Normalde kamu yerleri için eser üretmiyorum, sipariş üzerine çalışmıyorum. Bildiğiniz gibi, kütüphane Ulusal Kütüphane, yani bu çok büyük bir projeydi. Bana teklifte bulunduklarında, onlara dedim ki: " Eğer aklıma iyi bir fikir gelirse, bunu yapabilirim." Binanın inşaası tamamlandığında, aklımda bir kaç iyi fikir vardı. Bu fikirlerden birisi, kütüphanenin merkezine bir balina iskeleti yerleştirmekti. Bu bir fikirden ziyade, bir görüntü olarak kafamda canlanmıştı. Ancak bu görüntü çok netti. Kütüphanedeki kitaplıkların ortasında, yüzen bir balina. Ben önceden tamamlanmış bir objeyle çalıştığımda, ya da gerçeklikten ödünç aldığım bir şey kullanırken, bu objenin arkasındaki mantığı anlamaya çalışırım. Onun nasıl kullanıldığını incelerim. İşte bu yüzden, balinanın hareketini sağlayan farklı merkezlerdeki eklem yerlerine baktım ve bu noktaları kullanarak, daireler çizmeye başladım. Bunlar halka gibilerdi ve bu halkalar keşişiyorlardı ve vücudun farklı bölgelerini oluşturuyorlardı. İşte iskeletin farklı merkezlerinden başlayarak gittikçe genişleyen ve birbiriyle farklı şekillerde, şaşırtıcı şekillerde kesişen halkalar çizmeye başladım. Ve halkalar kocaman olana kadar çizmeyi sürdürdüm. Sonunda, bunları grafitle doldurma işi çok emek aldı. Grafiti seviyorum çünkü kurşundan yapılmış. Bazı özellikleri sayesinde, kemik üzerinde boya yaptığınızı hissetmiyorsunuz da, sanki tozla çalışıyormuşsunuz gibi, hissettiriyor. İşte ben bu koyu renkli mineralin, kemiğin beyazlığıyla oluşturduğu kontrastı seviyorum. Benim eserimde, gerçeklikten ödünç alınan bir şeyin bir parçasının çıkarıldığını ve sonra da o şeyin merkezi bir kısmını ifşa ettiğimi görebilirsiniz. İşte ben o merkezi kısımla ilgileniyorum. Bu bir çeşit bir kolaj. Bu şeyi kurcalayıp, yapısını tekrar yaratmak. Yani aslında o şey hala orjinal halini koruyor ancak yeni bir biçimde sunuluyor. Siz böyle bir projede yer aldığınızda, yani böylesine büyük bir binada çalıştığınızda, buradaki sembolizm ve mitoloji önemli bir rol oynamaya başlıyor, ve insanlık bir çok efsanevi hikayeyle dolu, özellikle de içinde balina bulunan mitolojilerle. Öte yandan, normalde böyle büyük bir binada, Meksika'yı sembolize eden bazı şeyler de yaratırsınız, mesela bir kartal gibi. Hani eski zamanlarda yapmayı çok severlerdi öyle şeyler, anlatabildim mi? Ama şimdi bu bina daha çok bilgi üzerine dayalı bir bina olduğundan ayrıca bir de ekolojik tarafı olduğundan, bu daha uygun oldu. Sanırım benim çok şey söylememe gerek yok, her şey eserin içinde. Benim için önemli olan gerçek deneyimi kullanarak, bunu sanata nasıl tercüme edebileceğim. Çünkü deneyimi nasıl bir işarete çevirirsiniz? Ya da dile, ya da sanata? Ve keşiflerinizi nasıl diğer insanlarla paylaşabilirsiniz?