Çocukken tam bir inektim.
Galiba bazılarınız da inektiniz.
(Kahkaha)
Ve siz beyefendi, en sesli gülen,
siz muhtemelen hala ineksiniz.
(Kahkaha)
Kuzey Teksas'ın tozlu düz arazilerinde
küçük bir kasabada büyüdüm.
Babam şerif,
büyükbabam ise bir papazdı.
Başımı belaya sokmak
hiç kaçınılmaz değildi.
Bu yüzden öylesine matematik
kitapları okumaya başladım.
(Kahkaha)
Sen de okudun.
Bu okumalar lazer, bilgisayar ve
maket roketler yapmamı sağladı.
Bunlar ise roket yakıtı yapmamı sağladı.
Şimdi, bilimsel olarak
biz buna "çok kötü bir fikir" deriz.
(Kahkaha)
O zamanlarda,
Stanley Kubrick'in filmi
"2001: Uzay Macerası" sinemalara gelmişti,
ve benim hayatım sonsuza kadar değişmişti.
Bu filmi çok sevmiştim,
özellikle HAL 9000'i.
HAL, uzay gemisi Keşif'i Dünya'dan
Jüpiter'e götürmek için tasarlanmış
duyguları olan bir bilgisayar.
HAL ayrıca kusurlu bir karaktere sahip.
Çünkü sonunda, görevi
insan hayatına tercih etmişti.
HAL uydurma bir karakter,
ama yine de o korkularımızı simgeliyor,
İnsanlığımızı umursamayan
duygusuz bir yapay zeka tarafından
kontrol altına alınma korkumuz.
Bu tür korkuların yersiz
olduğuna inanıyorum.
Gerçekten de insan tarihinde
olağanüstü bir zamandayız.
Vücudumuzun ve aklımızın
limitleri olduğunu kabul etmeyişimizle
Yaşam deneyimini
hayallerin ötesinde geliştirecek
üstün bir karmaşıklık ve zarafete sahip
makineler üretiyoruz.
Beni hava harp okulundan
hava komutasına, oradan da
şimdiye getiren kariyerden sonra
sistem mühendisi oldum.
Geçenlerde NASA'nın Mars göreviyle ilgili
bir mühendislik probleminde yer aldım.
Ay'a giden uzay uçuşlarında
uçuşla ilgili her şeyde
Houston'daki görev merkezine bağlıyız.
Fakat, Mars 200 kat uzakta.
Sonuç olarak, bir sinyalin
Dünya'dan Mars'a ulaşması
ortalama 13 dakika sürüyor.
Bir sorun varsa,
yeteri kadar zaman yok.
Makul bir mühendislik çözümü sunmak için
görev kontrolü uzay aracı Orion'ın
içine koymamız gerekir.
Görev profilindeki başka
bir enteresan fikir
insanlar Mars'a varmadan önce,
Mars'ın yüzeyine insansı robotlar
gönderip tesisler kurdurmak,
sonra onları araştırma ekibinin
ortak mensubu yapmak.
Bu fikre bir mühendisin
bakış açısından baktığımda,
tasarlamam gereken şeyin
akıllı, iş birliği yapabilen,
sosyal zekaya sahip
bir yapay zeka olduğu
çok açık ve netti.
Başka deyişle, HAL'e çok benzeyen
bir şey yapmam gerekti.
ama adam öldürme meyili olmayan bir HAL.
(Kahkaha)
Biraz ara verelim.
Böyle bir yapay zeka yapmak
gerçekten mümkün mü?
Aslında mümkün.
Bir çok yönüyle,
yapay zeka ilkeleriyle, bu zor
bir mühendislik problemidir,
mühendisliği yapılacak
basit bir yapay zeka problemi değil.
Alan Turing'in dediği gibi,
Duyguları olan bir makine
yapmakla ilgilenmiyorum.
Bir HAL yapmıyorum.
Tek yapmak istediğim,
zeka yanılsaması gösteren basit bir beyin.
HAL ilk gösterildiğinden beri,
programlama sanatı ve bilimi
uzun yol kat etti.
HAL'in yaratıcısı eğer burada olsaydı,
eminim bize soracağı çok soru olurdu.
"Milyonlarca cihazdan oluşan bir sistemin
veri akışını okuyup
onların hata ve eylemlerini
önceden tahmin etmek
gerçekten mümkün mü?"
Evet.
"İnsanlarla doğal dilde sohbet edebilen
sistemler yapabilir miyiz?"
Evet.
"Objeleri ve duyguları
tanımlayabilen, duygusal davranan
oyun oynayabilen ve hatta dudak
okuyabilen sistemler yapabilir miyiz?
Evet.
''Hedefler koyup
o hedefleri gerçekleştirmek
için planlar yapan ve bu esnada
öğrenen bir sistem yapabilir miyiz?''
Evet.
"Akıl teorisi olan sistemler
yapabilir miyiz?"
İşte bunu yapmayı öğreniyoruz.
"Etik ve ahlaki temeli olan
sistemler yapabilir miyiz?"
İşte bunu öğrenmek zorundayız.
Farz edelim ki
bu ve benzeri amaçlar için bu tür
bir yapay zeka geliştirmek mümkün olsun.
Kendinize sormanız gereken
ilk soru şu olmalı:
Bundan korkmalı mıyız?
Her yeni teknoloji
korkuyu da kendiyle birlikte getirir.
Arabaları ilk gördüğümüzde
insanlar ailenin yok oluşunu
göreceğimizden yakındılar.
Telefonlar hayatımıza girdiğinde
herkes bunun medeni konuşmayı
tahrip edeceğinden endişeliydi.
Yazılı kelimelerin kalıcı
olduğunu anladığımız zaman
insanlar ezber yeteneğimizin
kaybolacağını sandılar.
Bütün bunlar bir noktaya kadar doğru
Fakat bu teknolojilerin
yaşam deneyimimizi
inanılmaz şekillerde geliştirecek şeyler
getirdiği de bir gerçek.
Hadi bunu bir adım daha öteye taşıyalım.
Bu tür bir yapay zekanın
yaratılmasından korkmuyorum,
çünkü zamanla yapay zeka
bazı değerlerimizi cisimleştirecek.
Şunu düşünün: Bilişsel bir sistem yapmak
geleneksel yazılım yoğunluklu
bir sistem yapmaktan temel olarak farklı.
Onları programlamıyoruz.
Onlara öğretiyoruz.
Bir sisteme çiçekleri nasıl
tanıyacağını öğretmek için
ona sevdiğim türde
binlerce çiçek gösteririm.
Bir sisteme oyun oynamayı
öğretmek için
Öğretirdim, sen de öğretirdin.
Çiçekleri severim, hadi ama.
Bir sisteme Go gibi bir oyunu
oynamayı öğretmek için
Ona binlerce Go oynattırırdım.
Fakat bu süreçte ona ayrıca
iyi oyunu kötü oyundan
ayırmayı da öğretirim.
Yapay zekası olan bir
avukat yardımcısı yaratmak istersem,
ona biraz hukuk dağarcığı öğretirim,
ama aynı zamanda
hukukun bir parçası olan
merhamet ve adalet
duygusunu da aşılarım.
Bilimsel olarak söyleyecek olursam,
buna "kesin referans" deriz
İşte önemli nokta şu:
Bu makineleri üretirken
onlara kendi değerlerimizden
bir parça da öğretiriz.
Bu noktaya kadar, daha çok olmasa da
yapay zekaya iyi yetişmiş
bir insana güvendiğim kadar güvenirim.
Fakat şunu sorabilirsiniz:
Ya kötüye kullanan 3. partiler?
bazı iyi finanse edilmiş
sivil toplum kuruluşları?
Yalnız bir kurdun elindeki
yapay zekadan korkmam.
Açıkçası, kendimizi bütün rastgele
şiddet olaylarına karşı koruyamayız.
Ancak gerçeklik öyle bir sistem ki
insan kaynaklarının çok ötesinde
oldukça büyük
ve kıvrak zekaya sahip
bir eğitime ihtiyaç duyar.
Dahası...
Bir düğmeye basıp milyonlarca
yere yayılan ve
laptopların her yerde patlamasına
yol açan bir internet virüsü
sızdırmaktan çok daha fazlası.
Bu tür maddeler çok daha büyük,
ve kesinlikle bunlara tanık olacağız.
Yapay zekanın bütün insanlığı
tehdit edebileceğinden korkuyor muyum?
"The Matrix", "Metropolis", "Terminator"
gibi filmlere ya da
"Westworld" gibi dizilere bakarsanız
onlar hep bu tür bir korkudan bahsederler.
Gerçekten de filozof Nick Bostrom
"Süper Zeka" kitabında
bu konudan bahseder.
Süper zekanın sadece tehlikeli
olabileceğini değil
ayrıca varoluşsal bir tehdit
oluşturabileceğini gözlemliyor.
Dr. Bostrom'un temel argümanı şöyle:
Bu sistemler zamanla o kadar çok
bilgiye doyumsuzca aç olacaklar ki
belki de öğrenmeyi öğrenecekler
ve zamanla insanların
ihtiyaçlarıyla çelişen
amaçlara sahip olacaklar.
Dr. Bostrom'un bir çok takipçisi var.
Elon Musk ve Stephen Hawking gibi
insanlar tarafından destekleniyor.
Bu parlak beyinlere
saygısızlık etmek istemem ama
onların aslında hatalı
olduğuna inanıyorum.
Dr. Bostrom'un argümanlarının
ayrıntılarına inmek isterdim ama
o kadar zamanım yok.
Şunu çok kısaca bir düşünün:
Süper bilmek süper yapmaktan çok farklı.
HAL Keşif'i bütün yönleriyle
komuta ettiği sürece,
o Keşif tayfasına karşı bir tehditti.
Bu yüzden onun süper
zekaya sahip olması gerekir.
Onun bütün dünya üzerinde
egemenliği olurdu.
Bu The Terminator'deki Skynet şeyi işte,
İnsan iradesi üzerinde kontrolü olan,
dünyanın her bir köşesindeki
her bir cihazı yöneten
bir süper zeka.
Gerçekçi konuşursak,
bu olmayacak.
Bizler havayı kontrol eden,
zamanı yönlendiren,
kaprisli, karmakarışık
insanları komuta eden
yapay zekalar yapmıyoruz.
Buna ek olarak,
böyle bir yapay zeka olsaydı,
insan ekonomisiyle yarışmak zorunda
olurdu, dolayısıyla
kaynaklar için bizimle yarışırlardı.
Sonunda
Siri'ye şunu söylemeyin:
"Hiç olmadı fişini çekeriz."
(Kahkaha)
Makinelerimizle mükemmel bir
evrim birlikteliği yolculuğundayız.
Bugünkü olduğumuz insan
o zamankiyle aynı olmayacak.
Süper zekanın yükselişi hakkında
şimdi bu kadar endişelenmemiz
bir çok yönüyle tehlikeli bir
dikkat dağınıklığıdır,
çünkü programlamanın yükselişi
bize çözmemiz gereken bir çok
insancıl ve toplumsal
sorunlar getirecek.
İnsanların iş gücüne olan
ihtiyaç azaldığında
toplumda düzeni en iyi nasıl sağlarım:
Dünya geneline nasıl anlayış ve
eğitim getiririm ve yine de
farklılıklarımıza saygı gösteririm?
İnsan hayatını bilişsel sağlık hizmeti ile
nasıl genişletebilir ve geliştirebilirim?
Bizi yıldızlara götürecek programlamayı
nasıl kullabilirim?
İşte bu heyecan verici bir şey.
İnsan deneyimini ilerletmek için
programlama kullanma fırsatı
elimizde
Bu aralar
daha yeni başlıyoruz.
Çok teşekkürler.
(Alkış)