Marjory Stoneman Douglas Lisesi'nde tarih öğretmenliği yapıyorum. Okulumuz 14 Şubat 2018'de Amerikan tarihinin en büyük okul saldırılarından birini yaşadı. İnsanlar ne gördüğümüzü bilmek istiyor ve ne hissettiğimi. Her şeyi hatırlamıyorum fakat kriz hâline girdiğimi hatırlıyorum, annelik hâline. Hiçbir şey hissetmiyordum. Çocukları sıraya soktum, beni takip edebilmeleri için elime bir uyarı levhası aldım, tıpkı yangın tatbikatındaki gibi. Bir yönden silah sesleri duydum. Neyse ki biz çoktan aksi yöne doğru hareket ediyorduk. Dışarı çıkmayı başardık. Güvendeydik. Annemi aradım. ''İyiyim.'' Eşimi aradım. ''İyiyim.'' Sonra kızım aradı, sesim titredi, biliyordum ki kendimi toplamalıydım. Düşüncelerimle baş başa kalıp iş arkadaşlarım ve öğrencilerim için endişelendim. Orada oturup nasıl oldu da Sevgililer günü... Orada oturup nasıl oldu da Sevgililer Günü çocuklarımızın ölümüyle sonuçlandı ve biz yapacağımızı bilemedik diye düşündük. İki ay geçti ve silah sesleri hâlâ her gün kulaklarımda yankılanıyor. Öğrencilerimin bunun bir tatbikat olmadığını anladığımız andaki korku dolu yüzlerini hatırlıyorum. Yine de sürekli bu duygunun içinde değilim ama haberlerin, duygusuzca yapılan yorumların ya da sadece sessizliğin tetiklediği anlık acıyı, kederi ve kızgınlığı hissediyorum. O korkunç günde Marjory Stoneman Douglas Lisesi 17 değerli canını yitirdi. Sonrasında öğrenciler biz yetişkinlere en zor soruyu sordular: ''Bu nedensiz şiddeti nasıl durdurabiliriz?'' Bugüne kadar bana sorulmuş en zor soruydu. Bu, bir öğrencinin sorusu karşısında ilk defa cevapsız kalışım değildi. 33 yıldır devlet okullarında öğretmenlik yapıyorum, bu sebeple biliyorum ki bildiklerini paylaşmadan önce bilmediğini itiraf etmelisin. Aslında ilgili bir öğrenci, öğretmen, vatandaş olmanın bir yöntemi var. Öncelikle sana bir soru soran kişiyi dikkatlice dinle. İkincisi eksikliklerini kabul et. Bilmediğini kabul et. Üçüncüsü ödevini yap. Dördüncüsü bilgini naçizane paylaş. Bu süreç hakkında her şeyi biliyorum. Öğrencilerim her zaman mantıklı sorular sorarlar. Öğrenmeye isteklidirler ve bazen de bildiklerini göstermeye heveslidirler. İnanın bana cevapla ilgili hiçbir fikrim olmadığı zaman bunu anlıyorlar. Böyle durumlarda onlara diyorum ki "Bu çok güzel bir soru. Bu konuyu biraz araştırıp sana döneyim." Öğrencilerim, "Bu nedensiz şiddeti nasıl durdururuz?" diye sorduğunda onları dinledim ve sonra itiraf ettim. "Bilmiyorum." Bana sorulan soruların cevabını bilmediğimde her zaman yaptığım gibi ödevimi yapmaya başladım. Bir tarih öğretmeni olarak İkinci Değişiklik maddesi ve Ulusal Tüfek Birliği'nden başlamam gerekiyordu. Eğer bir tarih dersine gireli uzun zaman olduysa ikinci değişiklik maddesi aslında şöyle diyor: "Düzenli bir milis gücü, hür bir eyaletin güvenliği için zorunlu olduğundan halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyecektir." Bunun anlamı şuydu: federal yönetim, halkın düzenli bir milis güce katılma hakkını ihlal edemezdi. İkinci Değişiklik Maddesi 226 yıl önce onaylandı. Federal yönetimin silahlı kuvvetlerinin dünyanın en iyileri arasında olduğu ve eyalet milis güçlerinin eyaletleri korumada bir gereklilik olarak görüldüğü bir zamandan önce yazılmıştı. 80 yıl ileriye 1871'e gidelim, Amerikan iç savaşı birkaç sene önce sona ermişti. Fakat birkaç subay savaş alanına bazı oldukça kötü nişancılık örneklerine şahit olmuşlardı. Adamlarını muhtemel çatışmalara hazırlamak ve atış talimlerini teşvik etmek adına Ulusal Tüfek Birliğini kurdular. Kısa sürede, henüz kurulmuş, kırılgan ülkemizin düzenli eyalet milislerine erişimini sağlamak adında İkinci Değişiklik maddesi yazıldı. UTB'nin asıl amacı gelecekteki askerlerin iyi atış yapabildiğinden emin olmaktı. Geçtiğimiz 150 yılın, Amerika'da silah düzenlemeleri üzerine yaptığımız konuşmaları ve İkinci Değişiklik maddesini yorumlayışımızı nasıl değiştirdiğine dair bir kitap bile yazılır. Ülkemizin tarihindeki önemli anların neredeyse her biri şu veya bu şekilde silahları nasıl ürettiğimiz, bunlarla ilgili tartışmalarımız, düzenlemelerimiz ve hislerimizden etkilenmiştir. Pek çok şey değişti. Aslına bakarsanız Yargıtay ilk kez 2008'de İkinci Değişiklik maddesinin, bireylerin bir milis güce bağlı olmadan bireysel silahlanma hakkını koruduğuna ve bu silahlanmanın, hane içerisinde meşru müdafaa gibi belirli yasal amaçlarla kullanılabileceğine karar verdi. Hane içerisinde. Bence zaman içerisindeki bu değişim dikkat çekici çünkü bize şunu hatırlatıyor: İkinci Değişiklik maddesinin yorumu ve silahlara karşı tavrımız zaman içerisinde değişti. Bu da bana tekrar değişebileceği ümidini veriyor. (Alkışlar) Oldukça karmaşık ve hareketli bir tarih dersi ama buraya bunu anlatmaya gelmedim çünkü bunun için zamanımız yok. Burada ayakta durup konuşmak için bana verilen süreden söz etmiyorum. Kaybedecek zamanımızın olmadığı gerçeğinden söz ediyorum. CDC'ye göre, geçtiğimiz beş yıl içerisinde Birleşik Devletler'de her gün ortalama 96 kişi silahla vurularak öldürüldü. Eğer öğrencilerime nasıl cevap vereceğimizi çözemezsek içimizden biri bir sonraki olabilir. Eğer soru, bu nedensiz şiddeti nasıl durdururuz ise bence en iyi cevap soruya farklı açılardan bakmak. Lisedeki çoktan seçmeli soruları hatırlıyorsunuz değil mi? Hadi başlayalım. A seçeneği: Silah üreticilerini ürünlerinin öldürücülüğünden sorumlu tuttuğumuzda bu sorunu çözeriz. Size ilginç bir bilgi: Bunu aslında daha önce düşünmüştük. 1998 ve 2000 yılları arasında 30 il ve idari bölge, daha güvenli ürünler yapmaları ve ürünlerinin nerede satıldığını daha iyi takip etmeleri gerektiğini söyleyerek silah üreticilerini dava etti. Üreticiler buna, ürünlerinin nasıl kullanıldığıyla ilgili doğrudan bir sorumlulukları olmadığı cevabını verdiler. Oluşabilecek kötü sonuçlardan silah satıcı ve alıcılarının sorumlu olduğunu söylediler. Bu ve bunun gibi pek çok davaya karşılık UTB, Silahların Yasal Ticaretinin Korunması Kanunu'nun yürürlüğe geçmesi için lobi faaliyeti yürüttü. SYTKK her iki partinin de desteğini alarak 2005'te yürürlüğe girdi. Yasayla birlikte, silah üreticilerine emniyetli silahlar üretmeleri, satıcılara bu silahları bilinçli bir şekilde satmaları ve silah sahiplerine bilinçli silah kullanmaları tevdi edildi. Okulumda öğrenci ve öğretmen olan 17 kişi öldü, bu zincirdeki hiç kimse sorumluluğu üstüne almayacak. Diğer şıkka bakalım. B seçeneği: Kendimizi sorumlu tutarsak ve Amerika'da bulunan yaklaşık 300 milyon silahın kullanımını denetlersek bu sorunu çözeriz. Evet seçimler silahlı şiddetin bireysel orumluluğunu almada en önemli yollardan biri. Yasa yapıcılarımızın sağduyulu bir silah reformuna istekli olduğundan emin olmak 300 milyon silahı kontrol altına almanın en etkili yöntemlerinden biri. Aynı zamanda silah sahipleri de bu konuda bir adım atabilirler. Eğer bir silahın varsa kendinize sorun: Fazladan bir silahım var mı? Yanlış ellere düşebilir mi? Gerekli eğitime sahip miyim? Belki de bir silah sahibi olarak şunu da sormalısınız: Akıl sağlığıma dikkat ediyor muyum? Konu silahlı şiddet olduğunda eğer kendi akıl sağlığımızla ilgili zayıflıklarımızı kabul etmezsek akıl sağlığı tartışmalarının bir anlamı olmaz. Her altı Amerikalıdan biri akıl hastalığından muzdarip. Eğer bir silahımız varsa ruhsal sağlığımızı korumak için oldukça özen göstermeliyiz, böylelikle hastalık durumunda tetiği çekmeye meyilli olmayalım. Aksi takdirde bir silah sahibi olmak için gereken zamana ve dikkate sahip miyim diye kendimize ciddi bir şekilde sormalıyız. Belki de bazılarımız için silahları bırakma zamanı geldi. C seçeneği: Bu durumu birbirimizle daha iyi ilgilenirsek çözeriz. Pek çok toplumsal sorun insanların silah alımını ve kullanımını etkiliyor. ABD'de 2012 ile 2016 yılları arasındaki silahla ölümlerin yüzde 62'si intihardı ve hâlâ insanlara deli ve psikopat diyerek onları ayıplıyoruz. Yardıma ihtiyacı olan insanlarla aramıza engeller koyuyoruz. Neden birbirimizi utandırıyoruz? İnsanların daha iyi akıl sağlığı hizmetine almasını kolaylaştıralım; zorlaştırmayalım. Başka neler var? Cinsiyetçilik, ırkçılık ve fakirlik silah satın alımını ve silaha bağlı ölümleri etkiliyor. 2010 ve 2014 yılları arasında her ay ortalama 50 kadının aile için şiddet sebebiyle ölümcül derecede vurulduğu tahmin ediliyor. Kadınlar hâlâ evlerinde ölüyorlar. Kadınları güçlendirelim ve oğullarımıza anlaşmazlık ve duygularını silahlarla değil kelimelerle çözebileceklerini öğrenmeleri için bir şans verelim. Washington Post geçtiğimiz yılda yaklaşık 1000 kişinin görev başındaki polis memurları tarafından ölümcül derecede yaralandığını bildirdi. ''Siyahi Hayatlar Önemlidir'' hareketi ve polis birliğiyle de bunu konuşun. Bunun üstesinden gelmeliyiz (Alkışlar) Günün sonunda eğer insanlar eşit derecede güvenli, sağlıklı, saygın ve kendileriyle ilgilenildiğini hissederlerse belki de silah alma ve kullanma ihtiyacı hissetmezler. Tamam, tartışma süresi bitti. Şimdi soruyu cevaplama zamanı. Bu nedensiz şiddeti nasıl durdururuz? A seçeneği mi? B seçeneği mi? C seçeneği mi? Şimdi hepinizin ne düşündüğünü biliyorum. Bildiğiniz gibi çoktan seçmeli soruların cevabı hiçbir zaman üçle sınırlı kalmaz. Her zaman dördüncü bir seçenek olur; D seçeneği: yukarıdakilerin hepsi. Belki de cevap bu. Veya ''yukarıdakilerin hepsi'' çok kolay ve bu basit bir soru değil. Hepimiz bu sorun üzerinde çözüme yönelik derinlemesine düşünmeliyiz. Bunun yerine sizden ödevinizi yapmanı istiyorum. Destekleyici bilgilerle kendi D seçeneğini yazın. Nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız öğrencilerimi örnek alabilirsiniz. İnanılmaz iletişim becerilerine ve bana ilham kaynağı olan bir yurttaşlık duygusuna sahipler. (Alkışlar) Bunlar silah düzenlemesi sorunuyla ilgilenen devlet okulu öğrencileri ve çabaları yüreğimize dokundu. Bunu tek başlarına yapmak zorunda değiller. Sizin, hepimizin ilgili olmasını istiyorlar. Bu duruma ilgisiz kalamazsınız. Doğru cevap ne? Bilmiyorum. Ama dinleyin, ben silah kontrolü uzmanı değilim. Beşeri bilimler öğretmeniyim. İnsan olmak öğrenmek demektir. Bir medeniyetin parçası olmak da bilgiyi paylaşmak demektir. Öğrencilerimden istediğim bir öğretmen olarak kendimden beklediğim ve şu an sizden talep ettiğim dürüst, cesur ve içten bir anlaşma. Her biriniz ödevinizi yapmalısınız. Sonra ne yapacaksınız? Bilginizi birbirinizle naçizane paylaşın. Lütfen ailenizi eğitin, içinde bulunduğunuz toplumu, belediye meclisinizi, eyalet meclisinizi eğitin. Meclise bir ders verin. Teşekkürler. (Alkışlar) Teşekkürler. Teşekkürler. (Alkışlar)