Bulutsuz bir gecede, gökyüzüne bakmayı ve belirli bir gezegeni aramayı seviyorum. Nokta kadar küçük gözüküyor. Bazılarınız Kızıl Gezegen ya da Mars diyebilir. Ben yuva diyorum. En eski hatıram 3 yaşındaykendi. Yaratık arkadaşların arka bahçelerinde hayali maceralara çıktığı şu çizgi filmi izliyordum. O kadar heyecan verici gözüküyordu ki insanların gerçekten Mars'a gidip gitmediğini öğrenmek için koşarak babamın yanına gittim. İnsanların Ay'a gittiğini ancak Mars'a gitmediğini, oraya gideceklerin benim jenerasyonum olduğunu ve Mars jenerasyonu olacağımızı söyledi. O anda kalbimde bir şey uyandı. Üç yaşındayken bile Kızıl Gezegen'e, yuvama, varan ilk kişi olma göreviyle Dünya gezegeninde doğduğumu farkettim. Yani o zamandan beri, hayatımı eğitime, öğrenmeye ve öğretmeye adadım. Bu hayali gerçekleştirmek için gerekli olan tüm adımları atıyorum ve her gün çok fazla çalışıyorum. En güncel başarım alt yörüngesel uçuş sertifikam. Bu, temelde çizgiyi geçip uzaya gidebileceğim anlamına geliyor. Bu başarıya nasıl ulaştım? Farklı eğitimleri içeriyor: Yerçekimsiz ortam eğitimi, uzay giysisi eğitimi, dekompresyon eğitimi, suda hayatta kalma, farklı araştırma görevleri, ayrıca uzay atmosferiyle ilgili dersler, uzay fizyolojisi ve tüm araştırma ekipmanlarının kullanımı. Bu harika deneyimler, "PoSSUM Projesi" denilen bir vatandaş bilim programı yoluyla gerçekleştirildi. PoSSUM Projesi'nin açılımı Üst Mezosferde Kutupaltı Yörünge Bilimi. Yani oldukça karmaşık. Ancak esas görevleri, üst atmosferdeki bulutları araştırmak. Yani, aslında insanları ille de uzaya ya da Mars'a gitmek için eğitmeseler de uzayla ilgili oldukça harika eğitimler görüyoruz. Bulutları araştırmaları konusunda onlara yardımcı olabiliyorum. Suyun içerisindeyken giysi ne kadar sızdırıyor gibi şeyleri görerek, giysilerini geliştirmeleri ve daha da uygun hâle getirmeleri için uzay giysisi firmasına yardımcı olabiliyorum. Bu gibi şeyler. Bu yolda ilerlerken, ayrıca benim hayalimi daha ileriye taşımama yardım eden bu harika deneyimleri yaşıyorum. Mevcut planlar, insanları 15 sene içerisinde Mars'a göndermeyi amaçlıyor. Hollanda'daki Mars One gibi bazı planlar tek yönlü ve bazılarıysa dönüşü de kapsıyor. Mevcut teknoloji ile oraya gitmenin altı ay süreceğini biliyoruz. Astronotlar gezegende bir seneden biraz fazla yaşayacak ve dönüşleri dokuz ay sürecek. Yani bu, insanların uzayda ya da bir görevde kaldıkları net en uzun süre olacak. Mars'ta tam olarak ne yapacağız ki? Hatta neden oraya gitmek istiyoruz ki? Neden bu kadar önemli ki? Sizlere nedenini söyleyeyim. Astronotlar oradayken, Mars'ta yaşamanın yeni koşullarına adapte olacaklar. Bilimsel araştırma yapacaklar ve başka neler olduğunu bulacaklar. Oraya gitmek için yeni bir roket ve daha da yeni teknolojiler üretiyoruz. SLS'i (Uzay Fırlatma Sistemi Roketi) ve Orion Uzay Aracını inşa ediyoruz. Bu ikisi şu an geliştiriliyor ve 2030'ların başlarındaki bir göreve hazır olmaları için testlerine yakında başlayacağız. Mars'ta yaşamak, Dünya'da yaşamaktan oldukça farklı olacak. İki gezegenimiz arasında bazı büyük farklılıklar var. Dışarı çıkmak istediğinizde oksijen olmadığı için her seferinde bir uzay giysisi giymek zorunda olduğunuzu düşünün. Sahip olduğunuz tek yemeğin, orada yetiştirdikleriniz olduğunu düşünün. İşlerin rast gitmesini ve bir problem çıkmamasını umarsınız çünkü o sizin yemek kaynağınız. Yani aşırı farklı bir dünya. Okyanuslar, ağaçlar, çimen ve dışarıda sahip olduğumuz şeyler yok. Hepsi kırmızı renkte olan kayalarımız ve toprağımız var. Oldukça farklı bir güzellik. Mars'a gitmekle ilgili çokça risk var. Risklerin farkında mısınız? Çünkü kulağa oldukça çılgınca geliyorlar. Dünya'dan Mars'a giderken maruz kalınacak radyasyon var. Gezegendeyken yaşanacak oksijen eksikliği var. Vücudun yerçekimsiz ortamda bulunmasının etkileri var. Bilirsiniz, kemik yoğunluğu kaybı gibi, eskisi kadar çaba sarf etmedikleri için kaslarınız zayıflıyor. Çünkü çok rahatça koltuklarda oturuyor olsanız bile kaslarınız hâlâ çalışıyor ve yer çekimine karşı savaşıyor. Yani aslında hâlâ güçlerini koruyorlar ve hâlâ sağlamlar, oysa uzaydayken sadece etrafta süzülürsün. Yani şöyle bir havaya giriyorlar: "Artık çalışmama gerek yok. Güzel." ve zayıflamaya başlıyorlar. Bize yaşayacak başka bir yer olması, uzayın daha ilerisini keşfedebilmemiz adına başka bir nokta oluşturması için teknolojilerimizle Mars'ı yaşanabilir kılabileceğimizi biliyoruz. Mars'ı yaşanabilir kılmak çok fazla zaman alacak gibi gelebilir ama şimdiye kadar uzay programında yaptıklarımızı düşünün. Sadece 55 yılda, yörüngeye gönderilen ilk insan Yuri Gagarin'den bugün geldiğimiz noktaya. Ay'da yürüdük, güneş sistemimizin dışına çıkan uydularımız oldu, güneş sistemimizin her yerine keşifçiler ve uzay sondaları gönderdik, Mars da dâhil diğer gezegenlere iniş yaptık. Teknolojimizin nasıl arttığını ve 20 sene içerisinde ne teknolojilere sahip olacağımızı düşünün. Mars görevi bilim kurgu ya da erişilemez bir hedef gibi gelebilir ama eriştiğimiz zaman evren bize açılacak ve diğer dünyaları keşfetmeye başlayacağız. Uzayla ilgili tüm o çılgın eğitimler ve öğrendiklerime rağmen en gururlu olduğum anlarımdan birisi 12 yaşındayken 2030 başlarında yapılacak Mars görevlerini tartışmak için NASA MER-10 panelinde bulunduğum andı. Paneldeki diğer kişiler doktorasını yapmış insanlar ve bir astronottu. Yani çok havalı insanlardı. Onların benden, yolculuğumdan, Mars'a gitme hayalimden ve bunu nasıl yapacağımdan bahsetmemi duymak istemeleri harikaydı. Bu deneyim, gerçekten hayallerimi daha da ileriye taşımama yardımcı oldu. O andan itibaren çokça ders aldım ancak üç tanesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Birincisi: Bu arada, bu panel. Bir: Sizin dünya dışı hayaliniz nedir? Her birimiz özel bir yetenek, eşsiz bir hayal ya da amaç ile doğduk. İnsanların korku ya da endişe yüzünden bu hayalleri engellemelerine ya da vazgeçmelerine hep şaşırmışımdır. Ayrıca yaşamlarında geriye bakıp da hayallerini erken bir yaşta kovalamış olmayı dileyen yetişkinlerin sayısı da oldukça şaşırtıcı. Benim hikâyem, benim hayalim, 2033'te Mars görevini başarmak. Hayalim kelimenin tam anlamıyla dünya dışı. Peki ya siz? Sizin dünya dışı hayaliniz nedir? Görevinizi başlatmak için ne yapıyorsunuz? İkincisi: Hepimiz biriz. Eğitimimin bir parçası olarak 21 ülke gezme fırsatım oldu. Ayrıca tüm derslerimi dört dilde gördüğüm Baton Rouge International School'a gidiyorum. Dünyanın her yerinden gelmiş ve ana dil konuşucusu olan öğretmenlerden ders alıyorum. Ülkemiz, geçmişimiz ya da konuştuğumuz dil ne olursa olsun hepimizin aynı umutlara, hayallere, zorluklara sahip olduğunu eğitimim bana gerçekten de öğretti. Hepimiz ihtiyaçlarımızın giderilmesini, ailelerimizin sağlıklı ve mutlu olmasını istiyoruz. Eğitimim bana, hepimizin dünya vatandaşı olduğunu öğretti. Hepimiz insanız ve hepimiz biriz. Üçüncüsü: Başkalarına inanmanın ve yardım etmenin önemi. Bazen Mars'a gitme hayalimle ilgili babamın ilk düşüncelerini merak ediyorum. Beni astronot giysisini giyip TV'de gördüğü arka bahçe macerasını oynamayı hayal eden başka bir çocuk olarak mı düşündü? Bir gün, Uzay Kampı'nda kazanabileceğiniz en büyük ödül olan Right Stuff Award'u kazandığımı gördüğünde onu ağlarken gördüm. Mars'a gitme görevimde beni hiçbir şeyin durduramayacağını o anda fark ettiğini söyledi. İlk anılarımdan itibaren benim en büyük destekçim oldu ve yolun her adımında benim yanımdaydı. Bana olan inancı sayesinde bugün sizin karşınızdayım ve bunun için çok minnettarım. İhtiyacım olan tek şey bir insanın bana tamamen inanmasıydı, bu da insanlık için dev bir adımın parçası olan tüm bu muhteşem insanlara yöneltti. Yolunuzda sizin destekçileriniz kim? Peki diğerlerini desteklemek için siz ne yapıyorsunuz? Çünkü hayallerimiz görevlerinde bize destek olacak birilerine ihtiyacımız var ve karşılığında başkalarınınkini desteklemeye, hatta Mars görevi gibi büyük bir şeyde bile. Biliyorsunuz ki, bir astronotu uzaya göndermek için on binlerce insan gerekiyor. Hepimiz aynı hedefe sahibiz, hepimiz aynı hayale sahibiz ama bu hayali gerçekleştirmek için bir araya gelmemiz gerek. Sonuç olarak, bugünden 15 yıl sonra yuvamda olacağım, kızıl kumda duracağım, bulutsuz gökyüzüne bakacağım, küçük, soluk, mavi bir nokta arayacağım, Dünyamızı arayacağım. Hayallerinize inanarak, insanlığın birliğini takdir ederek ve başkalarına yardım ederek sınırlarınızı aşmaya devam ettiğinizi umarak sizleri düşünüyor olacağım. Hayal etmeyi asla bırakmayın, asla vazgeçmeyin ve asla başkalarının hayallerinizi elinizden almasına izin vermeyin. Zaman değişim zamanı, keşif zamanı, gelişim zamanı ve gelecek nesiller için sınırlarımızı aşma zamanı. Ben Alyssa Carson, çağrı işareti "Blueberry" ve biz Mars jenerasyonuyuz. Teşekkürler. (Alkışlar) (Tezahürat)