[Script Info] Title: [Events] Format: Layer, Start, End, Style, Name, MarginL, MarginR, MarginV, Effect, Text Dialogue: 0,0:00:11.89,0:00:16.79,Default,,0000,0000,0000,,Benim adın Steven Pinker ve ben Harvard Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörü'yüm. Dialogue: 0,0:00:16.79,0:00:22.68,Default,,0000,0000,0000,,Bugün size dilden bahsediyor olacağım. Aslında ben bir dil bilimci değilim, Dialogue: 0,0:00:22.68,0:00:28.16,Default,,0000,0000,0000,,bilişsel bilimciyim. Benim dil konusuna olan ilgim, dilin Dialogue: 0,0:00:28.16,0:00:32.49,Default,,0000,0000,0000,,insan beynine açılan bir pencere olmasıyla, sınırlı. Dil konusu, Dialogue: 0,0:00:32.49,0:00:38.03,Default,,0000,0000,0000,,insan bilimlerinin ana konularından biri. Dil kullanma becerisi, insanları Dialogue: 0,0:00:38.03,0:00:45.03,Default,,0000,0000,0000,,diğer türlerden çarpıcı şekilde ayıran bir özellik. Dil, insanların iş birliği yapabilmeleri için elzem; kelimeleri kullanarak, Dialogue: 0,0:00:45.03,0:00:52.24,Default,,0000,0000,0000,,bilgilerimizi paylaşıyor ve eylemlerimizi koordine hale getiriyoruz ve böylece harika işler başarabiliyoruz. Dialogue: 0,0:00:52.24,0:00:58.77,Default,,0000,0000,0000,,Tabii dil konusu, içinde bir çok bilimsel sır da barındırıyor: Dil, nasıl insan türü için evrim geçirdi? Beyin, dili nasıl işliyor? Dialogue: 0,0:00:58.77,0:01:05.61,Default,,0000,0000,0000,,Ayrıca dilin insan hayatında ne kadar merkezi bir yeri olduğu düşünüldüğünde, dilin bir çok pratik kullanımı olması Dialogue: 0,0:01:05.61,0:01:11.02,Default,,0000,0000,0000,,şaşırtıcı değil. Dil bizim için o kadar doğal bir şey ki, Dialogue: 0,0:01:11.02,0:01:16.42,Default,,0000,0000,0000,,onun ne kadar ilginç ve mucizevi bir şey olduğunu unutuyoruz. Şimdi, Dialogue: 0,0:01:16.42,0:01:21.10,Default,,0000,0000,0000,,bir sonraki saat boyunca ne yapıyor olacağınızı düşünün. Bir adamın, nefes alıp Dialogue: 0,0:01:21.10,0:01:26.50,Default,,0000,0000,0000,,bazı sesler çıkarmasını, sabırla dinliyor olacaksınız. Neden böyle bir şey yapasınız? Dialogue: 0,0:01:26.50,0:01:31.75,Default,,0000,0000,0000,,Ben çıkaracağım seslerin çok hoş olduğunu iddia edemem, ama çıkaracağım "ss" ve "hmm" ve "vaak" ve "pap" seslerinin Dialogue: 0,0:01:31.75,0:01:38.33,Default,,0000,0000,0000,,arasına, bazı bilgileri kodladığımı söyleyebilirim. Dialogue: 0,0:01:38.33,0:01:44.72,Default,,0000,0000,0000,,İşte, sizlerin bu ses akıntısı içindenden bilgiyi çıkartma beceriniz var; bu da bizim Dialogue: 0,0:01:44.72,0:01:49.62,Default,,0000,0000,0000,,fikirlerimizi paylaşmamızı sağlıyor. İşte bugün paylaşacağımız fikirler Dialogue: 0,0:01:49.62,0:01:55.33,Default,,0000,0000,0000,,bu yeteneğimizle, dil yeteneğimizle ilgili. Ancak farklı bir biçimde "hs" ve "vaak" sesleri çıkararak, Dialogue: 0,0:01:55.33,0:02:01.08,Default,,0000,0000,0000,,sizin, en sevdiğiniz realite şovunda olan bitenden, evrenin oluşuma ait olan teorilere kadar, Dialogue: 0,0:02:01.08,0:02:06.90,Default,,0000,0000,0000,,bir çok farklı konuda düşünmenizi sağlayabilirim. Dialogue: 0,0:02:06.90,0:02:13.76,Default,,0000,0000,0000,,İşte ben dilin mucizesi olarak bunu görüyorum; onun geniş ifade gücünü. Dialogue: 0,0:02:13.76,0:02:19.44,Default,,0000,0000,0000,,35 senedir dil konusu üzerine çalışıyor olmama rağmen beni hala merakla dolduran bir konu. Dialogue: 0,0:02:19.44,0:02:31.54,Default,,0000,0000,0000,,Ve işte, dil biliminin açıklamaya çalıştığı ana fenomen de bu. Dialogue: 0,0:02:31.54,0:02:35.41,Default,,0000,0000,0000,,Dilin, insan hayatının merkezinde olması şaşırtıcı değil. İncil'deki Babil Kulesi hikayesi, Dialogue: 0,0:02:35.41,0:02:39.76,Default,,0000,0000,0000,,insanların bilgilerini ve niyetlerini, dili kullanarak paylaştıklarını ve Dialogue: 0,0:02:39.76,0:02:46.21,Default,,0000,0000,0000,,bu sayede harika işler başardıklarını anlatmaktadır. Dil ayrıca Dialogue: 0,0:02:46.21,0:02:53.34,Default,,0000,0000,0000,,belirli bir kültüre özgü değildir; antropologlar tarafından incelenen her kültürde mevcuttur. Dialogue: 0,0:02:53.34,0:02:58.64,Default,,0000,0000,0000,,Dünyada bugün konuşulan 6.000 dil var. Dialogue: 0,0:02:58.64,0:03:05.32,Default,,0000,0000,0000,,Bu dillerin hepsi komplekstir; kimse kompleks dile sahip olmayan bir insan toplumu keşfetmemiştir. Dialogue: 0,0:03:05.32,0:03:10.57,Default,,0000,0000,0000,,İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı, Charles Darwin demiştir ki: " İnsanoğlunun doğasında konuşma iç gdüsü vardır; Dialogue: 0,0:03:10.57,0:03:16.62,Default,,0000,0000,0000,,bunu küçük çocukların agulamalarında görebilirsiniz, oysa hiçbir çocuğun içgüdüleri onu Dialogue: 0,0:03:16.62,0:03:21.02,Default,,0000,0000,0000,,yemek yapmaya, alkol mayalamaya ya da yazı yazmaya yöneltmez." Dialogue: 0,0:03:21.02,0:03:25.49,Default,,0000,0000,0000,,Dil, çetrefilli bir beceridir ve dil biliminin de karmaşık bir bilim dalı olması Dialogue: 0,0:03:25.49,0:03:30.49,Default,,0000,0000,0000,,şaşırtıcı değildir. Bu dal, dilin kendisinin incelenmesini içerir: Dialogue: 0,0:03:30.49,0:03:38.09,Default,,0000,0000,0000,,dilbilgisi, kelimelerin, kelime öbeklerinin ve cümlelerin sıralanması; fonoloji, yani seslerin incelenmesi, Dialogue: 0,0:03:38.09,0:03:45.13,Default,,0000,0000,0000,,anlambilim, yani anlamın incelenmesi ve edimbilgisi, yani dilin konuşma esnasında nasıl kullandığını, Dialogue: 0,0:03:45.13,0:03:49.18,Default,,0000,0000,0000,,inceler. Dil konusunu inceleyen bilim kişileri ayrıca Dialogue: 0,0:03:49.18,0:03:54.99,Default,,0000,0000,0000,,dilin gerçek zamanlı olarak nasıl işlendiğini, çocuklar tarafından nasıl algılandığını ve dil öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini Dialogue: 0,0:03:54.99,0:03:59.54,Default,,0000,0000,0000,,inceler; bu alana, psikolinguistik denir. Ayrıca bazıları da beyin tarafından dilin Dialogue: 0,0:03:59.54,0:04:02.22,Default,,0000,0000,0000,,nasıl işlendiğini inceler; bu alana da nörolinguistik denir. Dialogue: 0,0:04:02.22,0:04:11.59,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi başlamada önce, dilin, dille yakından ilişkisi olan üç diğer şeyle karşılaştırılmaması Dialogue: 0,0:04:11.59,0:04:18.25,Default,,0000,0000,0000,,çok önemlidir. Bunların ilki yazı dilidir. Tarih boyunca varolan tüm insan kültürlerinde bulunan, Dialogue: 0,0:04:18.25,0:04:23.52,Default,,0000,0000,0000,,konuşma dilinin aksine, yazı, insan tarihinin yalnızca Dialogue: 0,0:04:23.52,0:04:29.50,Default,,0000,0000,0000,,ufak bir kısmı boyunca var olmuştur; yazı 5000 sene önce icat edilmiştir. Dialogue: 0,0:04:29.50,0:04:35.47,Default,,0000,0000,0000,,Sayfadaki her bir işaretin bir sesli ya da sessiz harfi temsil ettiği alfabetik yazı, bir sefer mahsus olmak üzere, Dialogue: 0,0:04:35.47,0:04:40.22,Default,,0000,0000,0000,,yaklaşık 3.700 sene önce, Kenan Ülkesi'nde yaşayanlar tarafından icat edilmiştir. Dialogue: 0,0:04:40.22,0:04:47.80,Default,,0000,0000,0000,,Darwin'in de söylediği gibi, çocukların içgüdüsel olarak yazı yazma eğilimleri yoktur Dialogue: 0,0:04:47.80,0:04:51.85,Default,,0000,0000,0000,,ancak bunu eğilim okul sırasında inşa edilir. Dialogue: 0,0:04:51.85,0:04:58.06,Default,,0000,0000,0000,,Dille karıştırılmaması gereken bir diğer şey de, düzgün dilbilgisidir. Dilbilimciler, Dialogue: 0,0:04:58.06,0:05:05.14,Default,,0000,0000,0000,,betimlemeli dilbilgisiyle, yani insanların nasıl konuşması gerektiğini açıklayan kurallar ile, kuralcı dilbilgisini, yani Dialogue: 0,0:05:05.14,0:05:11.26,Default,,0000,0000,0000,,insanların dikkatlice düzyazı yazdıklarında uymaları gerekenleri tanımlayan kurallar, arasında bir fark yaratmışlardır. Dialogue: 0,0:05:11.26,0:05:15.69,Default,,0000,0000,0000,,Size dilbilimine ilişkin bir sır vermemi isterseniz, o da, bu iki grup kuralın, Dialogue: 0,0:05:15.69,0:05:22.24,Default,,0000,0000,0000,,aynı olmadığı ve dilin kuralcı dilbilgisi kurallarının, aslında çok da mantık üzerine kurulu olmadığıdır. Dialogue: 0,0:05:22.24,0:05:27.64,Default,,0000,0000,0000,,Mesela bu kurallardan en meşhuruna bakalım: mastarlıkları ikiye bölmeme kuralı. Dialogue: 0,0:05:27.64,0:05:31.54,Default,,0000,0000,0000,,Bu kurala göre, Kaptan Kirk, Enterprise gemisinin Dialogue: 0,0:05:31.54,0:05:36.93,Default,,0000,0000,0000,,görevinin " başka kimsenin gitmediği yere, gitmek cesurca" dediğinde, çok büyük bir dilbilgisi Dialogue: 0,0:05:36.93,0:05:41.99,Default,,0000,0000,0000,,hatası yapmış bulunmaktadır. Editörlere göre, onun aslen Dialogue: 0,0:05:41.99,0:05:48.80,Default,,0000,0000,0000,,"Başka kimsenin gitmediği yere, cesurca gitmek" demesi gerekmekteydi. Dialogue: 0,0:05:48.80,0:05:54.91,Default,,0000,0000,0000,,Ancak, bu İngilizce dilinin ritmiyle ve vurgusuyla çatışmaktadır. Aslında, bu kuralcı kural, Dialogue: 0,0:05:54.91,0:06:00.66,Default,,0000,0000,0000,,Latince'de, mastarın ayrılamaması kuralı temel alınarak yapılmıştır; Dialogue: 0,0:06:00.66,0:06:05.91,Default,,0000,0000,0000,,çünkü mastar orada, tek kelimedir: "Facare", yani "yapmak." Julius Sezar, istese de Dialogue: 0,0:06:05.91,0:06:12.94,Default,,0000,0000,0000,,mastarı ikiye ayıramazmış. Bu kural, İngilizce'ye tamamen taşınmış Dialogue: 0,0:06:12.94,0:06:17.26,Default,,0000,0000,0000,,ancak aslında taşınmaması gerekirmiş. Bir diğer kuralcı dilbilgisi kuralı da, Dialogue: 0,0:06:17.26,0:06:23.14,Default,,0000,0000,0000,,aynı cümle içinde iki negatifin kullanılmamasıdır. Mick Jagger'in " Hiçbir tatmin alamıyorum" dememesi gerekirmiş. Dialogue: 0,0:06:23.14,0:06:27.64,Default,,0000,0000,0000,,Bunun yerine, "Herhangi bir tatmin alamıyorum" demesi gerekirmiş. Dialogue: 0,0:06:27.64,0:06:34.68,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, bu kuralın genellikle mantığa uyduğu söylenir, ancak düşünürseniz " -mıyorum" ve "herhangi" kelimeleri de, Dialogue: 0,0:06:34.68,0:06:40.42,Default,,0000,0000,0000,," -mıyorum" ve "hiç" ikilisi gibi, aslında çifte negatif içermektedir. Dialogue: 0,0:06:40.42,0:06:44.60,Default,,0000,0000,0000,,Bizim " Herhangi bir tatmin alamıyorum"u, "Hiçbir tatmin alamıyorum"a tercih etmemizin tek sebebi, Dialogue: 0,0:06:44.60,0:06:50.14,Default,,0000,0000,0000,,17. yüzyılda Güney İngiltere'de konuşulan lehçenin, Dialogue: 0,0:06:50.14,0:06:53.73,Default,,0000,0000,0000,," -mıyorum" ve "herhangi" ikilisini, ikilisine tercih etmesi yüzündendir. Dialogue: 0,0:06:53.73,0:06:57.07,Default,,0000,0000,0000,,Eğer İngiltere'nin başkenti, ülkenin güneyinde değil de kuzeyinde Dialogue: 0,0:06:57.07,0:07:01.40,Default,,0000,0000,0000,,olsaydı, "-mıyorum" ve "hiçbir" doğru, Dialogue: 0,0:07:01.40,0:07:03.33,Default,,0000,0000,0000,," -mıyorum" ve "herhangi" ikilisine yanlış olacaktı. Dialogue: 0,0:07:03.33,0:07:08.41,Default,,0000,0000,0000,,Bir dilde, standart olarak seçilen ağzın herhangi bir özelliği yoktur. Dialogue: 0,0:07:08.41,0:07:14.89,Default,,0000,0000,0000,,Aslında, biz lehçe adı verilen farklı dil versiyonlarını karşılaştırırsak, Dialogue: 0,0:07:14.89,0:07:20.91,Default,,0000,0000,0000,,hepsinin farklı şekillerde kompleks olduğunu görürüz. Mesela, Afro-Amerikan konuşma dilini, yani Dialogue: 0,0:07:20.91,0:07:27.54,Default,,0000,0000,0000,,Siyani İngilizce'yi ya da Zenci sokak dilini ele alalım. Afro-Amerikan dilinde, Dialogue: 0,0:07:27.54,0:07:33.46,Default,,0000,0000,0000,," He be workin" [O var çalışma] dediğinizde, bu aslında Standart İngilizce'nin katledilmesi anlamına gelmez, Dialogue: 0,0:07:33.46,0:07:38.67,Default,,0000,0000,0000,,ama "He workin" [O çalışıyor] dan farklı bir anlam taşıyan, başka bir cümle kurulduğu anlamına gelir. Dialogue: 0,0:07:38.67,0:07:45.68,Default,,0000,0000,0000,,İlki, o insanın bir işe sahip olduğunu belirtir, Dialogue: 0,0:07:45.68,0:07:51.18,Default,,0000,0000,0000,,ikincisi ise, o kişinin, bizim şu anda bu konuşmayı yaptığımız esnada, çalışıyor olduğunu belirtir. Dialogue: 0,0:07:51.18,0:07:53.32,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, Afro-Amerikan dilinde yapılan ancak Standart İngilizce'de var olmayan Dialogue: 0,0:07:53.32,0:07:59.48,Default,,0000,0000,0000,,bu fark, farklı lehçelerin, standart dille aynı karmaşıklıkta ve aynı ölçüde kompleks Dialogue: 0,0:07:59.48,0:08:05.62,Default,,0000,0000,0000,,bir dizi kurala sahip olabileceğinin göstergesidir. Dialogue: 0,0:08:05.62,0:08:10.71,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi üçüncü bir şey de, dili, düşünce ile karıştırmamak gerektiğidir. Dialogue: 0,0:08:10.71,0:08:17.21,Default,,0000,0000,0000,,Bir çok insan, düşünürken dil kullandığını söyler ama, bilişsel Dialogue: 0,0:08:17.21,0:08:23.22,Default,,0000,0000,0000,,psikologlar, bir çok düşüncenin, cümle biçiminde gerçekleşmediğini Dialogue: 0,0:08:23.22,0:08:24.01,Default,,0000,0000,0000,,göstermiştir. Dialogue: 0,0:08:24.01,0:08:25.67,Default,,0000,0000,0000,,[(1.) Bebekler (ve diğer memeliler) konuşmadan iletişim kurarlar.] Dialogue: 0,0:08:25.67,0:08:31.98,Default,,0000,0000,0000,,Örneğin, bebeklerin konuşmadan önceki halleri ya da diğer Dialogue: 0,0:08:31.98,0:08:38.72,Default,,0000,0000,0000,,hayvanlar üzerinde yapılan bazı harika deneyler göstermiştir ki, bu varlıkların biliş düzeyleri üst seviyededir; Dialogue: 0,0:08:38.72,0:08:45.43,Default,,0000,0000,0000,,sebep sonuç ilişkisi kurabilir ve insanların amaçlarını ve niyetlerini okuyabilirler ve bütün bunları konuşma becerieri Dialogue: 0,0:08:45.43,0:08:48.28,Default,,0000,0000,0000,,olmadan yapabilmektedirler. [(2.) Bazı düşünce türleri dil olmadan da sürer-- görsel düşünme] Dialogue: 0,0:08:48.28,0:08:50.34,Default,,0000,0000,0000,,Biz ayrıca, dili kullanan varlıkların, yani yetişkin insanların Dialogue: 0,0:08:50.34,0:08:56.86,Default,,0000,0000,0000,,dilin dışındaki biçimlerle de düşünmeye devam ettiğini biliyoruz, Dialogue: 0,0:08:56.86,0:09:03.19,Default,,0000,0000,0000,,örneğin, görsel imgelemeyle. Eğer sizden yukarıda gördüğünüz üç boyutlu figürlere bakmanızı Dialogue: 0,0:09:03.19,0:09:09.11,Default,,0000,0000,0000,,ve onları aynı mı, farklı mı olduğunu söylemenizi istesem? İnsanlar, Dialogue: 0,0:09:09.11,0:09:15.19,Default,,0000,0000,0000,,bu problemi çözerken, küp dizilerini tarif etmek yerine, Dialogue: 0,0:09:15.19,0:09:21.63,Default,,0000,0000,0000,,görüntülerin birini alıp, diğerini de, ilkiyle aynı yöne çevirirler. İşte bu, dil harici düşünceye örnektir. Dialogue: 0,0:09:21.63,0:09:22.31,Default,,0000,0000,0000,,[(3.) Bizler, dili anlamak için üstü örtülü bilgi kullanırız ve sonra, olaylara özünü hatırlarız.] Dialogue: 0,0:09:22.31,0:09:25.31,Default,,0000,0000,0000,,İşte bu yüzden, dili anlasanız da, Dialogue: 0,0:09:25.31,0:09:31.16,Default,,0000,0000,0000,,sonra aklınızda kalan duyduğunuz dilin kendisi değildir. Dialogue: 0,0:09:31.16,0:09:37.77,Default,,0000,0000,0000,,Bilişsel psikolojinin önemli bulgularından biri de, sözel içerikleri uzun vadeli hafızaya atarken, Dialogue: 0,0:09:37.77,0:09:44.87,Default,,0000,0000,0000,,insanların kelimeleri birebir kopyalamak yerine, içeriğin özünü ya da anlamını saklıyor olmalarıdır. Dialogue: 0,0:09:44.87,0:09:48.50,Default,,0000,0000,0000,,Mesela, sizin son 10 dakika içinde söylediklerimin bir kısmını Dialogue: 0,0:09:48.50,0:09:53.94,Default,,0000,0000,0000,,hafızanıza aldığınızı varsayıyorum. Ama sanırım eğer Dialogue: 0,0:09:53.94,0:09:59.77,Default,,0000,0000,0000,,ağzımdan çıkan bir tek cümleyi bile aynen söylemenizi istesem, bunu yapamazsınız. Dialogue: 0,0:09:59.77,0:10:07.13,Default,,0000,0000,0000,,Hafızamıza kaydolan, cümlelerin aslından çok daha soyut bir şeydir. Dialogue: 0,0:10:07.13,0:10:11.79,Default,,0000,0000,0000,,İşte biz buna anlam, içerik ya da semantik diyoruz. Dialogue: 0,0:10:11.79,0:10:17.99,Default,,0000,0000,0000,,Aslında, bir cümleyi anlamaya çalıştığımızda, kelimelerin anlamı Dialogue: 0,0:10:17.99,0:10:25.15,Default,,0000,0000,0000,,aslında devasa bir buz dağının görünen kısmı gibidir. Anlam verme, dilin kendisine Dialogue: 0,0:10:25.15,0:10:30.18,Default,,0000,0000,0000,,anlam vermek için gerekli olan, hızlı, dile ait olmayan, bilinçaltı bir işlem gerektirir. Şimdi şampuan şişesinde, şiir gibi yazan bir Dialogue: 0,0:10:30.18,0:10:37.13,Default,,0000,0000,0000,,kaç kelimeyi okuyacağım. "Saçı ıslatın, köpürtün, durulayın, tekrarlayın." Dialogue: 0,0:10:37.13,0:10:39.82,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi dilin bu kadar küçük bir kısmını anlarken bile, Dialogue: 0,0:10:39.82,0:10:44.61,Default,,0000,0000,0000,,bazı şeyleri biliyor olmanız lazım: mesela işlemi ikinciye tekrar ettiğinizde, Dialogue: 0,0:10:44.61,0:10:49.07,Default,,0000,0000,0000,,saçınızı tekrar ıslatmanıza gerek yok, çünkü zaten ıslak. Ve işlem bittiğinde, Dialogue: 0,0:10:49.07,0:10:53.88,Default,,0000,0000,0000,,ve "tekrar edin" kelimesini gördüğünüzde, işlemi sonsuza dek tekrar etmenize gerek yok. Dialogue: 0,0:10:53.88,0:10:59.97,Default,,0000,0000,0000,,Burada, "tekrar edin" , "yalnızca bir kere tekrar edin" demek. Bu örtük bilgiyi yazanlar, Dialogue: 0,0:10:59.97,0:11:06.40,Default,,0000,0000,0000,,bu yazıyı anlamak için dil bilmek gerektiğini, ancak yazdıkları şeyin "dil" olmadığını, biliyorlardı. Dialogue: 0,0:11:06.40,0:11:07.86,Default,,0000,0000,0000,,[(4.) Eğer dil düşünce ise, o halde nereden geldi?) Dialogue: 0,0:11:07.86,0:11:10.71,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, eğer dil, düşünce ise, Dialogue: 0,0:11:10.71,0:11:15.32,Default,,0000,0000,0000,,ve dil, dil olmadan düşünemiyorsa, o halde "dil nereden gelmiştir?" Dialogue: 0,0:11:15.32,0:11:20.55,Default,,0000,0000,0000,,sorusu karşımıza çıkar.Sonuçta, İngilizce dili dünyaya gelen Dialogue: 0,0:11:20.55,0:11:26.60,Default,,0000,0000,0000,,bir Marslı komitesi tarafından icat edilip, bize bahşedilmemiştir. Dialogue: 0,0:11:26.60,0:11:33.32,Default,,0000,0000,0000,,Dil, aslında halkın yarattığı doğal bir olaydır. Yüzlerce, binlerce insanın Dialogue: 0,0:11:33.32,0:11:39.71,Default,,0000,0000,0000,,katkıda bulunabileceği, yeni kelime yapıları, jargon ve argo kelimeler ekleyebileceği bir ansiklopedi gibidir. Dialogue: 0,0:11:39.71,0:11:46.18,Default,,0000,0000,0000,,Ve işte bu eklemeler, insanlar fikirlerini ifade etmeye çalışırken yeni yollar aradıkça, dile eklenir ve Dialogue: 0,0:11:46.18,0:11:51.07,Default,,0000,0000,0000,,dil en başta böyle oluşur. Dialogue: 0,0:11:51.07,0:11:59.16,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, bu durum, dilin düşünceyi etkileyebileceğini inkar ettiğimiz anlamına gelmez. Dilbilimciler uzun süre boyunca, Dialogue: 0,0:11:59.16,0:12:05.67,Default,,0000,0000,0000,,dilbilimsel görecelik teorisine ya da bu teoriyi ortaya attıkları için, Sapir-Whorf teorisi olarak Dialogue: 0,0:12:05.67,0:12:09.54,Default,,0000,0000,0000,,bilinen teoriye ilgi duydular. Bu teoriye göre, dil, düşünceyi Dialogue: 0,0:12:09.54,0:12:15.43,Default,,0000,0000,0000,,etkileyebilir. Dilbilimsel görecelik teorisine ilişkin olarak tartışmalar sürmektedir, ancak Dialogue: 0,0:12:15.43,0:12:20.81,Default,,0000,0000,0000,,kimse dilin, düşünceyle aynı şey olduğuna veya Dialogue: 0,0:12:20.81,0:12:26.60,Default,,0000,0000,0000,,bizim zihnimizin sürekli cümleler kurarak çalıştığına inanmamaktadır. Dialogue: 0,0:12:26.60,0:12:32.61,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, dilin ne olmadığını bir kenara bırakırsak, dilin nasıl işlediği Dialogue: 0,0:12:32.61,0:12:39.28,Default,,0000,0000,0000,,konusunu ele alabiliriz. Özetle, dili üç ana başlık altına toplayabiliriz. Dialogue: 0,0:12:39.28,0:12:46.04,Default,,0000,0000,0000,,Öncelikle, zihinsel sözlük olarak adlandırdığımız uzun süreli hafızamızda bulunan Dialogue: 0,0:12:46.04,0:12:50.23,Default,,0000,0000,0000,,kelimeler var; yani cümlelerin temel yapı taşları. Dialogue: 0,0:12:50.23,0:12:57.48,Default,,0000,0000,0000,,Dil parçalarını, daha uzun soluklu karmaşık dil parçaları haline getirmemizi sağlayan kurallar, Dialogue: 0,0:12:57.48,0:13:05.22,Default,,0000,0000,0000,,tarifler ve algoritmalar var. Örneğin, bizim kelimeleri öbeklere ya da cümlelere çevirmemizi düzenleyen söz dizimi kuralları; Dialogue: 0,0:13:05.22,0:13:11.13,Default,,0000,0000,0000,,ön takıları ve son takıları kelimelere ekleyerek onları kompleks kelimelere Dialogue: 0,0:13:11.13,0:13:17.32,Default,,0000,0000,0000,,çevirmemizi düzenleyen biçim bilimi kuralları; Dialogue: 0,0:13:17.32,0:13:24.29,Default,,0000,0000,0000,,Sesli ve sessiz harfleri küçük kelimelere çevirmemizi düzenleyen, sesbilimi kuralları; Dialogue: 0,0:13:24.29,0:13:30.67,Default,,0000,0000,0000,,Ve işte bütün dile ilişkin bilginin, arayüzler aracılığıyla dünyayla bağ kurması Dialogue: 0,0:13:30.67,0:13:36.07,Default,,0000,0000,0000,,ve bize diğer insanların ürettiği dili anlamamıza yardım etmesi ve bizim diğer insanların da bizim ürettiğimiz Dialogue: 0,0:13:36.07,0:13:38.65,Default,,0000,0000,0000,,dili anlamalarına yardım etmesi gerekiyor. Bunlara dil arayüzü deniyor. Dialogue: 0,0:13:38.65,0:13:45.42,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi kelimelerle başlayalım. Kelimelere ait temel ilke, Dialogue: 0,0:13:45.42,0:13:51.84,Default,,0000,0000,0000,,İsviçreli dilbilimci, Ferdinand de Saussure, bundan 100 sene önce, Dialogue: 0,0:13:51.84,0:13:57.55,Default,,0000,0000,0000,,işaretin rastlantısallığına dikkati çektiğinde tanımlanmış oldu. Örneğin, " ördek" kelimesine kelimesine bakalım. Dialogue: 0,0:13:57.55,0:14:02.65,Default,,0000,0000,0000,,"Ördek" kelimesi ne bir ördeğe benziyor, ne de ördek gibi yürüyebiliyor ya da "vak"layabiliyor ama Dialogue: 0,0:14:02.65,0:14:07.24,Default,,0000,0000,0000,,işte bizim, hayatımızın bir kısmında kelimenin çıkardığı sesle, kelimenin anlamını ilişkilendirmemizi sağlayan o Dialogue: 0,0:14:07.24,0:14:14.61,Default,,0000,0000,0000,,kuvvet sayesinde, ben bu kelimeyi söyleyerek, sizin aklınıza bir ördek getirebilirim. Dialogue: 0,0:14:14.61,0:14:19.58,Default,,0000,0000,0000,,Demek ki, bu bilgi hafızada belirli bir formatta ve çok basitleştirilmiş olarak saklanıyor ve Dialogue: 0,0:14:19.58,0:14:24.46,Default,,0000,0000,0000,,zihinsel sözlüğümüze girişi işte böyle olabilir. Kelimenin kendisi için bir sembol var, Dialogue: 0,0:14:24.46,0:14:31.67,Default,,0000,0000,0000,,kelimenin okunuşuna ait bir tanımlama var ve bir de, anlamına ait Dialogue: 0,0:14:31.67,0:14:36.60,Default,,0000,0000,0000,,bir tanımlama var. Zihinsel sözlüğümüzün en hayranlık uyandıran özelliklerinden biri, Dialogue: 0,0:14:36.60,0:14:43.80,Default,,0000,0000,0000,,onun ne kadar büyük olduğudur. Mesela, sözlüğün her 20 sayfasında bir, en üst sol kelimeyi alındığı sözlük Dialogue: 0,0:14:43.80,0:14:49.49,Default,,0000,0000,0000,,örnekleme yöntemlerini kullanırsak, ve sonra bu kelimeleri insanlara çoktan seçmeli bir sınav içinde sorarsak, Dialogue: 0,0:14:49.49,0:14:55.07,Default,,0000,0000,0000,,işte doğru cevapları, sözlüğün büyüklüğüyle çarpabilir ve Dialogue: 0,0:14:55.07,0:15:00.44,Default,,0000,0000,0000,,lise mezunu bir insanın yaklaşık 60.000 kelimelik bir dağarcığı olduğunu bulabilirsiniz. Dialogue: 0,0:15:00.44,0:15:07.04,Default,,0000,0000,0000,,Bu da, bir insanın bir yaşından itibaren, her iki saatte bir yeni bir Dialogue: 0,0:15:07.04,0:15:12.68,Default,,0000,0000,0000,,kelime öğrenmiş olması demek. Sonra, bu kelimelerin, herhangi bir tarihte var olmuş bir telefon numarası kadar Dialogue: 0,0:15:12.68,0:15:19.10,Default,,0000,0000,0000,,rastantısal olduğunu düşündüğünüzde, insanların uzun süreli hafızalarının, kelimelerin anlamlarını ve seslerini Dialogue: 0,0:15:19.10,0:15:23.70,Default,,0000,0000,0000,,hafızaya alma kapasitesine şaşırırsınız. Dialogue: 0,0:15:23.70,0:15:32.29,Default,,0000,0000,0000,,Tabii, biz yalnızca tek başına kelimeleri, ağzımızdan öylesine çıkarmayız. Onları, sözcük grupları veya cümle olarak kullanırız. Dialogue: 0,0:15:32.29,0:15:38.51,Default,,0000,0000,0000,,Bu da, bizi dilin ikinci ana bileşenine getiriyor, yani dilbilgisine. Dialogue: 0,0:15:38.51,0:15:45.55,Default,,0000,0000,0000,,Dilbilgisinin modern etüdü, meşhur bilim adamı, Noam Chomsky'nin katkılarından bağımsız olarak incelenemez. Dialogue: 0,0:15:45.55,0:15:51.69,Default,,0000,0000,0000,,Kendisi, son 60 senedir dilbiliminin amaçlarını belirlemiş durumdadır. Dialogue: 0,0:15:51.69,0:15:57.31,Default,,0000,0000,0000,,Chomsky, her şeyden önce, bizim ilk dili anlamaya çalışırken, açıklamamız gereken ilk bulmacanın, Dialogue: 0,0:15:57.31,0:16:03.41,Default,,0000,0000,0000,,yaratıcılığın, da doğrusu dilbilimcilerin genellikle 'üretkenlik' olarak adlandırdığı şey olduğunu söylemiştir. Dialogue: 0,0:16:03.41,0:16:09.37,Default,,0000,0000,0000,,Yani, yeni cümleleri üretmek ve anlamak. Dialogue: 0,0:16:09.37,0:16:15.62,Default,,0000,0000,0000,,Klişe bir kaç formül haricinde, ürettiğiniz ya da anladığınız her cümle, Dialogue: 0,0:16:15.62,0:16:23.00,Default,,0000,0000,0000,,belki de hayatınızda ilk defa karşınıza çıkan ya da türlerin tarihinde ilk defa oluşturulmuş bir kombinasyondan oluşmaktadır. Dialogue: 0,0:16:23.00,0:16:28.66,Default,,0000,0000,0000,,Bizim, insanların bunu nasıl becerdiklerini açıklamamız gerekmektedir. Dialogue: 0,0:16:28.66,0:16:35.38,Default,,0000,0000,0000,,Bu durumu bizim, bir dili öğrendiğimizde, uzunca bir cümle listesini ezberlemek yerine, Dialogue: 0,0:16:35.38,0:16:43.33,Default,,0000,0000,0000,,bileşenleri yeni gruplara oluşturmak için kullanılan dilbilgisini, ya da algoritmayı ya da tarifi içselleştirdiğimiz, anlamına gelir. Dialogue: 0,0:16:43.33,0:16:49.38,Default,,0000,0000,0000,,İşte bu yüzden, Chomsky, bu yüzden dilbiliminin Dialogue: 0,0:16:49.38,0:16:56.14,Default,,0000,0000,0000,,psikolojiye ait bir dal olduğunu ve insan beynine açılan bir pencere olduğunu, söylemiştir. Dialogue: 0,0:16:56.14,0:17:01.94,Default,,0000,0000,0000,,Bir ikincisi de, dillerin, kelimelerin anlamından bağımsız bir söz dizimi bulunmaktadır. Dialogue: 0,0:17:01.94,0:17:07.33,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, benim bildiğim kadarıyla bir dilbilimci tarafından söylenen ve 'Bartlett'in Meşhur Alıntılar Kitabı' nda yer aldığını bildiğim Dialogue: 0,0:17:07.33,0:17:12.65,Default,,0000,0000,0000,,tek alıntı, 1956 yılında, Chomsky tarafından söylemştir: Dialogue: 0,0:17:12.65,0:17:19.85,Default,,0000,0000,0000,," Renksiz, yeşil fikirler kızgınca uyumaktadır." Bu cümle ne anlama gelmektedir? Dialogue: 0,0:17:19.85,0:17:25.41,Default,,0000,0000,0000,,İşte, kanıtlamaya çalışılan şey, cümlenin neredeyse anlamsız olduğudur. Ancak, İngilizce konuşan herhangi biri, Dialogue: 0,0:17:25.41,0:17:31.49,Default,,0000,0000,0000,,bu cümlenin İngilizce diline ait söz dizilimine uygun olarak hazırlandığını, fark edecektir. Mesela bu cümleyi, Dialogue: 0,0:17:31.49,0:17:38.27,Default,,0000,0000,0000,," kızgınca uyku fikirler rüya renksiz" olarak yazsak, yine anlamsız olur ve karşımıza bir Dialogue: 0,0:17:38.27,0:17:43.50,Default,,0000,0000,0000,,laf salatası çıkar. Üçüncüsü, söz diziminin Dialogue: 0,0:17:43.50,0:17:50.57,Default,,0000,0000,0000,,psikolojideki uyarıcı tepkisinde olduğu gibi, kelime çağrışımlarından bir araya gelmemiş olmasıdır. Dialogue: 0,0:17:50.57,0:17:56.04,Default,,0000,0000,0000,,Yani, bir kelime üretildiğinde, biz o kelimeyi bir uyarıcı olarak görüp, bir sonraki kelimeyi üretmek için kullanmayız. Dialogue: 0,0:17:56.04,0:18:01.51,Default,,0000,0000,0000,,Yine, "renksiz yeşil fikirler uyurlar kızgınca" cümlesini, bu noktayı Dialogue: 0,0:18:01.51,0:18:07.56,Default,,0000,0000,0000,,açıklamak için kullanabiliriz. Çünkü bu kelimelerin ardarda Dialogue: 0,0:18:07.56,0:18:13.95,Default,,0000,0000,0000,,sıralanma olasılığını incelerseniz, "renksiz" ve "yeşil" kelimelerin Dialogue: 0,0:18:13.95,0:18:21.21,Default,,0000,0000,0000,,bir arada kullanıldığını pek görrmeyiz. Muhtemelen hatta hiç görmemişizdir. Sonra, "yeşil" ve "fikir" kelimeleri de Dialogue: 0,0:18:21.21,0:18:27.55,Default,,0000,0000,0000,,yan yana görmeye alıştığımız kelimeler değil. Aynı şekilde, "uyurlar" ve "kızgınca" da. Dialogue: 0,0:18:27.55,0:18:33.59,Default,,0000,0000,0000,,Bu kelimelerin ardarda yer alma ihtimalleri sıfıra yakın, ancak buna rağmen, cümle kulağa düzgünce Dialogue: 0,0:18:33.59,0:18:39.33,Default,,0000,0000,0000,,oluşturulmuş bir İngilizce cümle olarak geliyor. Bir de, dil genellikle, uzun vadeli bağlardan oluşur. Dialogue: 0,0:18:39.33,0:18:45.37,Default,,0000,0000,0000,,Bir cümlenin belirli bir pozisyonda yer alması, cümlenin ilerleyen yerlerinde, hangi diğer kelimeleri kullanacağımızı Dialogue: 0,0:18:45.37,0:18:50.53,Default,,0000,0000,0000,,belirler. Mesela biz cümleye "Ne..." diye başlarsak, cümlenin Dialogue: 0,0:18:50.53,0:18:55.53,Default,,0000,0000,0000,,ilereyen kısımlarında, " ne de" dememiz gerekir. Eğer cümleye "eğer" ile başlarsak, Dialogue: 0,0:18:55.53,0:18:59.84,Default,,0000,0000,0000,,cümlenin ilerleyen kısımlarında, " o zaman" kelimelerini bekleriz. Babasına, "Babacığım, neden Dialogue: 0,0:18:59.84,0:19:04.95,Default,,0000,0000,0000,,bana okunmasını sevmediğim kitabı getirdin buraya?" Dialogue: 0,0:19:04.95,0:19:12.41,Default,,0000,0000,0000,,İşte bu cümlede, birbirine bağlı kısımlar, anlaşılmayı güçleştirmektedir. Dialogue: 0,0:19:12.41,0:19:15.75,Default,,0000,0000,0000,,Gerçekten de, düz yazıya ilişkin dil bilimi uygulamalarından biri de, Dialogue: 0,0:19:15.75,0:19:24.56,Default,,0000,0000,0000,,düz yazıda, birbirine bağlı çok kısım olursa, Dialogue: 0,0:19:24.56,0:19:30.47,Default,,0000,0000,0000,,cümlenin anlaşılmasının zor olacağına ve insanların kısa süreli Dialogue: 0,0:19:30.47,0:19:35.70,Default,,0000,0000,0000,,hafızalarını yoracağına, ilişkindir. Dialogue: 0,0:19:35.70,0:19:40.99,Default,,0000,0000,0000,,Kelimeleri çağrışımlarına göre gruplandırmak yerine, cümleler, Dialogue: 0,0:19:40.99,0:19:46.15,Default,,0000,0000,0000,,aslında ters bir ağaca benzeyen bir hiyerarşik yapıdadırlar. Şimdi, İngilizce dilinden Dialogue: 0,0:19:46.15,0:19:50.91,Default,,0000,0000,0000,,size bir örnek vereyim. İngilizce'nin en temel kurallarından biri, cümlenin Dialogue: 0,0:19:50.91,0:19:57.01,Default,,0000,0000,0000,,isim tamlamasından, yani özneden ve eylem öbeğinden oluşuyor olmasıdır, yani yüklemden. Dialogue: 0,0:19:57.01,0:20:03.65,Default,,0000,0000,0000,,İkinci kural, bu eylem öbeğini genişletir. Eylem öbeği, isim Dialogue: 0,0:20:03.65,0:20:09.96,Default,,0000,0000,0000,,tamlamasından, yani özneden ve onu takip eden cümleden, yani tümleçten oluşur. Örneğin, " Ben ona, söyledim ki, Dialogue: 0,0:20:09.96,0:20:11.50,Default,,0000,0000,0000,,dışarı hava güneşli." Dialogue: 0,0:20:11.50,0:20:25.58,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi gelelim dilbilimcilerin neden dilin, öbek yapısı kurallarından oluşuyor olması konusunda neden ısrarcı olduklarına. Dialogue: 0,0:20:25.58,0:20:27.12,Default,,0000,0000,0000,,(1) Kurallar, ucu açık yaratıcılığa izin verir. Dialogue: 0,0:20:27.12,0:20:31.76,Default,,0000,0000,0000,,Bu, bizim açıklamaya çalıştığımız ana fenomenin açıklanmasına yardım eder, Dialogue: 0,0:20:31.76,0:20:35.14,Default,,0000,0000,0000,,yani dilin ucu açık şekilde yaratılıyor olmasına. Dialogue: 0,0:20:35.14,0:20:36.18,Default,,0000,0000,0000,,(2.) Kurallar, anlamı bilinmeyen şeylerin ifade edilmesini sağlar. Dialogue: 0,0:20:36.18,0:20:41.91,Default,,0000,0000,0000,,Bizim, anlamını bilmediğimiz şeylerin ifade edilmesini sağlar. Gazetecilikte bir klişe vardır, Dialogue: 0,0:20:41.91,0:20:46.84,Default,,0000,0000,0000,,bir köpek bir adamı ısırdığında, bu haber niteliğinde değildir ama bir adam köpeği ısırırsa, işte bundan haber olur. Dialogue: 0,0:20:46.84,0:20:54.51,Default,,0000,0000,0000,,Dilbilgisinin güzelliği, tanıdık kelimeleri farklı kombinasyonlarda kullanarak, haberleri ifade etmemizi sağlar. Dialogue: 0,0:20:54.51,0:21:02.35,Default,,0000,0000,0000,,Ayrıca, öbek yapısının işleyişi, onlar çok sayıda Dialogue: 0,0:21:02.35,0:21:05.08,Default,,0000,0000,0000,,kombinasyon üretirler. Dialogue: 0,0:21:05.08,0:21:05.82,Default,,0000,0000,0000,,(3.) Kurallar, bizim büyük sayıda kombinasyon üretmemize izin verir. Dialogue: 0,0:21:05.82,0:21:09.81,Default,,0000,0000,0000,,Ayrıca, dilbilgisinin kombinasyon üretme gücü sayesinde ifade edebileceğimiz düşüncelerimiz Dialogue: 0,0:21:09.81,0:21:15.25,Default,,0000,0000,0000,,yalnızca çok büyük olmazla kalmaz, teknik olarak, sonsuzdu da. Dialogue: 0,0:21:15.25,0:21:20.02,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, kimse sonsuza dek yaşayamadığından, Dialogue: 0,0:21:20.02,0:21:24.59,Default,,0000,0000,0000,,bir insanın sonsuz sayıdaki cümleyi anlama ihtimali yoktur ancak, Dialogue: 0,0:21:24.59,0:21:30.80,Default,,0000,0000,0000,,aynı şeyi bir matematikçinin, aritmetik kurallarını anlayan birinin, Dialogue: 0,0:21:30.80,0:21:35.49,Default,,0000,0000,0000,,rakamların sonsuz olduğunu bildiğini, söylemesine, benzetebiliriz. Tabii, eğer biri en uzun rakamı bulduğunu Dialogue: 0,0:21:35.49,0:21:40.42,Default,,0000,0000,0000,,iddia ederse, siz o rakama bir ekleyerek, daha büyüğünü elde edebilirsiniz. Dialogue: 0,0:21:40.42,0:21:45.14,Default,,0000,0000,0000,,İşte, dilde de aynı şey geçerli. Dialogue: 0,0:21:45.14,0:21:50.27,Default,,0000,0000,0000,,Şu şekilde göstereyim. Aslına bakarsanız, dünyanın Dialogue: 0,0:21:50.27,0:21:53.03,Default,,0000,0000,0000,,en uzun cümlesini yarattığını iddia eden biri oldu. Dialogue: 0,0:21:53.03,0:21:57.16,Default,,0000,0000,0000,,Bu iddiayı kim yapabilir? Kim olacak? Tabii ki Guinness Rekorlar Kitabı. Bunu, araştırabilirsiniz. Dialogue: 0,0:21:57.16,0:22:03.34,Default,,0000,0000,0000,,Kitapta, dünyanın en uzun cümlesi var. Bu cümle 1300 kelimeden Dialogue: 0,0:22:03.34,0:22:08.06,Default,,0000,0000,0000,,oluşuyor. William Faulkner'ın yazdığı bir romandan alınmış. Şimdi Dialogue: 0,0:22:08.06,0:22:11.56,Default,,0000,0000,0000,,size bütün cümleyi okumayacağım ama başlangıcını söyleyeceğim. Dialogue: 0,0:22:11.56,0:22:16.93,Default,,0000,0000,0000,," İkisi de, çok büyük heyecan gösterirmiş gibi yapmalarına rağmen, sıkılıyorlardı..." ve işte bu cümle Dialogue: 0,0:22:16.93,0:22:20.23,Default,,0000,0000,0000,,böyle devam ediyor. Ancak ben size, bu cümlenin Dialogue: 0,0:22:20.23,0:22:25.14,Default,,0000,0000,0000,,dünyanın en uzun cümlesi olmadığını söyleyeceğim. Ben de Guiness'e şu cümleyi vererek, rekor kırmak ve Dialogue: 0,0:22:25.14,0:22:30.46,Default,,0000,0000,0000,,adımı ölümsüzleştirmek istedim : "Faulkner demiştir ki, 'İkisi de, çok büyük heyecan gösterirmiş gibi yapmalarına rağmen, sıkılıyorlardı..' Dialogue: 0,0:22:30.46,0:22:36.32,Default,,0000,0000,0000,,Ancak benim bunu yapmam bana ölümsüzlük kazandırmaz, yalnızca Dialogue: 0,0:22:36.32,0:22:42.66,Default,,0000,0000,0000,,15 dakikalık bir şöhret kazandırır. Çünkü siz biliyorsunuz ki, Dialogue: 0,0:22:42.66,0:22:47.85,Default,,0000,0000,0000,,siz de rekoru kırmak için şöyle bir cümle yazabilirsiniz: " Guinness Dialogue: 0,0:22:47.85,0:22:53.79,Default,,0000,0000,0000,,Faulkner'ın aşağıdaki cümleyi yazdığını belirtmiştir" ya da " Pinker, Guiness'in aşağıdaki cümleyi yazdığını belirttiğini söylemiştir" ya da Dialogue: 0,0:22:53.79,0:23:08.87,Default,,0000,0000,0000,," Pinker'ın Guinness'in aşağıdaki cümleyi yazdığını belirtmiş olması kimin umrundadır." gibi. Dialogue: 0,0:23:08.87,0:23:14.15,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, televizyon rehberinde yer almış olan, şu kafa karıştırıcı cümleye bir bakın: Dialogue: 0,0:23:14.15,0:23:18.90,Default,,0000,0000,0000,," Bu akşamki programda, Conan Dr. Ruth'la seksi tartışacak." Dialogue: 0,0:23:18.90,0:23:24.19,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi bu cümleyi masumca okuduğumuzda, "tartışma" fiili, iki şeyi etkiliyor, Dialogue: 0,0:23:24.19,0:23:29.87,Default,,0000,0000,0000,,birincisi, tartışılan konu, yani "seks" diğeri de tartışılan kişi, Dialogue: 0,0:23:29.87,0:23:35.50,Default,,0000,0000,0000,,o da "Dr Ruth". Ancak eğer siz, cümleyi farklı bir şekilde yapılandırırsanız, Dialogue: 0,0:23:35.50,0:23:40.38,Default,,0000,0000,0000,,ve " Dr. Ruth'la seks"i, cümlenin konusu haline getirrseniz ve Dialogue: 0,0:23:40.38,0:23:46.70,Default,,0000,0000,0000,,tartışılan şeyin bu olduğunu söylerseniz, cümle daha yaramaz bir hal alır. Dialogue: 0,0:23:46.70,0:23:51.09,Default,,0000,0000,0000,,Öbek yapısı, bizim bir çok cümle üretmemizin yanı sıra, Dialogue: 0,0:23:51.09,0:23:57.32,Default,,0000,0000,0000,,cümlelerin ne anlama geldiğini anlamız için de gereklidir. Bir öbekteki dalların geometrisi, Dialogue: 0,0:23:57.32,0:24:02.74,Default,,0000,0000,0000,,kimin, kime ne yaptığını anlamamız için şarttır. Dialogue: 0,0:24:02.74,0:24:07.61,Default,,0000,0000,0000,,Chomsky'nin dil bilimine yaptığı önemli katkılardan bir diğeri de, Dialogue: 0,0:24:07.61,0:24:17.82,Default,,0000,0000,0000,,çocukların dili nasıl öğrendiklerine yoğunlaşmasıdır. Çocuklar cümleleri ezberlemezler çünkü dilin bilinmesi demek, Dialogue: 0,0:24:17.82,0:24:23.23,Default,,0000,0000,0000,,bir çok cümlenin ezberlenmiş olması demek değildir. Çocukların küçükken, anne babalarının Dialogue: 0,0:24:23.23,0:24:30.57,Default,,0000,0000,0000,,ağzından çıkanlar arasından bazı kuralları ayırt etmeleri ya da Dialogue: 0,0:24:30.57,0:24:36.22,Default,,0000,0000,0000,,özümsemeleri gerekmektedir. Ve kuralları kullanarak, kombinasyonlar Dialogue: 0,0:24:36.22,0:24:43.34,Default,,0000,0000,0000,,oluşturma becerisi, çocuklar konuşmaya başladıktan itibaren kendini gösterir. Dialogue: 0,0:24:43.34,0:24:47.62,Default,,0000,0000,0000,,Çocuklar ebeveynlerinden daha önce duymadıkları cümleler yaratırlar. Dialogue: 0,0:24:47.62,0:24:52.64,Default,,0000,0000,0000,,Genellikle 18 aylık ya da daha büyük çocukların içinde bulunduğu iki-kelime aşamasında, Dialogue: 0,0:24:52.64,0:24:58.79,Default,,0000,0000,0000,,çocuklar cümle olarak sayılabilecek ve yalnızca iki kelimeden oluşan, mümkün olan en kısa cümleleri üretirler. Dialogue: 0,0:24:58.79,0:25:02.86,Default,,0000,0000,0000,,Ancak bu aşamada bile, bu cümleleri oluştururken, akıllarındaki kuralları kullandıkları açıktır. Dialogue: 0,0:25:02.86,0:25:09.95,Default,,0000,0000,0000,,Örneğin, bir çocuk " çok dışarı" diyebilir ve bu cümleyle, " onları dışarı çıkaralım" ya da Dialogue: 0,0:25:09.95,0:25:14.80,Default,,0000,0000,0000,," onlar dışarıda kalsınlar" diyor olabilir. Yetişkinler, " çok dışarı" diye bir cümle kurmazlar. Dialogue: 0,0:25:14.80,0:25:20.97,Default,,0000,0000,0000,,Yani bu cümle, çocuğun ezberden söylediği bir cümle değildir ve Dialogue: 0,0:25:20.97,0:25:25.92,Default,,0000,0000,0000,,çocukların, yeni kombinasyonlar oluşturmak için bu kuralları kullandıklarını gösterir. Dialogue: 0,0:25:25.92,0:25:32.93,Default,,0000,0000,0000,,Bir diğer örnek de, bir çocuğun parmaklarını reçele bulayıp, annesine " yapışkan oldu" demesidir. Dialogue: 0,0:25:32.93,0:25:39.70,Default,,0000,0000,0000,,Yine bu cümle, ebeveynden öğrenilerek kopyalanmış bir cümle değildir Dialogue: 0,0:25:39.70,0:25:43.47,Default,,0000,0000,0000,,ve çocuğun yeni kombinasyonlar ürettiğinin göstergesidir. Dialogue: 0,0:25:43.47,0:25:50.98,Default,,0000,0000,0000,,Geçmiş zaman kuralı: Çocukların, konuşmaya başladıklarından itibaren, dilbilgisi kurallarını Dialogue: 0,0:25:50.98,0:25:57.31,Default,,0000,0000,0000,,bilinçaltlarında özümsediklerini göstermenin kolay bir yolu, Dialogue: 0,0:25:57.31,0:26:00.75,Default,,0000,0000,0000,,geçmiş zaman kullanmaktır. Örneğin İngilizce konuşan çocuklar uzun bir süre, şöyle hatalar yaparlar:" Dialogue: 0,0:26:00.75,0:26:05.94,Default,,0000,0000,0000,,"We holded the baby rabbits" ["held" yerine] ya da "He teared the paper Dialogue: 0,0:26:05.94,0:26:11.63,Default,,0000,0000,0000,,and then he sticked it" ["tore" ve "stuck" yerine]. Bu örneklerde, Dialogue: 0,0:26:11.63,0:26:16.95,Default,,0000,0000,0000,,çocuklar, "hold", "stick" ve "tear" gibi kuraldışı fiillere, İngilizce'de geçmiş zaman yaparken kullanılan "ed" takısı getirmişlerdir. Dialogue: 0,0:26:16.95,0:26:21.18,Default,,0000,0000,0000,,Ve bunu göstermek çok kolaydır. Wug Testi adlı bir laboratuvar testiyle, Dialogue: 0,0:26:21.18,0:26:28.10,Default,,0000,0000,0000,,çocukların kuralları nasıl da üretken bir şekilde uyguladıklarını sergilemek mümkündür. Başta çocuklar laboratuvara getirilir. Dialogue: 0,0:26:28.10,0:26:33.79,Default,,0000,0000,0000,,Sonra, onlara küçük bir kuş resmi gösterilir ve " Bu, wug" denir. Dialogue: 0,0:26:33.79,0:26:37.27,Default,,0000,0000,0000,,Sonra onlara bir resim daha gösterilir ve "Şimdiyse, onlardan iki tane var" denir. İki kuş resmi olduğunda, Dialogue: 0,0:26:37.27,0:26:42.45,Default,,0000,0000,0000,,çocuklar hemen "wuglar" derler. Çocuklar bu biçimi ezberlemiş olamazlar Dialogue: 0,0:26:42.45,0:26:47.70,Default,,0000,0000,0000,,çünkü bu kelime deney için yaratılmıştır. Gördüğümüz şey, onların Dialogue: 0,0:26:47.70,0:26:53.33,Default,,0000,0000,0000,,çoğul kuralını iyi biliyorlar olmalarıdır. Dialogue: 0,0:26:53.33,0:26:58.32,Default,,0000,0000,0000,,Chomsky, çocukların dil öğrenme sorununu, Dialogue: 0,0:26:58.32,0:27:04.56,Default,,0000,0000,0000,,doğuştan, evrensel bir dilbilgisi biçiminde kendini gösteren bir dil tasarımına sahip olarak çözdüklerini söyler. Dialogue: 0,0:27:04.56,0:27:09.99,Default,,0000,0000,0000,,Herhangi bir dilin kurallarının ne olabileceğine ilişkin Dialogue: 0,0:27:09.99,0:27:14.66,Default,,0000,0000,0000,,bir veri sayfası. Dialogue: 0,0:27:14.66,0:27:19.45,Default,,0000,0000,0000,,Çocukların evrensel bir dilbilgisiyle doğduklarına ilişkin kanıt nedir? Dialogue: 0,0:27:19.45,0:27:25.11,Default,,0000,0000,0000,,Chomsky, şaşırtıcı olarak, bu savını yaparken laboratuvarda ya da kendi evinde çocukları incelememiştir, Dialogue: 0,0:27:25.11,0:27:30.08,Default,,0000,0000,0000,,savını, daha soyut bir argüman olan " Girdi fakirliği" argümanına dayandırmıştır. Dialogue: 0,0:27:30.08,0:27:37.02,Default,,0000,0000,0000,,Yani, bir çocuğun kulağına giren şeylerle, yetişkin olduklarında sahip oldukları becerilere bakarsanız, Dialogue: 0,0:27:37.02,0:27:43.50,Default,,0000,0000,0000,,bu ikisi arasındaki büyük fark, çocuğun dil becerilerine ait Dialogue: 0,0:27:43.50,0:27:48.49,Default,,0000,0000,0000,,bir çok bilgi sahip olmasıyla açıklanabilir. Dialogue: 0,0:27:48.49,0:27:51.57,Default,,0000,0000,0000,,Bu argüman şu şekilde gösterilebilir. Bir çocuk, Dialogue: 0,0:27:51.57,0:27:56.47,Default,,0000,0000,0000,,İngilizce öğrenirken, en başta öğrendiklerinden biri, soru sormaktır. Dialogue: 0,0:27:56.47,0:28:03.03,Default,,0000,0000,0000,,Çocuklar, ebeveynlerinin konuşmalarından, soru cümlesi yaratmaya ilişkin kuralın ne olduğunu öğrenir. Dialogue: 0,0:28:03.03,0:28:08.65,Default,,0000,0000,0000,,Mesela İngilizce'deki "The man is here" cümlesinin soru hali, "Is the man here?" dır. Dialogue: 0,0:28:08.65,0:28:13.72,Default,,0000,0000,0000,,Mantıklı olarak düşündüğümüzde, bu tür bir veri, iki ayrı kuralın Dialogue: 0,0:28:13.72,0:28:19.14,Default,,0000,0000,0000,,varlığını gösteriyor olabilir. İlk kural, Dialogue: 0,0:28:19.14,0:28:25.19,Default,,0000,0000,0000,,kelime sırası kuralıdır. Bu kurala göre, cümledeki ilk "is" bulunur ve Dialogue: 0,0:28:25.19,0:28:30.07,Default,,0000,0000,0000,,cümlenin başına taşınır. Yani "The man is here", " Is the man here?" a çevrilir. Dialogue: 0,0:28:30.07,0:28:35.95,Default,,0000,0000,0000,,Diğer daha karmaşık kural, yani yapıya dayalı kural ise, cümlenin öbek yapısı ağacının Dialogue: 0,0:28:35.95,0:28:41.46,Default,,0000,0000,0000,,geometrisine bakar. Bu durumda, özneyi oluşturan isim tamlamasından Dialogue: 0,0:28:41.46,0:28:46.52,Default,,0000,0000,0000,,sonraki "is" bulunur ve cümlenin başına taşınır. Dialogue: 0,0:28:46.52,0:28:47.66,Default,,0000,0000,0000,,Bunu bir diyagramla gösterecek olursak, bu kurala göre aradığınız "is", Dialogue: 0,0:28:47.66,0:28:48.73,Default,,0000,0000,0000,,özneyi oluşturan isim tamlamasından sonraki "is" dir ve işte o "is" Dialogue: 0,0:28:48.73,0:28:51.01,Default,,0000,0000,0000,,cümlenin başına taşınır. Peki basit kelime-kelime kuralıyla, Dialogue: 0,0:28:51.01,0:28:56.40,Default,,0000,0000,0000,,karmaşık, yapıya dayalı kural arasındaki fark nedir? Bu fark, Dialogue: 0,0:28:56.40,0:29:01.54,Default,,0000,0000,0000,,daha kompleks bir cümle oluşturduğumuzda daha belirgin olur. Dialogue: 0,0:29:01.54,0:29:27.13,Default,,0000,0000,0000,,Örneğin " The man who is tall in the room" cümlesinde. Peki çocuk bunu nasıl öğrenir? Dialogue: 0,0:29:27.13,0:29:33.18,Default,,0000,0000,0000,,Bizler, nasıl oldu da, basit kelime-kelime kuralı yerine, Dialogue: 0,0:29:33.18,0:29:36.80,Default,,0000,0000,0000,,doğru olan yapıya dayalı kuralı öğrendik? Dialogue: 0,0:29:36.80,0:29:41.63,Default,,0000,0000,0000,,Chomsky'ye göre, şu tür bir cümle duyduğumuz çok nadirdir: Dialogue: 0,0:29:41.63,0:29:47.03,Default,,0000,0000,0000,,"Is the man who is tall in the room?" Dialogue: 0,0:29:47.03,0:29:54.45,Default,,0000,0000,0000,,Yani aldığınız veriler, size mantıken, kelime kelime kuralının yanlış olduğunu ve Dialogue: 0,0:29:54.45,0:29:59.81,Default,,0000,0000,0000,,yapıya dayalı kuralın doğru olduğunu, göstermektedir. Dialogue: 0,0:29:59.81,0:30:05.82,Default,,0000,0000,0000,,Bizler büyüdüğümüzde, farkında olmadan yapıya dayalı kuralını, kelime kelime kuralını tercih eden yetişkinler haline geliyoruz. Dialogue: 0,0:30:05.82,0:30:12.80,Default,,0000,0000,0000,,Ayrıca çocuklar kompleks sorular oluşturmaya başladıkları andan itibaren, Dialogue: 0,0:30:12.80,0:30:19.43,Default,,0000,0000,0000,,"Is the man who tall is in the room" [Uzun boyludur adam odada mı?] gibi hatalar yapmazlar. Dialogue: 0,0:30:19.43,0:30:26.50,Default,,0000,0000,0000,,Ve işte, Chomsky'ye göre, "bunlar, yapıya dayalı kuralların, çocukların doğuştan sahip oldukları Dialogue: 0,0:30:26.50,0:30:32.31,Default,,0000,0000,0000,,evrensel dilbilgisinin bir parçası olduğunun göstergesidir." Dialogue: 0,0:30:32.31,0:30:40.65,Default,,0000,0000,0000,,Chomsky her ne kadar dilbiliminde çok yönlendirici olmuş olsa da, Dialogue: 0,0:30:40.65,0:30:45.11,Default,,0000,0000,0000,,bu diğer tüm dilbilimcilerin onunla aynı fikirde olduğu anlamına gelmemektedir. Ve yıllar içinde, onun fikirlerine eleştiriler Dialogue: 0,0:30:45.11,0:30:50.80,Default,,0000,0000,0000,,üremiştir. Birincisi, Chomsky'nin, bahsettiği evrensel dilbilgisi ilkelerinin dile özgü ilkeler Dialogue: 0,0:30:50.80,0:30:58.18,Default,,0000,0000,0000,,olduğunu göstermediği ve benzer ilkelerin insan zihninin normal işleyişinin Dialogue: 0,0:30:58.18,0:31:05.97,Default,,0000,0000,0000,,bir parçası olduğunu ve dilin yanı sıra, Dialogue: 0,0:31:05.97,0:31:11.61,Default,,0000,0000,0000,,görme, hareket kontrolü ve hafıza gibi diğer becerileri de yönettiğini , söylemişlerdir. Yani, bu eleştiriye göre, Dialogue: 0,0:31:11.61,0:31:15.01,Default,,0000,0000,0000,,evrensel dilbilgisinin, yalnızca dile özgü bir özellik olup olmadığını bilmiyoruz. Dialogue: 0,0:31:15.01,0:31:20.06,Default,,0000,0000,0000,,ikincisi, Chomsky ve onunla birlikte çalışan dilbilimciler dünya dillerinin tüm 6.000'ini de inceleyip, Dialogue: 0,0:31:20.06,0:31:27.72,Default,,0000,0000,0000,,ve evrensel dilbilgisi ilkesinin tüm 6.000'inde de gözlemlendiğini bulmuş değillerdir. Dialogue: 0,0:31:27.72,0:31:34.19,Default,,0000,0000,0000,,Onlar, küçük bir grup dil üzerindeki çalışmaları ve girdi fakirliği mantığı üzerine bu ilkeyi savunmuşlar Dialogue: 0,0:31:34.19,0:31:38.56,Default,,0000,0000,0000,,ancak evrensel dilbilgisinin, gerçekten evrensel olduğunu kanıtlayacak türden bir Dialogue: 0,0:31:38.56,0:31:44.50,Default,,0000,0000,0000,,veriye sahip olmamışlardır. Son olarak, eleştirmenler, Chomsky'nin Dialogue: 0,0:31:44.50,0:31:52.66,Default,,0000,0000,0000,,sinir ağı modelleri gibi, genel amaçlı öğrenme modellerinin, Dialogue: 0,0:31:52.66,0:31:57.36,Default,,0000,0000,0000,,çocukların öğrendikleri bir çok diğer şeye ek olarak, dil öğrenme becerisine sahip olmadığını göstermediğini, yani Dialogue: 0,0:31:57.36,0:32:03.36,Default,,0000,0000,0000,,çocukların dilbilgisini öğrenmeleri için, özel bir bilgiye sahip olmaları Dialogue: 0,0:32:03.36,0:32:05.37,Default,,0000,0000,0000,,gerektiğini gösterebilmiş olmadığını, söylemektedirler. Dialogue: 0,0:32:05.37,0:32:13.79,Default,,0000,0000,0000,,Dilin diğer bir bileşeni de, dilin ses yapısıyla ilgilidir. Yani sesli ve Dialogue: 0,0:32:13.79,0:32:20.92,Default,,0000,0000,0000,,sessiz harflerin, kelimelere dönüşebilmeleri için, ufak birimler oluşturmalarının yönetimidir. Dilbilimcilerin "fonetik" Dialogue: 0,0:32:20.92,0:32:27.73,Default,,0000,0000,0000,,olarak adlandırdıkları bu branş, bir dilin seslendirilişine uygun olarak, Dialogue: 0,0:32:27.73,0:32:34.11,Default,,0000,0000,0000,,hangi kelimeleri mümkün olabileceğini belirleyen kurallardan oluşur. Örnek olarak, Dialogue: 0,0:32:34.11,0:32:40.24,Default,,0000,0000,0000,,"bluk" diye bir kelime, İngilizce dilinde mevcut değildir, ama İngilizce'ye yakın bir kelimedir ve birinin Dialogue: 0,0:32:40.24,0:32:43.46,Default,,0000,0000,0000,,yeni bir terim olarak, "bluk" olarak seslendirilen bu kelimeyi İngilizce'ye katabileceğini hayal edebilirsiniz. Dialogue: 0,0:32:43.46,0:32:50.43,Default,,0000,0000,0000,,Ancak, mesela birisi "kğhrezts" dese, bu kelimenin hemen İngilizce olmadığını anlarsınız Dialogue: 0,0:32:50.43,0:32:55.03,Default,,0000,0000,0000,,ve bu kelimenin İngilizce olamayacağını da anlarsınız. Kğhrezts kelimesi, Eski İbranice'de, Dialogue: 0,0:32:55.03,0:33:02.06,Default,,0000,0000,0000,,iç çekmek anlamına gelir. "Ayh".[İç çeker] İşte, bu Dialogue: 0,0:33:02.06,0:33:05.86,Default,,0000,0000,0000,,Kğhrezts demektir. Bizim bu kelimenin İngilizce olmadığını anlamamızın sebebi, Dialogue: 0,0:33:05.86,0:33:12.40,Default,,0000,0000,0000,,içinde "kğh" ve "zts" gibi kelime dizilişlerine sahip olmasıdır, çünkü Dialogue: 0,0:33:12.40,0:33:17.75,Default,,0000,0000,0000,,bu tür biçimler, İngilizce fonetiğine ait değildir. Ancak, bir dildeki Dialogue: 0,0:33:17.75,0:33:23.28,Default,,0000,0000,0000,,kelimeleri belirleyen kurallarının yanı sıra, fonetik kuralları ayrıca Dialogue: 0,0:33:23.28,0:33:30.06,Default,,0000,0000,0000,,bazı seslerin, beraberinde yer aldığı diğer kelimelere uygun olarak, nasıl seslendirileceğini de belirler. Dialogue: 0,0:33:30.06,0:33:35.17,Default,,0000,0000,0000,,Bir çoğumuz, İngilizce'de geçmiş zaman eki olarak kullanılan "ed" takısının, Dialogue: 0,0:33:35.17,0:33:41.56,Default,,0000,0000,0000,,üç farklı şekilde seslendirildiğini fark etmez. Örneğin "He walked" dediğimizde, "ed" takısını, Dialogue: 0,0:33:41.56,0:33:48.35,Default,,0000,0000,0000,,"t" harfi şeklinde seslendiririz. "Jogged" dediğimizde, "d" harfini kullanırız. Dialogue: 0,0:33:48.35,0:33:54.86,Default,,0000,0000,0000,," Patted" dediğimizde ise, sesli harfi de beraberinde okuruz "ed" deriz. Yani aynı ekin, Dialogue: 0,0:33:54.86,0:34:00.87,Default,,0000,0000,0000,,"ed" ekinin telaffuzunu, İngiliz fonetiği kurallarına göre değiştiririz. Dialogue: 0,0:34:00.87,0:34:04.91,Default,,0000,0000,0000,,İnsanlar, İngilizce'yi ya da herhangi başka bir dili Dialogue: 0,0:34:04.91,0:34:10.67,Default,,0000,0000,0000,,öğrenmeye çalışırken, kendi anadillerindeki fonetik kurallarını Dialogue: 0,0:34:10.67,0:34:15.39,Default,,0000,0000,0000,,bu ikinci dile de taşırlar, ve bunun bir adı da vardır: Dialogue: 0,0:34:15.39,0:34:20.78,Default,,0000,0000,0000,,"aksan". Bir dil kullanıcısı, bilerek, fonetik kurallarıyla oynarsa, Dialogue: 0,0:34:20.78,0:34:25.54,Default,,0000,0000,0000,,yani yalnızca söylecekleri şeyin içeriğini iletmekten ziyade, Dialogue: 0,0:34:25.54,0:34:37.72,Default,,0000,0000,0000,,kullandıkları fonetik yapılara da önem verirlerse, biz buna şiir ya da sözbilimi, deriz. Dialogue: 0,0:34:37.72,0:34:37.72,Default,,0000,0000,0000,,Dil Arayüzleri Dialogue: 0,0:34:37.72,0:34:42.63,Default,,0000,0000,0000,,Şimdiye kadar, dille ilgili bilgilerden bahsediyordum, yani dilin düzeninin nasıl tanımlanabileceğinden. Dialogue: 0,0:34:42.63,0:34:48.61,Default,,0000,0000,0000,,Dil düzeni, konuşmaların anlaşılması sırasında beyni girmekte Dialogue: 0,0:34:48.61,0:34:53.40,Default,,0000,0000,0000,,ve konuşma üretimi sırasında dışarı çıkmaktadır. İşte bu da bizi, Dialogue: 0,0:34:53.40,0:34:56.41,Default,,0000,0000,0000,,dilin arayüzleri konusuna getirmektedir. Dialogue: 0,0:34:56.41,0:35:01.54,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi üretimle başlayalım. Dialogue: 0,0:35:01.54,0:35:09.65,Default,,0000,0000,0000,,Burada görülen diyagram, bir insan kadavrasının ikiye kesilmiş görüntüsüdür. Yani, Dialogue: 0,0:35:09.65,0:35:16.99,Default,,0000,0000,0000,,bir anatomi uzmanı eline testereyi alıp, insanların ses yolunu yandan görülmesini sağlamıştır. Dialogue: 0,0:35:16.99,0:35:22.64,Default,,0000,0000,0000,,Ve işte bu diyagram, dile ilişkin bilgilerimizi, dünyada nasıl bir dizi ses olarak dışarı çıktığını göstermektedir. Dialogue: 0,0:35:22.64,0:35:27.12,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, hepimizin nefes borusunun ya da trakesinin üstünde, Dialogue: 0,0:35:27.12,0:35:33.70,Default,,0000,0000,0000,,larenks ya da gırtlak olarak bildiğimiz, karmaşık bir yapısı vardır. Adem elmasının tam arkasında. Dialogue: 0,0:35:33.70,0:35:41.83,Default,,0000,0000,0000,,Ve akciğerlerimizden gelen hava, zengin, vızlayan bir ses kaynağı olan, müziksel tonlar sağlayan, Dialogue: 0,0:35:41.83,0:35:50.35,Default,,0000,0000,0000,,titreyen, kıkırdak yapısılı iki kanattan geçer. Bu titreşimli ses Dialogue: 0,0:35:50.35,0:35:55.67,Default,,0000,0000,0000,,dünyaya çıkmadan önce, ses yolundaki odacıklardan, yani eldivenciklerden geçer. Dialogue: 0,0:35:55.67,0:36:03.99,Default,,0000,0000,0000,,Dilin arkasındaki boğaz, dilimizin üstündeki boşluk, dudaklarımızın Dialogue: 0,0:36:03.99,0:36:09.69,Default,,0000,0000,0000,,arasındaki boşluk ve ağzımızın hava akımını bloke etmesi durumunda, Dialogue: 0,0:36:09.69,0:36:13.71,Default,,0000,0000,0000,,burundan çıkabilir. İşte bütün bu boşlukların bir şekli vardır Dialogue: 0,0:36:13.71,0:36:19.47,Default,,0000,0000,0000,,ve fizik kanunları sayesinde, bu boşuklar bu vızlayan ses kaynağındaki bazı müziksel tonları Dialogue: 0,0:36:19.47,0:36:25.92,Default,,0000,0000,0000,,ön plana çıkarak, bazılarınıysa susturacaktır. Biz, dilimizi hareket ettirerek, Dialogue: 0,0:36:25.92,0:36:31.07,Default,,0000,0000,0000,,bu boşlukların şeklini değiştirebiliriz. Örneğin dilimizi ileri geri hareket ettirerek, Dialogue: 0,0:36:31.07,0:36:37.76,Default,,0000,0000,0000,,"i", "e, "i", "e", sesleri çıkarabiliriz. Dilimizin arkasındaki boşluğu değiştirerek, Dialogue: 0,0:36:37.76,0:36:44.31,Default,,0000,0000,0000,,ön plana çıkartılan ya da susturulan frekansları değiştirebilir, böylece dinleyicinin iki ayrı sesli harf Dialogue: 0,0:36:44.31,0:36:49.39,Default,,0000,0000,0000,,duymasını sağlayabiliriz. Yine, dilimizi yukarı ya da aşağı hareket ettirdiğimizde, Dialogue: 0,0:36:49.39,0:36:55.33,Default,,0000,0000,0000,,dilini üzerinde tınlayan boşluğun şeklini değiştirerek, "i", "a", "i", "a" Dialogue: 0,0:36:55.33,0:37:02.01,Default,,0000,0000,0000,,seslerini çıkarabiliriz. Yine, müziksel tonların karışımındaki fark, Dialogue: 0,0:37:02.01,0:37:08.95,Default,,0000,0000,0000,,ortaya çıkan sesli harfin doğasını değiştirir. Hava akımını durdurup, sonra serbest bıraktığımızda, Dialogue: 0,0:37:08.95,0:37:16.02,Default,,0000,0000,0000,,"t", "k" veya "b" gibi sesler çıkardığımızda, sesli yerine sessiz bir harf duyarız. Dialogue: 0,0:37:16.02,0:37:23.17,Default,,0000,0000,0000,,Yine hava akımını kısıtladığımızda, "f" ya da "ss" gibi, katotik, gürültülü bir ses üretiriz. Dialogue: 0,0:37:23.17,0:37:30.58,Default,,0000,0000,0000,,Bu seslerin hepsi farklı eklemleyiciler tarafından şekillendirilir ve Dialogue: 0,0:37:30.58,0:37:34.68,Default,,0000,0000,0000,,beyin tarafından farklı nitelikteki sesli veya sessiz harfler olarak algılanır. Dialogue: 0,0:37:34.68,0:37:42.06,Default,,0000,0000,0000,,İnsanların ses yollarının ilginç bir özelliği, bu yolun nefes alma ve yutkunma gibi Dialogue: 0,0:37:42.06,0:37:47.75,Default,,0000,0000,0000,,farklı amaçlar için evrim geçirmiş olan yapıları bir arada barındırması ve onların işleyişini düzenlemesidir. Dialogue: 0,0:37:47.75,0:37:52.63,Default,,0000,0000,0000,,Darwin, evrim sırasında, gırtlağın boğazın aşağıya doğru kaydığını Dialogue: 0,0:37:52.63,0:37:59.11,Default,,0000,0000,0000,,ve insanların yedikleri tüm yiyecek parçalarının, Dialogue: 0,0:37:59.11,0:38:04.99,Default,,0000,0000,0000,,ağızdan yemek borusuna ve oradan da mideye geçerken, önce gırtlaktaki boşluktan geçerek, Dialogue: 0,0:38:04.99,0:38:11.30,Default,,0000,0000,0000,,gırtlağa kaçma ve boğulma riski yarattığını keşfetmiştir. Dialogue: 0,0:38:11.30,0:38:16.88,Default,,0000,0000,0000,,Heimlich Manevrası keşfedilene kadar, senede binlerce kişi Dialogue: 0,0:38:16.88,0:38:23.65,Default,,0000,0000,0000,,insanların ses yollarının bu uyumsuz evrimi yüzünden, boğularak hayatını kaybetmiştir. Dialogue: 0,0:38:23.65,0:38:28.83,Default,,0000,0000,0000,,O halde, neden bizi boğulmaya karşı savunmasız hale getiren bir ağız ve boğaz geliştirmiş olabiliriz? Dialogue: 0,0:38:28.83,0:38:34.27,Default,,0000,0000,0000,,Akla yatkın savlardan biri, bunun, evrim sırasında, bizim konuşmamızı sağlayan Dialogue: 0,0:38:34.27,0:38:41.39,Default,,0000,0000,0000,,bir taviz olduğudur. Tınlayan boşlukların değiştirilmesine izin veren sağlayan çeşitli olanaklar sağlayarak ve Dialogue: 0,0:38:41.39,0:38:47.79,Default,,0000,0000,0000,,dili ileri geri ve yukarı aşağı hareket etmesini sağlayarak, Dialogue: 0,0:38:47.79,0:38:53.68,Default,,0000,0000,0000,,çıkarabileceğimiz seslerin çeşitliliğini arttırırken bir yandan da boğulma Dialogue: 0,0:38:53.68,0:38:59.81,Default,,0000,0000,0000,,ihtimalimizi artırarak, taviz vermiş olduk; ancak bu sırada, Dialogue: 0,0:38:59.81,0:39:05.96,Default,,0000,0000,0000,,dil becerisine sahip olmanın, boğulma riskinin oluşmasına rağmen, hayatta kalmamız için yarar sağladığını göstermiş olduk. Dialogue: 0,0:39:05.96,0:39:10.79,Default,,0000,0000,0000,,Peki ya, bilginin diğer türlü hareket etmesi, yani dünyadan Dialogue: 0,0:39:10.79,0:39:17.02,Default,,0000,0000,0000,,beyne doğru iletilerek, konuşmanın anlaşılması işlemi nasıl gerçekleşiyor? Dialogue: 0,0:39:17.02,0:39:23.63,Default,,0000,0000,0000,,Konuşmanın anlaşılması, ne zaman telefonumuzdaki bir sesli mesaj menüsüyle karşılaşsak ya da Dialogue: 0,0:39:23.63,0:39:31.58,Default,,0000,0000,0000,,bilgisayarlarımızda dikte edici kullandığımızda tekrar farkına vardığımız, kompleks ve hesaba dayalı bir işlemdir. Dialogue: 0,0:39:31.58,0:39:39.23,Default,,0000,0000,0000,,Örneğin, teknolojinin son harikası bir, konuşmayı metne dönüştürücü sistem kullanan bir yazar, Dialogue: 0,0:39:39.23,0:39:46.59,Default,,0000,0000,0000,,bilgisayarına aşağıdaki kelimeleri dikte eder: " book tour" [kitap turu], Dialogue: 0,0:39:46.59,0:39:51.86,Default,,0000,0000,0000,,ancak bu kelimeler ekrana " back to work" [işe geri dön] olarak yansıdı. O " I truly couldn't see" [Gerçekten göremedim] dediğinde Dialogue: 0,0:39:51.86,0:39:58.23,Default,,0000,0000,0000,,bu cümleler "a cruelly good MC" [gerçekten acımasızca iyi bir sunucu] olarak yansıdır. Dialogue: 0,0:39:58.23,0:40:03.94,Default,,0000,0000,0000,,Daha da beteri, ebeveynlerine yazdığı bir mektubun başlangıcı olarak, "Dear Mom and Dad" [Sevgili Anne ve Baba'cığım] Dialogue: 0,0:40:03.94,0:40:08.08,Default,,0000,0000,0000,,yazdığında, ekrandaki yazı "The man is dead", [Adam öldü] diyordu. Dialogue: 0,0:40:08.08,0:40:12.85,Default,,0000,0000,0000,,Dikte edici sistemler gittikçe iyileştirildi ama bir katibin Dialogue: 0,0:40:12.85,0:40:16.62,Default,,0000,0000,0000,,yerini dolduracak hale gelmelerine daha çok zaman var. Dialogue: 0,0:40:16.62,0:40:21.74,Default,,0000,0000,0000,,Peki, konuşmanın anlaşılmasının, insanlar için böyle kolay olup da, Dialogue: 0,0:40:21.74,0:40:28.40,Default,,0000,0000,0000,,bilgisayara için böyle zor olmasının sebebi nedir? Bunu sağlayan iki etmen vardır. Birincisi, Dialogue: 0,0:40:28.40,0:40:34.62,Default,,0000,0000,0000,,her sesli ve sessiz harfin, o harften bir önceki ya da sonraki hecelere göre, farklı bir şekilde telaffuz edilmesidir. Dialogue: 0,0:40:34.62,0:40:39.39,Default,,0000,0000,0000,,İşte bu duruma, bazen eşsöyleyiş denmektedir. Dialogue: 0,0:40:39.39,0:40:46.27,Default,,0000,0000,0000,,Size bir örnek vereyim. Cape Cod denilen yer isminde, iki ayrı "c" harfi, yani "k" sesi vardır. Dialogue: 0,0:40:46.27,0:40:52.13,Default,,0000,0000,0000,,Her ikisi de İngilizce'de "c" harfiyle gösterilir ve "k" olarak okunurlar. Ancak siz bu kelimeleri nasıl telaffuz Dialogue: 0,0:40:52.13,0:40:55.91,Default,,0000,0000,0000,,ettiğinize dikkat edecek olursanız, bu kelimeleri, ağzınızın farklı Dialogue: 0,0:40:55.91,0:41:02.11,Default,,0000,0000,0000,,yerlerini kullanarak telaffuz ettiğinizi fark edersiniz. Deneyin. Cape Cod, Cape Cod. "k, "k". Dialogue: 0,0:41:02.11,0:41:08.61,Default,,0000,0000,0000,,Bir tanesindeki "k", ağzın arka kısımlarında bir yerlerde söylenmekte, diğeri ise, Dialogue: 0,0:41:08.61,0:41:13.78,Default,,0000,0000,0000,,çok daha önlerde söylenmektedir. Biz bu sesi, sesin Dialogue: 0,0:41:13.78,0:41:20.02,Default,,0000,0000,0000,,"ey" ya da "ah" seslerinden önce gelmiş olmasına göre, farklı şekilde seslendiririz. Ve bu fark, Dialogue: 0,0:41:20.02,0:41:25.24,Default,,0000,0000,0000,,ağzımızın içindeki tını boşluklarında farklı şekiller oluşturarak, birbirinden farklı Dialogue: 0,0:41:25.24,0:41:31.68,Default,,0000,0000,0000,,dalga biçimleri ortaya çıkarır. Eğer bir bilgisayar, bu farklılıkları Dialogue: 0,0:41:31.68,0:41:37.99,Default,,0000,0000,0000,,gözetleyecek şekilde özellikle programlanmadıysa, bu iki sesi objektif bir şekilde, Dialogue: 0,0:41:37.99,0:41:44.56,Default,,0000,0000,0000,,"key" "ko" olarak duyacaktır. Evet bunlar gerçekten de farklı seslerdir ancak bizim beynimiz, bunları hemen birleştirir. Dialogue: 0,0:41:44.56,0:41:48.83,Default,,0000,0000,0000,,Konuşmanın anlaşılmasının böylesine zorlu bir problem olmasının diğer sebebi de, Dialogue: 0,0:41:48.83,0:41:55.36,Default,,0000,0000,0000,,bölümlemenin eksik olmasıdır. Biz, bir konuşmayı dinlerken, Dialogue: 0,0:41:55.36,0:42:02.32,Default,,0000,0000,0000,,kelimeleri oluşturan bir dizi ses duyduğumuzu düşünürsek, aslından bir ilüzyondan bahsediyor oluruz. Dialogue: 0,0:42:02.32,0:42:07.45,Default,,0000,0000,0000,,Eğer bir cümlenin dalga biçimini, osiloskop altında inceleyecek olursanız, Dialogue: 0,0:42:07.45,0:42:11.20,Default,,0000,0000,0000,,kelimeler arasında, yazılı dilde gördüğümüz gibi beyaz boşluklara benzeyen Dialogue: 0,0:42:11.20,0:42:17.34,Default,,0000,0000,0000,,ve sessizliği gösteren boşluklar olmayacaktır, bunun yerine bir kelimenin bitip, Dialogue: 0,0:42:17.34,0:42:21.03,Default,,0000,0000,0000,,diğerinin hemen başladığı bir kesintisiz şerit olacaktır. Dialogue: 0,0:42:21.03,0:42:22.57,Default,,0000,0000,0000,,Aslında biz bilmediğimiz bir yabancı dil dinlerken ve ne zaman Dialogue: 0,0:42:22.57,0:42:27.52,Default,,0000,0000,0000,,bir kelimenin bitip, diğerinin başladığını fark etmediğimizde, işte bu durumun farkına varırız. Dialogue: 0,0:42:27.52,0:42:33.21,Default,,0000,0000,0000,,Anadilimizdeki kelimelerin nereden başladıklarını ve ne zaman bittiklerini bilmemizin sebebi, Dialogue: 0,0:42:33.21,0:42:38.59,Default,,0000,0000,0000,,bu kelimelerin bizim zihinsel sözlüğümüzde yer alıyor olmaları ve aklımızda kelimenin seslendirilişinin mevcut olmasıdır. Dialogue: 0,0:42:38.59,0:42:44.33,Default,,0000,0000,0000,,Ancak, bu bilgiyi, yalnızca dalga biçimine bakarak elde edemezsiniz. Dialogue: 0,0:42:44.33,0:42:49.49,Default,,0000,0000,0000,,Aslında, kelime sınırlarının fiziksel olarak, konuşma dalgasına yansımamasından yararlanan Dialogue: 0,0:42:49.49,0:42:55.93,Default,,0000,0000,0000,,ve kelime oyunları türleri vardır. Mesela komedi şarkılarından birinde şöyle denmektedir: Mairzy doats Dialogue: 0,0:42:55.93,0:43:00.97,Default,,0000,0000,0000,,and dozy doats and liddle lamzy divey 
A kiddley divey too, wooden shoe? Dialogue: 0,0:43:00.97,0:43:06.69,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi, bu cümlenin aslında İngilizce'de, dilbilgisi kurallarına uygun bir cümle olduğunu söylesem, şaşırtıcı olabilir. Dialogue: 0,0:43:06.69,0:43:16.06,Default,,0000,0000,0000,,Mares eat oats and does eat oats and little lambs eat ivy, a kid'll eat ivy too, wouldn’t you? [Kısraklar yulaf yer, evet yer, küçük kuzular sarmaşık yer, çocuklar da sarmaşık yiyebilir, peki siz?] Dialogue: 0,0:43:16.06,0:43:23.99,Default,,0000,0000,0000,,Bu normalde okunduğunda veya şarkı olarak söylendiğinde, kelimeler arasındaki boşluklar atlanır ve aynı ses dizisi, Dialogue: 0,0:43:23.99,0:43:29.53,Default,,0000,0000,0000,,laf salatası olarak duyulabilir ya da cümlenin iletmek istediği anlamı taşıyan anlamı biliyorsanız, normal bir cümle Dialogue: 0,0:43:29.53,0:43:35.28,Default,,0000,0000,0000,,olarak algılanabilir. Çocukların yakından tanıdığı bir cümleyi kullanarak, bir örnek daha vereyim: Dialogue: 0,0:43:35.28,0:43:40.59,Default,,0000,0000,0000,,Fuzzy Wuzzy was a bear, Fuzzy Wuzzy had no hair. Fuzzy Wuzzy wasn’t very fuzzy, was he? [Fuzzy Wuzzy bir ayıydı, Fuzzy Wuzzy'nin saçı yoktu. Fuzzy Wuzzy, çok da tüylü değildi, değil mi?] Dialogue: 0,0:43:40.59,0:43:49.10,Default,,0000,0000,0000,,Sonra bir de meşhur tekerleme var: I scream, you scream, we all scream for ice cream. [Ben bağırırım, sen bağırırsın, beraber dondurma için bağırırız.] Dialogue: 0,0:43:49.10,0:43:55.52,Default,,0000,0000,0000,,Biz genellikle, dilin ne kadar açık anlamlı olduğunun farkına varmayız. Bir şey, kendi bağlamında açıklandığında, biz Dialogue: 0,0:43:55.52,0:44:02.48,Default,,0000,0000,0000,,kolaylıkla ve bilinçdışı olarak, cümlede anlatılmak isteneni anlarız ancak insanların sahip olduğu tüm sağduyudan Dialogue: 0,0:44:02.48,0:44:08.61,Default,,0000,0000,0000,,ve diğer insani becerilerden yoksun, zavallı bir bilgisayar, Dialogue: 0,0:44:08.61,0:44:14.28,Default,,0000,0000,0000,,tüm farklı olasılıklar içinde, şaşkına dönmüş durumdadır. Örneğin, Dialogue: 0,0:44:14.28,0:44:19.68,Default,,0000,0000,0000,,"Mary küçük bir koyun aldı" cümlesine bakın. Tamamen, şaşırtmacadan uzak, basit bir cümle. Dialogue: 0,0:44:19.68,0:44:24.71,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi bu cümleye, "nane soslu" kelimelerini eklerseniz, "aldı"kelimesinin Dialogue: 0,0:44:24.71,0:44:30.36,Default,,0000,0000,0000,,aslında çok kafa karıştırıcı bir kelime olabileceğini görürsünüz. Bu yüzden, bilgisayarın yaptığı çeviriler, Dialogue: 0,0:44:30.36,0:44:34.87,Default,,0000,0000,0000,,komik denecek derecede hatalı sonuçlar verebilmektedir. Dialogue: 0,0:44:34.87,0:44:39.63,Default,,0000,0000,0000,,Efsaneye göre, İngilizce'den Rusça'ya çevirmek üzere tasarlanmış olan Dialogue: 0,0:44:39.63,0:44:45.40,Default,,0000,0000,0000,,ilk bilgisayar sistemlerinden birine şu cümle yazılmış: " The spirit is willing but the flesh is weak" [ Ruh isteklidir, ancak vücut zayıftır] Dialogue: 0,0:44:45.40,0:44:50.90,Default,,0000,0000,0000,,Sistem, bu cümleyi "The vodka is agreeable but the meat is rotten" [Vodka onaylamaktadır ancak Dialogue: 0,0:44:50.90,0:44:59.68,Default,,0000,0000,0000,,et bozulmuştur] olarak çevirmiştir.O halde, insanlar dili neden Dialogue: 0,0:44:59.68,0:45:05.38,Default,,0000,0000,0000,,bilgisayarlardan daha iyi anlamaktadırlar? Bizim sahip olduğumuz bilgilerden hangisini makinelere programlamakta Dialogue: 0,0:45:05.38,0:45:11.14,Default,,0000,0000,0000,,bu kadar güçlük çekiyoruz? İşte, dilin ve zihnin geri kalanının arasında bir üçüncü arayüz daha vardır ve Dialogue: 0,0:45:11.14,0:45:17.51,Default,,0000,0000,0000,,bu da, dilbilimi konusunun bir başka branşını oluşturur: Edimbilim. Dialogue: 0,0:45:17.51,0:45:25.44,Default,,0000,0000,0000,,Yani insanların, dünyaya ilişkin bilgilerini kullanarak, dili o ortama göre ve Dialogue: 0,0:45:25.44,0:45:29.23,Default,,0000,0000,0000,,diğer konuşmacıların nasıl iletişim kuracaklarına dair beklentilerine göre yorumlamasıdır. Dialogue: 0,0:45:29.23,0:45:34.06,Default,,0000,0000,0000,,Edimbilimdeki en önemli ilke, "işbirliği ilkesidir". Yani, sizin konuşma içinde bulunduğunuz eşinizin, Dialogue: 0,0:45:34.06,0:45:40.21,Default,,0000,0000,0000,,sizin ona söylemek istediklerinizi doğru ve net olarak söylemenize yardım ediyor olmasıdır. Dialogue: 0,0:45:40.21,0:45:46.36,Default,,0000,0000,0000,,Bizim edimbilime ait bilgimiz, sözdizimi, fonetik ve benzer kurallara ait bilgiler gibi, Dialogue: 0,0:45:46.36,0:45:53.66,Default,,0000,0000,0000,,biz çaba sarf etmeden devreye girmektedir ancak aslında bir çok detaylı hesaplama gerektirmektedir. Dialogue: 0,0:45:53.66,0:45:58.88,Default,,0000,0000,0000,,Örneğin, ben size, "Eğer bana guacamoleyi uzatırsan, bu harika olur" dersem, Dialogue: 0,0:45:58.88,0:46:05.50,Default,,0000,0000,0000,,Sizden kibarlıkla bir ricada bulunduğumu anlarsınız ve guacomoleyi uzatırsınız. Dialogue: 0,0:46:05.50,0:46:12.58,Default,,0000,0000,0000,,Siz bunu oturup uzadı uzadıya düşünmezsiniz. Yalnızca birinin Dialogue: 0,0:46:12.58,0:46:18.47,Default,,0000,0000,0000,,sizden bir şey istediğini ve bunu isterken bir dizi kelime kullanarak, bunu kibarlıkla ifade ettiğini anlarsınız. Dialogue: 0,0:46:18.47,0:46:23.53,Default,,0000,0000,0000,,Komedilerde, robotların kelimeleri durumun gerektirdiği şekilde yorumlayamamaları genellikle Dialogue: 0,0:46:23.53,0:46:29.74,Default,,0000,0000,0000,,espri konusu olur. Örneğin eskilerden, "Get Smart" isimli komedi dizisinde, Dialogue: 0,0:46:29.74,0:46:35.63,Default,,0000,0000,0000,,Hymie isimli bir robot vardır ve Maxwell Smart, ondan her yardım Dialogue: 0,0:46:35.63,0:46:41.82,Default,,0000,0000,0000,,istediğinde, " Hymie, şuna bir el atar mısın?" der. O zaman Hymie Dialogue: 0,0:46:41.82,0:46:47.60,Default,,0000,0000,0000,,[kolunu sökme sesi] elini çıkarır ve Maxwell Smart'a verir ve Dialogue: 0,0:46:47.60,0:46:53.72,Default,,0000,0000,0000,,"el atmak" deyiminin bu bağlamda, 'yardım etmek' anlamına geldiğini anlamaz. Dialogue: 0,0:46:53.72,0:46:56.01,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi Edimbilimin, pratik hayattaki kullanımına, şu diyalogla bakalım. Dialogue: 0,0:46:56.01,0:47:01.33,Default,,0000,0000,0000,,Örneğin Martha "Seni terk ediyorum" dese, John da " Kim o?" diyebilir. Dialogue: 0,0:47:01.33,0:47:07.99,Default,,0000,0000,0000,,Şimdi dili anlamak demek, zamirin önceden geçtiği durumu saptamayı gerektirir. Dialogue: 0,0:47:07.99,0:47:14.83,Default,,0000,0000,0000,,Yani bu durumda, "o" kişisinden bahsediliyordur ve İngilizce'yi yetkin olarak konuşan herkes, bu "o" kişisinin Dialogue: 0,0:47:14.83,0:47:20.94,Default,,0000,0000,0000,,her ne kadar diyalog içinde kendisinden daha önce bahsedilmiş olmasa da, Dialogue: 0,0:47:20.94,0:47:28.29,Default,,0000,0000,0000,,John'un rakibi olacak adam olduğunu anlayacaktır. Bu örnek, bizim dili kullanırken, içine Dialogue: 0,0:47:28.29,0:47:35.89,Default,,0000,0000,0000,,insan davranışlarına, etkileşimlerine ve ilişkilerine dair bir çok bilgi sığdırdığımızı, gösterir. Dialogue: 0,0:47:35.89,0:47:43.72,Default,,0000,0000,0000,,İşte biz bu tür hikayesel bilgileri, orada "o" zamiriyle anlatılan Dialogue: 0,0:47:43.72,0:47:49.62,Default,,0000,0000,0000,,kişinin kim olduğunu bulma gibi mekanik problemlerin çözümünde kullanırız. Dialogue: 0,0:47:49.62,0:47:58.15,Default,,0000,0000,0000,,Bilgisayara dili programlarken, işte bu tür bilgileri programlamak çok zordur. Dialogue: 0,0:47:58.15,0:48:03.37,Default,,0000,0000,0000,,Dil, doğal dünyanın bir mucizesidir çünkü bize, kısıtlı sayıdaki Dialogue: 0,0:48:03.37,0:48:11.89,Default,,0000,0000,0000,,zihinsel aleti kullanarak, sonsuz sayıda fikir paylaşmamızı sağlar. Dialogue: 0,0:48:11.89,0:48:19.72,Default,,0000,0000,0000,,Bu zihinsel aletler, ezberlenmiş büyük bir kelime dağarcığı ve bunları birleştirebilen güçlü bir zihinsel dilbilgisinden oluşur. Dialogue: 0,0:48:19.72,0:48:26.23,Default,,0000,0000,0000,,Bu şekilde tanımlanan dil, kendine özgü betimsel ve biçimsel kurallara sahip olan yazı diliyle Dialogue: 0,0:48:26.23,0:48:31.94,Default,,0000,0000,0000,,ya da düşünce ile karıştırılmamalıdır. Dialogue: 0,0:48:31.94,0:48:36.82,Default,,0000,0000,0000,,Modern dilbilimi, dilbilimci Noam Chomsky'nin sorduğu, ancak hepsini kendisinin de cevaplayamadığı bir çok soru ile Dialogue: 0,0:48:36.82,0:48:43.46,Default,,0000,0000,0000,,yönlendirilmiştir. Bu sorular arasında, Dilin sonsuzca yaratılması nasıl mümkündür? Dialogue: 0,0:48:43.46,0:48:50.67,Default,,0000,0000,0000,,Kelimelerin insanlar arasında iletilmesini sağlayan soyut zihinsel yapılar nelerdir? Çocuklar bu yapıları nasıl edinirler? Dialogue: 0,0:48:50.67,0:48:54.53,Default,,0000,0000,0000,,Diller arasındaki ortak özellikler nedir? Dialogue: 0,0:48:54.53,0:49:04.21,Default,,0000,0000,0000,,Ve bu ortak özellikler, insan zihni hakkında bize nasıl bir ipucu sağlar? Dil konusun incelenmesinin pratik hayata Dialogue: 0,0:49:04.21,0:49:10.16,Default,,0000,0000,0000,,sağladığı uygulamalara arasında, dili anlayan ve konuşan bilgisayarların yaratılması, dil bozukluklarına tanı konması ve Dialogue: 0,0:49:10.16,0:49:17.02,Default,,0000,0000,0000,,bu bozuklukların tedavi edilmesi, yabancı dillerin okunmasının ve yazılmasının öğretilmesi, ve hukuk, politika ve edebiyat dilinin Dialogue: 0,0:49:17.02,0:49:22.76,Default,,0000,0000,0000,,çevrilmesi vardı. Ancak benim gibi insanlar için, Dialogue: 0,0:49:22.76,0:49:29.48,Default,,0000,0000,0000,,dil, insanlık durumunun temel sorularına yanıt verdiği için, her zaman büyüsünü koruyacaktır. [Dil] Dialogue: 0,0:49:29.48,0:49:35.13,Default,,0000,0000,0000,,gerçekten de bir çok düşüncenin, sosyal ilişkinin, insan biyolojisinin, Dialogue: 0,0:49:35.13,0:49:41.39,Default,,0000,0000,0000,,insanın evriminin ve insan türüne özgü olan tüm alanların, merkezinde Dialogue: 0,0:49:41.39,0:49:45.05,Default,,0000,0000,0000,,yer alır. Dil, insanları diğer türlerden en belirgin şekilde ayıran beceridir. Dialogue: 0,0:49:45.05,0:49:49.51,Default,,0000,0000,0000,,Dil insanın doğasına açılan bir penceredir ve en önemlisi de, Dialogue: 0,0:49:49.51,9:59:59.99,Default,,0000,0000,0000,,dilin engin ifade gücü, doğal dünyanın mucizelerinden biridir. Teşekkürler.