WEBVTT 00:00:00.750 --> 00:00:04.480 Bir önceki videomuzdan da öğrendiğimiz gibi, kas hücresinin içinde kalsiyum iyonlarının yoğunluğu fazlaysa, bu kalsiyum iyonları troponin proteinlerine bağlanırlar. 00:00:04.480 --> 00:00:09.040 . 00:00:09.040 --> 00:00:13.500 . 00:00:13.500 --> 00:00:17.140 Kalsiyum iyonları troponine bağlandığında bu proteinin şeklini değiştirirler ve bu değişiklik tropomiyozinin yoldan çekilmesini sağlar. 00:00:17.140 --> 00:00:20.580 . 00:00:20.580 --> 00:00:23.310 Tropomiyozinin çekilmesiyle miyozin, aktin filamentlerinin üzerinde kıvrılmaya başlayıp filamentleri ortaya doğru çeker ve bu sayede de kaslarımız kasılmış olur. 00:00:23.310 --> 00:00:24.950 . 00:00:24.950 --> 00:00:29.140 Yani hücrenin içinde yüksek kalsiyum konsantrasyonu olması kasın kasılmasını sağlıyor. 00:00:29.140 --> 00:00:30.850 . 00:00:30.850 --> 00:00:35.560 Eğer kalsiyum iyonlarının konsantrasyonu hücre içinde düşükse, troponin proteini tropomiyozini eski konumuna getirir ve miyozinleri bloke eder. 00:00:35.560 --> 00:00:39.060 . 00:00:39.060 --> 00:00:42.600 Böylece de kasımız eski konumuna döner yani gevşer. 00:00:42.600 --> 00:00:44.165 . 00:00:44.165 --> 00:00:53.750 . 00:00:53.750 --> 00:00:57.140 Bu durumda karşılaştığımız soru ise, kaslarımız nasıl hücre içinde bulunan kalsiyum iyonu konsantrasyonunu kontrol ediyor ve bu konsantrasyon kasın kasılmasına ya da gevşemesine yetiyor? 00:00:57.140 --> 00:00:59.850 . 00:00:59.850 --> 00:01:03.350 Daha iyi bir soruysa, sinir sistemimiz bunu nasıl kontrol ediyor? 00:01:03.350 --> 00:01:04.940 . 00:01:04.940 --> 00:01:05.830 . 00:01:05.830 --> 00:01:09.490 Yani sinir sistemimiz nasıl kaslarımıza kasılmasını söylüyor, ya da kalsiyum konsantrasyonunu değiştirip kasın hareket etmesini sağlıyor? 00:01:09.490 --> 00:01:11.550 . 00:01:11.550 --> 00:01:14.010 . 00:01:14.010 --> 00:01:17.900 Bu sistemi anlamak içinse, önce sinirlerle ilgili öğrendiklerimizin küçük bir tekrarını yapmalıyız. 00:01:17.900 --> 00:01:20.790 . 00:01:20.790 --> 00:01:24.000 Buraya aksonun ucunda bulunan sinaptik yumrulardan bir tanesini çiziyorum. 00:01:24.000 --> 00:01:27.500 . 00:01:27.500 --> 00:01:30.540 Bu sefer sinapstan sonra başka bir sinir hücresinin dentriti değil de kas hücremizin kendisi geliyor olacak. 00:01:30.540 --> 00:01:32.890 . 00:01:32.890 --> 00:01:35.130 . 00:01:35.130 --> 00:01:37.145 Yani bu sinapsı olan bir kas hücresi; sinir hücresiyle arasında sinapsı var. 00:01:37.145 --> 00:01:44.420 . 00:01:44.420 --> 00:01:47.170 . 00:01:47.170 --> 00:01:50.070 Durun en iyisi neyin ne olduğunu yazayım da kafanız karışmasın. 00:01:50.070 --> 00:01:51.470 Bu akson. 00:01:51.470 --> 00:01:53.470 Hatta akson terminali diyelim. 00:01:53.470 --> 00:01:57.610 . 00:01:57.610 --> 00:01:58.860 Burası sinaps. 00:01:58.860 --> 00:02:05.440 . 00:02:05.440 --> 00:02:08.150 Biraz terminolojiyi hatırlayacak olursak, bu boşluğun adı sinaptik yarıktı. 00:02:08.150 --> 00:02:10.210 . 00:02:10.210 --> 00:02:13.650 Bu ise presinaptik nöron. 00:02:13.650 --> 00:02:15.430 Buraya da postsinaptik hücre diyebiliriz sanırım. 00:02:15.430 --> 00:02:16.830 . 00:02:16.830 --> 00:02:19.050 Postsinaptik nöron demiyorum çünkü bu durumda elimizdeki bir nöron değil bir kas hücresi. 00:02:19.050 --> 00:02:21.090 Burası kas hücremizin zarı. 00:02:21.090 --> 00:02:30.240 . 00:02:30.240 --> 00:02:32.540 Bundan sonraki videolardan birinde size bir kas hücresinin anatomisini göstereceğim. 00:02:32.540 --> 00:02:34.530 . 00:02:34.530 --> 00:02:35.610 . 00:02:35.610 --> 00:02:37.230 Fakat bu videoda kasın yapısını biraz daha belirsiz bırakıp daha çok kalsiyum iyonunun konsantrasyonunun kontrolüne odaklanmak istiyorum. 00:02:37.230 --> 00:02:39.300 . 00:02:39.300 --> 00:02:42.810 . 00:02:42.810 --> 00:02:44.060 Bu kasa sarkolem denir. 00:02:44.060 --> 00:02:53.580 . 00:02:53.580 --> 00:02:56.120 Kısaca sarkolem kas hücresinin çevresindeki zarın adıdır. 00:02:56.120 --> 00:02:59.070 Bu kısımsa sarkolemin hücrenin içine doğru yaptığı kıvrımlardan birisi. 00:02:59.070 --> 00:03:00.980 . 00:03:00.980 --> 00:03:04.000 Bu kıvrıma hücrenin yüzeyinden bakacak olsaydık çizmiş olduğum bu küçük noktalar da ya bir çentik gibi görünürdü. 00:03:04.000 --> 00:03:05.850 . 00:03:05.850 --> 00:03:09.040 Ancak burada bir kesit alıp incelediğimiz için zarın hücrenin içine doğru yapmış olduğu kıvrımı görüyoruz. 00:03:09.040 --> 00:03:14.000 . 00:03:14.000 --> 00:03:16.590 . 00:03:16.590 --> 00:03:17.240 Yani hücre zarını içe doğru ittirmişsiniz ve zar içe doğru kıvrılmış gibi düşünün. 00:03:17.240 --> 00:03:19.100 . 00:03:19.100 --> 00:03:20.460 Bu yapının adı T - tübülüdür. 00:03:20.460 --> 00:03:26.360 . 00:03:26.360 --> 00:03:28.100 . 00:03:28.100 --> 00:03:31.720 Transvers tübülün kısaltılmış halidir. 00:03:31.720 --> 00:03:35.060 Ve burada ise çok önemli bir organel bulunmakta. 00:03:35.060 --> 00:03:36.560 . 00:03:36.560 --> 00:03:37.520 . 00:03:37.520 --> 00:03:42.410 Burada çizmiş olduğum organelin adı Sarkoplazmik Retikulum. 00:03:42.410 --> 00:03:43.890 . 00:03:43.890 --> 00:03:54.740 . 00:03:54.740 --> 00:03:57.700 Endoplazmik Retikuluma çok benzerdir fakat Sarkoplazmik Retikulumun başlıca görevi depolamaktır. 00:03:57.700 --> 00:04:03.180 . 00:04:03.180 --> 00:04:06.750 . 00:04:06.750 --> 00:04:07.760 . 00:04:07.760 --> 00:04:10.400 Endoplazmik Retikulumun görevi ise proteinlerin işlenmesidir ki bunu da üzerinde bulunan ribozomlar sayesinde yapar. 00:04:10.400 --> 00:04:14.470 . 00:04:14.470 --> 00:04:18.860 Ama Sarkoplazmik retikulumun tek görevi depolamaktır. 00:04:18.860 --> 00:04:22.500 Saroplazmik Retikulumun zarının üzerinde ise kalsiyum iyonu pompaları vardır. 00:04:22.500 --> 00:04:32.920 Bu pompalar çalışmak için ATP'ye ihtiyaç duyarlar. 00:04:32.920 --> 00:04:37.530 . 00:04:37.530 --> 00:04:42.450 Bu pompaların çalışma şekliyse şimdi anlatacağım gibi. 00:04:42.450 --> 00:04:52.620 Bir ATP molekülü gelir ve bu pompaya bağlanır, aynı zamanda bir kalsiyum iyonu da bu pompaya bağlanır. 00:04:52.620 --> 00:05:01.470 Bağlanan bu ATP molekülü hidrolizle ADP artı fosfat grubu moleküllerine ayrılır. 00:05:01.470 --> 00:05:04.140 Bu durum pompa görevi gören bu proteinin kalsiyum iyonunun hücrenin içine pompalamasını sağlar. 00:05:04.140 --> 00:05:05.700 . 00:05:05.700 --> 00:05:08.230 . 00:05:08.230 --> 00:05:12.610 Yani kasılı olmayan bir kasın sarkoplazmik retikulumundaki kalsiyum iyonu pompaları, bu sayede sarkoplazmik retikulumun içine kalsiyum iyonu alırlar ve içerideki kalsiyum iyonu konsantrasyonu çok daha yoğun olur. 00:05:12.610 --> 00:05:16.540 . 00:05:16.540 --> 00:05:20.700 . 00:05:20.700 --> 00:05:21.950 . 00:05:21.950 --> 00:05:26.630 . 00:05:26.630 --> 00:05:28.570 Tahmin ediyorum ki bu durumun nereye gittiğini görüyorsunuz. 00:05:28.570 --> 00:05:29.980 . 00:05:29.980 --> 00:05:33.010 Kasımızı hareket ettirdiğimizde ya da kastığımızda, bu kalsiyum iyonları kas hücremizin sitoplazmasına atılırlar. 00:05:33.010 --> 00:05:37.320 . 00:05:37.320 --> 00:05:42.610 Bu atılım gerçekleştiğindeyse kalsiyum iyonları bir önceki videoda konuştuğumuz gibi troponine bağlanır ve buradaki mekanizmayı harekete geçirir. 00:05:42.610 --> 00:05:45.120 . 00:05:45.120 --> 00:05:49.180 Bizim en çok ilgilendiğimiz şey ise, sarkoplazmik retikulum bu kalsiyum iyonlarını hücrenin sitoplazmasına ne zaman atacağını nasıl biliyor? 00:05:49.180 --> 00:05:51.760 . 00:05:51.760 --> 00:05:53.140 Burası hücremizin içi. 00:05:53.140 --> 00:06:00.370 . 00:06:00.370 --> 00:06:06.360 Ve bu bölgede aktin, miyozin, miyozin topçukları, troponin ve tropomiyozin mevcut, hepsi sitoplazmanın olduğu bu bölgede. 00:06:06.360 --> 00:06:09.350 . 00:06:09.350 --> 00:06:12.230 . 00:06:12.230 --> 00:06:13.320 . 00:06:13.320 --> 00:06:15.280 . 00:06:15.280 --> 00:06:16.530 Bunu daha netleştirmek için çizeceğim. 00:06:16.530 --> 00:06:21.480 Bunlar aktin filamentlerimiz. 00:06:21.480 --> 00:06:22.690 Çok kabaca çiziyorum, bu yapının detayını gelecekte başka bir videoda göstermeyi planlıyorum. 00:06:22.690 --> 00:06:24.480 Burada miyozin topçuğumuz olsun, burada ise aktinin etrafına sarılı olarak duran tropomiyozinlerimiz. 00:06:24.480 --> 00:06:38.650 Ve tabii ki tropomiyozinlerimize bağlı duran troponinlerimiz. 00:06:38.650 --> 00:06:40.870 Kabaca çiziyorum fakat anlamanıza yardımcı olacağını düşünüyorum. 00:06:40.870 --> 00:06:42.650 . 00:06:42.650 --> 00:06:45.510 Diyelim ki buradaki motor sinirimiz kasımızın kasılması gerektiği sinyalini iletiyor. 00:06:45.510 --> 00:06:54.380 . 00:06:54.380 --> 00:06:57.610 İlk olarak bu sinyalin nasıl bir sinir hücresinden diğerine aktarıldığını biliyoruz, özellikle de aksiyon potansiyeli sayesinde olduğunu. 00:06:57.610 --> 00:07:01.100 . 00:07:01.100 --> 00:07:04.460 Burada bir sodyum kanalımız olsun. 00:07:04.460 --> 00:07:07.410 Burada positif voltaj mevcut. 00:07:07.410 --> 00:07:08.500 . 00:07:08.500 --> 00:07:12.420 Ve bu durum voltaja bağlı olarak çalışan sodyum kanalının açılmasını sağlıyor. 00:07:12.420 --> 00:07:16.160 Yani bu kanal açılıyor ve içeri daha da çok sodyumun girmesini sağlıyor. 00:07:16.160 --> 00:07:18.340 Bu durum da burayı daha da pozitif yapıyor. 00:07:18.340 --> 00:07:21.880 Daha pozitif olan bu bölge bir sonraki sodyum kanalının açılmasını sağlıyor. 00:07:21.880 --> 00:07:25.010 Bu şekilde aksona kadar devam eden bu durum, pozitif voltaj eşiğini geçecek seviyede bir pozitif voltaj oluşturduğunda, voltaja bağlı olarak çalışan kalsiyum kanalları açılır. 00:07:25.010 --> 00:07:28.410 . 00:07:28.410 --> 00:07:32.590 . 00:07:32.590 --> 00:07:36.060 . 00:07:36.060 --> 00:07:37.680 Böylece sinir hücrelerinde sinyal iletimiyle ilgili öğrendiklerimizi hızlıca hatırlamış olduk. 00:07:37.680 --> 00:07:39.740 . 00:07:39.740 --> 00:07:41.760 Yani içerisi yeterince pozitif yüklü olunca, kalsiyum kanalları açılıyor ve hücrenin içine kalsiyum alıyoruz. 00:07:41.760 --> 00:07:44.290 . 00:07:44.290 --> 00:07:46.300 . 00:07:46.300 --> 00:07:50.060 Kalsiyum iyonları içeri girdiğinde, hücrenin içinde sinyalin iletilmesini sağlayacak olan kesecikleri tutan proteinlere bağlanırlar. 00:07:50.060 --> 00:07:53.950 . 00:07:53.950 --> 00:07:54.850 . 00:07:54.850 --> 00:07:56.010 Bunlar kalsiyum iyonları. 00:07:56.010 --> 00:08:00.990 Bu keseciklerse proteinler tarafından tutulduğu için hareketsizlerdir. 00:08:00.990 --> 00:08:08.170 Kesecik dediğim şey ise nörotransmitterleri tutan zarlar. 00:08:08.170 --> 00:08:09.420 . 00:08:09.420 --> 00:08:13.250 . 00:08:13.250 --> 00:08:17.500 Kalsiyum iyonları bu proteinlere bağladığında egzositoz meydana gelir. 00:08:17.500 --> 00:08:18.840 Yani bu keseciklerin dışındaki zarın, hücre zarıyla birleşip içindeki nörotransmitterleri sinaptik boşluğa bırakmasını sağlar. 00:08:18.840 --> 00:08:22.850 . 00:08:22.850 --> 00:08:25.190 . 00:08:25.190 --> 00:08:26.600 . 00:08:26.600 --> 00:08:28.670 Böylece bütün bir sinir iletimini hatırlamış olduk. 00:08:28.670 --> 00:08:31.470 . 00:08:31.470 --> 00:08:32.490 . 00:08:32.490 --> 00:08:34.500 Bütün bu nörotransmitterlerin sinaptik boşluğa atıldığını söyledik. 00:08:34.500 --> 00:08:38.809 . 00:08:38.809 --> 00:08:39.450 Buradaki sinaptik boşluk sinir hücresiyle kas hücresinin arasında. 00:08:39.450 --> 00:08:41.059 Buradaki nörotransmitter asetilkolindir. 00:08:41.059 --> 00:08:47.130 . 00:08:47.130 --> 00:08:49.320 Aynı bir dentritte olacağı gibi, bu asetilkolin sarkolemmanın üzerindeki alıcılara bağlanır. 00:08:49.320 --> 00:08:53.990 . 00:08:53.990 --> 00:08:57.410 Ve bu alıcılara bağlandığında kas hücremizdeki sodyum kanalları açılır. 00:08:57.410 --> 00:08:58.820 . 00:08:58.820 --> 00:09:02.330 Aynı sinir hücresi gibi, kas hücresi de voltaja bağlı olarak çalışan bir sisteme sahiptir. 00:09:02.330 --> 00:09:07.210 . 00:09:07.210 --> 00:09:11.150 Yani buradaki hücremiz, asetilkolin ona bağlandığında hücrenin içine sodyumun girmesine izin verecek olan kanalarını açar. 00:09:11.150 --> 00:09:16.240 . 00:09:16.240 --> 00:09:18.580 Burada artı yüklerimiz var ve aksiyon potansiyeli oluşturmamızı sağlar. 00:09:18.580 --> 00:09:19.990 . 00:09:19.990 --> 00:09:22.510 . 00:09:22.510 --> 00:09:26.680 Buradaki artı yükler eşik seviyesini aşacak yeterliliğe geldiğinde, voltaja bağlı olarak çalışan bu kanal harekete geçer ve içeri sodyumun girmesini sağlar. 00:09:26.680 --> 00:09:29.100 . 00:09:29.100 --> 00:09:32.380 . 00:09:32.380 --> 00:09:35.080 Böylece burası biraz daha pozitif yüklü olur. 00:09:35.080 --> 00:09:37.035 Tabii ki bu işlemi tersine çevirmek için potasyum kullanılıyor. 00:09:37.035 --> 00:09:38.870 Bu mekanizma bir sinir hücresindekiyle aynı aslında. 00:09:38.870 --> 00:09:41.970 . 00:09:41.970 --> 00:09:43.170 . 00:09:43.170 --> 00:09:44.780 . 00:09:44.780 --> 00:09:47.710 Sonra buradaki sodyum kanalımızın olduğu yer yeterince pozitif yüklü olunca kanal açılır ve daha da çok sodyum içeri girer. 00:09:47.710 --> 00:09:49.750 . 00:09:49.750 --> 00:09:51.250 Bu şekilde de aksiyon potansiyelimiz oluşur. 00:09:51.250 --> 00:09:53.230 Oluşan bu aksiyon potansiyeli, buradaki T-tübülüne kadar gelir. 00:09:53.230 --> 00:09:57.950 . 00:09:57.950 --> 00:10:00.230 Aksiyon potansiyeli bir tür kimyasal sinyale dönüşüp başka bir aksiyon potansiyelini tetikler ve bu da T-tübülünden aşağı kadar devam eder. 00:10:00.230 --> 00:10:03.930 . 00:10:03.930 --> 00:10:06.370 . 00:10:06.370 --> 00:10:07.880 . 00:10:07.880 --> 00:10:10.560 İşte burası işin ilginç tarafı, öyle ki buradaki mekanizma hala araştırılmaya devam ediyor - bu konuyu araştırmak isteyenler için birkaç tüyo vereceğim. 00:10:10.560 --> 00:10:13.670 . 00:10:13.670 --> 00:10:17.860 Burada öyle bir protein yapısı var ki sarkoplazmik retikulum ve T-tübülü arasında bir köprü görevinin görmekte. 00:10:17.860 --> 00:10:20.940 . 00:10:20.940 --> 00:10:23.010 . 00:10:23.010 --> 00:10:28.600 Bu proteini kabaca bir kutucukla göstereceğim. 00:10:28.600 --> 00:10:31.180 Bahsettiğimiz protein yapımız burada. 00:10:31.180 --> 00:10:34.970 Bu proteini oluşturan bazı moleküllerden bahsedeceğim fakat bu çok detay bir bilgi; triadin, junctin, Calsequestrin ve ryanodine. 00:10:34.970 --> 00:10:36.270 . 00:10:36.270 --> 00:10:44.170 . 00:10:44.170 --> 00:10:51.180 . 00:10:51.180 --> 00:10:56.290 . 00:10:56.290 --> 00:10:59.550 Bu küçük proteinlerin köprü görevini gören büyük protein yapısında detaylı görevleri var fakat büyük resme baktığımızda gördüğümüz şudur: 00:10:59.550 --> 00:11:04.550 . 00:11:04.550 --> 00:11:06.720 . 00:11:06.720 --> 00:11:09.880 Aksiyon potansiyeli buraya kadar ilerler, yani buralar yeterince pozitif yüklü olur ve buradaki protein yapısı da kalsiyumun dışarı salınmasını tetikler. 00:11:09.880 --> 00:11:16.280 . 00:11:16.280 --> 00:11:17.610 . 00:11:17.610 --> 00:11:20.920 Araştırmacılar kalsiyumun salınmasını sağlayan yapının ryanodine olduğunu düşünüyorlar, ama bizim bu kadar detaylı bilmemize gerek yok. 00:11:20.920 --> 00:11:23.930 . 00:11:23.930 --> 00:11:27.790 Kalsiyumların dışarı bırakıldığı yer diyelim ki burası olsun. 00:11:27.790 --> 00:11:30.330 Farklı bir renge geçelim. Bunu değiştireceğim. 00:11:30.330 --> 00:11:31.010 . 00:11:31.010 --> 00:11:33.100 . 00:11:33.100 --> 00:11:36.980 . 00:11:36.980 --> 00:11:40.070 . 00:11:40.070 --> 00:11:42.260 Buradaki proteinleri internette araştırabilirsiniz, insanlar hala bu gizemli kutucuğun tam olarak nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyorlar. 00:11:42.260 --> 00:11:45.920 Konumuza dönecek olursak, bu kısım içeri giren sodyum iyonlarının etkisiyle pozitif yüklenir. 00:11:45.920 --> 00:11:47.100 . 00:11:47.100 --> 00:11:49.030 . 00:11:49.030 --> 00:11:52.570 Ve bu pozitif yüklenme sonucu kutucuğumuzdaki bir mekanizma harekete geçer ve kalsiyum iyonları sarkoplazmik retikulumun dışına çıkar! 00:11:52.570 --> 00:11:57.290 . 00:11:57.290 --> 00:12:03.870 Sarkoplazmik retikulumun dışına atılan bu kalsiyum iyonları kas hücresinin sitoplazmasına yayılır. 00:12:03.870 --> 00:12:07.610 . 00:12:07.610 --> 00:12:10.230 . 00:12:10.230 --> 00:12:12.550 Peki bu olduktan sonra ne olur? 00:12:12.550 --> 00:12:14.670 Videonun başında dediğimiz gibi kalsiyum yoğunluğu yüksek olunca bu kalsiyum iyonları gidip troponine bağlanırlar. 00:12:14.670 --> 00:12:17.390 . 00:12:17.390 --> 00:12:18.750 . 00:12:18.750 --> 00:12:23.390 Böylece tropomiyozin yoldan çekilir ve miyozin ATP kullanarak aktin filamentleri üzerinde hareket eder. 00:12:23.390 --> 00:12:26.520 . 00:12:26.520 --> 00:12:30.050 . 00:12:30.050 --> 00:12:35.030 Aynı şekilde, sinyal kesildiğinde kalsiyumu dışarı atan kanal kapanır ve bunun sonucunda da kalsiyum konsantrastonu azalır. 00:12:35.030 --> 00:12:39.290 . 00:12:39.290 --> 00:12:41.180 . 00:12:41.180 --> 00:12:45.070 Sonucundaysa kas kasılmayı bırakır ve kasılı olmayan haline geri döner. 00:12:45.070 --> 00:12:46.090 . 00:12:46.090 --> 00:12:49.070 Kısaca buradaki büyük olayımız şu: elimizde kalsiyum deposu olan sarkoplazmik retikulumlarımız var ve kasımızı gevşettiğimizde hücrenin içinde bulunan kalsiyumları yeniden içine alıyor. 00:12:49.070 --> 00:12:52.440 . 00:12:52.440 --> 00:12:55.330 . 00:12:55.330 --> 00:12:58.830 Böylece miyozin aktinin üzerinde kıvrılma hareketini gerçekleştiremiyor. 00:12:58.830 --> 00:13:00.330 . 00:13:00.330 --> 00:13:03.190 Ama sinyal sarkoplazmik retikuluma iletildiğinde, sarkoplazmik retikulum kalsiyum iyonlarını yeniden hücrenin içine pompalıyor ve bu tropomiyozinin aradan çekilip miyozinin hareket etmesini sağlıyor. 00:13:03.190 --> 00:13:06.040 . 00:13:06.040 --> 00:13:11.280 . 00:13:11.280 --> 00:13:11.430 . 00:13:11.430 --> 00:13:12.090 Bence bu büyüleyici bir sistem. 00:13:12.090 --> 00:13:14.160 Hatta o kadar büyüleyici ki hala tam olarak çözülebilmiş değil. 00:13:14.160 --> 00:13:16.200 . 00:13:16.200 --> 00:13:19.140 Eğer biyolojiyle ilgilenen bir araştırmacı olursanız, bu konu araştırmak ve anlamak için ilginç bir konu. 00:13:19.140 --> 00:13:21.360 . 00:13:21.360 --> 00:13:22.330 . 00:13:22.330 --> 00:13:25.740 İlk olarak, bilimsel açıdan bu mekanizmanın nasıl çalıştığını anlamaya çalışmak ilgi çekici bir şey. 00:13:25.740 --> 00:13:27.900 Ancak bunun dışında araştıracak başka şeyler de var; örneğin belki de buradaki proteinlerin doğru işlememesinden ötürü ortaya çıkabilecek hastalıklar vardır. 00:13:27.900 --> 00:13:31.630 . 00:13:31.630 --> 00:13:34.210 . 00:13:34.210 --> 00:13:37.050 Ya da belki bu mekanizmanın daha iyi bir şekilde çalışmasını sağlayabilirsiniz, ya da daha kötü bir şekilde, kim bilir. 00:13:37.050 --> 00:13:37.770 . 00:13:37.770 --> 00:13:41.960 Demeye çalıştığım, aksiyon potansiyeli geldiğinde kalsiyum kanalının açılmasını sağlayan bu mekanizmayı tam olarak çözmeyi başarmanız insanlara yararlı olacak şeyler yapmanızı sağlayabilir. 00:13:41.960 --> 00:13:44.750 . 00:13:44.750 --> 00:13:47.440 . 00:13:47.440 --> 00:13:48.490 . 00:13:48.490 --> 00:13:49.770 Evet, böylece motor sinirlerimizin nasıl sarkoplazmik retikulumun kalsiyum iyonlarını hücrenin sitoplazmasına bırakmasını sağlayıp kasımızın kasıldığını anlamış ve öğrenmiş olduk. 00:13:49.770 --> 00:13:53.770 . 00:13:53.770 --> 00:14:00.240 . 00:14:00.240 --> 00:14:03.490 . 00:14:03.490 --> 00:14:04.590 . 00:14:04.590 --> 00:14:07.240 Bu videoyu hazırlamadan önce birazcık araştırma yaptım. 00:14:07.240 --> 00:14:08.740 Öğrendim ki bu pompalar hızlı ve verimli çalışıyor. 00:14:08.740 --> 00:14:11.980 Yani sinyal biter bitmez burası kapanıyor ancak sarkoplazmik retikulum mevcut olan kalsiyum iyonlarını yaklaşık 30 milisaniye içerisinde geri alabiliyor. 00:14:11.980 --> 00:14:16.900 . 00:14:16.900 --> 00:14:19.070 . 00:14:19.070 --> 00:14:22.100 İşte bu yüzden yumruk atıp kolumuzu çekip kasımızı gevşetmemiz sadece bir anda olabiliyor. 00:14:22.100 --> 00:14:25.820 . 00:14:25.820 --> 00:14:28.870 Çünkü bu kasılmayı yaklaşık 30 milisaniye içerisinde durdurabiliyoruz, yani bir saniyenin otuzda birinden bile kısa bir sürede. 00:14:28.870 --> 00:14:33.520 . 00:14:33.520 --> 00:14:34.670 . 00:14:34.670 --> 00:14:37.500 Evet videomuzun sonuna geldik. 00:14:37.500 --> 00:14:40.030 Bir sonraki videoda kas hücremizin anatomisini detaylı olarak göreceğiz. 00:14:40.030 --> 00:14:41.840 .