Merhaba, ben Tony ve ''Every Frame a Painting'' desiniz. Bugün, geçtiğimiz 20 yılın en büyüklerinden biri, Japon filmci Satoshi Kon'dan bahsedeceğim. Eğer filmlerini izlemediyseniz bile mutlaka bazı görsellerine aşina olmalısınız. Darren Aranofsky ve Christopher Nolan üzerinde inkar edilemez bir etkisi... ve neredeyse animasyon seven herkesi kapsayan bir hayran kitlesi vardır. On yıl içinde 4 uzun metraj film ve bir TV dizisi yaptı. Hepsi bir tutarlılık içerisinde... Hepsi çoklu hayatlara mahkum modern insalar ile ilgili. Özel hayat veya toplum içinde, ekran dışı veya erkanlarda, uyanık veya rüyada... Eğer filmlerinden herhangi birini gördüyseniz... gerçek ve hayalin nasıl birbirine karıştığını farketmişsinizdir. Bugün sadece tek bir konu üzerine eğileceğim. Onun mükemmel kurgu tekniği... Bir kurgucu olarak her zaman kesmenin yeni yollarını arıyorum. Özellikle canlı-çekim dünyasının dışından... Kon en etkileyicilerden biridir. En belirgin alışkanlığı eşlenmiş sahne geçişleridir. Daha önce Edgar Wright'ın aynı şeyi görsel komedi için kullandığından bahsetmiştim. - Scott! - Ne?! Simpsonlar... ve Buster Keaton'ın da dahil olduğu bir gelenektir bu. Kon farklıdır. Onun ilham kaynağı, George Roy Hill'in yönettiği ''Slughterhouse 5'' in sinema uyarlamasıdır. - Biliyorsun, zaman yolculuğu yaptığında, hep farkında oluyorum. Bu daha çok Phillip K. Dick ve Terry Gilliam'ın da dahil olduğu bir bilim-kurgu geleneği idi. Fakat Kon bu fikirleri, diğer üyelere göre daha da ileri götürmüştü. ''Slughterhouse 5'' temelde 3 farklı çeşit sahne geçişine sahiptir. Genel anlamda eşlenmiş kesme, Tam olarak görsel eşlenmiş bir kesme... Ve birbirinin aynası olan iki farklı zaman dilimi arasında yapılan eşlenmiş kesme. Kon bunların hepsini yapardı. Fakat ayrıca.. Filmi başa sarar... Yeni bir sahneye geçerken çizgiyi atlar... TVden dışarı zoom-out yapar Şıçramalı kesmeler için siyah kareler kullanır.. Hareketli nesnelerle sahne geçişi yapardı. Ve.. Buna ne diyeceği bile bilmiyorum. Bunun ne kadar yoğun olabileceğine dair fikir veren Paprika'nın... 4 dakikalık açılış sekansı 5 ayrı rüya sekansı içermekte. Bunların herbiri bir uyumlu kesme ile birbirine bağlanıyor. 6 numaralı sahne eş kesme ile bağlanmasa da... sahne içinde görsel bir eşleme var. Karşılaştıracak olursak, ''Inception''ın ilk 15 dakikasında birbirine bağlı 4 ayrı rüya sahnesi bulunuyor. Eşlenmiş kesme sayısı ise 1. - En dirençli parazit hangisidir? Bu tip kesmeler nadir değildir ama bunu tarz edinmiş çok yönetmen yoktur. Genelde tek seferlik bir etki için kullanılırlar. En ünlü örneklerden ikisi: Ha tabi bu da var, çünkü harika. Kon'un filmlerinin konusu; rüyalar, anılar, kabuslar, filmler ve hayat arasındaki etkileşimdir. Eşleşen görseller, bu dünyaları nasıl bağladığını gösteriyor. Bazen bu geçişleri peşpeşe kullandığında... tam yeni sahneye alışmaya başlamışken yeni bir tanesine savrulursunuz. Bu yüzden onun filmlerini izlemek şaşırtıcıdır. Gözünüzü kırptığınızda yeni bir sahneye geçtiğinizi farketmeyebilirsiniz. Kon rüyalarla uğraşmadığı zamanlarda da alışılmadık bir kurgucuydu. Zamanda atlama yapmayı sever, sıklıkla sahnenin ileriki zamanlarına kesmeler yapardı. Karakterin bir anahtara baktığını görürsünüz ve sonraki planda onu almasını beklersiniz. Fakat almaz. Sahne devam eder. Fakat sonra başka bir sahnede... Yada camdan atlayan bir adam görürsünüz ve ekran kararır. Sonra anlamadığımız bir sahneye keser ve bunun bir rüya olduğunu anlarız. Açılır ve önceki sahnenin sonucunu görürüz. Cinayet gibi şeylerde bile sahneyi kurar ve uzaklaşır. Fakat kanlı sonucunu bize gösterir. Özellikle karakterlerin ölümlerini işleme biçimini seviyorum. Burada yaşlı bir adam ölüyor ve kulubesinin pervaneleri duruyor. Ve ölmediğini anladığımızda tekrar dönmeye başlıyorlar. Sahne bittiğinde pervane planı tekrar gelmiyor... ama hareket etmediklerini gördüğümüzde adamın öldüğünü anlıyoruz. Ayrıca Kon'un sahnelere yakın plandan başlama alışkanlığı vardı. Bu yüzden sahne devam ederken öncesini akılda tutmak zorunda kalırsınız. Arada bir kurulum planı kullanır ve sonra bunun birinin bakış açısı olduğunu anlaşılır. Yani, siz farketmeden sizi karakterin dünyasına sokar. Sık sık gördüğünüz bir resmin hemen ardından onun aslında... zannettiğiniz şey olmadığını gösteriyordu. Zaman ve mekan algısı öznel bir hal alır. Ayrıca canlı-çekim yönetmenlerinin yapamayacağı şekillerde kurgulayabiliyordu filmlerini. Bir röportaj sırasında, canlı-çekim film yapmak istemediğini çünkü... kendi kurgusunun aslında çok hızlı olduğunu söylemişti. Örneğin... Çantanın bu planı sadece 6 kareden oluşuyor. Canlı-çekim ile karşılaştıracak olursak... Bu 10 kareydi. Peki ya bu not planı? 10 kare. Fakat canlı-çekimde... 49. Kon bir çizgi filmci olarak, planlarda daha az detay çizerek... gözün daha hızlı algılamasını sağlayabileceğini biliyordu. Aslında Wes Anderson gibilerin canlı-çekimlerde aynısını yaptığını görebilirsiniz. Görsel veriyi azalttığı için ara planları daha hızlı okunur. Şunu belirtmekte fayda var. Aslında bundan daha hızlı kesmeler de yapılabilir... fakat görüntüler neredeyse bilinçaltı bir hal alır. Bu planların bazıları sadece 1 kareden oluşuyor. Bunların hiçbiri ucuz etkiler yaratmak amaçlı değildi. Kon, hepimizin mekan, zaman, gerçeklik ve fanteziyi aynı zamanda hem bireyler... hem de bir toplum olarak algıladığımızı biliyordu. Yöntemleri, bunu görüntüler ve ses ile betimleme girişimiydi. 10 yıl boyunca animasyonun sınırlarını canlı-çekimde mümkün olmayan şekilde... genişletirken kullandığı, sadece esnek görüntüler değil, esnek kurguydu. Bir görüntüden diğerine, bir sahneden diğerine geçmenin eşsiz yolları... Ve ona bu mücadelesinde, en iyi ürünlerini onun filmleri ile veren... Mad House stüdyoları yardımcı oldu. Eğer çalışmalarının mükemmel bir özetini görmek istiyorsanız, size son filmini sunuyorum. Sabah uyandığımızda nasıl hissettiğimiz ile ilgili bir dakikalık bir kısa film. İşte ''Ohayou''. Elveda, Satoshi Kon.