[VURUŞ SESLERİ]
Baskı işine ilk kez Avrupa'da, İsveç'te yaşarken başladım.
Stockholm'de akademide grafik departmanında baskı
ve iki sene de gravür yaptım.
[VURUŞ SESLERİ]
Paulson Press ile çalışmaya başlayıncaya kadar
uzun seneler gravür konusunda ilerleme gösterememiştim.
Şimdi bu iş, o teknikleri öğrendiğim zamanı anımsamamı sağlıyor.
Tabii ki şimdi o zaman olduğumdan çok farklı biriyim, bu yüzden eğlenceli oldu.
Sanıyorum benim yapmaya çalıştığım, heykeli resmetmeden heykelin sunduğu fikri sergilemek.
Biraz zorlayıcı oldu, çünkü üç boyutlu düşünüp çalışırken,
birden iki boyutlu çalışmaya geçiyorum...
O zaman kendinize sormalısınız, "Bunun amacı ne?"
Yani, ifade etmek istediğiniz fikirleri resmetmek mi,
yoksa kendi gerçekliği olan bir resmi yapma fikrimi.
Zorluk da burada.
Basılı iş direkttir. Bu şekilde direkt çalışmak insanı özgürleştiriyor.
Bir tür hız da barındırıyor, yani öyle olmalı --
Gerçi benim ellerimdeyken öyle değil [KAHKAHALAR]
Çünkü ben iş tam istediğim gibi olana kadar tatmin edilmesi zor olabiliyorum.
[KADIN #1, GÖRÜNTÜ DIŞINDA] Görebilmeleri için şunu kaldıralım.
[PURYEAR] Bu iyi.
[KAHKAHALAR]
[KADIN #2] Ne dersin?
[PURYEAR] Evet, bu iyi. Evet.
[KADIN #1] İnce detaylar. [KAHKAHALAR] [PURYEAR] Hmm?
[KADIN #1] İnce detaylar!
[PURYEAR] Evet. Çok farkettiriyor, değil mi?
[KADIN #1] Tamam, şimdi kaldıralım.
Heykelde, baskıda olan spontanlık potansiyeli yok,
bu yüzden de çok yavaş ilerleyen ve yoğun işçilik gerektiren bir iş.
[KADIN #1] Bu doğru mu?
[PURYEAR] Bu iyi. [KADIN #1 VE KADIN #2] Evet! Harika! [ISLIKLAR]
[KADIN #1] Sonunda mutluyuz!
[PURYEAR] Eh, tam değil. [KADIN #1] Aa... [KAHKAHALAR]
[PURYEAR] [KAHKAHALAR] Ama az kaldı, olacak. [KADIN] Hadi, Martin!
[KAHKAHALAR]