Armut koltuklar harikadır. Ama ayakta kalanlar olduğunu görüyorum. Şurada birkaç kişi var. Ayakta durmak uzanmaktan daha fazla enerji gerektirir. Livestrong Vakfı'nın kilo kaybetme kaynakları veri tabanını kullanarak konuşmamı bitirdiğimde ayakta duranların Armut koltukçulara kıyasla 7.5 kalori daha fazla yakmış olacağını hesaplayabilirsiniz. (Gülüşmeler) Şimdi, size bir soru... Kilo kaybından bahsetmişken özellikle ağırlık, bu konuşma canlı. Şu anda tam karşınızdayım. Hepimiz bir aradayız. Ama bu konuşma kayıt altında ve dünyanın her köşesinden erişilebilen bir video olacak. Bilgisayarlarla, mobil cihazlarla televizyonlarla. Ben yaklaşık 85 kilogramım. Videonun ağırlığı ne kadar olacak? Bu tarz sorular sormak kanalım Vsauce'da her hafta yaptığım şey. Son iki yıldır oldukça eğlenceli sorular soruyorum. Şaşırtıcı sorular. Ve sorulara olabildiğince içten bir şekilde bilimsel kavramlara ve bilim insanlarına önemle yaklaşıyorum. Araştırıyor ve yazıyorum, yapıyor ve sunuyorum, düzenliyor ve yüklüyorum, sosyal medyayı da tek başıma yürütüyorum ama yalnız değilim. Çünkü Vsauce'un 2 milyon abonesi var, videolarım her ay 20 milyonu aşkın kişi tarafından izleniyor. Evet. (Alkışlar) Epey heyecan verici. Garip sorular sorular sormanın insanları çekmek için harika olduğunu keşfettim. Sadece insanları da değil, hayranları da. Hayranlar izleyicilerden veya hedef kitleden farklıdır. çünkü hayranlar geri dönmek ister. Youtube'da abone olurlar. Ürettiğiniz her şeyi ve ileride üreteceğiniz her şeyi izlemek isterler. Meraklı insanlar olduğumuzdan merak uyandırmak harika bir yemdir. İnsan tutmanın çok iyi bir yoludur. Onları bir kere tuttuğunuzda bu tutsak izleyicilere soruyu cevaplama vesilesiyle kazara birçok şey öğretebilirsiniz. Şimdi bazı videolarıma göz atalım. Burada sekiz tanesi var. Ama sol alt köşedekine bakın. "Aynalar ne renktir?" İnsanlar bunu gördüğü zaman tıklamamaları oldukça zor çünkü dersiniz ki: "Böyle soru mu olur? Bu soru nasıl cevaplanır ki?" Şimdiye kadar 7.6 milyon insan aynaların rengiyle ilgili 5 dakikalık bu videoyu izlemiş. Bu bölümde soruyu cevaplıyorum ve normalde biraz bayat sayılan konulara değinme şansım oluyor: optik, dağınık ve düzgün yansıma farkı, ışığın işleyişi, retinada işleyişi, hatta renk adlarının etimolojisi gibi. Örneğin "siyah" ve "beyaz". Neyse, sürprizbozan uyarısı: aynalar renksiz değil, gümüşi değil, yani genelde resmedildiği gibi değil. Aynalar, teknik olarak çok, çok, çok azıcık... yeşildir. Bunu iki aynayı birbirine tutarak görebilirsiniz. Işığı sonsuza dek yansıtacak şekilde. O sonsuz yansımaya bakın, gittikçe soluklaşacaktır. Çünkü her yansımada ışığın bir kısmı soğurulur. Ama aynı zamanda yeşilleşecektir. Çünkü yeşil ışık, yani bizim yeşil olarak algıladığımız dalga boyundaki ışık, çoğu aynadan en iyi yansıyandır. Peki, o zaman bir videonun ağırlığı nedir? Bilgisayarınıza bir video akışı olduğunda o bilgi elektronlar kullanılarak geçici olarak depolanır. Cihazınızdaki elektronların sayısı aslında değişmez. Ama onları bir yerde depolamak enerji gerektirir. Dostumuz Albert Einstein sayesinde enerji ve kütlenin ilişkili olduğunu biliyoruz. Durum şöyle: Diyelim bir YouTube videosu izliyorsunuz. Gayet güzel bir çözünürlükte, 720p. Standart bir bit hızında, 1 dakikalık YouTube videosunun cihazınızda 10 milyon kadar elektronu etkilemesi gerekecek. Videoyu görebilmeniz için onca elektronu iletmek ve onları doğru yerde tutmak için gereken enerjiyi hesaba katarsak o bir dakikalık videonun bilgisayarınızın kütlesini 10 üzeri -19 gram artırdığını görürüz. Kâğıda dökünce böyle duruyor. (Islık) Bu bir hiç gibi. Buna hiç diyebilirsiniz, başınız da fazla ağrımaz. Çünkü bu değişimi tespit etmek için kullanacağımız icat edilen en hassas tartılar bile 10 üzeri -9 gram sapma gösteriyor. Yani ölçemiyoruz. Ama az önce yaptığımız gibi hesaplayabiliyoruz. Ve bu bayağı havalı çünkü ben çocukken okulumuzda iki raf dolusu bilim kitabı vardı. Bu da havalıydı ama onları iki yılda falan bitirmiştim. Daha fazla kitaba erişmek ise zordu. Çünkü kitaplar ağır, koyacak yer lazım. Kitapları taşımaksa günümüz seçeneklerinden daha zor. Bu kadar küçük sayılarla binlerce kitabı kendi ufak elektronik okuyucuma sığdırabilirim. Saatlerce, günlerce uzunlukta YouTube yayınına ulaşabilirim. Hem de bilgisayarım ölçülebilir oranda ağırlaşmadan. Bilgi bu kadar hafif olduğunda, çok daha demokratik olur. Yani öncesinden çok daha fazla öğretmen, sunucu, yaratıcı ve izleyici dâhil olabilir. Şu an YouTube'da bu tip içeriklerde bir patlama söz konusu. Üç Vsauce kanalı da alt köşede duruyor. Ama diğer herkesin toplam izlenmesinin yanında benim tek başıma ya da iş arkadaşlarımla ulaşacağım sayı devede kulak kalıyor. Ve bu gerçekten heyecan verici. Görünüşe bakılırsa insanların merakını cezbetmek ve sorumlu bir şekilde sorularını cevaplamak; hayran kazanmak, kitle genişletmek, izleyici edinmek için harika bir yol. Markaların ve şirketlerin güven sağlaması için bile harika bir yol. Yani bir videonun ağırlığını hesaplamak biraz garip bir soru. Ama sıradaki soruyu sormayı ve onu cevaplamayı "ağırdan" almayacağım. Her zamanki gibi, izlediğiniz için teşekkürler. (Alkışlar)