Bu, verimli topraklarında dinozorların...
...dolaştığı çağlardaki dünya.
10 kilometre çapındaki bir göktaşı,
her şeyi değiştirdi.
Çarpışmanın gücü, 10 bin atom
bombasından daha fazlaydı.
Milyarlarca ton toz ve kum,
atmosfere yayıldı.
Güneş ışınlarını geçirmeyen
bir toz bulutu...
...dünyanın karanlıkta kalmasına
sebep oldu.
1000 yıl boyunca.
Bu, geçmişte yaşandı.
Gelecekte de yaşanacak.
Asıl soru: Ne zaman?
KIYAMET GÜNÜ
65 MİLYON YIL SONRA
Houston, olumlu.
Tekrar deneyeceğim.
Bitirmek üzereyim.
- Dennis, neredeyse bitiriyorum.
- Houston, Pete iyi görünüyor.
Tamam, Pete, şu anda
bağlantı sağlandı.
Düzenli sinyal almaya
başlayınca sana haber vereceğiz.
İyi görünüyor.
Bana 10 saniye verin.
- Kalp atışları yükseliyor.
- Hey, Pete.
- Ben, Truman.
- Hey.
- Orada herşey yolunda mı?
- İyi sayılır.
Dinle, Pete, her şey kontrol altında.
Biraz sakin olursan...
...seni aşağıya sağ salim
döndüreceğiz.
- Beni anlıyor musun?
- Her kelimesini.
Tamam, biraz daha zamanımız var.
Yani telaşlanma.
Hey.
İyi görünüyor.
- Başaracak.
- Başaracak.
- Devam et, Atlantis.
- Anlaşıldı, Houston.
Pete'i geri almaya hazırlanıyoruz.
Neydi bu kahrolası?
Tanrım.
Düşüyoruz!
Houston!
Tüm bağlantıyı kaybettik.
Stewart, kaydı geri al!
UZAY MERKEZİ - PENTAGON
- Çok sayıda nesne! Çok sayıda nesne!
Sektör 5-9.
Üç tane. Beş oldu.
- Tanımlanamayan izler.
- Ekranımı doldurdular.
Çok sayıda iz, hızla Atlantik
kıyılarına yaklaşıyor.
Beklenmeyen bir füze saldırısı olabilir.
Bay Başkan, uzay mekiği Atlantis,
uzayda infilak etti.
Tamam, üç grup istiyorum!
Birincisi, teknik ekip.
Kaydı getirin. Teknik arızadan mı
kaynaklandı, araştırın.
İkincisi, araştırmacılar.
Bilinen tüm uydular...
...göktaşları ve uçan her şeyin
yörüngelerini bulun.
Tekrar tekrar kontrol etmenizi
istiyorum.
Üçüncü grup, her türlü
olasılığı araştırsın.
Tamam mı? Şimdi, kırmızı alarm.
11 bin NASA çalışanı iş başına.
- Walt, hemen başlayın.
- Gidelim.
Karl!
Karl!
Karl!
Yemeğin, neredeyse...
...on saattir masada bekliyor.
- Boşanmak istiyorum.
- Dottie, büyük bir şey var.
Ne olduğunu bilmiyorum, ama
orada bir şeyler yanıyor.
Telefon rehberini getirir misin?
NASA'daki çocukların numarasını bulayım.
Affedersin!
Alnımda "Karl'ın Kölesi" mi yazıyor?
Gidip şu lanet rehberi getir!
Rehberi getir!
Rehberi getir!
Uzay Merkezi'nin raporları olumsuz.
Dünyadan yapılmış bir saldırı değil.
Mekikten kaynaklanan
bir arıza olabilir.
Noel baba da olabilir.
Kesin bir bilgi elde edene kadar, General...
...DEFCON-3 durumuna geçiyoruz.
Hey, küçük adam!
Little Richard!
Ben ve sen, adamım.
Bir numara olacağız, bebeğim.
Büyük gün. Hayatım boyunca bu
bisiklete binmeyeceğim.
Dediğimi anlıyor musun?
Bir motorsiklet alıyorum, bebeğim.
Artık daha havalı dolaşacağız.
Gittiğiniz yere dikkat edin. Bahse girerim,
hiçbiriniz kardeşinizi durduramazsınız.
Yavaş ol, Little Richard.
Sabahtan beri bisiklettesin. Sıkıştın mı?
- Şimdi aldığımız önemli bir haber için...
- Ne olmuş?
...programımıza ara veriyoruz.
Uzay mekiği Atlantis, Doğu saatiyle
15:47'de uzayda infilak etti.
Hey! Bırak, bırak.
- O, benim Godzilla'm. Haydi, bırak.
- Seni ahmak!
Little Richard'ı tekmeleme.
Derdin ne senin?
O köpek, Godzilla'mı dişledi.
Bücür piçine sahip olamıyor musun?
Yakala, Richard. Saldır.
Eğer nazik biri olmasaydım...
...o koca kıçını bir vuruşta
patlatırdım.
- Niye durduk?
- Bilemezsin. Burası, New York.
Herşey olabilir. Bir bakalım.
Teröristler bombalamış olabilir.
Bir ceset olabilir.
Üstelik bugün Cuma, maaş günü.
- Züppenin biri maaş çekini alamamıştır. Evet?
- Alışverişe gitmek istiyorum.
Ben de. Ama hiçbir yere gidemeyiz.
Şu trafiğe baksana.
Little Richard!
Little Richard'ım!
Dayan, Little Richard.
Geliyorum.
Endişelenme.
Seni oradan çıkaracağım.
İyi misin, ahbap?
Sakın telaşlanma. Sıkı tutun.
Biri 911'i arasın!
Ekranım doldu.
Gittikçe çoğalıyorlar.
Bilinmeyen cisimler, Finlandiya'dan Kuzey Amerika
kıyılarına kadar atmosferi yarıyorlar.
Şuna bak!
Savaş çıktı!
Saddam Hüseyin, bizi bombalıyor!
- Bunların geldiği yörüngeyi bulmalıyız.
- Bu, bir hafta sürer.
Hemen bulun, tamam mı? Daha
kötüsü geliyor mu, bilmek istiyorum.
General Kimsey, hatta.
Finlandiya'dan Güney Carolina'ya
kadar her yer vuruldu.
Füze olmadıklarını biliyoruz.
Peki, nedir bu lanet şeyler?
Bu, bir göktaşı yağmuru.
Mekiği yok eden şey bu.
Başkan, Air Force1'de cevap
bekliyor.
Sona erdi mi?
General, 11 bin NASA çalışanı,
bunun ne olduğunu araştırıyor.
Biz öğrenince siz de öğreneceksiniz.
- Pekala Karl, dinle. Acele etmeni istiyorum.
- Evet, efendim. Siz kesinlikle ilksiniz.
Tamam, ilk koordinat.
Bir-iki-üç-dokuz. 1239, tamam mı?
- FBI, aradığı yeri buldu.
- Uzaydaki bir patlamayı gördüm.
Tamam.
- Dinle, Karl. Bu çok gizli.
- Efendim, ben Donanma'dan emekliyim.
Bu işleri az çok bilirim.
Fakat bir şey daha.
Göktaşını bulan, adını da koyabilir,
doğru mu?
- Evet, bu doğru.
- Ona, eşimin adını vermek istiyorum. Dottie.
O, bir huysuz fahişedir.
Ondan kurtuluş yoktur.
- Çok sevimli, Karl.
- S.D.I., ben, uçuş yöneticisiyim.
- Hubble teleskobunu hemen
oraya çevirmenizi istiyorum.
- Anlaşıldı.
Hubble'ı yönlendiriyoruz!
Muazzam.
Bu sapma, 1643'te.
Bu sapma, 1658'de.
AIR FORCE 1
Ve bu sapma da 1700'de.
Kesin şu sapma saçmalığını!
- Nedir bu şey?
- Bir göktaşı, efendim.
Büyüklüğü ne kadar?
Efendim, en iyi tahminle 97.6 milyar...
- Texas büyüklüğünde, Bay Başkan.
- Evet, efendim.
Dan, bu şeyi neden daha önce
farketmedik?
İzleme bütçemiz, bir milyon dolar.
Bu miktarla, uzayın ancak
yüzde üçünü izleyebiliyoruz.
Ve bağışlayın efendim, ama
uzay çok büyük.
- Bu sabahkiler neydi?
- Hiçbir şey. Basketbol topu ile...
...Volkswagen büyüklüğü
arasında parçalar.
- Bu şey bize çarpacak mı?
- Büyük ihtimalle, efendim.
- Hasar ne kadar olur?
- Hasar mı?
Felaket, efendim.
Dünyadaki her şeyin ölümü.
İnsanlığın sonu.
Çarpacağı yerin önemi yok.
Hiçbir şey hayatta kalmaz.
Bakteriler dahil.
Tanrım.
Ne yapabiliriz?
Dünyaya çarpmadan önce
18 günümüz var.
GÜNEY ÇİN DENİZİ
Yüksel ve ışılda.
Sondajı durdurun!
Sondajı durdurun!
Dikkat!
Sondajı durdurun!
Sondajı durdurun!
- Hey!
- Hey, bu yakındı!
Size yılda 50 bin bağışlıyorum.
- Sence neden bu kadar kızgınlar, Chick?
- Sanırım...
...petrol çıkarmanın şeytan
işi olduğunu düşünüyorlar.
Bu platformun bir saatte ne kadar
petrol çıkardığını biliyor musunuz?
İlginç bir şey farkettim.
2 numara, dün gece 55 metre delmiş.
- Bunun için kime teşekkür etmeliyiz?
- Tahmin et bakalım.
Sen olmadığına göre.
Lanet olsun, A.J.!
A.J.!
A.J.!
A.J., burada mısın?
Çok güzel.
Yataktasın. Kalk!
- Hey, beni mi görmek istedin?
- Evet, seni arıyordum.
Sinirlisin.
Tamam, anlayabiliyorum.
Hayır. Bilemedin, A.J.
Sinirli değilim. Sana öyle geliyor.
Sinirli lafı az kalır. Biliyorsun, dün gece
iki numarayı kapatmıştım, doğru mu?
- Evet, adamım, düşünmüştüm ki...
- Sözümü kesme.
Yıllar sonra bir gün
büyüyüp adam olursan ve...
...8 milyon dolarınla kurduğun
bir petrol şirketin olursa...
...o kuş beyninle düşündüğün
şeyleri yapabilirsin.
Ama, buranın adı "Harry Stamper Petrol"
olduğu sürece kurallarıma uyacaksın.
- Anladın mı?
- Evet, anladım.
Pekala. Şimdi senden o beş
kelimeyi duymak istiyorum.
Ben...
...bir daha asla yapmayacağım.
Ben bir salağım.
Çok aptalca bir iş yaptım.
Ben bir gerizekalıyım.
Daha ne diyebilirim ki...
- Burada neler oluyor?
- Ne olabilir ki?
Bilirsin, akşamdan kalmayım.
Biraz gerginim.
- Ne kadardır yanımda çalışıyorsun?
- Beş harika yıldır.
Beş yıldır hiç bu kadar
çabuk özür dilememiştin.
Burada bir halt karıştırıyorsun.
Ne olduğunu bulacağım.
Değişiyorum, Harry.
Yepyeni bir adam oluyorum.
Ne olabilir ki, Harry?
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Tamam.
Bunu açıklayabilirim.
- Bunu açıklayabilir misin?
- Açıklayabilirim.
Bir açıklama bulsan iyi olur.
Tam burada dur.
Grace?
- Selam, Harry.
- Defalarca bana "baba" demeni istedim.
Affedersin, Harry.
Kalk ve üstünü giy.
Sen bir yere ayrılma.
Ben hemen dönerim.
Sizden istediğim, çarpışmayla ilgili
tüm olasılıklar ve önlemler.
Tamam mı? Pizza kutusuna, peçeteye
karaladığınız projeleri, her şeyi istiyorum.
30 yıldır, NASA'nın gerekliliğini sorguladılar.
Bugün onlara cevap vereceğiz.
Bu konuda bir şey
biliyor musun, Rockhound?
- Biliyor muydun?
- Hayır, bir fikrim yok.
Harry nerede?
Harry.
Anlıyorum, tamam mı?
Sen kızgınsın.
Kim kızgın değil ki?
- Seni vuracak.
- Hayır, hayır.
- Harry!
- Senin neyin var?
Son duanı et, A.J.!
Bu adamın silahı var, adamım.
Bana ateş ediyor.
- Harry, hiç komik değil.
- Harry, dinle. Konuşabiliriz.
- Bu ciddi bir şey mi?
- Hem de nasıl.
- Bear.
- Ne iş?
Beni vuracak.
O boru anahtarıyla onu durdur.
Babası ölmeden önce A.J.'e
bakacağını söylemiştin.
Şimdi onu vurmak,
iyi bir fikir olmayabilir.
- Neden silahı bırakmıyorsun?
- Karışma sen, çekil yolumdan.
Tamam, ben elimden
geleni yapmış olayım da.
Ayrıca, petrol çıkarma
işindeki en iyi adamını vurmanın...
- ...akıllıca olduğunu sanmıyorum.
- Chick, onu öldürmeyeceğim.
Sadece bacağından vuracağım.
Tek bacakla da petrol çıkarabilir.
Tek koluyla yıllarca çalışan ihtiyar
Frank Marx'ı hatırlıyor musun?
Evet, ama pek verimli değildi.
Harry, hemen o silahı bırak.
Deli gibi davranıyorsun.
Şimdi tatlım, gidip üzerine bir şeyler giy
ve yoldan çekil.
- Hayatımı kontrol edemezsin.
- Güzel. Giyin, hemen.
Pekala, kes artık! Tamam.
Tadını kaçırma. Çok uzattın.
- Kahretsin!
- Harry, bu yasadışı, adamım.
Delirdiğimi farzet, Rock.
Tamamdır.
- Sence delirmiş gibi görünüyor muyum?
- Şey--
Harry!
Hey, sakin ol.
- Ne yapıyorsun? Harry, dur. Kes şunu.
- Pekala, Harry.
Tamam, şimdi dinle. Erkek erkeğe.
Ciddiyim. Onu seviyorum.
Yanlış cevap!
- Vay canına, gerçekten vurdun, Harry.
- Harry!
- Beni vurdun!
- Onu vurdun.
İstediğim yerden değil.
Kurşun sekti.
Birilerini vurmanın komik
olduğunu mu sanıyorsun?
Hey, toparlanın.
Müşterilerimiz geliyor.
Şey, daha önce, 1974'te...
...biz, bir projemiz, şey, şey hakkında,
hani göktaşlarının...
Bu sabah az kafein almış birine
ihtiyacım var. Doktor, tercüme edin.
Evet, efendim. O zaman, lazerle
göktaşlarının parçalanabileceğine dair...
...bir ön çalışmamız olmuştu.
Bu, oyuncak tabancayla
yük trenine ateş etmek olur, Doktor.
Bazılarımızın da fikri şu.
Eğer yansıtıcıları
doğru yerleştirebilirsek...
...ve iyi nişan alırsak,
bir şansımız olabilir.
Haydi, çocuklar!
Biraz daha ciddi şeyler düşünün.
18 günümüz kaldı.
431 saat, 15 dakika ve 18 saniye.
Zaman, sahip olmadığımız bir lüks.
Ne?
Dinle, Harry.
A.J., benim seçimim.
- Benim seçimim, senin değil.
- Senin yaş grubundaki tek kişi oydu, Grace.
Bu bir seçim değil.
Bu seçeneksizlik.
Bana, neyi yapıp neyi
yapmamam gerektiğini...
...söyleme hakkını nereden
buluyorsun anlamıyorum, Harry.
Sanırım senin babanım,
öyle değil mi?
- Değil.
- Ne zamandır?
On yaşımdan beri, çünkü
senden daha olgunum, Harry.
Annem, yani senin seçimin
bizi terk ettiğinden beri.
Bak, olgunlaşmamış biri olduğunu
biliyorum ve seni affediyorum.
Olgunlaşmamış bir baba olabilirim.
Ama hâlâ patronunum.
Pazartesiye kadar merkez büroya dönüyorsun.
Bu geceki gemiyle gidiyorsun.
- Anlaşıldı mı?
- Tamam, istifa ettim.
Grace, şimdi istifa edemezsin!
Bu işte sana ihtiyacım var.
Selam, Harry!
Gülünç bir şey mi var ortada?
Beş aydan fazladır
A.J. ile çıkıyoruz, Harry.
Seni küçük sahtekâr.
Bana söyleyebilirdin.
Benimle ilgilenmezdin ki, Harry.
İlk aybaşım olduğunda,
bana Rockhound yardımcı olmuştu.
Nasıl ped kullanılacağını
o göstermişti bana, Harry.
İnan göstermemiştim,
sadece tarif etmiştim, Harry.
Bebeklerle oynayacağım yaşta
matkaplarla uğraşıyordum.
İlk kuşu, 5 yaşımdayken
bir çizgi filmde gördüm.
Bu platformda seni görerek büyüdüm.
Ve şimdi yine bu
platformda birine aşık oldum.
- Sahtekârlık bunun neresinde, Harry?
- Şu güzel borulara bakın.
- Dinle, Grace.
- Hayır, sen dinle, Harry. Ben büyüdüm.
Göktaşının boyutlarını düşününce,
yaptığımız planın...
...işe yaramayacağını anladık.
Neden 150 tane nükleer
füzeyle işini bitirmiyoruz?
Müthiş fikir.
Seninle mi konuşuyorum?
Bu, Dr. Ronald Quincy, araştırmacı.
Dünyanın en zeki adamlarından.
Onu dinleseniz iyi olur.
General, hedefin uzaklığı...
...boyutları, sertliği ve...
...hızı düşünüldüğünde...
...onu dünyadan ateş ederek yok etmenin
mümkün olmadığı ortaya çıkar.
Şunu bilmelisiniz ki,
Başkan'ın uzay danışmanı...
...dünyadan ateş ederek yönünü
değiştirebileceğimizi düşünüyor.
Başkan'ın uzay danışmanını tanıyorum.
M.I.T.'de beraberdik. Ve böyle bir durumda...
...astrofizik dersinden C eksi alan
bir adamdan...
...fikir almak istemezsiniz.
Başkan'ın danışmanı yanılıyor.
Ben haklıyım.
Göktaşını dışarıdan
vurmanın faydası olmaz.
Elinizde bir maytap olduğunu
ve patladığını düşünün.
Sadece eliniz yanar.
Doğru mu?
Ancak maytap, avucunuzun
içinde patlarsa...
...eliniz, patlamış bir
ketçap şişesine benzer.
Şimdi bu şeyi içinden mi patlatacağız?
- Evet, doğru bildin.
- Nasıl?
Delerek.
Dünyanın en iyi delme
ekibini oluşturacağız.
Harry, başımız dertte.
Çabuk gel.
- A.J.'i buraya getirin!
- Haydi.
Diğer hatta yönlendir, çabuk!
Bu, bir gaz cebi!
Söylemiştim, şanslı mıyım, yoksa
bir dahi miyim?
Onu bir sebebten dolayı kapattım,
seni eşek kafalı. Tahliye sübapı...
İki numarayı kapatın!
Grace, müşterileri uzaklaştır buradan!
Hayır, baba.
Chick, uzaklaştır onları buradan.
Hemen uzaklaştır onları.
- Aşağı inin!
- Bu şey, patlayacak.
Chick, aşağıya inin!
Aşağıya inin!
Bütün araştırmalarımız,
hep aynı kişiyi gösteriyor.
Dünyanın her yerinde,
her arazide çalışmış.
Delinemez denilen yerleri,
hep bu adam delmiş.
- Herkes iyi mi?
- Acayip petrolmuş, bebek.
Bugün burada birileri ölebilirdi.
Vicdanın sızlamayacak mıydı?
Müthiş adamsın, Harry.
Sağol.
Kovuldun.
Harry Stamper kim?
Hey, Harry Stamper benim.
Neler oluyor?
Bay Stamper, ben General Montgomery.
Pasifik Hava Kuvvetleri Komutanı.
Buraya, Birleşik Devletler Başkanı'nın
emirlerini iletmek üzere...
...Savunma Bakanı tarafından
gönderildim.
Bu, çok acil bir
ulusal güvenlik sorunu.
Soru sormadan hemen helikoptere
binmenizi istiyorum.
Bu bir kamera şakası mı?
Korkarım değil, efendim.
Bu konuda çok ciddiyim.
- Harry.
- Ne?
Yemin ederim, kız yaşının
küçük olduğunu söylememişti.
Sakin ol.
Beni arıyorlar.
Söylediğimi unutun.
Pekala, General,
gelirim, ama bir şartım var.
Kızım da bizimle birlikte gelecek.
- Ben ne yaptım?
- Onu nereye götürüyorsunuz?
Efendim, burada durun.
Chick, ücretini ödeyin ve
hemen gönderin onu buradan!
- Bay Stamper?
- Evet, ben, Harry Stamper.
Nasılsınız?
Bayan Stamper.
Ben, Dan Truman.
Buranın yetkili müdürüyüm.
- Sizi apar topar getirdiğimiz
için özür dilerim.
- Özür mü?
Daha fazla özür kabul edebilir miyim,
bilmiyorum.
Son 18,5 saattir birileri
boyuna özür diliyor.
Şimdi, sakıncası yoksa
asıl konuya geçebilir miyiz?
Buraya neden getirildiğimizi
söyler misiniz?
Bunu yalnız konuşmalıyız.
Bay Truman, ben kızım Grace'den
sır saklamam.
Şimdi öğrenmezse, sonra ben anlatırım.
Öyle veya böyle öğrenir.
İyisi mi, şimdi öğrensin.
Ve göktaşı kuyrukluyıldıza
çarparak bize doğru döndü.
Dünyaya çarpmasına 15 gün var.
Karaya değil de okyanusa
düşse bile sonuç değişmez.
Anında okyanus tabanına vuracak,
milyonlarca ton suyu kaynatacaktır.
Eğer Pasifik Okyanusu'na vurursa,
ki öyle sanıyoruz...
...çarpmanın şiddetiyle 5 km
yüksekliğinde dalgalar...
...saatte 1600 km hızla,
California ve Denver'e ulaşacak.
Japonya ve Avusturalya,
su altında kalacak.
Dünya nüfusunun yarısı,
yüksek sıcaklıktan kavrulacak.
Diğerleri de nükleer kış
yüzünden donarak ölecekler.
Bu inanılmaz.
İnanılmaz, ama gerçek bu.
Üstelik hızla yaklaşıyor.
Saatte 35 bin km hızla.
Dünyadaki hiçbir canlı,
bundan saklanamaz.
Sanırım bu konuda
kimseyi uyarmadınız.
Kimse bilmiyor.
Kimse bilmemeli.
On gün sonrasına kadar, dünyada,
göktaşını görebilecek güçte...
...dokuz teleskop var ve
sekizini biz kontrol ediyoruz.
Başkan, gizli kalmasını emretti.
Eğer bu haber duyulursa...
...dünyada büyük sorunlara yol açar.
İsyanlar, yağmalamalar ve
panik, bütün dünyayı kaplar.
Kısacası, İncil'deki en kötü kısımlar
gerçekleşir.
Dünyada 6 milyar insan var.
Niye beni çağırdınız?
- Yukarıya bir ekip göndereceğiz.
- Yukarı mı?
Göktaşına bir delik açıp
içine nükleer bomba koyacaklar.
Ama donanım sorunu var.
Bu delme makinesi, Mars Projesi
için geliştirilmişti.
Size tanıdık gelebilir.
Evet, sanırım tanımalıyım.
Bu, benim tasarımım.
- Patent Bürosu'nda akrabanız mı var?
- Evet, sayılır.
Beni apar topar buraya getirdiniz.
Üstelik projemi çalmışsınız.
Hem de yanlış uygulayıp
tuhaf bir makine yapmışsınız.
- Projeniz, uzaya uygun değildi.
- Kapa çeneni, Quincy.
Bu, artık Mars Projesi değil.
Gezegenimizi kurtarmaya çalışıyoruz.
Makinenin neresinin yanlış
olduğunu öğrenmeliyiz.
Sence neresi yanlış olmuş?
Yanlış değil, berbat olmuş.
Bir kere, akım sistemi ters.
Tahmin edeyim.
- Niye öyle olduğunu bilememiştin, değil mi?
- Evet, doğru.
Çünkü baştan aşağı
yanlış olmuş, Bay Büyücü.
Bu şeyi kim kullanıyor?
- Onlar.
- Aslında...
- ...8 aydır eğitim görüyorlar.
- 8 ay mı?
- Biraz fazla, evet.
- Yapma ya.
Tabii ki, onların asıl işi,
sondaj değil.
Sizin onları eğitmenizi istiyoruz.
Ne düşünüyorsunuz, Bay Stamper?
Bilirsin, delik delme, bir bilimdir.
Bir sanattır.
Ailem, üç nesil bu işi yaptı.
Hayatım boyunca bunu yaptım.
Hâlâ bilmediğim şeyler var.
Beni buraya, en iyisi olduğumu
söyledikleri için çağırdınız.
En iyisiyim, çünkü
en iyilerle çalışırım.
Bu işte, çalıştığın adamlara
güvenmezsen, ölürsün.
Şimdi, bu çocukları uzaya
gönderebilirsin, güzel.
Eminim, iyi astronotturlar, ama...
...iyi sondajcı olamazlar.
- B planınız nedir?
- B planı mı?
Yedek plan yani.
Bir yedek planınız var, değil mi?
Hayır, yedek planımız yok.
- Plan bu.
- Yapmayın, hükümetinizin...
...Amerikan hükümetinin, daha
iyi bir planı olmalı.
Bu kadar çaresiz olamazsınız.
Siz, aya adam gönderen NASA'sınız.
Sizler dahisiniz.
Her haltı düşünmeliydiniz.
Şimdi bana başka hiçbir şey...
...düşünmeden oturduğunuzu ve...
...dünyanın umudunun,
bu sekiz izci çocuktan...
- ...ibaret olduğunu mu söylüyorsunuz?
- Evet.
Tanrım.
Kahretsin.
Zamanımız çok az.
Yardım edecek misiniz?
- Sadece bir delik mi?
- Doğru.
- Uzayda yürümek yok.
Çılgın astronot zımbırtıları yok.
- Sadece delik.
Kaç kişinin gitmesini planladınız?
İki mekik, iki ekip gönderiyoruz.
Bunu yaparsam,
kendi adamlarımla çalışırım.
Anlaştık.
- Yani, yardım edecek misiniz?
- Evet, efendim.
Teşekkürler.
Bu iş için başkalarına güvenemem.
Hepsi bu.
Hayır, Bayan Curlene.
Ben, Harry Stamper. Eğer Bear'ı
görürseniz, onu aradığımı söyleyin.
Yokluğumdan faydalanıp dağılmışlar.
J. Otis Curlene Bear.
Muhtemelen Güney Dakota'nın
en koca kıçlı zencisi odur.
Gelin ve babayı alın.
- Max.
- Mekikte ağırlık kısıtlaması var mı?
- Max.
- Hey, anne.
Çok sevimli, Maxie.
Hey, bana o yeşil
jölelerden verir misin?
- Polisle başın yine dertte mi?
- Hayır, anne.
- Maxie.
- Yemin ederim, anne.
- Biliyorsun, Rockhound'u da istiyorum.
- Ona "Tazı" deriz, çünkü hep kız
peşinde koşar.
Onu, New Orleans'taki
barlardan birinde bulabilirsiniz.
Bu, büyük, parlak bir elmas,
değil mi?
- Ne zamandır evlisin?
- İki haftadır.
- Şu elması görüyor musun?
- Evet.
- O, elmas değil. Bir tane daha içer misin?
- Evet.
- Efendim, F.B.I.
- Çok şirin. Hayır, teşekkürler.
- Bir ulusal güvenlik meselesi var.
- İyi şanslar.
Gidelim. Şimdi.
Kaç yaşındasın sen?
Oscar Choice.
Beyinsizdir, ama çok iyi bir Jeologdur.
El Paso'nun dışında bir
at çiftliği var.
Neler...
Bay Chick Chapel,
barbut masasındadır.
Caesar Oteli, Las Vegas, Nevada.
Evet!
Şanslı günüm.
Charles Chapel, oyun bitti.
Diğer mekik için Benny olur mu?
O iyidir.
Bu işi ancak A.J. becerebilir.
Ona güvenemeyeceğini söylemiştin.
Sen de güvenebileceğimi söylemiştin.
Demek artık kendi kuyun var, A.J.?
Bilirsin, Harry, kendi işinde olmanın
avantajları var.
İstediğim kadar çalışıyorum.
Kimse ayaklarıma ateş etmiyor.
Buraya silahsız geldin, değil mi?
İyi, çünkü sadece efendi insanlara...
...yardımcı olmak isterim.
Bana ihtiyacın mı var?
Yoksa geri kafalı Harry Stamper'ın...
...kendi başına halledemeyeceği bir iş
çıktı da benim uzmanlığıma mı ihtiyacı var?
Onun gibi bir şey, evet.
Hayır, hayır, hayır.
Onun gibi bir şey mi, tam o mu?
Bilirsin, büyük bir sorunumuz var.
Biliyor musun, Harry, şu anda...
....senden beş kelime duymak istiyorum.
Bu kelimeler...
...A.J., sana gerçekten ihtiyacım var..
Sen benim kahramanımsın ve
yaptıklarına hayranım.
Seni seviyorum gibi bir şeyler işte.
11 kelime filan oldu.
Kısaca şöyle de diyebilirsin:
"A.J., özür dilerim...
- ...seni seviyorum."
- Biliyorsun A.J....
...bu gezegende sana ihtiyacım olmaz.
İnan bana.
Niye geldin öyleyse?
Harry, iş nedir?
- Hey, Bear.
- Ne haber, bebeğim? Ne haber? Ne haber?
Ne haber, Harry?
NASA, Uranüs'te petrol mü buldu?
Hiçbiriniz gitmek zorunda değilsiniz.
Oturup bu şeyin...
...dünyaya çarparak her şeyi ve...
...herkesi yok etmesini bekleyebilirsiniz.
Birleşik Devletler Hükümeti, bizden
dünyayı kurtarmamızı istiyor.
- Buna hayır diyen var mı?
- Yirmi yıldır...
...seni bir kez bile reddetmedim.
Şimdi de reddetmeyeceğim.
Ben varım.
- Oraya yalnız gitmene izin veremem.
- Seninleyim.
Bence bu, tarihi bir görev.
Çocuklar, bu tam bir
kahramanlık işi.
Tabii ki varım.
Böyle heyecanlara karnım tok,
ama beni bilirsin.
Işınla beni, Scotty.
- İyi misin, Max?
- Ben...
Nasıl istersen.
- Ya sen?
- Varım.
Tamam öyleyse.
Gidiyoruz.
Paragöz biri gibi
görünmek istemem, ama...
...bu işten çıkarımız ne olacak?
Bu senaryo beni rahatlatmaz.
Boşuna uğraşmayın.
Aralarında fena olmayanlar da var.
Mesela Chick...
...6 yıl Hava Kuvvetleri'nde
komandoluk yapmış.
Soygun, tecavüz, tutuklanma,
tutuklamaya karşı koyma.
Sanki bir suçlular koleksiyonu.
Hatta, ikisinin işi suç işlemek.
- Bak, bunlar konularının en iyileri.
- Ben de.
Ve o kadar iyimser değilim.
Savunma için yılda
250 milyar dolar harcıyoruz.
Ve halimize bak.
Dünyayı kurtarmak...
...bir avuç serseriye kalmış.
Bunlara su tabancası bile vermem.
- Jürinin kararı ne?
- Yapacaklar. Ama bazı istekleri var.
Ne gibi?
Ufak tefek şeyler.
Fazla bir şey değil.
Sadece, örnek olarak...
Oscar'ın ödenmemiş birkaç park cezası var.
Onların silinmesini istiyor.
7 eyalette 56 ceza.
- Ben söylerim, Oscar. Ben hallederim.
- Pekala.
Noonan'ın, iki bayan arkadaşı var...
...ve Amerikan vatandaşı yapılmalarını
istiyor. Sorgusuz sualsiz.
Max, 38'lik plakların yeniden
moda olmasını istiyor.
Bunu yapabilir misiniz bilmiyorum.
Bakalım başka ne var.
Chick, Emperor otelinin kral
dairesinde bir hafta kalmak istiyor.
Hey, bu arada, Kennedy'i kimin
öldürdüğünü söyleyemez misiniz?
Bear, şeyde kalmak istiyor...
...Beyaz At mı?
Beyaz Saray.
Beyaz Saray.
Beyaz Saray'da. Evet, Lincoln'un
yatak odasında kalmak istiyor...
...yaz boyunca.
Böyle şeyler işte.
Sanırım bunları halledebiliriz.
Harry!
Evet, bir şey daha.
Bir daha vergi ödemek istemiyorlar.
Asla.
Bu kimin için, Bay Ed?
Onu bana batırırsanız, kalbinize
saplarım.
Pulp Fiction'u seyrettin mi?
Onu kaybediyoruz. Kaybediyoruz.
Açılın.
- Freddie, iyi misin?
- İyi görünüyor muyum?
- İyi görünüyor muyum?
- Fena değilsin. Sadece sızlama.
Bay Chapel, sıra sizde!
Bayan, ben buraya
delmek için geldim.
Ben de.
Şekeriniz çok yüksek.
Ve kolesterolünüz de çok yüksek.
Turp gibisin. Göster ona, Bear!
Turp gibiyim!
Evet!
En azından hevesliler.
Çok basit. Bakın, siz benim zekamı mı
denemek istiyorsunuz?
12 yaşımdayken "Westinghouse
İcatlar Ödülü"nü aldım.
22 yaşımda M.I.T.'den iki doktora
aldım.
Kimya ve jeoloji dallarında. Princeton
Üniversitesini 2,5 yılda bitirdim.
Bilirsin, sanırım bu, hayatımda
bulunduğum en rahatsız oda.
Neden mi bu işi yapıyorum?
Çünkü parası iyi ve...
...patlayıcıları kullanmama izin
veriyorlar, tamam mı?
Pekala. Demek ruhumun
derinliklerine ineceksiniz. Güzel.
Size bir şey söyleyeyim.
Kafamı bozan şeyler, mesela...
...Jethro Tull'un sadece herhangi bir insan
olduğunu zanneden insanlar.
Jethro Tull da kim?
Favori yemeklerim,
kalp, ciğer ve dalaktır.
Koyun işkembesini
kaynatırsan, şahane olur.
Ağzınıza layık.
Ben deli değilim. Sadece şu anda
biraz duygulandım, tamam mı?
Sadece tüm bu olanlardan
sonra, adamım. Yani...
Bunlar bittikten sonra
sana sarılabilir miyim?
Tamam. Bu tek gözlü bayan
beni gıcık etmeye başlıyor.
- Bunu başarabilir misin?
- Sanırım, bunu anlamak sizin işiniz.
Eğer bu odadan kurtulabilirsem,
başarabilirim sanıyorum.
Koca memeli kadınlar.
Orta memeli kadınlar.
Bu, Harry bana kötü anlar yaşattı.
Ve bu, Harry, yeterli olmadığımı
söylüyor.
Ve bu, Harry, kızıyla evlenemeyeceğimi
söylüyor. Teşekkürler. Takdir ediyorum.
Dök içini, rahatla.
Lisedeyken, başımdan
kötü yaralanmıştım.
Bu da senin memeli haline benziyor.
Evet, başarabilirim.
Evet, yapabilirm.
Kendi sahalarında kazanıyorlar.
Cubs, Dünya Şampiyonu oluyor.
Yetersiz. Yetersiz.
Son derece yetersiz.
Birinin kanında da Catamen bulduk.
Çok güçlü bir sakinleştiricidir.
- Sakinleştirici hep kullanılır, Doktor.
- Ama bu, atlar içindir.
Bu adamların birkaçı
iri yarıdır.
Uzaya gidebilmek için normalde
18 aylık, psikolojik ve...
...fiziksel alışma dönemi gerekir.
Bu adamlarda büyük psikolojik
çöküntü gözlemledik ve...
Fiziksel olarak gidebilirler mi?
Sadece bunu istiyorum, tamam mı?
Testleri nasıl geçtiklerini
bilmiyorum.
NASA ONAYLADI
Yanlış ekipten bahsediyor olmalıyız.
Günaydın. Ben, Albay Willie Sharp.
Sizi X-71'lerle o kayaya
götüreceklerden biriyim.
Görevim, sizi uzaydaki fiziksel ve
ruhsal zorluklara karşı eğitmek.
Böylece göktaşındayken
çuvallamayacaksınız.
Birleşik Devletler'in astronotları,
yıllarca eğitim görür.
Sizinse 12 gününüz var.
Başlamadan önce, zekice sorusu
olan var mı?
X-71 nedir?
Onu ilk görecek siviller, sizlersiniz.
Onlara X-71 diyoruz.
Bu, Hava Kuvvetleri'yle yürüttüğümüz
çok gizli bir proje.
Bu kızımız hazır, ama
kızkardeşi Florida'da hazırlanıyor.
Oraya, Freedom ve Independence
adlı bu mekiklerle gideceksiniz.
Titanyum alaşımlı çok
dayanıklı gövdeleri var.
Şimdiye kadar yapılmış
en gelişmiş uzay aracı.
Pekala. Hava Albay Davis ve
NASA pilotu Tucker...
...Independence'i kullanacaklar.
Hava Albay Sharp ve
NASA pilotu Watts da Freedom'u.
Gruber ve Halsey, nükleer
patlayıcı uzmanları.
Her neyse.
Tanışmanızın...
...iyi olacağını düşündüm.
Baylar, yerçekimsiz sanal
ortam testine hoşgeldiniz.
Ne yani, göktaşında yüzecek miyiz?
Bu ne için?
Bu canavara, Armadillo adını verdik.
Sondaj için gereken
enerjiyi sağlayacak.
Yerçekimsiz ortamda
800 beygir güç üretebiliyor.
Bir bakabilir miyiz?
Gereksiz her şeyden kurtul, Max.
Bunlar da ne işe yarayacak?
Quincy!
Biri bana, bunun ne olduğunu söylesin.
Plastik dondurma kaşığı olabilir mi?
Maliyeti ne? 400 dolar civarı.
Orduda bulunduğum sürede
birçok pilot adayıyla karşılaştım.
Ama hızın yarattığı
basınca çoğu dayanamadı.
Şimdi katılacağınız testte, dünyanın
en iyi pilotlarıyla uçacaksınız.
Onlar, gözlerinizi yuvalarından
çıkartacaklar.
Biraz ağır git, tamam mı?
İlk denemem.
Şunu söylemek istiyorum ki,
uçmaktan biraz korkarım.
Sizi döndüreceğim.
- Sizi tepetakla yapacağım.
- Senin sorunun ne?
Bedenlerinizi koltuklarınıza
yapıştıracağım.
Siz bağırdıkça, daha hızlı gideceğim.
Hayır, indirin beni aşağıya!
- Diğerleri nasıl?
- Şey...
Kontrol panelindeki pirzola
parçaları için üzgünüm.
X-ışını gözlüklerinizi unutmayın.
- Biri olman gerekse, kim olurdun?
- Bilmiyorum, Oscar.
- Sen kim olurdun?
- Han Solo.
Hayır, Han, benim.
Ve sen de...
Sen de Chewbacca.
Chewie mi?
Sen, Star Wars'ı seyrettin mi?
Pekala, koşun.
Neil Armstrong, 1969'da,
ayda zıplıyor.
Zıplıyor, çünkü orada yerçekimi,
dünyadakinden daha az.
Göktaşında da durum aynı olacak.
İzleyin.
Eğer sizi göktaşında
tutacak bir güç olmazsa...
...uzayın derinliklerine
uçar gidersiniz.
Ne dersin? Bana mı öyle geliyor,
yoksa Watts ateşli mi?
Evet.
Bizim giyeceğimiz elbiselerde
itici roketler var.
Böylece Neil Armstrong gibi
zıplamayacaksınız.
- Bear!
- Evet?
- Bir sorun mu var?
- Hayır.
Çünkü bu şeylerin orada kıçınızı nasıl
yerde tutacağını anlatmaya çalışıyorum.
Peki, apış aranı tekmelersem ve...
...itici roketlerin nasıl çalıştığını
bilmiyorsan, sana ne olur?
- Uçup giderim.
- Evet.
Ve bunun eğitimine ne zaman
başlıyoruz?
Beyler, başlıklarınızı takmanız
için 30 saniye veriyorum.
Ardından içerideki hava
tamamen emilecek ve...
...uzayda olmak nasılmış
göreceksiniz. Başla!
Vakuma 30 saniye.
Ana sübaplar çalıştırıldı.
Pekala, beyler.
İşte uçuş planı.
Lütfen ciddiye alın
ve bir kerede bitirelim.
Mekikler, salı günü 18:30'da kalkacak.
67 dakika sonra...
...Rus Uzay İstasyonu'nda
Kozmonot Andropov ile buluşacaksınız.
Tanklarımıza sıvı oksijen
ikmali yapacak.
Bu sizin yakıtınız.
Ardından ayrılacaksınız...
...ve 60 saat sonra
aya ulaşacaksınız.
Bu kayaya inebilmek
için tek hakkımız var.
O da göktaşı ayın
yanından geçerken.
Ayın çekim gücü ve roketlerinizin
yardımıyla hızlanıp...
...ayın etrafını dolanıp...
...göktaşının arkasına geçeceksiniz.
- 11 Gs.'nin üzerine çıkacaksınız.
- Evet, bunu hatırlıyorum.
Çizgi filimdeki çakal,
Road Runner'i kovalarken...
...sırtına roket bağlayıp
böyle bir şey yapmıştı.
- Biz de aynısını mı yapacağız?
- Rockhound.
Hayır, hayır. Bu işte yokum.
Çünkü çakal başarılı olmamıştı.
Bizim roketlerimiz
çakalınkinden daha iyi.
Şimdi, Road Runner roketleriyle...
...hızlanmanız bittiğinde...
...saatte 36000 km
hıza ulaşmış olacaksınız.
Göktaşının arkasına yaklaşacaksınız.
Arkada sürüklenen parçaların ayın
yerçekimine kapılacağını umuyoruz.
Ve tam buraya ineceksiniz.
İşte bu.
Mekikler farklı noktalara inecek.
Yumuşak zeminli yerleri belirledik.
NASA, işini şansa bırakmaz.
Her şeyin bir alternatifi olur.
250 metreyi ilk bulan takım kazanır.
Şimdi. Bu kaya, büyük ve yoğun. Çekim
gücü var. Üstünde yürüyebilirsiniz.
Ama iticilerle daha rahat
çalışabilirsiniz.
Peki, Bay Truman, diyelim ki
oraya gerçekten indik.
Bizi orada neler bekliyor?
Gün ışığında +200,
gölgede -200 derece sıcaklık.
Jilet gibi keskin kayalardan oluşan kanyonlar.
Tahmin edilemeyen yerçekimi şartları.
Tahmin edilemeyen patlamalar ve
böyle şeyler işte.
Yani bizi cehenneme gönderiyorsunuz.
Sağolun. Sadece cehennem
deseniz olurdu.
Pekala. Yani, orayı delip bombayı
yerleştirecek ve ayrılacaksınız.
Burada asıl önemli nokta.
Yerleştireceğiniz uzaktan kumandalı...
...bomba, göktaşı kritik
bölgeyi geçmeden patlamalı.
Bunu başarırsanız, göktaşı
ikiye ayrılıp...
...dünyayı pas geçecektir.
Eğer bomba, kritik bölgeyi
geçince patlarsa...
...oyun biter.
Paul, burası Houston.
Roketlerinizi ateşleyin.
Tamam, roketler tam güç.
- Oscar!
- Hey, Harry. Hey, nasıl gidiyor?
- Grace'i gördün mü?
- Evet. Hangarda A.J. ile beraber.
Harry, bir saniye bekle.
Grace mi dedin? Bear, dedin sandım.
Benimle evlenir misin?
Grace artık büyüdü, Harry.
İsterse evlenir, isterse boşanır.
Size bir şey söyleyeyim.
Dönünce, bu iş bitince, konuyu...
...kendi yöntemlerimle çözeceğim.
Haydi, Harry. Burada A.J.'in
avukatlığını yapmıyoruz.
- Söylemeye çalıştığım, Grace artık
küçük bir kız değil.
- Hey, Rock.
Bir dakika bekle.
Kağıt kalem verin bana.
İncilerinizi not almak istiyorum.
Ciddi ol, Harry. Haydi.
Yıllardır beraberiz.
Grace artık büyüdü,
serpilip gelişti. Bilirsin.
- Harry, o çekici, ateşli biri.
- O bir fıstık.
Max, tamam. Küçük kızım hakkında
ne biçim konuşuyorsunuz?
Onun kim olduğunu
biliyorum, tamam mı?
Tamam, ama Harry, büyümekte
olan bir kızdan söz ediyoruz.
Vücudunu keşfediyor ve cinselliğini
tanımaya çalışıyor. Bu ne biliyor musun?
- Oscar.
- Bu, doğal bir şey.
Grace'den sadece 5 dakika büyüksün.
Neden seni dinleyecekmişim?
Şu anda hormonları, vücudunda
binlerce noktaya...
...çılgınca gidip geliyor.
Yanlış anlama, adamım, ama o
hepimizin elinde büyüdü.
- Yani hepimiz onun babası sayılırız.
- Bu doğru.
Kızımın, benim gibi ev yüzü görmeyen
biriyle evlenmesini istemiyorum.
Daha iyisine layık.
Hepimizden daha iyisine.
ARMADILLO TEST ALANI
Harry, arkana yaslan, rahatla ve
Armadillo nasıl kullanılır izle.
İki mekik için iki ekip.
A.J.'in ekibi, Oscar,
Bear ve Noonan, Independence'ta.
Ben de Chick, Rockhound ve
Max'le, Freedom'da.
İndikten sonra, işi bitirmek için
8 saatimiz olacak.
Bu kayayı ikiye bölmek için
250 metre kazmamız gerekiyor.
Şimdi su altında
bir tatbikat yapacağız.
Haydi, gösterin kendinizi.
Haydi. Buradaki en genç ekip biziz.
Biz birinci olacağız.
11000 devire çıkaralım şunu.
Tamam, beyler, deneyelim şunları.
Bilgisayar simülasyonu başlıyor.
190 metrede gaz cebi ve ardından
200 metrede yoğun demir olacak.
Biraz daha deleceğim.
Yukarı kaldırıyoruz.
- Torku biraz arttırıyorum.
- Tamam, iyi görünüyor, Bear.
Zamana dikkat edin,
Independence ekibi.
Sağol, Harry. Ekibimi yönetmeme
izin verir misin?
- Şanzumanı patlatacaksın. Yavaş, bebek.
- Telaşlanma, Bear.
Sakin ol.
Buna dayanabilir.
A.J., 180 metredesiniz. Sondaj
borusu uzun. Deviri 8000'e düşür.
- 8000 çok az, yetiştiremeyiz.
- A.J., yavaşla.
Ucu kıracaksın.
Şanzumanın patlamasını istemiyorum.
- 11000'e çıkalım.
- Yavaşla biraz, A.J.
Bear, haydi.
Senin şefin benim.
Uzay kovboyu.
- Harry, bunu duyuyor musun?
- Evet, duyuyorum, Bear.
Artık Harry için çalışmıyorsun, tamam mı?
Yukarıda da beni dinleyeceksin.
O roketteyken de
dediğimi yapacaksın.
Hızı 1000 daha arttırıyorum.
A.J., yavaşla.
Şanzumanı patlatacaksın.
Hey, Harry. Ekibimi yönetmeme
izin verir misin, lütfen?
- Devir, kırmızı çizgide.
- Bear, kahretsin, ne yaptığımı biliyorum.
Haydi. Bu bebek bunu başarabilir.
İnan bana.
- A.J., yavaşla.
- Bir numaralı şanzuman, patladı.
- Orospu...
- Bilgisayar yanılıyor ve bunu biliyorsunuz.
- Doğrusunu yaptık.
- Simulasyon yeniden başlasın.
Değiştirmek istediğin adamın
varsa, şimdi zamanıdır.
Bunu halledebilirim.
Onu havuzdan çıkarın, Chick.
- Tekrar kovulmak mı istiyorsun?
- Hayır, istemiyorum.
- Ekibim doğrusunu yaptı.
- Senin ekibin mi?
- Evet.
- Ekibin şanzumanı dağıttı, A.J.!
Dinle, bu NASA bilgisayarı,
aşırı ihtiyatlı.
Senin geliştirdiğin makine, alet,
başarırdı.
Kapa çeneni! Kes!
Çeneni kapa!
Bu odadaki adamların, hava atmana,
gösteriş budalalığına...
...kahramanlık numaralarına
ihtiyacı yok, anladın mı?
- Anladın mı?
- Anladım.
- Adamlarım yarın gece yok.
- Nasıl yani?
Yani, en az 10 saat izinliler.
Kennedy üssünde buluşuruz.
Bu imkansız.
Bunu yapamayız, Harry.
Bu, büyük bir risk olur.
Ya konuşurlarsa?
- Ya yaralanırlarsa?
- Ya doğru şey için can atarlarsa?
Ya yukarı çıktıklarında ne için
savaştıklarını unuturlarsa?
Neler olduğunu görüyorsun.
Çocuklar tükenmek üzereler.
Burada olmak istemiyorlar.
Dışarı çıkmak istiyorlar.
Hepimiz biliyoruz ki, yarın gece,
dünyadaki son geceleri olabilir.
Bu geceyi aileleri ile geçirmeleri
büyük bir talep değil bence.
- Dinle, bunu yapmamız imkansız.
- Aileniz var mı, Albay?
- İki kızım var.
- Yarın gece kızlarınızla olmak istemez misiniz?
İzin istemiyorum.
Olacak diyorum.
Bunu sağlayın.
Bu, oldukça büyük para.
Saymadan mı alacaksın?
Gerek yok, yüz bin gibi görünüyor.
Yüzde 60 faizle aldın.
Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
Aksi taktirde balyozla
kafanı kırarım.
- Paranı geri alacaksın.
- İyi görünmüyorsun.
Parayı ödemeden önce
ölmeyeceksin, değil mi?
Senden kısa yaşayacağımı sanmıyorum.
Teşekkürler, Vic.
- Ne düşünüyorum, biliyor musun?
- Ne?
Bence hayvan şekilli krakerler,
gerçek kraker değildir.
- Neden?
- Çünkü tatları kurabiye gibi.
Ve bilirsin, içinde peynir yok.
Yani krakeri kraker yapan...
...hiçbir şey yok içinde.
Niye böyle saçmaladığımı bilmiyorum.
Bebeğim, çok sevimli konuşuyorsun.
Küçük bir hayvan şekilli kraker
belgeseli gibi oldu, değil mi?
Bir ceylan, kırlarda gezmeye çıkar.
Derken, çita ile karşılaşır.
Çita, avına yaklaşmaktadır.
Şimdi ceylanın kaçması gerekir.
Kuzeye gidebilir.
Yüksek tepelerin üstündeki...
...olağanüstü güzel tapınaklara.
Ya da güneye gidebilir.
Ceylan, erkeklerin de içinden
çıkamadığı bir sorunla karşılaşmıştır.
Kuzeye mi...
...yoksa güneye mi?
Aşağılara doğru.
Devamı gelecek hafta.
Bebeğim...
...sence şu anda, dünyanın
bir yerlerinde...
...aynı şeyleri yapan
kimseler var mıdır?
Umarım vardır.
Yoksa, dünyayı kurtarmanın
ne anlamı kalır?
Hey.
Ne işin var burada?
Şey, buradan geçiyordum da...
...gelip...
Kim o?
Bir satıcı.
İçeri girer misin?
Teşekkür ederim.
Büyümüş.
Mahkeme kararına göre,
böyle çıkıp gelemezsin.
- Bu, onun kafasını karıştırır.
- Hayır, biliyorum. Sadece...
...üzgün olduğumu...
...söylemek istedim.
Her şey için.
Bir iş var.
Büyük bir iş.
Belki benimle gurur duyarsın.
Benim için bir şey yapar mısın?
Bunu ona verir misin?
Kimden olduğunu söylemek
zorunda değilsin.
Hey, Noonan, şu binliği al da...
...kızlara bir şeyler ısmarla.
Astronot olmayı çok sevdim.
Eğer becerebilirsen, iyi iş.
Evet, bizler birazcık
astronot oluyoruz da.
Astronot mu?
Evet.
Özel bir görevdeyiz.
- Evet, peki nasıl bir görev?
- Ben de bilmiyorum.
Hey!
Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz?
- Bütün kızları siz aldınız.
- Hey, kelkafa.
Neden kendi işine bakmıyorsun?
Neden buradan defolup
gitmiyorsunuz, ahbap?
İşte. Neden gidip kendine
başka bir kız bulmuyorsun?
Hey, Bay Kel!
- NASA'yı arayın, sorun! Biz astronotuz!
- Evet, arayın. Evet.
- Evet, biz astronotuz!
- Evet, hepimiz astronotuz.
Bu, bir ulusal güvenlik sorunu, adamım.
Yarın sabah hepiniz kovulacaksınız.
Sizi, C.I.A. ve F.B.I.'a
şikayet edeceğim.
Toys 'R' Us'da
koruma olacaksınız.
- Bebeğim, hayır, hayır!
- Hoşçakal, küçük astronot.
Dur, bebeğim. Hayır, hayır. Uzaya
gidiyorum ve geri dönmeyeceğim.
Saatte 48 bin km hızla geliyor!
- Çarpışma noktasını ver.
- Doğu Asya, 11 dakika.
- Uyarmalıyız.
- Kimi? Tüm Güney Pasifiği mi?
HALK, DOTTIE'Yİ ÖĞRENDİ
Artık tüm dünya biliyor.
Bana, asla pes etmeyeceğini söyle.
Asla vazgeçmem.
- Nasıl oldu?
- Sanırım, olacağı varmış.
Biliyor musun?
Buradaki ilk senemde astronot
olmaya hak kazanan...
...her adamın ilk, orta ve
son isimlerini hâlâ hatırlıyorum.
Teşekkürler. Ben de mühendislik
bölümüne devam ettim.
Ama uzaya gitmeyi çok isterdim.
Özel görevle onurlandırılıp mekiğe
binenlerden biri olmak isterdim.
O mekikte seninle olmak
isterdim, Harry. Yapabilseydim.
O mekikte olmayı, benden fazla
isteyemezsin.
Yarın, Florida'da iyi şanslar.
Dün Shangai'da 50 bin insanın ölümü...
Bir Fransız uydusu, uzayda
bir cisim belirledi.
KENNEDY UZAY MERKEZİ, FLORIDA
- Kaynaklar, gelgit dalgalarının...
Burası CNN, Florida'dan canlı.
Aldığımız bilgilere göre,
NASA alarma geçmiş durumda.
Küresel bir ölümden bahsediliyor.
Hükümet...
...konu hakkında bir açıklama
yapmaktan kaçınıyor.
Pentagon'dan, NASA ile
birlikte düzenlenecek...
...doğrulanmamış bir mekik
operasyonu bilgisi aldık.
Pentagon yetkilileri,
açıklama yapmaktan kaçındılar.
Ancak, çok ciddi bir
sorun olduğu açık.
Bu akşam Florida'ya bir grup
astronot ulaşmış durumda.
NASA, Rusya, Japonya ve
Fransa ile ortak çalışarak...
...tarihin en zor ve en büyük
uzay harekatını planlamış durumda.
FIRLATMA GÜNÜ: ATEŞLEMEYE 12 SAAT
Gracie?
Notunu aldım.
- Burada ne yapıyorsun, tatlım?
- Sadece düşünüyorum.
Evet.
Senden özür dilemek için...
Hayır, Grace. Hiçbir şey için özür
dilemek zorunda değilsin.
Seni hayatın boyunca kuyularda
gezdirip durmamalıydım.
Senin için doğru olanı
yaptığımı sanmıyorum.
Yanılıyorsun.
Bu hayatı seviyorum.
Hayatımdaki her şeyi seviyorum.
Ve annemin bizi terketmesinden
seni sorumlu tutmuyorum.
O, ikimizi de terketti.
Seni seviyorum.
Ve sakın, geri dönmeyecekmişsin
gibi konuşma.
Geri döneceğine söz ver.
- Tamam.
- "Söz veriyorum" de.
Söz veriyorum, Grace.
Her şey yoluna girecek, Grace.
Eğer sorun olmayacaksa...
...nişanlımı da yanında
getirebilir misin, lütfen?
Tanrım.
BAŞKALARININ YILDIZLARA ULAŞABİLMELERİ
İÇİN HAYATLARINI FEDA EDENLERİN ANISINA.
TANRI, APOLLO 1 EKİBİNİN YANINDA OLSUN.
Başkan, bir saat içinde ulusa
ve sizlere seslenecek.
TÜM İNSANLIK ADINA
Astronotlar.
Birkaç gün sonra görüşürüz, tatlım.
Tüm bavullarımı topladım.
Gitmeye hazırım.
Kapının önünde duruyorum.
Seni uyandırmaktan nefret ediyorum.
Veda etmekten.
Beni öyle öp ve gülümse ki...
...beni bekleyeceğini bileyim.
Beni hiç bırakmayacakmış gibi sarıl.
Çünkü gidiyorum.
Bir jet uçağıyla.
Ne zaman döneceğimi bilmiyorum.
Bir jet uçağıyla gidiyorum.
Ne zaman döneceğimi bilmiyorum.
Bir jet uçağıyla gidiyorum.
Ne zaman döneceğimi bilmiyorum.
Truman, demek...
...dünyayı kurtarmak için
bulduğun adamlar, bunlar.
- Geliyor musunuz?
- Bir saniye.
Bu çocuk, hiçbir şeyi ciddiye almıyor.
Evet.
Tanıdığım bir adamı hatırlatıyor bana.
- Seninle evleneceğim.
- Kıçın üzerine bahse girerim, evleneceksin.
Bu akşam sizlere...
...Birleşik Devletler Başkanı
olarak seslenmiyorum.
Bir ülkenin lideri olarak değil...
...bir insan olarak sesleniyorum.
Çok zor bir görevle
karşı karşıyayız.
İncil'de bu, Armageddon, yani
kıyamet günü diye adlandırılıyor.
Ama şimdi, dünya tarihinde...
...ilk kez, insanların...
...nesillerinin tükenmesini önlemek için...
...bilgi ve teknolojileri var.
Bizimle birlikte dua
edenler bilmelidir ki...
...bu felaketi önleyebilmek için...
...tüm olanaklarımızı kullanıyoruz.
İnsan faktörü, mükemmellik...
...bilgi...
...bilimin bizlere sunduğu
her basamak...
...uzaya yapılan her
maceraperest uzanış...
...hatta modern teknolojiyi
geliştirmemizi sağlayan savaşlar bile...
...hayal gücümüzle birlikte...
...bu faciayı önlememize
yardımcı olacaktır.
Tarihimizdeki tüm kaoslar...
...tüm yanlışlar ve anlaşmazlılar,
tüm acılar...
...ve düşmanlıklar, bir kenara
bırakılmalıdır.
- Soyumuzu sürdürebilmek için...
- Anne, satıcı adam televizyonda.
...tüm gücümüzle bir araya gelip...
...dua etmeliyiz.
Tüm gezegenin hayallerini
devam ettirebilmek için...
...bu 14 cesur adam...
...cennete doğru yola çıkıyor.
O adam satıcı değil.
- O senin baban.
- Ve hepimiz bilmeliyiz ki...
...tüm dünyanın kaderi
onların elinde.
Tanrı yardımcınız olsun
ve iyi şanslar.
Freedom mürettebatı.
Independence mürettebatı.
- Nasıl hissediyorsun.
- İyi, bilirsin.
Yani, hayatımda hiç bu kadar
korktuğumu saymazsak. Bilirsin.
Dinle, oraya gittiğinde kendi
başınayken, her şey olabilir.
- Eğer benim yapabileceğim...
- Biliyorum, Harry.
Seni hayal kırıklığına
uğratmamaya çalışacağım.
Kendine dikkat et, evlat.
Freedom, rampada.
Ateşleme Merkezi'nin dikkatine.
- Yakıt yüklemesi tamamlandı.
- Independence, rampada.
Tüm personelin dikkatine.
Fırlatmaya iki saat kaldı.
- Hey, Harry.
- Evet, Rock.
Biliyorsun, 2000 ton yakıt,
bir nükleer bomba ve...
...270 bin hareketli
parçadan oluşan ve...
...en düşük teklifi veren şirketin
inşa ettiği bir şeyin üstünde oturuyoruz.
- Bu sana iyi hissettiriyor, değil mi?
- Evet.
- Nasıl gidiyor, Oscar?
- Harika.
Hem heyecanlıyım, hem korkuyorum.
%98 heyecan, %2 korku.
Ya da %98 korku, %2 heyecan da
olabilir.
Bilmiyorum, çok karışık hissediyorum,
ama bu olağanüstü bir şey.
İyice sıkar mısın, lütfen?
Düşmek istemiyorum.
Yani, kanımın dolaşmasını
engelleyecek kadar sık.
NASA sayesinde de olsa, erkeklere...
...böyle davranabilmek
hoşuna gidiyor mu, ha?
Pekala, uçuş için son kontroller.
- Motorlar.
- Hazır.
- Hazır.
- Yörünge.
- Hazır.
- Hazır.
- FlDO. EVA.
- Hazır.
- Hazır.
- CAPCOM Freedom. CAPCOM Independence.
- Hazır.
- Hazır.
- Pekala, bayanlar ve baylar, büzüşme zamanı.
Independence ve Freedom, burası Kennedy
Ateşleme Merkezi. Fırlatmaya bir dakika.
Tüm mürettebat, başlığını taksın
ve kapatsın.
Independence, burası fırlatma kontrol.
Geri sayım başlıyor.
Fırlatmaya 31 saniye.
Otomatik sayım başladı.
P.L.T.'ler, devrede.
A.P.U., ön ateşleme.
Pekala, beyler. Siz, bizim
yukarıdaki savaşçılarımızsınız.
Tanrı yanınızda olsun.
Şimdiden kahramansınız. Arkanıza
yaslanın ve yolculuğun tadını çıkarın.
20 saniye.
On, dokuz, sekiz, yedi...
...dört, üç, iki, bir.
Ana motor, devrede.
- Motorlar ateşlendi.
- Gidiyoruz.
Ve yükseliyor.
Freedom, burası uçuş masası.
Anlaşıldı, Freedom.
İyi gidiyorsunuz.
- Independence için başlıyoruz.
- Üç, iki, bir.
Independence, motorlarınız ateşlendi.
- Yükseliyoruz.
- Pişiyoruz, Houston.
Houston, rampalar temiz.
Onlar sizin.
Herkes iş başına.
Kumanda bizde.
- Tüm motorlar çalışıyor.
- Her ikisi için de net görüntü sağlayın.
Dönüş manevrasına başlayın.
- İkisi de başarıyla dönüyor.
- Biri geride kaldı.
- Independence, maksimum güç.
Anlaşıldı, kontrol.
Maksimum güçteyiz.
S.R.B...
- Tek motorla gidiyoruz. Hızlanıyoruz.
- Anlaşıldı, hızlanın.
Houston, bu berbat bir yolculuk.
Freedom, burası Houston.
Ana motorlar kapatılıyor.
Freedom, göstergeler normal.
- Independence, telemetri çalışıyor.
- Aman Tanrım.
Bu uzay! Elbette, henüz
uzayın başlangıcındayız.
Dış uzaya henüz gitmiyoruz.
Anlaşıldı, Houston.
Rus Uzay İstasyonu görüldü.
Beyler, Rus Uzay İstasyonu'nun
11 yıldır orada olduğunu hatırlatırım.
Çoğumuzun o kadar eski
arabamız bile yok.
İçindeki kozmonot da 18 aydır
orada ve yalnız.
Yani, beklenmedik şeylere
karşı dikkatli olun.
- Independence, sizi...
- Pekala, ekip.
Şu uçuş giysilerini çıkartalım.
Merhaba.
Burası, Rus Uzay İstasyonu.
Beni duyabiliyor musunuz?
Duyuyoruz, Rus Uzay İstasyonu.
Burası, Houston.
Kenetlenme için hazırım.
- Beklemede kalın.
- Tamam. Bir yere gidecek değilim.
Yerçekimi simülatörü açılıyor.
Yüzde 40 yeterli.
Tamam, Houston.
Yerçekimini hissedebiliyorum.
Pekala, beyler.
1 dakika içinde oradayız.
Şimdi, Rus Uzay İstasyonu
pozisyon alıyor.
Yerçekimi simülasyonuyla
daha hızlı çalışabiliriz.
Mide bulantısı hissedebilirsiniz.
Hazırlıklı olun.
Başladı bile.
Bir saat kendime gelemem.
Kilitlenme için ilk aşama başlatılıyor.
- Manuel kontrole geçiyorum.
- Manuel kontrol.
- Saniyede 30 cm. Yavaş ve
doğru yapalım, millet.
- 600 cm.
300 cm.
Radarda durum normal görünüyor.
150 cm.
Kilitlendi.
Yakıt ekipleri, gidelim.
Freedom, telemetri iyi görünüyor.
Yumuşak bir kilitlenme.
Yakıt ekipleri, boşaltmaya hazırlanın.
Pekala, beyler.
Başınıza dikkat edin.
Haydi, Independence.
Albay.
Nerede o?
Kimse yok mu?
Hepiniz hoşgeldiniz.
Burası benzin istasyonu değil. Burası
modern bir laboratuvar. Sorumlu benim.
Sakın hiçbir şeye dokunmayın.
- Bir kişiye... Sana ihtiyacım var.
- Onunla git.
Sana ihtiyacım var. Çabuk.
Çabuk. Haydi. Haydi.
Yakıt göstergesine dikkat etmen çok
önemli, tamam mı? Orası soğuk, bunu giy.
Anlaşıldı, Houston. Yakıt transferi
için hazırlanıyoruz.
Geri sayım saati, 20 dakikada ve...
Yakıt pompası aşağıda.
Aşağıya buradan mı ineceğiz?
Harika.
Tamam.
Şu yakıt borularını bağlayalım.
Freedom sola,
Independence sağa.
Pekala. Biz sola gidiyoruz.
Şu sağdaki yakıt göstergesi. Göstergeye
dikkat et. 150, tamam.
160, tamam. 200, uzay istasyonu
için felaket olur.
Eğer 200 olursa, buraya basıp yakıtı
kes ve buraya basıp Lev'i çağır.
Lev söyleyince,
bu kolu aşağı indir.
- Lev kim?
- Ben, Albay Lev Andropov. Rus Uzay Ajansı'ndan.
Rusya'da büyük bir adamım.
- Transfere hazırız.
- Geliyorum. Problem yok.
Sen. Sen, oradaki.
- Bağlandı.
- Aktarmaya hazır!
Yakıt pompalanıyor.
Hey Lev, basınç yükseliyor.
Yakıt transferi hâlâ sürüyor.
Amcama dokunma, tamam mı?
Bizim ailenin dahisidir.
Lev! Birileri beni duyuyor mu?
Çocuklar! Merhaba, çocuklar!
Büyük bir bomba
fabrikasında çalışırdı.
Güdümlü füzeler üretme işinde.
Hani şu New York'u ve
Washington'ı vurmak için yapılanlar.
Boruları kontrol edin.
Sıcaklık artışı var.
Stamper, mekiğin arkasındaki
bağlantıları kontrol edelim.
Tamam, kapatalım.
Çocuklar!
Bu gürültü de neydi?
Hayır! Tanrım!
Neler oluyor?
Sızıntı!
Sızıntı!
Adamların mekiklere binsin!
Çabuk!
Acele et!
Hemen çık oradan!
- Biliyorsun, bu iyice azıttı.
- Kolu indir.
Kol, elimde kaldı.
- Albay, onu oradan çıkarmalıyız.
- A.J., çık oradan.
Çabuk! Çabuk!
Acil kaçış!
Yakıt, alev aldı.
- Haydi!
- Haydi! Buraya gel!
- A.J., aşağıda sıkıştı.
Onu kaybediyoruz.
Kontrol, burası Independence.
Titreşim hissediyorum.
- Malloy, konuş benimle!
- Durum kötü, yakıt deposunda yangın var.
Independence, hemen oradan ayrılın!
Boruları sökün.
Gidiyoruz.
- Ne oldu? Yakıtı kesmeme izin ver!
- Harry, yangın var!
Lanet!
Max, Rock, gelin!
Buraya gelin ve sökün şu boruları!
- Harry, orası yanıyor!
- Diğerlerini bulmalıyım!
Personel izleme açık.
A.J.'i arıyor.
Yukarı çıkıyor.
- Hayır!
- Haydi! Haydi!
Çok geç. Hemen mekiğe dönün.
Bu şey patlamak üzere.
Hayır!
Albay, hemen gitmeliyiz.
Haydi. Kapağı kapat.
Bir dakika bekle. Bir dakika bekle.
Orada bir adamımız var.
- O kapıyı açarsak, hepimiz ölürüz!
- Yakıt sızıyor!
Boşaltın, çabuk!
Haydi, haydi!
Geri dönün! Hayır, bekleyin!
Kapı bozulmuş.
Hayır!
Alevler, yakıt deposuna ulaştı.
- Aşağıda kilitli kaldılar.
- Mekiğe koşuyorlar.
İki kişi hâlâ içeride.
Koş! Mekik 25 metre ilerde!
Diğerleri nerede?
A.J. nerede?
- A.J.'i unut!
- A.J. olmadan gitmiyoruz!
Onun için çok geç!
Haydi! Burası bizim tek
kurtuluş şansımız.
Eksi 100 derece!
Çok soğuk.
Nefesini tut, yoksa ciğerlerin donar!
Mekiğe dönün ve kapıyı kilitleyin.
- Orası yanıyor. Orası yanıyor, Harry.
- Ya onlar ya da hepimiz.
- Orası yanıyor.
- Tam güç.
Lev!
Lev, kapı patlayacak.
Hayır!
Gidiyoruz.
Bu patlayacak.
- A.J., hâlâ içeride!
- Kenetlenme bağlantısı koptu.
Sanırım az kaldı!
Independence, A.J.'yi alamadı.
Onsuz gitmek zorundalar.
Arıyoruz.
Mekikten 25 metre uzaktalar.
- Kapıları kapatıp ayrılmalarını söyleyin!
- Kapatın şunu hemen!
Albay, üzerimize dökülüyor.
Kalkmalıyız.
- Çabuk ol! Bu, mekiğin kapısı!
- Yardım edin!
Alevler yaklaşıyor!
Kapıyı hemen kapat!
Haydi, haydi, haydi!
Freedom! Independence, tüm ekibiyle
harekete geçti.
- Bir de kozmonotumuz var.
- Yakıtın %90'ını aldılar.
Sıkı patlamaydı, ha?
Bu yüzden, "bir şeye dokunmayın"
demiştim.
Ama rahat duramadınız.
Doğrulanan bilgilere göre...
...dünya, ikinci kez uzaydan gelen
yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ve şimdi gözler, Freedom ile...
...Independence'ın, ay etrafında
yapacakları dönüşe çevrildi.
Günaydın, beyler.
Uzay elbiselerinizi giyin.
Bugün büyük gün.
- Bağlantının kesilmesine 18 saniye.
- İticiler çalıştırılıyor.
Burası, Houston.
Anlaşıldı, Freedom.
Mekikler, ayın etrafında
dönüşe hazır.
Telsiz bağlantımız koptu.
11 dakika boyunca 9,5 Gs.
Dua etmeye başlasak iyi olur.
Sanırım, yapmamız gereken,
sıkı tutunup...
...ölmemek için dua etmek.
- Ay dönüşü için hazır olun.
- Yüksek eğim. Ay yörüngesi.
Vasiyetnamelerinizi yazmış mıydınız?
Pekala, çocuklar. Bunun için eğitildik.
Şimdi bitirelim şu işi.
İşaretimle.
Beş, dört...
...üç, iki, bir.
- Bu böyle mi olmalı yani?
- Korkmayın. Bu normal.
Nereden biliyorsun?
- Saatte 22 bin km.
- 4 Gs.
- Daha ne kadar sürecek?
- 6 Gs.
- 24 bin km.
- Çok ağırlaştım, adamım.
- Bu normal değil.
- "Normal değil" de ne demek?
- Daha da ağırlaşacaksın!
8 Gs.
Sıkı tutunun!
Başaramayacağız!
Öleceğiz!
12 dakika.
Hâlâ çıkmadılar.
Bu çok hızlı!
10 Gs!
36000'deyiz!
Independence ve Freedom'dan
sinyal alıyoruz.
Pekala.
Tekrar hoşgeldiniz, ekipler.
Hedefi görüyoruz, Houston.
Şunu görüyor musun?
- Cevap ver, Independence.
- Houston, buna inanmak için görmelisiniz.
Pekala takım, şunları geçelim. Quincy,
kuyruk parçalarının ne kadarı kaldı?
Freedom, FOD radarını aç.
FOD radarı açık.
Sıkı tutunun, millet. Bu biraz
zor olacak. Radar çalıştırılıyor.
Tutunun!
Kahretsin!
Çok parça var!
Yedek motorları bırakıyoruz.
- Houston, duyuyor musunuz?
- Çok parça var!
Gidiyoruz!
Çok zorlaştı!
Independence, mevcut rotanızı
sabit tutmaya çalışın.
- Çok fazla parça var! İnmeliyiz!
- Olumsuz!
Darbe aldık.
- Mayday, mayday!
- Ana iticileri kaybettik.
Mayday, Houston, mayday!
R.C.S. iticileri devre dışı!
Mayday, Freedom, mayday!
Kontrolü kaybettik! Düşüyoruz!
Duyudunuz mu?
Freedom, düşüyoruz!
Çarpacağız!
Herkes başlıklarını taksın!
Kendinizi kargo bölümüne kilitleyin!
Düşüyoruz! Houston! Houston!
Düşüyoruz! Kontrolü kaybettik!
Onu düzeltemiyorum!
- İyi şanslar, Freedom.
- Tanrım, işte onlar.
Sharp, neydi bu kahrolası?
Independence mı?
Houston, Independence parçalandı.
Başaramadılar.
Houston, Independence düştü.
Bu bebek yere değer
değmez, ters iticiyi çalıştır.
- Alevler sağında, Sharp!
- Ters iticileri ateşle!
Sıkı tutunun!
Sıkı tutunun!
Houston, iniş noktamızı kaçırdık.
İniş noktamızı kaçırdık.
Hayır!
Tanrım!
Sistem kontrolünü başlat.
Bu kayadan kurtulabileceğimize emin ol.
Elektrik sistemlerimiz bozuldu.
Yedekleri çalıştıracağım.
Yakıt kontrolü. Motor kontrolü.
Basınç kontrolü.
Yaralanan var mı?
Diğer...
Diğer mekik nerede?
Diğer mekiğe ne oldu?
- Independence, radardan çıktı.
- Radardan mı çıktı?
Nesin sen, ucube bir robot mu?
Bu da ne demek?
Hey, kendin gördün, değil mi?
Öldüler.
Cevap ver, Freedom. Burası, CAPCOM
Houston. Freedom, cevap ver.
Burası, CAPCOM Houston.
Cevap ver, Freedom.
Tanrım.
Tanrı'dan, arkadaşlarımıza
iyi bakmasını dileyelim.
- Huzur içinde yatsınlar.
- Amin.
8 saatimiz var.
Şu işi bitirip eve dönelim.
Faydasız.
Haydi, Watts, Sharp, cevap verin.
Burası, CAPCOM Houston.
Cevap ver, Freedom. Freedom, cevap ver.
Burası, CAPCOM Houston.
- Belki de burada olmamalıydın.
- Gidecek başka yerim yok ki.
Freedom, cevap ver.
Burası, CAPCOM Houston.
Pekala, malzemeleri toplayalım
ve Armadillo'yu çalıştıralım.
- Kahrolası navigasyon sistemi çalışmıyor.
- Yerimizi biliyorum.
Çekil lütfen.
Telsiz sinyali almıyoruz.
Yedek jenaratörü çalıştırıyorum.
Gücü arttırırsak sinyal alabiliriz.
Yaklaşık olarak 202. bölge,
15H-32 koordinatlarındayız.
- Kaptan Amerika, bizi hedeften
42 km uzağa indirdi.
- Lanet olsun, nasıl anladın?
- Çünkü ben bir dahiyim.
- Göstergeler çalışmıyor.
Bir manyetik alan,
cihazları etkiliyor sanki.
- Nedenini bilmek isteyen var mı?
- Söyle bakalım.
Çünkü 8. ve 9. paraleller
arasına indik.
Bu bölge, yoğun demir
filizinden oluşuyor.
Yani, bizi lanet olası bir
demir tarlasına indirdin.
Pekala. Adamı duydunuz. Dışarıda
bir telsiz istasyonunu kuralım.
- O telsize ihtiyacımız var.
- Tanrım, lütfen en azından
birini kaybetmeyelim.
Independence düştü.
Oscar! Oscar!
Tanrım!
Kimse var mı?
Sağ kalan var mı?
Yardım edin!
A.J.!
- Neredesin?
- Buradayım.
Lev, kimse kalmamış.
- Kimse kalmamış.
- Biliyorum.
Adamım.
- Bear, neredesin?
- A.J.? A.J.?
Mekikteyim, adamım.
- İyi misin?
- Seni gördüğüme çok sevindim, dostum.
Senin çirkin suratını görünce bu kadar
mutlu olacağımı asla düşünemezdim.
- Houston, duyuyor musunuz? Burası, Freedom.
- İticileri kontrol et.
- Houston, duyuyor musunuz?
- Herkes gitmeye hazır mı?
Vay canına.
Aşağıya!
Vadiye!
Burası, Dr. Seuss'un
en kötü kâbusu.
Seyyar telsiz istasyonunu kuralım.
Yukarıda daha net alır.
Getir onu, Max.
Kendine dikkat et, Max.
- Bir çift büyük yarık var.
- Sola.
Sola doğru getir.
Rockhound, aşağı gel ve
yerin yapısını incele.
Demir filizi.
- Başlıyorum.
- Watts, geliyorum. Orada kal.
- Demir oranı yüksek, Rockhound.
- Tanrım. Her şeyi bilmekten nefret ediyorum.
Kazmak için daha kötü
bir yer seçemezdik.
15 metreden sonra demir
kalmayacağını garanti ederim.
- Nereden anladın?
- Eğer öyle değilse ayvayı yedik.
- Max, hazır mısın?
- Evet. Hemen deliyorum.
- Çalıştır haydi.
- Lanet olası dış uzay.
İyi görünüyor.
Pekala. Girdik işte.
İyi gidecek gibi.
Bunun gibi bir şey
hiç görmemiştim.
Pekala.
Haydi delelim şunu.
- Hey, Harry. Şunu gördün mü?
- Evet, Max. Gördüm. Nedir bu?
- Uç zorlanıyor.
- Pekala. Geri çek. Geri çek.
Lanet şey!
Mil bükülmüş. Dışarı çıkar, Max.
Güzel. Güzel. Böyle kalsın.
Vay canına.
Bu, lanet bir trajedi.
- Daha önce de kırılan uçlar gördük.
- Ama 3 metrede değil.
- Ben hiç görmedim.
- Şimdi gördün.
- Ne yapıyoruz?
- İkinciyi takın.
Bear, Lev.
Şimdi sadece üç astronot kaldık.
Biz astronot değiliz. Biz sondajcıyız.
Burada olmamalıydık.
Ne?
Astronot değil misiniz?
Sizi buradan çıkaracağım.
Binin şuna.
- Neden?
- Hemen Armadillo'ya binin. Bir fikrim var.
Houston, burası Freedom.
Duyuyor musunuz?
Houston, duyuyor musunuz?
Freedom mekiği...
Bir sinyal alıyoruz.
Houston, burası Freedom.
Duyuyor musunuz?
- Tanrı'ya şükür ki, bizimlesin, Freedom.
- Freedom, burası Houston. Devam edin.
- Onları kaybetmeyin, Malloy.
- Sharp, bir şey duyuyorum.
- Houston, burası Freedom. Başarıyla indik.
- Neredeler?
Koordinatlarımız 15H-32...
- Yerlerini tespit etmek için gerekeni yapın.
- Anlaşıldı.
- Bağlantı tekrar kopmadan.
- Elektronik sistemde sorun var.
- Walter, mekanik sisteme geç.
- Ama kazıya başladık.
- Stevens, onları kaybediyoruz.
- Haydi.
Mekiğin durumunu bilemiyorum.
- Bağlantı koptu.
- Houston. Houston.
Onları kaybettik.
Gruber, size ulaşmaya çalışacağız.
Geldiğim yerde işleri nasıl
hallettiğimizi göstereyim.
Haydi!
Yerleştir.
Pekala, hazır.
Max, çalıştır.
Zaman geçiyor, çocuklar.
Haydi, haydi, haydi.
Pekala! Güzel!
Oldu işte!
25'te sabitle.
Delelim şu göktaşının kıçını.
Pekala, Chick.
Bana tam güç ver.
Max, gücü biraz azalt.
- Tamam, patron.
- Darbeli kullan.
- Öbür taraftan çıkarttıracağım.
- Haydi, çocuklar.
Çabuk olmalıyız. Haydi, bitirelim şu
demir bozuntusunun işini.
- Chick, sıkıştı.
- Harry!
- O ne?
- Chick, haydi, yardım et.
- Debriyajı bırak.
- Çek onu.
Tamam.
Bu şey, hareket etmiyor.
Hayır, hayır, hayır.
Kapat şunu.
İşe yaramıyor, Harry.
- İyi misin?
- Şanzuman dağıldı.
Lütfen, Tanrım.
Sadece biraz yardım.
Tüm istediğim bu.
Bence yeterince yakınız.
Seni duymuş olmalı.
Kötü haberlerim var.
Göktaşı, ayı geçmeden önce...
...x ekseninde, 32 derecede
dönüyordu.
Ama şimdi şuna bakın.
Ayın yerçekiminden etkilendi.
Şimdi 3 eksende dönüyor.
Bunu beklemiyorduk, efendim.
- Bu, haberleşmeyi nasıl etkiler?
- İyi değil.
Mekikle en çok 7 dakika
daha bağlantı kurabiliriz.
- Sonra sinyal alamayacağız.
- Ne kadar sürer?
7 dakikadan sonra bir daha
asla haber alamayabiliriz.
Ama o yönde bir Rus
askeri uydusu var.
Belki onun aracılığı ile olabilir.
Mekikle bağlantıyı kaybedersek,
bombayı kontrol etme şansımız olacak mı?
Bombayı Rus uydusuyla patlatamayız.
Ama bombanın alıcısı çok güçlü.
Mekikle bağlantıyı kaybetsek bile,
bombayla bağlantımız 5 dakika daha sürer.
Söylemeye çalıştığı, General, bombayı
kontrol edebileceğimiz...
...12 dakika daha var.
Başkan'ı haberdar etmeliyim.
Sadece, bir göktaşında tıkılı kaldığımızı
anladığından emin olmak istiyorum.
- Ne yaptığını biliyor musun?
- Hayır, hayır.
Aslında, ne yaptığım hakkında
hiçbir fikrim yok.
Şu düğme ne işe yarar, bilmiyorum.
Tamam mı?
Tek bildiğim, buraya çarptık...
...iki arkadaşımı kaybettim.
Harry'nin mekiğinden 40 km uzaktayım.
Canlı olup olmadıklarını bilmiyoruz.
Uçabilirler mi bilmiyoruz.
Tek bildiğim, bir sinyal var ve
onun kaynağına ulaşmaya çalışıyorum.
Yedeği hazırlayalım.
- Ne oldu?
- Daha önce görmediğim kadar sert bir metal bu.
İki uç kırıldı ve
ilk şanzumanı parçaladık.
- Ne kadar deldik?
- Şanzumanı indirmemize yardım et, Albay.
Bana hemen rapor ver.
60 metrede olmalıyız.
- Ne kadar deldik?
- Soru sormayı bırakıp...
...şanzumanı indirmeme yardım etmezsen,
istediğimiz derinliğe ulaşamayız.
- Ne kadar deldiniz?
- Bu önemli değil, Albay.
Neyin önemli olduğuna ben karar veririm.
250 metre delmeliyiz.
2,5 saattir oradasınız.
Derinlik nedir?
17 metredeyiz.
Şimdi, çok meşgul değilsen, belki
şanzumanı indirmemize yardım edersin.
Albay Sharp! Sen toparlan.
Hemen dönerim. Albay Sharp!
Tamam. Hemen geliyorum.
Bağlantı hazır. Tamam.
Tamam, hat temiz.
Houston, burası Freedom.
Duyuyor musunuz?
Şu anda seyyar telsiz yoluyla bağlantıdayız.
Şanzuman 20 dakikada patladı.
- Albay!
- Delmek, 10 saatten çok sürecek.
Oysa sadece 4 saatimiz kaldı.
Önerinizi bekliyorum.
Nedir o lanet şey?
Delme süresi mi?
Nedir bu saçmalık?
Kiminle konuşuyorsun? Truman mı?
Ver şu telefonu bana. Truman, bak,
delerken böyle şeyler olur.
Bu iş, "delme süresi"
çizelgeleriyle ölçülemez.
- Hem bunu kim yazmış?
- Bağlantı tekrar kopuyor.
Bakın. Sesim geliyor mu?
Sorun nedir?
- Bağlantı koptu.
- Bağlantı koptu da ne demek?
Ne mi demek? Merkezle bağlantıyı
kaybettik demek.
Güzel. O zaman, aşağı inip
şanzumanı...
Harry, çeneni kapat ve dinle.
Başaramadınız. Anladın mı?
- Beceremediniz.
- O zaman sen burada otur.
Neden bir rapor yazmıyorsun?
Adamlarım ve ben, gidip
o deliği açacağız.
Sen ve adamların, NASA
tarihindeki en büyük hatasınız.
- Bağlantıyı kaybettik.
- Tanrım.
- İşler iyi gitmiyor gibi.
- Lanet olsun.
Bağlantıyı tekrar sağlamalıyız.
Bay Başkan, bir karar vermenin
zamanı geldi.
O bombayı sadece 5 dakika
daha kontrol edebiliriz.
Evet, ben, Kimsey.
Evet, Bay Başkan.
Evet, biz de farkındayız, efendim.
Ama biraz daha bekleyebiliriz...
Dan, onları hemen oradan çıkar.
- Bunu hemen yap.
- Burada neler oluyor?
Sistemi harekete
geçirme emri aldım.
Bu da ne?
Yedek harekat.
Ama lanet olası deliği
henüz açmadılar ki.
Başkan'ın danışmanları, delmenin
faydasız olacağını söyledi.
Ve telsiz bağlantısını kaybettik.
Belki bu iyi oldu.
O bombayı harekete geçirmek için
sadece birkaç dakikamız kaldı.
Eğer şimdi yapmazsak,
bir daha yapma şansımız yok.
Başkan'a söyle, danışmanlarını
kovsa iyi eder.
Bombayı yüzeyde patlatırsanız,
mükemmel bir bombayı israf etmiş...
...ve dünyayı kurtarma şansımızı
yok etmiş olursunuz!
ÇOK GİZLİ
YEDEK HAREKAT
O telsize ihtiyacım var.
- Gruber, elinden geleni yap.
- Anlaşıldı.
GÜVENLİ BAĞLANTI KURULDU
Evet, Bay Başkan, sizi anlıyorum. Ama
söylemek istediğim şey çok basit.
Bu konuda bana inanmalısınız,
çünkü bu konuda bilgim var.
Garanti ederim, bunu yaparsanız,
hepimizi öldürürsünüz.
Evet, efendim.
General, sizi istiyor.
Ben, Kimsey.
Evet, efendim.
Anlıyorum.
Emir, bombayı 30 saniye
içinde çalıştırmak.
Henüz onlara söylemediniz bile.
Oradaki benim babam.
Bu, uymaman gereken bir emirdi.
İşin içine ettiniz.
Bırakın onu!
Bırakın onu!
Anahtarınız, efendim.
ANAHTAR 1
ANAHTAR 2
Tanrı onlarla olsun.
Yavaşça indir.
BOMBA DURUMU
ÇALIŞTIRILDI
Harry...
...bombanın üzerindeki
saat çalışmaya başladı.
Aman Tanrım. Sharp!
Hemen buraya gel!
Ne?
Mekiği tahliye için hazırlayın.
- Kendi kendine çalıştı. Neler oluyor?
- Yedek harekat.
- O ne? Ne?
- Yedek harekat.
- Ne demek bu?
- Nedir kahrolası "yedek harekat"?
- Bu şeyi dünyadan patlatıyorlar.
- Patlamak mı?
- Henüz o deliği bitirmedik!
- Delikte patlatacaktık.
- Neden bahsediyorsun?
- Delik mi?
- Başlıklarınızı takın!
- Hayır. Bu nasıl durdurulur?
- Aşağıda iki adamım var.
Benim de bir adamım var.
Hemen tahliye etmeliyiz.
Max, Rockhound, hemen
mekiğe dönün.
- Neden hâlâ gelmediler?
- Çoktan gelmeleri gerekirdi.
Bizimle konuşmaları gerekirdi.
Gidip bir bakalım.
- Watts, uçuşa hazırlan.
- Anlaşıldı.
- Max, Rockhound.
- Hey, bir dakika. Bu şey nasıl durdurulur?
- Harry, duyuyor musun?
- Bir aksilik var.
Evet, buradaki her şey
ters zaten, adamım.
Biliyorum.
Mekiğe dönelim hemen.
Adamlarım olmadan
gitmiyorum, Sharp.
Bombayı indirip buradan gitmek
için 2,5 dakikamız var.
Bu süre içinde gelmezlerse,
onlarsız gideriz.
Tamam, işin kolayı var.
Bombayı durduralım.
Eğer bombayı 250 metre
derinde patlatmazsak...
...pahalı bir havai fişek
gösterisi yapmış olursunuz.
Bu iş bir kâbusa dönmeye başladı.
Watsler, dinliyor musun?
Ben, Truman.
Tamam, beni dikkatle dinle. Bombayı
durdurmanı istiyorum. Bağlantıyı kes.
- Bize zaman ver, Sharp. Bombayı durdur.
- Yetkim yok.
- Kimin var peki?
- Bu emri sadece Başkan verebilir.
- Başkan burada değil. Bize zaman tanı.
- Bombayı durdur.
Sana şu bombayı hemen
durdur, dedim.
- Ben de sana yetkim yok, dedim!
- Tahmin et, ne yapacağım?
- Şimdi sana o yetki vereceğim.
- Harry!
Yapma.
Onu bozacaksın.
Adamım.
Uzayın ortasında o silahın işi ne?
ŞİFRE GEREKLİ
Haydi, haydi. Durdur şu bombayı.
Bağlantıyı kes.
- Bu şey patlayacak.
Hemen buradan gitmeliyiz.
- Sakin ol.
- Çekil, Çavuş.
- Durdur şu bombayı ve işimizi bitirelim.
Bu görevi tamamlamak
için emir aldım.
3 saniye içinde onu durdurmazsan,
gerekeni yapacağım.
Çabuk, Watsler.
Tanrı aşkına, çabuk ol.
BAĞLANTI KESİLDİ
Ne oldu?
Efendim, çalışmıyor.
Birkaç dakika kazandık. Hemen
telsiz bağlantısı kurun. Çabuk.
Baştan alalım. Beni ve arkadaşlarımı
öldürmek istedin. Doğru mu?
- Dinle...
- Kapa çeneni!
Kapa çeneni, Albay.
Ben konuşuyorum.
Tekrar çalıştırmalıyım.
Bu bir uyarı olmalı.
Bu yüzden bombayı durduracaksın.
Pekala.
Ne kaçırdık?
- Yeniden yapın.
- Haydi.
Denemeye devam et.
Efendim, lütfen kalkın.
Bilgisayarı bana bırakın. Şimdi.
- Yeniden çalıştırıyorlar.
- Çalıştırıldı, efendim.
Aman Tanrım.
Yine başladı.
Buradaki görevin ne?
Neden sorun çıkarmak için uğraşıyorsun?
Benim görevim, işlerin
yolunda gittiğini görmek.
Tanrı aşkına.
Ne yaptığını düşün.
200 bin km uzaktaki
birini neden dinliyorsun?
Burada olan bizleriz.
Oradakiler bize yardım edemez.
Eğer bu işi beceremezsek,
herkes ölecek.
Bir dakika kaldı.
Dünyada 30 yıldır delik deliyorum.
Ve asla, asla başaramadığım olmadı.
Ve Tanrı şahidimdir ki, şimdi de
başaracağım. 250 metreye ineceğim.
- 42 saniye.
- Ama yardımın olmadan başaramam, Albay.
Kızının ve benim ailemin üzerine...
...yemin eder misin?
250 metreye ulaşacağım.
Tanrı'ya yemin ederim ki, ulaşacağım.
Şu bombayı durduralım o zaman.
Yavaş, sarsmadan.
Panelin arkasını açalım.
- Aşağıda. Tamam.
- Hepsi. Hepsi.
- Statik elektriğini boşalttın mı?
- Lütfen, Tanrım. Lütfen, Tanrım.
- Sarsmadan. Sarsmadan.
- Güzel. Tamam. Tamam.
Haydi! Haydi! Kırmızı kablo.
"A". Hazır.
Haydi! Haydi! Haydi!
- Olumsuz. "B".
- Tanrım, lütfen.
Kırmızı mı mavi mi?
Kır...
Mavi.
İyi iş.
Tanrım, burası iyice kötüleşti.
- Efendim, 3 saniye kala durdu.
- Ne?
Telsiz bağlantısını tamamen
kaybettik mi?
Mucizeyi başardım. Rus ve Fransız
uyduları aracılığı ile bağlantı kurdum.
- Sinyal zayıf olabilir.
- Houston? Houston, duyuyor musunuz?
Devam et, Freedom.
Houston, bir sorununuz var.
Küçük kızıma, eve döneceğime
söz verdim.
Aşağıda ne halt ettiğinizi bilmiyorum.
Ama burada delecek bir deliğimiz var.
Haydi, haydi, haydi!
Herkes iş başına.
Tamam, çocuklar. Yılmak yok.
Aşağıda ne yapıyorsunuz?
Tamamdır, monte ettik.
Tekrar iş başındayız.
Hey, ara verip şu manzarayı
görmeye gelmelisiniz.
Vay canına.
Dünya, buradan olağanüstü görünüyor.
Ne yazık ki, ona bir
daha ayak basamayacağız.
- Lev, bir şey görüyor musun?
- Hayır.
Devam edeceğiz.
Pes etmek yok.
Burada dur, Bear.
- Vay canına.
- Çok büyük.
Bu kadar yolu, Grand Kanyon'a
takılmak için mi geldik?
Sana yanlış yoldan
gittiğimizi söylemiştim.
Ne yolu?
Sen burada yol görüyor musun?
Tanrı'ya bu kadar yakın
olmak hoşuma gitmiyor.
Ama manzara güzel.
Lev, neden bir iyilik
yapıp çeneni kapatmıyorsun?
Hiç, Evel Knievel'i duydunuz mu?
Hayır, Star Wars'ı hiç seyretmedim.
Pekala, iyi gidiyor.
- Derinlik nedir, Max?
- 45 metredeyiz, Harry.
Yakala onları, kovboy.
Nükleer savaş başlığının
üzerinden kalk.
Şu filmdeki adamı
taklit ediyorum, bilirsin...
...herifin biri, atla
nükleer başlık taşıyordu.
- Şimdi.
- Sen o filmi görmedin mi?
200 metre yolumuz var, Rockhound.
Tamam. Sadece bacaklarımın arasında
bu gücü hissetmek istemiştim, kardeşim.
Hey, Sharp.
Nükleer silahlara hayır!
Nükleer silahlara hayır!
Silahında kurşun kaldı mı, Sharp?
Watts sana ne söylemişti, Bear?
Oranı tekmelerse uçacağını mı?
Evet.
Biz de iticileri kapatıp...
...bu şeyin üstünden atlayacağız.
Üzerinden uçacağız.
Tekrarlar mısın, Lev?
- Tam atlarken, iticileri kapatacağız.
- Tamam.
Sonra tekrar açacağız ve
yavaşça yere ineceğiz.
- Bu. İşte bu, bebeğim.
- İşe yarayacak mı?
- Bilmiyorum.
- Lev, en azından yalan söyle bari.
Yarı yarıya diyelim.
Hayır, belki...
...70'e 30 veya 80'e 20.
Ama eğer işe yararsa, ikiniz de
benim gibi kahraman olursunuz.
Haydi, atlayalım şu
kanyonun üzerinden.
Düşünüyorum da bence bu
berbat bir fikir.
- Son ana kadar bekle.
- Bekliyorum.
Üç...
...iki, bir.
- Evet! İşe yaradı!
- İşe yaradı!
Tanrım!
Ben bir dehayım.
Dur bir dakika.
- Kayaya çarpacağız.
- Sola kır. Sola kır.
Lev, Lev, hiçbir şey yapamıyorum.
Harika, uzaya doğru gidiyoruz.
- Ana kumandaya bak.
- Bu, biraz sorun olabilir.
- İticileri aç. Hemen.
- Tamam, açıyorum.
Sorun ne?
Bilmiyorum. İticiler çalışmıyor.
Bu makineden nefret ediyorum.
- Bir planın yok mu?
- Sus. Düşünmeliyim.
- Dışarı çıkacağım.
- Dışarı mı çıkacaksın?
Buradaki tek astronot benim ve sizin
Amerikan kıçlarınızı kurtaracağım.
Evet, onu dinle.
Pekala.
Acele et, Lev.
Çünkü 2 km yükseldik.
Bir saniye.
Yakıt borusu donmuş.
- Sanırım, artık çalışır.
- Hayır, Lev. Çalışmıyor.
Üzgünüm, A.J.
Elimden geleni yaptım.
- Gittikçe yükseliyoruz, adamım.
- Önüne bak!
Kayalar!
Kayalar geliyor!
Tutun!
- İticileri çalıştır.
- Lev, önüne bak.
- Lev'i kaybettik.
- A.J.!
A.J., iticileri çalıştırsana.
Çalıştı, Lev.
Lev, sıkı tutun!
Geliyoruz!
Teşekkür ederim, Tanrım.
Teşekkür ederim.
Teşekkürler. Teşekkürler.
Teşekkürler. Teşekkürler.
Lev!
Şimdi gerçekten bir Rus kahramanıyım.
Size söylemiştim.
- Biliyorum.
- İşe yarayacağını biliyordum.
- İyi iş.
- Haydi, Lev.
- İçeri gir. Gitmeliyiz.
- Evet!
Rockhound, devam et.
- Bu iyi durumda, Harry.
- Pekala. Oraya yerleştirin.
Bağla, Chick.
Güzel.
Bu şeyle ilgili neden
eğitim almadık?
Vay! Acayipmiş.
Bu göktaşını delik deşik edeceğim.
Tamam, çocuklar.
Gerisini bana bırakın.
- Neydi bu lanet?
- Bu, Rockhound.
Bu çok eğlenceliymiş.
Rockhound!
Kafana dikkat et.
Affedersin, Harry.
- Önümden çekilin, çocuklar!
- Rockhound!
Seni mahvedeceğim, göktaşı!
- Senin derdin ne, Rockhound? Kahretsin!
- Çıldırdı.
- Aklını mı kaçırdın?
- Hayır.
- Boşluk psikozuna girdi.
Harry, adamınla ilgilensen
iyi olur.
Max. Yavaşça dur ve ucu geri çek.
Şu boruyu oradan çıkarmalıyız.
- Neler oluyor?
- Yer sallanıyor.
- Deprem!
Çabuk, çek ucu dışarı.
- Gücü kes, gücü kes hemen.
- Patlayacak.
- Gaz cebine rastladık!
- Basıncı boşaltmamız gerek!
Max, hemen dışarı çık!
Max, patlayacak!
- Tanrım! Pişiyorum!
- Max, çık oradan!
Harry!
Çıkıyorum!
Max!
Güle güle, Max.
- Max!
- Kendine iyi bak, dostum.
- Armadillo kayboldu.
- Sanırım bir patlama oldu.
- Armadillo'nun sinyali kesildi.
Hazır ol, Truman.
Dünyayı kötü habere hazırla.
Bize ulaşan haberlere göre...
...görev başarısız oldu.
Şimdi bunun ne gibi sonuçlar...
...doğuracağını anlamaya çalışacağız.
Bazı üst düzey
NASA yetkililerinden...
...aldığımız bilgilere göre,
kazı işlemi...
...başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Bu, son saatlerimizi
yaşadığımız anlamına geliyor.
Yayınımızı burada durduruyoruz.
İyi şanslar ve
Tanrı sizi korusun.
Bir tane geliyor.
İzliyorum.
NORAD, Avrupa'ya doğru giden
4 tanesini belirledi.
Tahminen biri Paris'e çarpacak.
Haberleri veriyoruz.
42 ülkede sıkıyönetim
ilan edildi.
Göktaşı, kritik bölgeyi geçince...
...dünyaya çarpmasına
3 saat 57 dakika kalacak.
Sanırım, Başkan'ın planını
uygulayacağız.
O bombayı patlatmalıyız.
- Hâlâ işe yaramayacağını düşünmüyorsun, değil mi?
- Benim ne düşündüğüm önemsiz.
- Hemen yapmalıyız.
- İyi.
- Havalanabilecekler mi?
- Umarım.
Onları oraya gönderen sensin!
Onlar benim ailem.
Ummaktan fazlasını yap!
Şimdi felaketi karşılama
zamanıdır, beyler.
Üstelik dünyanın sonunu görmek
için en önden biletimiz var.
- Evet!
- Devam, bebek!
- Harry!
Harry! Ne haber, bebek?
Hey, bomba orada dursun!
Açılacak bir deliğimiz var!
Houston, buna inanmayacaksınız,
ama...
...diğer Armadillo geldi.
Tamam, millet, dinleyin.
İşinizin başına geçin.
Erkek arkadaşın döndü.
Haydi, Harry!
Hey, Harry.
Beni özledin mi?
A.J., sadece 5 kelimem var sana.
- Lanet olsun seni gördüğüme sevindim, evlat.
- 6 kelime oldu.
- Chick, onlara yolu göster.
- Peki şu delik nerede?
Houston, kazı yeniden başlıyor.
Bir saatte 80 metre
kazabilirler mi sence?
Daha da fazla.
Onu buraya getir, Bear.
Pistonu.
- Başlıyorum!
- Daha 80 metremiz var.
Bu, son şanzuman, son uç.
Birinci vitesteyiz.
Temas sağlandı.
- Bitir şunun işini, A.J.
- Getirdim, adamım. Haydi!
Lev, sağ motor bozuk. Houston, hiçbir
ateşleme belirtisi alamıyorum.
Beni buradan çıkarabilir misin, Lev?
Teşekkür ederim.
- Tanrım! Hey!
- Bekle.
- Lev, sağ motor...
- Tamam.
Ne yaptım ki? Ölmeden önce
biraz eğlenmek istemiştim.
- Derinlik nedir?
- 232.
- Sorun var.
- Yeniden sallanıyor.
Metan!
Durdur ve ucu geri çek.
Şimdi durup hızı kesemem.
Zamanımız yok.
Patlayacak.
Max'i de böyle kaybettik.
Bunu yapabilirim.
Basınç tam istediğim gibi.
Bu, son şanzumanımız, A.J.
Lanet olsun. Hayatın boyunca
bana bir kez güveneceksen...
...şimdi güven!
- Harry, patlayacak.
- Harry, ne yaptığımı biliyorum. Güven bana.
Sakin yap.
Tamam.
Tam güç istiyorum.
Onun canına okuyacağım!
- Derinlik ne?
- 233. 234.
Dayan, bebeğim!
Bitir işini!
Bastır, A.J.!
236.
Haydi. Haydi.
- Haydi, A.J.!
- Del şunu!
- 238. Haydi.
240. 242.
Bastır, A.J.!
244! 246!
- Oldu işte.
- 250 metre, Harry.
- Evet!
- Deldik onu!
- Evet!
- Deldik onu!
- Evet! Evlat, gitmeliyiz!
- Biliyordum, bebek!
- Daha bomba aşağı indirilecek.
- Watts, 38 dakikaları var.
Harry, bunu aşağı göndermeliyiz.
2 dakikaya ihtiyacım var.
Aşağıda sıkışan bir boruyu kesmeliyiz.
Bombayı indirmeden önce onu kesmeliyiz.
A.J.!
- Hazır mısın?
- Evet, hazırım.
Tamam.
- Tamam.
- A.J., haydi! Çabuk ol!
Elimden geleni yapıyorum!
Çok fazla basınç var!
Hissettin mi?
Harry, acele edin.
Bomba neredeyse hazır.
- Çıkar o boruyu!
- Harry, neredeyse tamam!
Bana 15 saniye daha ver.
İşte yeni bir şey.
Sanırım, bu şey bizden hoşlanmadı.
Çünkü onu öldüreceğimizi anladı.
Hey, yukarıda neler oluyor?
- A.J.!
- O da neydi?
- A.J.!
- Lanet olsun, bitirdim!
- A.J., iyi misin?
- Çok gaz basıncı var, adamım!
- Çıkarın beni!
- Vay canına, hidrojen cebi.
Harry! Çek beni!
A.J., dayan!
Bombayı koruyun.
Sharp, dikkat et.
Gruber!
Hemen gidelim buradan!
Hayır.
Tanrım, hayır!
İmdat!
Hayır!
Az önce olana inanabiliyor musun?
- Sharp, iyi misin?
- İyiyim.
- Bear?
- Evet. Buradayım, Harry.
- A.J.?
- Evet, iyiyim.
Gruber'i kaybettik.
Gruber ölmüş.
Haydi, bombayı koyup eve gidelim.
Aman Tanrım.
- Sorun mu var, Albay?
- Uzaktan kumanda alıcısı bozulmuş.
Ne, bomba bozuldu mu?
Hayır, sadece uzaktan kumandası bozuldu.
Kaya fırtınası sırasında bozulmuş olmalı.
Peki onu nasıl patlatacağız?
Sıfır noktasına 18 dakika kaldı.
Kötü haberlerimiz var.
Uzaktan kumanda hasar görmüş.
Bu, birisi orada kalmak
zorunda demek.
Mekiği uçurmak için iki kişi lazım.
Ya hepimiz kalıp ölelim ya da
kısa çubuğu çeken kalsın.
Ben derim ki, hepimiz kalıp ölelim.
Ama bu benim fikrim.
Çubuk iyi, haydi çekelim.
Kimse çubuk çekmeyecek.
- Ben kalıyorum.
- Böyle bir şeyle yaşayamam.
- Fikrini soran olmadı, tamam mı?
- Saçmalık.
Burada hiçbir şey yapmadan
öylece oturup...
...sonra da "gönüllü olmadan dönmüş"
dedirtmem kendime.
Olmaz!
Hey, adamım. Çekelim şu çubukları
ve kimin kalıp dans edeceğini görelim.
Çocuklar, biliyorum, delirdiğimi
düşünüyorsunuz...
...ama ben bu sorumluluğu
almak istiyorum.
Tamam. Pekala.
- Bunu yapabilirim.
- Haydi, çekelim çubukları. Haydi.
Sana karşı şansımı denemem, Harry.
Ben sana karşı deneyeceğim, Chick.
Yap şunu.
Ver bakalım şunu.
Bu iyi mi, kötü mü?
Adamım.
Nasıl olsa hepimiz öleceğiz, değil mi?
Üstelik ben dünyayı
kurtararak öleceğim.
Peki, gidelim.
10 dakikamız kaldı, değil mi?
Bunu panele tak.
Emniyeti aç ve düğmeye bas.
Hepsi bu.
Kaldır, aç, bas.
Benim için zor değil.
Onu aşağıya götüreyim.
Bana bir iyilik yapar mısın?
Grace'e söyle...
...her zaman onun yanında
olacağım, tamam mı?
Bunu yapabilir misin?
Evet.
Tamam, evlat.
Bunu Truman'a ver.
Truman'ın onu aldığından emin ol.
Gir şuraya.
Şimdi sıra bende.
Harry! Harry!
Bunu bana yapamazsın.
Bu görev benim.
Küçük kızıma iyi bak.
Senin görevin bu.
Seni her zaman oğlum gibi sevdim.
Her zaman.
Ama Grace ile evlenmen
beni gururlandıracak.
- Harry.
- Kendine iyi bak.
- Harry, hayır!
- Seni seviyorum, ahbap.
Harry, seni seviyorum.
Yapma, Harry. Bekle bir dakika.
- Oğlum.
- Bunu yapma, Harry!
Bunu yapma, Harry!
Ne oldu?
Lanet olası inatçı, deli o...
Ne şahane fikirdi.
Pekala, haydi, Sharp.
Götür ekibi buradan.
Haydi! Roketleri ateşlemeye hazırlanın!
Gidelim!
- Kemerlerinizi takın, beyler!
- Oksijen maskelerini takın.
Sistemler hazır mı?
Bu olanlara inanamıyorum.
İyi misin?
- Oksijen vanaları kilitlendi. Basınç tamam.
- Sistemler hazır.
Son 3 dakika.
Houston, duyuyor musunuz?
Ben, Harry Stamper.
Buradan.
- Elektronik sistemler devrede.
- A.P.U. hazır. Okside ediciler yüklendi.
Houston, 3 dakika içinde
buradan ayrılıyoruz.
Babacığım!
Selam, Gracie.
Selam, tatlım.
Grace, eve döneceğime söz
verdiğimi biliyorum.
Anlamıyorum.
Korkarım sözümü tutamayacağım.
Ben de sana yalan söyledim.
Senin gibi olmak istemiyorum
dediğimde.
Çünkü senin gibiyim.
Ve sahip olduğum tüm iyi
şeyleri senden öğrendim.
Seni çok seviyorum, baba.
Seninle gurur duyuyorum.
Çok korkuyorum.
Çok korkuyorum.
Biliyorum, bebeğim. Ama yakında
korkacak bir şey kalmayacak.
Gracie, bizi A.J.'in kurtardığını
bilmeni istiyorum. Bunu yaptı.
Chick'e de söyle...
...onsuz asla başaramazdık.
A.J.'e iyi bakmanı istiyorum.
Düğününde seni damada
götürebilmeyi isterdim.
Ama...
...gökyüzünden size bakacağım,
tamam mı tatlım?
Seni seviyorum, Grace.
Ben de seni seviyorum.
- Şimdi gitmeliyim, tatlım.
- Babacığım, hayır.
Hayır, hayır.
Baba, hayır.
O.M.S., ön ateşleyiciler.
Oksijen vanaları kilitlendi. Basınç yüklendi.
Orada ne halt ediyorsunuz?
Neden hâlâ gitmediniz?
Gidiyoruz, Harry.
Houston.
- O.M.S. ön ateşleyiciler.
- Ön ateşleyiciler hazır.
- Sorun ne?
- Bilmiyorum.
- Sorun ne?
- Hemen düzelt!
Zaman yok, zaman yok!
- Ne?
- Ne oluyor?
- Nereye gidiyorsun?
- Haydi. Duruyoruz, gidiyoruz.
Duruyoruz, gidiyoruz.
Karar verin artık.
Sharp, hemen gidin buradan.
Üç dakikadan az kaldı.
Haydi, Watts.
Haydi, haydi.
Patlat bombayı, Harry.
Seninleyiz.
- O sıkışmış mı?
- Senin anlamadığın cihazlar!
Ha Amerikan cihazı,
Ha Rus cihazı. Hepsi Tayvan malı!
Ateşleme zamanı geçiyor, Freedom.
SIFIR NOKTASINA KALAN ZAMAN
Houston, ateşleyemiyoruz.
- Ne demek bu?
- Gemi bozuk demek.
Gemi bozuk mu?
Ve ben buraya bantlıyım.
Bari çözün de manzarayı
seyredereyim.
Freedom, o motoru çalıştırmanın bir
yolunu bulun. Zamanınız daralıyor.
Haydi, çalıştırın o motoru, Freedom!
Bir dakikadan az zamanınız kaldı.
Bunu patlatmayacağımı sanmayın.
Sharp, gidin buradan.
Ortalık yine karışıyor.
Bunu nasıl onaracağımı biliyorum.
Lütfen, çekil.
Eğer çekilmezsen zor kullanacağım.
Watts, mekiği kaldırmalısın.
Hemen çalıştır şunu.
Lanet olsun, Sharp.
Gidin buradan!
Sana lütfen çekil, diyorum.
Rus Uzay İstasyonunu...
...tamir ettiğim yöntemi kullanalım.
Çünkü burada daha fazla
kalmak istemiyorum.
Evet! Sonunda!
Eve gidebiliriz!
- Oldu işte. Oldu işte.
- Hazırız!
Watts!
Gidelim, gidelim!
İstediğin kadar yağ,
seni orospu çocuğu.
Gidelim! Zamanımız yok!
Çabuk, çabuk. Vakit yok!
İşaretimle, roketleri ateşle!
İki, bir, şimdi!
Haydi. Yüksel biraz.
Haydi, haydi.
Freedom, tam güçte!
Teşekkürler, Harry.
Mekik, etki alanından çıktı.
Henüz patlama yok.
Bir terslik var.
Zaman daralıyor.
Sıfır noktası geçilmek üzere.
1 dakika kaldı.
Harry, haydi.
Bas şu düğmeye.
- Geri dönüp biz yapacağız.
- Bir dakika daha bekle.
- Dan, sınırı geçmek üzereyiz.
- Haydi, Harry. Bas düğmeye.
Albay, rica ediyorum.
Sadece 1 dakika daha.
Bas düğmeye, Stamper.
Haydi.
Harry başaracak.
Biliyorum.
Başarısızlık nedir bilmez o.
Kazanacağız, Gracie!
Bas şuna.
Patlattık.
Patladığı doğrulandı.
İki büyük parçası,
650 km açıktan geçiyor...
...ve kalan küçük parçalar ise
buharlaştı.
- Houston, eve dönüyoruz.
- Anlaşıldı, Freedom.
Harry, büyük adamsın.
Kennedy, sizi görüyoruz.
Hiç böyle güzel görünmemiştiniz.
Bunu daha önce kimseye söylememiştim,
ama uçmaktan nefret ederim.
Üstelik şimdi ölürsek,
gerçekten ayıp olur.
Senin için bunu söylemek kolay.
Bir tefeciye 100 bin dolar borcum var.
Üstelik bu parayı, Molly Mounds
adında bir striptizciye yedirdim.
Evlat, bu kötü.
Kennedy, yüzde yüzdeyiz.
Flap kontroleri açık.
Eve hoşgeldiniz, astronotlar.
Hey, çocuklar, hatırlatırım.
Bizler artık kahramanız.
Yalnız yukarıda yaptığım
kahramanlık dışı faaliyetler...
...aramızda kalacak, değil mi?
Bayan Stamper.
Albay Willie Sharp.
Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri.
Hayatımda tanıdığım en
cesur adamın kızının...
...elini sıkmama izin verin.
Merhaba, astronotum.
- Tanrım!
- Selam, sen benim kahramanımsın.
Bebek, senden çocuklarım
olmasını istiyorum.
Hoşgeldin, kovboy.
Harry, bunu sana vermemi istedi.
TÜM İNSANLIK ADINA
Yaptı, ha?