Ben Ellen ve bütünüyle yiyeceklerle saplantılıyım.
Fakat her zaman yiyeceklerle saplantılı değildim.
Ben küresel güvenlik politakısıyla saplantıdaydım,
çünkü 9/11 süresince New York'ta yaşadım ve bu açıkcası konuyla alakalı bir şeydi.
Ve küresel güvenlik politikasından yiyeceğe geçtim,
çünkü acıktığımda, gerçekten kafamın attığının farkına vardım.
Ve öyle sanıyorum ki dünyanın geri kalanı da öyle.
Özellikle siz ve çocuklarınız açsanız
ve komşularınızın çocukları acıkmışsa ve bütün etrafınızdakiler acıkmışsa,
oldukça sinirlenirsiniz.
Ve gerçekte, ne çıksa beğenirsiniz,
dünyadaki aç bölgeler,
aynı zamanda dünyanın oldukça güvensiz bölgeleri.
Bu yüzden Birleşmiş Milletler Dünya Yiyecek Programı'nda bir iş aldım
bu güvenlik sorunlarını ele almayı denemek için bir yol gibi
doğrudan yiyecek güvenliği sorunlarıyla. .
Ve ordayken, rastladığım
en parlak programlarının ne olduğunu düşünmemdi.
Bu Okul Beslenme diye adlandırılır, ve gerçekten basit bir fikirdir
yoksulluk ve açlık devresinin ortasını sınıflandırmak
dünyadaki birçok insan için devam eder ve durdurur.
Çocuklara bedava okul yemeği vererek, okula çekmesini sağlar,
açıkcası eğitim, yoksulluktan kurtulmanın ilk adımıdır.
Fakat onlara ihtiyaçları olan mikro ve makro besinleri de verir
hem zihinsel hem de psikololilerini gerçekten geliştirmek için.
Birleşmiş Milletlerde çalışrken ismi Lauren Bush olan bir kızla tanıştım.
Ve gerçekten inanılmaz bir fikri vardı
"Beslenme Çantası" satmak --
gerçekten komiktir çünkü Yemek Çantasını belinize bağlayabilirsiniz.
Fakat sattığımız her çantanın sağlayacağı şey
bir çocuk için okul yemeklerinin bir senelik değeridir.
Bu çok basit ve düşündüğümüzü biliyorsunuz, tamam,
maliyeti 20 ile 50 papel arasında
bir yıllık okul yemeği ücretini karşılamak için.
Çantaları satabilirdik ve tonlarca para kazanabilirdik
ve Dünya Yiyecek Programı için tonlarca farkındalık yaratabilirdik.
Fakat gayet tabi, Birleşmiş Milletleri bilirsiniz, bazen bazı şeyler yavaşça hareket eder,
ve basitçe hayır derler.
Ve düşündük ki, Tanrı, iyi bir fikir ve çok fazla para toplayacak.
Bu yüzden boşverdik, 3 sene önce kurduğumuz kendi şirketimizle başlayacağız.
Öyle ki bu benim ilk rüyamdı, BESLENME adındaki bu şirkette başlamaktı.
Ve işte ekranda ki websitemizin resmi.
Bu çantayı Haiti için yaptık, ve depremden sonra sadece bir ay için piyasaya sürdük
Haitideki çocuklara okul yemeği sağlamak için.
Bu yüzden BESLEME iyi iş çıkarıyor. Şu ana kadar 55 milyon yemek sağladık
dünya etrafındaki çocuklara
şu an 555 bin çanta satarak, tonlarca çanta, bir sürü çanta.
Her zaman siz -- açlığı düşününce,
bununla ilgili düşünmek zor bir şey, çünkü hangi konuda düşündüğümüzü yiyiyoruz.
Galiba yemekle ilgili daha fazla, ve gerçekten onu seviyorum.
Ve uluslararası açlıkla ilgili azıcık garip olan şey
ve uluslararası meseleleri konuşma
ki Amerikadaki çoğu insan ne yaptığınızı bilmek ister gibidir.
Amerikalı çocuklar için ne yapıyorsunuz?
Amerikada kesinlikle açlık var,
49 milyon insan ve yaklaşık 16,7 milyon çocuk.
Demek istediğim ülkemiz için bu oldukça dramatiktir.
Açlığın anlamı uluslararasından farklı olarak, Amerikada bir parça farklıdır,
fakat ülkemizde açlıktan bahsetmek korkunç derecede önemlidir.
Fakat açıkcası hepimizin bildiği en büyük problem
şişmanlıktır ve bu dramatiktir.
Diğer dramatik olan şeyse hem açlığın hem de şişmanlığın
son 30 yılda gerçekten yükseldiğidir.
Malesef, şişmanlık sadece Amerikanın sorunu değil.
Gerçekte dünyanın her yerine yayılmaktadır
ve çoğuda ihraç ettiğimiz yiyecek sistemimizin sayesindedir.
Rakamlar oldukça çılgınca.
Bir milyar şişman ve fazla kilolu insan var
ve bir milyar insan aç.
Böylece bunlar iki kola ayrılmış gibi gözükür,
fakat adeta düşünmeye başladığım, bilirsiniz ki,
şişmanlık ve açlığın ne olduğudur. Bu iki şey ne hakkındadır?
Yani, onların her ikiside yiyecekle ilgilidir.
Ve yiyecek düşündüğünüzde,
her iki durumda da yiyecek desteği
potansiyel olarak kuşku uyandıran tarımdır.
Ve yiyeceğin nerden geldiği tarımdır.
Yani, tarım Amerikada çok ilgi çekicidir.
O çok pekiştirilir.
Ve yediğimiz yiyeceklere öncü yiyecekler üretilir.
Yani üretilen yiyecekler, daha fazla veya daha az, mısır,soya ve buğdaydır.
Ve görebileceğiniz gibi, yiyeceğin dörtte üçlük çoğu bölümünü yiyiyoruz,
işlenmiş gıdalar ve hazır gıdalar.
Malesef, tarım sistemimizde,
son 30 yılda iyi bir iş çıkarmadık
dünya etrafındaki bu teknolojileri ihraç etmekle.
Bu yüzden dünyadaki en çok açlığın olduğu Afrika tarımı,
gerçekte aniden düşmüştü
açlığın yükseldiği gibi.
Hernedense bağlantı kurmuyoruz
iyi bir tarımsal sistemi ihraç etme arasında
ki dünya etrafındaki tüm insanları doyurmaya yardım edecek.
Onları kim yetiştiriyor? Merak ettiğim budur.
Ve bu yüzden orta batıdaki büyük bir tahıl ambarına gittik ve durduk.
Ve bu gerçektende çiftçiliği anlamama yardım etmedi,
fakat sanırım ne olduğunu anladım.
Bildiğiniz gibi, gerçeklik
Amerikada ki çiftçiler arasında,
tamamen samimi, ben orta batıdayken,
genelde oldukça büyüktür.
Hatta çiftçileride büyüktür.
Fakat dünyadaki diğer çiftçiler
çok açlık çektikleri için gerçekte oldukça zayıftırlar.
Dünyadaki çoğu aç insanlar ailelerine kıtı kıtına bakacak düzeydeki çiftçilerdir.
Ve bunların çoğu kadındır --
şu anda diğer konuya değinmeyeceğim,
fakat aynı noktada feminist şeyler yapmayı seviyorum.
Galiba bu gerçekten ilginç
bu iki tarafında tarımlarına göz atmak.
Bir de büyük, bir araya toparlanmış çifçilik konusu var
Amerikada ne yiyeceğimize önderlik eder.
Aşağı yukaru 1980' den beridir,
petrol krizinden sonra,
bildiğiniz gibi, kitle konsodilasyonu,
bu ülkedeki küçük çiftçilerin toplu göçüdür.
Sonra aynı dönemde,
bilirsiniz ki Afrikalı çiftçileri kendi şeylerini yapmaya bıraktık adeta.
Ne yazık ki, çiftçilik yapılan yediklerimizle neticelendirilir.
Ve Amerikada yediğimiz bir çok şey
şişmanlığa ve gerçek değişikliğe yöneltti
son 30 yılda ki diyetimizde.
Bu çılgınlık.
2 yaşın altındaki çocukların beşte biri kola içer.
Merhaba. Kolayı şişelere koymayın.
Fakat ucuz olduğu için insanlar böyle yapar.
Bu yüzden son 30 yıldaki tüm gıda sistemimiz
gerçekten değişti.
Sanırım bu bildiğiniz gibi sadece ülkemizde geçerli değil,
fakat gerçekte dünyadaki sistemi ihraç ediyoruz.
Ve en az gelişmiş ülkelerin bilgilerini inceleyince --
özellikle gerçekten hızlı bir şekilde büyüyen şehirlerde --
insanlar işlenmiş Amerikan gıdalarını yiyiyor.
Ve bir jenerasyonda,
açlıktan dolayı onların başına gelenler
ve açlığın zararlı sağlık etkilerinin tümü,
şişmanlığa ve şeker hastalığına benzer şeylere
ve bir jenerasyondaki kalp hastalığına.
Bu yüzden sorunlu gıda sistemi
hem şişmanlığı hem de açlığı etkiliyor.
Ölü atı vurmak değil,
fakat küresel bir gıda sistemi olan
bir milyar insanın aç ve şişman olduğudur.
Galiba tek yol bunu incelemekten geçer.
Ve bu iki şeyi almanın yerine
ikiye ayrılmış problemler gerçekte ayrıdır,
aslında önemli olan bunlara bir sistemmiş gibi ele alınmasıdır.
Tüm dünyadan kendi yiyeceklerimizin bir çoğunu alırız.
Dünyadaki herkes bizim yiyecek sistemimizi ithal ediyorlar.
Bu incelemenin yeni bir yoluna başlamayla akıl almaz derecede alakalıdır.
Öğrendiğim şey --
ve burada bulunan teknoloji adamları, ki bütünüyle onlardan biri değilim
görünüşe göre bu 30 sene alır
çoğu teknolojinin gerçekte bize özgü olması için,
mouse,internet ve windows gibi.
Biliyorsunuz 30 senelik dönem var.
Sanırım 2010 gerçekten ilginç bir yıl olabilir.
Çünkü bu 30 senelik dönemin sonudur.
Ve bu küresel yiyecek sisteminin doğum günüdür.
Bu hakkında konuşmak istediğim ilk doğum günü.
Bilirisiniz, Sanırım gerçekten düşündüğümüz
son 30 yılda olmuş bir şey, bunda umut var.
GDO ürünlerinin otuzuncu yıldönümü
ve Big Gulp, Chicken McNuggets, yüksek meyve şekerli mısır şurubu,
Amerikada ki çiftlik krizi
ve uluslararası tarıma hitap ettiğimiz değişiklik.
Bu yüzden 30 senelik zamanı ele almamıza neden olan bir çok neden vardır
yeni gıda sisteminin bir nevi yaratılışıymış gibi.
Bütün bu 30 senedeki şeyle takıntılı olan sadece ben değilim.
Michael Pollan
ve Ted Ödülünde Jamie Oliver' in istekleri
her ikisininde bahsetmiş olduğu son 30 yıldaki zaman periyodunda
inanılmaz derecedeki gıda sistem değişikliği.
Yani, gerçekten 1980 önemsiyorum
çünkü benimde otuzuncu yıldönümüm bu sene.
Ve hayatımda,
dünyada olan bir çok şey --
ve yiyecekle takıntılı olan bir kişi olmam--
gerçekten de bir çoğu bu sene değişti.
Böylece düşündüğüm ikinci hayalim ise
gelecekteki 30 seneye bakabiliriz
yiyecek sistemini tekrardan değiştiricek bir zamanmış gibi olmasını.
Ve geçmişte ne olduğunu biliyoruz,
bu yüzden şimdi başlarsak, ve teknolojileri incelersek
ve uzun dönemdeki gıda sistemindeki gelişmelere,
gıda sistemini yeniden yaratabiliriz.
Böylece gelecekteki konuşmamı verince 60 yaşında olacağım,
bunun başarılı olacağını söyleyebilirim.
Böylece yeni bir organizasyonun başlangıcını bugün bildiriyorum,
veya 30 Proje diye anılan Beslenme vakfının içindeki yeni bir fonu.
Ve 30 Projenin gerçekte odaklandığı
uzun dönem fikirlerindeki
gıda sistem değişikliğidir.
Ve sanırım uluslararası avukatları sıralayarak açlığı ele alıyorlar
ve yerli avukatlar şişmanlığı ele alıyorlar,
biz gerçekte uzun dönemdeki çözümleri aramalıyız
ki herkes için gıda sistemimiz daha iyi hale gelsin.
Hepimiz bu sistemlerin tamamen farklı olduğunu düşünürüz.
Ve insanlar organiğin dünyayı besleyip besleyemeyeceğini tartışırlar.
Fakat 30 senelik görünümü ele alırsak,
işbirlikçi fikirlerde çok umut vardır.
Bu yüzden umut ediyorum ki gerçekten birbirinden farklı organizasyonlara bağlanarak
ONE kampanyası ve SLOW FOOD gibi,
şu anda pek yaygın gibi gözükmesede,
uzun dönemin bütünlüğüyle ilgili konuşabiliriz, sistematik çözümler
ki gıdayı herkes için geliştirecek.
Aklıma gelen bazı fikirler şöyleydi, bakın,
gerçeklik şu ki, Güney Bronxtaki çocuklar havuç ve elmalara ihtiyaç duyarlar
ve Botswanadaki çocuklarda.
Ve bu besleyici gıdaları bu çocuklara nasıl ulaştıracağız?
İnanılmaz derecede küresel olan diğer şey ise et ve balıkların üretimidir.
Nasıl protein üreticeğimizi anlama
bir bakıma bu insanlar ve çevre için sağlıklı olan
iklim değişikliği gibi şeylere hitap etmek için inanılmaz derecede önemli olacak
ve petrokimyasal gübreleri nasıl kullanıcağımızı.
Ve bildiğiniz gibi, bunlar gerçekten alakalı mevzulardır
uzun vadede
ve fakir çiftçiler olan Afrikada heriki insan için önemlidir
ve Amerikadaki çiftçiler ve yiyen insanlar.
Ve yine düşünüyorum ki işlenmiş yiyecekler hakkında farklı ve yeni şekillerde düşündüğümüz
negatif yan çıktılarını hesaplayınca
petrokimyasallar ve dışarı dökülen gübreler gibi
cips paketinin fiyatına.
Yani, bu cips paketi sonradan
doğal olarak elmadan daha pahalı olursa,
sonra belkide farklı bir algı için zamanıdır
gıda seçimindeki kişisel sorumluluğun
çünkü seçimler gerçekte seçimdir
mısır, soya ve buğdaydan yapılmış olan ürünlerin dörtte üçü yerine.
30Proje.org piyasaya sürülür,
ve yeni organizasyonların birleşmesini başlatmak için biraraya getirdim.
Ve bu gelecek birkaç ayı kapsıyor olacak.
Fakat bütün yolları düşüneceğinizi gerçekten umarım ki siz
gıda sistemi gibi şeylerde uzun dönem bakabilirsiniz
ve değişiklik yapabilirsiniz.
(Alkışlar)