Bir sonraki genel seçim geldiğinde
kim seçim bürolarına gelmeye
ve ABD başkanı için
oy vermeye uygun olacak?
Gerçekten çok basit.
En az 18 yaşındaysanız,
ABD vatandaşıysanız
ve bir eyaletin sakiniyseniz
oy verebilirsiniz;
tabii suçlu olmadığınızı varsayarsak.
Her şey doğru gibi gözüküyor.
Sonuçta Amerika Birleşik Devletleri
demokratik olmakla
ya da nihai otoritenin
ulusun vatandaşlarında olduğu
bir devlet olmakla övünüyor.
Ancak her zaman böyle değildi.
1789'da George Washington, seçmen
kurulunu oyların %100'üyle kazandı
ama kimin oylarıyla kazandı?
Muhtemelen sizinkiyle değil.
Tüm Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun
sadece %6'sı oy verebiliyordu.
Oy vermek; sadece beyazların, erkek
mülk sahiplerinin sahip olduğu bir haktı.
1820'lere ve 1830'lara kadar,
Amerika nüfusu, doğu yakasından
batı sınırına doğru yükseliyordu.
Sınır çiftçileri dirençli ve özerktiler
ve çoğunlukla oy vermeye uygun değillerdi
çünkü arazi sahibi değillerdi.
Ulusun bu yeni bölgeleri eyalet oldukça
genellikle mülk koşulundan
dolayı hariç tutuldular.
ABD'nin sıradan bir kişi olan
ilk başkanı Andrew Jackson gibi liderler,
onun genel oy hakkı dediği
şeyi desteklediler.
Tabii ki genel oy hakkıyla Jackson aslında
beyazların ve erkeklerin sahip olduğu
bir oy hakkından bahsediyordu.
Tüm vurguladığı, oy vermek için
mülk koşulunun kaldırılmasıydı,
oy hakkını beyaz erkeklerin
ötesine genişletmek değildi.
1850'lere kadar yetişkin nüfusun
yaklaşık olarak %55'i
ABD'de oy vermeye uygundu;
%6'dan daha iyiydi
ama herkesten çok uzaktı.
Daha sonrasında, 1861'de
Amerikan İç Savaşı
büyük ölçüde kölelik sorunu
ve eyaletlerin hakları yüzünden başladı.
Her şey bittiğinde,
Amerika Birleşik Devletleri,
insanların oy verme hakkının
ırka, renge, daha önce bir köle
olması durumuna dayanarak
reddedilemeyeceğini temin eden
On beşinci Değişikliği onayladı.
Bu, yakın bir zamanda
ABD vatandaşı olması kabul edilen
siyahi erkeklerin şimdi
oy verebileceği anlamına geliyordu.
Tabii ki kanunlar gerçeklerden çok uzaktı.
On beşinci Değişikliğin sözüne rağmen,
göz korkutmalar Afrikalı Amerikalıları
oy verme haklarından alıkoydu.
Eyaletler Afrikalı Amerikalıların oy verme
hakkını sınırlayan yasalar geçirdiler,
bunlar arasında okuryazarlık sınavı
ve oy kullanma vergisi gibi şeyler vardı,
ki okuryazar Afrikalı Amerikalıların bile
sınavı geçmemesi için hile yapılmıştı.
Dolayısıyla On beşinci Değişikliğe rağmen,
1892'ye kadar Mississippi'deki siyahi
erkeklerin yaklaşık olarak sadece %6'sı
oy vermek üzere kayıtlıydı.
1960'a kadar ise bu oran sadece %1 idi.
Tabii ki kadınlar hâlâ ulusal oy verme
tablosundan hariç tutuluyordu.
Kadınlara oy hakkı hareketinin
30 yıllık savaşını kazanması ise
1920'lere kadar mümkün değildi
ve en sonunda On dokuzuncu Değişiklik
kadınlara oy verme hakkını verdi,
yani beyaz kadınlara bu hak verildi.
Afrikalı Amerikalılar üzerindeki
kısıtlamalar devam etti,
buna Afrikalı Amerikalı
kadınlar da dahildi.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra,
birçok Amerikalı, ABD demokrasisini
sorgulamaya başladı.
Yurt dışında özgürlük
ve insan hakları için savaşan bir ulus
nasıl olur da eve gelir
ve ırka dayalı oy hakkını reddedebilir?
Modern sivil haklar hareketi, akıllardaki
bu sorularla 1940'larda başladı.
Yıllar süren fedakarlık,
katliam ve acıdan sonra,
Amerika Birleşik Devletleri
1965 Oy Hakları Yasasını geçirdi;
en sonunda okuryazarlık sınavı gibi
kısıtlamaları ortadan kaldırdı
ve On beşinci Değişiklikte
söz verilen oy verme hakkını korudu.
Günümüzde 21 yaşın üzerindeki
her vatandaş oy verebilir.
Her şey iyi gidiyordu
ta ki Amerika Birleşik Devletleri
savaşa girene kadar.
Vietnam Savaşı, 18 yaş üzerindeki
ve zorunluk askerlik yapacak
tüm erkekleri çağırdığında
birçok kişi, oy veremeyecek tüm erkekleri
savaşa göndermenin
adil olup olmadığını düşündü.
1971'deki Yirmi Altıncı Değişiklik,
18 yaş üstü tüm vatandaşları
oy vermeye uygun kıldı
ve ABD'de oy verme konusunda
yapılan son büyük gelişme bu oldu.
Günümüzde ABD'deki oy kullanma
hakkına sahip seçmen havuzu,
ABD tarihinde hiç olmadığı kadar
çok geniş ve kapsamlı.
Ama tabii ki mükemmel değil.
Hâlâ bazı grupları oy vermeden
menetmeye çalışan aktif girişimler mevcut
ve oy verebilenlerin ise sadece
yaklaşık olarak %60'ı oy veriyor.
Oy verme hakkını
güvenceye almak için yapılan
onca sıkı çalışmayı bildiğinize göre,
ne düşünüyorsunuz?
Yeteri kadar vatandaşın
oy verme hakkı var mı?
Oy verebilecek kişiler arasından
neden daha fazlası oy vermiyor?