Silikon Vadisi'nde, çiçeği burnunda bir start-up'taki işimin üçüncü günüydü. 2013 yılının ilk ayları. Yaşım, ortamdaki onlarca mühendisin yaşından iki kat daha fazlaydı. Şirkete çağrılmıştım çünkü alanımda oldukça deneyimli bir uzmandım, fakat bu salonda, tekno-dehaların arasında kendimi çaylak gibi hissettim. Onları konuşurken dinledim ve yapabileceğim en iyi şeyin görünmemek olduğuna kanaat getirdim. Sonra, toplantıyı yöneten 25'lik büyücü birden gözlerini bana dikti ve sordu: "Yeni bir özellik sürsen fakat insanlar onu kullanmasa gerçekten onu sürmüş olur musun?" (Gülüşmeler) "Bir özellik sürmek?" Tam o anda, bendeniz Chip anladım ki hapı yutmuşum. (Gülüşmeler) Ne dediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Orada öylece, biraz şaşkın, dikkatini başkasına yönelttiğinden azıcık da minnettar bir şekilde oturdum kaldım. Sandalyemden aşağı kayarak kayboldum ve hevesle toplantının bitmesini bekledim. İşte Airbnb ile böyle tanıştım. Y kuşağına mensup üç kurucu tarafından şirketlerine çağrılmıştım. Benden hızla büyüyen teknoloji start-up'larını devralmamı ve küresel bir konaklama markasına çevirmemi istiyorlardı. Üstüne CEO Brian Chesky için mentorluk da yapacaktım. 26 yaşından 52 yaşına kadar butik otel girişimcisi olarak çalışmıştım, sanırım bu süreçte bir şeyler öğrenmiştim ve misafir ağırlama üzerine bilgi birikimim vardı. Gel gör ki birinci haftadan sonra anladım ki bu yepyeni ev paylaşım sistemi öyle benim bildiğim otel, mal-mülk işleriyle pek alakalı değildi. Apaçık bir gerçeklik vardı beni sarsan: Benim bu insanlara verecek neyim vardı? Daha önce bir teknoloji şirketinde bulunmamıştım. beş buçuk yıl öncesine kadar ne "paylaşım ekonomisi"ni duymuş ne de telefonuma Uber ya da Lyft app indirmiştim. Benim doğal yaşam alanım bu değildi. O an fark ettim ki ya topuklarımı vura vura kaçacaktım ya bu genç dehalara ahkam kesecektim ya da ahkam yerine onlarda merak uyandırıp bendeki tecrübenin onların tazeliğiyle uyuşup uyuşmayacağına bakacaktım. Y'lerin içinde, kendimi Margaret Mead'in modern hali gibi düşündüm ve kısa zamanda keşfettim ki onlara verebileceğim çok fazla şey vardı, tabii onların da bana. Kendi kuşaklarımız hakkında daha fazlasını öğrendikten sonra fark ettim ki kişisel birikimimizi paylaşmak için birbirimize genelde güvenmiyoruz. İki tarafın da ortak bir sınırı olabilir, fakat birbirimize içimizdeki bilgeliği sunmak için birbirimize çok fazla güvenmek zorunda da değiliz. Modern iş yerlerine baktığımda şunu görüyor ve inanıyorum ki bizim çağımızın ticari dayanağı kuşaklararası bilgelik kanallarını açmak olmalı. Böylece birbirimizden öğrenebiliriz. ABD'deki nüfusun neredeyse %40'ı akranlarımdan daha genç patronlara sahip ve bu oran hızla artıyor. Güç daha önce hiç olmadığı kadar çok gençlerin elinde, çünkü DQ'ya giderek daha fazla güveniyoruz; yani dijital zekâya. Daha 20'lerinin başında gençler görüyoruz, şirket kuruyorlar; 30'larına geldiklerinde küresel devlerle yarışıyorlar; fakat bizler bu genç dijital liderlerin aynı anda, mucizevi bir şekilde ilişkiler bazında da bilgin olmasını bekliyoruz. Kaldı ki bizim bunları öğrenmemiz on yıllarımızı almıştı. Duygusal zekânızı mikro dalga hızıyla geliştirmek zor. Cinsiyet ve etnisite çeşitliliğine sahip şirketlerin daha etkin olduklarını gösteren birçok kanıt var. Peki ya yaş? Bu oldukça önemli bir soru çünkü tarihte ilk kez iş yerinde, istemeden de olsa, beş kuşağı bir arada görüyoruz. Belki de artık birlikte nasıl çalışacağımız konusunda biraz daha istekli olmanın zamanı geldi. Avrupa'da yapılan birçok araştırmanın vardığı sonuç aynı: Yaş bakımından çeşitliliğe sahip ekipler daha etkili ve daha başarılı. Peki çeşitlilik ve kaynaştırma programları olan ve cinsiyet veya ırk dağılımındaki stratejilerini aynı itinayla yaş çeşitliliğinde de uygulayan şirketlerin oranı neden sadece %8? Belki de şunu unutmuşlardır: Dünya yaş almakta! Çağımızın paradokslarından bir tanesi şu: Bebek Patlaması kuşağı daha sağlıklı ve daha uzun yaşarken bizler hayatın çoğunu çalışarak geçiriyoruz. Yine de hayatla bağımız gittikçe azalıyor. Bazılarımız kendini bir kutu bozuk süt gibi hissediyor. Alın kırışıklıklarının ortasındaki son kullanma tarihi geçmiş gibi. Orta yaşlardaki birçok insan için bu bir hissiyat değil; birden işsiz kalınca ve telefon susunca yüzümüze vuran acı bir gerçek. Haklı olarak birçoğumuz insanların deneyimlerimizi bir değer saymak yerine mecburiyet addetmesinden endişe duyuyor. Eskilerden kalma şu sözü duymuşsunuzdur, gerçi çok eski sayılmaz, "60 yaşındakiler artık 40 gibi gösteriyor" Öyle değil mi? İş, çalışma ortamındaki güce gelince Yeni 50, artık 30 yaş oldu. Evet, kulağa çok heyecan verici geliyor, değil mi? (Gülüşmeler) İşin özü, güç 10 yaş gençleşti. Hepimiz 10 sene daha uzun yaşacağız. Siz hesaplayın. Toplum, 20 yıllık bir bağlam boşluğu yarattı. Orta yaş 45 ile 65 arası kabul edilirdi fakat bence o iş artık 40 yıllık bir orta yaş maratonuna dönüşüyor, 35 ile 75 yaş arası. Durun ama iyi bir yan da var. Peki neden yaşlandıkça doğamız hakkında daha akılcı ve bilge oluyoruz? Fiziksel olarak 20'lerimizde zirvedeyiz, finansal ve kazanç açısından 50'li yaşlar tepe noktası ama duygusal anlamda en olgun zamanımız orta yaş ve sonrası çünkü kendimiz ve diğerleri hakkında bir davranış paterni geliştirmiş oluyoruz. Peki, şirketler nasıl olacak da orta yaş insanların bilgeliğine erişirken aynı zamanda ellerindeki dijital dahileri besleyebilecekler? Bugünün ve geleceğin en güçlü şirketleri, bu iki grup arasında güçlü bir simya yaratmayı başaranlar olacak. Benim durumumda Airbnb'deki simya şöyle oluştu: Bana genç ve zeki bir partner verdiler, kendisi bir konaklama departmanı yaratmamda bana yardımcı oldu. Başlarda, Laura Hughes böylesi bir ortamda kaybolduğumu görebiliyordu, toplantılarda genelde yanıma otururdu ki bana teknoloji tercümesi yapabilsin. Ben onun için notlar alırdım, o da bana "o şeyin anlamını" söylerdi. Laura 27 yaşındaydı. Hali hazırda Google'da 4 yıl çalışmıştı, onunla tanıştığımızda da bir buçuk yıldır Airbnb'deydi. Birçok Y Kuşağı mensubu gibi o da kendini yönetici olarak çalışmaya hazırlamıştı; herhangi bir liderlik eğitimi almadan. Ticari ilişkinizin kurumlar arası mı, kurumla tüketici arasında mı, tüketiciler arasında mı bilemiyorum. Şundan eminim ki ticaret temelde insanlar arasında yapılır. Fakat Laura'nın liderliğe yaklaşımı gerçekten de teknokrtatik bir dünya içinde oluşmuştu ve tamamen ölçüme dayalıydı. İlk birkaç ay içinde bana söylediği şeylerden biri şuydu: "Liderlik yaklaşımının, bizlerde Kutup Yıldızı'na dönüşen, merak uyandırıcı bir vizyona dayalı olmasını seviyorum" Mesela sekiz saatlik mesaide kat görevlisinin temizleyeceği oda sayısı gibi işe dair bilgilerimin ev paylaşım düzeninde çok da bir önemi olmayabilir. Fakat "işlerin nasıl halledildiğine" ilişkin bilgim, ki bu genelde odadaki herkesin arka plan motivasyonunu anlamaya dayalıdır, muazzam boyutta değerliydi, özellikle de çok fazla organizasyon geçmişi olmayan bir şirkette, öyledi. Airbnb'de vakit geçirdikçe fark ettim ki iş yerlerinde yeni bir "geçkin" türü oluşturmak mümkündü. Geçmişte olduğu gibi, hürmet edilen biri olmamak. Aslında bu modern "geçkinler"le alakalı çarpıcı olan şey, bilgeliklerini zaman-bağımsız kullanarak günümüzün sorunlarına uygulama yetileri. Belki bilgelik kadar aksaklıklara da değer vermenin vakti gelmiştir. Belki de artık, hatta kesinlikle "geçkin" kavramını yeniden tanımlayıp modern bir çift anlam yüklemenin vakti. Modern anlamda, mentor olduğumuz kadar çaylağız da. Çünkü süratle değişen dünyada, yaşını almış "geçkin" insan anlıyor ki hayatla barışık olmanın iksiri, onların öğrenmeye meraklı zihinleri. Bu sadece kendi için değil yakınları için de geçerli. Kuşaklar arası improv müzik ve sanatta denendi. Tony Benner ve Lady Gaga'yı düşünün ya da Wynton Marsalis ve The Young Stars of Jazz. Genelde, iş dünyasında bu tarz düetlere "karşılıklı mentorluk" diyoruz: Y Kuşağı DQ'suna karşılık, Bebek Patlaması ve X kuşağının EQ'su. Benzer kuşaklararası alışverişi Laura ve yıldız takımımız olan veri bilim ekibiyle deneyimledim. Gerçekten de Airbnb'de akran değerlendirme sistemini yeniden tanımladık ve dönüştürdük, Laura'nın analitik zekâsını ve benim insan merkezli görülerimi kullanarak. Algoritmanın ve insan aklının bu mükemmel simyası ile ev sahiplerinin misafirlerini daha iyi anlamalarına yardım edecek anlık geribildirim döngüsünü yaratmayı başardık. Yüksek teknoloji derin iletişimle bir arada. Airbnb'de modern bir geçkin olarak şunu da öğrendim; görevim, topluluk karşısında denetlerken özelde insanlara mentorluk etmekti. Arama motorları sorularınıza cevap vermede ustalar. Fakat bilge bir rehber sormanız gereken asıl soruyu bulmanızı sağlayabilir. En azından şu an için Google insan kalbi ve zihni arasındaki nüansı anlamıyor. Zamanla beni şaşırtan bir şekilde, Airbnb'deki birçok genç çalışan beni aramaya başladı, birebir mentorluk dersleri almak üzere. Fakat gerçekte birbirimize karşılıklı olarak mentorluk ediyorduk. Özetle, CEO Brian Chesky beni sektör hakkındaki bilgim için getirmişti. Fakat gerçekte onlara verdiğim şey, yılların tecrübesiydi. Belki artık "bilgi işçisi" ifadesini tedavülden kaldırmanın vakti gelmiştir. Onun yerine "akıl işçisi" ifadesini kullanabiliriz. Bugün iş yerlerinde beş kuşak birlikte çalışıyoruz, ister yalnızlık politikası güden ülkeler gibi oluruz, istersek de kuşaklar arası bir köprü kurmanın yolunu buluruz. Şimdi bizler için aklın görüntüsünü değiştirme vakti. Böylelikle süreç tersinir çalışabilir, gençten yaşlıya, yaşlıdan gence. Peki bunu hayatınıza nasıl uyarlarsınız? Kişisel bağlamda, karşılıklı mentorluk yapmak için kimler size erişebilir? Ve organizasyonel anlamda, kuşaklar arası bilgi alışverişini teşvik amaçlı koşulları nasıl oluşturursunuz? İşte alın size yeni paylaşım ekonomisi. Teşekkürler. (Alkışlar)