Balonla uçma hakkında çok şey öğrendim,
özellikle Brian Jones ile dünyanın etrafında
dolaşarak yaptığım uçuşlardan sonra.
Bu resmi çektiğimde,
gecenin neminden dolayı pencere donmuştu.
Diğer taraftaysa güneş yükseliyordu.
Gördüğünüz gibi buzun diğer tarafında
buzu incelemeye
cesareti olmayanlar için
bilinmeyen,
görünmeyen
ve açıkça belli olmayan şeyler var.
Bir çok insan,
diğer tarafta ne olduğunu görmek için,
buzu araştırma riskini göze almak yerine,
bildikleri buzda acı çekmeyi tercih ediyor.
Ve bence bu toplumumuzun başlıca sorunlarından birisi.
Ünlü TED seyircisi olmasa bile,
bir çok insan bilinmeyenin,
şüphelerin ve soru işaretlerinin
tehlikeli olduğunu öğrenir.
Ve değişikliklere direnmeyi,
her şeyi kontrol altında tutmak gerektiğini.
Halbuki, bilinmeyen hayatın bir parçasıdır.
Bu anlamda, balonda uçmak güzel bir metafor.
Çünkü balonda, tıpkı hayatta olduğu gibi,
unulmadık yönlere gideriz.
Bir yöne doğru gitmek isteriz,
ama rüzgarlar bizi tıpkı hayattaki gibi başka bir yöne savurur.
Ve hayata karşı, rüzgarlara karşı
bize olan şeylere karşı ufka paralel biçimde
savaştığımız sürece,
hayat bir kabus olur.
Bir balonu nasıl yönlendiririz?
Atmosferin, rüzgarın herbiri farklı yönde
esen pek çok katmandan
oluştuğunu anlayarak.
Böylece, eğer yörüngemizi değiştirmemiz gerekiyorsa,
hayatta ya da balonda,
rakım değiştirmemiz gerektiğini anlarız.
Hayatta bunu değiştirmek,
başka bir psikolojik, filozofik, ruhsal boyuta
yükselmek anlamına gelir.
Peki bunu nasıl yaparız?
Balonda ya da hayatta
rakımı nasıl değiştiririz?
Metafordan, her gün kullanabileceğimiz
daha pratik bir şeye
nasıl geçeriz?
Balonda bu kolay, ağırlıklarımız var.
Ağırlıkları attığımızda yükseliriz.
Kum, su, artık ihtiyacımız olmayan bütün ekipman.
Bence hayatta da aynen böyle olmalı.
Bilirsiniz, insanlar liderlik ruhu hakkında konuştuklarında,
sık sık onların
yeni fikirleri olan insanlar olduğuna inanırlar.
Bu doğru değil.
Liderler yeni fikirler olan insanlar değildir,
çünkü yeni fikirlere sahip olmak çok kolaydır.
Gözlerimizi yalnızca bir dakikalığına kapatırız
ve bir çok yeni fikirle açarız.
Hayır, bir lider kendisinin
ağırlıklarını atmasına izin verendir.
Alışkanlıklar, kesinlikler,
inançlar, ünlem işaretleri,
paradigmalar, dogmalar.
Ve bunu yapmayı başardığımızda
ne olur ?
Hayat artık yalnızca bir boyutta
bir yöne giden bir çizgi olmaz.
Hayır.
Hayat üç boyutta da, mümkün olan
her yöne giden tüm olası çizgilerden
yapılmış olacaktır.
Ve liderlik ruhu kendimize bu düşey ekseni
keşfetmek için her izin verişimiz olacaktır.
Tabi ki balondaki atmosfer gibi değil,
hayatın kendisinde olduğu gibi.
Düşey ekseni keşfetmek,
bizim istedeğimiz yöne giden yolu bulmadan önce
olası bütün yolları, bütün davranış şekillerini,
ve düşünme yollarını keşfetmek demektir.
Bu çok kullanışlı.
Politikada yer alabilir.
Tinsellikte yer alabilir.
Çevre, finans,
ve çocukların eğitiminde yer alabilir.
Ben, eğer politikayı
sağ ve sol kanat arasındaki trenç olmadan
yapmayı başarırsak,
hayatın çok daha büyük bir macera olacağına inanıyorum.
Çünkü bütün bu politik dogmaları atacağız.
Yeşillerin bazılarının geçmişte gösterdiği temelcilikten kurtulursak,
ağırlıkları aşağıya atarsak,
çevreyi çok daha iyi koruyabileceğimize inanıyorum.
Ve dinsel dogmalardan kurtulursak,
tekamülü artmış bir tinselliği amaçlayabileceğimize de.
Yönümüzü değiştirmek için ağırlıklardan kurtulmak.
Bunlar benim uzun zamandır inandığım şeyler.
Aslında bunlar hakkında konuşmaya davet edilmek için,
balonla dünyayı turlamam gerekti.
(Gülüşler)
(Alkışlar)
Hangi yükseklikte gideceğimizi ve hangi ağırlığı atacağımızı
bilmek tabiki kolay değildir.
Bazen arkadaş, aile üyeleri ya da psikiyatriste ihtiyaç duyarız.
Balonda "Hava Adamı"na ihtiyacımız vardır.
Rüzgarın hangi yükseklik olursa olsun her katmanının yönünü,
balon pilotuna yardımcı olmak için hesaplayan kişi.
Ama bu bazen aykırı olur.
Brian Jones ve ben dünyanın etrafında gezerken,
"Hava Adamı" bize alçaktan
ve yavaşça uçmamızı söyledi.
Hesaplarımıza göre, asla dünyanın etrafında
o hızda uçamayacaktık.
Böylece aldırmadık. Yüksekten ve iki katı hızla uçtuk.
"Hava Adamı" dediğim jet-akımını bulmaktan
o kadar gurur duyuyordum ki...
ona, "Hey, adamım, biz burda iyi pilotluk yapıyoruz değil mi?" dedim.
"Senin tahmin ettiğinden iki kat hızlı uçuyoruz"
Bana "Yapma.Yavaşlamak için
derhal alçal" dedi.
Tartışmaya başladım, "Bunu yapmayacağım.
O kadar yavaş uçmak için yeterli gazımız yok."
Bana, "Evet ama solundaki alçak basınçla
çok hızlı uçarsan, birkaç saat içinde
sola dönecek ve soluğu Kuzey Kutbu'nda alacaksın."
(Gülüşler)
Ve bana sordu--
hayatım boyunca unutmayacağım şeyi--
dedi ki, "Yukarıdaki iyi pilot sensin.
Gerçekten ne istiyorsun? Hızlıca
yanlış yönde mi gitmeyi, yavaşça doğru yönde mi?"
(Gülüşler)
(Alkışlar)
İşte bu yüzden ona ihtiyacınız var.
Bu yüzden ileri görüşlü insanlara ihtiyacınız var.
Ve şimdiki politik hükümetlerde
sahip olduğumuz politik görüşlerde
başarısız olan şey kesinlikle budur.
Duymuş olduğunuz gibi,
çok fazla enerji tüketiyoruz,
böylesine tüketilebilir bir yaşam kaynağıyla
hayatın fazla süremeyeceğini anlamayarak.
Aslında böylece alçaldık.
Yavaşladık. Korkmaya başladık çünkü balondaki
az miktarda gazın bizi
45,000 km nasıl götüreceği
hakkında hiçbir fikrimiz yoktu.
Ama kendimizi şüphe ve korkulardan hariç tutmalıydık.
Bu da asıl maceranın başladığı yerdi.
Sahara ve Hindistan'ın üzerinden uçarken
iyi bir tatil oldu.
İstediğimiz zaman inip uçakla evlerimize dönebilirdik.
Pacific'in ortasında
iyi rüzgarlarınız olmadığı zaman inemezsiniz,
ve geri dönemezsiniz.
Bu bir kriz.
Bu an otomatik düşünme yolundan
uyanma vaktinizdir.
Bu an, içinizdeki potansiyeli
ve yaratıcılığınızı
motive etme vaktidir.
İşte bu yeni duruma adapte olmak için
bütün yükleri, kesin inançları
attığınız zamandır.
Aslında uçuş planımızı tümüyle değiştirdik.
Stratejimizi tamamen değiştirdik.
20 gün sonra Mısır'a başarıyla vardık.
Ama bu resmi size gösterme nedenim
ne kadar mutlu olduğumuzu anlatmak için değil,
son tüplerde ne kadar gaz kaldığını
göstermek için.
3.7 ton sıvı propan gazıyla başladık.
40 kiloyla indik.
Bunu görünce kendime bir söz verdim.
Dünyanın etrafındaki bir sonraki seferim,
fosil enerjilerden de bağımsız
hiç yakıtsız olacaktı.
Güvende olmak için,
yakıt göstergesi yüzünden tehdit edilmemek için.
Bunun nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Bunun sadece bir rüya olduğunu ve bunu yapmak istediğimi düşündüm.
Balonumun kapsülü tanıtıldığı zaman
resmi olarak Washington'daki Hava ve Uzay Müzesinde,
Charles Lindbergh'in uçağıyla birlikte,
Apollo 11 ile, Wright Brothers Flier ile,
Chuck Yeager's 61 ile,
İşte o zaman gerçekten düşündüm.
20. yüzyıl çok parlaktı.
Ordaki her şeyi yapmamıza imkan sağladı.
Ama bu gelecekte mümkün olmayacak.
Çok fazla enerji tüketiyor. Pahalıya mal olacak.
Yasaklanacak.
Çünkü şimdiden itibaren önümüzdeki yıllar boyunca
doğal kaynaklarımızı korumamız gerekecek.
Peki fosil enerjiden bağımsız olan birşey ile
bu öncü ruhu
nasıl devam ettirebiliriz?
Ve Solar Impulse projesi
kafamda dönmeye
başladı.
Ve bence bu 21. yüzyıl için de
güzel bir metafor.
Öncü ruh devam etmeli, ama başka bir seviyede.
Gezegeni ya da uzayı fethetmek için değil,
artık değil, bu yapıldı.
Hayatın kalitesini iyileştirmek için.
Peki en inanılmazı mümkün yapmak için
kesinliklerin buzundan nasıl geçebiliriz?
Bugün imkansız olan bir şey --
fosil enerjiye bağımlılığımızdan kurtulmak.
İnsanlara dünyadaki fosil enerjilerden
bağımsız olmak istediğinizi söylerseniz,
burası, yani çılgın insanların
konuşmaya çağrıldığı bu yer dışında, size güleceklerdir.
(Gülüşler)
Yani, dünyanın etrafında
hiç yakıt kullanmadan
güneş enerjili uçakla uçma fikri
gelecekte kimsenin arabalar,
ısıtma sistemleri, bilgisayarlar ve diğerleri için
yapılması imkansız
diyemeyeceği bir şey.
Güneş enerjili uçaklar yeni değil.
Geçmişte uçtular ama,
bataryalar, muhafaza kapasiteleri olmadan.
Yani onlar yenilenebilir enerjinin potansiyelinden çok
onun limitlerini
kanıtladılar.
Potansiyeli göstermek için,
gece gündüz uçmalıyız.
Bu bataryaları gece uçuşu sırasında kullanmak için
uçuş sırasında yüklemek ve ertesi gün de uçmak
anlamına geliyor.
Uzaktan kumandalı, pilotsuz,
küçük uçaklar zaten yapıldı.
Ama hikayede kalıyorlar çünkü
halk onlarla özdeşleşemedi.
Sanırım, uçakta, uçuşu insan için
bir macera haline getirebilecek, öğrencilerle,
üniversitelerle ve
politikacılarla konuşabilen
bir pilota ihtiyacınız var.
Bunun için, maalesef,
dört metrelik kanat genişliği yeterli değil.
64 metre gerekiyor.
Bir pilotu ve bataryaları taşımak için 64 metrelik kanat genişliği,
aerodinamik verimle yavaşça uçacak.
Neden? Çünkü yakıtı yenilemek çok zor.
Bu kesin.
Uçağımızdaki 200 metre kare güneş enerjisiyle
200 küçük ampulle
aynı enerjiyi üretebiliriz.
Bu bir Noel ağacı demek, büyük olanından.
Soru şu, dünyanın etrafında bir pilotu
büyük bir Noel ağacıyla aynı enerjiyi kullanan
bir uçakla nasıl taşıyabilirsiniz?
İnsanlar imkansız olduğunu söyleyecekler
ve tam da bu yüzden bunu yapmaya çalışıyoruz.
Projeyi çalışma arkadaşım Andre Borschberg ile
altı yıl önce başlattık.
Şimdi bizimle takımda çalışan 70 kişi var.
Simülasyon, dizayn, hesaplama,
ilk prototipin yapısını hazırlama gibi
süreçlerden geçtik.
İki yıllık çalışma sonunda elde edilenler.
Kokpit, pervane, motor.
Burdaki uçak gövdesi, çok hafif.
Bir artist tarafından yapılmadı ama olabilir de.
Bütün gövde 50 kilo.
Kanat kirişleri birkaç kilo daha fazla.
Uçağın tüm yapısı bu.
Bir ay önce açılışını yaptık.
Altı yıldır bunun üzerinde çalışan bir takım için
bunun sadece bir hayal ve görüş değil
gerçek bir uçak olduğunu göstermenin
nasıl olduğunu hayal edemezsiniz.
Sonunda sunabildiğimiz gerçek bir uçak.
Şimdi amaç ne?
Amaç yılın sonunda
ilk test için havalanmak,
ama gerçek amaç gelecek sene, bahar ya da yaz,
kendi gücümüz üzerinden, yani
yardım olmadan, yedeğe çekilmeden,
9,000 metreye çıkmak.
Aynı anda baterileri yüklüyoruz,
motorları çalıştırıyoruz ve maksimum yüksekliğe çıktığımızda
gecenin başlangıcına varıyoruz.
Ve sadece bir hedefimiz olacak sadece bir tane,
bataryalar boşalmadan güneşin doğuşunu yakalamak.
(Gülüşler)
Bu kesinlikle dünyamızın sembolü,
uçağımız çok ağırsa,
pilot enerji harcarsa,
gece boyu dayanamayız.
Dünyamızı da heba etmeye devam edersek,
enerji kaynaklarını harcarsak,
bu kadar enerji harcayan şeyler yapmaya devam edersek,
ki şimdi şirketlerin çoğu iflas ediyor,
bu gezegeni gelecek kuşaklara temel bir sorun olmadan
devredemeyeceğimiz çok açık.
Gördüğünüz gibi, uçak daha çok bir sembol.
Önümüzdeki yıllarda 200 kişiyi
taşıyacağını düşünmüyorum.
Ama Lindbergh Atlantik'i geçtiği zaman
yükü de bir kişi ve biraz yakıt için
anca yeterliydi.
Ve 20 yıl sonra Atlantik'i geçen her uçakta
200 kişi vardı.
Başlamalıyız.
Örnekleri göstermeliyiz.
Burdaki resme benziyor.
Magritte'nin bir tablosu.
Benim çok sevdiğim bir Hollanda müzesinde.
Bu bir pipo ve 'Bu bir pipo değildir' yazıyor.
Bu bir uçak değil.
Bu imkansıza inandığımızda,
takımımız olduğunda,
öncü ruhumuz olduğunda,
ve özellikle de
kesinliklerimizin hepsinden
kurtulmamız gerektiğini anladığımızda
ulaşabileceklerimizin sembolüdür.
Beni mutlu eden,
en başta, mesajımızın anlaşılması için
dünyanın etrafında
yakıtsız gitmek zorunda kalacağımızı düşünmemdi.
Her geçen gün artan bir şekilde, Andre ile birlikte
bu proje hakkında, onun sembolü hakkında konuşmak için
enerji forumlarına politikacılar tarafından davet ediliyoruz
ve onlara fosil enerjilerine bağımlılıktan
kurtulmayı düşünmenin
tamamen aptalca olmadığını
göstermeye çalışıyoruz.
Yani bugünkü gibi konuşmalar,
röportajlar, toplantılar boyunca
amacımız takıma mümkün olduğu kadar çok insanı katmak.
Biz "sadece" dünyanın çevresinde
güneş enerjili uçakla uçup durursak
başarı asla gelmeyecektir
Hayır, başarı yeteri sayıda
insanın günlük yaşamında bunun
aynısını yapmaya motive olmasıyla gelecektir,
Yani enerji tasarrufu ve yenilenebilir kaynaklarla.
Bu mümkün. Biliyorsunuz, bugün sahip olduğumuz teknojiyle,
Avrupa'da bir ülkenin enerjisinin yüzde
30 ya da 50 sini tasarruf edebiliriz.
Kalanın yarısını yenilenebilirlerle çözebiliriz.
Geriye benzin, kömür, nükleer vs için
yüzde 25 ya da 30 kalıyor.
Bu kabul edilebilir.
Bu yüzden de bu tip bir ruha inanan
her bir kişi bu takıma
memnuniyetle kabul edilecek.
Yaptığımız şeyle ilgili bilgi almak için
SolarImpulse.com'a gidip üye olabilirsiniz.
Ama dahası, öneriler almak,
yorumlarınızı bırakmak, kelimeleri
mümkünse havada, ki elbette
yerde de mümkündür, yayabilmek için.
Geleceğimiz ne zaman biraz buzlansa,
buzdan korkumuzu yenme cesaretini gösterdiğimizde,
hayatımızın harika olacağını ve
başarımızın da parlak olacağını bilmeliyiz.
Engelleri aşmak için,
sorunu atlatmak için, diğer tarafta ne olduğunu görmek için.
İşte, biz bu tarafta bunları yapıyoruz.
Herkesin amacı, hayali
ve görüşü var.
Şimdi sizi başbaşa bırakacağım soru:
Hayatınızdan atmak istediğiniz
yük hangisi?
Ki bu, istediğiniz başarıya ulaşmak için,
gerçekten size ait olan yere gelmek için,
sahip olduğunuz potansiyelle,
gerçekten yapabileceğiniz şeyi yapmak için
hayatınızda uçmayı tercih ettiğiniz
rakımı belirlemenizdir.
Çünkü sahip olduğumuz en yenilenebilir enerji
kendi potansiyel ve tutkularımızdır.
Bu yüzden onun için çabalayalım. Ve size geleceğin
kanatlarında mükemmel bir macera diliyorum. Teşekkürler.
(Alkışlar)