WEBVTT 00:00:17.520 --> 00:00:22.020 ["Barbara Kruger: Söylemin Parçası "] 00:00:26.420 --> 00:00:29.520 Nasıl olur da üzerinde boya olan her tuval 00:00:29.520 --> 00:00:31.360 sanat olarak adlandırılır? 00:00:32.760 --> 00:00:35.880 Sanat yapmanın bir sürü yolu var, 00:00:36.760 --> 00:00:40.580 bazıları halka daha ulaşılabilirdir, diğerlerindense. 00:00:42.660 --> 00:00:45.460 Gençken galerilere gittiğimi hatırlıyorum, 00:00:45.460 --> 00:00:47.080 tamamen gözüm korkmuştu! 00:00:47.640 --> 00:00:50.760 Bazı işlerin şifrelerinin çözülmesi gerek. 00:00:51.240 --> 00:00:55.239 Bence, işimin ulaşılabilirliği benim için önemliydi. 00:00:55.239 --> 00:00:58.490 Çünkü ben, kodları bilmeyen, 00:00:58.490 --> 00:01:00.540 anlamayan, o izleyiciydim. 00:01:15.240 --> 00:01:17.290 Performa bana ulaştı 00:01:17.290 --> 00:01:19.729 ve sohbette kaykay parkı konusu açıldı. 00:01:19.729 --> 00:01:22.600 Direk, ''Çok havalı olur.'' dedim. 00:01:23.000 --> 00:01:24.299 ''Para konuşur.'' 00:01:24.620 --> 00:01:25.890 ''Kimin değerleri?'' 00:01:30.180 --> 00:01:32.520 Bunlar sadece havadaki düşünceler, 00:01:32.520 --> 00:01:35.200 bazen sorduğumuz sorular 00:01:37.280 --> 00:01:40.600 ve sormadığımız ama sormamız gereken sorular. 00:01:44.440 --> 00:01:46.409 Newark, New Jersey'de doğdum. 00:01:46.409 --> 00:01:48.270 Annem ve babam, 00:01:48.270 --> 00:01:50.820 ikisinin de üniversite diploması yoktu. 00:01:51.960 --> 00:01:53.980 Üç odalı bir dairede yaşadık 00:01:53.980 --> 00:01:55.360 ve ben salonda uyudum. 00:01:57.060 --> 00:01:59.580 Her zaman, nerde doğduğumuz, 00:01:59.580 --> 00:02:04.070 bize neler bahşedildiği ve bizden nelerin alıkonulduğunun 00:02:04.070 --> 00:02:08.140 dünyada kim olabileceğimizi belirlediğinin çok bilincinde oldum. 00:02:08.360 --> 00:02:10.120 New York'a geldim. 00:02:10.120 --> 00:02:12.040 Bir yıl boyunca Parson'a gittim. 00:02:12.520 --> 00:02:15.100 Faturalama elemanı olarak işe başladım, 00:02:15.520 --> 00:02:18.270 sonra telefon operatörü. 00:02:19.200 --> 00:02:21.500 Newark ve sonrasında New York'ta yaşamak; 00:02:21.519 --> 00:02:24.620 belki tabloitleri okumadınız ama her gün gördünüz onları, 00:02:24.620 --> 00:02:27.049 metroda ve her yerde. 00:02:27.049 --> 00:02:30.260 Birdenbire, Condé Nast'ta iş olduğunu duydum. 00:02:30.260 --> 00:02:31.409 Şanslıydım; 00:02:31.409 --> 00:02:34.540 ikinci tasarımcı olarak işe alındım. 00:02:34.560 --> 00:02:37.250 Eğer insanların o sayfalara bakmalarını sağlayamadıysanız 00:02:37.250 --> 00:02:38.120 kovuldunuz. 00:02:38.250 --> 00:02:39.260 Resimleri kırpma. 00:02:39.260 --> 00:02:40.520 Fontları seçme. 00:02:41.130 --> 00:02:44.320 İlk başladığımda düşündüm, ''Sanat yönetmeni olmak istiyorum,'' 00:02:44.320 --> 00:02:46.010 ama farklı bir dünyaydı. 00:02:46.490 --> 00:02:50.810 Baca temizleyicisi gibiydim, orda çalışan diğer insanlara kıyaslandığımda 00:02:50.810 --> 00:02:53.620 Gerçekten zaman ayırdım ve kendime sanatçı demenin 00:02:53.620 --> 00:02:56.220 benim için ne anlama geldiğini çözmeye çalıştım. 00:02:56.870 --> 00:02:58.700 İnsanlara söylediğimi hatırlıyorum; 00:02:58.709 --> 00:03:02.829 ''Taslaklar ve keçeli kalemlerle çalışan bir artist olamaz mıyım sadece?'' 00:03:02.829 --> 00:03:04.510 ''Hayır, öyle bir şey yapamazsın.'' 00:03:04.760 --> 00:03:08.080 Farkına vardım ki, tasarımcı olarak akıcılığı kullanabilirdim 00:03:08.080 --> 00:03:09.440 işimi yapmak için. 00:03:10.510 --> 00:03:13.200 Anlaşılmayı kolaylaştıran fontları seviyorum 00:03:13.200 --> 00:03:17.400 -sans serif fontlarının netliğine sahip olanlar gibi- 00:03:19.220 --> 00:03:22.780 Kırmızının insanın dikkatini çektiğini hissettim. 00:03:24.600 --> 00:03:27.940 Genelde bu resimleri renkli bastırmaya gücüm olmazdı. 00:03:28.660 --> 00:03:32.380 Sahafçılara gider eski magazinleri bulurdum. 00:03:32.380 --> 00:03:34.280 Onları siyah beyaza çevirirdim. 00:03:35.620 --> 00:03:39.300 Bizim için, 1981'de, 83'te 00:03:39.300 --> 00:03:42.969 işini göstermek, söylemin bir parçası olmak hakkındaydı. 00:03:43.160 --> 00:03:47.040 Yaşıtım grup ilk tartışılmaya başladığında 00:03:47.049 --> 00:03:48.650 ve işlerimiz satıldığında 00:03:48.650 --> 00:03:53.690 düşündüm ki ''Eğer işim, bu ürün statüsünü geliştiriyorsa; 00:03:53.690 --> 00:03:56.360 buna atıfta bulunmalıyım.'' 00:03:59.680 --> 00:04:02.860 Güç, değer ile ilgili meseleler 00:04:02.860 --> 00:04:04.920 ne yazık ki eskimiyor. 00:04:18.840 --> 00:04:20.820 Mimari benim ilk aşkım. 00:04:21.320 --> 00:04:23.910 Ben yalnızca, fikirleri mekanlaştırıyorum. 00:04:29.000 --> 00:04:32.010 Bir mekanı resim ve yazılarla harekete geçirmek için 00:04:32.010 --> 00:04:35.660 hangi alana girmem gerektiğini biliyorum. 00:04:42.390 --> 00:04:43.350 ''Bizim gibi düşün'' 00:04:43.350 --> 00:04:44.500 ''Bizim gibi nefret et'' 00:04:44.500 --> 00:04:45.410 ''Bizim gibi kork'' 00:04:45.410 --> 00:04:47.290 İşimin eleştiri yaratmasını istiyorum. 00:04:47.620 --> 00:04:50.100 [GÖSTERİCİ] ''Yaşama hakkı, adın bir yalan, 00:04:50.100 --> 00:04:52.030 önemsemezsin, ölse kadınlar.'' 00:04:52.840 --> 00:04:56.700 [KRUGER] İnsanlar yürüyüşe gitsin diye ''Vücudun bir savaş alanı''ı yaptım. 00:04:56.700 --> 00:04:58.620 Bu kadınların üreme hakları içindi. 00:04:59.700 --> 00:05:03.960 Aile Planlaması Derneği dediğimi hatırlıyorum, hizmetlerimi sunduğumu 00:05:03.960 --> 00:05:06.240 ve kimin nesi olduğumu bilmiyorlardı. 00:05:06.520 --> 00:05:09.300 Bir reklam ajansıyla çalıştıklarını söylediler. 00:05:09.300 --> 00:05:10.560 Tamam, fena değil. 00:05:11.640 --> 00:05:14.820 Bu Quirky denen yazıcıyı kullandım. 00:05:15.500 --> 00:05:18.070 Bütün bu posterleri onunla basardım. 00:05:19.600 --> 00:05:22.350 Sabahın biri ya da ikisinde dışarı çıktım, 00:05:22.350 --> 00:05:25.190 bu posterleri şehrin her yerine astım. 00:05:29.800 --> 00:05:31.600 Tabi ki, bir feministim. 00:05:32.340 --> 00:05:38.440 Ama asla, cins ve cinselliği sınıftan ayrı değerlendiremedim 00:05:38.440 --> 00:05:41.520 ve hiç, sınıfı ırktan ayrı düşünmedim. 00:05:42.180 --> 00:05:44.750 Hakkında gerçekten düşünülmesi gereken bir şey; 00:05:44.750 --> 00:05:48.390 ne içinde yaşadığımız dünyada kim olduğumuzu belirler 00:05:48.390 --> 00:05:51.820 ve nasıl kültür bizi yapılandırır ve sınırlar. 00:05:52.240 --> 00:05:54.960 Sanatçı stereotipleri vardır 00:05:54.960 --> 00:05:57.040 ya da müzisyen. 00:05:57.560 --> 00:05:59.860 Bunlar kibar olan streotipler. 00:06:04.600 --> 00:06:07.620 İnsanlar bana her zaman soruyor; stüdyoma gelebilirler mi? 00:06:07.620 --> 00:06:10.140 Ben de; bir bere takmamı ister misin, 00:06:10.140 --> 00:06:12.240 büyük bir masayla fotoğrafımı çekebilirsin 00:06:12.240 --> 00:06:13.380 Dedim ki hayır. 00:06:13.380 --> 00:06:15.620 Sadece, ben o insan olmak istemiyorum. 00:06:20.920 --> 00:06:23.600 Yeterli görsel kaydım var. 00:06:24.040 --> 00:06:26.120 Milyon fotoğrafa ihtiyacın yok. 00:06:27.500 --> 00:06:30.420 Bir kamerayı başka bir insana yöneltmenin ne anlama geldiği; 00:06:30.420 --> 00:06:32.800 bence bunda bir gaddarlık var. 00:06:45.020 --> 00:06:45.740 ''Sen.'' 00:06:47.660 --> 00:06:50.960 ''Kadınların yüzyıllarca, erkek figürünü 00:06:50.960 --> 00:06:54.270 normal boyutunun iki katı gösterecek, 00:06:54.270 --> 00:06:59.650 büyülü bir yansıtma gücüne sahip aynalar gibi hizmet ettiğini biliyorsun.'' 00:07:00.200 --> 00:07:01.990 Bir Virginia Woolf alıntısı. 00:07:04.620 --> 00:07:06.530 Bunu kullanmalıydım yalnızca.