Şu an
bir yerlerde gelecek vadeden bir öğretmen var.
Hayatta olmayan bir eğitim profesörü tarafından geliştirilmiş
fi tarihinden kalma bir tür eğitim teorisi üzerine kurulu
60 sayfalık bir yazı üzerinde çalışan bir öğretmen.
Uğraştığı bu işin
eğitimci olmak gibi,
hayatları değiştirmek ve çevreye büyü saçmak gibi
hayatında yapmak istedikleri ile ne alakası olduğunu
düşünüp duruyor.
Şu an bir yerlerde gelecek vadeden bir öğretmen var
bir eğitim fakültesinde
bir profesörün "olaya dahil etmek" hakkında
hem de mümkün olan en itici şekilde
nutuk çekmesini izliyor.
Şu an
evinde oturan bir stajyer öğretmen var.
Ders planları arasında kaybolup gitmiş,
prosedürleri anlamaya çalışan,
öğrencilere nasıl düzgün bir şekilde not vereceğini anlamaya çalışan,
aynı zamanda da kendine
tekrar tekrar şunu söyleyip duruyor:
"Haziran'a kadar gülümseme".
Çünkü ona eğitim yıllarında
öğretilen buydu.
Şu an, anne ve babasını
gerçekten çok hasta olduğu için
yarın okula gidemeyeceğine
inandırmanın bir yolunu bulmaya çalışan
bir öğrenci var bir yerlerde.
Diğer yandan, şu an
bilgiyi paylaşan
muhteşem öğretmenler var.
O kadar güzel bir şekilde paylaşılan bilgiler ki
öğrenciler sıralarının ucunda oturup
bu kişinin yüzünden bir ter damlası aksın da
bütün bu bilgiyi bez gibi emebilsinler
diye bekliyorlar.
Ayrıca şu an bir kişi daha var.
bütün seyircilerin dikkatini kendine kitlemiş,
dinleyen insanların
daha önce hiç hayal etmediği
ya da görmediği
ama yaptığı anlatım çok ikna edici olduğu için
gözlerini yeterince sıkı kapatırlarsa
o dünyayı hayal edebilecekleri bir biçimde
dünya hakkında güçlü bir betimleme yapan bir kişi var.
Şu an, seyircilere ellerini havaya kaldırmalarını söyleyebilecek
ve "ellerinizi aşağı indirin"
diyene kadar o insanları öyle tutabilecek
bir kişi var.
Şu an...
Peki şimdi insanlar diyecek ki,
"Pekala Chris, sen şimdi
hem berbat bir eğitimden geçmiş kişileri tanımlıyorsun
hem de bir takım güçlü eğitimcileri tanımlıyorsun.
Eğer eğitim dünyası
ya da bilhassa mahalli eğitim hakkında düşünüyorsan,
bu kişiler birbirlerini sıfırlayacaklar
ve bizim için de bir sıkıntı kalmayacak".
Gerçek şu ki, tanımını yaptığım bu insanlar,
usta öğretmenler,
usta betimlemeciler,
usta hikayeciler gibi kişiler
sınıflardan çok uzaklarda.
Öğretme becerilerine sahip olan
ve seyirciyi olaya dahil edebilen kişiler
öğretmenlik lisansının ne olduğunu bile bilmiyorlar.
Eğitim denilebilecek bir şey gördüklerini
gösterebilecek bir diplomaya bile
sahip olmayabilirler.
Ve bu benim için üzücü.
Bu üzücü, çünkü en başta tanımını yaptığım
öğrenme sürecinde çok ilgisiz olan bu kişiler
etkili öğretmenler olmak istiyorlar
ama hiç bir örneğe sahip değiller.
Mark Twain'den bir alıntı yapacağım.
Mark Twain der ki, düzgün bir hazırlık ya da öğretim
o kadar güçlüdür ki
kötü ahlakı iyiye çevirebilir,
berbat davranışları güçlü davranışlara çevirebilir,
insanları değiştirebilir
ve onları meleklere dönüştürebilir.
İkinci etapta tanımını yaptığım bu kişiler
her hangi bir üniversite veya kolejde değil
insanları olaya dahil edebilen kişilerle aynı ortamı paylaşma fırsatını yakalayarak
düzgün bir öğretim eğitimi almış.
Tahmin edin bu yerler neresi.
Berber dükkanları,
rap konserleri ve en önemlisi de
siyahi kiliselerinde.
Ve bir süredir Pentekostal pedagoji olarak adlandırılan bu fikri şekillendirmeye çalışıyorum.
Hanginiz daha önceden bir siyahi kilisesinde bulundu?
Bir çift el görüyorum.
Bir siyahi kilisesine gidersiniz,
vaiz başlangıcı yapar
ve farkeder ki seyirciyi olaya dahil etmesi gerekiyor,
öyleyse en başlarda çoğu zaman
kelime oyunlarına başlar
ve sonra bir duruverir
ve der ki "Aman tanrım, kimsenin ilgi göstermiyor"
o zaman da der ki "Amin diyin ey müminler!"
Seyirciler: Amin.
Chris Emdin: Amin diyin ey müminler!
Seyirciler: Amin.
CE: Ve birden bire herkes titreyip kendine gelmiştir.
Vaiz dikkat çekmek için mimbere vurur.
İnsanların kendisine odaklanmalarını istediği zaman
sesinin şiddedini çok çok aşağı bir seviyeye düşürür
ve en iyi şekilde öğrencileri olaya dahil edebilen öğretmenlerde
ihtiyacımız olan beceriler bunlardır.
Öyleyse öğretmen eğitimi
sadece size teori üstüne teori verip
sonra da size standartlardan bahsediyor da
bir seyirciyi olaya dahil etmek için ihtiyacınız olan,
bir öğrenciyi olaya dahil etmek için ihtiyacınız olan o büyü gibi
temel becerilerle alakalı neden bir şey vermiyor?
Bu yüzden ben de diyorum ki öğretmen eğitimini yeniden şekillendirelim.
İçerik üzerine yoğunlaşabiliriz, sorun değil.
Teoriler üzerine yoğunlaşabiliriz, sorun değil.
Ancak içerik ve teoriler,
o öğretme ve öğrenme büyüsü olmadan
o büyü olmadan
hiçbir şeydir.
Pekala, insanlar sık sık der ki "Büyü büyüdür işte."
Bütün zorluklara rağmen bu becerilere sahip olup da okullara girebilmiş ve
öğrencileri olaya dahil edebilen öğretmenler var ve
müdürü de geçerken şöyle diyor
"Vay! O, o kadar iyi ki... Keşke bütün öğretmenlerim o kadar iyi olabilseler."
Ve ondaki bu "iyi"nin ne olduğunu tarif etmeye çalıştıklarında
diyecekler ki "Onda o büyü var".
Ancak ben size şunu söylemek için buradayım
bu büyü öğretilebilir.
Bu büyü öğretilebilir.
Bu büyü öğreti-le-bi-lir.
Peki nasıl öğretirsiniz?
İnsanları o büyünün gerçekleştiği yerlere
gitmelerine izin vererek
bunu öğretirsiniz.
Eğer mahalli eğitimde gelecek vadeden bir öğretmen olmak istiyorsanız,
o üniversitenin sınırlamalarından sıyrılıp
şehrin ara sokaklarına karışmak zorundasınız.
Oraya gidip berber dükkanlarında takılmak zorundasınız.
Siyahi kilisesine gitmeli ve
o dahil etme gücüne sahip olan
insanları izlemek zorunda ve
yaptıkları şeyler hakkında notlar tutmak zorundasınız.
Kendi üniversitemin öğretmen eğitimi fakültelerinde
her bir öğrencinin oraya gelip
bir rap konseri izlediği bir proje başlattım.
Rapçilerin nasıl hareket ettiklerini ve
elleriyle nasıl konuştuklarını izliyorlar.
Rapçinin sahnede nasıl gururla yürüdüğünü inceliyorlar.
Onun mecazlarını ve benzetimlerini dinliyorlar.
Ve eğer yeterince çalışırlarsa
o büyüye anahtar olacak
bu küçük şeyleri öğrenmeye başlıyorlar.
Öğreniyorlar ki, eğer bir öğrenciye
kaşlarını yarım santim havaya kaldırıp sadece bakarsan
hiç bir şey söylemeye gerek kalmıyor
çünkü bunun daha fazlasını istediğin anlamına geldiğini öğrenci biliyor.
Ve eğer öğretmen eğitimini
öğretmenlere o büyüyü nasıl yaratacaklarını
öğretecek şekle dönüştürebilirsek
puf! ölü sınıfları hayata döndürebilir,
hayal güçlerini ateşleyebilir
ve eğitimi değiştirebiliriz.
Teşekkürler.
(Alkış)