["Barbara Kruger: Söylemin Parçası "] Nasıl olur da üzerinde boya olan her tuval sanat olarak adlandırılır? Sanat yapmanın bir sürü yolu var, bazıları halka daha ulaşılabilirdir, diğerlerindense. Gençken galerilere gittiğimi hatırlıyorum, tamamen gözüm korkmuştu! Bazı işlerin şifrelerinin çözülmesi gerek. Bence, işimin ulaşılabilirliği benim için önemliydi. Çünkü ben, kodları bilmeyen, anlamayan, o izleyiciydim. Performa bana ulaştı ve sohbette kaykay parkı konusu açıldı. Direk, ''Çok havalı olur.'' dedim. ''Para konuşur.'' ''Kimin değerleri?'' Bunlar sadece havadaki düşünceler, bazen sorduğumuz sorular ve sormadığımız ama sormamız gereken sorular. Newark, New Jersey'de doğdum. Annem ve babam, ikisinin de üniversite diploması yoktu. Üç odalı bir dairede yaşadık ve ben salonda uyudum. Her zaman, nerde doğduğumuz, bize neler bahşedildiği ve bizden nelerin alıkonulduğunun dünyada kim olabileceğimizi belirlediğinin çok bilincinde oldum. New York'a geldim. Bir yıl boyunca Parson'a gittim. Faturalama elemanı olarak işe başladım, sonra telefon operatörü. Newark ve sonrasında New York'ta yaşamak; belki tabloitleri okumadınız ama her gün gördünüz onları, metroda ve her yerde. Birdenbire, Condé Nast'ta iş olduğunu duydum. Şanslıydım; ikinci tasarımcı olarak işe alındım. Eğer insanların o sayfalara bakmalarını sağlayamadıysanız kovuldunuz. Resimleri kırpma. Fontları seçme. İlk başladığımda düşündüm, ''Sanat yönetmeni olmak istiyorum,'' ama farklı bir dünyaydı. Baca temizleyicisi gibiydim, orda çalışan diğer insanlara kıyaslandığımda Gerçekten zaman ayırdım ve kendime sanatçı demenin benim için ne anlama geldiğini çözmeye çalıştım. İnsanlara söylediğimi hatırlıyorum; ''Taslaklar ve keçeli kalemlerle çalışan bir artist olamaz mıyım sadece?'' ''Hayır, öyle bir şey yapamazsın.'' Farkına vardım ki, tasarımcı olarak akıcılığı kullanabilirdim işimi yapmak için. Anlaşılmayı kolaylaştıran fontları seviyorum -sans serif fontlarının netliğine sahip olanlar gibi- Kırmızının insanın dikkatini çektiğini hissettim. Genelde bu resimleri renkli bastırmaya gücüm olmazdı. Sahafçılara gider eski magazinleri bulurdum. Onları siyah beyaza çevirirdim. Bizim için, 1981'de, 83'te işini göstermek, söylemin bir parçası olmak hakkındaydı. Yaşıtım grup ilk tartışılmaya başladığında ve işlerimiz satıldığında düşündüm ki ''Eğer işim, bu ürün statüsünü geliştiriyorsa; buna atıfta bulunmalıyım.'' Güç, değer ile ilgili meseleler ne yazık ki eskimiyor. Mimari benim ilk aşkım. Ben yalnızca, fikirleri mekanlaştırıyorum. Bir mekanı resim ve yazılarla harekete geçirmek için hangi alana girmem gerektiğini biliyorum. ''Bizim gibi düşün'' ''Bizim gibi nefret et'' ''Bizim gibi kork'' İşimin eleştiri yaratmasını istiyorum. [GÖSTERİCİ] ''Yaşama hakkı, adın bir yalan, önemsemezsin, ölse kadınlar.'' [KRUGER] İnsanlar yürüyüşe gitsin diye ''Vücudun bir savaş alanı''ı yaptım. Bu kadınların üreme hakları içindi. Aile Planlaması Derneği dediğimi hatırlıyorum, hizmetlerimi sunduğumu ve kimin nesi olduğumu bilmiyorlardı. Bir reklam ajansıyla çalıştıklarını söylediler. Tamam, fena değil. Bu Quirky denen yazıcıyı kullandım. Bütün bu posterleri onunla basardım. Sabahın biri ya da ikisinde dışarı çıktım, bu posterleri şehrin her yerine astım. Tabi ki, bir feministim. Ama asla, cins ve cinselliği sınıftan ayrı değerlendiremedim ve hiç, sınıfı ırktan ayrı düşünmedim. Hakkında gerçekten düşünülmesi gereken bir şey; ne içinde yaşadığımız dünyada kim olduğumuzu belirler ve nasıl kültür bizi yapılandırır ve sınırlar. Sanatçı stereotipleri vardır ya da müzisyen. Bunlar kibar olan streotipler. İnsanlar bana her zaman soruyor; stüdyoma gelebilirler mi? Ben de; bir bere takmamı ister misin, büyük bir masayla fotoğrafımı çekebilirsin Dedim ki hayır. Sadece, ben o insan olmak istemiyorum. Yeterli görsel kaydım var. Milyon fotoğrafa ihtiyacın yok. Bir kamerayı başka bir insana yöneltmenin ne anlama geldiği; bence bunda bir gaddarlık var. ''Sen.'' ''Kadınların yüzyıllarca, erkek figürünü normal boyutunun iki katı gösterecek, büyülü bir yansıtma gücüne sahip aynalar gibi hizmet ettiğini biliyorsun.'' Bir Virginia Woolf alıntısı. Bunu kullanmalıydım yalnızca.