Günaydın.
Bu kadar müthiş insanları ve gülen yüzleri
bir arada gördüğüme sevindim.
Eskiden illüzyonist
olduğum için dünyaya karşı
kendine özgü bir
bakış açım var.
Bu terimi sihirbaz kelimesine tercih ediyorum,
çünkü eğer sihirbaz olsaydım bu
büyü yapmak için tuhaf hareketler,
büyülü sözcük ve efsunlar
kullandığım anlamına gelirdi.
Ama ben bunları yapmıyorum, ben bir illüzyonistim,
gerçek bir sihirbazı taklit
eden biri.
Bunu nasıl açıklayabiliriz?
Bizler, sizin gibi bir seyirci gruplarının
varsayımlarda bulunacağına
güveniriz.
Örneğin, buraya gelip de
mikrofonu yuvasından çıkarıp
elime aldığımda
bunun bir mikrofon olduğunu varsaydınız, oysa değil.
(Gülüşmeler)
Aslında bu, hemen hemen sizlerin yarınız
hatta yarıdan fazlanızın aşina olmadığı bur cihaz.
Bir sakal kesme cihazı (trimmer), bakın.
ve mikrofon olarak da hiç iyi değil,
çok defalar denedim.
Yaptığınız bir diğer varsayım da --
bu küçük ders uygun şekilde size
sunulan verilerden yola çıkarak
varsayımlarda bulunabileceğinizi
hatta bulunacağınızı göstermek için--
Size baktığımı düşünüyorsunuz.
Yanlış. Size bakmıyorum. Sizi göremiyorum.
Oralarda bir yerdesiniz, biliyorum, sahne arkasında yerleri hepsinin dolduğunu söylediler.
Orada olduğunuzu biliyorum, öünkü sizi duyuyorum.
Ama sizi göremiyorum, çünkü normalde gözlük kullanırım.
Bunlar gözlük değil, içi boş çerçeveler,
sadece çerçeve, bakın.
Şimdi, yetişkin bir adam neden karşınıza
camları olmayan bir çerçeveyle çıkar ki?
Sizi kandırmak için baylar ve bayanlar,
sizi aldatmak için, size varsayımlarda
bulunduğunuzu kanıtlamak için.
Bunu hiç unutmayın.
Şimdi yapmam gereken bir şey var, ama önce gerçek gözlüklerimi
takayım ki sizi görebileyim.
Muhtemelen çok daha iyi olacak. Bilemiyorum tabi.
Çok iyi bakamadım. O kadar da iyi değilmiş.
(Gülüşmeler)
Şimdi yapmam gereken bir şey var,
bir sihirbaz için tuhaf görünebilir.
Biraz ilaç almam lazım.
Bu bir kutu dolusu
Calms Forte.
Biraz sonra açıklayacağım.
Kullanım kılavuzunu boşverin.
Sizlerin kafasını karıştırmak için
devletin koyduğu bir kağıt olduğuna eminim.
Şimdi bunlardan yeterince içeyim. Mmmmm...
Evet, tüm kutuyu içtim.
32 tane Calm's Forte tableti aldım.
Şimdi bunu yaptığıma göre -- biraz sonra açıklayacağım--
sıze şunu söylemeliyim ki
ben bir aktörüm.
Özel bir rolü oynayan bir aktörüm,
bir sihirbazın rolünü oynuyorum.
gerçek bir sihirbaz.
Eğer burada, sahnede karşımda biri olsa ve
gerçekte Hamlet ismindeki
antik bir Danimarka prensi olduğunu söylese
hakarete uğramış hissedersiniz,
ve haklısınız da.
Neden bir adam böylesine tuhaf bir şeye
inanacağınızı varsaysın ki?
Ama dışarılarda bir yerde
oldukça kalabalık bir grup insan
var ki, sizlere psişik, sihirli
güçleri olduğunu, geleceği görebildiklerini
ve ölülerle iletişim kurabildiklerini
söylüyorlar.
Ayrıca size astroloji veya
diğer kahanet yöntemlerini
pazarlıyorlar. Bunu seve
seve yaptıklarından emin olabilirsiniz.
Bunlar, size aynı zamanda
devri-daim makinaları ve sonsuz enerji sistemleri
verebilecelerini de söylüyorlar.
Medyum olduklarını iddia ediyorlar
ya da algılarının çok açık olduğunu.
Ama son zamanlarda
en popüler hale gelen şeylerden
biri de şu
ölülerle konuşma olayı.
Şimdi benim safiyane bilgime göre
ölü olmak
iletişim kuramamak demek.
Bu konuda bana katılıyor olabilirsiniz.
Ama bu insanlar, size sadece ölülerle
karşılıklı iletişim kurmayı bırakın --
Selam, naber --
ölüleri duyabildiklerini ve bu bilgiyi
biz ölümlülere aktarabildiklerine de inanırlar.
Bu gerçek mi merak ediyorum.
Gerçek olduğunu sanmıyorum
çünkü bu gruba dahil insanlar
biz sahne sihirbazlarının yaptığı hilelere başvuruyorlar,
tamamen aynısı,
aynı fiziksel yöntemler, anı psikolojik yöntemler.
Ve etkili ve derinlemesine bir şekilde
dünyanın dört bir yanındaki insanları
kandırıyor ve zarar veriyorlar.
Bu insanları dolandırarak
bir sürü paralarını alıyorlar.
Onları emosyonel olarak hırpalıyorlar.
Dünyanın dört bir yanında her yıl
bu şarlatanlara milyarlarca
dolar akıyor.
Şimdi, eğer imkanım olsa
bu insanlara iki soru sorardım.
İlk soru şu:
Eğer onlardan anneannemin hayaletini
çağırmalarını istesem --
çünkü ruhları bu şekilde dinliyorlar--
anneannemin ruhunu istesem, çünkü ölmeden
vasiyetini bir yerlere saklamış, nerede bilmiyoruz,
Hiçbirimiz bulamıyoruz. Diyelim ki bunu sorduk
anneanneme, "Vasiyet nerede, Anneanne?"
Anneanne ne cevap verir? Der ki, "Cennetteyim ve burası harika,
Eski arkadaşlarım, vefat etmiş yakınlarım,
ailem,
çocukken sahip olduğum yavru köpek ve kediler, hepsi burada.
Ve sizi çok seviyorum, her zaman sizinle olacağım.
Hoşçakalın."
lanet olası soruya cevap bile vermedi.
Vasiyet nerede?
Şimdi biliyorsunuz aslında kolayca,
"Oh, kütüphanede, ikinci rafta, ansiklopedilerin arkasında." diyebilirdi.
Ama bunu söylemiyor, hayır söylemiyor.
Bize herhangi faydalı bir bilgi vermiyor.
Bu bilgi için bir sürü para vermiş durumdayız
ama bu bilgiyi öğrenemedik.
Sormak istediğim ikinci soru ise daha basit,
Diyelim ki örnek olarak vefat etmiş
olan kayınpederimin ruhu ile iletişime geçmelerini istedim.
Neden şöyle demekte israr ediyorlar?
"İsmi J ya da M ile başlayan biri...--
Unutmayın kulağa fısıldıyorlar...
Neden soruyorlar bunu?
Adam asmaca mı oynuyoruz? Ne ki bu?
20 soru mu? Yok daha doğrusu 120 soru...
Bu çok acımsızca, kötü niyetli
ve tamamen şuursuz birşey.
İyiyim merak etmeyin, rahatsız olmayın --
bu çok kötü niyetli bir şey.
Ve bu insanlar masum, saf
yas tutan, muhtaç insanları suistimal ediyorlar.
Bu süreç, soğuk okuma
denen bir süreç.
Dışarıda Van Praagh diye bir adam var,
James van Praagh.
Bu işle uğraşan en bilinen kişilerden biri.
John Edward, Sylvia Browne
ve Rosemary Altea bunlar da diğerleri.
Dünyada bunlardan yüzlerce var, ama bu ülkedeki en büyükleri
James Van Praagh.
Peki ne yapıyor? Size ölen kişinin
nasıl öldüğünü anlatıyor.
Kulağına fısıldayan insanların ağzından anlatıyor bunu.
Genelde söylediği şöyle bir şey,
"Bana diyor ki... tam diğer tarafa geçmeden önce
nefes alamaz olmuş."
Ahali, bu ölmenin ta kendisi değil mi?
(Gülüşmeler)
Yani nefes alamaz olursunuz ve ölürsünüz.
Bu kadar basit.
Medyumların size öbür taraftan verebilecekleri tek bilgi bu mu?
Sanmıyorum.
bakın, bu insanlar tahminlerde bulunurlar. Şöyle şeyler derler,
"Neden elektriksel birşey hissediyorum?"
Bana 'Elektriksel' diyor.
Elektrikçi miydi? " Hayır.
"Elektrikli traş makinesi mi vardı?" Hayır.
Bunun gibi bi kelime avı işte.
Takip ettikleri oyun bu.
Şimdi, insanların bana
James Randi Eğitim Vakfı'nda sıklıkla sorduğu
soru şu: "Niye bu konuyu böylesine önemsiyorsunuz Bay Randi?
Bunlar aslında eğlenceli değil mi?"
Hayır, değil. Ancak kötü bir komedi olabilir.
Bundan medet uman insanlara az da olsa bir
rahatlık verebilir, ama bu rahatlık
kısa sürüyor, 20 dk kadar
Sonra insanlar aynaya bakıyorlar ve diyorlar ki,
bu seansa tonlarca para ödedim.
ve bana ne dedi? "Seni Seviyorum!"
Ruhlar her zaman bunu söylerler.
Ve kurbanlar başka bir bilgi edinemezler,
ödedikleri paranın karşılığını alamazlar.
Şimdi, Sylvia Browne başta gelen medyumlardan.
Ona "Pençe" adını taktık.
Sylvia Browne -- Teşekkürler--
Sylvia Browne şu anda, bu alanda
çalışan en büyük isimlerden biri.
Sylvia Browne -- sadece size göstermek istiyorum--
telefon üzerinden yaptığı 20 dk süren
her bir seans için 700 dolar para alıyor.
Gerçek anlamda müşterinin yanına bile gitmeden.
Ve onunla görüşmek için iki yıl kadar beklemelisiniz
çünkü o tarihe kadar randevuları dolu.
Kredi kartı ya da neyle isterseniz
parasını ödüyorsunuz, o da iki yıl
sonra bir ara sizi arıyor.
Arayanın o olduğunu hemen alyabilirsiniz. "Alo, ben Sylvia Browne."
Bu o, hemen bileceksiniz zaten.
Montel Williams akıllı bir adam,
Hepimiz onu televizyondan tanıyoruz.
İyi eğitimli, akıllı.
Sylvia Browne'nin neler karıştırdığını biliyor,
ama umursamıyor.
Zerre kadar umurunda değil.
Çünkü, olayın esası şu ki, sponsorlar buna bayılıyorlar,
ve onu televizyonda
göstermeye devam edecek.
Sylvia Browne, ona verdiğiniz 700 dolar karşılığında size ne söylüyor?
Önce koruyucu meleklerin adlarından başlıyor, bu ilki.
Şimdi, bu bilgi olmadan bir seans nasıl yürüyecek?
Size eski yaşantınızda kim olduğunuzu söylüyor,
daha önceki yaşamınızdaki isimlerinizi.
Vay be.
Görünen o ki bu seanslara katılan
bütün kadınlar önceki hayatlarında
Babil prensesi ya da buna benzer biri imişler.
Erkeklerin tamamı da Agamemnon ile
savaşan Yunan askerleri.
Nedense kimse de eski hayatında Londra'nın
arka sokaklarında açlıktan ölen 14 yaşındaki
ayakkabı boyacısı çocuklar olmuyor.
Onları geri getirmenin bir kıymeti yok anlaşılan.
ve en tuhaf olanı da -- ki bunu siz de fark etmiş olabilirsiniz --
bu televizyonda gördüğünüz insanlar
cehennemden kimseyi çağırmıyorlar.
Herkes cennetten geliyor, cehennemden gelen yok.
Asında benim arkadaşlarımı çağırsalar
onlar.... neyse anladınız ne demek istediğimi.
(Gülüşmeler)
Aslında, Sylvia Brown bir istisna,
şu anlamda bir istisna.
James Randi Eğitim Vakfı, benim kurduğum vakıf,
bir milyon dolarlık bir ödül vaadediyor.
Kazanması çok kolay.
Tek yapmanız gereken, herhangi bir paranormal,
okkült, doğaüstü yeteneğinizi
uygun gözlem şartları çerçevesinde ispat etmek.
Bu parayı kazanmak çok kolay.
Sylvia Brown, bir istisna çünkü
bütün dünyada bu çağrımızı
açıkça kabul eden
tek profesyonel medyum.
Bu açıklamayı CNN'de, Larry King Lıve programında
altı buçuk yıl önce yaptı.
ve o tarihten beri de kendisiyle iletişim kuramadık.
Önce dedi ki, bana ulaşamıyormuş.
Vay be.
Ölülerle iletişim kurduğunu iddia eden bir prefesyonel medyum
benimle iletişime geçemiyor ha?
(GÜlüşmeler)
Fark etmiş olmalısınız, oldukça hayattayım halen.
Yani, neredeyse...
Bana ulaşamıyormuş. Şimdi ise bana ulaşmak istemediğini söylüyor.
nedeni benim tanrıtanımaz olmammış.
Sylvia, benden bir milyor doları almak için
daha iyi bir neden olabilir mi?
Bu insanların durdurulması lazım, gerçekten.
Durdurulmaları lazım, çünkü bu kara mizah.
Vakıfa sürekli yeni insanlar geliyor
maddi ve manevi olarak mahfolmuşlar
çünkü bütün paralarını ve inançlarını
bu insanlara bağlamışlar.
Hatırlarsanız konuşmanın başında bazı haplar aldım
şimdi size bunu aşıklayacağım.
Homeopati, biraz da bundan bahsedelim.
Hmmm, bunu duymuşsunuz.
Bu bir alternatif tedavi yöntemi değil mi?
Homeopati... şunu içerir -- aslında bu kutu
Calmis Forte
32 tane uyku hapı içeriyor -- size söylemeyi unuttum.
Biraz önce altı buçuk günlük doz
uyku hapı aldım.
(Gülüşmeler)
Altı buçuk gün, bu kesinlikle öldürücü dozaj olmalı.
Kutunun arkasında şöyle yazılı,
"Doz aşımı halinde,
derhal zehir kontrol merkezi ile iltişime geçin."
ve bir de 800'lü numara vermişler.
Endişelenmeyin, bana birşey olmayacak.
Bu numaraya ihtiyacım yok
çünkü bu gösteriyi dünyanın her yerindeki
sayısız seyirciye yaklaşık
8-10 yıldır yapıyorum.
Ölümcül dozda homeopatik uyku hapları alıyorum.
Beni neden etkilemiyor?
(Gülüşmeler)
(Alkışlar)
Yanıt sizi şaşırtabilir.
Homeopati nedir?
Bu, gerçekte işe yarıyan bir ilacı alıp
taaa ki Avagadro sayısını
aşana kadar sulandırmak anlamına geliyor.
O kadar sulandırıyorsunuz ki
artık ilaçtan hiç kalmıyor elinizde.
Bakın, size anlattığım bir benzetme (metafor)
filan değil. Gerçeği söylüyorum.
Bu anlattığım şuna denk. Bir 325 mg
aspirin tableti alıyorsunuz ve
Tahoe Gölüne bu tableti atıyorsunuz.
Sonra karıştırıyorsunuz, tabi epey büyük bir kaşıkla,
çözeltinin homojen hale gelmesi
için iki yıl filan bekliyorsunuz.
Sonra, başınız ağrıdığında
bu sudan bir yudum içiyorsunuz ve... baş ağrınız geçiveriyor.
(Gülüşmeler)
Ciddiyim. Homoepati bundan ibaret.
Bir diğer iddiaları da şu -- buna bayılacaksınız--
diyorlar ki, ilacı ne kadr sulandırırsanız
o kadar güçlü hale geliyor.
Durun bir dakika, Florida'daki şu adamı duydunuz mu?
Zavallaı adam, homeopatik ilaç kullanıyormuş
ve doz aşımından (overdoz) ölmüş,
çünkü ilaçlarını almayı unutmuş.
(Gülüşmeler)
Benzerlerini düşünün işte.
Tamamen komediden ibaret. Tamamen komedi.
Bu saçmalıklara yıllardır inanmakla
ne kazandığımızı anlayabilmiş değilim.
Şimdi, size şunu söyleyeyim
James Randi Eğitim Vakfı'nda
bu koca havucu sallıyoruz ama,
belirtmeliyim ki, henüz kimsenin
bu teklifi kabul etmemesi
bu tip güçlerin var olmadığı anlamına gelmez.
Bu güçlerin dışarılarda bir yerlerde mevcut olma ihtimali var.
Belki bu güçlere sahip olanlar çok zenginler,
Sylvia Browne için doğru olduğunu düşünüyorum bunun.
Biliyorsunuz, telefonla yapılan 20 dakikalık
bir seansa 700 dolar
bu pek çok avukatın kazancından bile fazla.
Müthüş bir rakam, bunu söylemeye çalışıyorum.
Belki bu gibi insanların bir milyon dolara ihtiyacı olmayabilir,
ama sadece beni şapşal göstermek için bu parayı
almak istemeleri gerekmez mi sizce?
Sylvia Browne'nin durmadan bahsettiği şu tanrıtanımaz
adamın çenesini kapatmak için mesela?
Bu konuda birşeyler yapılmalı diye düşünüyorum.
Sizlerden gelen önerilere gerçekten çok ihtiyacımız var.
Yerel, federal, eyaletsel otoritelere
birşeyler yapmaları için nasıl
ulaşabiliriz?
Bu yöntemleri bulursanız -- elbette anlıyorum--
hergün bir sürü insan görüyoruz, bize
AIDS salgınını,
dünyadaki açlık çeken çocukları
insanların acı çekmelerine neden olan kirli su kaynaklarını anlatıyorlar.
Bunlar çok önemli şeyler,
bizim için hayati değeri var.
Ve bu sorunlar için birşeyler yapmalıyız.
Ama aynı zamanda...
Arthur C. Clarke'nin dediği gibi,
"Çürümekte olan insan zihni" için de.
Paranormal, okkült, ve doğaüstü inanışlara
dayalı bütün işlere,
bu saçmalıkların tamamına,
ortaçağa yakışan bu düşünce şekline,
bunlara da bir şeyler yapmamız gerekiyor.
ve bunun kaynağında da eğitim var.
En çok da medya
bu tip şeylerin sorumlusu aslında.
Utanmadan bu tip saçmalıkları
destekliyorlar, çünkü bu sponsorların
hoşuna gidiyor.
Hepsinin kökeninde dolar işareti var.
Hepsinin baktığı yer orası.
Bu konuda cidden birşeyler yapmalıyız.
Önerilerinizi almayı çok isterim,
sizi web sitemizde görmeyi
çok isterim.
Adresi www.randi.org
Siteye girin ve arşivlere bakın,
bu gün size anlatmaya çalıştığım şeyi
çok daha iyi anlayacaksınız.
Tuttuğumuz kayıtları göreceksiniz.
O kütüphanenin başında iken,
annenin bütün aile servetini
çekler yazarak, hisse senetleri ve yatırımlarını devrederek
bu insanlarda verdiği
ailelerle karşılaşacaksınız.
Bunu duymak çok üzücü
ama dinlemek onlara yardım etmiyor
sorunlarını çözmüyor.
Evet, eğer bu konular hakkında sağduyulu bir şekilde
düşünmezsek, Amerikan zihni ve dünyanın her
yanındaki diğer zihinler çürümeye devam edecek.
Şimdi biz bu havucu yarattık,
onu sopanın ucundan sallandırıyoruz
medyumların gelip onu kapmasını bekliyoruz.
Ah, gelenler de çok sayıda,
her yıl yüzlercesi geliyor.
Çubukla su arayanlar, ölülerle
konuştuklarını iddia edenler, ama bu kişiler
kendi sözde güçlerini bile nasıl sınayabileceklerinden
tamamen habersizler.
Profesyoneller ise bize asla gelmiyor,
belki Sylvia Browne hariç,
ki ne olduğunu size demin anlattım.
Önce kabul etti ama sonra yan çizdi.
Baylar ve bayanlar,
benim adım James Randi,
ve bekliyorum.
Teşekkürler.
(Alkışlar)