Bir insan su içmeden 100 saat yaşayabilir.
Ancak öyle bir canlı var ki
onlarca sene boyunca sussuz kalabilir.
Bir milimetre küçüklüğündeki bu canlı
Dünya'nın hem en sıcak,
hem de en soğuk iklimlerde yaşayabilir
ve yüksek radyasyon
seviyelerine bile dayanabilir.
İşte karşınızda tardigrada.
Dünya'daki en dayanıklı
canlılardan birisidir.
Sekiz bacaklı şişman bir
sakızlı ayıya benzese bile.
Çoğu organizmanın
yaşaması için su gereklidir.
Su metabolizmayı tetikler,
bu da hücrelerde yer alan tüm
biyokimyasal reaksiyonları
sürdüren bir işlemdir.
Ancak su ayıları olarak da bilinen
tardigrada gibi canlılar,
Yunanca'da susuz hayat
anlamına gelen anhidrobiyoz
yöntemiyle bu kısıtlamadan kaçınabilirler.
Ne kadar inanılmaz olursa olsun,
tardigradalar yalnız değildir.
Bakteriler,
arke adı verilen tek-hücreli organizmalar,
bitkiler
ve bazı diğer hayvanlar da
kuruyunca hayatta kalabilirler.
Birçok tardigrada için,
bu işlem için bir tür kapanma
durumundan geçerler.
Bir top hâline bükülürler,
başlarını ve sekiz bacaklarını
içeriye doğru çekerler
ve suyun dönmesini beklerler.
Suyun sınırlı olduğu durumlarda
ve tardigradalar kapanma
durumuna geldiklerinde,
özel moleküller sentezledikleri düşünülür.
Bu da tardigradanın hücrelerindeki
kayıp suyu bir kalıp oluşturarak
telafi eder.
Kuruluğa karşı hassas
hücrelerin bileşenleri,
DNA,
proteinler
ve membranlar gibi,
bu kalıbın içerisinde hapsolurlar.
Burada moleküllerin kilitli bir
pozisyonda tutulmalarıyla,
çözümlenmelerini,
parçalanmalarını
ve birleşmelerini önlediği düşünülür.
Organizma yeniden sulandırıldığında,
bu kalıp çözümlenir
ve geriye çalışabilir ve zarar
görmemiş hücreler bırakılır.
Kuruluğun ötesinde, tardigradalar diğer
olağanüstü durumlarda da dayanıklıdırlar:
Donmak,
suyun kaynama noktasını
geçen ısılarda kalmak,
yüksek radyasyon seviyeleri
ve hatta uzay boşluğu.
Bu gibi durumlar tardigradaların uzaylı
olduklarına dair bazı hatalı
tahminlere neden olmuştur.
Bunu düşünmek eğlenceli olsa bile
bilimsel kanıt, kökenlerinin
Dünya'dan olduklarını gösterir
ve zamanla burada evrimleşmişlerdir.
Hatta bu dünyevi evrim yaklaşık olarak
1100 tardigrada türünü ortaya çıkarmıştır
ve büyük ihtimalle hâlâ keşfedilmeyi
bekleyen diğerleri de vardır.
Tardigradalar çok dayanıklı oldukları için
neredeyse her yerde bulunurlar.
Bütün kıtalarda, Antarktika'da
bile yaşıyorlar.
Farklı ortamlarda bile bulunurlar;
bunlara çöller,
buz tabakaları,
deniz,
tatlısu,
yağmur ormanları
ve en yüksek dağların tepeleri de dâhil.
Ancak tardigradaları sıradan
yerlerde de bulabilirsiniz:
Bahçelerdeki yosun ve likenlerde,
parklarda
ve ormanlarda.
Onları bulmak için tek ihtiyacınız
biraz sabır ve bir mikroskoptur.
Bilim insanları şu an tardigradaların
kapanma durumlarını, yani anti-kuruma
tekniklerini, diğer zorlu koşullarda da
kullanıyorlar mı diye araştırıyorlar.
Eğer onların ve diğer canlıların hassas
biyolojik moleküllerini nasıl
dengeleyebildiklerini anlayabilirsek
o zaman bu bilgiyi kullanarak
aşıları stabilize edebiliriz
ya da Dünya'nın değişen iklimine
dayanıklı ekinler geliştirebiliriz.
Tardigradaların uzun bir süre
uzay boşluğuna maruz kalıp
nasıl yaşadıklarını inceleyerek,
bilim insanları yaşamın çevresel
sınırları ile ilgili ve astronotları nasıl
koruyabileceklerine dair
fikirler üretebilirler.
Bu süreçte, tardigradalar bize çok ciddi
bir soruyla ilgili bir cevap sunabilirler:
Gezegenimizden daha az yaşanılabilir olan
gezegenlerde hayat sürdürülebilir mi?