Bu sizin konferansınız, sizin de bu geçiş döneminde
sizin adınıza konferansınıza göz kulak olacak adamı
biraz tanımak, hakkınız.
Şuradan bir iskemle alayım.
İki sene önce TED'de --
şu sonuca varmıştım --
zannediyorum tuhaf, acayip bir hayalin içindeydim.
Bilinçaltımda kendimin bir cins
iş kahramanı olduğunu zannediyordum.
15 senemi harcayıp kurduğum Future adlı şirketim vardı.
Dergi basımevi şirketiydi.
Yeni halka arz edilmişti
ve borsacılar anlaşılan 2 milyar dolar değer biçmişlerdi,
tam olarak da anlamadığım bir sayı.
Yeni çıkmış Business 2.0 adlı dergim
telefon rehberinden bile kalındı,
ve yangına körükle gidiyordu --
(Gülüşmeler)
ve de yüzde 40 hissesine sahip olduğum bir internet sitesi
halka açılmak üzereydi ve kuşkusuz milyarlar daha edecekti.
Ve bütün bunları hiçbir şeye sahip olmadan elde etmiştim.
15 sene önce insanlara "Ben gerçekten kendi bilgisayar dergimi
çıkartmak istiyorum" deyince güldükleri bir bilim gazetecisiydim.
Ve 15 sene sonra onlardan 100 tane var.
Kadromda 2000 kişi vardı -- ve öyle iyi zamanlardı ki.
Tarih Şubat 2000 idi.
İş hayatımın Moore kuralını andıran --
devamlı yükselerek giden grafiği --
hep böyle gidecek zannediyordum.
Böyle olması lazımdı. Değil mi? Büyük bir sürpriz beni bekliyormuş.
İronik bir şekilde, Snowball diye isimlendirdiğimiz internet şirketim,
1 ay sonraki NASDAQ patlamasından önce halka açılan
en son tüketici internet şirketi oldu ve ben 18 aylık bir iş cehennemine girdim.
İnşa ettiğim her şey gözümün önünde yıkıldı.
Bütün her şey ölecekmiş gibi gözüküyordu
ve 15 senelik emeklerim bir hiçe dönmüştü.
Ve midem burkulmaktaydı.
8 sene boyunca ter, kan ve gözyaşıyla 350 elemana ulaşmıştım
ve bununla çok gurur duyuyordum.
2001 Şubat'ında bir günde 350 kişiyi işten çıkarttık
ve kıyım bitmeden 1000 kadar kişi şirketlerimdeki
işlerini kaybetmişlerdi. Kendimi hasta hissettim.
Kendi net varlığımın değerinin 18 ay boyunca
her gün 1 milyon dolar azaldığını seyrettim.
Ve bundan daha kötüsü, çok daha kötüsü,
kendime göre kendi değerim buharlaşıyordu.
Alnımda büyük bir "MAĞLUP" yazısıyla dolaşıyordum.
(Kahkahalar)
Ve şimdi geriye dönüp baktığımda beni en çok rahatsız eden şey,
nasıl olup da, şahsi mutluluğumun
işimle bu kadar ilişkili olmasına müsaade etmiştim?
Evet, sonunda Future ve Snowball'u kurtarmayı başardık,
ama ben ileri gitmeye hazır bir noktadaydım,
uzun lafın kısası, geldiğim yer burası.
Bu hikayeyi anlatmamın sebebi; bence, buradaki sohbetlerimden
anlıyorum ki, bu odadaki birçok insan son senelerde
benzer iniş çıkışlardan geçmişler -- duygusal iniş çıkışlardan.
Bu büyük, büyük bir geçiş zamanı
ve bence bu konferans bizim hepimizin bir sonraki bölüme geçişimizde
çok önemli bir rol oynayabilir, o bölüm neyse.
Önumüzdeki senenin teması yeniden doğum.
2 sene evvel yine aynı TED sırasında,
Richard ile ben TED'in geleceği konusunda bir anlaşmaya vardık.
Aşağı yukarı aynı zamanlarda, zannediyorum biraz da bundan dolayı,
çoktandır işe odaklanmam yüzünden, unuttuğum bir şeye yeniden başladım.
Yeniden okumaya başladım.
Ve farkına vardım ki ben iş ile meşgulken,
birçok ilgi alanında müthiş bir devrim olmuş --
evren bilimi, psikoloji, evrimsel psikoloji, antropoloji,
bildiğiniz gibi, bütün bu şeyler değişti.
Ve bizi bir tür olarak gören bakış açısı ve bizi bir gezegen olarak gören düşünceler
o kadar değişti ki,inanılmaz heyecan vericiydi.
Ve esasında en heyecan verici olan şuydu ki,
-- ve zannediyorum Richard Wurman bunu benden en az 20 sene önce keşfetmişti --
bütün bu şeyler birbiri ile bağlantılı.
Bağlılar. Birbirleriyle iç içe geçmiş durumdalar.
Bunun hakkında sık sık konuşuyoruz,
ben de bir tane örnek vermeyi denemeyi düşündüm, sadece bir tane.
Bir keresinde Fransa cumhurbaşkanının eşi Madame de Gaulle'e
sorulmuş, "En çok istediğiniz şey nedir?', onun meşhur
cevabı ise "bir penis" olmuş.
Üstünde düşündüğünüz zaman çok doğru.
Hepimizin en çok istediği şey bir penis.
Veya ingilizce söylenişi ile 'happiness'(mutluluk),(fransız aksanıyla 'happiness' deyince 'a penis' gibi anlaşılıyor).
(Gülüşmeler)
Ve de -- bu arada bunu Japoncaya tercüme edeceklere iyi şanslar.
(Gülüşmeler)
(Alkışlar)
Ama mutluluk gibi en temel şeylerden biri,
ki bundan 20 sene evvel sadece kilise veya cami veya sinagogda
bir sohbet konusu idi,
ve bugün, hakkında bir sürü TED-sel enteresan soru
sormak mümkün.
Biyokimyasal olarak nedenini sorabilirsiniz,
nörobilim, serotonin, bütün bunlar.
"Psikolojik nedenlerini neler?" diye sorabilirsiniz.
Doğal mı, yetiştirmeden mi, şu anki durumu sorabilirsiniz.
Ortaya çıkan da şu ki, bu konuda yapılan araştırmalar insanın aklını başından alıyor.
Konuyu hesaplama problemi, yapay zeka problemi olarak değerlendirebilirsiniz.
Neden -- bilgisayarın düzgün çalışması için
mutluluğa benzer bir şeyi bilgisayarın beynine koyma ihtiyacı hissediyoruz?
Jeopolitik açıdan da değerlendirebilirsiniz,
ve mesela, neden bu gezegendeki 1 milyar insan o kadar fakir durumda iken
ve de mutlu olmaları için hiçbir ihtimal yokken,
neredeyse bütün geri kalan insanlar,
ne kadar parası olduğuna bağlı olmadan, günde 2 dolar bile, ya da neyse, olsa,
neden ortalamada aynı derecede mutlular?
Veya olguyu evrim psikolojisi açısından değerlendirebilirsiniz.
Neden bizim -- yoksa bizim genlerimiz bizi istedikleri şekilde hareket ettirmek için
böyle bir şey mi akıl ettiler? Karıncanın beyni asalaklanmış -- bizi istediği şekilde hareket ettiriyor
-- böylece genlerimiz çoğalıyor mu?
Acaba hepimiz toplu bir aldanma kurbanları mıyız?
Ve bunun gibi, bunlar gibi.
Mutluluk gibi bizim için önemli olan bir şeyi anlamak için bile,
bütün bu değişik yönleri tanımak lazım,
ve TED'den başka bu kadar çok yönde bu kadar değişik soru sorabileceğiniz
bir yer keşfedemedim.
Ve bu da, esasında Richard'ın söylediği derin şey:
Bir şeyi anlamak için, küçük parçalarını anlamak lazım.
Etrafındaki her şeyden azıcık anlamak lazım.
Ve yavaş yavaş bu üç gün boyunca,
siz de anlamaya başladınız,
neden bütün bu ilgisiz şeyleri dinlediğinizi.
Ve dört günün sonunda
beyniniz zonkluyor ve siz kendinizi canlı, heyecanlı ve enerji dolu hissediyorsunuz
ve bütün bunlar o küçük parçaların bir araya gelmesinden dolayı.
Bu tam bir beyin deneyimi,
tam vücut masajının beyinsel karşılığı.
(Gülüşmeler)
Bütün akli organlar uyarıldı. Gerçekten de.
Bu kadar teori yeter, Chris. Neden bize esasında ne yapacağını anlatmıyorsun?
Şimdi anlatacağım. TED'in vizyonu şöyle.
Birincisi. Hiçbir şey yapma, bu iş bozuk değil, bu yüzden tamirime gerek yok.
Jeff Bezos bana nazikçe şöyle dedi,
"Chris, TED gerçekten mükemmel bir konferans.
Bunu batırabilmek için çok ciddi hatalar yapman lazım."
(Gülüşmeler)
Böylece kendime TED sorumlusu ünvanını verdim,
ve şu anda burada söz veriyorum ki,
TED'i özel yapan esas değerlere karışılmayacak.
Gerçek, merak, çeşitlilik, satmak yok, şirket zırvası yok,
başkalarının işine karışmak yok, propaganda yok.
Sadece merakın takibi, nerede olursa olsun,
burada sunulan hangi bilim dalında olursa olsun.
Bu hiç değişmeyecek.
İkincisi: Önümüzdeki sene için
inanılmaz konuşmacılar toplayacağım.
TED'in işlediği zaman dilimi çok müthiş,
aylık son teslim tarihleriyle çalışan dergi işinden sonra.
Bunu hazırlayacak 1 sene var ve şimdiden,
umarım size biraz sonra gösterebilirim,
şimdiden 25 kadar müthiş konuşmacı sırada.
Ve topluluktan akıl almaz yardım alıyorum --
ve bu öyle müthiş bir topluluk ki, dünyadaki olmasa da
memleketteki bütün enteresan insanlara ulaşabiliyoruz.
Bu gerçek.
Üçüncüsü: Eğer bir yöntemini bulabilirsem,
TED deneyimini biraz yıl içine yaymayı istiyorum.
Ve bunu başarmak için bir kitap klübü yeni kuracağız.
Kitaplar tabiri caizse son birkaç senede beni kurtardı
ve bu da benim devam ettirmek istediğim bir hediye,
böylece TED2003'e yazıldığınızda her 6 haftada bir size
içinde TED'le bağlantılı bir, iki kitap olan bir paket gelecek.
Bir TED konuşmacısı tarafından yazılmış olabilirler
ve böylece sohbet sene içinde de devam edecek ve gelecek sene aynı
duygusal ve zihinsel yolculuk yaşanmış olarak tekrar gelinecek.
Bence müthiş olacak.
Ve dördüncü olarak Sapling kurumundan bahsetmek istiyorum,
artık o TED'in yeni sahibi.
Sapling'in sahip olması demek, TED'deki bütün ilerlemelerin
Sapling'in savunduğu amaçlar uğruna olacağıdır.
Ve bence daha da önemlisi burada sergilenen ve anlaşılan bütün fikirler,
müthiş ortak çalışmadan ötürü kurumun kullanabileceği fikirler.
Sadece şu son birkaç günde bile,
ilgilendikleri ve tutkulu oldukları ve dünyada bir değişim yapabilecek şeyler
hakkında, konuşan o kadar çok insan oldu ki,
ve bu insanları bir araya getirmek fikri --
inandığımız amaçlardandır,
bu konferanstan elde edilecek gelir ve fikirler --
ben gerçekten inanıyorum ki zaman içinde bir farklılık oluşturacak.
Bu yüzden inanılmaz heyecanlıyım.
Hatta, bence hayatımda hiçbir şeyden bu kadar heyecan duymadım.
Ben bu işe uzun vadeli girdim
ve eğer siz de benimle bu yolculuğa çıkarsanız
büyük onur ve gurur duyarım.