Chris Anderson: Garip bir durum.
Yazılımınız Linux;
milyonlarca bilgisayarda,
muhtemelen İnternet'in çoğunda iktidarda.
Ve sanırım şu anda neredeyse
bir buçuk milyar aktif
Android cihaz var.
Yazılımınız bunların her birinde
mevcut.
Bu inanılmaz bir şey.
Tüm bunları yöneten harika bir
yazılım idare merkezin olmalı.
Böyle düşünüyordum --- ve sonra
resmini görünce şaşkına döndüm.
Yani, işte bu --
bu Linux'un dünya idare merkezi.
(Gülüşmeler)
(Alkışlar)
Linus Torvalds: Aslında pek de böyle
görünmüyor.
Ve şunu söylemek zorundayım ki,
bu resimde en ilginç olan kısım,
çoğu insanın dikkatini çeken şey
yürüyen masa.
Ofisimin en ilginç kısmı bu
ve aslında artık bunu pek kullanmıyorum.
Ve sanırım bunun iki şeyle ilgisi var.
Çalışma şeklim ...
Dikkatimi hiçbir şey dağıtmasın istiyorum.
Duvarların açık yeşil
renge boyalı olduğunu görebilirsiniz.
Akıl hastanelerinde de duvarların
bu renge boyandığını söylediler.
(Gülüşmeler)
Sakinleştiren bir renk gibi,
çok dikkatinizi dağıtan bir renk değil.
Göremediğiniz şey ise oradaki bilgisayar,
sadece ekranı görebiliyorsunuz,
ama bilgisayarım için önem
verdiğim asıl şey --
büyük ve güçlü olması değil,
ne kadar bunu sevsem de --
tamamen sessiz olmak zorunda.
Google için çalışan insanları tanıyorum
evde kendi küçük veri merkezleri var,
ve ben bunu yapmam.
Ofisim görebileceğiniz en sıkıcı ofistir.
Ve burada sessizlikte yalnız otururum.
Kedim gelirse,
kucağıma oturur.
Ve kedinin mırlamasını duymak istiyorum,
bilgisayarın fanlarının sesini değil.
CA: Bu şaşırtıcı,
çünkü böyle çalışarak,
devasa bir teknoloji imparatorluğunu
yönetebiliyorsun --
bu bir imparatorluk --
bu da açık kaynağın gücünün
harika bir kanıtı.
Bize açık kaynağı nasıl algıladığını
anlat
ve Linux'un gelişimini nasıl etkilediğini.
LT: Aslında, hala yalnız çalışıyorum.
Gerçekten -- evimde tek
başıma çalışıyorum,
çoğunlukla da bornozumla.
Bir fotoğrafçı geleceği zaman giyiniyorum,
bu nedenle bu resimde giyiniğim.
(Gülüşmeler)
Ve genelde bu şekilde çalışıyorum.
Yani, Linux'u kurarken de bu böyleydi.
Linux'u ortak bir girişim
projesiyle kurmadım.
O zamanlar kendim için yaptığım
birçok proje dizisinin
biri olarak kurdum,
kısmen sonucu görmem gerektiği için,
ama daha da önemlisi sadece
programlamayı sevdiğim için.
Yani yolculuğun sonu ile ilgili,
yani 25 yıl sonra,
hala ulaşamadık.
Ama gerçekten de kendim
için proje arıyordum
ve radarımda açık kaynak yoktu hiç.
Ve olan şu ki...
Proje büyür ve insanlara gururla
göstermek isteyeceğiniz bir şey olur.
Gerçekten, bu daha
çok "Bakın ne yaptım!" idi.
Ve inanın -- eskiden
bu durum çokta iyi değildi.
Ben genel kullanıma açık yaptım
ve o aşamada açık kaynak bile değildi.
O aşamada kaynak herkese açıktı ama
arkada bugün geliştirmek için olan
açık kaynak metodolojisi yoktu.
Daha çok
"Bakın, yarım yıldır bu konu
üzerinde çalışıyorum,
yorum almak çok isterim."
Ve diğerleri bana ulaştı.
Helsinki Üniversitesi'nde
açık kaynakla ilgili olan
bir arkadaşım vardı --
o zamanlar daha çok
"ücretsiz yazılım" deniyordu --
ve aslında o beni bu fikirle
tanıştırdı, hey!
Var olan açık kaynak
lisanslarını kullanabilirsin ile.
Bende biraz düşündüm bunu.
Aslında ben de bütün bu gelen
ticari çıkarlarla ilgili endişeleniyordum.
Yani, bu işe giren çoğu kişiyi
endişelendiren kısımlardan birisidir
birinin yaptığınız işlerden
çıkar sağlaması, değil mi?
Ve karar verdim: "Ne olursa olsun! "
ve --
CA: Sonra belli bir noktada,
senin düşündüğün bazı kodları
birileri destekledi,
"Vay be, bu gerçekten ilginç,
hiç aklıma gelmezdi.
Aslında bunu ilerletebilir bile."
LT: Hatta, insanların koda
katılmasıyla başlamadı,
daha çok insanlar
fikirlerle katkıda bulundu.
Ve sadece birinin sizin projenize
bir göz atması bile --
ve eminim diğer konularda
geçerlidir ama
kodda kesinlikle geçerli --
birinin kodunuzla ilgilenmesi,
size geri
dönüşte bulunması
ve fikir vermesi için
yeterli süre bakması demek.
Bu benim için büyük bir şeydi.
O zamanlar 21 yaşındaydım, gençtim yani,
ama çoktan hayatımın yarısı
boyunca programlama yapmıştım.
Ve önceki her projem
tamamen kişiseldi
ve insanların yorumlamaya
başladıkları, koda geri dönüşlerde
bulundukları zaman
bir aydınlanmaydı.
Hatta kod göndermeye
başlamadan önce dahi
bence şunu dediğim önemli
anlardan biriydi:
"Diğer insanları seviyorum!"
Yanlış anlamayın --
insancıl biri değilimdir.
(Kahkahalar)
Diğer insanları sevmem gerçekten. --
(Kahkahalar)
Ama bilgisayarları severim,
diğer insanlarla email ile
etkileşimde olmayı seviyorum
çünkü bir bakımdan size
tampon bir bölge verir.
Ama projeme dahil olan ve yorum
yapan insanları seviyorum.
Ve bu çok daha büyüttü.
CA: Peki şöyle bir an oldu mu,
yapılanları gördüğünde ve proje
birden başarılı olmaya başladığında
ve sen "Bir dakika, bu aslında
büyük bir şey olabilir, sadece
iyi dönüşler aldığım kişisel
bir proje değil de teknoloji
dünyasında etkileyici türde bir şey." ?
LT: Pek sayılmaz.
Yani, benim için asıl nokta, gerçekten,
projenin büyüdüğü zaman değil de
küçüldüğü zamandı.
Önemli nokta benim için yalnız
olmamak ve
10 belki 100 kişinin dahil olmasıydı --
bu önemli bir nokta.
Daha sonra diğer her şey aşama aşamaydı.
100 kişiden 1 milyon kişi olmak
büyük bir mesele değil -- benim için.
Yani, belki eğer sen --
(Kahkahalar)
Eğer sonuçlarını satmak istiyorsan
büyük bir meseledir --
yanlış anlamayın.
Ama eğer teknolojiyle ilgileniyorsanız
ve projeyle ilgileniyorsanız
büyük bölüm topluluk elde etmekti.
Daha sonra topluluk
yavaş yavaş büyüdü.
Ve hiç bir an yoktu ki:
"Vay be, resmen aldı başını gitti! "
çünkü
yani göreceli olarak oldukça zaman aldı.
CA: Konuştuğum tüm teknolojistler
gerçekten
işlerini fazlasıyla
değiştirmen de seni sayıyorlar.
Ve bu sadece Linux ile de değil,
yazılım geliştirme yönetim sistemi
olan Git denen program da dahil.
Kısaca ondan ve oradaki
rolünden bahset.
LT: Sorunlarımızdan bir tanesi
ve belirmeye başlaması da
biraz zaman aldı
ne zaman ki...
ne zaman ki projede çalışan 10
kişiden veya 100 kişiden
10.000 kişiye çıkıyorsunuz , yani --
şu an mesela kernelın
(Linux çekirdeğinin)
her bir sürümüne 1.000
kişi dahil ve
bu her 2 ayda ya da tahminen
2 ya da 3 ayda olan bir şey.
Bir çok kişi var küçük küçük
değişiklikler yapan.
Ama bunu sürdürmek için,
değişiklikleri ölçeklendirmek gerekiyor.
Çok zor evrelerden geçtik ve
bir çok proje var sadece
kaynak kod bakımı yapan.
CVS de çok kullanılanlardan bir tanesiydi
ve ben de nefret ediyordum,
dokunmayı da reddettim.
Radikal ve ilginç başka bir şey denedim
ve herkes nefret etti.
CA: (Gülüyor)
LT: Binlerce kişinin katılmak istediği
kötü bir noktadaydık
ama bir çok bakımdan,
binlerce kişiyle çalışabileceğim
noktayı ölçemediğim
bir ayrılma noktasıydım.
Bu yüzden Git, ilk büyük
projemi sürdürmek için
sadece benim için
tasarlanmış ikinci büyük projem.
Kelimenin tam manasıyla
çalışma şeklim bu.
Kod yazmam için --
zevk için kod yazarım --
ama anlamlı bir şey için kod
yazmak istiyorum
bu yüzden yaptığım her proje
ihtiyacım olan bir şeydi
ve --
CA: Gerçekten, Linux ve Git
bir nevi
bir çok kişiyle
çalışmak istememenin
neredeyse istenmeyen
sonucu gibi.
LT: Kesinlikle, evet.
(Gülüşmeler)
CA: Harika.
LT: Evet.
(Alkışlar)
Ve yine de teknolojiyi
değiştiren kişisin
üstelik bir kez
değil iki kez ve
çabalamalı ve
anlamalıyız sebebini.
Bazı ipuçları vermişsin ama...
Çocukken zeka küpü
ile fotoğrafın var.
10 ya da 11 yaşından beri
programlama yaptığından bahsetmişsin,
neredeyse hayatının yarısı.
Bir nevi bilgisayar dahileri gibi miydin
hani inek öğrenci gibi,
okulun her şeyi yapabilen
yıldız öğrencisi gibi?
Çocukken nasıldın?
LT: Evet, sanırım prototip
inek öğrenciydim.
Yani ...
O zamanlar sosyal değildim.
Erkek kardeşim öyleydi.
Zeka küpüne daha çok meraklıydım
kardeşime göre açıkcası.
(Gülüşmeler)
Kız kardeşim, bu resimde yok,
aile buluşmalarında --büyük bir
aile değiliz ama
birkaç kuzenim var. --
önceden beni hazırlardı.
Mesela ben odaya
girmeden:
"Tamam, vesaire vesaire..."
Çünkü ben öyle değildim --
İnektim.
Bilgisayarlara meraklıydım,
matematikle ilgiliydim,
fizikle ilgiliydim.
Bunlarda iyiydim.
Özellikle ender olduğumu
düşünmüyorum.
Anlaşılan, kız kardeşime göre
en büyük müstesna özelliğim
bırakmamammış.
CA: Tamam, oraya geçelim
çünkü bu kısım ilginç.
Bırakmıyorsun.
Demek inek olmakla ya da
zeki olmakla ilgili değil
inatçı olmakla ilgili?
LT: İnatçı olmakla ilgili.
Bir şeye başlayıp
ve "Tamam, işim bitti,
başka bir şey yapalım --
Bak: Işıl ışıl! "--dememekle ilgili.
Bunu hayatımın diğer
alanlarında da fark ettim.
7 yıl boyunca Silikon
Vadisi'nde yaşadım.
Ve tüm zaman boyunca
Silikon Vadisi'nde
aynı şirket için çalıştım.
Bu hiç duyulmamış bir şey.
Silikon Vadisi'nin mantığı bu değil.
Silikon Vadisi'nin bütün meselesi
insanların bir nevi kazanı
karıştırmak için işler
arasında atlamasıdır.
Ve bu benim tarzım değil.
CA: Ama Linux' ta
geliştirme esnasında
bu inatçılık bazen seni diğerleriyle
ihtilafa düşürdü.
Biraz bundan bahset.
Yapılanın kalitesini devam
ettirebilmek için gerekli miydi?
Olanları nasıl tarif anlatabilirsin?
LT: Gerekli miydi bilmiyorum.
"Sosyal değilim"
kısmına gönersek --
bazen hatta ...
diyelim ki
diğer insanların duygularına
geldiğinde "miyop" gibiyim
ve bu bazen başkalarını kıracak
şeyler söylemenize sebep oluyor
ve bununla övünmüyorum.
(Alkışlar)
Ama aynı zamanda bu--
nazik olmamı
söyleyenleri anlıyorum
ve daha sonra onlara belki
onların nazik olduğunu,
belki onların biraz daha
agresif olması gerektiğini
söylediğimde onlar bunu
nazik değilim gibi görüyorlar.
(Kahkahalar)
Farklı olduğumuzu
söylemek istiyorum.
Sosyal biri değilim,
özellikle övündüğüm bir şey
değil bu
ama bu benim bir parçam.
Açık kaynakta sevdiğim
şeylerden bir tanesi
farklı insanların birlikte
çalışmasına izin vermesi.
Birbirimizden hoşlanmak
zorunda değiliz --
ve bazen gerçekten
birbirimizden hoşlanmayız.
Gerçekten -- Yani, bunlar
hararetli tartışmalar.
Ama şöyle şeylerde
bulabilirsiniz --
anlaşmamaya bile anlaşmayabilirsiniz,
belki gerçekten farklı şeylerle
ilgileniyor olabilirsin.
Satışçıların sizin
işlerinizden faydalanmasından
korkmam konusuna geri dönersek,
o satışçıların oldukça sevimli
kişiler oldukları ortaya çıktı.
Yapmaktan hiç de hoşlanmadığım
şeyleri de yaptılar
ve tamamen farklı amaçları vardı.
Gitmek istemeyeceğim yollarda
açık kaynağı kullandılar.
Açık kaynak olduğundan
yapabildiler
ve birlikte gerçekten
güzel çalıştı.
Bende aynı şekilde düşünüyorum.
İletişimci olarak sosyal
insanlara ihtiyacınız var
sıcak ve arkadaş
canlısı kişiler.
(Gülüşmeler)
Sana sarılmak isteyen ve
topluma sokmak isteyen gibi.
Ama herkes böyle değil.
Ve bu ben değilim.
Ben teknolojiyle ilgilenirim.
Arayüzü önemseyen insanlar var.
Hayatımı kurtarmak için
arayüz tasarlayamam.
Yani, ıssız adaya düşsem
ve oradan kurtulmak için
tek yolum sevimli arayüzler
yapmak olursa,
orada ölürüm.
(Kahkahalar)
Demek ki farklı
türde insanlar var
ve bahaneler üretmiyorum,
açıklamaya çalışıyorum.
CA: Geçen hafta konuştuğumuzda
bana çok ilginç gelen
farklı bir
özelliğinden bahsetmiştin.
Zevk denilen düşünce.
Birkaç tane resim var burada.
Sanırım kodda özellikle
zevk barındırarak yazılmış örnek değil bu,
bu daha güzel yazılmış
hemen görülebildiği gibi.
Bu ikisi arasındaki fark nedir?
LT: Bu --
Buradaki kaç kişi kod yazdı?
CA: Aman Tanrım!
LT: Eminim ki,
elini kaldıran herkes
tek bağlı listeyi kullanmıştır.
Ve onda --
Bu ilki çok uygun bir
yaklaşım şekli değil,
temel olarak kodlamaya
başladığınızda öğretilen şekli.
Ve kodu anlamanıza gerek yok.
Benim için en ilginç kısmı
son If bloğu.
Çünkü tek bağlı listede olan --
bu listeden var olan bir veriyi
silmeyi amaçlıyor --
ve verinin birinci olması yada
ortada olması arasında fark var.
Çünkü eğer ilk veriyse,
işaretçiyi ilk veri olarak
değiştirmeniz gerekir.
Eğer ortadaysa,
işaretçiyi bir öncekine
çekmeniz gerekir.
Yani bunlar tamamen farklı iki durum.
CA: Ve bu daha iyi.
LT: Ve bu daha iyi.
Ve çokta önemli değil --
neden If bloğu olmadığını
anlamanızı istemiyorum ama bazen
problemi farklı görür ve
yeniden yazarsın böylelikle
o özel durum gider
normal bir durum olur
bunu anlamanızı istiyorum.
Ve bu iyi yazılmış kod.
Ama basit yazılmış kod.
Bu CS 101.
Çok önemli değil --
gerçi detaylar önemlidir.
Benim için, beraber çalışmak
isteyeceğim insanın
özelliği iyi zevkinin olması,
o da...
Bu saçma örneği
gönderdim size
çok alakalı olmayan çünkü
çok küçük.
İyi zevk bundan çok daha büyük.
İyi zevk büyük modeli
görmekle ve
içten içe hangisinin doğru
olduğunu bilmekle alakalı.
CA: Tamam, parçaları birleştiriyoruz
o zaman şuan.
Zevklisin,
yazılımcılara anlamlı gelecek
şekilde.
Sen --
(Gülüşmeler)
LT: Bence buradaki bazı
insanlar için anlamlı.
CA: Çok zeki bir bilgisayar
yazılımcısısın ve
fena biçimde inatçısın.
Ama başka şeyler de olmalı.
Yani, geleceği değiştirdin.
Geleceğin o büyük
vizyon kabiliyetine sahipsindir.
Vizyonersin değil mi?
LT: Aslında TED' de iki gün
boyunda
nispeten rahatsız
hissettim çünkü
burada birçok vizyon var, değil mi?
Ve ben vizyoner birisi değilim.
5 yıllık bir planım yok.
Ben mühendisim.
Ve bence bu -- Yani --
insanların dolaşıp
sadece bulutlara bakması
ve yıldızlara bakarak
"Oraya gitmek istiyorum."
demesinden gayet memnunum.
Ama ben yere bakıyorum ve
bu tam önümdeki çukuru
düşmeden düzeltmek istiyorum.
Ben böyleyim.
(Alkışlar)
CA: Geçen hafta bu
iki kişiden bahsettin.
Kim onlar ve onlarla
nasıl bir bağ var?
LT: Teknolojide
bir tür klişe
bütün bu Tesla vs Edison,
Tesla'nın vizyoner ve çılgın
fikir adamı olması.
Ve insanlar Tesla' ya bayılıyor.
Yani, şirketlerinin isimlerine onun
adını verenler var.
(Gülüşmeler)
Buradaki diğer kişi ise Edison
genellikle sıkıcı olarak
çamur atılmış olan
ve --
en meşhur sözü de:
"Dehanın %1'i iham %99'u terdir.".
Ve ben Edison'un tarafındayım,
insanlar genellikle sevmese de onu.
Çünkü ikisini kıyaslarsan
Tesla bir nevi akıllara
yer etmiş durumda bu sıralar
ama gerçekte dünyayı kim değiştirdi?
Edison çok iyi bir insan olmamış olabilir,
birçok şey yapmış --
belki çok entellektüel,
vizyoner değildi.
Ama bence ben Tesla'dan
çok Edison'um.
CA: TED' de bu haftaki
temamız hayallerdi --
büyük, cesur ve
gözüpek hayaller.
Tam bir ilaçsın buna.
LT: Biraz azaltmaya çalışıyorum, evet.
CA: Güzel.
(Gülüşmeler)
Seni kabul ediyoruz,
seni kabul ediyoruz.
Google gibi bir çok şirket
muhtemelen
milyarlarca dolar elde
etti senin yazılımından.
Bu seni sinirlendiriyor mu?
LT: Hayır.
Birkaç sebepten dolayı
sinirlendirmiyor.
Bunlardan bir tanesi, durumum iyi.
İyi durumdayım gerçekten.
Ama diğer sebep --
bütün bu açık kaynak
işini yapmadan ve
bir şeyleri bırakmadan
Linux böyle olmazdı.
Ve çok memnun olmadığım
deneyimleri getirdi,
kalabalık önünde konuşmak,
ama aynı zamanda bu bir deneyim.
Güven bana.
Mutlu olmamı sağlayan
birçok şey var
ve düşününce doğru seçimi yaptım.
CA: Açık kaynak fikri --
bence burada bitecek--
açık kaynak fikri dünyada
tam olarak anlaşıldı mı
ya da daha çok mu yolu var,
yapabileceği daha fazla şey var mı?
LT: Orada kararsızım.
Yazılımda açık kaynağın
çok iyi olmasının bir sebebi
günün sonunda
kod ya beyazdır ya da siyahtır.
Genellikle karar vermek için
iyice bir yol vardır,
bu doğru yapılmış ve bu
iyi yapılmamış.
Kod ya çalışır ya da çalışmaz
ki bunun anlamı da tartışmaya
çokta yer yok.
Ve buna rağmen iddialarımız var değil mi?
Diğer birçok alanda --
açık politikalar ve benzer şeyler
konuşuldu --
bunu söylemek zor bazen
ve evet aynı prensipleri farklı
alanlara da uygulayabilirsin
sırf siyah ve beyaz griye
değil
farklı renklere de döner.
Belli ki bilimde açık kaynak
geri dönüş yapıyor.
Bilim ilk önce oradaydı.
Ama daha sonra bilim
pahalı dergiler ve
bazı şeyler ile bayağı
kapandı.
Ve bilimde açık kaynak
geri dönüş yapıyor
arXiv gibi şeylerle ve
açık dergilerle.
Wikipedia da dünyayı değiştirdi.
Yani farklı örneklerde var
eminim daha da fazlası gelecek.
CA: Ama vizyoner birisi değilsin
ve bunları isimlendirmek
sana bağlı değil.
LT: Hayır.
(Gülüşmeler)
Bunu yapmak size kaldı, değil mi?
CA: Kesinlikle.
Linus Torvalds
Linux için teşekkürler,
internet için teşekkürler,
bütün Android telefonları için
teşekkürler.
TED'e katıldığın için ve kendini
gösterdiğin için teşekkürler.
LT: Teşekkürler.
(Alkışlar)