WEBVTT 00:00:00.000 --> 00:00:03.000 Bilirsiniz, seyahatlerin büyük zevklerinden biri 00:00:03.000 --> 00:00:05.000 ve etnografik araştırmaların güzelliklerinden biri 00:00:05.000 --> 00:00:07.000 eski adetlerini unutmayanların, 00:00:07.000 --> 00:00:09.000 geçmişlerini hala rüzgarın esmesinde, 00:00:09.000 --> 00:00:12.000 yağmurun parlattığı taşlarda, 00:00:12.000 --> 00:00:15.000 bitkilerin acı yapraklarında hissedenlerin 00:00:15.000 --> 00:00:17.000 arasında yaşayabilme imkanıdır. 00:00:17.000 --> 00:00:21.000 Şaman jaguarların halen Samanyolu’nun ötesine seyahat ettiğini 00:00:21.000 --> 00:00:25.000 veya İnuitlerin ataları ile ilgili mitlerin halen anlamlı şekilde yankılandığını, 00:00:25.000 --> 00:00:27.000 veya Himalaya’da 00:00:28.000 --> 00:00:32.000 Budistlerin halen Dharma’nın nefesini aramalarını bilmek 00:00:32.000 --> 00:00:35.000 antropolojinin temel ilhamını hatırlamak içindir, 00:00:35.000 --> 00:00:37.000 ve bu, yaşadığımız dünyanın, 00:00:38.000 --> 00:00:40.000 mutlak anlamda var olmadığı, 00:00:40.000 --> 00:00:41.000 sadece gerçeğin bir örneği olduğu, 00:00:41.000 --> 00:00:45.000 neslimizin pek çok kuşak önce başarıyla yapmış olduğu 00:00:45.000 --> 00:00:49.000 bir takım uygun seçimlerin sonucu oluştuğu anlamına gelmektedir. NOTE Paragraph 00:00:50.000 --> 00:00:54.000 Elbette ki hepimiz aynı uyum zorunluluğunu paylaşıyoruz. 00:00:54.000 --> 00:00:56.000 Hepimiz dünyaya geldik. Hepimiz dünyaya çocuk getiriyoruz. 00:00:56.000 --> 00:00:58.000 Başlama ritüellerini yaşıyoruz. 00:00:58.000 --> 00:01:00.000 Ölümün değiştirilemez ayırıcılığıyla yaşamak zorundayız, 00:01:00.000 --> 00:01:04.000 bu yüzden hepimizin şarkı söylemesi, hepimizin dans etmesi, 00:01:04.000 --> 00:01:06.000 hepimizin birer sanatkar olması bizi şaşırtmamalı. NOTE Paragraph 00:01:06.000 --> 00:01:09.000 Esas ilginç olan şarkıların benzersiz ritmidir, 00:01:09.000 --> 00:01:11.000 dansın bütün kültürlerdeki ritmidir. 00:01:11.000 --> 00:01:14.000 Ve bu ister Borneo ormanlarındaki Penan halkı olsun, 00:01:14.000 --> 00:01:17.000 ister Haiti’deki vudu rahip yardımcıları olsun, 00:01:18.000 --> 00:01:22.000 ister Kuzey Kenya’da Kaisut Çölü’ndeki savaşçılar olsun, 00:01:24.000 --> 00:01:26.000 ister Andes Dağları’ndaki Curandero’lar olsun, 00:01:27.000 --> 00:01:32.000 ister Sahra’nın ortasındaki kervansaraylar olsun. 00:01:32.000 --> 00:01:34.000 Bu, bir ay önce çölde 00:01:34.000 --> 00:01:35.000 birlikte gezdiğim kişi, 00:01:35.000 --> 00:01:38.000 dünyanın tanrıça anası olan Everest, 00:01:38.000 --> 00:01:40.000 Qomolangma’nın eteklerinde birlikte gezdiğim yak çobanı. NOTE Paragraph 00:01:40.000 --> 00:01:43.000 Tüm bu insanlar bize başka varoluş şekilleri, 00:01:43.000 --> 00:01:44.000 başka düşünme şekilleri, 00:01:44.000 --> 00:01:46.000 kendinizi Dünya’da yönlendirmenin başka şekilleri olduğunu öğretiyor. 00:01:46.000 --> 00:01:48.000 Ve eğer düşünürseniz, bu fikir 00:01:48.000 --> 00:01:50.000 sizi ümitlendirebilir. 00:01:50.000 --> 00:01:53.000 Günümüzde, dünyanın sayısız kültürleri 00:01:53.000 --> 00:01:57.000 gezegeni kuşatan dinsel ve kültürel bir 00:01:57.000 --> 00:01:59.000 yaşam ağı oluşturuyor, 00:01:59.000 --> 00:02:01.000 ve bu gezegenin refahı için önemli, 00:02:01.000 --> 00:02:04.000 tıpkı biyosfer olarak bildiğiniz yaşamın biyolojik ağının önemli olduğu gibi. 00:02:04.000 --> 00:02:07.000 Ve bu kültürel yaşam ağını 00:02:07.000 --> 00:02:08.000 bir etnosfer olarak düşünebilirsiniz 00:02:08.000 --> 00:02:10.000 ve etnosferi, 00:02:10.000 --> 00:02:13.000 bilincin doğuşundan beri insanın hayalgücü tarafından üretilen 00:02:13.000 --> 00:02:16.000 tüm düşüncelerin ve rüyaların, mitlerin 00:02:16.000 --> 00:02:20.000 fikirlerin, ilhamların, sezgilerin toplamı olarak tanımlayabilirsiniz. 00:02:20.000 --> 00:02:23.000 Etnosfer insanlığın büyük mirasıdır. 00:02:23.000 --> 00:02:25.000 Şaşılacak derecede meraklı bir tür olan bizlerin ne olduğumuzun 00:02:25.000 --> 00:02:29.000 ve ne olabileceğimizin bir sembolü. NOTE Paragraph 00:02:30.000 --> 00:02:33.000 Tıpkı biyosferin ciddi oranda erozyona uğradığı gibi 00:02:33.000 --> 00:02:35.000 etnosfer de erozyona uğruyor. 00:02:35.000 --> 00:02:37.000 ve belki de daha da hızlı bir şekilde. 00:02:37.000 --> 00:02:39.000 Örneğin hiçbir biyolog, 00:02:39.000 --> 00:02:42.000 bütün türlerin %50’sinin veya daha fazlasının tükenmenin eşiğinde 00:02:42.000 --> 00:02:44.000 olduğunu ileri sürmeye cesaret edemez çünkü bu doğru değil, 00:02:44.000 --> 00:02:46.000 ve yinede bu, biyolojik çeşitlilik alanındaki 00:02:46.000 --> 00:02:49.000 en apokaliptik senaryo, 00:02:49.000 --> 00:02:52.000 kültürel çeşitlilik alanında en iyimser senaryo olarak bildiğimiz 00:02:52.000 --> 00:02:54.000 senaryoya pek yaklaşmıyor. 00:02:54.000 --> 00:02:57.000 Ve bunun en büyük göstergesi elbette, dillerin kaybolmasıdır. NOTE Paragraph 00:02:57.000 --> 00:03:00.000 Bu odada bulunan sizler dünyaya geldiğiniz zaman, 00:03:00.000 --> 00:03:03.000 gezegende 6:00 dil konuşulmaktaydı. 00:03:03.000 --> 00:03:06.000 Şimdi, bir dil sadece sözcük yığınları değildir 00:03:06.000 --> 00:03:08.000 veya bir takım gramer kuralları değildir. 00:03:08.000 --> 00:03:10.000 Dil, insan ruhunun bir kıvılcımıdır. 00:03:10.000 --> 00:03:13.000 Her kültürün ruhunu maddi dünyaya 00:03:13.000 --> 00:03:14.000 getiren bir araçtır. 00:03:14.000 --> 00:03:17.000 Her dil, ruhun asırlık ormanıdır, 00:03:17.000 --> 00:03:21.000 bir sınır, bir düşüncedir, ruhsal olanakların bir ekosistemidir. NOTE Paragraph 00:03:21.000 --> 00:03:25.000 Ve biz bugün Monterey’deyken, bu 6:00 dilin 00:03:25.000 --> 00:03:29.000 neredeyse yarısı artık çocukların kulaklarına fısıldanmıyor. 00:03:29.000 --> 00:03:32.000 Artık bebeklere öğretilmiyor, 00:03:32.000 --> 00:03:34.000 ve bu, gerçekten bir şeyler değişmediği sürece, 00:03:34.000 --> 00:03:35.000 bu dillerin öldüğü anlamına geliyor. 00:03:35.000 --> 00:03:39.000 Sessizliğe boğulmak, 00:03:39.000 --> 00:03:41.000 halkının dilini konuşan son kişi olmak, 00:03:41.000 --> 00:03:44.000 atalarının bilgeliğini aktaramamak 00:03:44.000 --> 00:03:47.000 veya bunu bekleyen çocuklar olmamasından daha yalnız nasıl hisseder insan? 00:03:47.000 --> 00:03:50.000 Hal böyleyken, bu korkunç kader her iki haftada bir 00:03:50.000 --> 00:03:52.000 dünyanın herhangi bir yerinden bir kişinin ümitsizliği, 00:03:52.000 --> 00:03:54.000 çünkü her iki haftada bir, bir ihtiyar ölüyor 00:03:54.000 --> 00:03:56.000 ve eski bir dilin son hecelerini kendisiyle birlikte 00:03:56.000 --> 00:03:58.000 mezara götürüyor. NOTE Paragraph 00:03:58.000 --> 00:04:00.000 Ve biliyorum ki aranızda bazılarınız: “Daha iyi değil mi? 00:04:00.000 --> 00:04:01.000 Hepimiz bir tek dil konuşsaydık eğer, 00:04:01.000 --> 00:04:04.000 dünya çok daha iyi bir yer haline gelmez miydi?” diyor. Ben de diyorum ki: “Harika, 00:04:04.000 --> 00:04:07.000 o dil o zaman Yoruba dili olsun. Kanton dili olsun. 00:04:07.000 --> 00:04:08.000 Kogi dili olsun.” 00:04:08.000 --> 00:04:10.000 Ve sizler de birden kendi dilinizi konuşamamanın 00:04:10.000 --> 00:04:13.000 ne demek olduğunu anlarsınız. NOTE Paragraph 00:04:13.000 --> 00:04:16.000 Bugün sizlerle beraber yapmak istediğim 00:04:16.000 --> 00:04:20.000 sizleri etnosferde bir çeşit yolculuğa çıkarmak, 00:04:20.000 --> 00:04:22.000 etnosferde kısa bir yolculuk yapmak, 00:04:22.000 --> 00:04:26.000 sizlere aslında neyin kaybolduğunu anlatmaya çalışmak istiyorum. 00:04:27.000 --> 00:04:34.000 Şimdi, aramızda bazılarımız, 00:04:34.000 --> 00:04:36.000 “varoluşun farklı şekilleri” dediğim zaman, 00:04:36.000 --> 00:04:38.000 gerçekten de varoluşun farklı şekillerini anlatmak istediğimi unutuyor. NOTE Paragraph 00:04:39.000 --> 00:04:44.000 Örneğin, kuzeybatı Amazon’da Barasana’daki çocuğu düşünün, 00:04:44.000 --> 00:04:45.000 anakonda halkını, 00:04:45.000 --> 00:04:47.000 mitolojik olarak süt nehrinden geldiklerine, 00:04:47.000 --> 00:04:50.000 doğudan aziz yılanların karnından çıktıklarına inanan halkı düşünün. 00:04:50.000 --> 00:04:53.000 Şimdi, bu halk bilişsel olarak 00:04:53.000 --> 00:04:55.000 mavi ile yeşil renk arasında ayrım yapmıyor 00:04:55.000 --> 00:04:57.000 çünkü gökyüzünün örtüsü 00:04:57.000 --> 00:04:58.000 ormanın örtüsüne eşit tutuluyor 00:04:58.000 --> 00:05:00.000 ve halk buna bağlı. 00:05:00.000 --> 00:05:03.000 İlginç bir dil ve evlilik kuralları var 00:05:03.000 --> 00:05:05.000 ve buna dilbilimsel dış evlilik deniyor: 00:05:05.000 --> 00:05:08.000 başka bir dil konuşan biriyle evlenmek zorundasın. 00:05:08.000 --> 00:05:10.000 Ve bunun kökleri mitolojik geçmişte 00:05:10.000 --> 00:05:12.000 ancak ilginç olan, bu uzun evlerde 00:05:12.000 --> 00:05:14.000 yabancılarla yapılan evliliklerden dolayı 00:05:14.000 --> 00:05:16.000 altı veya yedi tane dil konuşulmakta. 00:05:16.000 --> 00:05:19.000 asla kimsenin dil çalıştığını duyamazsınız. 00:05:19.000 --> 00:05:22.000 Sadece dinliyorlar ve sonra konuşmaya başlıyorlar. NOTE Paragraph 00:05:22.000 --> 00:05:24.000 Veya birlikte yaşadığım en ilginç kabilelerinden biri 00:05:24.000 --> 00:05:28.000 Ekvator’un kuzeydoğusundaki Waorani halkı, 00:05:28.000 --> 00:05:31.000 ilk kez 1958 yılında irtibat kurulan hayret verici bir halk. 00:05:31.000 --> 00:05:35.000 1957 yılında beş misyoner irtibat kurmaya çalışmış 00:05:35.000 --> 00:05:36.000 ve tehlikeli bir hata yapmıştır. 00:05:36.000 --> 00:05:37.000 Havadan kendilerine ait 00:05:37.000 --> 00:05:39.000 sekiz ila on fotoğraf atmışlar, 00:05:39.000 --> 00:05:41.000 dostane jest olarak nitelendirebileceğimiz bir çabayla, 00:05:41.000 --> 00:05:43.000 ama bu yağmur ormanı halkının 00:05:43.000 --> 00:05:46.000 hayatlarında asla iki boyutlu bir şey görmediğini düşünmemişler. 00:05:46.000 --> 00:05:48.000 Ormanın zeminine düşen fotoğrafları almışlar, 00:05:48.000 --> 00:05:51.000 herhangi bir şekil veya figür bulabilmek için simalara bakmaya çalışmışlar, 00:05:51.000 --> 00:05:53.000 hiç bir şey bulamamışlar ve bunların şeytan tarafından gönderilen kartlar olduğuna 00:05:53.000 --> 00:05:56.000 karar vermişler, sonra da beş misyoneri mızraklarıyla öldürmüşler. 00:05:57.000 --> 00:05:59.000 Ama Waorani’ler sadece yabancıları mızrakla vurmazlarmış. 00:05:59.000 --> 00:06:00.000 Birbirlerini de mızrakla vururlarmış. 00:06:00.000 --> 00:06:03.000 Ölümlerin %54’ü birbirlerini mızrakla vurmaktan kaynaklanırmış. 00:06:03.000 --> 00:06:06.000 Sekiz kuşak öncesine kadar soy araştırması yaptık 00:06:06.000 --> 00:06:08.000 ve iki doğal ölüm vakasına rastladık. 00:06:08.000 --> 00:06:10.000 Halkı konuşmaya biraz zorladıktan sonra 00:06:10.000 --> 00:06:12.000 kişilerden birinin çok yaşlandığını ve yaşlılıktan dolayı öldüğünü 00:06:12.000 --> 00:06:16.000 ve onu buna rağmen mızrakla vurduklarını itiraf ettiler. (Gülüşmeler.) 00:06:16.000 --> 00:06:19.000 Ama aynı zamanda orman hakkında şaşırtıcı derecede 00:06:19.000 --> 00:06:20.000 akıllıca bilgilere sahipler. 00:06:20.000 --> 00:06:23.000 Avcılar, 40 adım öteden hayvan idrarını koklayabiliyor 00:06:23.000 --> 00:06:26.000 ve size bunun hangi tür tarafından bırakıldığını söyleyebiliyor. NOTE Paragraph 00:06:26.000 --> 00:06:28.000 80’li yılların başlarında hayret verici bir görev aldım; 00:06:28.000 --> 00:06:30.000 Harvard’daki profesörüm bana 00:06:30.000 --> 00:06:32.000 Haiti’ye gidip 00:06:33.000 --> 00:06:35.000 Duvalier’in gücü 00:06:35.000 --> 00:06:37.000 ve Tonton Macoute’lerin kurucuları olan 00:06:37.000 --> 00:06:38.000 gizli toplumların arasına sızmaya 00:06:38.000 --> 00:06:41.000 ve zombi yaratmak için kullanılan zehri ele geçirmeye ilgi duyup duymadığımı sormuştu. 00:06:41.000 --> 00:06:44.000 Elbette, bu duygudan bir anlam çıkarmak amacıyla 00:06:44.000 --> 00:06:47.000 Vodoun’un bu tuhaf inancını anlamam gerekirdi. 00:06:47.000 --> 00:06:50.000 Vudu bir kara büyü inancı değil. 00:06:50.000 --> 00:06:53.000 Tam aksine, karışık bir doğaüstü dünya görüşü. 00:06:53.000 --> 00:06:54.000 Enteresan. 00:06:54.000 --> 00:06:55.000 Sizden dünyanın büyük dinlerini söylemenizi istesem, 00:06:55.000 --> 00:06:56.000 ne dersiniz? 00:06:56.000 --> 00:06:59.000 Hristiyanlık, İslam, Budizm, Yahudilik vs. NOTE Paragraph 00:06:59.000 --> 00:07:01.000 Her zaman bir kıta unutuluyor, 00:07:01.000 --> 00:07:03.000 Sahra altı Afrika’nın dini inançları 00:07:03.000 --> 00:07:05.000 olmadığı varsayılıyor. Hoş, elbette ki var 00:07:05.000 --> 00:07:07.000 ve vudu çok basit bir şekilde, 00:07:08.000 --> 00:07:09.000 kölelik döneminde yapılan trajik diaspora zamanında oluşan 00:07:09.000 --> 00:07:12.000 çok derin dini fikirlerin damıtılmış hali. 00:07:12.000 --> 00:07:14.000 Ama vuduyu bu kadar ilginç yapan 00:07:14.000 --> 00:07:16.000 canlılar ile ölüler arasındaki 00:07:16.000 --> 00:07:17.000 bu canlı ilişkidir. 00:07:17.000 --> 00:07:18.000 Yani, canlılar ruhları doğuruyor. 00:07:18.000 --> 00:07:21.000 Ruhlar “Büyük Sular”dan çağrılıyor, 00:07:21.000 --> 00:07:23.000 dansın ritmine cevap veriyorlar 00:07:23.000 --> 00:07:25.000 ve bir an için canlıların ruhlarının yerine geçiyorlar 00:07:25.000 --> 00:07:29.000 ve o kısa nurani an boyunca rahip yardımcısı tanrı oluyor. 00:07:29.000 --> 00:07:31.000 Vuducular bu yüzden şöyle demeyi severler: 00:07:31.000 --> 00:07:34.000 ”Siz beyaz insanlar, kiliseye gidin, Tanrı hakkında konuşun. 00:07:34.000 --> 00:07:36.000 Biz tapınağımızda dans ediyoruz ve Tanrı oluyoruz.” 00:07:36.000 --> 00:07:39.000 Ve ruh sizin içinize girdikten sonra, ruh tarafından ele geçirilmenizden sonra, 00:07:39.000 --> 00:07:40.000 nasıl zarar görebilirsiniz? 00:07:40.000 --> 00:07:43.000 Bu hayret verici gösterileri görüyorsunuz; 00:07:43.000 --> 00:07:45.000 Vudu rahip yardımcıları trans halinde 00:07:45.000 --> 00:07:48.000 yanan közleri rahatça ellerinde tutuyorlar, 00:07:48.000 --> 00:07:51.000 oldukça şaşırtıcı olan bu gösteri, 00:07:51.000 --> 00:07:52.000 aşırı uyarım halinde katalize edilmiş iken buna dayanan 00:07:52.000 --> 00:07:55.000 bedeni nasıl etkilediğini gösteriyor. NOTE Paragraph 00:07:56.000 --> 00:07:58.000 Beraber yaşadığım insanlardan 00:07:58.000 --> 00:08:00.000 en olağanüstü olanı Kogi’lerdi, 00:08:00.000 --> 00:08:03.000 Kuzey Kolombiya’da bulunan Sierra Nevada de Santa Marta’da yaşıyorlar. 00:08:03.000 --> 00:08:06.000 Bunlar bir zamanlar fethin ardından 00:08:06.000 --> 00:08:09.000 Kolombiya’nın Karayip kıyılarına yerleşen 00:08:09.000 --> 00:08:10.000 eski zalim toplumun torunları, 00:08:10.000 --> 00:08:13.000 bu toplum, Karayip kıyılarına yükselen 00:08:13.000 --> 00:08:15.000 tenha bir yanardağa çekilmiş. 00:08:15.000 --> 00:08:17.000 Kana bulanmış olan bu kıtada, 00:08:17.000 --> 00:08:20.000 bu toplum asla İspanyol’lar tarafından ele geçirilememiş. 00:08:20.000 --> 00:08:23.000 Bugüne dek hep törensel bir rahiplik tarafından yönetilmişler 00:08:23.000 --> 00:08:25.000 ama rahiplik eğitimleri oldukça olağanüstü. 00:08:26.000 --> 00:08:28.000 Genç rahip yardımcıları üç veya dört yaşlarında iken 00:08:28.000 --> 00:08:30.000 ailelerinin yanlarından alınıp, 00:08:30.000 --> 00:08:32.000 kör ve karanlık bir dünyaya götürülür, 00:08:32.000 --> 00:08:36.000 buzulların eteğinde taştan yapılmış evlerde 18 yaşına kadar tutulurlar. 00:08:36.000 --> 00:08:37.000 Her biri, iki dokuz yıllık bir dönemi kapsayan 00:08:37.000 --> 00:08:40.000 doğal annelerinin rahminde geçirdikleri dokuz aylık gebelik süresini 00:08:40.000 --> 00:08:42.000 bilinçli olarak taklit etmeyi seçerler. 00:08:42.000 --> 00:08:45.000 Şimdi artık mecazi olarak büyük annelerinin rahminde bulunuyorlar. 00:08:45.000 --> 00:08:46.000 Ve tüm bu süre boyunca, 00:08:47.000 --> 00:08:50.000 kendilerine toplumlarının değerleri öğretiliyor, 00:08:50.000 --> 00:08:52.000 onların dualarının ve de sadece onların dualarının 00:08:52.000 --> 00:08:55.000 evrensel veya belki ekolojik dengeyi 00:08:55.000 --> 00:08:57.000 ayakta tuttuğunu savunan değerler. 00:08:58.000 --> 00:08:59.000 Ve bu ilginç başlangıcın sonunda, 00:08:59.000 --> 00:09:01.000 günün birinde birden dışarı çıkarılıyorlar 00:09:01.000 --> 00:09:04.000 ve hayatlarında ilk kez, 18 yaşında, 00:09:04.000 --> 00:09:08.000 güneşin doğuşunu görüyorlar. Ve güneşin, 00:09:08.000 --> 00:09:11.000 o nefes kesici güzel manzaranın eteklerine 00:09:11.000 --> 00:09:12.000 vurduğu ilk ışıkları gördükleri o berrak anda, 00:09:13.000 --> 00:09:15.000 karanlıkta öğrendikleri her şey birden 00:09:15.000 --> 00:09:18.000 çarpıcı bir mutlulukla onaylanıyor. Ve rahip geri adım atıp 00:09:18.000 --> 00:09:20.000 “Görüyor musunuz? Gerçekten size anlattığım gibi. 00:09:20.000 --> 00:09:23.000 O kadar güzel. Bunu korumak sizin göreviniz.” diyor. 00:09:23.000 --> 00:09:25.000 Kendilerine abiler adını veriyorlar 00:09:25.000 --> 00:09:28.000 ve diyorlar ki; küçük kardeşler olan bizler, 00:09:28.000 --> 00:09:31.000 dünyada yıkımdan sorumlu olan kişileriz. NOTE Paragraph 00:09:32.000 --> 00:09:34.000 Sezginin bu seviyesi oldukça önemli oluyor. 00:09:34.000 --> 00:09:36.000 Ne zaman yerli halkı ve manzaraları düşünsek, 00:09:36.000 --> 00:09:38.000 ya Rousseau’yu ve 00:09:38.000 --> 00:09:41.000 soylu vahşilerin eski oyunlarını hatırlıyoruz 00:09:41.000 --> 00:09:43.000 ki bu basit ifadesiyle ırkçı bir fikir, 00:09:43.000 --> 00:09:46.000 veya alternatif olarak, Thoreau’yu hatırlıyoruz 00:09:46.000 --> 00:09:48.000 ve bu insanlar dünyaya bizden daha yakın diyoruz. 00:09:48.000 --> 00:09:50.000 Yerli halk duygusal değil, 00:09:50.000 --> 00:09:52.000 nostaljiden dolayı da güçsüzleşmemiş. 00:09:52.000 --> 00:09:54.000 Her ikisi içinde fazla yer yok; 00:09:54.000 --> 00:09:56.000 ne Asmat’ların sıtmalı bataklıklarında 00:09:56.000 --> 00:09:59.000 ne de Tibet’in dondurucu rüzgarlarında ama onlar yinede, 00:09:59.000 --> 00:10:03.000 zamanla ve törenlerinden dolayı, Dünya hakkında geleneksel bir sır oluşturmuşlar 00:10:03.000 --> 00:10:06.000 ve bu sır, Dünya’ya bilinçli olarak yakın olma fikrine değil de, 00:10:06.000 --> 00:10:08.000 daha çok ince bir sezgiye dayanıyor. 00:10:08.000 --> 00:10:11.000 Dünya’nın sadece insan bilinci 00:10:12.000 --> 00:10:14.000 sayesinde var olabileceğine dayanan bir varsayım. NOTE Paragraph 00:10:14.000 --> 00:10:16.000 Şimdi, bu ne anlama geliyor? 00:10:16.000 --> 00:10:18.000 Bu, dağın Apu’nun ruhu olduğu 00:10:18.000 --> 00:10:20.000 ve kaderini onun belirleyeceği 00:10:20.000 --> 00:10:22.000 inancıyla büyütülen And Dağları’ndan küçük bir çocuğun, 00:10:22.000 --> 00:10:25.000 Montana’da dağın, maden olarak kazılmaya hazır bir taş yığını olduğu 00:10:25.000 --> 00:10:28.000 inancıyla büyütülen küçük bir çocuktan 00:10:28.000 --> 00:10:30.000 tamamen farklı bir insan olacağı ve o kaynağa 00:10:30.000 --> 00:10:33.000 veya o yere karşı farklı bir ilişkisi olacağı 00:10:33.000 --> 00:10:34.000 anlamına geliyor. 00:10:34.000 --> 00:10:38.000 Bir ruhun meskeni veya maden yığını olması konu dışı. 00:10:38.000 --> 00:10:41.000 İlginç olan, şahıs ile doğal dünya 00:10:41.000 --> 00:10:43.000 arasındaki ilişkiyi tanımlayan mecazdır. 00:10:43.000 --> 00:10:45.000 Ben İngiliz Kolombiyası’nın ormanlarında 00:10:45.000 --> 00:10:47.000 ormanların kesilmek için var oldukları inancıyla büyütüldüm. 00:10:47.000 --> 00:10:49.000 Bu beni Kwagiulth’lu 00:10:49.000 --> 00:10:51.000 arkadaşlarımdan daha farklı bir insan yaptı. 00:10:51.000 --> 00:10:53.000 Onlar bu ormanların, Hukuk’un meskeni olduğuna 00:10:53.000 --> 00:10:54.000 ve göğün eğri gagası olduğuna 00:10:54.000 --> 00:10:57.000 ve dünyanın kuzeyinde yaşayan, Hamatsa törenleri boyunca 00:10:57.000 --> 00:11:01.000 kullanmaları gereken ruhlar olan yamyam ruhların meskeni olduğuna inanırlar. NOTE Paragraph 00:11:01.000 --> 00:11:03.000 Bu kültürlerin farklı gerçekler yaratabilecekleri 00:11:03.000 --> 00:11:05.000 fikrini düşünmeye başlarsanız eğer, 00:11:05.000 --> 00:11:06.000 onların olağanüstü 00:11:06.000 --> 00:11:11.000 buluşlarını anlamaya başlarsınız. Örneğin bu bitki. 00:11:11.000 --> 00:11:13.000 Geçen nisan ayında Amazon’un kuzeybatısında çektiğim bir fotoğraf. 00:11:13.000 --> 00:11:16.000 Çoğunuzun duymuş olduğu gibi bu bir ayahuskadır, 00:11:16.000 --> 00:11:19.000 şamanların dağarcığının 00:11:19.000 --> 00:11:21.000 en güçlü psikoaktif preparatı. 00:11:21.000 --> 00:11:23.000 Ayahuskayı büyüleyici kılan 00:11:23.000 --> 00:11:27.000 sadece preparatın farmakolojik gücü değil, 00:11:27.000 --> 00:11:31.000 karmaşık ayrıntılarıdır. İki farklı kaynaktan yapılır. 00:11:31.000 --> 00:11:33.000 Bir yandan, bu odunsu sarmaşık, 00:11:33.000 --> 00:11:35.000 içinde beta karbolinler, 00:11:35.000 --> 00:11:38.000 harmin, harmalin serisi bulunur ve hafif halüsinojeniktir. 00:11:38.000 --> 00:11:40.000 Sadece ana sapına bakarsak eğer, 00:11:40.000 --> 00:11:42.000 sanki daha çok şuurunuzun içine akan 00:11:42.000 --> 00:11:44.000 bir çeşit ince duman gibidir, 00:11:44.000 --> 00:11:47.000 ama Psychotria viridis diye adlandırılan bir kahve ailesinin 00:11:47.000 --> 00:11:49.000 ağaç yapraklarıyla karıştırılır. 00:11:49.000 --> 00:11:52.000 Bu bitkinin içinde bir takım çok güçlü triptaminler var, 00:11:52.000 --> 00:11:56.000 beyin serotoninine, dimetiltriptamin-5’e, 00:11:56.000 --> 00:11:57.000 metoksidimetiltriptamine çok benziyor. 00:11:57.000 --> 00:11:59.000 Yanomami’leri o otu burunlarına 00:11:59.000 --> 00:12:01.000 çekerken görmüşsünüzdür belki, 00:12:01.000 --> 00:12:04.000 çeşit çeşit baharatlardan hazırladıkları o madde 00:12:04.000 --> 00:12:08.000 içinde aynı zamanda metoksidimetiltriptamine de bulunduruyor. 00:12:08.000 --> 00:12:10.000 O tozu burnuna çekmek 00:12:10.000 --> 00:12:14.000 sanki etrafı barok resimleriyle çevrilmiş olan 00:12:14.000 --> 00:12:21.000 bir tüfek namlusundan fırlatılıp, bir elektrik denizine düşmeye benziyor. (Gülüşmeler.) 00:12:21.000 --> 00:12:23.000 Gerçeği çarpıtmıyor, 00:12:23.000 --> 00:12:24.000 sadece gerçeği dağıtıyor. NOTE Paragraph 00:12:24.000 --> 00:12:27.000 Aslında, hocam Richard Evan Shultes ile eskiden tartışırdım, 00:12:27.000 --> 00:12:29.000 kendisi, Meksiko’da 1930 yılında 00:12:29.000 --> 00:12:31.000 yapmış olduğu sihirli mantar buluşuyla 00:12:31.000 --> 00:12:33.000 psikedelik dönemi başlatmıştır. 00:12:33.000 --> 00:12:35.000 Eskiden bu triptaminleri sanrıya sebep olarak sınıflandıramayacağınızı 00:12:35.000 --> 00:12:38.000 iddia ederdim, çünkü etkisi altına girdikten sonra 00:12:38.000 --> 00:12:42.000 evde halüsinasyon görecek kimse kalmıyor. (Gülüşmeler.) NOTE Paragraph 00:12:42.000 --> 00:12:45.000 Ama bu triptaminler ağızdan alınamıyor 00:12:45.000 --> 00:12:47.000 çünkü bunlar insanın bağırsaklarında doğal olarak bulunan 00:12:47.000 --> 00:12:50.000 monoamin oksidiz isminde bir enzim tarafından denatüre ediliyorlar. 00:12:50.000 --> 00:12:53.000 Oral olarak sadece MAO’yu denatüre 00:12:53.000 --> 00:12:56.000 eden bazı kimyasallar ile birlikte alınabilirler. 00:12:56.000 --> 00:12:57.000 Şimdi, ilginç olan, 00:12:57.000 --> 00:13:01.000 sarmaşığın içinde bulunan beta-karbolinler 00:13:01.000 --> 00:13:04.000 triptaminin gücünü arttırmak için gerekli olan belirli 00:13:05.000 --> 00:13:08.000 bir çeşidin MAO inhibitörleridir. Kendinize bir soru sorun. 00:13:08.000 --> 00:13:12.000 Nasıl oluyor da 80:00 çeşit kısıtlı bitki barındıran bir bitki örtüsünde 00:13:12.000 --> 00:13:16.000 hiç bir morfolojik benzerliği olmayan iki bitki bulunuyor 00:13:16.000 --> 00:13:17.000 ve bunlar bu şekilde birleştirildikleri zaman 00:13:17.000 --> 00:13:19.000 bir çeşit biyokimyasal tür oluşturuyorlar 00:13:19.000 --> 00:13:21.000 ve bu bütün, her iki parçanın toplamından daha da önemli oluyor? NOTE Paragraph 00:13:21.000 --> 00:13:24.000 Hemen o kolaycı ifadeye başvururuz, anlamsızlığı ifade eden 00:13:24.000 --> 00:13:25.000 deneme-yanılma yöntemi. 00:13:26.000 --> 00:13:29.000 Ama Kızılderililere sorarsanız, onlar “bitkiler bizimle konuşuyor” der. NOTE Paragraph 00:13:29.000 --> 00:13:30.000 Peki bu ne anlama geliyor? 00:13:30.000 --> 00:13:34.000 Bu sınıf, Cofangiller, 17 çeşit ayahuska barındırıyor. 00:13:34.000 --> 00:13:37.000 Tüm bunları ormanın en uzak derinliklerinden ayırt edebiliyorlar. 00:13:38.000 --> 00:13:42.000 Bunlar bizim gözümüze tek bir çeşitmiş gibi görünür. 00:13:42.000 --> 00:13:44.000 Ve ardından türüne göre sınıflandırmasını nasıl yaptıklarını sorduğum zaman 00:13:44.000 --> 00:13:47.000 “Bitkiler hakkında bir şeyler bildiğinizi sanıyordum. 00:13:47.000 --> 00:13:49.000 Yani, hiçbir şey bilmiyor musunuz?” dediler. Ve ben “hayır” dedim. 00:13:49.000 --> 00:13:52.000 Aslında, dolunaylı bir gecede bu 17 çeşidin her birini ele alırsınız 00:13:52.000 --> 00:13:55.000 çıkardıkları melodilerin farklı olduğunu görürsünüz. 00:13:55.000 --> 00:13:57.000 Hoş, bu şekilde Harvard Üniversitesinde doktora derecesi alamazsınız 00:13:57.000 --> 00:14:01.000 ama bu, stamenleri saymaktan çok daha ilginç. NOTE Paragraph 00:14:01.000 --> 00:14:02.000 Şimdi, 00:14:02.000 --> 00:14:05.000 (Alkış.) 00:14:05.000 --> 00:14:07.000 sorun, aramızda yerli halkın 00:14:07.000 --> 00:14:09.000 zor durumlarına acıyan bazılarımız bile, 00:14:09.000 --> 00:14:10.000 onları garip ve rengarenk buluyor 00:14:10.000 --> 00:14:12.000 ve gerçek dünya, yani bizim dünyamız, dönmeye devam ederken 00:14:12.000 --> 00:14:15.000 onları tarihin sınırlarına gömüyor. 00:14:15.000 --> 00:14:17.000 Gerçek şu ki bundan 300 yıl sonra 20. asır, 00:14:17.000 --> 00:14:20.000 savaşları ile 00:14:20.000 --> 00:14:21.000 veya teknolojik buluşları ile hatırlanmayacak, 00:14:21.000 --> 00:14:23.000 daha çok içinde yaşamış olduğumuz bir çağ olarak 00:14:24.000 --> 00:14:26.000 ve gezegendeki hem biyolojik hem kültürel çeşitliliğin 00:14:26.000 --> 00:14:29.000 muazzam tükenişini ya aktif olarak destekleyen, ya da pasif olarak kabul eden 00:14:29.000 --> 00:14:32.000 bir çağ olarak hatırlanacak. Günümüzdeki sorun değişim değil. 00:14:32.000 --> 00:14:34.000 Zamanla bütün kültürler 00:14:34.000 --> 00:14:37.000 sürekli hayatın yeni imkanlarını içeren bir dansa 00:14:37.000 --> 00:14:38.000 katılmışlardır. NOTE Paragraph 00:14:39.000 --> 00:14:41.000 Ve sorun teknolojinin kendisi değildir. 00:14:42.000 --> 00:14:44.000 Sioux Kızılderililer yay ve oklarını terk etmeleriyle 00:14:44.000 --> 00:14:45.000 Sioux olmaktan vazgeçmemiştir, 00:14:45.000 --> 00:14:47.000 Amerikalılar at ve at arabalarını terk etmeleriyle 00:14:47.000 --> 00:14:49.000 Amerikalılıktan çıkmamıştır. 00:14:49.000 --> 00:14:50.000 Etnosferin bütünlüğünü tehdit eden 00:14:50.000 --> 00:14:54.000 değişim veya teknoloji değil. Bunu yapan güç. 00:14:54.000 --> 00:14:56.000 Egemenliğin sert yüzüdür. 00:14:56.000 --> 00:14:58.000 Ve dünyaya baktığınız zaman bunların yok olmaya 00:14:58.000 --> 00:15:01.000 mahkum kültürler olmadıklarını görürsünüz. 00:15:01.000 --> 00:15:03.000 Bu canlı, dinamik insanlar, 00:15:03.000 --> 00:15:06.000 uyum kapasitesini aşan belirli güçler 00:15:06.000 --> 00:15:08.000 tarafından hayattan çıkarılıyorlar. 00:15:08.000 --> 00:15:10.000 Bu, Penan’ların anavatanlarındaki korkunç 00:15:11.000 --> 00:15:13.000 ormansızlaştırma faaliyetleri olsun… 00:15:13.000 --> 00:15:16.000 Penan’lar Güneydoğu Asya’dan, Sarawak’tan gelen bir göçebe toplum. 00:15:16.000 --> 00:15:20.000 Bir kuşak öncesine kadar ormanlarda özgürce yaşayan bir toplum idi, 00:15:20.000 --> 00:15:23.000 ve şimdi nehirlerin kıyılarında 00:15:23.000 --> 00:15:25.000 köleliğe ve fuhşa düşürülmüşler. 00:15:25.000 --> 00:15:29.000 Orada nehrin çamurla kirlenmişliğini görürsünüz 00:15:29.000 --> 00:15:31.000 ve sanki bunun Borneo’nun yarısını 00:15:31.000 --> 00:15:32.000 Çin’in güneyindeki denize götürdüğü hissine kapılırsınız, 00:15:32.000 --> 00:15:34.000 ve orada Japonya’nın yük gemileri ufuğa açılmış 00:15:34.000 --> 00:15:38.000 ormandan kesilen ağaçları ambarlarına yüklemeyi bekliyorlar. 00:15:38.000 --> 00:15:39.000 Veya Yanomami’lerin durumunda, 00:15:39.000 --> 00:15:41.000 altının bulunuşunun ardından 00:15:41.000 --> 00:15:43.000 aniden çıkan bir hastalık söz konusudur. NOTE Paragraph 00:15:43.000 --> 00:15:45.000 Ya da şu anda birçok araştırma yaptığım 00:15:45.000 --> 00:15:47.000 Tibet dağlarına gitsek, 00:15:48.000 --> 00:15:51.000 politik egemenliğin sert yüzünü görürsünüz. 00:15:51.000 --> 00:15:53.000 Bilirsiniz, soykırım, insanların fiziksel olarak yok edilmesi 00:15:53.000 --> 00:15:55.000 dünyaca kınanıyor ama etnosit, 00:15:56.000 --> 00:15:59.000 insanların hayat biçimlerinin yok edilmesi, sadece kınanmamakla kalmıyor 00:15:59.000 --> 00:16:02.000 aynı zamanda gelişim stratejisinin bir parçası varsayılarak 00:16:02.000 --> 00:16:04.000 birçok yerde, evrensel olarak kutlanılıyor. 00:16:04.000 --> 00:16:07.000 Tibetlilerin acısını, ta ki en son seviyesini 00:16:07.000 --> 00:16:09.000 görene kadar anlayamazsınız. 00:16:09.000 --> 00:16:13.000 Bir zamanlar genç bir arkadaşla beraber, Batı Çin’deki Chengdu’dan 00:16:13.000 --> 00:16:16.000 Tibet’in güneydoğusundaki Lhasa’ya kadar 6:00 mil karadan seyahat ettim 00:16:16.000 --> 00:16:20.000 ve Lhasa’ya vardığım zaman 00:16:20.000 --> 00:16:23.000 bizlere anlatılan istatistiklerin arkasında 00:16:23.000 --> 00:16:24.000 yatanları anladım. 00:16:24.000 --> 00:16:28.000 6:00 kutsal anıt paramparça toz duman edilmiş. 00:16:28.000 --> 00:16:31.000 Kültür İhtilali esnasında kadroların 00:16:31.000 --> 00:16:32.000 öldürdüğü 1,2 milyon insan. 00:16:33.000 --> 00:16:35.000 Bu genç adamın babası Panchen Lama’ya ithaf edilmiş. 00:16:35.000 --> 00:16:37.000 Yani Çin kuşatması başlatıldığı zaman 00:16:37.000 --> 00:16:39.000 hemen öldürülmüş. 00:16:39.000 --> 00:16:41.000 Amcası, insanları Nepal’a götüren papaz cenaplarının 00:16:41.000 --> 00:16:44.000 başlattıkları diaspora ile kaçmış. 00:16:44.000 --> 00:16:46.000 Annesi, zengin olmak 00:16:46.000 --> 00:16:48.000 suçundan hapse atılmış. 00:16:49.000 --> 00:16:51.000 O da iki yaşlarındayken hapse girmiş, 00:16:51.000 --> 00:16:53.000 annesinin eteklerinin arkasına saklanmış, 00:16:53.000 --> 00:16:55.000 çünkü annesi onsuz kalmaya dayanamamış. 00:16:55.000 --> 00:16:57.000 O cesur hareketi yapan kız kardeşi ise 00:16:57.000 --> 00:16:58.000 bir eğitim kampına gönderilmiş. 00:16:58.000 --> 00:17:00.000 Günün birinde yanlışlıkla Mao’nun bileziğinin üstüne basmış 00:17:01.000 --> 00:17:03.000 ve bu kuralı çiğnemesinden dolayı 00:17:03.000 --> 00:17:06.000 yedi yıl ağır çalışma cezasına çarptırılmış. 00:17:06.000 --> 00:17:09.000 Tibetlilerin acısına dayanmak imkansız olabilir 00:17:09.000 --> 00:17:12.000 ama yine de insanların kurtarıcı ruhu dikkate alınması gereken bir şeydir. NOTE Paragraph 00:17:13.000 --> 00:17:16.000 Ve sonuç olarak, bir seçim yapılması gerekiyor. 00:17:16.000 --> 00:17:19.000 Tek renkli bir dünyada mı yaşamak istiyoruz 00:17:19.000 --> 00:17:22.000 yoksa çeşitlilik içeren çok renkli bir dünyaya mı sarılmak istiyoruz? 00:17:22.000 --> 00:17:25.000 Büyük antropolog Margaret Mead ölmeden önce 00:17:25.000 --> 00:17:28.000 en büyük korkusunun, bizler bu sıkıcı 00:17:28.000 --> 00:17:30.000 düzensiz genel dünya bakışına kaydıkça 00:17:30.000 --> 00:17:35.000 sadece insanın hayalgücünün çok daha 00:17:35.000 --> 00:17:39.000 dar görüşlü bir düşünce şekline dönüşeceğini görmekle kalmayıp 00:17:39.000 --> 00:17:40.000 günün birinde uykudan uyandığımızda 00:17:40.000 --> 00:17:43.000 başka imkanların var olduğunu da unutmamız olduğunu söylemiş. NOTE Paragraph 00:17:44.000 --> 00:17:47.000 Ve türümüzün belki 600:00 yıldır var olduğunu 00:17:47.000 --> 00:17:49.000 hatırlamak aşağılayıcı. 00:17:49.000 --> 00:17:52.000 Tohuma taptığımız zamanda 00:17:52.000 --> 00:17:54.000 bizlere tarımcılığı getiren, 00:17:54.000 --> 00:17:56.000 şamanların şiirlerinin yerine 00:17:56.000 --> 00:17:57.000 papazların nesrini geçiren, 00:17:57.000 --> 00:18:00.000 hiyerarşide uzmanlığı arttıran Neolitik İhtilal 00:18:00.000 --> 00:18:02.000 sadece 10:00 yıl önceydi. 00:18:02.000 --> 00:18:04.000 Bildiğimiz modern endüstriyel dünya 00:18:04.000 --> 00:18:06.000 daha sadece 300 yaşında. 00:18:06.000 --> 00:18:08.000 Şimdi, bu sığ tarih 00:18:08.000 --> 00:18:11.000 gelecek milenyumlarda önümüze çıkacak olan tüm zorluklara 00:18:11.000 --> 00:18:13.000 cevabımız olduğu anlamına gelmiyor. 00:18:13.000 --> 00:18:15.000 Dünyadaki bu sayısız kültürlere 00:18:15.000 --> 00:18:18.000 insan olmanın anlamı nedir diye sorulduğu zaman 00:18:18.000 --> 00:18:20.000 10:00 farklı sesle cevap vereceklerdir. NOTE Paragraph 00:18:20.000 --> 00:18:26.000 Ve biz hepimiz o şarkı içinde ne olduğumuzun ihtimallerini 00:18:26.000 --> 00:18:29.000 yeniden bulacağız: Tamamen bilinçli bir tür, 00:18:29.000 --> 00:18:32.000 bütün toplumların ve bütün bahçelerin gelişmek için bir yol bulmalarını 00:18:32.000 --> 00:18:38.000 sağlayacak kadar bilinçli bir tür. Ve iyimserlik diz boyu. NOTE Paragraph 00:18:38.000 --> 00:18:41.000 Bu fotoğrafı Baffin Adası’nın kuzey uç noktasında 00:18:41.000 --> 00:18:43.000 bir takım İnuit fertleriyle denizgergedanı avlamaya gittiğim zaman çekmiştim. 00:18:44.000 --> 00:18:47.000 Bu adam, Olayuk, bana büyükbabası hakkında muhteşem bir hikaye anlatmıştı. 00:18:48.000 --> 00:18:50.000 Kanada hükümeti İnuit halkına hep iyi davranmamış, 00:18:50.000 --> 00:18:52.000 ve 1950’li yıllarda, 00:18:52.000 --> 00:18:55.000 egemenliğimizi kabul ettirmek için onları zorla kolonize ettik. 00:18:55.000 --> 00:18:59.000 Bu yaşlı adamın büyükbabası gitmeyi reddetmiş. 00:18:59.000 --> 00:19:03.000 Hayatından endişe eden aile bütün silahlarını 00:19:03.000 --> 00:19:04.000 ve bütün aletlerini almış. 00:19:05.000 --> 00:19:07.000 Böylece, İnuitlerin soğuktan korkmadıklarını anlamalısınız; 00:19:07.000 --> 00:19:08.000 soğuktan faydalanmışlar. 00:19:08.000 --> 00:19:11.000 Kızaklarının ayakları ren geyiği 00:19:11.000 --> 00:19:12.000 derisiyle sarılan balıktan yapılırmış. 00:19:12.000 --> 00:19:17.000 Ve bu adamın büyükbabası kutup gecesinden 00:19:17.000 --> 00:19:19.000 veya kar fırtınasından korkmuyormuş. 00:19:19.000 --> 00:19:22.000 Dışarı çıkmış, fok kürkünden pantolonunu indirmiş 00:19:23.000 --> 00:19:26.000 ve eline büyük tuvaletini yapmış. Dışkı donmaya başladığında, 00:19:26.000 --> 00:19:29.000 bunu bir bıçak şekline sokmuş. 00:19:29.000 --> 00:19:31.000 Bu bok bıçağının kenarına tükürmüş 00:19:31.000 --> 00:19:34.000 ve nihayet donup katılaştıktan sonra, bununla bir köpeği kesmiş. 00:19:34.000 --> 00:19:37.000 Köpeğin derisini soymuş ve bir zırh geliştirmiş, 00:19:37.000 --> 00:19:40.000 köpeğin göğüs kafesini almış ve bir kızak geliştirmiş, 00:19:41.000 --> 00:19:42.000 başka bir köpeği kızağa bağlamış 00:19:42.000 --> 00:19:46.000 ve beline taktığı bok bıçağıyla buz kütleleri üzerinden kayarak kaybolmuş. 00:19:46.000 --> 00:19:50.000 Hiç bir şeysiz çekip gitmekten bahsederiz bir de. (Gülüşmeler.) NOTE Paragraph 00:19:50.000 --> 00:19:51.000 Ve bu, her şekilde, 00:19:51.000 --> 00:19:53.000 (Alkış.) 00:19:53.000 --> 00:19:55.000 İnuit halkının ve dünyadaki 00:19:55.000 --> 00:19:58.000 tüm yerli halkların direnç sembolüdür. 00:19:58.000 --> 00:20:00.000 Kanada hükümeti 1999 yılının Nisan ayında 00:20:00.000 --> 00:20:03.000 İnuitler’e, California ve Teksas’ın toplam 00:20:03.000 --> 00:20:06.000 büyüklüğünden daha büyük bir arazi verdi. 00:20:06.000 --> 00:20:08.000 Burası bizim yeni yurdumuz. Adı Nunavut. 00:20:09.000 --> 00:20:12.000 Bağımsız bir bölge. Tüm madeni kaynaklar onların elinde. 00:20:12.000 --> 00:20:14.000 Bir ülkenin devletinin halkının üzerinde nasıl egemenlik kurduğunun, halkı ile nasıl 00:20:14.000 --> 00:20:18.000 yeniden kaynaşacağını araştırmasına ilişkin muhteşem bir örnek. NOTE Paragraph 00:20:19.000 --> 00:20:22.000 Ve sonuç olarak, sanıyorum ki çok açık, 00:20:22.000 --> 00:20:23.000 en azından aramızda gezegenin bu uzak noktalarında 00:20:23.000 --> 00:20:25.000 seyahat edenler için oraların hiç de 00:20:27.000 --> 00:20:28.000 uzak olmadığını anlamak zor değil. 00:20:28.000 --> 00:20:30.000 Oralar birilerinin anavatanı. 00:20:30.000 --> 00:20:32.000 İnsanın hayalgücünün 00:20:32.000 --> 00:20:36.000 ilk çağlara giden dallarını temsil ediyorlar. Ve hepimiz için 00:20:36.000 --> 00:20:39.000 bu çocukların hayalleri, tıpkı kendi çocuklarınızın hayalleri gibi 00:20:39.000 --> 00:20:42.000 umudun yalın coğrafyasının bir parçası haline geliyor. NOTE Paragraph 00:20:42.000 --> 00:20:46.000 Yani, neticede National Geographic’de yapmaya çalıştığımız şey şu, 00:20:46.000 --> 00:20:50.000 siyasilerin asla bir şey yapacaklarına inanmıyoruz. 00:20:50.000 --> 00:20:51.000 Polemiklerin, 00:20:51.000 --> 00:20:53.000 (Alkış.) 00:20:53.000 --> 00:20:55.000 polemiklerin ikna edici olmadığını düşünüyoruz, 00:20:55.000 --> 00:20:58.000 ama hikayeler anlatmanın dünyayı değiştirebileceğini düşünüyoruz, 00:20:58.000 --> 00:21:01.000 ve sanırım biz dünya üzerindeki en iyi hikaye anlatan 00:21:01.000 --> 00:21:04.000 kuruluşuz. Her ay web sayfamız 35 milyon ziyaretçiye ulaşıyor. 00:21:04.000 --> 00:21:07.000 Televizyon kanalımız 156 ülkede yayın yapıyor. 00:21:08.000 --> 00:21:10.000 Dergilerimiz milyonlarca insan tarafından okunuyor. 00:21:10.000 --> 00:21:13.000 Ve etnosfere bir takım yolculuklar yapıyoruz, 00:21:13.000 --> 00:21:15.000 dinleyicilerimizi kültürel harikalar diyarlarına 00:21:15.000 --> 00:21:17.000 götürüyoruz 00:21:18.000 --> 00:21:20.000 ve bu gördükleri onları, ellerinde olmadan, büyülüyor 00:21:20.000 --> 00:21:22.000 ve umuyoruz ki, bu sebepten dolayı, 00:21:22.000 --> 00:21:25.000 her biri, antropolojinin 00:21:25.000 --> 00:21:27.000 temel ilhamını giderek anlayacak: 00:21:27.000 --> 00:21:31.000 Bu dünyanın bütün çeşitlikleriyle var olmayı hak ediyor 00:21:31.000 --> 00:21:32.000 ve ortak refahımıza katkıda bulunabilen 00:21:32.000 --> 00:21:35.000 bütün toplumların bilgeliğini barındıran 00:21:35.000 --> 00:21:37.000 gerçekten çok kültürlü çoğulcu dünyada 00:21:37.000 --> 00:21:40.000 yaşayabilmenin bir yolunu bulabiliriz. NOTE Paragraph 00:21:40.000 --> 00:21:41.000 Çok teşekkür ederim. 00:21:41.000 --> 00:21:43.000 (Alkış.)