1 00:00:11,890 --> 00:00:16,790 Benim adın Steve Pinker ve ben Harvard Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörü'yüm. 2 00:00:16,790 --> 00:00:22,680 Bugün size dilden bahsediyor olacağım. Aslında ben bir dil bilimci değilim, 3 00:00:22,680 --> 00:00:28,160 bilişsel bilimciyim. Benim dil konusuna olan ilgim, dilin 4 00:00:28,160 --> 00:00:32,490 insan beynine açılan bir pencere olmasıyla, sınırlı. Dil konusu, 5 00:00:32,490 --> 00:00:38,030 insan bilimlerinin ana konularından biri. Dil kullanma becerisi, insanları 6 00:00:38,030 --> 00:00:45,030 diğer türlerden çarpıcı şekilde ayıran bir özellik. Dil, insanların iş birliği yapabilmeleri için elzem; kelimeleri kullanarak, 7 00:00:45,030 --> 00:00:52,239 bilgilerimizi paylaşıyor ve eylemlerimizi koordine hale getiriyoruz ve böylece harika işler başarabiliyoruz. 8 00:00:52,239 --> 00:00:58,769 Tabii dil konusu, içinde bir çok bilimsel sır da barındırıyor: Dil, nasıl insan türü için evrim geçirdi? Beyin, dili nasıl işliyor? 9 00:00:58,769 --> 00:01:05,610 Ayrıca dilin insan hayatında ne kadar merkezi bir yeri olduğu düşünüldüğünde, dilin bir çok pratik kullanımı olması 10 00:01:05,610 --> 00:01:11,020 şaşırtıcı değil. Dil bizim için o kadar doğal bir şey ki, 11 00:01:11,020 --> 00:01:16,420 onun ne kadar ilginç ve mucizevi bir şey olduğunu unutuyoruz. Şimdi, 12 00:01:16,420 --> 00:01:21,100 bir sonraki saat boyunca ne yapıyor olacağınızı düşünün. Bir adamın, nefes alıp 13 00:01:21,100 --> 00:01:26,500 bazı sesler çıkarmasını, sabırla dinliyor olacaksınız. Neden böyle bir şey yapasınız? 14 00:01:26,500 --> 00:01:31,750 Ben çıkaracağım seslerin çok hoş olduğunu iddia edemem, ama çıkaracağım "ss" ve "hmm" ve "vaak" ve "pap" seslerinin 15 00:01:31,750 --> 00:01:38,329 arasına, bazı bilgileri kodladığımı söyleyebilirim. 16 00:01:38,329 --> 00:01:44,719 İşte, sizlerin bu ses akıntısı içindenden bilgiyi çıkartma beceriniz var; bu da bizim 17 00:01:44,719 --> 00:01:49,619 fikirlerimizi paylaşmamızı sağlıyor. İşte bugün paylaşacağımız fikirler 18 00:01:49,619 --> 00:01:55,329 bu yeteneğimizle, dil yeteneğimizle ilgili. Ancak farklı bir biçimde "hs" ve "vaak" sesleri çıkararak, 19 00:01:55,329 --> 00:02:01,079 sizin, en sevdiğiniz realite şovunda olan bitenden, evrenin oluşuma ait olan teorilere kadar, 20 00:02:01,079 --> 00:02:06,899 bir çok farklı konuda düşünmenizi sağlayabilirim. 21 00:02:06,899 --> 00:02:13,760 İşte ben dilin mucizesi olarak bunu görüyorum; onun geniş ifade gücünü. 22 00:02:13,760 --> 00:02:19,440 35 senedir dil konusu üzerine çalışıyor olmama rağmen beni hala merakla dolduran bir konu. 23 00:02:19,440 --> 00:02:31,540 Ve işte, dil biliminin açıklamaya çalıştığı ana fenomen de bu. 24 00:02:31,540 --> 00:02:35,410 Dilin, insan hayatının merkezinde olması şaşırtıcı değil. İncil'deki Babil Kulesi hikayesi, 25 00:02:35,410 --> 00:02:39,760 insanların bilgilerini ve niyetlerini, dili kullanarak paylaştıklarını ve 26 00:02:39,760 --> 00:02:46,209 bu sayede harika işler başardıklarını anlatmaktadır. Dil ayrıca 27 00:02:46,209 --> 00:02:53,340 belirli bir kültüre özgü değildir; antropologlar tarafından incelenen her kültürde mevcuttur. 28 00:02:53,340 --> 00:02:58,640 Dünyada bugün konuşulan 6.000 dil var. 29 00:02:58,640 --> 00:03:05,319 Bu dillerin hepsi komplekstir; kimse kompleks dile sahip olmayan bir insan toplumu keşfetmemiştir. 30 00:03:05,319 --> 00:03:10,569 İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı, Charles Darwin demiştir ki: " İnsanoğlunun doğasında konuşma iç gdüsü vardır; 31 00:03:10,569 --> 00:03:16,620 bunu küçük çocukların agulamalarında görebilirsiniz, oysa hiçbir çocuğun içgüdüleri onu 32 00:03:16,620 --> 00:03:21,019 yemek yapmaya, alkol mayalamaya ya da yazı yazmaya yöneltmez." 33 00:03:21,019 --> 00:03:25,489 Dil, çetrefilli bir beceridir ve dil biliminin de karmaşık bir bilim dalı olması 34 00:03:25,489 --> 00:03:30,489 şaşırtıcı değildir. Bu dal, dilin kendisinin incelenmesini içerir: 35 00:03:30,489 --> 00:03:38,090 dilbilgisi, kelimelerin, kelime öbeklerinin ve cümlelerin sıralanması; fonoloji, yani seslerin incelenmesi, 36 00:03:38,090 --> 00:03:45,129 anlambilim, yani anlamın incelenmesi ve edimbilgisi, yani dilin konuşma esnasında nasıl kullandığını, 37 00:03:45,129 --> 00:03:49,180 inceler. Dil konusunu inceleyen bilim kişileri ayrıca 38 00:03:49,180 --> 00:03:54,989 dilin gerçek zamanlı olarak nasıl işlendiğini, çocuklar tarafından nasıl algılandığını ve dil öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini 39 00:03:54,989 --> 00:03:59,540 inceler; bu alana, psikolinguistik denir. Ayrıca bazıları da beyin tarafından dilin 40 00:03:59,540 --> 00:04:02,220 nasıl işlendiğini inceler; bu alana da nörolinguistik denir. 41 00:04:02,220 --> 00:04:11,590 Şimdi başlamada önce, dilin, dille yakından ilişkisi olan üç diğer şeyle karşılaştırılmaması 42 00:04:11,590 --> 00:04:18,250 çok önemlidir. Bunların ilki yazı dilidir. Tarih boyunca varolan tüm insan kültürlerinde bulunan, 43 00:04:18,250 --> 00:04:23,520 konuşma dilinin aksine, yazı, insan tarihinin yalnızca 44 00:04:23,520 --> 00:04:29,500 ufak bir kısmı boyunca var olmuştur; yazı 5000 sene önce icat edilmiştir. 45 00:04:29,500 --> 00:04:35,470 Sayfadaki her bir işaretin bir sesli ya da sessiz harfi temsil ettiği alfabetik yazı, bir sefer mahsus olmak üzere, 46 00:04:35,470 --> 00:04:40,220 yaklaşık 3.700 sene önce, Kenan Ülkesi'nde yaşayanlar tarafından icat edilmiştir. 47 00:04:40,220 --> 00:04:47,800 Darwin'in de söylediği gibi, çocukların içgüdüsel olarak yazı yazma eğilimleri yoktur 48 00:04:47,800 --> 00:04:51,850 ancak bunu eğilim okul sırasında inşa edilir. 49 00:04:51,850 --> 00:04:58,060 Dille karıştırılmaması gereken bir diğer şey de, düzgün dilbilgisidir. Dilbilimciler, 50 00:04:58,060 --> 00:05:05,140 betimlemeli dilbilgisiyle, yani insanların nasıl konuşması gerektiğini açıklayan kurallar ile, kuralcı dilbilgisini, yani 51 00:05:05,140 --> 00:05:11,260 insanların dikkatlice düzyazı yazdıklarında uymaları gerekenleri tanımlayan kurallar, arasında bir fark yaratmışlardır. 52 00:05:11,260 --> 00:05:15,690 Size dilbilimine ilişkin bir sır vermemi isterseniz, o da, bu iki grup kuralın, 53 00:05:15,690 --> 00:05:22,240 aynı olmadığı ve dilin kuralcı dilbilgisi kurallarının, aslında çok da mantık üzerine kurulu olmadığıdır. 54 00:05:22,240 --> 00:05:27,640 Mesela bu kurallardan en meşhuruna bakalım: mastarlıkları ikiye bölmeme kuralı. 55 00:05:27,640 --> 00:05:31,540 Bu kurala göre, Kaptan Kirk, Enterprise gemisinin 56 00:05:31,540 --> 00:05:36,930 görevinin " başka kimsenin gitmediği yere, gitmek cesurca" dediğinde, çok büyük bir dilbilgisi 57 00:05:36,930 --> 00:05:41,990 hatası yapmış bulunmaktadır. Editörlere göre, onun aslen 58 00:05:41,990 --> 00:05:48,800 "Başka kimsenin gitmediği yere, cesurca gitmek" demesi gerekmekteydi. 59 00:05:48,800 --> 00:05:54,910 Ancak, bu İngilizce dilinin ritmiyle ve vurgusuyla çatışmaktadır. Aslında, bu kuralcı kural, 60 00:05:54,910 --> 00:06:00,660 Latince'de, mastarın ayrılamaması kuralı temel alınarak yapılmıştır; 61 00:06:00,660 --> 00:06:05,910 çünkü mastar orada, tek kelimedir: "Facare", yani "yapmak." Julius Sezar, istese de 62 00:06:05,910 --> 00:06:12,940 mastarı ikiye ayıramazmış. Bu kural, İngilizce'ye tamamen taşınmış 63 00:06:12,940 --> 00:06:17,260 ancak aslında taşınmaması gerekirmiş. Bir diğer kuralcı dilbilgisi kuralı da, 64 00:06:17,260 --> 00:06:23,140 aynı cümle içinde iki negatifin kullanılmamasıdır. Mick Jagger'in " Hiçbir tatmin alamıyorum" dememesi gerekirmiş. 65 00:06:23,140 --> 00:06:27,640 Bunun yerine, "Herhangi bir tatmin alamıyorum" demesi gerekirmiş. 66 00:06:27,640 --> 00:06:34,680 Şimdi, bu kuralın genellikle mantığa uyduğu söylenir, ancak düşünürseniz " -mıyorum" ve "herhangi" kelimeleri de, 67 00:06:34,680 --> 00:06:40,420 " -mıyorum" ve "hiç" ikilisi gibi, aslında çifte negatif içermektedir. 68 00:06:40,420 --> 00:06:44,600 Bizim " Herhangi bir tatmin alamıyorum"u, "Hiçbir tatmin alamıyorum"a tercih etmemizin tek sebebi, 69 00:06:44,600 --> 00:06:50,140 17. yüzyılda Güney İngiltere'de konuşulan lehçenin, 70 00:06:50,140 --> 00:06:53,730 " -mıyorum" ve "herhangi" ikilisini, ikilisine tercih etmesi yüzündendir. 71 00:06:53,730 --> 00:06:57,070 Eğer İngiltere'nin başkenti, ülkenin güneyinde değil de kuzeyinde 72 00:06:57,070 --> 00:07:01,400 olsaydı, "-mıyorum" ve "hiçbir" doğru, 73 00:07:01,400 --> 00:07:03,330 " -mıyorum" ve "herhangi" ikilisine yanlış olacaktı. 74 00:07:03,330 --> 00:07:08,410 Bir dilde, standart olarak seçilen ağzın herhangi bir özelliği yoktur. 75 00:07:08,410 --> 00:07:14,890 Aslında, biz lehçe adı verilen farklı dil versiyonlarını karşılaştırırsak, 76 00:07:14,890 --> 00:07:20,910 hepsinin farklı şekillerde kompleks olduğunu görürüz. Mesela, Afro-Amerikan konuşma dilini, yani 77 00:07:20,910 --> 00:07:27,540 Siyani İngilizce'yi ya da Zenci sokak dilini ele alalım. Afro-Amerikan dilinde, 78 00:07:27,540 --> 00:07:33,460 " He be workin" [O var çalışma] dediğinizde, bu aslında Standart İngilizce'nin katledilmesi anlamına gelmez, 79 00:07:33,460 --> 00:07:38,670 ama "He workin" [O çalışıyor] dan farklı bir anlam taşıyan, başka bir cümle kurulduğu anlamına gelir. 80 00:07:38,670 --> 00:07:45,680 İlki, o insanın bir işe sahip olduğunu belirtir, 81 00:07:45,680 --> 00:07:51,180 ikincisi ise, o kişinin, bizim şu anda bu konuşmayı yaptığımız esnada, çalışıyor olduğunu belirtir. 82 00:07:51,180 --> 00:07:53,320 Şimdi, Afro-Amerikan dilinde yapılan ancak Standart İngilizce'de var olmayan 83 00:07:53,320 --> 00:07:59,480 bu fark, farklı lehçelerin, standart dille aynı karmaşıklıkta ve aynı ölçüde kompleks 84 00:07:59,480 --> 00:08:05,620 bir dizi kurala sahip olabileceğinin göstergesidir. 85 00:08:05,620 --> 00:08:10,710 Şimdi üçüncü bir şey de, dili, düşünce ile karıştırmamak gerektiğidir. 86 00:08:10,710 --> 00:08:17,210 Bir çok insan, düşünürken dil kullandığını söyler ama, bilişsel 87 00:08:17,210 --> 00:08:23,220 psikologlar, bir çok düşüncenin, cümle biçiminde gerçekleşmediğini 88 00:08:23,220 --> 00:08:24,010 göstermiştir. 89 00:08:24,010 --> 00:08:25,670 [(1.) Bebekler (ve diğer memeliler) konuşmadan iletişim kurarlar.] 90 00:08:25,670 --> 00:08:31,980 Örneğin, bebeklerin konuşmadan önceki halleri ya da diğer 91 00:08:31,980 --> 00:08:38,719 hayvanlar üzerinde yapılan bazı harika deneyler göstermiştir ki, bu varlıkların biliş düzeyleri üst seviyededir; 92 00:08:38,719 --> 00:08:45,430 sebep sonuç ilişkisi kurabilir ve insanların amaçlarını ve niyetlerini okuyabilirler ve bütün bunları konuşma becerieri 93 00:08:45,430 --> 00:08:48,280 olmadan yapabilmektedirler. [(2.) Bazı düşünce türleri dil olmadan da sürer-- görsel düşünme] 94 00:08:48,280 --> 00:08:50,340 Biz ayrıca, dili kullanan varlıkların, yani yetişkin insanların 95 00:08:50,340 --> 00:08:56,860 dilin dışındaki biçimlerle de düşünmeye devam ettiğini biliyoruz, 96 00:08:56,860 --> 00:09:03,190 örneğin, görsel imgelemeyle. Eğer sizden yukarıda gördüğünüz üç boyutlu figürlere bakmanızı 97 00:09:03,190 --> 00:09:09,110 ve onları aynı mı, farklı mı olduğunu söylemenizi istesem? İnsanlar, 98 00:09:09,110 --> 00:09:15,190 bu problemi çözerken, küp dizilerini tarif etmek yerine, 99 00:09:15,190 --> 00:09:21,630 görüntülerin birini alıp, diğerini de, ilkiyle aynı yöne çevirirler. İşte bu, dil harici düşünceye örnektir. 100 00:09:21,630 --> 00:09:22,310 [(3.) Bizler, dili anlamak için üstü örtülü bilgi kullanırız ve sonra, olaylara özünü hatırlarız.] 101 00:09:22,310 --> 00:09:25,310 İşte bu yüzden, dili anlasanız da, 102 00:09:25,310 --> 00:09:31,160 sonra aklınızda kalan duyduğunuz dilin kendisi değildir. 103 00:09:31,160 --> 00:09:37,770 Bilişsel psikolojinin önemli bulgularından biri de, sözel içerikleri uzun vadeli hafızaya atarken, 104 00:09:37,770 --> 00:09:44,870 insanların kelimeleri birebir kopyalamak yerine, içeriğin özünü ya da anlamını saklıyor olmalarıdır. 105 00:09:44,870 --> 00:09:48,500 Mesela, sizin son 10 dakika içinde söylediklerimin bir kısmını 106 00:09:48,500 --> 00:09:53,940 hafızanıza aldığınızı varsayıyorum. Ama sanırım eğer 107 00:09:53,940 --> 00:09:59,770 ağzımdan çıkan bir tek cümleyi bile aynen söylemenizi istesem, bunu yapamazsınız. 108 00:09:59,770 --> 00:10:07,130 Hafızamıza kaydolan, cümlelerin aslından çok daha soyut bir şeydir. 109 00:10:07,130 --> 00:10:11,790 İşte biz buna anlam, içerik ya da semantik diyoruz. 110 00:10:11,790 --> 00:10:17,990 Aslında, bir cümleyi anlamaya çalıştığımızda, kelimelerin anlamı 111 00:10:17,990 --> 00:10:25,150 aslında devasa bir buz dağının görünen kısmı gibidir. Anlam verme, dilin kendisine 112 00:10:25,150 --> 00:10:30,180 anlam vermek için gerekli olan, hızlı, dile ait olmayan, bilinçaltı bir işlem gerektirir. Şimdi şampuan şişesinde, şiir gibi yazan bir 113 00:10:30,180 --> 00:10:37,130 kaç kelimeyi okuyacağım. "Saçı ıslatın, köpürtün, durulayın, tekrarlayın." 114 00:10:37,130 --> 00:10:39,820 Şimdi dilin bu kadar küçük bir kısmını anlarken bile, 115 00:10:39,820 --> 00:10:44,610 bazı şeyleri biliyor olmanız lazım: mesela işlemi ikinciye tekrar ettiğinizde, 116 00:10:44,610 --> 00:10:49,070 saçınızı tekrar ıslatmanıza gerek yok, çünkü zaten ıslak. Ve işlem bittiğinde, 117 00:10:49,070 --> 00:10:53,880 ve "tekrar edin" kelimesini gördüğünüzde, işlemi sonsuza dek tekrar etmenize gerek yok. 118 00:10:53,880 --> 00:10:59,970 Burada, "tekrar edin" , "yalnızca bir kere tekrar edin" demek. Bu örtük bilgiyi yazanlar, 119 00:10:59,970 --> 00:11:06,400 bu yazıyı anlamak için dil bilmek gerektiğini, ancak yazdıkları şeyin "dil" olmadığını, biliyorlardı. 120 00:11:06,400 --> 00:11:07,860 [(4.) Eğer dil düşünce ise, o halde nereden geldi?) 121 00:11:07,860 --> 00:11:10,710 Şimdi, eğer dil, düşünce ise, 122 00:11:10,710 --> 00:11:15,320 ve dil, dil olmadan düşünemiyorsa, o halde "dil nereden gelmiştir?" 123 00:11:15,320 --> 00:11:20,550 sorusu karşımıza çıkar.Sonuçta, İngilizce dili dünyaya gelen 124 00:11:20,550 --> 00:11:26,600 bir Marslı komitesi tarafından icat edilip, bize bahşedilmemiştir. 125 00:11:26,600 --> 00:11:33,320 Dil, aslında halkın yarattığı doğal bir olaydır. Yüzlerce, binlerce insanın 126 00:11:33,320 --> 00:11:39,710 katkıda bulunabileceği, yeni kelime yapıları, jargon ve argo kelimeler ekleyebileceği bir ansiklopedi gibidir. 127 00:11:39,710 --> 00:11:46,180 Ve işte bu eklemeler, insanlar fikirlerini ifade etmeye çalışırken yeni yollar aradıkça, dile eklenir ve 128 00:11:46,180 --> 00:11:51,070 dil en başta böyle oluşur. 129 00:11:51,070 --> 00:11:59,160 Şimdi, bu durum, dilin düşünceyi etkileyebileceğini inkar ettiğimiz anlamına gelmez.