Sene 1776'ydı. Bavaria'da akılcılığın, din özgürlüğünün ve evrensel insan haklarının yeni idealleri Katolik Kilisesi'nin kamu işlerindeki ağır etkisiyle karşı karşıydı. Atlas Okyanusu'nun ötesinde yeni bir millet bu ideallere dayanarak bağımsızlık hakkını iddia etti. Ama Bavaria'da hukuk profesörü Adam Weishaupt'un seküler felsefeyi öğretme çabaları boşa çıkmaya devam etti. Weishaupt, kilisenin ideolojisinin eksikliklerine ışık tutacak gizli bir cemiyet aracılığıyla fikirlerini yaymaya karar verdi. Gizli cemiyetine Illuminati adını verdi. Weishaupt, gizli cemiyetinin görüşlerini Mason denen bir gruptan örnek aldı. Aslen Orta Çağ'ın sonlarında seçkin taş işçilerinin cemiyeti olan Masonlar masonluk zanaatını aktarmaktan çoğunlukla bilgi ve aklın ideallerini desteklemeye geçtiler. Zaman içinde gösterişli, gizli tekris törenleriyle birçok varlıklı ve etkili bireyleri içeren yarı gizli, seçkin bir cemiyete dönüştü. Masonlara da katılıp onlardan üye toplarken Weishaupt kendi paralel cemiyetini yarattı. Kendisi için Roma köle isyanının meşhur lideri olan Spartacus kod adını aldı. İlk üyeler Illuminati'nin yönetim kurulu ya da diğer bir adıyla Areopagus'u oldu. Bu üyelerden biri olan Baron Adolph Knigge aynı zamanda bir Masondu ve etkili bir üye toplayıcı oldu. Knigge'nin yardımıyla Illuminati, sayısını arttırdı, birçok Mason toplantılarında yankı uyandırdı ve Mason ayinlerini de dâhil etti. 1784 yılında etkili bilginler ve politikacılar da dâhil olmak üzere 600'den fazla üyesi vardı. Illuminati'nin üyeleri arttıkça Amerikan Devrimi de aynı zamanda hız kazandı. Thomas Jefferson sonrasında Weishaupt'dan bir ilham olarak bahsedecekti. Avrupalı hükümdarlar ve ruhban sınıfı kendi topraklarında benzer bir isyan olmasından korkuyordu. Bu sırada Illuminati'nin varlığı herkesçe bilinen bir sır hâline gelmişti. Hem Illuminati hem de Masonlar özellikle toplumun varlıklı seçkinlerini çekiyordu ki bu, dinî ve siyasi kurumların üyeleriyle sürekli haşır neşir oldukları anlamına geliyordu. Hükûmetteki ve kilisedeki birçok kişi, her iki grubun da insanların dinî inancını zayıflatmaya kararlı olduklarına inanıyordu. Ancak bu gruplar ille de dine karşı çıkmıyordu— sadece dinin yönetimden ayrılması gerektiğine inanıyorlardı. Yine de şüphelenen Bavaria hükûmeti Illuminati üyesi olduğu öne sürülen kişilerin kayıtlarını tutmaya başladı. Illuminati üyeleri, yerel yönetimde ve üniversitelerde önemli makamlar elde etmeye başladığında Bavaria Dükü Karl Theodor tarafından verilen 1784 kararnamesi tüm gizli cemiyetleri yasakladı. Görünürde gizli olan bir şeyi yasaklamak uygulamada zor görünse de bu durumda işe yaradı. Kuruluşundan sadece 9 sene sonra grup dağıldı, kayıtları ele geçirildi ve Weishaupt sürgün edildi. Illuminati, daha sonra, kısa varoluşunda olduğundan daha çok adlanacaktı. 10 yıl sonra, Fransız Devrimi sonrasında, muhafazakâr yetkililer, Illuminati'nin sürgünden kurtulduğunu ve monarşinin yıkılışını planladığını iddia ettiler. Amerika Birleşik Devletleri'nde vaiz Jedidah Morse devlete karşı olan Illuminati komplosunun benzer bir fikrini ileri sürdü. Ama gizli bir cemiyetin siyasi bir devrimi planladığı düşüncesi günümüzde hâlâ var olsa da Illuminati'nin hayatta kaldığı, büyüdüğü ve faaliyetlerini gizli olarak sürdürdüğünün bir kanıtı yok. Illuminati'nin kısa süreli varlığı Bavaria hükûmetinin kayıtlarında, hâlâ aktif olan Masonların kayıtlarında ve özellikle de bu iki kaynağın arasındaki kesişimde iyice belgelenmiş, o zamandan beri sesleri çıkmadı da. Illuminati'nin benimsediği akılcılık ruhuna bakarsak artık var olmadıkları sonucuna varmalıyız. Ancak Weishaupt'u, Illuminati'yi kurmaya teşvik eden fikirler yine de yayıldı, günümüzdeki birçok Batı devletinin temelini oluşturuyor. Bu fikirler Illuminati ile başlamadı veya sona ermedi— aksine, Illimunati kurulduğunda yapım aşamasında olan ve o dağıldıktan çok sonra da devam eden bir değişim dalgasını temsil eden bir topluluktu.