Çoğu 3D, karakter odaklı video oyunu
kolaylıkla iki kategoriden birine
yerleştirilebilir:
Birinci şahıs ya da üçüncü şahıs
Bir birinci şahıs oyununda,
oyunun dünyasını
oyuncu karakterin gözlerinden,
sanki
o karaktermişsiniz gibi
görürsünüz
ve bir üçüncü şahıs oyununda,
oyuncu karakterini
dışarıdan - genelde arkadan
ya da sabit, izometrik bir açıdan
görürsünüz
Fakat bu iki açının varlığı
bir soruyu doğuruyor:
eğer bir birinci şahıs oyunu
böyle duruyorsa
ve bir üçüncü şahıs oyunu da
böyle duruyorsa...
ikinci şahıs tam olarak nasıl
dururdu?
Bunu merak eden
ilk kişi ben değilim
bir ikinci şahıs nişancı
oyununun var olup olamayacağı
sorusu
oyun forumlarını internetin
icadından beri
lanetleyen sorulardan biridir.
Bu konu ayrıca bazı oldukça
komik komedi skeçlerine de öncül
olmuştur
mesela bu Mega64 skeci gibi:
[Sunucu] Dünyanın ilk
ikinci şahıs nişancısını sunuyoruz!
(oyun müziği)
(rock müzik)
- Hayır hayır hayır!
Ve The Onion'un bu skeci
İkinci şahıs nişancı moduna girerken
yalnızca anlatıcı ayarını
birinciden
ikinciye ayarlıyorsun
- Uzun bir koridorda yürüyorsun
Aniden, kapı aralığından bir Nazi fırlayıp
sana doğru mermi yağdırmaya başlıyor.
Ama bir ikinci şahıs
oyunu nasıl olurdu bulmak için
bence konuya gramer açısından bakmak
iyi olabilir.
Yazılı dilde, "birinci şahıs" terimi
hikayeyi kahramanın açısından
anlatmak için ben ya da benim gibi
terimleri
kullanan bir bakış açısı belirtir.
Buna kıyasla üçüncü şahıs metinler
üçüncü şahıs zamirleri
kullanır
mesela "o bu yöne gitti" ve benzeri
böylece karakterler hakkında dış bir
açıdan konuşmuş olur
Şimdi, ikinci şahıs mentileri var
ama biraz garip bir şey
ikinci şahısta, ağırlıkla
kullanılan zamir "sen"
"Sen bunu yaptın"
"oraya gittin" ve benzeri
İkinci şahıs aslında anlatı yazısında
çok daha az yaygın
ve, mesela, bir
yönerge listesinde
veya bir kendi maceranı seç kitabında
bulunma ihtimali daha yüksek bir şey.
Şimdi bunlara denk güşen oyun kamera
açıları
birinci ve üçüncü şahıs yazıları için çok
açık -
ama peki ikinci şahıs için?
Bir "ben" oyunu nasıl biliyoruz
ve "o" oyununu da biliyoruz
ama peki "sen" oyunu?
Gariptir ki, aslında bunun cevabını
bu soru
aklıma bile gelmeden önce buldum
ve
ister inanın ya da inanmayın ama
hakkında önceden
konuştuğumu hatırlayabileceğiniz bir oyun
sayesinde oldu
ve o oyun Driver: San Francisco
İşte, Driver San Francisco'daki
o kadar ilginç görev arasından - ve
onlardan çok var -
bir görev var ki
tanrıya yemin ederim ki
aklımdan hiç çıkmıyor.
Bahsettiğim görevin adı "The Target"
ve oyunun altıncı bölümünün son görevi.
Oyunda, John Tanner adında bir polisi
oynuyorsunuz,
şu an neden olduğunu söylemiyorum ama,
kendisinin bir süper gücü var ve
herhangi bir sürücünün bedenini ele geçirebiliyor.
Ve bu gücü Jericho adında
bir gangsterin
muhtemel bir terör planını
bozmak için kullanıyorsunuz.
Oyun ilerledikçe Tanner düşünüyor ki,
Jericho'nun foyasını ortaya çıkarmanın en iyi yolu
bunu içeriden halletmek.
Bu hedef uğruna Tanner, düşük rütbeli yancı
Ordell'in vücudunu ele geçirip
sürüş yeteneklerini kullanarak
Ordell'in rütbesini yükseltmeye çalışıyor.
Bu hikayenin son görevinde
Ordell'in vücudunu son bir kez kullanıp
patronu Leila'nın verdiği büyük bir işi hallediyorsunuz,
bu Leila da uluslarası bir suikastçi
ve Jericho'nun sağ kolu.
Tanner'ın planı ne mi?
Ordell'in vücuduna girip hiç fark ettirmeden
Leila ve Ordell'i polislerin arasına sokmak.
Görev gayet normal başlıyor,
Tanner ve ortağı Jones
ikonik turuncu Dodge Challenger'larını sürerken
bir anda Ordell'in vücuduna geçiyorsunuz
ve Leila da yan koltuktan
görevi size açıklıyor.
(araba motoru gürlüyor)
-
- [Tanner] Ne oluyor?
- [Leila] Jericho'nun çözülmesini istediği bir sorunu var.
Beni hedefe götür ki çözebileyim.
- O yüzden onun verdiği
varış noktasına sürüyorsunuz, hedefinize yaklaşıyorsunuz
ve siz yaklaşırken bu oluyor:
(araba motoru gürlüyor)
- Yavaşla.
Hedefi yakaladık sayılır.
(araba motoru gürlüyor)
(kayan tekerlekler)
İlerideki sarı Dodge.
Yakın dur ama belli etme.
- ...benim arabam o.
- Ne?
Yolumuza çıkıp duran polis o.
- Hedefe kadar onu mu takip edelim?
- ...hedef zaten o.
- [Anlatacı] Sensin.
Seni öldürmesi için... seni görevlendirmişler.
(müzik)
Bu kesit bittikten sonra
birinci şahıs olarak Ordell'in vücuduna dönüyorsunuz
ve Leila sağınızda oturuyor.
Ama sonra... hızlanmak için gaza basıyorsunuz
ve önünüzdeki araba harekete geçiyor.
Direksiyonu sağa sola çeviriyorsunuz...
ve önünüzdeki araba
önce sağa sonra sola dönüyor.
Sonra anlıyorsunuz ki sürdüğünüz araba aslında
takip ettiğiniz araba.
Oyuncu olarak görüş açınız tamamıyla
kontrol ettiğiniz karakterden bağımsız.
Bir diğer deyişle, peşinden gittiğiniz kişi... kendiniz.
Şimdi, gördüğünüz üzere, içinde olduğunuz araba da
hareket ediyor- ama, daha önemlisi,
bu arabayı süren siz değilsiniz.
İçinde bulunduğunuz araba otomatik olarak hareket ediyor,
görünen o ki yapay zeka tarafından sürülen
bu araba, sizin sürdüğünüz arabayı takip ediyor.
Diğer oyunlarda defalarca gördüğünüz
takip görevleri gibi aslında -
ama bu sefer tepetaklak olmuş.
Bu sefer takip edilen sizsiniz,
bir yandan da olan biteni
takip eden arabanın açısından görüyorsunuz.
bütün bunlar bir araya gelince
oynaması çok garip bir şey çıkıyor ortaya.
Driver: San Francisco'yu 8 sene önce
ilk oynayışımda
bu görevi bir defa oynadım,
baştan sona, görevin size bahşettiği
bakış açısına hayran kaldım,
ama sonra oyunun kalanına devam ettim.
- Şimdi, birkaç gelişme
şu "Driver: San Francisco" meselesinde.
Ubisoft'un oyunu tekrar satışa sunması için imza kampanyası,
son videomun bitişinde bahsetmiştim,
şu an 70,000 imzayı geçti; bu harika bir şey.
Lütfen, bu oyun ilginizi çektiyse,
lütfen siz de imzalayın.
100,000'e ulaşabilirmişiz gibi geliyor,
bu delice, ve bunu söylediğime inanamıyorum
ama olabilir -
ve bence görmezden gelinecek bir sayı değil.
Ama! Şimdilik, fark etmişsinizdir,
Ubisoft oyunu satışa sunmadı