Herkese merhaba. Size Laika'yı tanıtmak istiyorum. Birçoğumuza göre, Laika sadece sevimli bir domuz. Ama on binlerce hayati öneme sahip organ bağışına ihtiyacı olanlar için Laika bir umut simgesi. 1970'lerden beri, böbrek yetmezliği ve diğer organ hastalıklarına sahip hastalar için organ nakli bir gerekliliğe dönüştüğünde ihtiyaç olan organ temininde problem var. Son birkaç yıldır, organ talebi büyük ölçüde arttığından bu sorun daha da kötüye gitti. Şu anda ABD'de, 115 bin civarında hasta var ve onların organ nakline ihtiyacı var. Konuşmam bitene kadar, bu listeye bir kişi daha eklenecek. Bugün, yaklaşık 100 insan yeni bir organ alacak, belki hayatını yenileyebilecek. Günün sonuna kadar ise diğer 20 kişi hayatını kaybedecek. Bu durum hastalar, onların aileleri ve daha iyisini yapmaya çalışan doktorlar için yürek parçalayıcı bir durum. Dünyanın bazı yerlerinde, bu durum hatta rahatsız edici sosyal bir probleme dönüşüyor. Örneğin Asya'da, yayın organlarının haberlerine göre umutsuz hastalar, ihtiyaçları olan organları karaborsadan alıyorlar. Bu krize bir çözüm bulmamız gerektiği çok açık. İnsanların hayatı tehlikede. Bir biyolog ve genetikçi olarak bu problemi çözmeye yardım etmek benim görevim haline geldi. Bugün, umutla söylemeliyim ki Laika sayesinde bu yolda ilerleme katediyoruz. Gen düzenleme teknolojisi kullanarak insanlara nakledilebilen organları güvenle domuzların içinde yetiştirmek artık çok uzak bir gelecek değil. Bunu yapmayı mümkün kılan inanılmaz bilime başvurmadan önce, zenotransplantasyon konusunu daha iyi anlamaya çalışalım. Bu, hayvan organlarının insana nakli. Neden domuz organları diye sorabilirsiniz? Çünkü bazı domuzlar bizlerle aynı boyut ve fizyolojiye sahip olan organlar taşıyorlar. Son yarım yüzyıldır, organ nakli öncüleri bunu yapmak için çok çalıştılar ama başarılı olamadılar. Peki neden? Önümüzde iki büyük engel vardı. İlk problem reddetme problemi. Eğer bağışıklık sistemimiz yeni ve yabancı bir organ görürse onu hemen reddedecektir. İkinci sorunumuz, domuz organlarına özel bir sorun, Her domuz kendisi için iyi huylu olan birer virüs taşıyor ama bu virüs insana geçebilir. Buna domuz endojen retrovirüsü -- kısaca PERV denir. Bu, insanlarda HIV benzeri bir virüs salgını potansiyeline sahip. Bu problemlere çözüm bulunamadığı için zenotransplantasyon alanı on yıldan fazla beklemede kaldı. Bugüne kadar çok az ilerleme yapıldı. İzin verin buraya kadar Laika'yla nasıl geldiğimi söyleyeğim. Maceram Çin'deki Emei dağında başladı. Bu yerin adı "Kaplan ve Ejderha" gibi birçok efsanevi hikayede geçiyor. Orası benim evim. Dağlarda büyüdüğüm için doğaya derinden bir bağlılığım var. Burada yedi yaşındayım. Bir Buda tapınağının önündeyim, omuzumda bir maymun var. Arkadaşlarımla birlikte maymunların dikkatini dağıtmak için onlara fıstıklar fırlattığımızı ve sonra da vadide rahat dolaştığımızı çok iyi hatırlıyorum. Doğayı seviyorum. Bir uzmanlık alanı seçeceğim zaman Pekin'de Peking Üniversitesi'nde Biyoloji bölümünü seçtim. Ama daha çok öğrendikçe daha çok soru sordum. Nasıl olur da genetik yapımız hayvanlarınkine çok yakın olduğu halde onlardan çok daha farklıyız? Bağışıklık sistemimiz nasıl birçok patojenle savaşmasına rağmen kendimize saldırmayacak kadar akıllı olabiliyor? Bu sorular bana işkence veriyordu. Kulağa can sıkıcı gibi gelse de sonuçta bir bilim insanıyım. Üniversiteden sonra, sadece soru sormamaya karar verdim, onlara cevap bulmalıydım, buldum da. 2008 yılında, Harvard Üniversitesi'ne doktora için kabul edilme şansına eriştim ve Dr. George Church'le birlikte çalıştım. Onun laboratuvarında çalışırken memeli hayvanların genetik yapısını öğrendim ve test ettim. Tüm deneyler arasında, bir tanesi beni Laika'ya götürdü. 2013 yılında, meslektaşlarımla birlikte CRISPR teknolojisini kullanarak insan hücrelerinde bazı değişimler yaptık. DNA değişimi konusunda böyle bir aracın başarıyla kullanımını gerçekleştiren ilk iki gruptan biriydik. Bilim keşfi için heyecanlı anlardı. Gen düzenleme aracı olan CRISPR'ın iki kompononenti var. Enzim CRISPR isimli bir makas ve RNA rehberi dediğimiz bir şey. Bunu mikroskoplu genetik bir makas gibi düşünün. RNA mikroskoplu rehber makası kesmek istediğimiz yere getiriyor ve "şurayı kes" diyor, Enzim CRISPR ise DNA'yı bizim istediğimiz gibi kesip tamir ediyor. Araştırmamızı yayınlandıktan sonra Mass General Hastanesi doktorları araştırmamızın tıbbi kullanımından oldukça etkilendi. Bizimle iletişime geçtiler ve onlarla birlikte CRISPR uygulayarak organ yetmezliği problemini çözmek için çalışmaya başladık. Bunu nasıl yapıyoruz? Çok kolay, aynı zamanda çok zor. İlk önce domuz hücrelerini virüslerden temizledik ve bağışıklık sistemimize uyumlu yaptık. O hücrenin çekirdeği yeniden domuz yumurtasına nakledildi ve embriyoya dönüşmesi sağlandı. Ortaya çıkan embriyo sonra taşıyıcı annenin rahmine yerleştirildi ve bir domuza dönüşmesi sağlandı. Aslında bu bir klonlama işlemi. Yavru domuz yeni organlar taşıyacak, çok büyük ihtimalle bağışıklık sistemimiz onları reddetmeyecek. 2015 yılında, ekibimiz ilk önce viral bulaşmayı çözmeye karar verdi. Biz PERV virüsünün tüm 62 kopyasını domuz genomundan almak istedik. Ama bu, neredeyse imkansızdı. Hatta CRISPR'le bile, hücre içerisinde sadece bir veya iki düzenleme yapabildik. Bir hücre içerisinde en fazla beş değişim uygulayabiliyoruz. İstediğimize ulaşmak için verileri neredeyse on kat arttırdık. Çok dikkatli bir tasarım ve yüzlerce deneyden sonra, virüsleri almayı başardık ve rekoru kırdık. En önemlisi, araştırmalarımız gösterdi ki biz bu tehlikeli virüsün insanlara bulaşma ihtimalini ortadan kaldırabiiriz. Geçen sene, değiştirilmiş bir hücre ve klonlama teknolojisiyle eGenesis ticari planımızı tanıttık, PERV virüsü olmadan doğan ilk domuz Laika aramıza böyle katıldı. (Alkışlar) Laika güvenli zenotransplantasyon için ilk önemli adımı temsil ediyor. O daha çok genetik değişim yaparak bağışıklık problemlerini çözebileceğimiz bir platform da olabilir. O günden bu yana PERV virüssüz 30 domuz yarattık ve onlar muhtemelen dünyada genetik yapısı en iyi olan hayvanlar. Laika'ya, Dünya'nın yörüngesini dolaşan ilk hayvan olan Sovyet köpeğin ismini verdik. Umut ediyoruz ki Laika ve kardeşleri bizleri bilimin ve tıbbın yeni sınırlarına götürecek. Karaciğer yetmezliği yaşayan hastalarının başka birinin ölmesini veya donörleri beklemeden hayatının kurtarılabildiği bir dünya hayal edin. Diyabet hastalarının her yemekten sonra insülin kullanmak zorunda kalmadığı bir dünya hayal edin, çünkü onlara kendi başlarına insülin üretmelerini sağlayacak sağlıklı pankreas hücreleri nakledebileceğiz. Böbrek yetmezliği olan hastaların diyaliz yükü taşımadığı bir dünya hayal edin. İşte biz bunun için uğraşıyoruz, organ yetmezliği olmayan bir dünya için. En son da bizim daha önce ilgilenmediğimiz bir problemi çözmek için araçlarımız var ve Laika sadece bizim bu maceramızın başlangıçı. Doğa karşısında mütevazı olmalıyız, çünkü ilgilenilmesi gereken daha çok sorun var, immünoloji de dahil ve şu an öngöremediğimiz şeyler. Ancak modern bilimi tıbba uygulayarak insanların hayatını kurtarmaya çalışmak tamamen bizim sorumluluğumuz. Teşekkürler. (Alkış) Chris Anderson: Luhan, bu aslında olağanüstü bir çalışma. Böyle gel. Sonraki adımlarınız neler? Virüsten kurtuldunuz. Sonraki adımlar insan vücudunun nekledilen organları reddetmediği aşamaya kadar gelmek. Bunu nasıl çözeceksiniz? Luhan Yang: Bu çok karmaşık bir süreç. Yani domuzlardaki antijenleri kaldırmalıyız. Ek olarak, kanser hakkında birçok şey elde edebiliriz. Kanser bizim bağışıklık sistemimizi atlayıp bize saldırıyor ve biz de kanserin yaptığı şeyi yapıyoruz, onu domuzdan nakledilen organa yerleştiriyoruz ve böylece bağışıklık sistemimiz organa da saldırmamış oluyor. CA: Tahminlerine göre ilk başarılı organ nakli ne zaman olacak? LY: Bu soruyu bir rakamla cevaplamak benim için sorumsuzca olur. CA: TED sahnesindeyiz. Biz her zaman sorumsuzuz. LY: Ama biz bunu yapabilmek için durmadan çalışıyoruz. CA: Hatta bunun önümüzdeki beş veya on yıl içinde olacağını da mı söylemeyeceksin? LY: Bunu on yıl içerisinde başaracağımızı umuyorum. (Gülme) CA: Bunun için heyecanla bekleyen birçok insan var, potansiyeliniz olağanüstü. Buna karşı çıkıp şöyle söyleyenler olacak, "Domuz çok tatlı. İnsanlar kendi yararları için bu tatlılıkları kullanmamalı." Buna bir cevabınız var mı? LY: Elbette. Düşünün, bir domuz sekiz insan hayatını kurtarıyor. Ek olarak, insanlarda olduğu gibi, eğer domuzun bir böbreğini alırsak o hala yaşamaya devam edebilir, bu problemlere karşı düşünceliyiz ama bence maksadımız hastaların ve onların ailelerinin henüz görülmemiş ihtiyaçlarını karşılamak. CA: Ayrıca bunu size domuz eti yiyenler söylemez, doğru mu? LY: Kesinlikle. (Gülme) CA: Luhan, teşekkür ediyorum. LY: Rica ederim, teşekkürler. (Alkış)