Yalnızca kelimeleri kullanarak istediğiniz şeyi nasıl elde edersiniz? Aristo tam da bu soruyu cevaplamak için 2.000 yılı aşkın süre önce Retorik Tezi ile işe koyuldu. Aristo'ya göre Retorik, mevcut ikna yöntemlerini görme sanatıdır. Bugün bunu her tür iletişim biçimine uyguluyoruz. Aristo söyleve odaklanmış olsa da üç ikna edici konuşma türü tanımlamıştır. Adli veya hukuki olsun, retorik, geçmişe dair gerçekleri ve yargıları belirtir; tıpkı bir olay yerindeki dedektifler gibi. Açıklayıcı ya da belirtici retorik, mevcut durum hakkında bir bildirge sunar, tıpkı nikâh konuşması gibi. Ancak değişimi elde etmenin yolu bilişsel retorikten geçer. Geçmiş veya şimdiki zamandan ziyade, bilişsel retorik geleceğe odaklanır. Bu yeni bir yasayı tartışan ve gelecekteki etkilerini hayal eden politikacıların retorik yöntemidir, tıpkı Ronald Regan'ın Medicare sağlık sisteminin çocuklarımıza Amerika'nın eskiden nasıl özgür bir ülke olduğunu anlatarak geçireceğimiz sosyalist bir gelecek yaratacağını söylemesi gibi. Bu aynı zamanda değişim isteyen aktivistlerin de retorik yöntemidir, tıpkı Martin Luther King Jr'ın; çocuklarının, ten renkleri yüzünden değil, karakterleri üzerinden yargılanacakları bir ülkede yaşayacakları hayali gibi. İki durumda da konuşmacı seyircilere olası bir geleceğe dair sunum yapıyor ve bundan kaçınmak veya bunu başarmak için onların yardımını istiyor. Peki gelecek zamanın yanı sıra, iyi bir bilişsel retorik nasıl sağlanır? Aristo'ya göre, üç ikna yöntemimiz var: Ethos, logos ve pathos. Ethos, dinleyiciyi güvenilir olduğunuza ikna etme şeklinizdir. Winston Churchill ABD kongresine 1941 tarihli beyanına şöyle başladı: ''Ayrıcalık ve inhisar karşısında Atlantik'in iki yanında akan gelgitle hayatım boyunca tamamen uyum içinde oldum.'' Böylelikle demokrasiye bağlı bir kişi olarak değer kazanmıştır. Çok öncesinde Roman danışman Ciero, şair Archias savunmasında kendi pratik bilgeliğini ve siyasetçi uzmanlığını şöyle gösterdi: ''Özgür bilimlere dair yaptığım çalışma ve üstlendiğim itinalı eğitim sayesinde, hayatımın hiçbir döneminde kararımdan geri dönmedim.'' Sonuç olarak ilginizi kaybedebilir veya kişisel çıkarınız olmadığından istekli olmayabilirsiniz. Logos, akıl ve mantığın kullanımıdır. Bu yöntem retorik araçlardan yardım alır; örneğin analojiler, örneklemeler, ve istatiktik veya araştırma alıntıları. Ancak yalnızca sayılardan ibaret değildir. Konuşmanın yapısı ve içeriğidir de. Burada amaç dinleyiciyi ikna ederken nesnel bilgilerden faydalanmaktır, tıpkı Sojourner Truth'un kadın haklarına dair sözleri gibi: ''Bir erkek kadar çok kasa sahibim ve onlar kadar çok iş yapabiliyorum. Tarla sürdüm, hasat yaptm, mahsül ayıkladım, ektim ve biçtim, bir erkek bundan fazlasını yapabilir mi?'' Ne yazık ki konuşmacılar, dinleyicileri onların doğru sandığı yanlış bilgilerle idare edebilir; aşıların otizme sebep olduğu, yanlış olduğu kanıtlanmış fakat hâlâ tartışılan iddialar gibi. Son olarak pathos, duygulara hitap eder ve kitlesel medya çağında genellikle en etkili yöntemdir. Pathos ne doğal olarak iyidir ne de kötü ama mantıksız veya beklenmedik olabilir. İnsanları barış çatısı altında toplayabileceği gibi kolaylıkla savaşa da sürükleyebilir. Reklamların çoğu, fiziksel özgüvensizliğimizi söküp atmayı vaat eden güzellik ürünlerinden bizi güçlü kılan arabalara kadar, pathos yöntemine dayanır. Aristo'nun retorik kavramları bugün hâlâ en güçlü araçlardır fakat hangisini kullanacağımız dinleyici kitlesi ve amacımızı belirlemenin yanı sıra, doğru yer ve zamandan geçer. Önemli diğer bir konu da bu ikna yöntemleri üzerinizde kullanıldığı zaman bunu fark edebilmektir.