Helen Walters: Huang, seni görmek çok güzel. Katıldığın için teşekkürler. 2020 yılı şimdiye kadar nasıldı? Huang Hung: 2020 benim için tamamen normal başladı. Ocak ayında Paris'e gittim, orada moda haftası için röportajımı yaptım, 22 Ocak'ta Pekin'e geri döndüm ve bazı şeyleri biraz gergin buldum çünkü çok fazla söylenti vardı. SARS'ı yaşadıktan sonra ben o kadar endişeli değildim. 23'ünde, New York'tan bir arkadaşım bana yemeğe geldi ve gripti ve evimde birlikte yemek yedik ve ertesi gün Avustralya'ya uçakla tatil için giden başka bir arkadaşım geldi. Yani bir sokağa çıkma yasağı olana kadar bunu çok ciddiye almıyorduk. HW: Dünyadaki yankısını gördük. Sanırım bazı insanlar Çin'in aldığı bazı önlemlerin büyüklüğünü anlamakta zorlanıyor. Demek istediğim - Çin'in bunlara verdiği yanıtla ilgili başka ne eksik? HH: Biliyorsunuz, tarihsel olarak kültür ve tarih açısından sadece çok farklı iki ülkeyiz. Yani bu kendi insanları için tamamen farklı iki insan deneyimi. Çin'e göre sokağa çıkma yasağı konunca insanlar için sorun olmuyor. İnsanlar bunu sorun etmiyor çünkü bence bu iyi bir ebeveynin yapması gereken şey. Eğer bir çocuk hastalanırsa, başka bir odaya koyarsınız ve kilitlersiniz ve diğer çocukların hasta olmadığından emin olursunuz. Bunu hükûmetin yapmasını bekliyorlar. Ancak Çin dışında, Amerika'dan geldiğinde yapılacak doğru politik şey ve kişisel özgürlüğü ihlal edip etmediği büyük bir sorun haline gelir. Yani demokratik bir toplumda uğraşmanız gereken konular, Çin'de uğraşmak zorunda olmadığınız konulardır. Çince'de başka bir dilde mevcut olmayan bir kelime olduğunu söylemeliyim ve bu kelime "guāi." Bunu, ebeveynlerini dinleyen bir çocuğa söylersiniz. Bence insanlar olarak biz çok "guāi"yiz. Çinlilerin her zaman aradığı bu tür otoriter bir figürümüz var ve hükûmetin fiilen harekete geçmesini ve bununla ilgilenmelerini bekliyorlar. Ne kadar acı olursa olsun, sorun yok diyorlar, eğer büyük birader bunun yapılması gerektiğini söylüyorsa, o zaman yapılması gerekiyor. Bu gerçekten Çin'i ayrı bir zihniyet olarak tanımlıyor, Çinlilerin, örneğin Avrupa ve Amerika'daki insanlar gibi ayrı bir zihniyeti var. HW: Bu kolektif sorumluluk duygusu bazen kültürde biraz eksik olur. Aynı zamanda, bence, denetim ve veri gizliliği ile ilgili geçerli endişeler de var. Buradaki denge nedir ve denetim ile özgürlük arasında doğru denge nedir? HH: Bence internet çağında, Çin ile ABD arasında bir yerde. Sanırım kollektif güvenliğe karşı bireysel özgürlüğü aldığınızda, orada bir yerlerde bir denge olmalı. Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. Aslında, Çin sosyal medyasında tamamen eleştirildi ama haklı olduğunu düşünüyorum. Çin halkı belli haklardan vazgeçmeye hazır. Örneğin, bizim... Çinliler çoğunlukla sahip olduğumuz ödeme sistemiyle gurur duyuyor, yani iPhone'unuzla herhangi bir yere gidebilir ve her şey için ödeme yapabilirsiniz ve tek yaptıkları yüz tarama. Sanırım bu Amerikalıları korkutuyor. Çin'de şu anda hâlâ yarı karantinadayız, bu yüzden herhangi bir yere giderseniz, taradığınız ve cep telefonu numaranızı girdiğiniz bir uygulama var ve uygulama, alışveriş merkezinin girişindeki güvenliğe bilgi iletir, örneğin son 14 gün içerisinde gittiğiniz yerleri. Bunu bir Amerikalıya söylediğimde dehşete kapıldı ve bunun mahremiyetin ihlali olduğunu düşündü. Öte yandan, Çinli ve son 20 yıldır Çin'de yaşayan biri olarak, Amerikan zihniyetini anladığım halde hâlâ, "Buna aldırmıyorum ve daha iyiyim, alışveriş merkezine girerken kendimi daha güvende hissediyorum çünkü herkes tarandı," diyecek kadar Çinli olduğumu düşünüyorum, oysa bireysel özgürlüğü bunun gibi bir pandemi içinde soyut bir kavram olarak düşünüyorum. Bu yüzden Batı'nın gerçekten sadece bir birey olarak düşünmek yerine, doğuya doğru bir adım atması ve kolektif hakkında bir bütün olarak düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. HW: ABD ve Çin arasındaki karşıt söylemin yükselişi açıkça rahatsız edici ve durum şu ki, insanlar küresel tedarik zincirlerini anlasalar da anlamasalar da ülkeler birbiriyle bağlantılı. Sence nereye doğru gidiyoruz? HH: Bundan çıkan en korkunç şey, bu pandemide her iki taraftaki milliyetçi duygular. Ben iyimserim, bence bundan çıkacak olan şey, her iki tarafın bunun tüm insan ırkının ayrı değil birlikte yapması gereken bir mücadele olduğunu fark edeceğidir. Retoriklere rağmen, küresel ekonomi, ayrışmanın hem ABD hem de Çin için son derece maliyetli ve acı verici olacağı bir entegrasyona dönüştü. HW: Çin'in, oldukça sesli aldığı eleştiriyi görmek de benim için ilginçti. Örneğin, ölüm oranını küçümsemekten ötürü tartışmalı olarak, aynı zamanda koronavirüs hakkında alarmı ilk kez veren Wuhan doktoru Dr. Li'yi şeytanlaştırmaya çalıştıkları için eleştirildiler. "The New York Times"ta, Weibo kullanıcılarının Dr. Li'nin son paylaşımını tekrar tekrar paylaştıklarını ve bunu onunla yaşayan bir tür anıt olarak kullandıklarını belirten bir rapor gördüm. Bu son gönderide 870 bin yorum ve artan bir şey var. Medyada bir değişiklik görüyor musunuz? Çin liderliğine yaklaşımda Çin'in belki de merkeze daha fazla dönmesine yol açabilecek bir değişiklik görüyor musunuz, tıpkı Amerika'nın bir Çin modeline doğru daha fazla dönmesi gerektiği gibi? HH: Ne yazık ki tam olarak değil, çünkü otoriter hükûmetler ve halk arasında iletişim kurmanın bir yolu olduğunu düşünüyorum. Dr. Li'nin öldüğü gece, öldüğü açıklandığında Çin sosyal medyası patladı. Haksız yere ispiyoncu muamelesi görmesine rağmen, yine de hastaneye çalışmaya gitti ve doktor olarak hayat kurtarmaya çalıştı ve sonra hastalığa yakalandığı için öldü. Öfke, hayal kırıklığı vardı ve bunların hepsi, hükûmetin haksız olduğunu düşündüğü bir figürü anmak için ortaya çıktı. Resmi bir ses ve bir hüküm: "Dr. Li kim? İyi bir adam mı yoksa kötü bir adam mı?" tamamen 180 derece değişti. Yanlış davranılan bir doktordan insanları uyaran bir kahramana dönüştü. Otoriter hükûmet altında, hâlâ kamuoyunun düşüncesinin farkındalar, ancak öte yandan, insanlar şikayet ettiklerinde ve Dr. Li'yi andıklarında, sistemi gerçekten değiştirmek istiyorlar mı? Cevabım hayır, çünkü bu belirli kararı sevmiyorlar, ancak sistemi değiştirmek istemiyorlar. Bunun nedenlerinden biri, başka bir sistemi daha önce hiç bilmemiş olmalarıdır. Nasıl çalışacaklarını bildikleri sistem budur. HW: Tava atma nedir Huang? HH: Ah, tava atma başka birini suçladığında söylediğin şeydir. Basitçe, sorumlu olan kişi Çince argoda siyah tavayı taşıyan kişidir. Kötü bir şey için günah keçisi olursun. Aslında, Trump buna "Çin virüsü," "Wuhan virüsü" demeye başladı ve tüm koronavirüs pandemisi için Çin'i suçlamaya çalıştı. Sonra Çinliler, sanırım tavayı Amerikalılara attı. Bu yüzden tava atma Çin sosyal medyasında çok komik bir şakaydı. Viral olan tava atma jimnastik aerobik egzersiz videosu var. HW: Ama bize söyle Huang, ayrıca TikTok'ta dans ediyorsun değil mi? HH: Ah, kesinlikle. TikTok'ta çok fazla tava atma aerobiği yapıyorum. HW: Yani, tüm bunların potansiyel bir umut ışığı var, sistemdeki bazı eşitsizliklerde yatıyor, sahip olduğumuz bazı kırık yapılarda ve akıllı olursak, yeniden, daha iyi bir şekilde inşa edebiliriz. HH: Evet. Bence bu salgının umut ışıklarından biri, insanlığın, yapması gerekenin, ırk, ten rengi veya milliyete göre ayırt etmek yerine birlikte bir şeyler yapmak olduğunu fark etmemiz. Bu virüsün zengin ya da fakir, önemli ya da önemsiz ya da ten rengi ya da uyruğu ne olursa olsun kimseye karşı ayrımcı olmadığı açık. Dolayısıyla dünyayı parçalara ayırıp kendi milliyetçi kabuklarımıza geri dönmeye çalışmak yerine birlikte olma zamanı. HW: Çok güzel bir düşünce. Huang Hung, Pekin'den bize katıldığın için çok teşekkür ederim. Sağlıkla kal lütfen. HH: Teşekkürler Helen ve sen de sağlıkla kal.