Billie Jean King: Herkese merhaba! (Alkış) Teşekkürler Pat. Teşekkür ederim! Şimdi bayağı heyecanlandım! (Gülüşmeler) Pat Mitchell: Güzel! Bence maçın videosunu tekrar seyrederken, dünyadaki kadınların kaderinin yaptığın her vuruşta olduğunu düşünmüşsündür. Böyle mi hissediyordun? BJK: Öncelikle, Bobby Riggs -- o önceki bir numaralı oyuncuydu, korsan biri değildi bu arada. Kahramanlarımdan biriydi ve ona hayrandım. Onu yenmemin nedeni bu aslında, çünkü ona saygı duydum. (Gülüşmeler) Bu doğru, annem ve özellikle de babam hep şunu söylediler: "Rakibine saygı duy ve onu asla küçümseme." Ve haklıydı. Kesinlikle haklıydı. Ancak biliyordum ki bu toplumsal değişimle ilgiliydi. Bunu duyurduğumuzda, gerçekten çok endişeliydim ve tüm dünyanın omuzlarımda olduğunu hissettim. Şöyle düşündüm, "Eğer kaybedersem, bu kadınları en az 50 yıl geriye götürecek." Bir sene önce 9. Başlık henüz geçmişti -- 23 Haziran 1972. Kadınların profesyonel tenis -- 1970'de bir dolarlık kontrat imzalayan dokuz kişiydik -- hatırlayın, maç 1973'te. Öyle ki oynayabildiğimiz, yarışabildiğimiz ve hayatımızı kazanabildiğimiz bir turun sadece üçüncü yılındaydık. Yani bir dolarlık kontratı imzalayan dokuz kişiydik. Hayalimiz dünyanın herhangi bir yerinde doğmuş herhangi bir kız içindi -- eğer yeterince iyiyse -- onun yarışmasını ve bizim geçinmemizi sağlayacak bir yer olacaktı. Çünkü 1968'den önce, günde 14 dolar kazanıyorduk ve organizasyonların kontrolü altındaydık. Bu yüzden bunu aşmak istedik. Ancak biliyorduk ki bu çok fazla bizim kuşağımızla ilgili değildi; biliyorduk ki gelecek kuşaklarla ilgiliydi. Bizden önce gelen insanların omuzlarında duruyoruz, buna şüphe yok. Ancak her kuşağın daha iyiye gitme şansı var. Aklımda olan gerçekten de buydu. 9. Başlık'a gerçekten tüm kalbimle uygun hâle getirmeye başlamak istedim. 9. Başlık, bilmeyen varsa ki belki bir sürü kişi bilmiyor, der ki devlet veya özel, herhangi bir lise, kolej veya üniversiteye verilen federal fonlar -- sonunda -- erkeklere ve kızlara eşit para vermek zorunda. Bu her şeyi değiştirdi. (Alkış) Sonuçta bir yasanız olabilir; ancak ona uygun hâle gelmek için tüm sorumluluklarınızı değiştiriyor. İşte o zaman harika oluyor, gerçekten. İşte aklımda olan buydu. Bu değişimi tüm kalbimle destekleyerek başlatmak istedim. Ancak bu uyumdan iki şey ortaya çıktı. Kadınlar için: Kendine güven, güçlenme. Gerçekten de zam istemek için yeterli cesaretleri oldu. Bazı kadınlar bunu istemek için 10, 15 yıl bekledi. Şöyle dedim, "Daha da önemlisi, onu aldın mı?" (Gülüşmeler) Ve yaptılar! Ya erkekler için? Bugün pek çok erkek bunu fark etmiyor; ancak eğer 50'lerinizde, 60'larınızda ya da her neyse 40'larınızın sonlarındaysanız, Kadın Hareketi'nin içindeki ilk erkek kuşağısınız -- ister beğenin, ister beğenmeyin! (Gülüşmeler) (Alkış) Erkeklere gelince, erkeklere şu oldu, bana gelip -- çoğu zaman gözlerinde yaşlar olanlar erkekler, bu çok ilginç. Şöyle derler, "Billie, o maçı gördüğümde çok gençtim ve şimdi bir kızım var. Genç bir adam olarak onu gördüğüme çok mutluyum." O genç adamlardan biri, 12 yaşındayken Başkan Obama'ydı. Onunla tanıştığımda gerçekten şöyle dedi: "Bilmiyorsun ama o maçı izlediğimde 12 yaşındaydım. Şimdi iki kızım var ve onları yetiştirmemde çok fark yarattı." Yani hem erkekler, hem de kadınlar bundan çok şey elde etti, ama farklı şeyler. PM: Şimdi kuşaklar var -- en az bir ya da iki tane -- 9. Başlık ve diğer mücadelelerin mümkün kılmasıyla eşitliği yaşamış olan. Kadınlar için de ekip çalışmasını deneyimleyen kuşaklar var. Daha önce olmadığı şekilde takım sporlarını oynayabildiler. Sporcu olmanızdan dolayı zaten yarattığınız bir mirasınız var, kadın sporcular ve Kadın Sporcular Vakfı için eşit ücret lobi çalışmaları yapmanızdan dolayı bir mirasınız var. Şimdi Billie Jean King Liderlik İnisiyatifi ile neler başarmak istiyorsunuz? BJK: Bence 12 yaşındayken bir şeyi kavramamla bir ilgisi var. 11 yaşında, dünyadaki bir numaralı tenis oyuncusu olmak istiyordum ve bir arkadaşım oynamayı teklif etti, ben de şöyle dedim, "O ne?" Ailemde tenis yoktu, basketbol vardı, diğer sporlar da. 12 yaşıma geri dönünce, (Gülüşmeler) sonunda yıl sonunda sıralamada yer aldığınız turnuvalarda oynamaya başladım. Los Angeles Tenis Kulübü'nde hayal kuruyordum ve sporumla, ne kadar küçük olduğuyla ilgili düşünmeye başladım; ancak oynayan herkesin beyaz ayakkabılar, beyaz giysiler giyip, beyaz toplarla oynadıklarını da -- oynayan herkes beyazdı. 12 yaşındayken, kendi kendime şöyle dedim, "Diğer herkes nerede?" O benim aklımda sıkışıp kaldı. O an, hayatımın sonuna dek, oğlanlar ve kızlara, erkekler ve kadınlara eşit haklar ve imkânlar için savaşmaya söz verdim. Teniste, eğer bir numara olmak için yeterince şanslıysam ve o yaşta dahi biliyordum ki bir kız olarak etki etmem daha zor olacaktı, o altyapım vardı. Ve tenis küresel. Şöyle düşündüm, "Biliyor musun? Bana çok az insanın sahip olduğu bir imkân verildi." Başarılı olup olmayacağımı bilmiyordum, sadece 12 yaşındaydım. Elbette istedim, ama bunu başarmak tamamen farklı bir konu. Sadece kendime söz verdiğimi hatırlıyorum ve gerçekten sözümü tutmaya çalışıyorum. Gerçekten buyum, insanlar için savaşıyorum. Ne yazık ki kadınlar daha az şeye sahip oldu. Daha az olarak görülüyoruz. O zaman dikkatim nereye gitmek durumundaydı? Sadece şöyle dedim .... yapmak zorundasın. Kendinizi savunmayı, kendi sesinizi duymayı öğrenmek. Her zaman aynı sözleri duyarsınız ve ben gerçekten şanslıydım, çünkü eğitimim vardı. Bence eğer bir şeyi görebiliyorsanız, o olabilirsiniz, değil mi? Eğer onu görebilirseniz, o olabilirsiniz. Pat'a bakıyorsunuz, diğer liderlere bakıyorsunuz, konuşmacılara bakıyorsunuz, kendinize bakıyorsunuz, çünkü herkes, herkes, olağanüstü bir şeyler yapabilir. Her birey. PM: Billie, senin hikâyen her yerdeki pek çok kadına ilham verdi. Şimdi de Billie Jean King Liderlik İnisiyatifi ile, daha da büyük bir amaca taşıyorsunuz. Çünkü kadınlarla ilgili çokça duyduğumuz bir şey, seslerini alıp liderlik pozisyonları için yollarını bulmaya çalışmaları. Ancak bahsettiğiniz şey bundan da büyük. Kapsamlı bir liderlik. Daha kapsamlı düşünerek büyüyen bir kuşak bu. BJK: Bu harika, değil mi? Teknolojiye bakın! Hepimizi birbirimize bağlaması inanılmaz! Bu bağlantıyla ilgili. Ondan dolayı mümkün olan şeyler sadece inanılmaz. Ancak Billie Jean King Liderlik İnisiyatifi, daha çok iş gücü ve onu değiştirmeye çalışmakla ilgili, böylece insanlar gerçekten işlerine giderek kendileri olabiliyorlar. Çünkü çoğumuzun iki işi var: Biri, kabul edilmek için. Size mükemmel bir örnek vereceğim. Bir Afro-Amerikalı kadın işe gitmek için bir saat erken kalkar, banyoda saçını düzleştirir, saçını düzleştirmek için, ortama uyduğuna emin olmak için tuvalete günde muhtemelen dört, beş, altı kere gider. Bu arada iki işte çalışıyor. Başka bir işi var, her neyse; ama onda da ortama uyum sağlamaya çalışıyor. Ya da diplomasını saklayan bu zavallı adam gibi -- Michigan Üniversitesi'ne gitmiş; ama gençliğindeki yoksulluğundan hiçbir zaman bahsetmiyor, hiçbir zaman -- sadece söz etmiyor. Yani iyi eğitim aldığını görmelerini sağlıyor. Sonra eşcinsel bir adam görüyorsunuz, NFL'de olan, sizler için Amerikan futbolu anlamına geliyor, çok önemli bir şey, çok maço ve her zaman futbol hakkında konuştu, çünkü eşcinseldi ve kimsenin bilmesini istemiyordu. Bu böyle gider. Bu yüzden benim arzum, herkesin 24/7 kendileri olabilmesi, bu nihai nokta. Kendimizi fark ediyoruz. Yani bu güne dek kendimi fark ettim. Eşcinsel olarak kendimi rahatsız hissettim, bilirsiniz yani, (Nefes alma) biraz rahatsız edici, biraz mideme ağrı verici, kendimle tamamen barışık hissetmeme. Bu yüzden bence kendinize sormalısınız. İnsanların kendileri olmalarını istiyorum, her ne iseler öyle olsunlar. PM: Billie Jean King Liderlik İnisiyatifi'nin yaptığı ilk araştırma bunu gösterdi, biraz önce bahsettiğiniz örnekleri, birçoğumuzun kendimiz olmakla ilgili sorunları olduğunu. Ama baktığınız, milenyum kuşağı, bütün bu eşit imkânlardan yararlanmakta olan, eşit olmasa da, her yerde mevcut olan. BJK: Öncelikle, ben gerçekten şanslıyım. Teneo ile ortaklık, inanılmaz bir stratejik şirket. Bunu yapabilmemin gerçekten sebebi bu. Hayatımda iki kere, aslında arkamda güçlü iki adam oldu. Eski günlerde, Philip Morris'le, Virginia Slims'le ve hayatım boyunca bu da ikincisi. Sonra Deloitte. İstediğim tek şey veriydi, gerçekler. Bu yüzden Deloitte anketi gönderdi, şimdilik 4.000'nin üzerinde kişi cevapladı ve iş yerlerinde devam ediyoruz. Milenyum kuşağı ne hissediyor? Çok şey hissediyorlar, ama bu kadar şahane olma nedenleri -- bilirsiniz, bizim kuşağımız şöyleydi, "Temsil edileceğiz." Bu yüzden bir odaya girerseniz, herkesi temsil ediliyor görürsünüz. Bu artık yeterli değil, ki bu harika! Yani milenyum kuşağı şahane; irtibat, bağlantı istiyorlar. Sadece ne hissettiğinizi, ne düşündüğünüzü söylemenizi istiyorlar ve çözüme girişiyorlar. Problem çözücüler ve benim yetiştiğim zamanla karşılaştırırsak, elbette bilgi parmaklarınızın ucunda. PM: Araştırma milenyum kuşağıyla ilgili ne gösterdi? Bir fark yaratacaklar mı? Gerçekten daha kapsamlı bir işgücünün olduğu bir dünya yaratacaklar mı? BJK: 2025'te küresel işgücünün yüzde 75'i milenyum kuşağı olacak. Bence sorunları çözmeye yardımcı olacaklar. Bence bunu yapma imkânları var. Çok önemsediklerini biliyorum. Büyük fikirleri var ve büyük işler gerçekleştirebiliyorlar. Gençlerle bugünde kalmak istiyorum, geriye gitmek istemiyorum. (Gülüşmeler) PM: Bence başka şans yok! Ancak araştırmada milenyum kuşağıyla ilgili bulduğunuz şeyler, birçok insanın milenyum kuşağıyla ilgili deneyimlediği şeyler değil. BJK: Hayır, konuşmak istiyorsak -- Tamam, kendi küçük araştırmamı yapıyordum. Onların patronları olan bebek patlaması kuşağıyla konuşuyordum ve şöyle dedim, "Milenyum kuşağıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?" Ben çok heyecanlıyım, yani çok iyiymiş gibi ve yüzleri şöyle oldu -- (Gülüşmeler) "Yani, 'Ben' jenerasyonu mu?" (Gülüşmeler) Ben de, "Gerçekten öyle mi düşünüyorsunuz? Çünkü çevre ve benzeri şeyleri önemsediklerini düşünüyorum." dedim. Onlar da şöyle dediler, "Billie, onlar odaklanamıyor." (Gülüşmeler) Gerçekten de 18 yaşındaki birinin ortalama odaklanma süresinin 37 saniye olduğunu kanıtladılar. (Gülüşmeler) Odaklanamıyorlar. Gerçekten umursamıyorlar. Geçen gece şöyle bir hikâye duydum: Bir kadın bir galerinin sahibi ve çalışanları var. Stajyer olan çalışanlardan birinden bir mesaj alıyor, kız şöyle başlıyor, şöyle söylüyor, "Bu arada, geç kalacağım, çünkü kuafördeyim." (Gülüşmeler) Sonra işe geliyor ve patronu şöyle diyor, "Neler oluyor?" O da şöyle diyor, "Üzgünüm geciktim, nasıl gidiyor?" Şöyle yanıtlıyor, "Tahmin et. Gitmeni istiyorum, işin bitti." O da şöyle diyor, "Tamam." (Gülüşmeler) Sorun değil! PM: Şimdi Billie, bu hikâye -- BJK: Biliyorum, bebek patlaması kuşağını korkutan şey bu -- Hakikaten öyle, bu yüzden paylaşmamızın yararlı olduğunu düşünüyorum. (Gülüşmeler) Hayır, paylaşmamız iyi bir şey, çünkü bu gerçek benliğimiz ve gerçekten hissetiğimiz şeyler. Bu yüzden iki taraflı düşünmeliyiz, değil mi? Ama inancım çok fazla, çünkü -- eğer benim gibi sporun içindeyseniz -- her kuşak daha iyi oluyor. Bu bir gerçek. Kadın Sporcular Vakfı'nın 9. Başlık'ın savunucusu olmasıyla hâlâ, yasayı korumaya çalıştığımız için, her zaman bu zayıf bir pozisyon olduğu için, gerçekten endişeliyiz ve bir sürü araştırma yapıyoruz. Bu bizim için çok önemli. İnsanların fikirlerini almak istiyorum. Ancak dünya çapında 9. Başlık'ın savunduğu şeyleri korumak zorundayız. Başkan Carter'in 9. Başlık'ın nasıl korunduğuna dair neler söylediğini duydunuz. Kızların, en azından sporda -- hangi kuruluş olursa olsun -- aleyhe açtığı bütün davaları kazandığını biliyor muydunuz? 9. Başlık bizi korumak için burada. Bu harika. Ancak hâlen çok destek almalıyız, devlet yasasını eşleştirmek için çok destek almak önemli. PM: Sizi her sabah yataktan kaldıran şey ne? İşinizi sürdürmenizi, eşitlik için savaşınızı sürdürmenizi, onu geliştirmenizi, hep yeni alanlar bulmanızı, yeni yollar bulmaya çalışmanızı ne sağlıyor? BJK: Ebeveynlerimi çıldırtan hep bendim, çünkü her zaman meraklı olan bendim. Motivasyonum oldukça yüksek. Küçük erkek kardeşim, Büyük Lig Beyzbol oyuncusuydu. Zavallı ebeveynlerim iyi olup olmadığımızı önemsemediler. (Gülüşmeler) Onları çıldırttık, çünkü onları zorladık, onları zorladık, çünkü en iyi olmak istiyorduk. Bence nedeni bugün TED konuşmalarında duyduğum şeyler. Bence bu farklı kadınları dinlemek, bu farklı insanları dinlemek, Başkan Carter'ı dinlemek -- bu arada kendisi 90 yaşında ve benim yapamayacağım şekilde o rakamları ortaya atıyordu -- gidip şöyle demeliydim, "Pardon, bir dakika, bu rakamların bir listesini almam lazım." Ezberden söylüyordu. Yani bu inanılmaz, pardon. PM: O muhteşem biri. (Alkış) BJK: Sonra Başkan Mary Robinson var, kendisi eski başkan. Teşekkürler, İrlandalı! Yüzde 62! LGBTQ! Evet! (Alkış) Meclis Haziran'da eş cinsel evliliğini oylayacak, bazı insanlar için bu şeyleri duymak çok zor. Ama hep hatırlayın, her birimiz bireyiz, kalbi atan bir insanoğlu, umursayan ve kendilerine özgü hayatlarını yaşamak isteyen. Tamam, birisiyle aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz; ama herkesin olanakları var. Bence hepimizin iğneyi ilerletmeye devam etmek için sorumluluğu olmalı, her zaman. Bu insanlar çok ilham vericiydi. Herkes önemli. Her biriniz ilham vericisiniz. Orada dinleyenler, orada dünyadakiler, artı buradaki insanlar, her bir kişi ilham verici. Bunu hiç, ama hiç unutmayın. Tamam mı? Hiçbir zaman vazgeçmeyin. PM: Billie, bizim için ilham verici oldun. BJK: Teşekkürler Pat. (Alkış) Teşekkürler TED! (Alkış) Çok teşekkürler!