Dil
Parasal sistem, daha verimli bir dile dayanmıyor,
hala yoruma açık olan eski bir dili destekliyor.
Bilginin bol miktarda ve Internet aracılığıyla
kolayca ulaşılabilir olduğu günümüzde bu,
bilgi israfına ve kaosa yol açıyor.
Kütüphaneye gidip Wright Kardeşlerle ilgili bir kitap ödünç aldım.
Fakat ellerim titriyordu, uçakların nasıl uçtuğunu öğrenmek istiyordum.
Kitabı açtığımda ne göreyim? "Mayıs ayının güneşli bir günüydü, ve Bayan Orville Wright çamaşır asıyordu."
Bu beni ne kadar rahatsız etti, anlatamam.
Kitap bana bilmek istediğim şeyi söylemiyordu.
Kitabın çoğu "Mayıs ayının güneşli bir günü" gibi saçmalıklarla doluydu.
Kitabın sonuna doğru bir güvercini öldürüp kanatlarına tel geçirdikleri,
ve de bu sayede kanatları aşağı yukarı oynatabildikleri yazıyordu. Kitapta verilen bilgi buydu!
Okulda okuduğun kitapların tamamı "Mayıs ayının güneşli bir günü" türünden şeylerle dolu
ve sonrasında da okumayı baştan öğrenmen gerekiyor.
Ben de bir sürü teknik dergi satın alıyorum. Bazen bir doktor müthiş bir fikirle ortaya çıkıyor.
Ve kitap Dr. Jones'un Shirley, Jennifer ve Bill isimli üç çocuğu olduğunu söylüyor.
Ben bunu bilmek istemiyorum. Ben, onun tıbba nasıl bir faydası olduğunu öğrenmek istiyorum.
Ancak bunun yanında, adamın hayatıyla ilgileniyorsan, o zaman aradığın cevap orada.
Bugün dünyaya yayılan o kadar çok bilgi var ki
"Mayıs ayının güneşli bir günü" gibi şeylerle kaybedecek vaktimiz yok.
Bana daha önce kelimeleri kullanmayı bırakabileceğimizi söylemiştiniz. Bu doğru mu?
Arthur C. Clarke da buna benzer bir şey söylemişti.
"Bilgisayarların kullanacağı ve anlam ilişkileri güçlü olan bir dil olabilir."
"Şairlerin kullandığı dil ise sevginin dili."
O da, "İnsanların iki farklı dile ihtiyacı olabilir.
Biri romantik, diğeri ise teknik bir dil olabilir."
Romantik diller, illa ki ortaya pek çok sorun çıkaracak.
Problemin temelinde yatan şey
gerçek dünyayla örtüşmeyen dilimiz.
Kendi kendine, "Tanrım, bu asla böyle olmamalıydı!
O çocuklar çok gençti, başlarına gelen çok korkunç bir şey.
Bu böyle olmamalıydı." dediğinde
Olan şeyler gerçek. Sen de olan şeyin gerçek olan şeyin gerçek olmaması gerektiğini düşünüyorsun. Bu da sana acı veriyor.
Eğer gerçeklik anlayışın fiziksel dünyayla örtüşmüyorsa acı çekebilirsin.
Bu tür şeyleri hep duyuyorsun.
"Hepsi çok gençti ve içinde bulundukları bina tamamen yandı."
Bunun herhangi bir şeyle alakası var mı? Bu soruya verilecek tek cevap
binaları yangına ihtimal bırakmayacak şekilde inşa etmek.
Görüyorsun ki konuştuğumuz şekilde konuşmanın herhangi bir şeyle ilgisi yok.
Bugünkü dilimizin ne kadar berbat olduğunu sana şöyle anlatayım:
Bir "İyi haftasonları" gibi şeyler diyoruz, değil mi?
Neden "İyi hayatlar" demiyorsun? Sonuna kadar git.
Anlıyor musun?
Veya "İyi tatiller" diyoruz. İyi hayatlar. Sonuna kadar git.
Diğer bir deyişle, Kiliselerimiz gidip tankları bile kutsuyor. Bunların hepsi Deccal.
İsa için her zaman para istiyorlar. Tanrının paraya ihtiyacı var.
Tanrının hiç paraya ihtiyacı yok. Bu insanlara ait bir kavram.
Tanrı Amerikayı korusun! Sen kimsin ki Tanrı'ya kimi kutsayacağını söylüyorsun?
Tanrının yanımızda olduğunu ne cüretle söylüyorsun?
Sen Tanrı adına düşünüyorsun. Bunu anlamıyor musun?
Gelecekteki çocuklar dönüp baktıklarında diyecekler ki: "Görmüyor musun?
Yolsuzluğunü, suçun, savaşın ve şiddetin çoğundan para sorumlu.
İnsan davranışını şekillendiren de çevre, doğumdan beri sahip olduğun bir yetenek değil."
Çevre, insan davranışının her yönünü etkiliyor.
Tabii bu, beyninde hasar yoksa doğru. Ayrıca, bu hasarın kaynağı da çevre.
Yetersiz beslenme de beyni etkileyebilir.
Görüyorsun, pek çok bilgiye ihtiyacımız var. İnsanların daha iyi bilgilendirilmesi gerekiyor.
En zor iş ise önemli olan bilgileri diğerlerinden ayırmak.
Zeka da bundan ibaret: Pek çok durumdan önemli bilgileri alabilmek.
Bunu sadece zeka testlerinde değil pek çok durumda uygulayabilmek.
Şu anda iletişim bilimi diye bir şey gerçekte yok.
Daha iletişim bilimi yok
ancak sınırlı miktarda iletişim kurabiliyoruz.
Bir kadın, dikiş makinasını gayet iyi kullanabilirken
bir fizyologla iletişim kuramıyor.
Ya da sadece sınırlı bir iletişim kurabiliyor.
Dolayısıyla, farklı tür davranışlara ve farklı değerlere sahne olan
bir toplumda iletişim kurmak, karşı tarafa birşeyler iletmenin garantisi değil.
Dilimiz, diğer insanların kontrol etmeye çalışıyor.
Davranışları kontrol edemiyor,
sadece deniyor. İnsanlar, değerlerini başkalarına aşılayabileceklerini düşünerek kitap yazıyorlar.
Kitaplar ise büyük resmin sadece bir parçası.
Başka pek çok şey var: Diğerleriyle karşılıklı konuşmak.
Net olmadığın konularda fikir ayrılıkları...
Sana diyorum ki nöroloğun problemin ne olduğu konusunda en ufak fikri yok. Çünkü sorun sosyal.
Anlamıyor çünkü sadece beyin üzerine, beynin nasıl çalıştığı üzerine çalışıyor.
Beyin çalışmıyor, sadece farklı kültürlere tepki veriyor.
Anlıyor musun? Beyin nasıl çalışır gibi bir soruyu
kültürün dışından soramazsın.
Bunu yapamazsın. Nasıl yürüyoruz sorusu gibi bu.
Eh, eğer yerçekimi bizimkinin onda biri kadar olan bir gezegende olsan,
Biri gelip, haydi gel, 20 mil yürüyelim dese, tamam yürüyelim derdin.
Çünkü yerçekimi seni çok rahatsız etmezdi.
Ancak, yerçekimi bizimkinin beş katı olan bir gezegende biri gelip, 100 feet yürüyelim dese, bu çok uzun bir mesafe derdin.
Anlıyor musun? Çünkü çevreye tepki veriyorsun.
Dilim amacı iletişim kurmak değil, diğer insanların davranışlarını kontrol etmek.
Birine gidip, "Çimleri biçersen, sana 5 papel veririm" diyorsun. - "Hayır." - "10 papel?" -Evet.
Para, sınırlı bir kontrol mekanizması.
Bir kıza gidip seks karşılığında 5 dolar önerirsen, bu çok gücüne gider.
Ama ona bir milyon dolar verirsen, biraz düşünmesi gerekebilir. Ahlakçı biri olmasına rağmen.
Bu anlaşma için uyguladığı değerleri toplumsal ahlak belirliyor.
Başka türlü 40 yıl çalışıp bu tür bir fırsatla asla karşılaşamayabilirler.
Peki, bu bir fırsat mı? Kimileri için rencide edici olabilir.
"Aklını kullan" dil değil.
"Aptalsın, aptalsın." Burada ne dil, ne de iletişim var.
"Bunu yapmamalıydın." İletişim yok. Veya "Senden nefret ediyorum!" Yine iletişim yok.
Tabii, şunun demezsen: "Musluk açık kalmış, lavabo taşmış.
Temizlemek için 4 saat uğraştım. Bunu tekrar etmemeye çalış yoksa seni musluğun yanına yaklaştırmam."
Değil mi? Ne yapman gerekiyorsa onu söylüyor. Kısacası, yolumuz uzun. Dilin çoğu gürültüden ibaret.
İnsanlar oturup konuştuktan
üç gün sonra gidip ne konuştuklarını sorsan
bilmiyorum derler. Çünkü konuştukları önemsizdir.
Normal insanlar oturup konuştuklarında, genelde bir şey demezler.
Bir şey diyemezler.
[ Alternatif Çözümler ]
İki dil: Biri yoruma açık değil.
Matematik, kimya veya fizik gibi.
Diğeri ise "duygusal,"
senin şimdi kullandığın dil gibi, ancak el ve yüz hareketleri
ve de başka işaretlerle organize edilmiş ve evrensel hale getirilmiş.
Unutma ki cümle cümle konuşmamız gerekiyor çünkü arada nefes almamız gerek.
Ama turbo akciğerlere sahip olsak... Anlıyor musun? Hava hep geliyor olsa
cümle kullanarak konuşmamız veya cümleler halinde yazmamız gerekmez.
Nefesimiz tükeniyor, sonra duruyoruz. Sonra da başka bir şey söylüyoruz. Anlıyor musun?
Nereye varmaya çalıştığımı görüyor musun? Gerçekten gelişkin bir medeniyet olsa
ve uzayda bir milyon ışık yılı yol katabilseler. Gelecekleri nokta bu olurdu.
Kelimeler yerine
aaaa eeee aaaa... diye konuşurlardı. Aynen böyle.
Sen "adam ve gemi" diyorsun. Bir dilin olduğu için
kelimeleri bölüyorsun.
Ama gelecekte iletişim, şarkı gibi olacak.
Bu çözüm her ne kadar uygulanabilir olsa da
insanlar kültür, dil, fikir veya milliyetçilik
veya insanları işçiye çeviren bir eğitim sistemi yüzünden bir birinden ayrı düştükleri için
parasal sistemin içinde daha işe yarar dillerin ortaya çıkmasının önünde büyük engeller var.
İnsanlar iletişim kurmaya çalıştığında, bir dili paylaşmaya çalışıyorlar.
bunların hepsi belli davranışların ödüllendirilmesinden kaynaklanıyor.
Bir felsefen varsa veya bir ülkeyi yönetiyorsan
ya da biri sana ülkeni bırakıp İsviçre'de bir eve taşınman için
iki milyon dolar verse, bankaya iki milyon dolar yatırsa
buradaki iki milyon dolar bir ikna aracı
veya bir iletişim aracı. Anlıyor musun?
Bu sebepten ötürü, parasal sistemin içinde, avantaj sağlamanın belli yollarının olduğu bir sistem dahilinde böyle bir şey mümkün değil.
Eğer iletişimin sana sunduğu avantaj ortadan kalkarsa, bu tür bir iletişim tarzını öğrenmen için bir sebep kalmaz.
Bundan ötürü parasal sistem zor, hem de çok zor
olan iletişim yollarını ödüllendiriyor.
İnsanlar farklı kültürlerden geliyorlarsa, iletişim kuramıyorlar.
Ya da iletişimleri sınırlı kalıyor.
Eğer bir Kızılderili kabilesinin felsefesi diğer kabileninkinden farklıysa
iletişim kurmak istemeyebilirler. Çünkü iletişim, kabile üyelerinin
davranışını bozabilir. Ancak ortak bir düşman ortaya çıkarsa,
kabileler düşmanı yenmek için geçici bir süreliğine güçlerini birleştirebilir.
Ancak oturup iletişim kurmazlar, onların iletişimi
farklılaştırıcı avantajlar sağlayan pozisyonlarını koruyacak şekilde gerçekleşiyor.
İletişim kurmak istemiyorlar, durumlarını korumaya çalışıyorlar.
Bilim insanları, yeni bir iletişim yolu geliştirmek isteyen bilim insanları var.
Ancak bilim insanlarının bile çıkarları var.
Dolayısıyla, onları iletişimi de farklı çıkarların etkisi altında.
Kimse, ben saf iletişim istiyorum,
kültürünü, avantajlarını, güzel evini,
para kazanmayı bırak diyecek kadar saf değil. Bunaların hepsi esasen birer engel. Ancak, bir başkasıyla iletişim kurmak
istiyorsan, belli avantajlar sunarsın, ya da bir başka deyişle, hediyeler verirsin
ve bu sayede sana gelip ne demek istediğini sorarlar.
Gelip, senin toprağını alıyoruz
çünkü bu toprakları senden daha verimli bir şekilde işleyebiliriz
deseler, kimse "Müthiş! Buyurun!" demez.
Herkesin bir çıkarı var ve bu çıkarı muhafaza ediyorlar.
Bu sebepten ötürü gezegenlerin doğasıyla ilgili bir iletişim kurman, insanlara kendini dinletmen
mümkün. Bu, onların gelirini, hayat tarzını veya değerlerini etkilemiyor.
İnsanlara, ayın dünya etrafında dönerken dünyaya dönük yüzünün hep aynı kaldığını söylesen
bunu dinlerler.
Ancak onların avantajlarına engel olan şeyler söylersen,
iletişim başarısız olur. Ya da hiç iletişim olmaz.
Gelecekte, tüm ilkel insanlar güncellenecek
bir antropolik çalışmanın hedefi olmayacaklar.
Bir iletişim bilimi mümkün mü? Bence değil,
var olan sistemler dahilinde mümkün değil.
Sistem, iletişimi otomatikman kesmek üzerine kuruluysa
ve bilimin sunduğu bilgileri aktarmaya başlarsan
durum, saçma derecede tehlikeli bir hale geliyor.
Etrafta bu kadar çok bilgi varken, bu kadar sulandırılmış
ve anlamsız bir dile arkanı dayayamazsın.