Gördüğünüz gibi, parasal sistemin ortaya çıkardığı
pek çok durum ve fikir:
Ahlaka aykırı, yetersiz, ve gerçekten çok hayal gücüne dayanıyor.
Ayrıca, bu durumlar, fikirler ve problemler mal ve hizmetlerin bollaşması ve eğitim yoluyla
çözülebilir veya iyileştirilebilir.
Ancak, gördüğümüz gibi, bu çözümlerin parasal sistem dahilinde uygulanması mümkün değil
Çünkü sorunları yaratan ve devam ettiren şey parasal sistemin ta kendisi.
Kaynağa dayalı bir ekonomi yaratmak, savaşsız, politikasız ve bolluk içinde bir sistem kurmak,
bolluk yaratarak suçu ciddi bir şekilde azaltan bir toplumun
bir bireyi olmak için
şu anda var olan sistemle ilgili bir takım sorular sorman gerekiyor.
Gördüğümüz gibi, parasal sistem
bireylerin kağıtları değerli saymak konusunda fikir birliği etmelerine
ve para yoluyla (artık geçerliliği kalmasa da) kendilerini sınırlandırmalarına dayanıyor
ve sosyal sınıflar yoluyla (görevler, eğitim, vb.)
sürekli olarak insanlar arasında eşitsizlik yaratıyor.
Bu da, sistemin problemli olmasına sebep oluyor.
Başka bir sistemi, insanların farklı bir şekilde organize olduğu bir düzeni yargılamak için
önce var olan sisteme bakmanız gerekiyor.
Unutma.
Bu sisteme katılmayı sen seçmedin.
Katılmamayı seçsen bile, sınırlamalar yüzünden
hayatta kalman neredeyse imkansız hale geliyor.
Aynı şey bilgi, rahatlık ve bunun gibi şeyler için de geçerli.
Parasal sistem ağırlıklı olarak hayalgücüne dayanıyor.
Kimliğini yaratan belgeleri düşün.
Bunlar sadece birer kağıt ve bu kağıtları kopyalamak çok kolay.
Dünyada farklı türden para birimlerini çoğaltan ve çalışmadan, paraları sistem içindeki vatandaşlar gibi kullanan insanlar varken
Her gün milyonlarca spam gönderilirken, bunların binlercesi yasadışı yollarla para edinmeye yönelikken
parasal sisteme nasıl güvenebilirsin?
Eşitliksiz bir toplumda yaşıyoruz. Bu eşitsizlik yüzünden sahip olduklarımızı çalınmaya karşı korumamız gerekiyor.
Böyle bir toplumda nasıl güvende hissedebilirsin?
Bu sistemde hiçbir şeyi olmayan bu kadar çok insan varken nasıl üzülmezsin?
Yoksulluk, insanlıkla adeta dalga geçiyor.
Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanların seni yabani hayvanlar gibi öldürmesinden korkmuyor musun?
Yiyecek yemeği olmayan binlerce, belki milyonlarca, insan olduğunu bile bile sokakta nasıl yürüyorsun?
Kendi türünden insanların açlıktan öldüğünü nasıl kabulleniyorsun?
Nasıl umursamadan bu insanların yanından geçip gidiyorsun?
Evet, Cleveland Ohio'dayız. Evsizsin.
- Evet. -Nasıl bir şey olduğunu anlat.
- Bugünlerde çok zor.
Pek çok insan gibi ben de işimi kaybettim.
Evim ipotekten ötürü elimden alındı. Ben de evsiz kalakaldım. İki senedir durumum böyle.
Gruplar, destek grupları var.
Sana belli konularda yardımcı oluyorlar, ancak
her gittiğin yerde masadan masaya koşuşturuyorsun.
Şunu gör, bunu gör, şununla konuş...
Bu sunulan şeylerin ve hizmetlerin
mümkünse
tek bir grup içine toplandığını görmek istiyorum.
Bir büro veya neyse artık,
gidip ihtiyacın olan şeyleri alabildiğin bir yer.
Buraya bilmem ne için, başka bir yere
başka bir şey için, geri gelip bir üçüncü şey için koşuşturmak yerine,
bugün git, yarın gelleri dinlemek yerine böyle bir şey olsa.
Vaktini ihtiyacın olan şeyleri edinemeden, boşuna geçiriyorsun.
- Nasıl hayatta kalıyorsun?
Yemek karneleri ve şu veya bu şekilde bana
yardım eden arkadaşlarım sayesinde hayatta kalıyorum.
İyi kalpli insanların işlettiği barınaklarda, kiliselerde kalıyorum.
Mesela burası öyle bir yer.
En azından haftasonları düzgün bir yemek yiyebiliyorsun.
İnanç çok önemli. Denemye devam etmen gerekiyor.
Üç dileğin olsa, ne isterdin?
Üç dileğim olsa,
herkesin birbirine eşit davranmasını isterdim.
100.000 dolar maaşı olan adam
köşede bir başkasının çöpünü toplayandan daha iyi bir insan değil.
Hepimiz aynıyız. Hepimiz insanız.
Neden birbirimize yardım edemiyoruz?
Bu benim ilk dileğim olurdu.
Bunu herkes anlasaydı diğer iki dileğe ihtiyacım olur muydu bilmiyorum.
Herkes birbirine yardım etse, herkes anlaşsa, sanırım hepimiz iyi durumda olurduk.
Benimle konuştuğun için sağol. - Ne demek.
Bu kadar yokluk olan bir sistemde,
yatacak yer, yiyecek yemek
ve barınacak bir yuva veren hapishaneler var.
Bazı hapishanelerde mahkumlar için eğlence
ve eğitim programları da mevcut.
Yanlış bir şey yapmamış olan insanların hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda olmaları,
ancak başkalarına zarar vermiş olan insanların tüm ihtiyaçlarına sahip olmaları gerçekten kabul edilemez bir durum.
Yoruma açık bir dile dayalı bir adalet sistemi varken nasıl sakin kalıyorsun?
Dediğin her şeyi dinleyen kafasına göre yorumluyor.
Sahip olduğun konumu kaybetmek korkusuyla
otoritenin önünde eğilmek zorunda kalırken nasıl güvende hissediyorsun?
Unutma, parasal sistem yüzeyde varolan bir sistem.
İnsanları üniformalarıyla, belgelerle, kağıtlarla tanıyorsun.
Bu tehliketli, çünkü bunların hepsinin sahtesi kolayca yapılabiliyor.
Sistemin sunduğu, sadece kar amacı güden şirketlerce üretilen
yiyeceklere nasıl güveniyorsun?
İddia ettikleri kadar iyi işlemeyen düşük kaliteli ürünleri satın almayı teşvik eden reklam yöntemlerini düşün.
Reklamcıların senin bilinçaltından faydalanarak
seni devamlı alışveriş yapan bir tüketiciye
çevirmesi hakkında ne düşünüyorsun?
Bu insanlar, ürünlerini nasıl daha iyi satacaklarını anlamak için çocuklar üzerinde deneyler yapıyor.
İnsanları motive eden para değilse, parasal bir sistem nasıl işleyebilir?
Gezegenin kaynaklarını göz ardı eden,
dünyanın taşıma kapasitesini düşünmeyen ve
yenilenebilir enerji bu kadar bolken benzinle enerji üreten bir sistem hakkında ne düşünüyorsun?
Kanunların sorunların çözmek yerine itaat etmeyenleri cezalandırmayı amaçladığını bile bile
bu kadar kanunu olan bir toplumda nasıl özgür hissediyorsun?
Adalet sisteminin bizi götüreceği bir yer yok.
Bu kanunlar ortadan kalkmayacak,
aksine artacak.
Piyasadaki koşulları sürdürmek için bile bile düşük kaliteli olarak üretilen ürünler konusunda ne düşünüyorsun?
Bunlar sana birer kaynak israfı gibi gelmiyor mu?
Seninle dalga geçildiğini düşünmüyor musun?
Seni tamir etmek için para isteyen böyle bir sistemde
sağlığın da tehlikede.
Paran yoksa ne olacak?
Yeterli miktarda paran yoksa ne olacak?
Tedavi için ihtiyaç duyduğun çözümler mevcutken
ölebileceğini bilmek gerçekten şok edici.
Gerçekte bir değeri olmayan
kağıtlardan elinde yeterince yok diye
ölebileceğini düşünmek insanı çıldırtır.
Sağlığından çok karını önemseyen bir sağlık sistemine nasıl güvenebilirsin?
Kültürümüzden ötürü fazla kalabalıklaşmış bir dünyada yaşamaktan korkmuyor musun?
Aile fikri, insanların bir veya daha fazla çocuğa sahip olma isteği
gibi fikirleri kültürümüz yaratıyor ve hayatta tutuyor.
Bundan korkmuyor musun?
Sadece birkaç insanla paylaşabileceğin eski ve verimsiz bir dil
öğrenmiş olmak seni incitmiyor mu?
Bu dili, içinde doğduğun ülke denen alan
belirliyor.
Bir tür olarak değerimiz hala tanınmıyorken,
insanların milliyet gibi sebeplerden ötürü birbirinden ayrı kalması kabul edilemez.
Pek çok insan politikacıların yozlaşmış olduğunu düşünüyor,
ancak onları var eden sistemi desteklemeye devam ediyor.
Yozlaşmış olduğunu bildiğin bir şeyi nasıl destekleyebilirsin?
Neden kararları başkalarının vermesine izin veriyorsun?
Kendine bakamıyor musun?
Kararlarını başkalarının almasını mı tercih ediyorsun?
Herkesin fikri olan, kaos içindeki bir dünyada
yaşamak sana zor gelmiyor mu?
Peki, senin fikrinin değeri ne?
Dinin bir icat olduğunu düşünüyorsan, bu icadın herhangi bir şeyi daha iyi hale getireceğini de düşünüyor musun?
Yiyecek ve su için para vermen gerekiyor!
Bunlar, kimseye ait olmayan hayati ihtiyaçlar.
Bunlara neden para veresin?
Sadece Dünya isimli gezegende yaşadığın için mi?
Herkes sistemden faydalanmak istiyor,
ancak sistemden faydalanmak, diğer insanların mahrum kalmasına sebep oluyor.
Bu da doğal olarak hırsızlığa yol açıyor. Dolayısıyla hırsızlıkları durdurmak için polis memurları gerekiyor.
İhtiyaçları karşılanmayan insanlar, gerekli mal ve hizmetleri alabilmek için her türlü yola başvuracaktır.
Bu yolların çoğu sistem tarafından kabul görmüyor çünkü sistem paraya ve mülkiyete dayalı.
İnsanların devamlı birbirinden ve büyük ihtimalle senden de faydalanmaya çalıştığını biliyorken
ne kadar güvende hissediyorsun?
İnsanların bilimsel belgeseller yerine filmlere dayalı bir sistemi kaotik bulmuyor musun?
İnsanlar, önemli konularda
Terminatör'den ET'den sonuçlar çıkarıyor.
İnsanların senin kimliğini kullanarak her şeyin yoruma açık olduğu bir sistemde
suç işlemesinden korkmuyor musun?
Peki, her gün yüz binlerce insanın açlıktan ölürken
ve yüz binlerce insan evsiz yaşarken
milyarlarca dekoratif obje üreten bir sistem hakkında ne düşünüyorsun?
Varolan teknolojiyle üretilen aygıtlar arasında bu kadar büyük bir fark olması seni şaşırtmıyor mu?
Ya bilim insanlarının bildikleriyle ortalama insanın bildikleri arasında bu kadar fark olmasına ne diyorsun?
Örneğin, buzdolabının nasıl çalıştığını biliyor musun?
Peki ya cep telefonunun?
Vücudunda bulunan organlardan beş tanesini sayabilir misin?
Nasıl çalıştıklarını biliyor musun?
Binlerce komplo teorisinin varolmasına izin veren bir sistemde
Yoruma mahal veren bir toplumda,
bilimin ispatlanabilir gerçeklerine ters düşen dinin
gerçeklik olarak gösterildiği bir toplumda sağlam fikirler oluşturmak zor gelmiyor mu?
Gökyüzünde bir varlığın olduğuna, bu varlığın
herşeyi izlediğine,
ve ona inanmazsan sonsuza kadar cehennemde yanacağına inanan insanlara nasıl güveniyorsun?
İnsanlar bu inançları için hiçbir ispat sunamıyorlar,
ancak onlar hala normalmiş gibi muamele görüyorlar.
Dahası, bu insanlar bütün gezegeni kaplıyor ve
parasal sistem de bu durumu açıklığa kavuşturmak için hiçbir şey yapmıyor.
Peki, çocuklara din denen hikayeyi gerçekmiş gibi
anlatılmasına ne diyorsun?
Bir çocuğa dua etmezse, inanmazsa cehennemde yanacağını
söylemek kadar saçma bir şey olabilir mi?
Bu sistem neden bu duruma izin veriyor?
Peki, kullanmayacağın bu kadar çok objeyi neden topladığını merak etmiyor musun?
Neden sürekli elimizdekileri yenileriyle değiştirdiğimizi merak etmiyor musun?
Bu yarış ne için? Yorulmadın mı?
Cinsel çekimi, feromonları, seksi düşün.
Şimdi,
1. Parasal sistemin kabul ettiği kültür, aile fikrini ön plana çıkarıyor.
Aile fikri, bir kadın ve bir erkeğin hayat boyu birlikte yaşaması anlamına geliyor.
Aynı seks partneri, diğerlerine karşı hissedilen cinsel arzu,
seks ihtiyacı, feromonlar.
2. Cinsel kıtlık.
Bedenin belli kısımlarının devamlı kapatılması merak uyandırıyor.
Bu kabilenin üyeleri giysi giymiyor. Onlar için çıplak gezmek, senin için kıyafet giymek ne kadar normalse o kadar normal.
Diğerlerinin bedenleriyle ilgilenmiyorlar
çünkü bedenler onlardan saklanmıyor.
3. Cinselliğin televizyonda, reklamlarda, dizilerde ön plana çıkarılması.
Buradan nereye varıyoruz?
Tecavüz, sübyancılık, ölü sevicilik, hayvan sevicilik gibi
canavarca sonuçlar ortaya çıkıyor.
Seks gibi doğal bir olayı yasaklamak
cinselliği medyada ön plana çıkarmak
ve aynı anda kıtlığı sürdürmek
bu tür davranışlara yol açıyor.
Sense güzelliği kültürel olarak belirlemek olumsuz bir şey değil mi?
Doğuştan küçük anormallikleri olan insanlarla ve fiziksel olarak itici
yaralara sahip olan insanlarla dalga geçiliyor.
Bu tür meselelerde bu kadar olumsuz tavırlar sergileyen bir çevre toplum için faydalı olamaz.
Pek çok ülkenin ordularının ve kitle imha silahlarının olması seni endişelendirmiyor mu?
Arada yakalanabilirsin ve diyecek hiçbir şeyin olmaz?
Hiçbir şeyi çözmeyen savaşların dünyanın en büyük endüstrisi olması
ve bu sebepten ötürü savaşların hiçbir zaman bitmeyecek olması seni rahatsız etmiyor mu?
Dünyada bu kadar çok silah olması tehlikeli değil mi?
Bu kadar eşitsizlik ve ihtilaf varken insanların silahlara sahip olmasını tehlikeli bulmuyor musun?
Reklamlar kafanı karıştırmıyor mu?
Hangi şirketlere gerçekten güvenebilirsin?
Kumar yoluyla şans satan bu sistem hakkında ne düşünüyorsun?
Bu kadar çok insanın açlıktan ölmesi saçma değil mi?
Bir adamın bu kadar çok şeyi varken senin hiçbir şeyin olmaması aklını kurcalamıyor mu?
Doğduğun ailenin belirleyici olması sence haksızlık değil mi?
Parasal sistemde yaşlanma probleminin önemsenmemesi
yaşlanmayı engelleyici tedaviler varken, senin bunlardan faydalanamayacağın
ve ancak zengin insanların faydalanabilecek olması
seni korkutmuyor mu?
Sadece parasal sistemin standartlarına göre iyi göründüğü için
bazı insanların çok para kazanması seni incitmiyor mu?
Başkalarının sana nasıl giyinmen gerektiğini söylemesinden yorulmadın mı?
Politikacıların yalanlarından yorulmadın mı?
Toplumu iyileştirmeleri gerekmiyor mu bu insanların? Başka ne amaçları olabilir ki?
Savaşa ayrılan bütçenin bilimsel araştırmalar için ayrılandan çok daha fazla olması sana saçma gelmiyor mu?
Otomasyon pek çok işin yerini alırken kendi işini kaybetmekten korkmuyor musun?
Bir işin olmadan yiyecek edinme yetini kaybedip
ölebilirsin.
Şu anda üç boyulu yazıcılar ve diğer teknolojiler
sayesinde parasal sistemin değerli malzemeler olarak gördüğü altın veya elmas üretilebiliyor.
Pek çok insan bu tür malzemelere sahip.
Sahip oldukları şeylerin değer kaybetmesinden korkmuyorlar mmı?
Kimse bu malzemelerin neden değerli sayıldığını biliyor mu?
Sebebi, bunların gezegende az bulunan malzemeler olması.
Kimliğinin, sahip olduklarının veya işinin
belgeler tarafından tanımlanmasına neden izin veriyorsun?
Neden nefret ettiğin bir işin var?
Neden herkese yetecek kadar birkaç çeşit yiyecek yerine bu kadar çeşit yiyecek olduğunu merak etmiyor musun?
Kansere yol açan sigaranın veya alkolün tüketimine izin veren bir toplum hakkında
ne düşünüyorsun? Alkole neden ihtiyacın var?
Onsuz mutlu olamaz mısın?
Diğer insanların hayatlarını dinleyince üzülmüyor musun?
Üstelik, sistem onlara bunun için para veriyor.
Parasal sistemin ödeme sistemi dini de içeriyor.
Bir psikiyatrist insanlara yardımcı olacağına yemin ediyor.
Bir adam psikiyatriste gidip
Borçlarım var, faturalarımı ödeyemiyorum,
asgari ücretliyim, arabam bozuldu, iki çocuğum var dediğinde
psikiyatrist saat başına 60 dolar ücret talep edecek.
Nasıl psikiyatrist olacaksın?
Parasal sistemde insanların ihtiyaçlarına nasıl karşılık vereceksin?
Bu nedenle sistem, insanların birbirinden faydalandığı bir düzeni,
yağmacılığı teşvik ediyor.
Pek çok insan kendini düşünüyor.
Kendine bakmazsan, kimse sana bakmaz diyor.
Ondan yağmacılık yapıyoruz.
Sistem böyle.
Kişiden kişiye değişir diye düşünüyorsan,
Araştırırsan göreceksin ki
her birey varolan sosyal kurumlara
uyum göstermeye zorlanıyor.
Uyum göstermezlerse
kodesi boyluyorlar,
veya uyum göstermedikleri için iş bulamıyorlar.
Pek çok farklı güç seni uyum göstermeye
zorluyor.
Eğer giyeceklere inanmadığın için
çıplak dolaşmaya başlarsan,
yakalanıp hapse atılırsın.
Eğer bu davranışı sürdürürsen akıl hastanesine yatırılırsın.
'Berduş' dediklerin insanlarla tanıştım. Kimisi çok eğitimliydi, ancak sisteme bulaşmak istemiyordu.
Uyum içinde yaşıyorlardı.
Hepimizin değerleri, eskiden gelen yetiştiriliş tarzımızdan ötürü yanlış.
İşlemeyen değerlerle büyütülüyoruz.
İşte ispatı: savaş, mali kriz, açlık, fakirlik, hastlık.
Bunları sorman gerekiyor.
Kendi toplumları içinde her yıl yeni bir araba
alacak şekilde koşullanmışlar.
Her sene yeni bir televizyon veya kasetçalar alıyorlar.
Biz inanılmaz derecede radikaliz,
ancak politik ve sosyal kurumlarımız değişmediği için
yerimizde sayıyoruz.
Her yeni fikri ayrımcılık veya komünizm gibi görüyoruz,
çünkü yeni olandan korkacak şekilde yetiştirilmişiz.
Bence İsa da radikaldi.
Yeni fikirlerle ortaya çıktı. Ancak insanların onun
fikirlerini anlaması binlerce yıl sürdü.
Herhangi bir çılgın fikri alalım,
mesela, çok çılgın bir fikir bulmak zor, mesela cadılar veya öyle bir şey
eskiden insanların cadılar konusundaki inançlarından bahsediyorsun,
ve tabii ki kimse artık cadılara inanmıyor. İnsanlar ne diyor biliyor musun?
İnsanlar cadıların olduğuna nasıl inanmış? Sen de dönüp,
acaba şimdi hangi cadılara inanıyoruz diyorsun.
Hangi törenlere inanıyoruz? Her sabah kalkıp dişlerimizi fırçalıyoruz?
Dişleri fırçalamanın çürüklere karşı etkili olduğunu ispatlayan deliller nerede? Merak etmeyi bırakıyorsun.
Hepimiz hayal mi görüyoruz?
Dünya dönerken karanlıkla aydınlık arasında
bir çizgi vardır.
Ve o çizgideki herkes aynı töreni yapıyor.
...
Bunun iyi bir sebebi yok. Ortaçağdaki törenler farklıydı. Bunu gözünüzde canlandırmanız gerekiyor.
Devamlı dünyanın etrafında dönen, dış fırçalayan insanlar.
Dünyaya başka bir açıdan bakıyorsun. Diyorsun ki belki diş fırçalamak çürüklere çare olduğu için belki iyi bir şeydir.
Sonra gerçekten işe yarayıp yaramadığını soruyorsun.
Dişçine sorabilirsin. Kanıt görmek istiyorum diyebilirsin. Onlar da sana, kanıtları olmadığını,
bunun okulda öğrendikleri birşey olduğunu söyleyeceklerdir.
Diş fırçalamanın iyi veya kötü olduğunu söylemiyorum. Tek dediğim, bunu düşünmemiz gerekiyor.
Yeni bir bakış açısından görmemiz gerekiyor.
Bunları bıraktım. Türümden ümidi kestim.
Amerikalılardan ümidimi kestim. Ülkemden ümidi kestim.
Çünkü onlar... biz büyük bir hediyeyi heba ettik.
Bence biz insanlara çok büyük bir hediye verildi.
Dik yürüyoruz, iki gözümüzle birlikte görüyoruz, ters dönebilen başparmak, büyük beyin, alet yapma yetisi.
Alet yaparsan beynin büyür, beynin büyüyünce daha iyi aletler yaparsın.
Konuşma, Dil harika bir şey. Şunu al, buraya koy. Öğreniyoruz, beynimiz büyüyor.
Büyük bir hediye almıştık ama hepsini iki şey için heba ettik:
para ve tanrı!
Para ve tanrı!
He rşeyimizi rahiplere verdik.
Tanrı bunu istiyor dediler. İnsanlar bunu dedi: Tanrı bunu istiyor.
Tanrı istediğini yapıyor. Neden dua ediyorsun? Diyorlar ki 'bir şey için dua ediyorsun.' Peki, duaların karşılık bulmuyor. 'Ooo, o da tanrının takdiri' diyorlar.
Eğer tanrının istediği buysa neden dua ediyorsun? İstediğini zaten yapacak.
Her şeyimizi batıl inançlar, ilkel ve batıl inançlar için heba ettik.
İlkel saçmalıklar...
Gökyüzünden aşağı bakan görünmez bir adam bizi izliyor.
Sakın anlış birşey yapma, yoksa sonsuza dek cehennemde yanacaksın.
Bunlar insanlara ket vuruyor.
Böyle inançlar sahip olduğumuz beyin için fazla sınırlayıcı.
Kendimizi sınırlıyoruz, sonra bir oyuncak, bir alet,
altın filan istiyoruz. Parlak şeyler istiyoruz. Bir şeye kendimizi bırakıp bizim adımıza büyük işler yapıldığını görmek istiyoruz.
Bunların hiçbirinin bir anlamı yok.
Bunların hiçbirinin bir anlamı yok. Hediyemizi heba ettik.
Bizim Amerikalılar olarak da sahip olduğumuz bir takım hediyeler var. Demokratik yönetim teorisine baktığında,
kendi kendini yönetme fikrine baksan. Peki, adamların ilk adımı yanlış.
Köleleri vardı, kadınlara oy kullanmasına izin vermediler, toprak sahibi olmayanlara izin vermediler.
Tamam, bunların hepsi yanlıştı.
Ancak fikirler iyiydi.
Ve biz bu fikirleri kirlettik.
Bunların hepsini kirlettik.
Maddiyat, mal, mülk, oyunlar, oyuncaklar, aygıtlar...
'Filancanın pikabı daha büyük. Onunkisi daha büyük, ben de yenisini alacağım'
'İşte büyük bir pikap, ben de bir tane alacağım.'
Sende video mu var, DVD mi var?
Al, ben de bir DVD alıyorum.
Ne oldu? Olan şey bu. Ondan kendimi soyutladım.
Dışarıdan bakıyorum. Kendimi soyutluyorum ve diyorum ki 'George,
senin bununla duygusal bir bağlantın yok. Ne olduğunu önemsemiyorsun.
Seyret ve eğlen.' Ne diyorum biliyor musun?
Doğduğun zaman sana ucube gösterisi için bir bilet veriyorlar.
Eğer Amerika'da doğduysan
koltuğun ön sıradan.
Kimimiz elimizde defterle oturuyoruz.
İşte bir defter... aaa... oooo.
Gördün mü ne yaptı?
Ucube gösterisini izledin, notlarımı tuttum. Bu konuda bir şeyler yapıyorum.
bu konuda konuşuyorum. Bu ucubeler insanlar, aynı benim gibi. Hepimiz aynıyız.
Benim bir farkım yok, sadece ayrı duruyorum.
Ayrı duruyorum, çünkü kendimi kendimi ayırmayı becerdim.
Sonuç beni hiç ilgilendirmiyor.
Ben kimse için tezahürat yapmıyorum.
Eğer alaycı birini kazırsan altında hayal kırıklığına uğramış bir idealist bulursun derler.
Ben de kabul ediyorum ki derinlerde bir yerlerde bir kıvılcım, bir kor hala var.
Her şeyin zırt diye değilşmesini görmek isteyen bir tarafım var.
[ Çöküş ]
Parasal sistemin çökmesi muhtemel görünüyor.
Görünüyor diyorum çünkü olup olmayacağını bilmiyorum.
Şimdiye kadar parasal sistemi inceledik ve ne kadar zararlı olduğunu gördük.
Parasal sistemin yarattığı durumlar için çözümler ürettik.
Bu çözümlere ihtiyaç olduğunu artık görüyoruz,
çünkü tüm kanıtlar sistemin çökeceğini gösteriyor.
Çöküşe işaret eden ispatların bir kısmı şöyle:
Herhangi bir mal veya hizmet edinmek için paraya ihtiyacın var.
Ve para elde etmek için yapabileceğin tek şey çalışmak.
Kısaca, para almak için parasal sistem için bir şey yapman gerekiyor.
Çöküş de işte buradan kaynaklanıyor.
İşi olmayan insanların alım gücü de olmaz.
Unutma, parasal sistemdeki iş sayısı işsiz sayısından azsa ortaya çok büyük bir sorun çıkar.
İşten bahsederken gördük ki git gide otomasyon işlerin yerine geçiyor.
Bu devam eden ve ilerleyen bir durum.
İşinin şu an bir robot tarafından yapılamıyor olması bir şey ifade etmiyor.
Eğer yüz binlerce insan çalışamıyorsa,
sorunlar ortaya çıkacaktır.
Parasal sisteme katılan tek kişi sen değilsin.
İnsanların alım gücü olmayacak. Fiyatlar düşse ve
maaşlar artsa da,
nüfusun çoğunluğunun alım gücü yoksa
yine ortaya büyük sorunlar çıkacak.
İkinci durum, parasal sistemin teknolojiyle başa çıkamamasından kaynaklanıyor.
İki teknolojiye odaklanalım:
[ 3 Boyutlu printers ]
[Scott Summit - Endüstriyel Tasarımcı, 28 Haziran 2010]
Bunların hepsi makinelerce yapılabilir. Orada insan tasarım yapmıyor. İnsanların mimar olması beklenmiyor.
İnsanların bildiği yegane şey niyetleri. Ve bu niyetlerini bilgisayara bildiriyorlar.
Bilgisayar da sanki bir mimarla oturuyorlarmış gibi onlara her türlü desteği veriyor.
Şu anda 3 boyutlu tarama bilgisayarlara giriyor.
Ayaramalar otomatik olarak yapılıyor. Böylece işi yapmak için eğitilmiş bir profesyonele ihtiyaç kalmıyor.
Ondan sonra çıktıyı alıyorsunuz. İşte eğlence burada başıyor.
DİJİTAL İMALAT. İstediğiniz ifadeyi kullanabilirsiniz çünkü bu süreç günümüzde bir anlam karmaşasının ortasında.
Serbest imalat, direkt dijital imalat, hızlı prototipleme, 3 boyutlu baskı, eklemeli imalat, hızlı teknoloji. 5 dakikada aklıma gelen benzer ifadeler bunlar, ancak başkaları da mümkün.
Bu bir mühendislik aracı. Kimse, hangi ismi kullanacağını bilemiyor.
Bu özünde, eklemeli bir süreç. MakerBot'u ve size gösterdiğim örnekleri gördünüz.
Eklemeli diyoruz, çünkü bu sürecin ana farkı molekülleri katman katman,
tanecik veya sıvı olarak üst üste eklemesi.
Bunu katman katman yapıyor.
Süreci yeteri kadar tekrar ederseniz, ilk başta üretmek istediğiniz şeyin neredeyse aynısını üretiyorsunuz.
İşte burada tipik bir makina. Sıvı temelli.
Mesela araba direksiyonu üretiyorsanız, bu şeyleri
bir blok plastikten yapıp anda da hafif olmasını sağlamak epey zor.
Bu yazıcı sayesinde tasarımı bilgisayara giriyorsunuz, baskıya gönderiyorsunuz, ertesi gün gelip, istediğiniz direksiyonu fırından alıyorsunuz.
Eklemeli imalat yaparak karmaşıklığı özgür bırakıyorsunuz.
Bu sizi zorluyor. Çünkü, aygıtın size izin verdiği ölçüde yaratıcı olup olamayacağınızı merak ediyorsunuz.
Beyninizin kaldırabileceğinden çok daha fazlasını yapabiliyor.
Heyecan verici olan da bu. Sınırlar ortadan kalkıyor.
Örneğin metaller. Bu alanda heyecan verici yenilikler var.
Metalle çalışmak çok zordu. Şimdi her şey kolaylaşıyor.
Türbin pervanelerini eski yöntemlerle üretmek gerçekten zor.
Şimdi ise, milimetrik ve yüksek kaliteli metal parça üretmek mümkün.
Tıbbi Kullanım
Evet, bugünkü şartlarda ameliyata girmeden ne yapacağınızı bilmeniz gerekiyor.
Örneğin, hastaneye geldiniz.
Attan düştünüz ve omuz kemiğimiz paramparça olmuş.
Kemik parçaları her yere dağılmış. Doktorların ameliyata girmeden ne yapacaklarını düşünmeleri gerekiyor.
Sizi uyutmadan, masaya yatırmadan önce bir strateji belirlemeleri gerekiyor.
Sizi MRI'a sokup, kemik yapınıza bakıyorlar.
MRI veya CT kullanıyorlar.
Kemik yapısını alıp, 3 boyutlu bir modelini çıkarabilir,
bunu üç boyutlu olarak basıp ameliyatta yapacaklarını ellerindeki makette görebilirler.
Tüm parçaların nerede olduğunu görebilirler.
Hangi parçaların çıkarılacağını, kalan parçaların da nasıl düzenleneceğini görebilirler.
İşte burad John'un üç boyutlu görüntüsü.
Burada perimetrik bir maket görüyoruz.
Bu maketi kullanarak herhangi bir insanı alıp bir maketini çıkarabilirsiniz. 'Yeniden inşa et' diyebilirsiniz.
Burada John'un sağlam bacağını olmayan bacağına uyarladık.
İşte, bu da John'un yeni bacağı.
Bu bacak...Onun tekrar simetrik hissetmesini sağlıyor.
Bu çok önemli bir başarı.
Yedi kanallı bir bağlantı var. Bu sayede diz, insan hareketi için mükemmel bir şekilde ayarlanmış.
Biz nasıl hareket ediyorsak bu protez bacak da aynı öyle hareket ediyor. Bedeni taşıyacak kadar güçlü.
Ayak kendi ayağınızmış gibi geriliyor.
Burada da diz var, burada da baldır kası.
Ağırlığa ve faaliyete göre gerçek ayağın göstereceği tepkiyi gösteriyor.
Her adımda tepki gösteriyor.
Tüm parçaları aynı anda bastığınız için titanyumla montaj yapmanıza gerek yok.
Bacağı tüm karmaşıklığıyla tek seferde basıyorsunuz. İçi boş.
İçinde bir omurgası var. Aynı kuş kanadı gibi.
Hem çok sağlam, hem de çok hafif.
- Ne tür malzelemeler kullanabiliyorsunuz? Sadece plastik ve metal mi?
- Plastik, metal, seramik, cam, her türlü polimer.
ABS, PVC...
Buradaki polyamid. Belki yirmi çeşit polyamid var.
karbonlu, ateş geciktirici... - Biopolimerler.
Biopolimerler de mevcut. Daha önce konuştuğunuz kişi Andrew Hessel'dı.
Buradaki, Singularity'deki öğretim üyelerinden biri.
Biyolojiden pek anlamam ancak biopolimerle ilgili çok araştırma olduğunu biliyorum.
Kolajen iskeleler... bu tür şeyler.
Bunların hepsi çılgınca şeyler. Şu anda çok büyük bir araştırma konusu.
- Aynı baskıda farklı materyaller kullanmak mümkün mü?
- Bunu yapabilen mevcut tek bir makine var.
Sanırım ismi Objet Eden.
Aynı anda farklı materyalleri kullanabiliyor.
Normalde, metaller ayrıdır, polimerler de ayrıdır.
Makinelerden biri farklı materyaller kullanıyor: Polimerler, elastomerler, renkler...
Bir kaç tip metal. Herkes o günü bekliyor.
Hayal edebildiğin her şeyi basabileceğin günü bekliyoruz.
O zaman hepimiz heyecanlanacağız.
Altın kullanılmasındaki mesele de şu: Teknik olarak altın baskı yapılabiliyor.
Ancak şu kadarcık bir titanyumu alıp bunun aynısını altından yapmak 24.000 dolara mal oluyor.
- Ben bu süreçle üretilen metal parçaların ne kadar sağlam olduğunu merak ediyorum.
Metaller gerçekten çok güçlü.
Baskıdan çıktıklarında tamamen yoğun halde değiller.
Ancak HIP (Sıcak İzostatik Basınç) diye bir süreçle metali erime noktasına yaklaştırıyorlar ve basıncı da iyice köklüyorlar.
Bu sayede tüm hava molekülleri açığa çıkıyor. Alınan sonuç da %99 yoğun oluyor.
Diz, kalça gibi tıbbi uygulamalarda
ürünü HIP sürecine tabi tutuyorsunuz. Son ürün de çok kuvvetli oluyor.
Evet.
Bu süreçle üretilebilecek en büyük obje ne boyutta?
Belçika'da Mamut makinesi denilen bir makine var.
İki metreye
iki metre, bir metre ve yirmi inç gibi boyutlardan bahsediyoruz.
Öyle büyük makineler var.
Halihazırda böyle makineler için çok talep yok.
- Yiyecek de basabilecek misiniz?
Bir dolu yemek yazıcısı var. Birkaç tane mevcut.
Baskı krakerler var.
Baskı kekler. Makerbot'un yiyecekte kullanılan bir modeli mevcut.