Lucy ile tanışın. Üniversitede matematik okuyordu, olasılık ve istatistik derslerinin hepsinden tam not almıştı. Sizce hangisi daha olasıdır: Lucy'nin bir portre ressamı olması mı, yoksa Lucy'nin poker de oynayan bir portre ressamı olması mı? Bunun gibi benzer sorulara dair çalışmalarda katılımcıların %80'e yakını ikinci önermeyi seçiyor: yani Lucy'nin poker de oynayan bir portre ressamı olduğunu. Ama sonuçta, Lucy'nin sanata yatkınlığı hakkında hiçbir şey bilmiyoruz, ama istatistik ve olasılık pokerde işe yarar. Yine de bu yanlış bir cevap. Seçeneklere tekrar bakın. İlk önermenin doğru olmaya daha yakın olduğunu nasıl biliyoruz? Çünkü ilk önerme, ikinci önermenin daha az özel olan bir versiyonu. Lucy'nin bir portre ressamı olduğunu söylemek başka ne yapıp yapmadığına dair herhangi bir önermede bulunmuyor. Verilen bilgilere dayanarak, Lucy'nin poker oynadığını düşünmek, resim yaptığını düşünmekten çok daha kolay olsa da ikinci önerme sadece her ikisini de yaptığı zaman geçerlidir. Lucy'yi bir ressam olarak düşünmek her ne kadar mantıksız görünse de ikinci senaryo, bir koşul daha ekleyip durumu daha az olası kılıyor. Herhangi olası olaylar kümesinde, A'nın gerçekleşme olasılığı A ve B'nin birlikte gerçekleşme olasılığından daima daha fazladır. Matematik mezunu olan bir milyon kişi içinden rastgele bir örnek alırsak portre ressamlarından oluşan alt küme nispeten küçük olacaktır. Ama kesinlikle hem portre ressamı, hem de poker oynayanların alt kümesinden daha büyük olacaktır. İkinci gruba dahil olan herkes birinci gruba da dahildir, ama tersi geçerli değildir. Koşullar arttıkça, bir olayın gerçekleşme olasılığı azalır. O halde neden daha fazla koşullu önermeler bazen daha inandırıcı görünür? Bu "çakışma yanılgısı" denilen bir olgu olarak bilinir. Hızlı karar vermemiz istendiğinde kısa yollar aramaya yatkın oluruz. Bu durumda, istatistiksel olarak daha olası olanları aramak yerine daha makul olanları ararız. Başlı başına, Lucy'nin ressam olması önceki bilginin oluşturduğu beklentilerle örtüşmüyor. Lucy'nin ayrıca poker oynadığı bilgisi bize sezgilerimize hitap eden bir hikâye veriyor, bu da durumu daha olası gibi gösteriyor. Bu yüzden büyük resmi daha iyi temsil eden seçeneği tercih ediyoruz ve onun gerçek olasılığını göz ardı ediyoruz. Bu etki, istatistiği iyi anlayan katılımcılarda yani peş peşe zar atışlarına bahse giren öğrencilerden, diplomatik kriz olasılıklarını tahmin eden dış politika uzmanlarına kadar, birçok çalışmada gözlemlenmiştir. Çakışma yanılgısı sadece varsayımsal durumlarda meydana gelen bir sorun değil. Komplo teorileri ve yanlış haberler güvenilir görünmek için genelde çakışma yanılgısının bir türüne dayanırlar- saçma bir hikâyeye yankılanacak detaylar ne kadar çok eklenirse o kadar daha çok olası görünmeye başlar. Ama nihayetinde, bir hikâyenin doğru olma olasılığı, en düşük olasılıklı bileşeninin doğru olma olasılığından daha büyük asla olamaz.