Pekala, bu sabah yolsuzluk sorusu üzerine konuşuyorum. Yolsuzluk güven halinin kendi-- veya bizim bağlamımızdaki haliyle-- arkadaşlarınızın, ailenizin veya sermayedarlarınızın çıkarları için istismar edilmesi olarak tanımlanır. Tamam? Arkadaşlar, aile ve sermayaderler. Ancak yolsuzluktan ne anladığımızı anlamalıyız. ve onun hakkında yanlış eğitildiğimizi anlamalıyız ve bunu kabul etmeliyiz. Bunu kabul edecek cesarete sahip olmak zorundayız Onunla baş etme şeklimizi değiştirmeye başlamalıyız İlk gelen şu büyük efsane, bir numara olan, şöyle ki, o gerçek anlamda bir şuç değil. Arkadaşlarımızla ve ailemizle bir araya geldiğimizde ve ülkemizdeki şuçu tartıştığımızda, Belmont'daki şuçu veya Diego'daki veya Marabella'daki suçu tartıştığımızda hiç kimse yolsuzluktan bahsetmiyor. Dürüst olan gerçek budur. Polis komiseri gelip de televizyonda suçla ilgili konuştuğunda,, yolsuzluktan bahsetmiyor. Ve kesin olarak biliyoruz ki Ulusal Güvenlik Bakanlığımız suçla ilgili konuşurken o da yolsuzluktan bahsetmiyor. Burada varmaya çalıştığım nokta bunun da bir suç olduğudur.. O bir ekonomik suç, çünkü vergi verenlerin parasının yağmalanmasına karışıyoruz. Genel ve özel yolsuzluk bir gerçektir. Özel sektörden gelen biri olarak, özel sektörde korkunç miktarda, hükümetle hiç bir ilgisi olmayan bir yolsuzluğun döndüğünü söyleyebilirim. Aynı rüşvetler ve para yedirmeler ve masa altında gerçekleşen diğer şeyler hepsi özel sektörde oluyor. Bugün, ben, özel sektörün de katıldığı, kamu sektöründeki yolsuzluğa odaklanıyorum. Anlaşılması gereken diğer ikinci önemli efsane de--- çünkü bu efsaneleri yok etmek zorundayız, parçalamak, yok etmek ve alaya almak zorundayız-- anlaşılması gereken diğer ikinci efsane de yolsuzluğun aslında küçük bir sorun olduğunun söylenmesidir Eğer bu bir sorunsa sadece küçük bir sorundur, öyle ki aslında sadece yüzde 10 veya 15 oranındadır, çoktandır böyle devam etmekte, ve büyük ihtimalle de böyle devam edecektir, ve hiçbir kanun yürürlüğe koymaya gerek yoktur çünkü bununla ilgili yapabilecek çok az şeyimiz vardır. Ve ben de bunu kanıtlamak istiyorum, Bu da çok tehlikeli bir söylencedir, çok tehlikeli. Bu bir miktar kamu yaramazlığıdır. Ve birazcık konuşmak, bizi bir 30 yıl geriye doğru götürmek istiyorum. Bugün kaynak zengini, küçük karayip ülkesi, Trinidad ve Tobago` dan, geliyoruz, ve 1970lerin başında, ülke refahında korkunç bir yükselme yaşadık, ve bu yükselme, dünya petrol fiyatlarının artışı sayesinde oldu.. Biz onlara petro- dolarlar deriz. Hazine, paradan patlıyordu. Ve bu ironik, çünkü bugün Merkez Bankası`na bağımlıyız. Görüyorsunuz ya, tarih ironiyle dolu. Bugün Merkez Bankası`na bağımlıyız, ve Merkez Bankası konuşuyor olacağım birçok şeyden sorumlu. Pekala? Kamu ofisinde sorumsuzluktan bahsediyoruz. Taraçanın diğer tarafındaki bir gerçekten bahsediyoruz, bir sonraki kule Finans Bakanlığı, ve bugün oradan bizimle birçok bağlantı mevcut yani bugün sizin mabediniz içersinden konuşuyoruz, peki mi? (Alkış) Konuşmak istediğim ilk şey tüm bu paranın 40 sene önce ülkemize aktarıldığı, işe koyulduğumuz, hükümet hükümete anlaşmalar serisinde ülkeyi hızlı bir şekilde geliştirmek adına dönemin hükümetinin işe koyulduğu dönemdir. Ve bu ülkedeki en büyük projelerden bazıları dünyanın önde gelen bazı ülkeleriyle hükümetler arası anlaşmalar yoluyla inşa ediliyordu. Birleşik Devletler ve İngiltere ve Fransa ve daha niceleri. Tıpkı söylediğim gibi, şu anda bulunduğumuz bina dahi --ki bu ironilerden biridir-- bu bina onların İkiz Kuleler olarak adlandırdığı karmaşalar serisinin bir parçasıydı. Bütün vaziyet, durum o kadar çok çirkinleşti ki bir soruşturma komisyonu atandi, ve 1982`de rapor etti, 30 yıl önce rapor etti-- Ballah Raporu-- 30 yıl önce, ve aniden hükümetler arası anlaşmalar,ayarlamalar durduruldu.. Zamanın başbakanı parlamentoya, bütçe konuşması yapmak için gitti ve asla unutmayacağım bazı şeyler söyledi. Bu kısımda haklı olabilirler. O zamanlar genç bir adamdım. (Ok) Tam kalbime geldi Ve aslında dedi ki-- Bir bakayım bu şey çalışıyor mu. Bir evet alıyor muyuz? Bize söylediği buydu. Bize dedi ki, aslında, harcadığımız petro-dolarlarımızın her üçünden ikisi, vergi verenlerin parası, ya boşa harcanmış ya da çalınmıştı. Yani %10 veya 15`i halis ziyandı. Dediğimiz gibi, bu bir masal, hikaye. Unutun gitsin. Bu küçük çocuklar için. Bizlerse yetişkin insanlarız ve toplumumuza neler olduğuyla başa çıkmaya çalışıyoruz. Tamam mı? Problemin boyutu bu. Anlaştık mı? Paranın üçte ikisi çalınmış veya yok yere harcanmıştı. Bu 30 yıl önceydi. 1982 Ballahtı. Peki ne değişti? Utanç verici sırları uluslararası seyirciye sermek istemiyorum ancak yapmak zorundayım. Dört ay önce bu ülkede, anayasal bir öfke patlaması, bir başkaldırıdan muzdarip olduk. Biz onu Bölum 34 fiyaskosu diye adlandırırız, Bölüm 34 fiyaskosu Şüpheli bir hukuk parçacığı, ve ben buna şüpheli zanlıları özgür bırakmak için şüpheli bir zamanda onaylanmış şüpheli bir hukuk parçacığı diyeceğim. ve söylendiği gibi, bu insanlar Piarco Havaalanı zanlıları olarak adlandırıldılar. Bugün burada kendi lügatımı konuşturacağım. Onlar Piarco Havaalanı zanlıları. İlk buyruğun sebep olduğu anayasal bir öfkeydi ve ben bunu Sapkın Parlemantoya Giden Komplo olarak etiketlendirdim. Ülkemizde, en yüksek düzeydeki kurum sapkınlaştırılmıştı. Bizler burada, ekonomik ve finansal bir doğanın sapkınlıklarıyla uğraşıyoruz. Problemin ne derecede ciddi olduğunu anlıyor musunuz? Çok büyük bir protesto vardı. Odadaki herbirimiz, bu prostestoda farklı şekillerde yer aldık. En önemlisi de, Amerikan büyükelçisi yakındı bu sayede parlamento süratle biraraya geldi ve kanun geri çekildi, yürütmeden kaldrıldı. Avukatların kullandığı kelime bu. Yürütmeden kaldırıldı. Ancak önemli olan şu ki Parlamento bütün bu olaylar silsilesi içinde dolandırıldı, çünkü gerçekten olan şuydu ki, yasanın şüpheli görülen bir kısmı yüzünden, yasa aslında bağımsızlığımızın 50. yıldönümünü, bağımsızlığımızın jubilesini kutladığımız haftasonu onaylandı. Yani bu, bu şeyin bir çeşit öfke patlamasıydı. Tekamüle ulaşmanın yaramaz bir yoluydu, ama biz onu kabullendik, çünkü hepimiz onu anladık, ve hatırlabildiğim kadarıyla ilk defa bu yolsuzluğa karşı büyük çaplı kitlesel protestolar vardı. Ve bu bana çok umut verdi. Tamam mı? Ama birilerimiz,bazen bu işin birazını yaparken yalnız hissediyoruz. Kanunun bu kısmı ve yürütmeden kaldırılması Parko Havaalanı suçlaması davasını kuvvetlendirdi. Yani bu gerçekten bugüne kadar yapılmış kandırmacaların en büyüklerinden biriydi. Ancak ne için suçlanmışlardı? Suçlandıkları şey neydi? Sizler için birazcık gizemli oluyorum. Suçlandıkları şey neydi? Vadesi dolmuş bir hava alanı inşa etmeye, onu yeniden yapılandırmaya çalışıyorduk. Bütün proje yaklaşık 1.6 milyar dolara mal oluyordu, Trinidad ve Tobago dolarına, ve aslında bir yığın şikemiz ve şüpheli eylemlerimiz oldu, yolsuzluk oldu, Ve ne içerdiğiyle ilgili bir fikir sahibi olmak için ve bunun büyük bir iş olmadığıyla ilgili ikinci miti bu olayla ilişkili bir bağlama yerleştirmek için buradaki ikinci gösterime bakabiliriz. Ve burada sahip olduğumuz--Ben öyle demiyorum, Bu, Savcının yazılı bildirgesi. O öyle dedi. Ve bize 1.6 milyar dolarlık proje için diyor ki, bir milyar doların kayıt dışı banka hesaplarında izi bulundu. Vergi verenlerin bir milyar doları, kayıt dışı banka hesaplarına koyuldu. olduğum gibi şüpheci bir insan olmamdan ötürü, buna çok kızgınım, ve bu noktada duraklıyorum, şimdi bunu duraklatıyorum ve farklı şeyler getiriyorum. Burada duracağım ve geçen sene kasımda Wall Street`de gördüğüm bir şeyi getiriyorum. Zuccotti Parkı'ndaydım Sonbahardı. Soğuktu. Islaktı. Hava kararıyordu. Ve ben de protestocularla, One Wall Street`e bakarak, Occupy Wall Street (Wall Stret`i işgal et) hareketi civarında yürüyordum. Ve orada çok basit bir levhası olan bayan vardı, oldukça basit bir levha darbe almış görünen sarışın bayan, Ve de levha, bu kısımlarda adlandırdığımız gibi, Bristol tahtasından yapılmaydı. ve bir tahta kalemiyle yapılmıştı. Ve levhada söylenen şey beni tam kalbimden vurdu. "Eğer kızgın değilsen, dikkat vermiyorsundur" diyordu. Eğer tüm bu olanlardan dolayı kızgın değilseniz, dikkatinizi vermiyorsunuzdur. Bu yüzden dikkatle dinleyin, çünkü çok daha derin sulara giriyoruz. Beynim düşünmeye başladı. Ya eğer böyle şüpheci olduğumdansa. Bir yığın casus romanı falan okurum ben. Ya eğer--(Gülmeler) Ancak bu şekilde hatalarda bulunmanız için bir yığın casus hikayesi okumak ve bazı şeyleri takip etmek gerekir değil mi? (Gülmeler) Ama ya bu ilk değilse? Ya bu birilerinin yakalandığı ilk seferse? Ya daha önce de olduysa? Nasıl ortaya çıkartırdım ki? Şimdi, önceki verdiğim iki örnek sektörel yolsuzluğun inşaasıyla ilgiliydi, değil mi? Ve bu sefer, kar amacı gütmeyen Birleşik Katılım Kurulu`nun liderligini yapma ayrıcalığım vardı. jcc.org.tt`deyiz ve halkin parasının nereye aktarıldığıyla ilgili kamu tedariki sağlamak için mücadele içinde olan - liderlerimiz var, liderler biziz. Bununla ilgili daha fazla şey ortaya çıkarmakla veya dilekçelerimizi imzamalada bize katılmak isteyenler, lütfen katılın. Ancak ilgili başka bir şeye kolay bir geçis yapacağım, Çünkü üç buçuk yıldan fazladır yönettiğim özel kampanyalardan biri CL Finansalının kurtarma planı döneminde, şeffaflığı ve güvenilirlilikle ilgili. CL Finansal Karayiplerin en geniş şirketler topluluğu, tamam mı? Ve detaylara inilmeden, şirketin iflas ettiği söylendi --Kelimlerimi çok dikkatli kullanıyorum-- 2009 Ocak`ta, neredeyse 4 yıla oldu, çöktüğü söylendi. Eşi görülmemiş bir cömertlikle--ve bu insanlarla ilgili çok şüpheci olmalısınız-- Eşi benzeri görülmemiş--ve bu kelimeyi çok dikkatli kullanıyorum--- Eşi benzeri görülmemiş bir cömertlikle, Zamanın hükümeti, bütün alacaklılara geri ödemek için yazılı bir anlaşma yaptı ve imzaladı. Ve size hiç bir çelişki olmadan, bu olayın dünyanın başka hiç bir yerinde olmadığını söyleyebilirim. Haydi biraz anlayalım, çünkü durumun gerçekleştiği şartlardan yoksunuz. İnsanlar bunun da tıpkı Wall Street gibi olduğunu söylüyorlar. Tıpkı Wall Street gibi değil. Trinidad ve Tobago, farklı kanunlu, fizikli veya biyolojili, farklı bir şeyli bir yer. Herhangi bir yer gibi degil.(Alkış) Herhangi bir yer gibi değil.Herhangi bir yer gibi değil. Burası burasıdır, orası orasıdır. Tamam mı? Şimdi ciddiyim. Dinleyin. Wall Street`te kurtarma paketleri oldu. Londra`da kurtarma paketleri oldu. Avrupa`da kurtarma paketleri oldu. Afrika`da kurtarma paketleri oldu. Nijeryada, bizimkiyle eş zamanlı Ticari bankaların 6 büyük olanı, bizimkiyle aynı zamanda iflas etti, ha? Nijerya deneyiminin bizimkine paralel nasıl değelendirildiği, bizimkine kıyasla nasıl çok iyi bir şekilde ele alındığı, ilginç. Dünyanın hiç bir yerinde bütün alacaklıların yasal haklarından fazla kurtarıldığı, kurtarma paketine dahil edildiği görülmemiştir. Sadece burada. Peki bu cömertliğin sebebi neydi? Hükümetimiz bu kadar cömert mi? Ve belki de öyleler. Haydi bir bakalım. Derinlemesine bir bakalım. Ben deşmeye ve yazmaya başladım vesaire vesaire, ve o çalışma bulunabilir, benim şahsi çalışmam adım olan AfraRaymon.com`da bulunabilir. İşlettiğim, kar için olmayan bir blog Diğer insanların ki kadar revaçta değil, ama alın burada. (Gülmeler) Ancak önemli nokta, 34. kısımın, bağımsızlığımızı kutluyor olmamız gereken zamanda, ağustosta, parlamentoyu delalete sürükleyen acı tecrübesi. eylüle giriyor olmak, kendimi kontrolden geçirmeme ve tahammülümü yeniden tartmama, bazı çalışmalarımın, yazdıklarımın, gerçekte neyin ne olduğunu anlamak için görevlilerle yaptığım değiş tokuşlara, geri dönmeye zorladı beni. Trinidad ve Tobago`da dediğimiz gibi, kim kimdir ve ne nedir? Pekala? Yeniden muhakeme etmek istiyoruz. Ve ben, bu yıl mayıs ayında, Finans Bakanlığı`na Bilgide Özgürlük başvurusu yaptım. Finans Bakanlığı da bir sonraki kule. Bu da başka bir bağlam. Bize, Finans Bakanlığı`nın Bilgide Özgürlük Eylemi`nin hükümlerine konu olduğu söylendi. Bunun gerçekten böyle olup olmadığıyla ilgili çalışılmış bir örnegeye götürüyorum sizi. Bu sabah bahsettiğimiz Merkez Bankası Bilgide Özgürlük Eyleminin hükümlerinden muaf. Yani işin özü şu ki, onlara hiçbir şey soramazsınız, ve onlar da hiç bir şeye cevap vermek zorunda değiller. 1999`dan beri olan kanun bu. Böylece birden bu mücadeleye daldım, ve dört soru sordum. ve size kısa cevaplı bir şekilde bu soruları, nerede olduğumuzu anlayabilesiniz diye yönlendireceğim. Burası herhangi bir yer gibi değil. Bir numaralı soru: CL finansalının hesap defterini sordum, ve eğer bana hesapları gösteremezseniz-- Finans Bakanı açıklamalar yapıyor, yeni yasalar geçiriyor ve nutuklar veriyor ve daha niceleri. Dayandığı rakamlar ne? tıpkı şu şaka gibi: O her ne içiyorsa ben de ondan istiyorum. Ve bana geri yazıp dediler ki, pekala, ne demek istiyorsun gerçekten ? Yani sorumu soruyla vurdular. İkinci nokta: Geri ödeme yapılan grubun alacaklılarını görmek istiyorum paramızın 24 milyon dolarının buna harcandığına hepinizin dikkatinizi çekmek için bir durayım. Bu, yaklaşık 3 buçuk milyar Birleşik Devletler doları eden miktar geçmişte kaynak olarak kullanmaya alıştığımız zengin küçük bir karayip ülkesinden geliyor. Tamam mı? Ve bu üç buçuk milyar doları kimin aldığını sordum. Ve mevcut şartları konuya getirmek için tekrar bir duraklıyorum, çünkü mevcut şartlar bu şeyi anlamamıza netlik getirmemize yardımcı oluyor Şu anda hükümette olan muayyen bir şahıs var. Şahsın adı önemli değil. Ve bu şahıs, siyasi gayesini ilerletmek için Bilgide Özgürlük Eylemini kullanarak kariyer yaptı. Tamam mı? İsmi önemli değil. Ona paye vermeyeceğim. Bir hususum var. Husus şu ki, bu kişi amacı için Bilgide Özgürlük Eylemini kullanarak kariyer yaptı. Ve en ünlü vaka da aslında 60 milyon dolarlık hükümet parasının bir burslar serisinde dağıtıldığı, ve bu bursların tanıtımının yapılmadığı vesaire vesaire, bizim Gizli Burs Skandalı olarak adlandırdığımız vakadır. Ve bu şahıs, bilgi verebilmek için parlamentonun bu eylemini kullanarak, Bilgide Özgürlük Eylemini, mahkemeye çıkabildi. ve ben de bunun muhteşem olduğunu düşünmüştüm. Büyüleyici. Ancak görüyorsunuz, soru: 60 milyon dolarlık kamu parasının zorla ifşası için Bilgide Özgürlük Eylemini ve mahkemeyi kullanmak bizim için doğru ve uygun mu acaba, 24 milyar doların zoraki ifşaasını yapmak bizim için doğru ve uygun olmalı. Görüyor musunuz? Ancak Finans Bakanı, Finans Bakanı`nın Daimi Sekreteri, bana yazıp, bu bilginin de muaf tutulduğunu söylediler Göruyor musunuz? Uğraştığımız mesele bu işte. İyi mi? Size söylemek istediğim, CL Finansalının yöneticileri için sorduğum ücüncü şeyse, Kamu Hayatında Fazilet Eylemi altında doldurmalar yapıp yapmadıklarıydı. Kamu Hayatı Eyleminde, ulusun çıkarına muhafızlık etme yükümlülüğümüzün bir parçası olarak, faziletimiz var. Ve kamu görevlilerinin varlık ve mükellefiyetlerinin ne olduğunu söylemek için kayda geçirmeleri gerekiyor. Ve tabi ben onların kayıt tutmadıklarını çoktan keşfetmiştim hatta Finans Bakanı onlara kayda geçirmelerini söylemiyor bile aslında İşte elimizde bu var. faziletin ve güvenilirliliğin ve şeffaflığın esas muhafızlarının açığa çıkarıldığı bir durumdayız. Soruyu yasal olarak sordum ve bir yöntem talep ettim. Görmezden gelindi. Bölüm 34 etrafında bizi motive eden bir şey, bunun üzerine çalışmaya devam etmemiz lazım. Onu unutamayız. Ben bunu, ülkenin tarihindeki en büyük tekil harcama olarak tanımladım. Ayni zamanda da bu denkleme göre kamu yolsuzluğuna en geniş örnek. Ve bu benim gerçeklik denetelemem. Kamu parasının harcanması var ama güvenilirlilik yok ama seffaflik yok Rusya`da Nijerya`da veya Alaska`da olun, hiç farketmez, bu her zaman yolsuzluğa eş değer olacaktır, Her zaman yolsuzluğa eşit olacaktır, ve burada uğraştıgımız mevzu da bu. bu işin bitmesi için, Finans Bakanlığı`nda bu konularla alakalı çözüm elde edebilmek için çalışmaya devam edeceğim, Eğer mahkemeye şahsen gitmem gerekecekse, gideceğim. Peşinde koşmaya devam edeceğiz JCC ile çalışmaya devam edeceğiz. Ancak Trinidad ve Tobago bağlamından geri adım atmak ve uluslararası bir örnek olarak masaya yeni bir şey getirmek istiyorum. Gazeteci Heather Brook`u, hükümet yolsuzluğuyla ilgili mücadelesinde gördük, ve bana Alaveteli.com internet sitesini tanıttı. Ve Alaveteli.com Bilgi Özgürlüğü başvuruları, açık bir veri tabanı sahibi olmak ve birbirimizle konuşmak için bir yol. Ne için başvurduğunuzu görebiliyorum. Siz de ben ne için başvuruyorum ve ne cevap alıyorum görebiliyorsunuz.. Bununla ilgili birlikte çalışabiliriz. Kolektif bir veri tabanı kurmamız ve bir sonraki noktada nereye gideceğimize dair bir anlayış oluşturmamız gerek. Farkındalığı arttırmamız gerek. Bununla alakalı söylemek istediğim son şey de, IPaidABribe.com adında Hindistan`da bir internet sitesidir. Uluslararası ayakları var, ve buna doğru eğilmemiz bizim için önemli. IPaidABribe gerçekten önemli, giriş yapmak ve anlamak için iyi bir kaynak. Artık burada durduruyorum. Sizden desteğinizi istiyorum. İlk miti atalım; o bir suçtur. İkinci miti atalım; büyük bir şeydir. Büyük bir sorundur. Ekonomik bir suçtur. Ve bu durumun iyileştirilmesi için, toplumdaki kararlılık ve süreklilik için birlikte çalışmamıza izin verin. Teşekkürler.