40.003 Ebeveynlerimiz bize bu şekilde konuştukça, 00:06:40.339 --> 00:06:42.613 biz de kendimize bu şekilde konuşmaya başlarız. 00:06:44.127 --> 00:06:46.612 Çocuklar aynı zamanda gözlemleyerek de öğrenirler. 00:06:46.872 --> 00:06:49.891 Direkt olarak eleştiriye maruz kalmanız gerekmez. 00:06:50.152 --> 00:06:53.013 Eğer büyüdüğünüz ortamda kendini sıkça eleştiren biri varsa, 00:06:53.503 --> 00:06:56.992 onu gözlemleyerek, onun davranışlarını da kopyalayabilirsiniz. 00:06:58.221 --> 00:07:00.792 Bakın, kültürün de çok önemli bir payı vardır. 00:07:01.062 --> 00:07:03.552 Atlamak istemiyorum, atasözlerine kulak verelim. 00:07:04.329 --> 00:07:07.653 Bu coğrafyada "kızını dövmeyen, dizini döver" 00:07:07.713 --> 00:07:08.963 diye bir atasözü var. 00:07:10.034 --> 00:07:11.991 Bu atasözünde denmek istenen şu: 00:07:12.713 --> 00:07:16.462 Yarın bir gün, evladın bir hata yapar üzülür, sıkıntı çekerse, 00:07:16.880 --> 00:07:18.673 sen de çok üzülürsün. 00:07:19.654 --> 00:07:21.714 Şimdi bu kadar güzel bir niyet, 00:07:22.523 --> 00:07:25.302 ancak bu kadar berbat bir şekilde özetlenebilir. 00:07:25.763 --> 00:07:28.682 Yani ya sevdiğimiz birini dövüyoruz ya kendimizi dövüyoruz. 00:07:28.682 --> 00:07:31.422 Çünkü başka yolu yok hatalarımızdan ders alabilmenin. 00:07:33.422 --> 00:07:34.713 Hadi kökenlerini anladık. 00:07:35.218 --> 00:07:42.965 Peki bu içimizdeki agresif, cezalandırıcı, yargılayıcı iç sesin amacı ne? 00:07:43.793 --> 00:07:44.974 Ne yapmaya çalışıyor? 00:07:45.604 --> 00:07:49.660 Mesela annem, beni o şekilde acı çekerken gördüğü zaman 00:07:50.184 --> 00:07:52.533 bana neden öyle sert bir tepki vermişti? 00:07:54.005 --> 00:07:55.094 Beni sevmediğinden mi? 00:07:56.673 --> 00:07:57.373 Hayır. 00:07:57.373 --> 00:08:00.473 Bakın kendisi şuralarda bir yerlerde oturuyor, çok göremiyorum ama 00:08:00.473 --> 00:08:04.007 bu dünyada beni o kadından daha fazla seven kimse yok. 00:08:05.505 --> 00:08:09.145 Peki, benim daha fazla acı çekmemi istediğinden mi? 00:08:10.027 --> 00:08:10.843 Hayır. 00:08:12.366 --> 00:08:15.575 "Zeynep, aklım yerinden çıktı o hâlde seni gördüğümde" 00:08:16.376 --> 00:08:19.137 dedi bana yıllar sonra bu olay üzerinde konuştuğumuzda. 00:08:20.066 --> 00:08:22.854 Bir de baktım ki, kaskını da takmamışsın. 00:08:23.293 --> 00:08:26.364 Çocuğum, ya daha kötü bir şey gelseydi başına? 00:08:27.027 --> 00:08:28.685 Ben o zaman ne yapardım? 00:08:30.238 --> 00:08:31.421 Annem korkmuştu. 00:08:32.906 --> 00:08:35.416 Ve beni daha temkinli olmaya davet ediyordu. 00:08:35.755 --> 00:08:37.017 Beni korumaya çalışıyordu. 00:08:37.017 --> 00:08:39.328 Ve bunu da bildiği tek yolla yapıyordu. 00:08:40.186 --> 00:08:43.459 Kızarak, korkutarak, suçlayarak. 00:08:44.547 --> 00:08:47.716 İşte, içimizdeki eleştirel iç sesin de amacı aynı. 00:08:48.388 --> 00:08:49.637 Bizi korumaya çalışmak. 00:08:51.248 --> 00:08:53.187 Bizi güvende ve hayatta tutmak. 00:08:54.027 --> 00:08:55.488 Çünkü o da korkuyor. 00:08:56.147 --> 00:09:00.915 Hata yapmamızdan, başarısız olmamızdan, yalnız kalmamızdan, 00:09:01.294 --> 00:09:03.077 acı çekmemizden korkuyor. 00:09:03.330 --> 00:09:05.198 O yüzden cezamızı çekelim istiyor ki, 00:09:05.647 --> 00:09:07.748 bir daha aynı hatayı yapmayalım. 00:09:08.858 --> 00:09:12.469 Korkalım ki, bir daha daha temkinli davranalım. 00:09:12.639 --> 00:09:14.408 Yine aynı acıyı yaşamayalım. 00:09:15.300 --> 00:09:18.091 Herkeslerden önce hatamızı, eksiğimizi 00:09:18.190 --> 00:09:23.225 o bulsun ki, kimselere öyle hazırlıksız yakalanmayalım, 00:09:23.361 --> 00:09:25.661 bizim canımız öyle kolay kolay yanmasın. 00:09:28.440 --> 00:09:31.566 İşte o yüzden bir yanım kendime nasıl daha fazla şefkatle 00:09:31.566 --> 00:09:33.728 davranacağımı öğrenmek için yanıp tutuşurken, 00:09:33.728 --> 00:09:36.249 bir yanım da bir direnç gösteriyordu öz şefkata karşı. 00:09:36.751 --> 00:09:41.451 Çünkü kendime şefkat gösterirsem hata yapacağımdan korkuyordum. 00:09:43.238 --> 00:09:46.810 Dahası o yaptığım hataların umrumda olmayacağından korkuyordum. 00:09:48.087 --> 00:09:52.697 Şımarık biri, bencil biri, dahası tembel biri olacağımdan korkuyordum. 00:09:52.698 --> 00:09:55.048 Zaten ertelemeye çok meyilli bir insan olarak ben 00:09:56.042 --> 00:09:57.812 nasıl motive edebilirdim ki kendimi 00:09:57.812 --> 00:09:59.420 kendime şefkatle davranırsam? 00:10:00.637 --> 00:10:04.548 Buraya nasıl geldiysem, hani çok matah bir yer değil belki ama 00:10:04.950 --> 00:10:06.438 hani neler başardıysam, 00:10:06.777 --> 00:10:09.946 onu o içimdeki eleştirel iç sese borçlu olduğumu zannediyordum. 00:10:11.448 --> 00:10:14.369 Bu kadar büyük bir direnç gösterdiğimi 00:10:15.087 --> 00:10:18.380 katıldığım ilk öz şefkat atölyesinde fark ettim. 00:10:18.380 --> 00:10:20.029 İşte teorik eğitim bittikten sonra 00:10:20.029 --> 00:10:23.398 grup liderimiz günü bir meditasyon etkinliği ile kapamamızı önerdi. 00:10:24.300 --> 00:10:26.993 Geçirdi hepimiz rahat bir pozisyona, gözlerimizi kapattı, 00:10:26.993 --> 00:10:28.003 klasik şeyler bunlar. 00:10:28.596 --> 00:10:32.114 Ondan sonra şöyle hepimiz rahat bir pozisyona geçip gözlerimizi kaparken 00:10:33.024 --> 00:10:35.083 meditasyonun ikinci üçüncü dakikasına doğru 00:10:35.083 --> 00:10:37.104 grup liderinden şöyle bir yönerge geldi: 00:10:38.389 --> 00:10:40.042 şimdi eğer sizin için de uygunsa 00:10:40.397 --> 00:10:45.153 bir elinizi alın ve avucunu nazikçe kalbinizin üzerine yerleştirin. 00:10:46.808 --> 00:10:48.343 Haydaa... 00:10:50.605 --> 00:10:51.594 Hani... 00:10:51.696 --> 00:10:53.796 Aldı mı benim eleştirel iç ses sazı eline. 00:10:54.985 --> 00:10:56.465 Şaka herhâlde? 00:10:56.523 --> 00:10:58.535 Hani, yapmayacaksın öyle bir şey değil mi? 00:10:58.535 --> 00:11:02.082 Ya, senin arkadaşların ders veriyor, makaleler yazıyorlar, 00:11:02.751 --> 00:11:07.004 araştırmalar yapıyorlar, biraz kassalar profesör olacaklar. 00:11:07.004 --> 00:11:09.604 Senin burada işin ne? Ne yapıyorsun sen? 00:11:11.563 --> 00:11:14.805 Şöyle kapalı olan gözlerimden bir tanesini açtım, etrafa bakıyorum. 00:11:15.757 --> 00:11:17.645 Herkes koymuş mu elini kalbinin üstüne. 00:11:18.115 --> 00:11:19.065 Ben hariç. 00:11:19.445 --> 00:11:21.686 Kiminin gözlerinden yaşlar falan akıyor. 00:11:22.726 --> 00:11:26.175 Ama, mümkün değil, benim elim çok yadırgıyor kalbimin üstünde olmayı. 00:11:27.644 --> 00:11:32.517 Bu sefer de başladı mı, bu kadar basit bir şeyi bile yapamıyorsun. 00:11:32.747 --> 00:11:34.748 İnanamıyorum sana, acınacak durumdasın. 00:11:36.978 --> 00:11:39.626 Zaten ben o kadar girmişim ki o içsel diyaloğumun içine, 00:11:40.216 --> 00:11:43.597 ancak meditasyon çanının çalıp bitmesiyle kendime geldim. 00:11:43.986 --> 00:11:46.506 Sonra herkes yavaş yavaş toparlanmaya başlarken, 00:11:46.506 --> 00:11:48.757 grup liderinin yanına gittim, kendimi tanıttım. 00:11:48.757 --> 00:11:51.076 Dedim ki, hocam bakın, sakın yanlış anlamayın ama 00:11:51.308 --> 00:11:53.198 bu son yaptığımız egzersiz bana biraz 00:11:53.198 --> 00:11:56.943 böyle saçma geldi, komik geldi açıkçası. 00:11:57.197 --> 00:11:59.055 Ben daha bilimsel bir şeyler arıyorum. 00:11:59.055 --> 00:12:02.196 O yüzden ben elimi kalbimin üstüne falan öyle şeyler yapamadım. 00:12:04.297 --> 00:12:07.448 Yüzünde böyle çok sıcacık bir gülümseme ile bana, 00:12:08.086 --> 00:12:09.988 "Çok doğal bir tepki veriyorsun" dedi. 00:12:10.788 --> 00:12:12.897 "Çünkü alışkın olmadığın bir şey deniyorsun" 00:12:13.864 --> 00:12:17.263 Ve sonra, kıymetini her geçen gün daha iyi anladığım 00:12:19.225 --> 00:12:22.325 ve kendime sıkça hatırlatmaya niyet ettiğim bir şey daha söyledi 00:12:23.485 --> 00:12:28.537 "Ama" dedi, "bazen zihnine komik veya saçma gelen bir şey 00:12:29.696 --> 00:12:33.665 bedenine iyi gelebilir, dilersen bir şans daha ver." 00:12:34.951 --> 00:12:36.195 O akşam döndüm eve. 00:12:36.986 --> 00:12:39.105 Bize kendi kendimize uygulamamız için verilen 00:12:39.105 --> 00:12:42.507 meditasyon CD'sini taktım bilgisayarıma, açtım yoga matımı, 00:12:42.767 --> 00:12:45.047 oturdum ortasına, gözlerimi kapadım ve 00:12:45.206 --> 00:12:48.411 zihnimin tüm eleştirileri ile birlikte, merakla 00:12:48.411 --> 00:12:51.250 birlikte ne olacağına dair, aldım o elimi ve 00:12:51.489 --> 00:12:54.179 yadırgaya yadırgaya kalbimin üstüne koydum. 00:12:55.916 --> 00:12:58.576 Meğerse egzersiz şöyle devam ediyormuş: 00:13:00.428 --> 00:13:01.785 Şimdi farz edin ki, 00:13:03.308 --> 00:13:06.508 o kalbinizin üzerindeki el, size değil de 00:13:07.107 --> 00:13:08.489 başka birine ait. 00:13:10.258 --> 00:13:16.031 Anlayışlı, duyarlı, bilge, şefkatli birine ait. 00:13:17.578 --> 00:13:21.239 Sizin ne kadar üzüldüğünüzü, ne kadar korktuğunuzu, 00:13:22.163 --> 00:13:24.717 ne kadar endişelendiğinizi bilen birine ait. 00:13:26.789 --> 00:13:29.748 Artık daha fazla acı çekmenizi istemeyen birine ait. 00:13:33.868 --> 00:13:37.559 İyi olmanızı, güvende olmanızı isteyen birine ait. 00:13:39.560 --> 00:13:43.519 Ne yapmış olursanız olun, sizi tüm hatalarınızla, 00:13:43.848 --> 00:13:46.416 tüm kusurlarınızla birlikte, kabul eden, 00:13:47.969 --> 00:13:49.740 dahası seven birine ait. 00:13:50.845 --> 00:13:52.276 Şimdi o elin sahibi, 00:13:53.545 --> 00:13:55.647 bu zor anınıza ortaklık ederken, 00:13:57.294 --> 00:13:59.274 size neler söylesin isterdiniz? 00:14:00.438 --> 00:14:04.125 Tam da şu anda, ne duymaya ihtiyacınız var? 00:14:06.396 --> 00:14:09.247 Ev, bildiğim yerden kilometrelerce uzakta, 00:14:09.577 --> 00:14:13.297 New York'ta tek başıma yaşadığım küçücük evimin salonunun ortasında 00:14:13.297 --> 00:14:18.245 bir mor yoga matının üstünde hüngür hüngür ağlamaya başladım. 00:14:20.558 --> 00:14:22.988 İçimden yumuşacık bir ses bana 00:14:24.118 --> 00:14:26.357 "yanındayım" diyordu. 00:14:27.506 --> 00:14:31.839 "Geçecek, sen elinden gelenin en iyisini yapıyorsun." 00:14:33.742 --> 00:14:37.056 O günden sonra, pılımı pırtımı toplayıp 00:14:37.109 --> 00:14:39.635 Hindistan'a yerleşmedim, vegan olmadım, 00:14:40.285 --> 00:14:43.774 bir ağacın altında oturup günümün yarısını meditasyon yaparak geçirmedim. 00:14:43.774 --> 00:14:46.155 Çünkü benim aradığım nirvanaya ulaşılamıyormuş. 00:14:46.336 --> 00:14:48.677 Ama o günden sonra, bir şey değişti. 00:14:48.677 --> 00:14:51.515 Çünkü ben o gün elimi aldım ve kalbimin üzerine koydum 00:14:52.958 --> 00:14:56.785 ve kendime normalde hiç söylemeyeceğim şeyleri 00:14:57.162 --> 00:15:00.974 aylardır, belki yıllardır başkalarından duymak istediğim şeyleri 00:15:01.140 --> 00:15:03.042 kendi kulağıma fısıldadım 00:15:03.133 --> 00:15:04.702 ve bu benim kalbimi açtı. 00:15:05.982 --> 00:15:08.433 Bu bende fizyolojik bir reaksiyona sebep oldu. 00:15:08.983 --> 00:15:11.763 Bunun bilimsel bir açıklaması olmalıydı. 00:15:11.943 --> 00:15:13.262 Ve o günden sonra ben, 00:15:14.413 --> 00:15:17.123 psikolog Paul Gilbert ve Kristin Neff sayesinde, 00:15:17.534 --> 00:15:20.152 öz şefkatin bilimsel yönünü araştırmaya başladım. 00:15:20.863 --> 00:15:23.914 Meğerse bizim zihnimiz mutluluk için tasarlanmamış. 00:15:24.443 --> 00:15:27.073 Bizim zihnimiz bizi hayatta tutmak için tasarlanmış. 00:15:27.454 --> 00:15:29.704 Ve bizi hayatta tutan iki mekanizma var. 00:15:30.033 --> 00:15:32.933 Bunlardan birincisi: Tehdit ve savunma mekanizması. 00:15:33.553 --> 00:15:35.764 Bu mekanizma herhangi bir tehlike ile 00:15:35.765 --> 00:15:38.384 veya tehdit ile baş başa kaldığımız zaman aktive olur. 00:15:38.854 --> 00:15:40.853 Örneğin, size doğru hızla gelen bir arabanın 00:15:40.853 --> 00:15:42.565 kornasının sesini duyduğunuz zaman. 00:15:42.724 --> 00:15:45.634 Ve vücudumuzda bir takım değişiklikler oluşmaya başlar. 00:15:45.634 --> 00:15:47.584 Sempatik sinir sistemimiz devreye girer, 00:15:47.584 --> 00:15:50.513 vücudumuz adrenalin ve kortizol hormonları salgılamaya başlar, 00:15:51.202 --> 00:15:54.373 kalp atışlarımız hızlanır, solunumumuz hızlanır, kaslarımız gerililr, 00:15:54.513 --> 00:15:57.571 aynı zamanda zihnimizde de bir takım değişiklikler olmaya başlar. 00:15:58.573 --> 00:16:00.714 Muhakeme yetimiz örselenir, 00:16:01.452 --> 00:16:02.993 farkındalık alanımız daralır. 00:16:03.953 --> 00:16:06.804 Tüm bu değişiklikler, bizi, o tehdit olarak gördüğümüz şeyle 00:16:06.995 --> 00:16:09.313 savaşmaya veya ondan kaçmaya hazırlar. 00:16:10.273 --> 00:16:15.573 Fakat, bu mekanizma yalnızca fiziksel bir saldırıyla 00:16:15.573 --> 00:16:17.733 karşı karşıya kaldığımızda devreye girmez. 00:16:19.024 --> 00:16:21.974 Tehdit ve savunma mekanizmamız, duygusal bir saldırıyla 00:16:21.974 --> 00:16:24.425 karşı karşıya kaldığımızda da devreye girer. 00:16:25.115 --> 00:16:27.535 Ve kendimizi acımasızca eleştirdiğimizde, 00:16:27.813 --> 00:16:29.644 kendimize acımasızca konuştuğumuzda, 00:16:29.644 --> 00:16:33.112 yaptığımız, kendimize duygusal bir saldırıdır. 00:16:36.205 --> 00:16:38.254 Bizi hayatta tutan ikinci mekanizma ise, 00:16:38.254 --> 00:16:41.325 tüm memelilerde, insanlar dâhil tüm memelilerde görebileceğimiz 00:16:41.325 --> 00:16:43.487 yatıştırma ve bakım verme mekanizmasıdır. 00:16:44.374 --> 00:16:46.816 Memeli bebekler, doğduklarında bakıma muhtaçtırlar 00:16:47.465 --> 00:16:50.477 ve hayatta kalabilmesi için en fazla bakıma muhtaç duyan 00:16:50.477 --> 00:16:52.188 memeli türü de insandır. 00:16:53.846 --> 00:16:56.604 Ve, bizim sütten çok daha fazlasına 00:16:56.604 --> 00:16:58.772 ihtiyacımız vardır hayatta kalabilmek için. 00:16:59.085 --> 00:17:02.248 Bağ kurmaya, sıcaklığa, temasa ihtiyacımız vardır. 00:17:02.997 --> 00:17:06.385 Memeli ebeveynler bebekleriyle bağ kurmaya, 00:17:06.608 --> 00:17:08.315 onları yatıştırmaya programlıdır 00:17:08.716 --> 00:17:10.035 ve işin en tatlı yanı da 00:17:10.555 --> 00:17:13.577 memeli bebekler de kendilerini güvende hissetmek için 00:17:13.704 --> 00:17:16.077 ebeveynleriyle bağ kurmaya programlıdırlar. 00:17:17.516 --> 00:17:19.086 Bu sistem aktive olduğu zaman 00:17:19.416 --> 00:17:21.427 sempatik sinir sistemimiz devre dışı kalır, 00:17:21.867 --> 00:17:23.988 parasempatik sistemimiz devreye girer. 00:17:23.988 --> 00:17:26.779 Vücudumuz oksitosin adında bir hormon salgılamaya başlar, 00:17:26.779 --> 00:17:29.959 ki bu hormon, sevdiğiniz biri size sarıldığında 00:17:30.707 --> 00:17:32.268 salgıladığınız hormondur. 00:17:32.676 --> 00:17:35.548 Kalp atışlarınız yavaşlar, solunumuz yavaşlar, 00:17:36.207 --> 00:17:40.899 kaslarımız gevşer, olaylara daha geniş bir perspektiften bakabiliriz. 00:17:41.698 --> 00:17:43.435 Çünkü yatışmışızdır artık. 00:17:44.380 --> 00:17:46.329 Kendimizi acımasızca eleştirdiğimizde, 00:17:46.996 --> 00:17:49.228 tehdit ve savunma mekanizmamız devreye girer. 00:17:49.853 --> 00:17:52.120 Kendimize şefkatle yaklaştığımızda ise, 00:17:52.811 --> 00:17:55.189 bakım verme ve yatıştırma mekanizması. 00:17:56.119 --> 00:17:59.382 Bakım verme ve yatıştırma mekanizmasının kapısını üç şey aralar: 00:17:59.739 --> 00:18:02.270 -bu iyi bir haber bakın, çünkü eğer sizin de zihniniz 00:18:02.340 --> 00:18:05.101 benimki gibi şefkate gitmekte direnç gösteriyorsa, 00:18:05.498 --> 00:18:08.767 bu üç şeyi kullanıp bedeninizi şefkate götürebilirsiniz- 00:18:10.708 --> 00:18:12.587 nazik bir dokunuş, 00:18:12.807 --> 00:18:14.118 fiziksel sıcaklık, 00:18:15.057 --> 00:18:16.299 yumuşak bir ses tonu. 00:18:19.014 --> 00:18:21.925 İşte o şefkatli el egzersizi benim için 00:18:22.744 --> 00:18:24.735 bu yüzden o kadar kuvvetliydi. 00:18:25.236 --> 00:18:27.765 Çünkü, bu saydığım üç şeyin 00:18:28.184 --> 00:18:30.197 üçü de bir aradaydı. 00:18:31.645 --> 00:18:34.905 Benim yatıştırma ve bakım verme mekanizmamı aktive etmişti. 00:18:35.826 --> 00:18:39.327 Peki, kimdi o sözleri söyleyen bana içimden? 00:18:40.129 --> 00:18:43.795 Bana o şefkati, anlayışı veren kimdi? 00:18:44.514 --> 00:18:47.236 İşte o benim şefkatli yanımdı. 00:18:48.594 --> 00:18:53.084 Biz, şefkat vermeyi sandığımızdan çok daha iyi biliyoruz. 00:18:54.041 --> 00:18:58.405 Sevdiğimiz biri acı çektiğinde, ona ne söylersek iyi gelir? 00:18:59.372 --> 00:19:02.155 Ona nasıl yaklaşsak iyi gelir, çok iyi biliyoruz. 00:19:02.441 --> 00:19:06.587 İçimizdeki bu kaynakları kendimiz için de kullanabiliriz. 00:19:07.400 --> 00:19:10.916 Eğer siz de öz şefkata bir şans vermek isterseniz, 00:19:11.590 --> 00:19:14.613 bir dahaki sefere acı ziyaretinize geldiğinde, 00:19:15.475 --> 00:19:18.273 ondan kaçmak, onu dönüştürmeye çalışmak 00:19:18.409 --> 00:19:21.193 veya acı çektiğiniz için kendinize kızmak yerine, 00:19:22.467 --> 00:19:25.215 belki bu üç şeyden yararlanıp, 00:19:25.289 --> 00:19:29.906 elinizi götürüp kalbinizin üzerine, acınızı da yüzünüzü dönüp, 00:19:30.203 --> 00:19:36.075 kendinize "şu an zor bir an, kendime nasıl yardımcı olabilirim?" 00:19:36.075 --> 00:19:37.125 diye sorabilirsiniz. 00:19:38.562 --> 00:19:42.763 Bu soru, yumuşak olduğu kadar, cesurdur da aynı zamanda. 00:19:44.271 --> 00:19:48.445 Çünkü acının varlığını kabul etmek, ona yer açıp 00:19:48.508 --> 00:19:50.493 onunla birlikte harekete geçmek, 00:19:50.603 --> 00:19:51.995 cesaret gerektirir. 00:19:52.597 --> 00:19:56.614 Öz şefkat, hem nezaket, hem cesarettir. 00:19:57.408 --> 00:20:00.145 Öz şefkat, herkesin acı çektiği, 00:20:00.850 --> 00:20:04.064 acının kaçınılmaz olduğu bu hayatta, 00:20:04.172 --> 00:20:06.775 kendi kendimize destek çıkmaktır, 00:20:07.344 --> 00:20:09.125 kendi elimizden tutmaktır. 00:20:10.066 --> 00:20:11.566 İşte bu yüzden öz şefkat, 00:20:12.351 --> 00:20:17.225 hem paylaşılmaya, hem de inanın, şans verilmeye değer bir fikir. 00:20:17.795 --> 00:20:19.065 Çok teşekkür ederim. 00:20:19.065 --> 00:20:20.141 (Alkış)