Air Jordan 3 Black Cement.
Tarihteki en önemli spor
ayakkabısı olabilir.
Piyasaya 1988'de
sürülen bu ayakkabı
Nike'ın pazarlama
stratejisinin başlangıcıdır.
Bu ayakkabı Air Jordan serisi
modellerinin başlangıcıdır
ve belki de Nike'ı kurtardı.
iPhone'un telefonda yaptığını,
Air Jordan 3 Black Cement
spor ayakkabılarında yaptı.
Tam dört defa piyasaya sürüldü.
Bütün ünlü isimler onu
giyerken görüntülendi.
Black Cement ile ne giyileceğiyle
alakalı siteler var.
Yıllardır burnunuzun dibinde
ve siz ona hiç bakmadınız.
Şu anda da çoğunuz muhtemelen
şunu düşünüyor:
"Spor ayakkabıları mı?"
(Gülüşmeler)
Evet.
Evet, spor ayakkabıları.
Spor ayakkabılarıyla ilgili
sıradışı şeyler,
veri,
Nike
ve tüm hepsinin geleceğin
e-ticaret dünyasına olası etkisi.
2011'de,
Jordan 3 Black Cement serisi
en son piyasaya sürüldüğünde,
160$'dan satışa çıkarıldı
ve dakikalar içinde dünya çapında tükendi.
Satışa çıkmasına günler kala,
insanlar spor ayakkabısı
mağazalarının önünde kamp kurdular.
Sadece dakikalar sonra,
binlerce çift eBay'de
2-3 katı fiyatına satışa çıkarıldı.
Dört yıl sonra bile eBay'de
1000'den fazla bu ayakkabıdan var.
Ama asıl olay,
bunun her cumartesi gerçekleşiyor olması.
Her hafta 2 ya da 3 yeni model
piyasaya sürülüyor,
ve herbirinin
Jordan 3 Black Cement'inki gibi
güçlü ve etkileyici bir hikâyesi var.
Bu spor ayakkabısı tutkunları
için Nike pazarı binası,
bunlar spor ayakkabısı koleksiyoncuları,
Bu da kızım.
(Gülüşmeler)
Üzerindeki "Babamı seviyorum" tişörtü.
Markalar için, spor ayakkabısı
tutkunları önemli bir kitledir.
Bunlar zevk oluşturucular;
Apple hayranlarıdır.
Çünkü başka kim Geleceğe Dönüş
ayakkabılarının bir çiftini
8000$'a satın alacak?
(Gülüşmeler)
Evet, 8.000 dolar.
Bunun anormal bir
durum olduğu aşikâr,
ama ikinci el spor ayakkabısı
pazarı kesinlikle değil.
Oluşması 30 yılı buldu,
spor ayakkabısı seven birkaç insanın
-- sadece birazcık fazla --
gizli bir kültürü olarak başladı.
(Gülüşmeler)
Şu anda spor ayakkabısı bağımlılığı var.
Pazarda son 12 ay içerisinde,
sadece Amerika'da 9 milyon
ikinci el ayakkabının
1,2 milyar dolara satıldığı
bir piyasa oluştu.
Bu muhafazakâr bir tahmin.
Bir spor ayakkabısı tutkunu
olduğumu bilmeliyim.
Bu da benim koleksiyonum.
Bu işin üstadlarınınkilerin yanında,
benimki hiçbir şey.
Yaklaşık 250 çift ayakkabım var,
ama inanın bu küçük bir sayı.
Binlercesine sahip insanlar var.
37 yaşında çok tipik bir
spor ayakkabısı tutkunuyum.
Micheal Jordan döneminde
basketbol oynayarak büyüdüm,
sürekli Air Jordan istedim,
annem bana hiç bir zaman almadı,
biraz para kazanınca Air Jordan aldım.
Hepimizin hikâyesi aynı.
Ama benim hikâyem farklılaştı.
Üç şirket kurduktan sonra,
bir strateji uzmanı olarak işe girdiğimde,
veriler hakkında bir şey bilmediğimi
çok kısa sürede fark ettim.
Ama öğrendim, çünkü zorundaydım
ve hoşuma da gitti.
Sadece biraz eğlenmek için bazı
spor ayakkabısı verilerini bulabilseydim
nasıl olur acaba diye düşündüm.
Amacım bir fiyat kılavuzu oluşturmak,
pazarı verilerle incelemekti.
Dört yılın sonunda, 25 milyonun
üzerinde işlemi analiz ediyoruz,
binlerce gerçek zamanlı
spor ayakkabısı analizini sağlıyoruz.
Şu an spor ayakkabısı tutkunları
kuyruklarda fiyatları kontrol ediyor.
Bazıları bu bilgileri kendilerini
sağlama almak için kullanıyor.
Dünyanın önde gelen yatırım bankaları
ikinci el satış verilerini perakende
ayakkabı sektörü analizinde kullanıyor.
En güzel kısmı şu:
spor ayakkabısı tutkunlarının
spor ayakkabısı portföyleri var.
(Gülüşmeler)
Spor ayakkabısı tutkunları koleksiyon
değerlerini zamanla izleyebilir,
kıyaslayabilir
ve internet brokerlığı
hesaplarınızdaki gibi
veri ve analizlere ulaşabilirler.
Spor ayakkabısı tutkunu Dan koleksiyonunun
hangi 352 parçadan oluştuğunu belirliyor.
Değerinin 103 bin dolar
olduğu görülebilir.
Açıkçası, mütevazı bir koleksiyon.
Ürün bazında, ayakkabıların
kar/zarar durumunu görebiliyor.
Bu çift için 600 doların
üzerinde kazancı var.
Bende de bir çift var.
(Gülüşmeler)
İnternette olduğu kadar
sokaklarda da büyüyen
ve kontrol edilmeyen
1,2 milyar dolarlık bir endüstri
spor ayakkabıları için temel finansal
servisler oluşturdu.
Bir gün pazarda gerçekten
nelerin gerçekleştiğini merak ettim
ve iki tane kıyaslama ortaya çıktı.
Spor ayakkabıları daha çok hisse senedi
mi yoksa uyuşturucu gibi mi?
(Gülüşmeler)
Doğrusu, bir adam e-postasında,
15 yaşındaki çocuğunun uyuşturucu
sattığını düşündüğünü ama
sonra spor ayakkabısı sattığını
öğrendiğini yazdı.
(Gülüşmeler)
Şu anda verileri kullanarak
beraber satış yapıyorlar.
Çünkü spor ayakkabıları
başka bir fırsatın olmadığı yerde
bir yatırım fırsatı.
Sadece uyuşturucu yerine
ayakkabı satan çocuğu kastetmiyorum.
Bütün çocuklara ne dersiniz?
Borsada oynayabilmek için en az
18 yaşında olmanız gerekiyor.
Ben altıncı sınıfta sakız,
dokuzuncu sınıfta lolipop sattım
ve lise boyunca beyzbol
kartları biriktirdim.
Kartlar uzun süredir ölü
ve şeker pazarı da genelde
epey yerel kalıyor.
Birçok insan için spor ayakkabıları,
yasal ve ulaşılabilir bir yatırım fırsatı
-- demokratikleştirilmiş, ama öte yandan
denetlenmeyen bir borsa.
İnsanların spor ayakkabıları için
birbirini öldürdüğü
hikâyelerin size tanıdık gelme sebebi bu.
Bu trajik durum kesinlikle
yaşanıyor olsa da,
bazı medyanın sizi inandırdığı
kadar yaygın değil.
Aslına bakarsanız bu, çok daha büyük
ve iyi bir hikâyenin ufak bir kısmı.
Spor ayakkabılarının hem borsaya,
hem de yasadışı uyuşturucu ticaretine
benzer yanları var,
ama bunların belki de en önemlisi,
merkezi bir aktörün varlığı.
Birisi kuralları koyuyor.
Spor ayakkabıları söz konusu ise,
bu birisi Nike oluyor.
Size bazı sayılardan bahsedeyim.
İkinci el satış pazarı,
biliyoruz ki 1,2 milyar dolar.
Nike, Jordan markası da dâhil,
ikinci el pazarda satılan tüm
ayakkabıların %96'sını oluşturuyor.
Tam bir hâkimiyet.
Spor ayakkabı tutkunları
Jordan'lara bayılıyor.
İkinci el pazarda kar oranı
yaklaşık üçte bir.
Bunun anlamı, spor ayakkabısı tutkunları
geçen yıl Nike ayakkabılarını satarak
380 milyon dolar kazandılar.
Bir dakikalığına perakende
satışa geçelim.
Bu yılın başlarında Skechers,
Adidas'ı geçerek, ülkedeki
iki numaralı ayakkabı
markası hâline geldi
-- bu büyük bir şeydi.
Haziran'da biten 12 ay içerisinde
Skechers'ın net kazancı
209 milyon dolardı.
Bu da demek oluyor ki Nike'ın müşterileri
en yakın rakiplerinin neredeyse
iki katı kadar kâr ediyorlar.
Bu --
(Gülüşmeler)
Bu nasıl mümkün olabilir?
Spor ayakkabısı pazarı
yalnızca arz-talep üzerine kurulu,
ama Nike'ın bu arzı kullanım şekli
-- sınırlı sayıda üretilen ayakkabı --
ve bunların dağıtımını kendi yararına
kullanması çok başarılı.
Aslında gerçekten sadece arz.
İnsanlar, Nike ve sınırlı sayıda olduğu
sürece alırız diye şaka yapıyorlar.
Bu ayakkabılar 8.000$'a satılıyor,
çünkü çok az sayıda var.
Herhangi bir pazardan hiçbir farkı yok,
tek fark, bunun bir pazar bile olmayışı.
Nike bu suni yapıyı --
en iyi anlamda akıllıca yapıyı --
daha fazla ayakkabı satmak için oluşturdu.
Bu süreçte
ben de dâhil on binlerce insana
hayat boyu sürecek
tutkular kazandırdı.
Nike ikinci el satış pazarını
yok etmek isterse, yarın yapabilir,
yapması gereken daha
fazla ayakkabı yapmak.
Ama ne biz bunu yapmalarını isteriz,
ne de bu, onların çıkarına olur.
Çünkü her isteyene bir iPhone satacak
olan Apple'ın aksine,
Nike yalnızca 200 dolarlık spor
ayakkabılar satarak para kazanmıyor.
Milyonlarca insana 60 dolarlık
milyonlarca ayakkabı satıyorlar.
Bu işin pazarlamasını, reklamını,
halkla ilişkilerini
ve marka değerini oluşturan ve
Nike'ın milyonlarca
60$'lık ayakkabı satmasını sağlayanlarsa
spor ayakkabısı tutkunları.
Pazarlama.
Daha önce eşi benzeri
görülmemiş bir pazarlama --
hiçbir ders kitabında yazmaz.
15 yıldır Nike her hafta sonu Facebook
düzeyinde abartılı reklamları
halka sunarak suni bir
mal piyasasını destekledi.
Bir Cumartesi sabahı saat 8'de
bir Footlocker'a uğrayın,
cadde üzerinde ve mağaza bloğu
etrafında bir kuyruk olacak,
bazı çocuklar belki de
bir haftadır orada bekliyorlardır.
İki yılda bir haberlerde gördüğünüz
o çılgın iPhone kuyrukları var ya?
Nike kuyrukları 104 kat daha sık oluyor.
Yani kuralları Nike belirliyor.
Bunu arz ve dağıtımı kontrol
ederek yapıyor.
Ama bir çift perakende satış
ağından çıktığında artık Vahşi Batı'da.
Bu büyüklükte yasal ve denetimsiz
çok az pazar var, eğer varsa.
Yani Nike kesinlikle borsa değil.
Aslına bakarsanız merkezi bir borsa yok.
Son rakamlara göre, bildiğim kadarıyla
48 farklı çevrimiçi pazar var.
Bazıları eBay kopyaları,
bazıları mobil marketler,
sonra aracı mağazalar ve
aktif fiziki mağazalar,
spor ayakkabısı fuarları,
ikinci el siteleri,
Facebook, Instagram ve Twitter --
spor ayakkabısı tutkunlarının
iletişime geçtiği her yerde
ayakkabı alınıp satılacaktır.
Ama bu verimlilik, şeffaflık ve
bazen orjinalliğin bile olmaması demek.
Hisselerin böyle alındığını
hayal edebiliyor musunuz?
Ya Apple hissesi almanın yolu
çevrimiçi ve çevrimdışı 100'den
fazla yeri aramak olsaydı,
buna sokakta yürürken
üzerinde biraz Apple
hissesi bulunan birine rastlamayı
umut etmek de dâhil.
Kimin en iyi fiyatı verdiğini bilmeden,
hatta baktığınız hissenin
gerçekliğinden emin olmadan.
Bu büyük olasılıkla
"Nasıl yani ya?" demenize sebep olacaktır.
Tabii ki hisseleri böyle satın almıyoruz.
Peki ya spor ayakkabılarını da böyle
satın almak zorunda olmasak?
Ya tam tersi doğruysa
ve tam olarak hisseleri aldığımız
şekilde spor ayakkabısı alabilseydik?
Peki ya bu yalnızca spor
ayakkabı değil de, saat, çanta,
kadın ayakkabısı,
herhangi bir koleksiyon,
sezon veya indirim ürününe benzer
herhangi bir ürün olsaydı?
Ya ticaret için bir borsa olsaydı?
Eşyaların borsası.
Sadece çok daha eğitimli ve verimli
şekilde satın alma yapmakla kalmayıp
aynı zamanda borsadaki tüm
karmaşık finansal işlemleri
yapabilecektiniz.
Bono, opsiyonlar
ve vadeli işlemler vs.
Belki eşyaların borsasına
yatırım yapmak istersiniz.
Eğer 2011'de Air Jordan 3 Black Cement
çiftine yatırım yapsaydınız,
ya sahnede onları giyiyor olabilirdiniz,
(Gülüşmeler)
ya da yüzde 162 oranında
kâr elde ederdiniz --
S&P'nin iki katı ve Apple'dan
yüzde 20 daha fazla.
(Gülüşmeler)
Bu yüzden spor ayakkabıları
hakkında konuşuyoruz.
Teşekkürler.
(Alkışlar)