Ben Dr. Julia Shaw.
University College London'da
bir araştırma görevlisi
ve Spot'un kurucu ortağıyım.
Spot, kuruluşların taciz ve ayrımcılıkla
mücadele etmelerine
daha iyi raporlama seçenekleri ve eğitim
ile yardımcı olan bir araçtır.
2019'da
Dr. Camilla Elphick ile Rashid Minhas
ve bir dizi uluslararası STK
ve yardım kuruluşları ile
iş yerinde taciz ve ayrımcılık
tanıkları üzerine yapılmış
en büyük çalışmalardan
birini gerçekleştirdik.
Peki neden tanıklar?
İlk kez mağdur olduğum ve uygun olmayan
iş yeri davranışının
hedefi haline geldiğimde
üniversiteden ayrılmamıştım bile.
Benden çok daha kıdemli
birkaç akademisyen
beni defalarca ve acımasızca hedef aldı.
Her seferinde bir şey olduğunda
birisinin konuşmasını diledim.
Bana aşırı tepki vermediğimi,
aklı başında olduğumu,
yapabileceğimiz bir şey olduğunu
söylemelerini diledim.
Ama bunun yerine
ben de kendimi bildirme felcinde buldum.
Diğer birçok insanın yaptığı gibi
ben de konuşmadım.
Neden konuşmadım?
Kariyerim üzerindeki
sonuçlardan endişelendim
çünkü işimi seviyordum.
Pek çok insanın engel olarak gördüğü
şeyler hakkında endişeliydim.
Benim durumumun hiçbir değişikliğe
yol açmayacağı,
bana inanılmayacağı veya ciddiye
alınmayacağım gibi.
Neyse ki son birkaç yılda
bildirme felcinin daha az insanı
etkilediğini gördük
ve daha önce sessiz olan
insanların artık sesleri var.
Spot'u ilk başlattığımızda
insanların talktospot.com'a
taciz veya ayrımcılık deneyimleri hakkında
açıklama yapmalarına izin verdik.
Araştırmacılar olarak bu hikayelere baktık
ve mağdurların %93'ünün en az
bir tanık olduğunu bildirdiğini
gördüğümüzde şok olduk.
Bunlar kapalı kapılar ardında
gerçekleşmiyor.
O zamandan beri çoğu taciz ve
ayrımcılığa tanık olunduğu fikrini
tekrar eden daha fazla araştırma
ortaya çıktı.
Peki bu tanıkları nasıl
harekete geçirebiliriz?
İlk olarak tanık olmanın psikolojisi
hakkında konuşalım.
2018'de Starbucks'taki iki kadın,
iki Afro-Amerikan erkeğinin
lavaboya erişimini engelleyen
baristaya tanık oldular.
Buna karşılık barista polisi aradı.
Aktif iki görgü tanığı kelepçeli
erkeklerin videosunu çekti ve yayınladı.
Bu aktif görgü tanığı hemen hemen
doğrudan olumlu bir etkiye sahipti.
Starbucks birkaç yerini kapattı
ve önyargı eğitimi verdi.
Çoğumuz bizim bu aktif
görgü tanıkları olduğumuzu,
bu tür kahramanlar olduğumuzu düşünür.
Doğrusu, bu konularda
yapılan araştırmalarda
araştırmacılar, insanlara varsayımsal
senaryolar verip
olaya dahil olup olmayacaklarını
sorduklarında
çoğumuz "Evet, kesinlikle
dahil olurdum."diyoruz.
Ama aynı araştırmacılar,
birinin gerçekten müdahale etmesi gereken
gerçek bir fiziksel durum sunduğunda
pek çok kişi hiçbir şey yapmıyor.
O meşhur seyirci etkisine av oluyorlar.
Neden?
İnsanların karşı karşıya olduğu
engeller neler?
1.000'den fazla katılanın olduğu
araştırmamızda
çalışmamıza katılan ve röportaj yaptığımız
insanların dörtte üçü,
olayları hiçbir zaman insan kaynaklarına
bildirmediklerini söylediler.
Olayı, konu hakkında
bir şeyler yapabilecek
birine hiç bildirmemişler.
Peki gösterdikleri engeller ne?
Bir numaralı engel aslında mağdurların
belirttiği engelin aynısı,
sonuçlardan veya misillemeden korkmak.
Tanıklar bile onlara ve kariyerlerine
bir şey olmasından endişe duyuyorlar.
İnsanların belirttiği başka sebepler ise
karışmak veya ispiyonlamak istememeleri,
rapor edebileceklerini ya da bunu
nasıl yapacaklarını bilmemeleriydi.
Bunların hepsi daha iyi eğitim
ve iş yerlerinde daha iyi
sistemlerle hedeflenebilir.
Ama tanığın hikayesi, tanığın
karşılaşabileceği sonuçları konuşmadan
tamamlanmış sayılmaz.
Az önce sokakta işlenen bir suça
tanık olan birini görseniz
neredeyse kesinlikle o tanığa gidip ona
"İyi misiniz? Desteğe ihtiyacınız var mı?"
diye sorardınız.
Hatta onlara, az önce yaşadıkları
şeyi işlemeleri için
terapi veya danışmanlık
teklif edebilirsiniz.
Ama iş yerinde tanıklar
büyük ölçüde görünmezdir.
Tabii ki onlara verilen destek de öyle.
Hatta bu görünmezliğin bir kısmı
içselleştirilebilir.
Katılımcılarımıza raporlama hakkında
sorduğumuzda
ve onlara kendileri için olumsuz sonuçlar
hakkında sorduğumuzda
çoğu insanın doğrudan sorulduğunda
şöyle dediğini gördük:
"Bu deneyime tanık olmanın olumsuz
bir yan etkisi oldu mu?"
Çoğu insan "Hayır, iyiyim" dedi.
Ama nitel girişlere baktığımızda,
insanların bu deneyim hakkında aslında
ne yazdıklarına baktığımızda
bu deneyimlerin son derece olumsuz
etkileri olduğunu gördük
Stresi, kaygı ve depresyonu arttırdılar,
kuruluştan ayrılma arzusunun
yaygınlığını arttırdılar,
inanç kaybı yaşattılar.
Neden bu tutarsızlık var?
Görünüşe göre karşılaştırmalı
bir değerlendirme yapıyoruz.
"Kurbanla karşılaştırıldığında
bana gerçekten hiçbir şey olmadı."
Ama bu gerçekten doğru soru değil.
Sadece daha az etkilendiğiniz için
destek görünmez olmamalı.
Çünkü hepimiz etkileniyoruz
ve birbirimizi destekliyor olmalıyız.
Ayrıca sosyal bir kötü etkilenme
kanıtı da bulduk.
Katılımcıların %23'ü İK'ye,
%46'sı iş arkadaşlarına,
genelde takımdan birine,
ve %67'si iş dışından
birine olayı anlattı.
Bunun gösterdiği şey,
birisinin taciz edildiği
veya ayrımcılığa uğradığı bir durumun
olumsuz sonuçlarının
odanın çok ötesine çıkması.
İnsanlar bu hikayeyi yanlarına alıyor
ve daha fazla insana anlattıkça
bu hoşnutsuzluk büyüyor
ve bu, bir kuruluş olarak
mükemmel ve çeşitli adayları
koruma ve çekme yeteneğinizi
neredeyse kesinlikle tehdit eden
gerçek bir etkiye sahip.
Peki bu sosyal kötü etkilenmeyi
durdurmak için ne yapacağız?
Bu engelleri azaltmak için ne yapacağız?
Kurbanlar ve tanıklar için nasıl
destek sağlayacağız?
Nasıl daha iyi dostlar olabiliriz?
Bu, düşündüğünüzden daha kolay.
Araştırmamda bu sorunu çözmek
ve daha sağlıklı iş yerleri yaratmak için
her kuruluşun yapabileceği
ve yapması gereken
beş belirli şey buldum.
İlk olarak bağlılığınızı gösterin.
Liderliğiniz tekrar tekrar çeşitliliğin
ve kapsayıcılığın
ne kadar önemli olduğunu söylemiyorsa
ve buna uymuyorsanız
kimse size inanmayacak.
İK tarafından yapılan
bir kampanya yetersizdir.
Kuruluşunuz liderlik ekibinin
doğrudan bir aynası
ve tonu ayarlamaları gerekir.
İkincisi, yöneticilerinizi eğitin.
Kuruluşunuzda taciz etme olasılığı
bulunan asıl kişi bir yöneticidir.
Neden?
Belki de güç onları bozduğu için
ya da belki insanları işlerinde
mükemmel oldukları için
yönetici pozisyonlarına terfi ettiriyoruz
ve yönetici becerileriyle
insani becerileri
yolda öğreneceklerini varsayıyoruz.
Ama sonra öğrenmiyorlar.
Bu, taciz ve ayrımcılık için verimli
bir zemin sağlıyor.
Gerçekçi olmayan beklentilerle,
kötü zaman yönetimi ile,
zayıf çatışma yönetimi becerileriyle.
Yöneticilerinizi eğitin.
Üçüncüsü, kurbanlarla ilgili
araştırmalardan biliyoruz ki
isimsiz bildirme seçeneği olmadan
sonuçlardan korkmak o kadar bunaltıcı ki
çoğu insan olayları asla bildirmeyecek.
Aynı şeyin tanıklar için de
geçerli olduğunu gördük.
Onlara, çalışmamızda kuruluşların
insanların bildirme olasılığını
yükseltmek için bir
şeyler yapıp yapamayacaklarını
direkt sorduğumuzda
yapabilecekleri ilk şeyin
tanık gizliliğine izin vermek
olduğunu söylediler.
İkincisi kime bildirileceği hakkında
seçenekler sunmaktı.
Belki de şok edici bir şekilde
taciz etmesi veya ayrımcılık yapması
en olası kişiler yöneticiler olsa da
pek çok kuruluşta
bir şeyler yanlış gittiğinde
ilk iletişime geçeceğiniz kişilerin de
onlar olması gerekiyor.
Bu büyük bir anlaşmazlık noktası.
Yani kime gittiğinizi seçebilmek
çok önemlidir.
Üçüncüsü, tanığı bildirmeye teşvik etmek.
Kuruluşunuzda tonu ayarlamaya,
bir şeyleri rapor edebileceğinizi
ve bildirmeniz gerektiğini söylemeye
ve birbirinizi desteklemeye yardımcı
olabileceğinize döndük.
Dördüncüsü, bunların hepsine
sahip olsanız bile
çoğu insan İK ile konuşmayacak.
Bunu biliyoruz çünkü Spot'ta,
isimsizliğin her şeyi
çözebileceğini düşündük.
Çözmedi.
İsimsizlik, yapbozun bir parçasıdır.
Anket yapmak demek çalışanlarınıza
sizin gitmeniz demektir,
onların size gelmesini beklemiyorsunuz.
Herkese kuruluş içindeki
dahil etmenin sağlığı
ve çeşitlilik çabaları hakkında
nasıl hissettiklerini soruyorsunuz
Spesifik oluyorsunuz.
İnsanlara belirli olayları veya
şahit oldukları belirli şeyleri sorun.
Çünkü anketimizde olduğu gibi
insanlara eğer taciz veya ayrımcılık
tecrübe edip etmediklerini
doğrudan sorarsanız
varsayılan cevap hayırdır.
Ama belirli deneyimler veya belirli
davranışlar hakkında sorarsanız
pek çok insan "Ah, evet geçen hafta bunu
görmüştüm." diyecektir.
Bu yüzden doğru sorular sorduğunuzdan
emin olmak çok önemlidir.
Son olarak ve en önemlisi,
araştırmalar gösteriyor ki
seyirci etkisini azaltmak için
en iyi yollardan biri
paylaşılan bir sosyal kimlik
oluşturmaktır.
Bu birbirimizi denetlemekle ilgili değil,
bu birbirimize hesap sormakla
ilgili değil,
uyumlu bir birim olmakla ilgilidir.
Bu işte beraberiz.
Eğer birimize saldırırsanız
hepimize saldırmış olursunuz.
Çünkü bunu istemez miydiniz?
Olumsuz bir şey olursa birinin yanınızda
durmasını istemez miydiniz?
Hepimiz umarım toplu olarak daha güçlü,
daha sağlıklı, daha çeşitli
ve kapsayıcı bir kuruluş inşa ediyoruzdur.
Dostlarım olmasa burada olamazdım.
İş yerinde uygunsuz davranışlara
ilk hedef olduğum zaman
depresyona girdim
ve neredeyse akademiyi
tamamen bırakıyordum.
Yanımda duran birkaç kişi olmasaydı
şu anda bu sahnede olamazdım.
Keşke sizin için mutlu bir
sonum olsaydı.
Ama maalesef
bu bireyler hala iş başında.
Yani, meslektaşların dağınık şekilde
çalıştığı kurumsal yapılarda,
kime bildireceğini bilmenin bile
zor olduğu yapılarda,
sonuçlarının ne olabileceğini boş verin,
bu tür davranışların daha uzun süre
gelişmesi muhtemeldir.
Ama bu, onları durdurmaya çalışmamı
bırakmamı sağlamıyor.
Size bir şey söyleyebilirim ki
geçmişte araştırmamın birkaç yılında,
pek çok olumlu değişiklik
olduğunu gördüm.
Mevzuat değişiklikleri,
tutum değişiklikleri
ve kuruluşlar nihayet bu konuları
ciddiye alıyorlar.
Yemin ederim tacizcilerin, zorbaların
ve ayrımcıların zamanı
sona yaklaşıyor.
Teşekkür ederim.
(Alkış)