Hayal edebileceğiniz gibi dans benim için kesinlikle
bir tutku. Dans etmek, dans edenleri izlemek
ve başkalarını da dans etmeye teşvik etmek konusunda
tutkulu olduğum gibi,
iş yaratıcılığa geldiğinde de oldukça tutkuluyum.
Benim için yaratıcılık son derece önemli
ve bence öğretilebilecek bir şey.
Bence yaratıcılığın yöntemleri öğretilip paylaşılabilir
ve kendi şahsi fiziksel imzanız ile
zihinsel alışkanlıklarınızı bularak bunları
güzel bir şekilde yaramazlık yapmak için
hareket noktası olarak kullanabilirsiniz.
Ben 70'li yıllarda doğdum. O dönem John Travolta oldukça
revaçtaydı. "Grease", "Saturday Night Fever" gibi filmleriyle
dansa başlamam için harika bir erkek rol modeldi.
Ailem dans etmem konusunda oldukça ılımlıydı.
Beni risk almam, gitmem, denemem ve pes etmemem
konusunda hep teşvik ettiler. Yerel bir dans atölyesine
erişim gibi bir fırsatım vardı. Benim kendi danslarımı
uydurmama ve üretmeme izin veren açık görüşlü,
aydın bir öğretmenim vardı. Bana kendi dans salonumu
kurup, uydurduğum Latin Amerika
danslarını akranlarıma öğretme fırsatı verdi.
Bu benim kendi sesimi duyurabildiğimi hissettiğim
ilk fırsattı. Beni ilerleyen zamanlarda koreograf
olmak için ateşleyen de bu oldu.
Söylemek istediğim, paylaşmak istediğim bir şeyler var gibi hissediyorum.
Sanırım esas ilginç olan, şu an bedenin teknolojisini
takıntı haline getirmiş olmam.
Bence bu teknolojik olarak sahip olduğumuz en edebi şey
ve ben izleyicileri harekete geçirebilecek, etkileyecek
ve bazı şeyler hakkında farklı düşünmeye itecek
fikirleri beden yoluyla onlara iletme yolunu
bulmaya kafayı takmış durumdayım.
Yani benim için koreografi, fiziksel düşünme
sürecinden pek farklı değil. Bedenle zihnin
işbirliği içinde olduğu bir süreç.
Bu benim diğer insanlarla yapmak zorunda olduğum bir şey.
Yani bir açıdan bu dağıtılmış bilişsel bir süreç.
Dansçıların ve diğer koreografların yanı sıra
sık sık tasarımcılarla ve görsel sanatçılarla da çalışıyorum.
Ama bunlardan daha çok ekonomistler, antropologlar,
nörologlar, biliişsel bilimciler gibi çeşitli
uzmanlık alanlarından, kendi bilgilerini
farklı türde bir yaratıcı sürece uyarlayan
insanlarla çalışıyorum.
Bugün birazcık yapmayı düşündüğüm şey ise
bu fiziksel düşünme fikrini keşfetmek.
Bizler hepimiz fiziksel düşünme konusunda uzmanlarız.
Evet, hepinizin bir bedeni var değil mi?
Ve hepimiz bu bedenin gerçek hayatta nasıl olduğunu biliyoruz.
Yani fiziksel düşünmenin üzerinde çok düşündüğümüz
bir yanı da iç algı kavramıdır. Bu da kendi bedenimizin
gerçek hayatta uzay boşluğunda olduğunu duyularımız yoluyla hissetmemizdir.
Yani hepimiz kollarımızı açtığımızda
parmaklarımızın ucunun nerede olduğunu
bilmenin nasıl bir his olduğunu anlıyoruz, değil mi?
Bir bardağı ne zaman kavrayacağımızı, ya da o bardağın
ne zaman hareket edeceğini ve bizim onu yeniden yönlendirmemiz gerektiğini biliyoruz.
Öyleyse hepimiz fiziksel düşünme konusunda uzmanız.
Sadece kendi bedenlerimiz hakkında yeteri kadar düşünmüyoruz.
Bir şeyler ters gitmediği müddetçe genelde düşünme gereği duymuyoruz.
Yani ne zaman kolumuz kırılırsa veya kalp krizi geçirirsek,
işte o zaman bedenimizin farkına varıyoruz.
Fakat nasıl koreografik düşünceyi ve kinestetik zekayı,
her şeyi daha genel manada düşündüğümüz yöntemlere
çevirmeye başlıyoruz?
Sonrasında ben de bir TED galası yapmaya karar verdim.
İyi mi olacak kötü mü bilmiyorum.
Sadece yapacağım.
Yapmak istediğim şey için fiziksel düşünmenin
üç versiyonunu kullanmaya karar verdim.
Sizlere tanıştırmak istediğim birileri var. Bu Paolo. Bu ise Catarina.
(Alkış)
Ne yapacağımız hakkında hiç bir fikirleri yok.
Yani bu, önceden tasarlanmış
yapacağım şeyin halihazırda
zihnimde bulunduğu bir koreografi değil.
Şimdi bu koreografiyi onlara öğreteceğim ve dans konusunda
boş bir kutuya benzeyen bu öğrenciler onu öğrenecekler.
Aslında normalde kullandığımız yöntem pek buna benzer değil.
Fakat esas önemli olan bilgiyi nasıl yakaladıkları,
onu nasıl tuttukları, nasıl kullandıkları
ve o bilgiyle nasıl düşündükleridir.
İşe oldukça basit bir yerden başlayacağım.
Genelde, her dansın bir çıkış noktası vardır.
Ben de TED logosu gibi hepimizin görebileceği
ve üzerinde çalışmanın kolay olduğu bir şey seçtim.
Şimdi yapacağım şey oldukça basit.
Bir bedenden, ki şu an için bu benim bedenim oluyor,
bir fikir alıp onu başka birinin bedenine tercüme edeceğim.
Yani bu olaya doğrudan aktarma ve enerjinin dönüşümü diyebiliriz.
Şimdi sadece "T" harfini alıp zihnimde tutacağım
ve bunu gerçek dünyaya yerleştirdiğimi hayal edeceğim.
İsterseniz siz de benimle birlikte bunu hayal edebilirsiniz.
Şu an tam karşımda bir "T" harfinin olduğunu görebiliyorum.
Değil mi? Tam olarak burada.
Eğer onu görüyorsam onun etrafında da yürüyebilirim değil mi?
Kendi kendine kuralları var. Onunla ne yapacağımı biliyorum
ve onu tasvir etmeye başlayabilirim, hem de çok
basit bir şekilde. Onu kollarımla tasvir edebilirim değil mi?
Bütün yaptığım elimi havaya kaldırıp hareket ettirmek oldu.
Onu kafamla tasvir edebilirim
Aynı şekilde omuzlarımı da kullanabilirim.
Bu bana yapacak, üzerinde çalışacak bir şeyler veriyor.
Bu "T" harfini alıp yere indirsem
tam buraya, yerin üstüne,
birdenbire dizimle bir şeyler yapmaya başlayabilirim
değil mi? Yani eğer dizlerimi ve kollarımı aynı anda hareket ettirirsem
oldukça fiziksel bir şey ortaya çıkıyor, değil mi? Bununla bir şey inşa etmeye başlayabilirim.
Şimdi önümüzdeki yaklaşık bir buçuk dakika boyunca
bu kavramla bir şeyler yapmaya devam edeceğim
ve arkamdaki dansçılar onu yorumlayacaklar.
Onun anlık hareketlerini ve bazı yönlerini alacaklar.
Tıpkı ben anılarımı boşaltırken onlar o anılara
tutunuyorlarmış gibi değil mi? Aynen öyle.
Sonucun ne olduğunu birazdan göreceğiz.
Şimdilik sadece nasıl olduklarını, buna nasıl
giriş yaptıklarını ve ne yaptıklarını kısa bir süreliğine izleyin.
Ben de "T", "E" ve "D" harflerini alıp bunlardan
bir şeyler üretmeye çalışacağım. Hadi başlayalım.
Şimdi önce bir havaya girmem gerek.
Kollarımı üst üste getiriyorum.
Bütün yaptığım bu "T" bölgesini keşfetmek
ve onu bazı hareketlerle süslemek.
Yaptığım hareketleri hatırlamıyorum.
Sadece görevim üzerinde çalışıyorum. Görevim ise "T" harfi.
Biraz da bu taraftan devam edeceğim.
Çarpıcı bir an.
İşte böyle.
Böylece bir yapı inşa etmeye başlıyoruz.
Şimdi bir bakalım. Onların yaptıkları da buna benzer bir şey.
Bir hareketi bir açıdan yakalıyorlar
ve onu bir yapıya dönüştürüyorlar.
Oldukça hızlı olduklarını görebiliyorsunuz değil mi?
Onlardan hareketlerimin birebir kopyasını yapmalarını istemiyorum.
Benden aldıkları bilgiyi kullanarak
yeni bir yapının temelini atıyorlar.
Bunu izleyebilirim ve nasıl hareket ettikleri
hakkında çıkarımlarda bulunabilirim.
Oldukça hızlılar değil mi?
TED'i bir açıdan ele aldım
ve onu fiziksel bir şeye çevirdim.
Bazı dansçılar hareketi izlerken
genel şekli, hareketin ayrıntılarını,
hareketin kinetik duyularını alırlar
ve bunu kullanırlar.
Bazıları belirli detaylar üzerinde çok çalışırlar.
Küçük birimlerle başlayıp onları şekillendirirler.
Tamam mı? Her şey yolunda mı? Bir şey daha var.
Onlar bu problemi benim için çözüyorlar
birazcık --
Bu yapıyı oluşturuyorlar.
Ellerinde bir şey var ve ona sıkı sıkı sarılıyorlar,
değil mi? Üretim yapmanın bir yolu bu.
Bu benim bu galadaki başlangıcım olacak.
Şu andan itibaren oldukça değişik bir şey yapacağım.
Esasen bir düet yaptıracağım.
Şimdi onları mimari nesnelermiş gibi düşünmenizi istiyorum.
Yani artık soyut çizgiler.
Artık insan değiller, sadece soyut çizgiler ve ben şimdi
onlarla üzerinde düşünebileceğim nesnelermiş gibi çalışacağım.
Şimdi düşündüğüm şey ise
ben hareket ettikçe vücuttan bir kaç fiziksel eklenti çıkarmak
ve bunu onlara bazı şeyleri ima ederek yapacağım.
Şöyleyse böyle olur gibi. Tamam, hadi başlayalım.
Şimdi onun kolunu tut.
Bu elini de yere koyabilir misin?
Evet, yere. Sen de kolunun altından geçebilir misin?
Evet. Cat, bacağını şu kenardan uzatabilir misin?
Sen de onu döndürebilir misin?
Şimdi başa dönelim.
Başlıyoruz, hazır mısınız? (Ritim tutar)
Harika. Tamam, şimdiden itibaren ikinizde ayağa kalkın.
İkinizde ayağa kalkın. İşte başlıyoruz. İyiler, değil mi?
(Alkış)
Şu andan itibaren ikiniz de ayağa kalkın,
evet ikiniz de kalkın, bu tarafa dönün,
aşağı doğru inin, evet, aşağı.
Aşağı, evet, aşağı. Zıplayın.
Aşağı. Zıpla. Paolo, tekme at. Nereye olduğu önemli değil. Sadece tekme at.
Tekme at, şimdi ayak değiştir, diğer bacağa geç. Tekme at, ayak değiştir diğer bacağa geç.
Tamam mı? Cat, Başını tutarmış gibi yap, sanki tutacakmışsın gibi.
Belki bundan sonra.
Belinden tut, önce onu ayağa kaldır ve döndür,
çevir onu. Evet, harika.
Tamam, hadi şimdi en baştan alalım.
Ya da şimdi biraz yavaşlayalım. Benimle sekiz saat -- (Kahkaha)
Benimle günde sekiz saat geçirmek çok eğlenceli, değil mi?
Belki de biraz fazla. Hadi başlayalım. Hazır mısınız?
(Ritim tutar)
İyi iş çıkarıyorlar, değil mi? (Alkış)
Tamam, fena değil. (Alkış) Biraz daha?
Evet. Sadece biraz daha. İşte tam burdan başlıyoruz.
Ayrılın, önünüze dönün. Ayrılın, önünüze dönün.
Önünüzde bir daire olduğunu hayal edin.
Ondan kaçının, ondan kaçının. Onu tekmeleyerek yolunuzdan çıkarın.
Yolunuzdan çıkarın. Seyirciye doğru fırlatın.
Tekrar seyirciye doğru atın.
Zihinsel bir mimarimiz var, onu paylaşıyoruz,
dolayısıyla, bir sorunu çözüyoruz. Onlar ise bunu canlandırıyorlar.
Bu hareketi biraz daha göreyim. Hazır ve başla.
(Ritim tutar)
Tamam, harika. Tamam, işte başlıyoruz. Bu sefer en baştan.
Önce yapımızdan başlayabilir miyiz? Sonra bunu yaparız.
Ve şimdi bir şey inşa edeceğiz, o yapıları düzenleyeceğiz.
Hadi başlayalım. Güzel ve yavaşça, tamam mı?
Hazır ve başla. (Ritim tutar)
(Ritim tutar)
Düet başlıyor. (Ritim tutar)
(Ritim tutar)
Evet, tamam, güzel. Oldukça iyisiniz. (Alkış)
Çok iyi. Böylece--(Alkış)
Tamam. Böylece oldu--(Alkış)
Bravo. (Alkış)
Bu da çalışmanın ikinci yoluydu.
Birincisi benim üzerinde çalıştığım dış zihinsel mimari
ve onların benim için hafızalarında tuttukları ile yaptığımız
bedenden bedene iletmeydi.
İkincisi ise, onları mimari nesneleriyle
düşünmek için kullanmak. “Eğer bu olursa, böyle olur.
şöyleyse, böyle.” diyerek insanları kışkırtırım.
Buna benzer, oldukça hızlı bir şekilde işe yarayan pek çok yöntemim var.
Şimdi üçüncü yönteme bakalım.
Çoktan başladılar bile. Bu ise kendi kararlarını
kendilerinin verebildiği,
göreve dayalı bir yöntem.
Şimdi sizle biraz zihin dansı yapmak istiyorum.
Çok değil, sadece bir dakikalığına.
Sizden yapmanızı istediğim şey hayal etmeniz.
Bunu gözleriniz kapalı veya açık yapabilirsiniz.
Eğer yapmak istemezseniz onları da izleyebilirsiniz, seçim sizin.
Sadece bir saniyeliğine, “TED” yazısının önünüzde olduğunu düşünün.
Yani zihninizde, tam önünüzde olsun.
Sizden bunu gerçek dünyaya aktarmanızı
istiyorum; yani sadece TED kelimesini
gerçek dünyada hayal edin.
Sizden istediğim ise onun bir yönünü almanız.
Ben "E" harfine odaklanacağım ve bu "E" harfini
ölçeklendireceğim ve oldukça büyük hale getireceğim.
Yani "E" harfini ölçeklendireceğim ve oldukça büyük hale getireceğim.
Sonra ise ona boyut vereceğim.
Onu üç boyutlu düşüneceğim.
Yani şimdi sadece önümde duran bir harftense
bedenimin de içine girebileceği bir boşluk.
Şimdi bu boşluğun neresinde duracağıma karar vereceğim,
"E" harfinin alt dişini küçük kısmındayım.
Onun hakkında düşünüyorum ve oldukça
tepede ve yukarıda olan bu boşluk hakkında da düşünüyorum.
Eğer sizden ona tutunmanızı istesem-- bunu gerçekte yapmanızı değil,
zihninizde yapmanızı istiyorum-- nereye uzanırdınız?
Parmaklarınızla uzansanız nerede olurdu?
Dirseğinizle ulaşsanız nerede olurdu?
İçinde bulunduğunuz boşluğun kırmızı renkle
dolduralım desem, bunun sizin bedeninize etkisi
ne olur? "E" harfinin yanındaki şu duvarın
tamamen çöktüğünü ve onu yerine geri koymak için
kendi ağırlığınızı kullanmanız gerektiğini söylesem,
bununla ne yapabilirdiniz?
Bu zihinsel bir resim, dansçıların kendileri için
ne yapacakları konusunda seçim yapmalarını
sağlamak adına zihinsel, canlı bir resim tasvir ediyorum.
Tamam, gözlerini kapatanlar şimdi açabilirler.
Dansçılar bunlar üzerinde çalışıyorlardı.
Kısa bir süreliğine daha çalışmaya devam edin.
Burada bu zihinsel mimariler üzerinde çalışıyorlar.
Biliyorum, bence de bunu sürpriz olarak yapalım.
Hadi bakalım, dünya galası dansı. Tamam mı? İşte başlıyoruz.
TED dansı. Tamam. İşte şimdi geliyor. Onu hemen çabukça düzenleyeceğim.
Şimdi öncelikle başta yaptığınız tek kişilik dansı yapacağız.
Sonra da düete geçeceğiz
falan filan. Sonra diğer tekli dans vesaire,
ve sonra aynı anda son çözümleri yapacaksınız.
Tamam mı? Tamam. Bayanlar ve baylar, dünya galası,
TED dansı, fiziksel düşünmenin üç versiyonu. (Alkış)
Dans bittikten sonra alkışlayın, önce iyi mi değil mi görelim, olur mu? (Kahkaha)
Öyleyse pekala, sonrasında -- evet sonrasında alkışlayalım.
Hadi başlıyoruz. Catarina, büyük an, işte başlıyoruz, bir.
(Ritim tutar)
İşte geliyor, Cat. (Ritim tutar)
Paolo, sıra sende. (Ritim tutar) Sırada tekli dansın var.
Senin yaptığın. (Ritim tutar)
(Ritim tutar)
Bravo. Tamam, güzel. Harika. Şimdi --
(Alkış)
Şimdi -- (Alkış)
Teşekkürler. (Alkış)
Şimdi üç versiyonda sıra. (Alkış) Oh. (Kahkaha)
(Alkış) Fiziksel düşünmenin üç versiyonu
Fiziksel düşünmenin üç versiyonu. Umuyorum ki bugün
yapacağınız şey gidip kendiniz için dans etmek,
hiç değilse, daha güzel yaramazlıklar yapmak olur,
daha güzel ve daha sık.
Çok teşekkürler. (Alkış)
Teşekkürler. Teşekkürler. (Alkış)
Hadi bakalım. (Alkış)
(Alkış)