İnsanlar toplumsal yaşamla ilgili hemen her konuda o zamana kadar edindikleri ya da benimsedikleri tutumları doğrultusunda yaklaşırlar ve gerektiğinde davranış gösterirler. Toplumsal yaşamda olaylar, olgular, insanlar, gruplar ve nesnelere ilişkin kabaca onların yanında ya da karşısında bir konum alırız. Tutum da sosyal psikolojide bu konumu ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkar. Tutum araştırmaları insanların çok çeşitli konulardaki görüşlerini ya da tercihlerini saptamaya ve ölçmeye çalışır. Ancak tutum kavramının bu kadar basit ve açık olduğunu düşünmek yanıltıcıdır. Tarihsel ve kültürel bir bağlamı göz önünde bulundurmak gerekir. sorularına yanıt bulabileceksiniz. İngilizcedeki tutum teriminin tarihi, 15. ve 16. yüzyılda resim ve heykel sanatında, figürlerin fiziksel duruşunu ifade etmek için kullanılmasına kadar geriye gider. Sosyal psikoloji disiplininde tutum konusu, 1920’lerde Thurstone ve arkadaşları tarafından geliştirilen tutum ölçümleriyle başlamıştır. Sosyal psikolojide tutumun nasıl tanımlanacağı tartışmalıdır. 1990’lara kadar ABC modeli adı verilen tanımda tutumlar duygusal, bilişsel ve davranışsal eğilimden oluşan üçlü bir yapı olarak betimlenir. 1990’lardan itibaren büyük ölçüde terkedilen bu tanımın yerine tutum, çok daha basit bir biçimde, tutum nesnesine ilişkin değerlendirme olarak tanımlanır. En genel anlamda tutum, bir tutum nesnesi hakkında bilişsel, duygusal ve davranışsal bilgiye dayalı olarak yapılan genel bir değerlendirmedir. Tutumları bir zihinsel yapı ya da temsil olarak tanımlayabilmek için tutumu tutum yapan özellikleri bilmek gereklidir. Tutumun başlıca yapısal özellikleri; Tutumlar genelde tek boyutlu tanımlanırken aslında farklı boyutlu tutumlar da mevcuttur. Tek boyutlu tutum; tutum nesnesinin tek bir boyut üzerinde olumlu veya olumsuz değerlendirilmesidir. İki boyutlu tutum bir tutum nesnesinin iki ayrı boyut üzerinde olumlu veya olumsuz olarak değerlendirilmesidir. Çelişkili tutum ise bir kişinin bir tutum nesnesini hem sevmesi hem de sevmemesidir. Tutumların iki temel işlevi vardır. Bunlar; Kişiye bilgi sağlayan tutumlar, içsel değerleri ifade etmeye yarar. Aynı zamanda egoyu koruma işlevi vardır. Kişinin edindiği bazı tutumlar birer savunma mekanizması olarak işlev görerek, kaygısını azaltmaya hizmet eder. Peki tutum ve davranış arasında bir ilişki var mıdır? Evet bazı durumlarda tutumlar davranışı yaratır ancak bu her zaman için geçerli değildir. Tutumlar ancak belli koşullar altında davranışı yordayabilir. Bu koşullar; Denklik hipotezi tutumların ölçülmesi ve tutuma ilişkin davranış gözleminin genellik spesifiklik düzeylerinin karşılıklılığını ifade eder. Tutumların gücüne bakıldığında, güçlü tutumlar davranışı belirler ve dirençli kılar. Tutumun erişilebilirliği, tutumun zihinsel temsiline ne kadar hızlı ve kolay erişilebildiğini ifade eder. Eğer bir tutum erişilebilirse kolayca geri çağırılabilir ve akla kendiliğinden gelebilir. Bu yüzden de bu tutumların davranışı etkileme olasılığı çok yüksektir. Doğrudan deneyimin rolü de etkilidir. Deneyimler kişinin tutumunun kesinliğini ve tutum nesnesi hakkındaki bilgisini arttırır. Tutum ve davranış arasındaki ilişkiyi etkileyen bir başka faktör benlik-farkındalığıdır. Özel benlik-farkındalığı yüksek olan kişiler davranışı gerçekleştirmede kişisel standartlara, kamusal benlik-farkındalığı yüksek olan kişiler kamusal standartlara daha fazla dikkat ederler. Davranışa yönelik niyet, tutumla davranış arasında aracılık yapar. Planlanmış davranış teorisine göre davranışın en dolaysız nedeni tutum değil, davranışın sonuçlarına göre eyleme geçip geçmemeyi belirleyen niyettir. Bu teorik modelde bir davranışa yönelik niyetin ortaya çıkması için tutuma ek olarak iki bileşene daha ihtiyaç vardır. Dolayısıyla niyeti ortaya çıkaran üç temel bileşen; davranışa yönelik tutum, öznel normlar ve algılanan davranışsal kontroldür. Planlanmış davranış teorisyenleri bir davranışı gerçekleştirmeye yönelik tutumun oluşturulmasının oldukça rasyonel bir süreç olduğuna ve bu tutumun iki faktörün ürünü olduğuna inanırlar: Belirli bir davranışın sonuçlarına ilişkin kişinin inancı, Kişinin olası sonuçlara ilişkin değerlendirmesi. Buna göre örneğin evli ve çocuksuz bir kadının çocuk sahibi olmaya yönelik tutumunu ona sorarak öğrenebiliriz. Bu teoriye göre, hamile kalmaya niyetli olanlar, olmayanlara göre hamileliğin daha olumlu sonuçları olduğuna inanacaklardır. Teorinin diğer bir bileşeni öznel normdur. Öznel norm, kişinin çevresindeki diğer insanların onun belirli bir davranışını onaylayıp onaylamayacaklarına dair yargısıdır. Tutumlar gibi öznel norm de iki faktörün ürünü olarak ortaya çıkar: Kişi için önemli olan insanların algılanan beklentileri, Kişinin bu beklentilere uyma motivasyonu. Pek çok durumda tutumlar ve öznel normlar davranışa yönelik niyetin ortaya çıkması için yeterlidir. Ancak bazen öyle durumlar olabilir ki, kişi hala “bu davranışı gerçekten yapabilir miyim” sorusunu sorar. Bu yüzden araştırmacılar teorilerine sonradan üçüncü bir bileşeni; algılanan davranışsal kontrolü eklemişlerdir. Bu, kişinin gerçekleştireceği davranışın ne kadar zor ya da ne kadar kolay olduğuna ilişkin algısıdır. Teoriye göre, insanlar yapmayı planladıkları davranış için yeterli olmadıklarına inanıyorlarsa davranış yönelik tutumları ve öznel normlarına rağmen davranışa yönelik niyet oluşmayacaktır. Tutum, tutum nesnesine ilişkin değerlendirmedir. Tutumların başlıca yapısal özellikleri; tutumların olumlu ya da olumsuz oluşu, tek kutuplu veya çift kutuplu oluşu, tek ya da çok boyutluluğu, çelişkili olması ve gücüdür. Tutumların; bilgiyi örgütlemeye, yaklaşmaya kaçınmaya rehberlik etmek ve yüksek psikolojik ihtiyaçlara hizmet etmek işlevleri vardır. Tutumlar her zaman değil ancak bazı koşullarda davranışları yordayabilirler. Bu koşullar, denklik hipotezi, tutumun gücü, tutumun erişilebilirliği, direkt deneyimin rolü, kamusal ve özel benlik-farkındalığının etkisi ve davranışa yönelik niyettir. Bunlar arasında özellikle davranışa yönelik niyetin tutumlarla davranış arasında aracılık yaptığını ileri süren bir bakışla teori üretilmiş olması önemlidir. Planlanmış davranış teorisi davranışa yönelik niyeti; davranışa yönelik tutum, öznel norm ve algılanan davranışsal kontrol bileşenlerinin ortaya çıkardığını söyler. sorularına değinildi. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi Sosyal Psikoloji I ders kitabının 4. ünitesinde yer almaktadır.