1 00:00:08,413 --> 00:00:11,747 Kurguyu, birçok nedenle okuyoruz. 2 00:00:11,747 --> 00:00:12,747 Eğlenmek için, 3 00:00:12,747 --> 00:00:15,000 kimin yarattığını öğrenmek için, 4 00:00:15,000 --> 00:00:18,049 ilginç, yeni gezegenlere gitmek için, 5 00:00:18,049 --> 00:00:19,169 korkmak için, 6 00:00:19,169 --> 00:00:19,911 gülmek için, 7 00:00:19,911 --> 00:00:21,290 ağlamak için, 8 00:00:21,290 --> 00:00:22,028 düşünmek için, 9 00:00:22,028 --> 00:00:23,153 hissetmek için, 10 00:00:23,153 --> 00:00:28,294 bir anlığına nerede olduğumuzu unutarak kendimizi kaptırmak için. 11 00:00:28,294 --> 00:00:30,954 Peki, kurgu yazmaya ne dersiniz? 12 00:00:30,954 --> 00:00:33,559 Okuyucuları hikâyelerinize nasıl çekersiniz? 13 00:00:33,559 --> 00:00:35,983 Heyecan verici bir plan mı? Belki. 14 00:00:35,983 --> 00:00:38,715 Büyüleyici karakterler mi? Muhtemelen. 15 00:00:38,715 --> 00:00:43,401 Güzel bir dil mi? Bir ihtimal. 16 00:00:43,401 --> 00:00:48,344 "Billie'nin bacakları erişte. Saçlarının uçları ise zehirli iğne. 17 00:00:48,344 --> 00:00:53,414 Dili kıllı bir sünger ve gözleri ise çamaşır suyu dolu." 18 00:00:53,414 --> 00:00:57,590 Bu tanım size de Billie kadar bulantılı hissettirmedi mi? 19 00:00:57,590 --> 00:01:00,803 Billie'nin bacaklarının aslında erişte olmadığını anlıyoruz. 20 00:01:00,803 --> 00:01:04,268 Billie'ye, pişmiş erişte kadar gevşek hissettiriyorlar. 21 00:01:04,268 --> 00:01:07,223 Bu bir ima kıyaslaması, bir metafor. 22 00:01:07,223 --> 00:01:10,239 Peki, neden bu şekilde yazmayalım ki? 23 00:01:10,239 --> 00:01:12,961 "Billie kusmak üzere ve zayıf hissediyor." 24 00:01:12,961 --> 00:01:18,000 İkinci tanım muhtemelen birinci tanım kadar güçlü gelmiyor. 25 00:01:18,000 --> 00:01:21,118 Kurgunun amacı, bir büyü yapmaktır, 26 00:01:21,118 --> 00:01:25,769 hikâyenin dünyasında yaşadığınıza dair anlık bir illüzyon yaratmaktır. 27 00:01:25,769 --> 00:01:28,077 Kurgu duyulara bağlanır, 28 00:01:28,077 --> 00:01:30,723 karakterlerin yaşadığı deneyimleri 29 00:01:30,723 --> 00:01:33,571 zihinsel olarak güçlü şekilde hayal etmenizi sağlar. 30 00:01:33,571 --> 00:01:37,329 Sahne ve ekran, bazı duyularımızla doğrudan etkileşime geçer. 31 00:01:37,329 --> 00:01:41,727 Karakterlerin ve ortamın etkileşimini görür ve duyarız. 32 00:01:41,727 --> 00:01:43,297 Fakat düzyazı kurgusunda, 33 00:01:43,297 --> 00:01:47,531 çelişen bir arka plan üzerinde yalnızca sabit sembolleriniz vardır. 34 00:01:47,531 --> 00:01:51,803 Hikâyeyi gerçekçi olarak, dokunulmaz bir dille tanımlarsanız, 35 00:01:51,803 --> 00:01:54,211 büyü zayıf bir hâl alabilir. 36 00:01:54,211 --> 00:01:57,959 Okuyucunuz kelime oyunlarının ardına geçemeyebilir. 37 00:01:57,959 --> 00:02:00,171 Billie'nin ne hissettiğini anlayacaktır, 38 00:02:00,171 --> 00:02:03,762 fakat Billie'nin hissettiğini hissetmeyecektir. 39 00:02:03,762 --> 00:02:07,454 Okuyor olacak, fakat hikâyenin dünyasına giremeyecek ve 40 00:02:07,454 --> 00:02:12,753 Billie'nin hayatındaki gerçekleri eş zamanlı olarak keşfedemeyecektir. 41 00:02:12,753 --> 00:02:15,667 Kurgu, duyularımızla oynar: 42 00:02:15,667 --> 00:02:16,528 Tat, 43 00:02:16,528 --> 00:02:17,658 koku, 44 00:02:17,658 --> 00:02:18,709 dokunma, 45 00:02:18,709 --> 00:02:19,900 duyma, 46 00:02:19,900 --> 00:02:21,240 görüş 47 00:02:21,240 --> 00:02:23,135 ve hareket duyusu. 48 00:02:23,135 --> 00:02:28,786 Aynı zamanda soyutlama ve karmaşık bağlantılar kurma kabiliyetimizle oynar. 49 00:02:28,786 --> 00:02:30,816 Şu cümleye bir bakın. 50 00:02:30,816 --> 00:02:32,965 "Dünya hayalet sessizliğindeydi, 51 00:02:32,965 --> 00:02:38,106 yelken çatırtıları ve suyun tekneye karşı mırıldanması hariç." 52 00:02:38,106 --> 00:02:40,769 "Sessiz", "çatırtı" ve "mırıldanma" kelimeleri, 53 00:02:40,769 --> 00:02:43,465 duyma duyumuzla bağlantılı. 54 00:02:43,465 --> 00:02:47,288 Buckell'in genel kelime sesini kullanmadığına da dikkat edin. 55 00:02:47,288 --> 00:02:52,752 Seçtiği her kelime, belirli bir ses özelliği uyandırıyor. 56 00:02:52,752 --> 00:02:56,280 Sonra, bir resme kıvam vermek için 57 00:02:56,280 --> 00:02:59,142 çeşitli boyalar kullanan bir sanatçı gibi, 58 00:02:59,142 --> 00:03:03,723 o da başka bir katman, hareket, "yelken çatırtıları" ve 59 00:03:03,723 --> 00:03:08,186 dokunuş, "suyun tekneye karşı mırıldanmasını" ekliyor. 60 00:03:08,186 --> 00:03:11,174 Son olarak, sessiz kelimesini hayalet ile birleştirerek 61 00:03:11,174 --> 00:03:14,574 soyut bir bağlantı sağlıyor. 62 00:03:14,574 --> 00:03:16,843 Okuyucu ve tecrübe arasına 63 00:03:16,843 --> 00:03:18,944 uzaklaştırıcı bir benzetme katmanı koyan 64 00:03:18,944 --> 00:03:21,324 "hayalet gibi sessizdi" değil. 65 00:03:21,324 --> 00:03:25,626 Buckell bunun yerine imalı bir karşılaştırma yapmak için 66 00:03:25,626 --> 00:03:29,132 "hayalet sessizliği" metaforunu yaratıyor. 67 00:03:29,132 --> 00:03:31,790 Yazarlara daima klişelerden uzak durmaları söylenir, 68 00:03:31,790 --> 00:03:36,232 çünkü okuyucu için sık kullanılan bir imge, çok az bağlantı sağlayacaktır, 69 00:03:36,232 --> 00:03:38,482 tıpkı "gül gibi kırmızı" gibi. 70 00:03:38,482 --> 00:03:39,251 Şunu verin, 71 00:03:39,251 --> 00:03:42,083 "Aşk... sahilde başlamıştı. 72 00:03:42,083 --> 00:03:47,083 Jacob, Anette'i vişne kompostosu elbisesi içinde gördüğü gün başladı", 73 00:03:47,083 --> 00:03:49,783 ve beyinleri derhal vişne kompostosu elbisesinin 74 00:03:49,783 --> 00:03:53,186 ne olduğunu düşünme göreviyle uğraşmaya başlayacaktır. 75 00:03:53,186 --> 00:03:56,809 Kendilerini birden sahilde âşık olmak üzereyken bulacaklar. 76 00:03:56,809 --> 00:04:01,498 Hem içgüdüsel, hem de kavramsal bir düzeyde hikâyeyi tecrübe ederek, 77 00:04:01,498 --> 00:04:04,188 dinamik bir duyu dünyasının yarattığı hayali 78 00:04:04,188 --> 00:04:07,986 oyun yolculuğunun yarısında, yazarla tanışacaklar. 79 00:04:07,986 --> 00:04:11,135 Yani yazarken sesi, görüşü, tadı, dokunuşu 80 00:04:11,135 --> 00:04:16,341 ve hareketi bağdaştırmak için, kelimelerinizi iyi seçin. 81 00:04:16,341 --> 00:04:20,758 Daha sonra hikâyenizin parçalarından, beklenmedik ifadeler 82 00:04:20,758 --> 00:04:24,666 yaratın ki, okuyucunuzun hayal gücü parıldasın.