Bir şiirle başlayacağım. Bu şiiri, Gazze'ye bombalar düşerken yazdım. Koalisyon için basın sözcülüğü yapıyordum; bir sürü şeyi organize ediyorduk ve sabah altıya kadar ayakta kalarak her bir demeci mükemmelleştirdik. Bir Filistinli iseniz bilirsiniz ki, Filistinliler yorulduklarında 'p'leri 'b' olarak telaffuz ederler. Böylece günün sonunda Bilistinli oluveririz. Bu yüzden bütün gece 'p'lerime çalıştım. Ertesi sabah gazetecilerden biri bana şunu sordu: "çocuklarınıza nefret etmeyi öğretmekten vazgeçerseniz, her şeyin düzeleceğini düşünmüyor musunuz?" Ona hakaret etmedim Gayet kibar davrandım fakat bu şiiri yazdım biz Filistinler'in her daim muhatap olduğumuz bu tip sorulara cevap olarak. Bugün, bedenim TV'de yayınlanmış bir katliamdı. Bugün, bedenim demeçlere ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı. Bugün bedenim, ölçülü cevaplara karşı istatistikle dolmuş demeçlere... ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı. Ve İngilizcemi mükemmelleştirdim ve öğrendim BM kararlarını. Ama yine de bana sordu: "Bayan Ziyade, çocuklarınıza nefret etmeyi öğretmekten vazgeçerseniz, her şeyin düzeleceğini düşünmüyor musunuz?" Durakla! İçime baktım, sabredecek gücü bulmak için fakat dilimin ucunda sabır yok, düşerken bombalar Gazze'ye. Sabır beni terk etti... Durakla! Gülümse! Biz hayatı öğretiyoruz, bayım! Refif... gülümsemeyi unutma... Durakla! Biz hayatı öğretiyoruz, bayım! Biz Filistinliler, onlar son gökyüzünü de işgal ettikten sonra hayatı öğretiyoruz. Biz hayatı öğretiyoruz, onlar yerleşimler ve ırkçılık duvarları inşa ettikten sonra, son gökyüzünden sonra. Biz hayatı öğretiyoruz, bayım! Ama bugün, bedenim demeçlere ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı. Ve [diyorsunuz ki] bize bir hikaye ver sadece, insani bir hikaye. Anlarsın ya... siyasi olmayan... Seni ve halkını anlatmak istiyoruz insanlara, hadi bize bir öykü ver. Fakat, "ırkçılık" ve "işgal" kelimelerini kullanma! Bu siyasi değil... [Diyorsun ki] bir gazeteci olarak bana yardım etmek zorundasın, siyasi olmayan hikayenizi anlatmanıza yardım etmem için. Bugün, bedenim TV'de yayınlanmış bir katliamdı. "Gazze’de tedaviye ihtiyacı olan bir kadınla ilgili bir hikaye vermeye ne dersin?" Ya sen? Kemikleri kırılmış uzuvların var mı yeterince, The Sun'a kapak olmak için? Ölülerini ver bana... ve onların isim listesini, 1200 kelime sınırını aşamadan! Bugün, bedenim, terörist kanına hissizleşenleri duygulandırmak için demeçlere ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV'de yayınlanmış bir katliamdı. Ama üzüldüler. Gazze'deki sığırlar için üzüldüler. Ben de onlara BM kararlarını ve istatistikleri anlattım ve lanetliyoruz ve yas tutuyoruz ve reddediyoruz! Ve burada iki eşit taraf yok: işgalciler ve işgal edilenler var. Ve yüz ölü iki yüz ölü ve bin ölü Ve onca savaş suçu ve katliamın arasında demeç vermeliyim gülümsemeliyim, "egzotik olmadan" gülümsemeliyim, "terörist gibi görünmeden". Ve anlatıyorum, anlatıyorum yüz ölüyü, iki yüz ölüyü, bin ölüyü! Kimse var mı orada? Kimse dinlemiyor mu? Cesetlerin ardından feryat edebilmeyi diliyorum Her mülteci kampında yalın ayak koşabilmeyi... ve sarılıp her bir çocuğa tıkamayı kulaklarını duymasınlar diye bomba seslerini bütün hayatları boyunca, tıpkı benim gibi. Bugün, bedenim TV'de yayınlanmış bir katliamdı Ve size söyleyeyim, BM kararlarınız hiçbir zaman buna çare olmadı. Ve hiçbir demeç, aklıma gelen hiçbir demeç İngilizcem ne kadar iyi olursa olsun! hiçbir demeç... hiçbir demeç... hiçbir demeç.... hiçbir demeç geri getirmeyecek ölüleri! Hiçbir demeç bunu düzeltmeyecek Biz hayatı öğretiyoruz, bayım! Biz hayatı öğretiyoruz, bayım! Biz Filistinliler, her sabah dünyanın geri kalanına hayatı öğretmek için uyanıyoruz, bayım! Teşekkür ederim!